16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2000 PERŞEMBE 14* J V U L J I U l \ [email protected] Art-Kart2000, genç sanatçüarı tanıma, deneyimüsanatçüarın değişimini ideme olanağı sunuyor 9,:r WM VJünümüzinsanının R F I ^ H H H İ I H I ^ ^ ^ H H P' unumuz insanının duygusal yönden 'arınmışlığı', Galeri Apel'in sahibi ve koordinatörü Nuran Terzioğlu'nu tedirgin etmiş olmalı ki, sezonun ilk temalı grup sergisini 'Art-Kart 2000' olarak belirlemiş. Sergiye tam 49 sanatçı 400 işle katıhyor. Her sanatçı birden fazla kartla sergiye katıhyor ve kapsayıcı temanın dışında kişisel bir tema çerçevesinde çalışıyor. Çağdaş sanatın panoramik çizgisi AYŞEGÜLGÜÇHAN Bu satırlann yazannın da dahil oldu- ğu elektronize-kompüterize olmuş "çağ- daş insan", bugün el yazısının, değişik ölçü ve renkte kâğıdın, çeşitli kalınlık- larda yazan dolmakalemın, dolayısıy- la da mektubun ve kartın tadını unut- muş bir insan tipidir. E-mail adresi ol- mayan arkadaşlanyla yazışmaz, gittiği yerierden sevdiİderine kart atmaz, önem- li günlerde internet üzerinden ya da cep telefonundan gönderilen iyi dilek ileti- leriyle yetinir. llişkilerin soğuması onu üzer, fakat ısıtmak için herhangi bir gı- rişimde bulunmaya da zamaru yoktur... Günümüz insanının duygusal yön- den "annnuşuğT, Galeri Apel'in sahi- bi ve koordinatörü Nuran Terzioğlu'nu tedirgin etmiş olmalı ki, sezonun ilk te- malı grup sergisini "Art-Kart 2000" olarak belirlemiş. Sergi, günümüz sa- natının pek çok ismini bir araya geti- ren kapsamlı bir etkinlik. Sergiye tam 49 sanatçı 400 işle kanlıyor. tşler, 15x21 cm boyutlannda ve kartpostal formun- da. Her sanatçı birden fazla kartla ser- giye katılıyor ve kapsayıcı temanın dı- şında kişisel bir tema çerçevesinde ça- lışıyor. 'Uzam ûzerine bir meta-diT Art-Kart 2000 sergisi, kahlan sanat- çılar içerisinde, geniş olmayan aralık- larla sergi yapan ya da grup sergilenn- de çalışmalan ızlenen sanatçılardan ba- zılannın son yıllardaki çizgilerini izle- mek açısından önemli görünüyor. Bu noktada, galericilikle ilgili bir noktayı vurgulamadan da geçmemek gereki- yor: Galeri Apel, etkinliklerine başla- dığı günden bu yana, bir yandan genç sanatçılara grup sergileri içınde anlayış- lannı tanıtma olanağı sağlarken diğer yandan da, çağdaş sanatın izleyicileri- ne söz konusu sanatçılann panoramik bir gelişim çizgisini sunmayı misyon edinmiş izlenimi uyandınyor. Bu son nokta, mesleki açıdan çağdaş sanatı iz- lemek durumunda olan kişilere önem- li bir olanak olarak değerlendirilmeli- dir. Çizgisi tümüyle uzam üzenne bir söyleme kaymış görünen Nevzat Sayın, ışıîda ilgili olarak fotoğrafik bir deney gerçekleştiriyor ve konsept ve uygula- ma tasanmı kendisine ait olan Galeri Apel'in kat geçiş kısmını ve aslına mal- zeme açısından tümüyle sadık kalınan üst katını herhangi bir stüdyo aydınlat- ma gereci kullanmaksızın gün ışığında fotoğraflıyor. Bugüne değin hem iç hem de dış uzam fotoğraflannı gördüğümüz sa- natçı, Borusan Galeri'de gerçekleştiri- len "Çogatanalar" sergisi ıçin gerçek- leştirdiği MetrikBilezik'te