Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALJK 2000 PAZARTESİ
8 HABERLERIN DEVAMI
TÜRKİYE
btanbul
Edime
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denızli
B
B
B
B
PB
PB
PB
PB
10
6
10
11
14
13
14
13
Sinop B 12 Adana
Samsun Y 12 Mersin
Trabzon
Giresun
Y 12 Diyarbakır Y
Ankara
JT 12_ Şanlıurfa
B 5 Mardin
Eskişehır B 4 Siirt
Konya B 6 Hakkân
Sıvas 6 Van
Zonguldak B 11 Antalya 7 Kars
Orta ve Doğu Karade
nız, IçAnadotu'nungu-
ney ve doğusu, Akde-
nız, kıyı Ege Guneydo-
ğu Anadolu ıle Doğu
Anadolu'nun kuzey ve
batısı yağışlı, otekt yer-
ler az bulutlu geçecek
Yağışlar yağrnur yer
yer sağanak, Doğu
Anadolu'nun kuzeyın-
de karia kanşık yağmu'
ve kar şeklınde olacak
OslO
: i
H
K 1
S M E R K E Z L E R
Beriin PB 5
Helsinkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
K
PB
PB
B
B
Y
Y
2
40
7
4
4
7
5
Budapeşte PB 8
Madrid PB 10
Viyana PB 5
Belgrad PB 5
Sofya Y 10
Roma Y 14
Atina Y 18
Münih B 4 Zürih Y 5 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
A
K
A
PB
PB
Y
PB
-3
13
-1
3
10
-4
8
20
PB 18
bulutlu i Sretı f~~\ Bulutlu k
Çok bulutlu « • ! YağmuHu Kartı •A^J?
Sulukar i Gök gurüitûlû
'ÇevikKuvvet Olürn oruamda 60. günegirikü
polis değil'
• Baştarafı l. Sayfada
yesinde özel bir zabıta ku-
nıtanasKfar" dedi.
Yiğit, Çevik Kuvvet'in
ve öncesinde kurulu bu-
lunan toplum zabıtasının
birçok kez yasadışına çı-
karak gösterilerde bulun-
duğunu, kurallara ve
amirlerine karşı geldığini
de anımsatarak "Aksak-
hk yetki kargaşasından
kaynaklanıyor. Polis ol-
mayan birimler, polis ör-
gûtünün içinde yer alıyor.
Çevik Kuvvet'i de bu şe-
kilde değerlendinnek ge-
reldr" diye konuştu.
Yiğit, bu birimlerin ilk
ciddi eylemini 1971 yı-
lında Ankara'da gerçek-
leştirdiğini de anımsata-
rak sözlerini şöyle sür-
dûrdü: "O zamanki adry-
la Toplum Zabıtası olan
bu birim, bazı isteklerde
bulunarak görevie çıknıa-
maya başladı. Necdet
Menzır'in Istanbul emni-
yetmüdûrü olduğu > ıüar-
da Çevik Kuvvet adında-
Id bu birim, bazı arkadaş-
lannın Kadıköv Adliye-
si'nde ifade vennelerini
öne sürerek y ürüyüş yap-
ü. Son olarak da Tiirki-
ye'nin tüm büyük kentie-
rinde ellerinde silahlany-
la ve sloganlar atarak yû-
rüdûler. Ne amirierini
dmlediler ne de başka bir
seyi Bu yaşananlar çok
tehlikelidir. Çağdaş bir
zabıta örgütienmesi,kaçı-
nılmaz olarak kendisini
gösteriyor. Çevik Kuvvet,
Emnivet Genel Müdûrlü-
ğü'nden bağımsız, direkt
olarak İçişleri Bakanb-
ğı'na bağlı bir birime dö-
nüştürûlmeüdir. Bu,yetki
karmaşasıru ortadan kal-
dıracakür. Çünkü bunlar
polis değil, bir zabıta gü-
cüdür. Dolayısıyla idare-
leri de farklı olmahdır."