gözlemlen- diği gibi, gerek fotoğrafik işlerinde, ge- rekse fotoğraf dışı etkinliklerinde mes- lek jargonunun verilerini dönüştürme eğilimınde. Art-Kart2000 için gerçekleştirdiği ye- di kartpostaldan oluşan çalışmada, di- ğer fotoğraflanndan farklı biçimde, ya- pıtm aktörlennden biri olarak kendı gölgesine yer veren Sayın, fotoğrafla- nan uzamın, kişisel serüveninin bir uzantısı olduğunu imliyor. Kendi ger- çekleştirdiği ve bir tür dil olan uzamın üzerine bir kez de başka bir dilin ola- naklanyla konuşan Sayın'ın çalışması "uzam üzerine bir meta-dfl" olarak de- ğerlendınlebılır. Son yülarda yontusu biçimsel bir an- layıştan uzaklaşmakta olan Meriç Hı- zal'ın, 90'h yılların sonuna doğru yon- tunun smırlannı iyice zorlamaya baş- ladığı biliniyor. Art-Kart 2000 sergisi için yontunun olanaklannı kullanan Hı- zal, içeriği biçimin önüne almaya baş- ladığının belirtik bir göstergesi olan iş- lerine bir yenisini ekliyor. 90'h yıllann sonunda gerçekleştir- diği çalışmalannda iletilerini yazıyla sunmaya başlayan sanatçı bu kezde, spi- ralli not defterinden kopartılmış sayîa- lar formundaki granit-çelik çalışma- sında, doğanın diyalektiği üzerine ça- lışmalar döneminin çok sevdiği formu olan güneş saatini ekleyerek "Hemen şimdi,tüm insanhğa" iletilmek üzere sa- atin, "Banş" sözcüğünün kullanıldığı göstergesinden yararlanıyor. "Işığm'' yansıttığı Banş iletisi, bir sanatçı ütop- yası olarak, güneşin gelişine göre "Tüm insanhğa" dağılıyor. Sevgiyi imkyen ifadeler MüşerrefZevrinoğhınun "adstz" ça- lışması sanatçının kültür verilerini kul- lanmaya ara verip doğa verilerini kul- lanmaya başladığı dönemınde olduğu- nu imleyen çalışmalannın bu- devamı niteliğinde. Yine Galeri Apel'in 1999 Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri'nde konuk sanatçılar Aksanat'ta atölye çalışmalan Kûltür Servisi - Tiyatro Sanatını Geliştirme Derneği, 23. Avni Dilli- gil Tiyatro Ödülleri nedeniyle dün- yarun önde gelen tiyatro sanatçüa- nyla atölye çalışmalan düzenliyor. Atölye çalışmalan, 24-25 Kasım ta- rihlermde Aksanat'ta ücretsiz ola- rak gerçekleştirilecek. Tiyatro Sanatını Geliştinne Der- neği'nin Aksanat Kültür Merke- zi'nde düzenleyeceği atölyelerden ilki, cuma günü saat 17.00'de, ABD'nin önde gelen ses eğitimcisi Lynn Singer tarafindan amatöroyun- cular için düzenlenecek. Dünyanın önde gelen oyunculannın eğiümci- si ve moderntiyatronun ses kullanım teknikleri uygulayıcısı Lynn Singer, 25 Kasım cumartesi saat 15.00'te ise atölye çalışmasını bu kez pro- fesyonel oyunculara açacak ve oyun- culukta ses, nefes kullanım teknik- lerini uygulayarak gösterecek. Broadway'de son olarak Proofoyu- nuna imza atan, yaklaşık otuz oyu- nun dekor ve kostümlerini gerçek- leştiren ve Tony Odülü başta olmak üzere Obie, Outer Critics Cirde, Drama Desk gibi pek çok ödül ka- zanan, CnrfeRepertoryTiyatrosu'na 20 yıl hizmet veren ünlü sahne tasa- nmcısı John Lee Beatty, mesleğınin sırlannı, Broadway prodüksiyonla- nmn iç yüzünü 25 Kasım cumarte- si günü saat 14.30'da Aksanat'ta an- latacak. Amerikan televizyonu ve Hollywood fılmlerine de imza atan ünlü tasanmcı, salt tiyatroda değil, sanatın diğer alanlannda da görsel- liğin önemini paylaşacak. Broadway'de son olarak Nefl Si- moıı, AJLGuraey ve Joe Orton'un yapıüannı sahneye koyarakbüyükba- şan kazanan, özellüde 20. yüzyıl klasikleri ve modern Amerikan tiyat- rosu konusunda uzrnanlaşan ünlü yönetmen ve dramaturg John Hflm- ger, oyunculukla başlayan yaşamın- dan kesitleri ve Amerikan Tiyatro- su'nda yönetmenin yaşama savaşı- nı25 Kasım saat 14.30'da Aksanat'ta anlatacak. Dünyanın önde gelen pantomim ustası Adam Darius, fiziksel oyun- culuğa giriş ve oyuncununenstrüma- nınm ustaca kullanması için beden dili kullanım tekniklerini 25 Kasım cumartesi günü saat 18.00'de Aksa- nat'ta bir atölye ile sunacak. Dünya- nın yeöniş ülkesinde gösteriler ya- pan ve fiziksel tiyatro konusunda önemli iki kitaba imza atan bu dün- ya çapındaki virtüöz, Türk oyuncu- İanyla 21. yüzyıl tiyatrosunun önde gelen vücut kullanım tekniklerini ir- deleyecek. Amerikan müzikalleri ve konser- lerinin önde gelen oyuncusu John McMartm, 25 Kasım cumartesi sa- at 19.00'da Aksanat Seminer Salo- nu'nda oyunculuk üzerine bir ko- nuşma yaparak Broadvvay'e tırma- nışının perde arkasını anlatacak ve meslekte tutunmak isteyen oyuncu- lara tiyatro, televizyon ve sinema sanatının inceliklerini anlatacak. Atörye çalışmalanna katılmak is- teyenlerin, 0 212 231 21 00 numa- rah telefonu arayarak önkayıt yap- ürmalan gerekiyor. 23. Avni Dilligil Tryatro ödülle- ri 26 Kasım 20.30'da Atatürk Kül- tür Merkezi Büyük Salon'da sahip- lerini bulacak. yılında düzenlediği "Sokak" sergisin- de aktörleri sokak köpeklen olan vi- deo-enstalasyonundan bu yana sürekli olarak doğayı merkez alan çalışmalar yapan sanatçı bu kez de doğa ortasın- daki -sanatçı Büyükada'da yaşamakta- yaşamından bir İcesıt alarak çektiği de- niz görüntülerini kartpostala dönüştü- rüyorve dokuz parçahk çalışmasının so- nuncu kartına "Seni seviyorum, çünkü sen sevrj<orsun" iletisini yazarak en an görüntüleri en an duygularla, koşulsuz sevgiyi unleyen ifadelerle "gönderi- yor". 199O'lı yıllann ikinci yansuıa değin kişisel öyküsünü yapıtına katmamaya özen gösteren Zeytinoğlu, 9O'lı yıllann ortasında. toplumsal angajmanını bi- reysel serüveniyle birleştirmeye başlı- yor. Bunun yanı sıra, insanoğlunun kül- tür yaratmak uğruna yok ettiği doğa, sa- natçının angajmanının bir başka boyu- tunu oluşturuyor ve tüm bunlann bıleş- kesi, her yönüyle, sanatçının 2000 ta- rihli kartpostal dizisinde beliriyor. Kartpostalla pulun çeüşkisi EmreZeytinoğhı'nun dokuz kartpos- taldan oluşan dizısi de, sanatçının çiz- gısındekı bir değişımin habercisi. Sa- natsal kariyennin her döneminde top- lumsal-politik bağlarumı biçim araştır- malanyla koşut giden sanatçı, bu eleş- tirel tavnndanhiç ödün vermedenbu kez yapıtına bir başka boyut ekliyor: Ironi. Kartpostallannın her birinde, kullan- dığı görüntü ile posta pulu arasmda çe- lişki yaratan sanatçı, günümüz Türk toplumunun panoramik bir görüntüsü- nü sunuyor: Müzik, spor, politika, res- mi söylem, resmi tarıh, güncel