Yiğit, aynı durumun
Trafik Zabıtası için de
geçerlı olduğunu belirte-
rek şunlan söyledr. "Tra-
flk Zabıtası ancak zorun-
lu durumlarda genel gü-
venlik biriminde yer alır.
Karayollan Genel Mü-
düriüğü, Trafik Zabıta-
sı'nuı kendisine verilme-
sini istiyor. Çünkü bu bi-
rimin bir zabıta gücü ol-
duğunu biliyor. Çevik
Kuvvet birimi de Trafik
Zabıtası gibi poüsten
farkh bir oluşumdur. Son
olarak Ankara'da toplu-
mun bir kesimi Çevik
Kuvvet'i desteklediğinde,
bu birinıin hakemliksrfa-
tının ortadan kalküğuu
gördük. Sorun ciddi bo-
yutiara varmadan, gerek-
li tedbirier aknmalı ve Çe-
vik Kuvvet'in bir zabıta
birimi olduğu gerçeğin-
den yola çıkılarak yapı-
lanması ele alınmah ve
polis birimlerinden ayru-
malıdır."
OECD'nin gözü
• Baştarafı 1. Sayfada
Fransa, Almanya, Nor-
veç ve ABD'nin de bu-
lunduğu bu gruba Türkı-
ye de, Istanbul kıyı ban-
kacılığı (off-shore ban-
kacılık) ve serbest bölge-
ler rejünlenyle dahıl
edildi.
OECD'nin ön çalışma-
sında bu rejimlerin po-
tansiyel zarar venci ter-
cihli rejim listesinı oluş-
turduğu belirtilerek söz
konusu rejimlerin ger-
çekten zararh olup olma-
dığının ise önümüzdekı
dönem tespit edilmesi
kararlaştınldı. Sayılan re-
jimlerden gerçekten za-
rarh olduğu anlaşılanla-
nn da 2003 yılına kadar
ortadan kaldınlması is-
tendi.
OECD, bu karar çerçe-
vesinde kıyı bankacılığı
ve serbest bölgeler rejı-
miyle ilgili olarak Türİcı-
ye'ye geçen günlerde çe-
şitli sorular yöneltti. Bu
sorularda, her iki rejim-
deki vergi uygulamalan-
nın ne olduğu, bu uygu-
lamalann OECD kriter-
lerine uyup uymadığı, bu
rejimlerde saydam bir
sistem bulunup bulun-
madığı, her tûrlü bilgıye
istenildiğinde erişilıp en-
şilemediği konulan ağır-
lıklı olarak yer aldı.
Gelirler Genel Müdür-
lüğü yetkilileri, önümüz-
deki süreçte OECD'nin
Türkiye'deki her iki reji-
mi araştırmaya devam
edeceğini, bu çerçevede
OECD uzmanlannrn ye-
rinde inceleme de yapa-
bileceğini bildirdi.
Gelirler Genel Müdür-
lüğü de, özellıkle serbest
bölgeler koausunu masa-
ya yatırmaya hazırlanı-
yor. Son yıllarda serbest
bölge sayısuıın hızla art-
masrna paralel olarak bu
alanda sıkıntılar yaşan-
maya başlandığını kay-
deden bir üst dûzey yet-
kıli, şu değerlendirmede
bulundu:
"Serbest bölgelerde
vergi açısından ipin ucu
kaçü gibi görünüyor. Fir-
malar, vergi ödememek
için serbest bölgelere ka-
çıyor. Örneğin Istanbul
Bakırköy'de faaliyet gös-
teren bir yazıhm firması,
Atarürk Havaümanı Ser-
best Bölgesi'nde bir büro
kiralıyor, boş büroyu
merkez gösteriyor ve ser-
best bölgenin vergi reji-
mine tabi ohıyor. Bunun
gibi çok say ıda örnek var.
Serbest bölgelerdeki ver-
gi rejimini OECD'nin ya-
nı su-a bizim de zaten ye-
niden masaya yatırma-
nuz gerekiyordu.
Diğer yandan Avrupa
Birügi de vergi cennetkri
konusunda başlarüğı bir
çahşmayı yeni bitirdl On-
lar da yenistandaıUarge-
tiriyor. Türkiye bu stan-
dartlara da zaten u>ıım
sağlamak durumunda."
OECD'nin vergi cen-
netleri incelemeleri sıra-
sında son 15 yılda 1 tril-
yon dolarlık sermayenin
vergi dışı rejimlere gittı-
ğı beürlenirken ABD şir-
ketlennin vergı cennetle-
rindeki ülkelere finans-
man akışının 16 yılda
yüzde 3'ten yûzde 14'e
yükseldiğine dikkat çeki-
liyor.
Uçağın son gösterisi
I Baştarafı 1. Sayfada
götürüldüler. Durumu ağır
olan Emine Gelen, Koca-
eli Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi Hastanesi'nde yapüan
ilk müdahaleden sonra
Cerrahpaşa Tıp Fakültesı
Hastanesi'ne, bacaklann-
da birinci derece yanık bu-
lunan Havva Aydemir de
Kocaeli SSK Hastanesi'ne
sevk edildiler.
Tütünçıflık ilçesinin
tren istasyonun hemen ya-
nına düşen uçak, 5 metre
sağ veya sola düşseydi
çevredeki evlerin üzerine
gelerek çok daha büyük bir
facıaya neden olacaktı. Bir
başka olasılık da uçağın
200 metre yakındaki piste
düşmesıydı ki bu olasıhk
da ölü sayısuıın artmasına
neden olabilirdi. Eskişe-
hir'den gelen trenin de
yaklaşık 1 dakika uzaklık-
ta olması şans faktörlerin-
den bir başkasıydı.
• Baştarafi 1. Sayfada
nı yinelerken "Bizim bu
konudaki tutumumuz
çok açıkOr. Bunda her-
hangi bir değişiklik yok-
tur. Ama hiçbir zaman
koğuş sisteminin devanu
mümkün degüdir" dedi.
însan Haklan Demeği
(IHD), Türkiye însan
Haklan Vakfı, Însan
Haklan ve Mazlumlar
için Dayanışma Derneği,
Çağdaş Hukukçular Der-
neği (ÇHD), Çağdaş Ga-
zeteciler Derneği (ÇGD),
DISK, KESK ve halkev-
leri yöneticileri dün Ada-
let Bakanı Hikmet Sami
Türk ile bakanhkta, ceza-
evlerindeki ölüm oruçla-
n konusunda bir görüş-
me yaphlar.
tHD Genel Başkanı
Hüsnü Öndül görüşme-
den sonra yaptığı açıkla-
mada, Türk'e, cezaevle-
rindeki ölüm oruçlanyla
ilgili görüşmelerin he-
men başlatılması gerek-
tiğini söylediklerini ak-
tardı. Bu konuda sağlana-
cak uzlaşmamn güvence-
sinin demokratik kitle ör-
gütleri olduğunun bilin-
mesini istediklerini kay-
deden Öndül, "CezMvle-
rini yıllardu- takip ediyo-
ruz. Bundan sonra bir uz-
laşma sağlandığmda, bu
uzlaşma doğrultusunda
hareketedüipedümediği-
ni de takip edeceğjz" de-
di. Öndül, Türk'ün 9
Aralık'ta yaptığı ve F ti-
pi cezaevlerine fiziksel
koşullar, hukuksal altya-
pı sağlanmadan geçilme-
yeceğini vurguladığı
açıklamanın yinelenme-
sine gereksinim bulundu-
ğunu söyledi. Bir uzlaş-
mamn oluşabilmesi için
diyalog sürecinin işletil-
mesi gerektiğini belirten
Öndül, "Bu nedenle he-
yetin derhal görüşmelere
başlaması gerektiğini dii-
şünüyoruz. Bu heyeti gö-
revlendirecek Adalet Ba-
kanı'nın girişimini çok
önemsiyoruz. Birtekkisi-
nin bile öhnesini istemiyo-
ruz" diye konuştu.