politi- ka... Kuran kursu ögrencisi görüntüsünün yer aldığı kartpostahn üzerinde yapışık olan ve üzerinde Türk asken görüntü- sünün yer aldığı posta pulunun sergi- lediği görünüm çelişkin Türk toplumu değilsenedir? Bir çelişkin söylemler yur- du olan Türkıye üzenne, hiçbir tez öne sürmeden, hiçbir öneri getirmeden, salt keskin bir gözlemci olarak notlar alan Zeytinoğlu, bu kez yorumu tümüyle iz- leyiciye bırakıyor. tzleyici, Galeri Apel'in 2000-2001 sergi sezonunun ilk temalı sergisinde yu- kanda sözü edildiği gibi. bir yandan genç sanatçılann anlatım bıçirnlerini tanıma olanağı bulurken diğer yandan da deneyımli sanatçılann çizgisindeki değişim ve dönüşümleri izleme olana- ğı buluyor. Kısa sürede Istanbul sanat ortamının en önemli uzamlanndan biri olan Apel, sanat formlan arasında sıradüzene yer vermeyişi ve modem-sonrası sanatın "her şey yan yana, her şey bnükte" an- layışuun özgürlükçü ve özgürleştirici tavnnı benimsemesiyle hem önemli bir etkinliğe imza atıyor hem de her sanat galerisinin edinmek durumunda oldu- ğu bir tavn edindiğini açtığı sergüerle açımlıyor. SANAT TARİHİ DERNEĞİ BAŞKANI BİR BİLDİRİ YAYIMLADI 'Kültür satm almamaz'KühürServisi-Sanat Tarihi Der- neği, son günlerde sanat ve sanat- çıya saygısızlığı lonamak ve kül- tür yozlasmasına karşı direnç oluş- turmak amacıyla birbildiri yayım- ladı. Sanat Tarihi Derneği Başka- nı Nazan-Atasoy tarafindan ya- ynnlanan bildiride, sanat ve sanat- çı kavramlannın kargaşaya dönüş- tüğü ülkemizin, sanatseverlik ve sanata destek verme bağlamında gerçek yüzünü, son günlerde ya- şanan bazı olaylarla ortaya serdi- ği dile getiriliyor. Koleksiyonun; merak, bilgi, gör- gü ve birikim sonucu oluşacağına değinilen bildiride, son ydlarda ül- kemizde koleksiyon yapmanın, ya- pıt satuı almak veya yapıta sahip olmakla eşanlamda algılandığına dikkatçekıhyor "Dıştkaretilişld- leri ve küreseUeşmevle bhükte ge- Bşen iktişim sonucu iş çevreleri, sa- nat eserlerine ilgi göstermeye baş- lamışlardır. Bu ügi flk bakışta on- lann hem sanata destek olma me- raklanndan hem de sanat eserkri • Bildiride, sanatla pek örtüşmeyen koleksiyon merakıyla sözde sanat destekçiliğinin sanatseverler tarafindan onaylanmayacağı belirtilerek kültür ve saygınlığın satın alınamayacağı vurgulandı. toplamamn getireceği hazdan kay- naklanır gibi görünmektedir. Ma- dahonun diğer yüzünde ise 'sa- nafın onlara göre bir >aünm ara- a ohıp olmadığı ve topladıklan sa- nat yapıüan aracüığry la bazı çev- relerden pnestij kazanmadüşünce- leri karşûnıza çıkmaktadu-. Bu ne- denlerle, mûzayedeteribayrak kal- dırma yanşına dönüştüren kolek- siyonculuk anlayışı önem kazan- mışvcsanatpiyasasını da attüst et- miştir" SanatTarihi Derneği yaymüadığı bildiride, sözlerinin hedefınin, ki- mi zaman müzelerin yapamadık- lanm gerçekleştiren -koleksiyo- nunu bilen, tanıyan, kataloğunu hazırlatan, belli konseptler bağla- mında sergileyen- gerçek koleksi- yoncular, sanatseverler, sanat des- tekçileri için ohnadığını vurgulu- yor. Eleştirilennin, sergi alanlann- da sanatçıya 'şundan ikitane, şun- dan birtane' diyerek