Türk'ün görüşmelerin
ne zaman başlayacağı ko-
nusunda açık bir beyanda
bulunmadığını anlatan
Öndül, "Ancak bu istegi-
mizi bugün değerlendire-
cegini umuyonun" açık-
lamasını yaptı.
Adalet Bakanı Türk,
görüşmenin ardından ba-
kanlıktan aynlırken gaze-
tecilerin "CMümoruçlan-
nm brtirilmesi noktasın-
dabirgenşmevar rru" so-
rusuna, "Sağduyunun
egemen otanasuu bekliyo-
ruz" yanıtını verdi. F tipi
cezaevlerinin katılımcı
demokrasi anlayışına uy-
gun olarak kamu kurumu
niteliğindeki meslek ku-
ruluşlannın katıhmıyla
çağdaş, evrensel ölçütle-
re uygun olarak yeniden
değerlendirileceğini be-
lirten Türk şunlan kay-
detti:
"Bu arada hem F tipi
cezaev lerinde ortak alan-
lann kullanımına olanak
verecek, hem bütün ceza-
evlerinde işiem ve uygula-
maian yargı denetimi al-
üna alacak, hem sivil top-
lum denetinıine açacak,
yani izleme kurullaruun
denetimine açacak yasal
düzenlemeler yapılacak-
nr. Bunlar gerçekleşince-
ye kadar F tipi cezaevleri-
nin hizmete açüması erte-
lenmiştir. Bizim bu konu-
daki tutumumuz çok
açıktır. Bunda herhangi
bir değişikiik yoktur. A-
ma hiçbir zaman koğuş
sisteminin devanu müm-
kün değildir."
Bir gazetecının "Shil
toplum örgütleri F tipi ce-
zaevlerinin açılmasının
ertelendiğine ilişkin açık-
lamanın yinelenmesini is-
tediler. Güven sorunu mu
var" sorusuna Türk,
"Güven konusu sanıvo-
rum bu konuda söz konu-
su olamaz. Güven sorunu
F tipi cezaevleri bakurun-
dan ortaya arılmıştır. Hiç
kimsenin kay gı duymaya-
cağı bir ortamın yaratıl-
ması için gerekli hukuki
düzenlemeleri yapacağı-
mıa ifade cttik" dedi.
Aydınlar devrede
Bazı sivil toplum kuru-
luşlan ve aydınlann, tıka-
nan görüşmelerın yeni-
den başlaması için yaptı-
ğı girişimlerumutlan ye-
niden yeşertti. DİSK,
KESK, însan Haklan
Derneği (IHD), Çağdaş
Hukukçular Derneği
(ÇHD) ve însan Haklan
Vakfı temsilcileri dün sa-
at 10.00 sıralannda Bay-
rampaşa Cezaevi önüne
gelerek ortak bir açıkla-
ma yaptılar. tHD Istanbul
Şube Başkanı Eren Kes-
kin, ölüm oruçlanyla ilgi-
li görüşmelere katılmak
amacıyla Adalet Bakan-
hğı ve Istanbul Cumhuri-
yet Başsavcılığı'na yap-
tıklan başvurunun kabul
edıldığını belirterek "Bu-
nu umut verici bir geüşme
olarak nitelendiriyoruz"
dedi.
Yazanmız Ataol Beh-
ramoğlu, Edip Akbay-
ram, Erdal Öz, Bilgesu
Erenus, Ferhat Tunç, Su-
avi, Rutkay Aziz, Halil
Ergün, Menderes Sa-
mancüar, Orhan Alkaya,
Mahmut Gökgöz, Maz-
lum Çimen, Saygı Yağ-
murdereü, Mehmet Gü-
müş ve Metin Coş-
kun'dan oluşan aydınlar
heyeti de ellerinde çiçek-
lerle dün saat 14.00'te
Bayrampaşa Cezaevi'ne
geldiler. Ancak önceden
izin almadıklan gerekçe-
siyle cezaevine ahnmadı-
lar. Bunun üzerine elle-
rindeki çiçekleri cezaevi
önüne bırakan aydmlar,
Ataol Behramoğlu'nun
yaptığı açıklamanın .ar-
dından cezaevinden ay-
nldılar. Soruna banşçıl
bir katkıda bulunmak
umuduyla cezaevine gel-
diklerini belirten Ataol
Behramoğlu, eylemlerin
ölümle sonuçlanması ha-
linde tophımda şiddet ve
gerginliğin yaşanacağını,
böyle bir ortamdan hiç
kimsenin yarannın bu-
lunmadığım vurguladı.
Tutuklu ve hükümlülerle
de görüşmek istedikleri-
ni, ancak Adalet Bakan-
lığı'naresmi birbaşvuru-
da bulunmadıklannı an-
latan Behramoğlu, bu
yöndeki taleplerini med-
ya aracılığıyla bakanlığa
iletmek istediklerini söy-
ledi. Ölüm orucunun "o-
da sistemi" ve "tecrit"
sözcükleri arasında hap-
solduguna dikkat çeken
Behramoğlu şöyle devam
etti:
"Önceükle sözcük po-
lemiğine girınekten ka-
çınmakgerekryor. Biz, or-
tak yaşama olanak veren,
tecrit içermeyen ve genel
ifadelerle formüle editaniş
bir metin üzerinde uzlaş-
manm sağlanacagmı dü-
şünüyoruz ve bunu ba-
kanhğa öneriyoruz."
Endişeler artto
Cezaevlerinde 262 tu-
tuklu ve hükûmlü ölüm
orucunda bulunuyor. Ey-
leme birinci ekip olarak
başlayan 99 kişi 60. gü-
nünü doldurdu. 1994 ve
1996 yıllanndaki ölüm
orucu eyleminde 63. gün-
de can kayıplannın başla-
ması tutuklu yakınlannın
ve sivil toplum örgütleri-
nin endişe ve tedirginli-
ğini arttırdı.
ölüm orucu eylemcile-
riyle birkaç kez görüşen
TBMM însan Haklan in-
celeme Alt Komisyonu
üyeleri, 14 Aralık 2000
gecesi geç saatlerde gö-
rüşmelerin tıkandığını
bildirmişlerdi.
y
Ad9 17 fini knVVlti anetavî Taksim'dedünsaat21.00sıralaruıaaFtipiceraevleriıüpnrtestogös-
UÇ T lipi liUrŞlU ifUbleiri tcrisiyapmakisteyenSosyalistlşçiPartisi(StP)üyelerinemüdahak
eden polis. çok sayıda göstericiyi gözaltma akn. Olaylar sırasuıda ba-
zı işyerleri zarar görürken üç gazeteci tartaklandL tnsan Haklan Derneği tstanbul Şubesi'nin, İnsan Haklan Haftası'nnı sona ermesi nedeniyle sa-
at 19.00 sıralannda düzenlediği meşaleli yürüyüşe de polis izin vermedi. TAYAD'h aileJerin ve sivil toplum kuruluşlannın kaûümıyla büyüyen top-
luluk, F tipi cezaevi karşıtı gösteri yapü. Güvenlik güçleri, "tçerde dışarda. hücreleri parçala", "Yaşasın ölüm orucu direnişimiz"' sektinde slogân
atan topluluğun yürüyüşüne izin verîlmeyeceğini bikürdi Bir saat süreyie slogan atan yaklaşık 2 bin gösterici olaysız bir şekilde dağıkb. Yürüyü-
şün ardmdan İHİ) Istanbul ŞubesL, potis tarafmdan basüarak 20 üye ve yönetici gözaltüıa alındı. tnsan Haklan Derneği Genel Başkan Yanhmcısı
Kiraz Bicki ile Istanbul Şube Başkaîu Eren Keskin'in de gözaltma ahnanlar arasında bulunduğu bildirildi. Bu arada Tarlabaşı Buhan'nda Çevik
Kuvvet ekiplerini taşryan 34 A 63117 ve 34 A 63111 plakah otobüsler bir grubun taşh saldınsına uğradı. Saldında maddi hasar meydana gelirken
yaralanan otmadL Afibeyköy, Okmeydanı ve Kartal'da yapüan F tipi karşıtı protesto gösterileri olaysız sona erdi. (Fotograf: HATtCE TUNCER)
Aüeler çocuklarutı sağ istiyor
• Baştarafı 1. Sayfada
siyasi tutuklulann ring aracuıdayken hava-
landırmanın kapatılarak saatlerce kapah bıra-
kıldıklannı ve sonra da işkenceye tabi tutul-
duklannı anımsatan Kanlı, "Böyle adalet ol-
maz" diye konuştu. Çetelerin cezaevlerine
her şeyi soktuklanm, ancak ölüm orucunda-
kilere kolonya ve çiçek götürmelerine bile
izin verilmediğini vurgulayan baba Kanlı,
"Ölüm onıcundakflerden Abdullah Bozdağ,
son yağmurda ıslanmış, durumu çok kötü"
dedi. Çocuğuna bir zarar gelırse yaşamanın
kendisine haram olduğunu söyleyen baba
Kanlı, "Suçsuz çocuklan içeri at ondan son-
ra da hücreye tik; insanda utanma duygusu
ohur" diye konuştu.
Ümit Kanlı'nrn annesi Gülter Kanh, hiçbir
annenin çocuklanrun hücreye atılmasına izin
vermeyeceğıni vurgulayarak "Bizötmedenço-
cuklanmızı öktüremeyecekler, F tiplerine gö-
türemeyecekler; kesüüikle buna müsaade et-
meyecegiz'' diye konuştu. Türkiye'de pınl pı-
nl gençlerin cezaevlerinde çürütüldüğünü sa-
vunan anne Kanlı sözlennı şöyle sürdürdü:
"Hani biz yaruüanmızı gençlere emanet et-
miştik? Tabii ki bu gençler araşüracaklar, so-
racaklar fîkirlerini söy leyecekler. Robot mu
bunlar? Hayır öuneyeceğiz, inadına direnece-
ğiz; ne çocuklanmızj öldürteceğiz. ne biz öle-
ceğiz. Biz insanhğunızı ülke olarak kaybettik,
birbirimizi sevmeyi unuttuk, insani duygula-
nmız bitti bizim bu ûlkede. Önce birbirimize
sabip çıkacağız. Karşısmdaki katil dahi oba
devlet koruyacak. Biz çocuklanmızı deviete
emanet ettik. Ama şinıdi sağhk durumlan bo-
zuk. Ayakta duramıyoriar, ellerititriyor.Zaten
bunlar Bergama'da bombalandüar, tedavi ol-
madı hiçbiri Buraya geldiklerinde yalvardık,
ama süt ve temiz çamaşır bile v^remedik. Bu-
ca'ya geldikten bir a> sonrayoğurt verebiknk."
Buca Cezaevi'nde ölüm orucunun 47. gü-
nüne gelen Bans Yıldınm ın annesi Ayşe Yü-
dınm da oğlunun turuklandığı günden bu ya-
na yaklaşık 6 yıldır yaşamadığını belirterek
şöyle konuştu. "Oglumunrüçsuçuyoktu;dos-
yasmda duvara yazı yazdı bile denihniyor. A-
ma sflahb örgüt üyeuğinden yargılayıp ceza
verdiler. Oğlunı örgüt ü>esi değil; bu ülkeyi,
halkını seven bir insandı: eğhimlive kultüriüy-
dü. Ölüm orucuna girerken bana; 'Anne bun-
lann hiçbirini hak etmedin, ama ben onurum
için, vatarum için bunu da göze alıyorum. Be-
nimle gurur duymahsın' dedi Oğlunı kadar
kimse yaşamayı ve annesini sevemez. Mecbur
olduklan için ölüm orucu yapoklannı söyledL
Alti yıldn- aa çekiyorum, her yerde sesimi du-
VTirmay^ çahşıyorum. Bu ülkenin adalet siste-
minden şikâyetçryim. Adam öktûrenlere iki yıl,
düşüncesini söyleyenlere yıflarca hapis ceza»
veriyoriarf
Tüm anneler adına "Çocuklarunızı hücre-
lere koydurtmayacağız'' diyen anne Yıldınm,
40 kişılık koğuşlarda oğlunun dövülerek ko-
maya sokulduğunu anlattı. Hücreleri onayla-
madığrnı ve oğlunun hücreye girmesine izin
vermeyeceğini vurgulayan anne Yıldınm,
"Ben oğlumu deviete emanet etmiştim; sapa-
sağlam verdim, aslanlar gibiydL Oğlumu geri
istiyorum" dedi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Biz içerde "vetoya veto" derken, NATO'da ne olu-
yor?
Afla başlayalım...
Taraflann birbirini affetmeyeceği bir çekişme sü-
recine girildi. Yaz sonunda Köşk'ün hükümet karar-
namelerini iade etmesiyle başlayan çekişme, afla
devam ediyor. Gelinen noktada Köşk "hukuk* diyor,
hükümet "sosyal durum" diyor. Aklın yolu ikisini bir-
leştirip "sosyal hukuk" oluşturmakta ama, hüküme-
tin buna niyeti yok.
Altı sayfalık iade gerekçesine tek tümceyte karşı-
Itk verildi:
"Aynen gönderiyoruz!"
Hedeflenen şu:
G-üçlü koalisyonun liderieri bastıracak, komisyon-
lann yasayı aynen Meclis'e göndermesini sağlaya-
cak. Perşembe gününe kadar Meclisten geçecek,
ertesi gün Köşk'e gönderilecek.
Aitoplum vicdanına çarpınca herkes °bu bizim af-
fımız değil" demişti. Şimdi o "herkes" aynı yasaya
oy verecek!
Diyelim ki her şey hükümetin istediği gibi okJu, ya-
sa aynen Köşk kapısına kondu. Sezer onaylayıp
Anayasa Mahkemesi'ne gönderirse aylarca tartışa-
cağımız bir konumuz daha olacak. Afla topluma hu-
zur getirilmesi planlanırken, siyasetten yargıya dev-
letin tepesinde huzur bozuldu!
• • •
Gerekçeterinin arasına affı da katıp kent sokakla-
nnda yürüyen polislerle ilgili tartışmanın omurgasın-
dan saptığını görüyoruz. Ortalık sakinleştikten son-
ra gürleyen Tarrtan, "Yakacağım... Hiçbiriniaffetmi-
yorum... Böyle bir şey olamaz" dedi. Tartışma kısa
sürede "polis neden yürûdü" sorusuna yanıt aramak
yerine "polisi kim yürüttü"ye dönüştü.
Bunca yürütmenin yanında bu da başka bir yürüt-
me...
Bu gidişle potis "kim yürüttüye" gidecek!
• • •
işadamlannın Ankara'ya gelişi her zaman olay ol-
muştur. Hükümet, yüz binlerce kişinin Kızılay alanını
doldurmasından etkilenmez. Onlann ne dediğini duy-
maz bile. Ama, Istanbul'dan Ankara'ya bir işadamı
heyeti geldi mi, işin şekli değişir.
Yineöyleoldu...
Aslında işadamlan bir süredir Ankara'nın yolunu
aşındınyor. "Heyet demokrasisi" diyebileceğimiz bu
çıkışlann ardından iki konuda açıklama yapıldı:
1 - Yolsuzluk soruşturmalan.
2- Ekonomi programının yükümlülükleri.
İşadamlan, hakkında soruşturma açılan kişilerin
eli kelepçdi gorüntülerinden rahatsız otduklannı söy-
lediler. Görüntüdeki açıklama buydu, ama bizim ak-
lımıza şu da geldi:
1
- Acaba, bu soruşturmalan burada kesin, yeter ar-
tık mı diyorlar!
Programa ilişkin yükümlülükte ise ilginç bir durum
var. Iş âlemi, "bu program aynen uygulansın, arka-
sındayız" diyor. Sonra Ankara'ya gelip söylenryor
- Bizim yükümlülüklerimizi azaltın!
Herkese kazık, bize azık... Oldu mu ya!
• • •
Konu ekonomiye gelmişken bir durumun daha al-
tını çizelim. 2000 yılı başında uygulamaya konulan
ekonomi programını topluma anlatırken şunu söyle-
mişlerdi:
- 2000 yılında çok kemer sıkacağız ki, 2001 'de ra-
hatlamaya başlayalım!
Yılın sonunda gelinen nokta şu:
- 2001,2000'den çok daha kötü geçecek!
Bu ne sıkı perhiz, bu ne vaat turşusu!
• • •
Içeride işler "veto kafa veto mermer" giderken dı-
şanda da "NATO kafa NATO mermerH\ günler yaşı-
yoruz. Islandıktan sonra şemsiye aramaya meraklı bir
toplumuz... Bu yüzden olsa gerek; ABD-AB flörtü-
nün ardından Türkiye'nin NATO'da yalnızlaşmasının
geleceğini ongördük, ama buna karşı politfka oluş-
turmakta zorlandık.
Geçen hafta Türkiye, Brüksel'deki NATO Dışişleri
Bakanlan toplantısında kartını oynadı, dışlanmaya
izin vermedi ama...
Ülkelerin uluslararası kurumlardaki başansı, içer-
deki gücüyle ve düzeniyle doğru orantılıdıri
ankcum@ttnetnet.tr
MHP ihraç cezası düşunüyor
Güngör9
e 'iki aşaınalı
tasfiye' planı
HaberMerkezi-MHP
yönetimi, af yasası görüş-
meleri sırasuıda Başba-
kan Bülent Ecevit'i "va-
tan hainlerini affetmekk"
suçlayan Içel Milletveki-
li AU Güngör'ü aşamalı
olarak partiden ihraç et-
meyi planlıyor. Güngör'e
6 ay gruptan geçici ihraç
cezası verihnesi planla-
nırken bu süre içinde iz-
leneceği, olumsuz bir ta-
vır sergilenmesi duru-
munda da partiden kesin
olarak ihraç edileceği bil-
dirildi.
MHP yönetiminin,
grup disiplin kûruluna
sevk ettiği Ali Güngör'le
ilgili planlan netleşmeye
başladı. 5 Kasım'da yapı-
lan 6. olağan kongrede
değiştirilen tüzükle, mil-
letvekili ya da merkez yö-
netim kurulu üyelerinin
partiden ihracım kolay-
laştrran MHP yönetimi,
partinin uyguladığı politi-
kalara muhalefet eden ve
sert eleştiriler yönelten
Ali Güngör'ü ilk önce pa-
sif hale getirmeyi, tavnnı
sürdürmesi dunımunda
da partiden tamamen ih-
raç etmeyi planhyor.
MHP Istanbul II Baş-
kanlığı'nın Topkapı Ere-
sin Otel'de düzenlediği if-
tar yemeğine katılan Is-
tanbul Miüetvekili Melı-
met Gfil, Türk milliyetçi-
lerinin hiçbir zaman mar-
jinal ohnadığını öne sü-
rerek "Özümüzü koru-
yup yeni sorunlara yeni
çözümler getiriyoruz.
Yapnklannuzdan muthı-
yuz, yapamadıklanmız-
dan dolayı en az sizter ka-
dar üzgjönüz" dedi. Gül,
ölüm oruçlanyla ilgili
olarak "Organizasyonu
örgütier yapıyor,o zaman
ölüm noktasuıa varma-
dan örgütlerin sorunu
çözmesigerekiyor. Deviet,
F tipi cezaevlerinin açıhşı-
nı ertefcyerek verebikcegi
tavizi vermiştir. Bu arka-
daşlar hem katil hem de
maktul otana noktasmagi-
diyorlar, kendileriniöktü-
rüyorlar. kimse bunu iste-
miyor. Örgütkrin anlayıj-
h olması lazun" dedi.