sipariş veren yeni yetme koleksiyoncularla; sa- nata destek olma adına açtıklan sergi alanlannı show-roomlara dö- nüştüren ve gerçek sanatçıya say- gı gösterme sorumluluğuna erişe- memiş kişilere yönelik olduğu da belirtiliyor. "Sanatla pekörtüşmeyen kolek- siyon merakuun sonucu ortaya çı- kan sözde sanat destekçiliğinin, sa- nat çevreleri ve sanatseverler ara- smda onaylanmayacağuıı, sanata destek verebilmenin ilkeleri oldu- ğunu,kühürünvesaygmhğın satm ahnamayacağını birkezdesanatta- rihçileri adına >7 urguluyoruz." NEW YORK FtLM VE VİDEO FESTİVALt ARALIK'TA İlk kez bir Türkyapımı katıhyor Kültür Servisi-Türkiye'nin genç fılm yapuncısı ve yönetmenlerinden Gülni- hal Antepli'nin 'The Colors of Dark- ness'(Karanlığın Renkleri) adlı belgese- li 'New York Uhıslararası FUm ve Video FestivaH'ne katılma hakkı kazandı. Fes- tival komitesince yapılan değerlendir- me sonucunda kaülunma karar verilen yapım, 1-11 Aralık tarihleri arasında, New York Broadway'de gösterilecek. Gühıihal Antepli'nin yönetmenlik, ya- pımcılık, araştırma ve sunuculuğunu yaptığı 45 dakikaük belgesel, görme en- gellilerin dünyalanna farklı bir boyutla yaklaşıyor. Görmezlerin resim yapmak- tan diğer el becerilerine kadar farklı uğ- raşlan fılmde çarpıcı bir şekilde yer alı- yor. Sinemaya yenilik getiren bağunsız yönetmenlerin eserlennm gösterildıği kapsamlı bir festival olarak kabul edilen organizasyon elemelerine çoğunluğu ABD'den ohnak üzere pek çok ülkeden üç yüzün üzerinde yapımcı katıhyor. Yapıma ve yönetmen Gühıihal Antepü. IŞ1LDAK VE YELPAZE ATİLLA BtRKİYE Zaman, Sabırla Beklemek midip? -; Aynaya bakışımız mıdır zaman? Hem aynadaki yansımızın çok çok kısa da olsa geçen süresi hem de belki kınşıklar biraz biraz görünen ya da görün- meyen... Belki anılardır biraz; bilinen ya da bilinmeyen... Insanoglu zamanı çözmüş mü, yoksa (henüz) çö- zemediği için basit bir zemberegin işleyişine (ve ge- lişimine) mi bırakmış! Pekâlâ nedir o halde, uzayda zaman! Zamanın hiçbir zaman, insana gereksinimi olmaz; ne hikmetse insanoğlunun her zaman, zamana ge- reksinimi vardır. İnsanoğlunun bu kadar anlamadığı ve gereksinim duyduğu başka bir "şey" de yoktur, hem yeryüzünde hem gökyüzünde - kosmosta. Zamanın aslında insana değil de, -olması için- bir mekâna mı gereksinimi vardır? Aşılması en güç bir sorunsal olarak karşımıza çı- kar zaman. Ister, oluşuma ilişkin felsefi bir sorunsal olarak alın, ister günlük yaşantınızdaki çok sıradan görülen bir süre olarak... Beş aşağı beş yukan aynı kapıya çıkar: Gereksi- nim duyulan ve -nasıl ve neden geçtiği- anlaşılma- yan... Belki de çok derinlere inmemek gerek. Kolunuz- daki saati kurmanız yeter. Gerçi şimdiki zamanda pek kurulacak saat kalmadı ya! Neyse, ben, arma- ğan edilmiş Rus malı bir köstekle idare ediyorum. Belki de zaman, yalnızca bir anımsama anıdır. Öy- kücük şöyle: Bir şair olsun kahramanımız; zamanı en güzel filo- zoflar değil, şaiıier tanımlamıştır. Çünkü zamana ye- nilmeyen bir 'şey' varsa o da has şiirdir. Evet şair kahramanımız bir Istanbul gecesinde, di- yelim ki yalnız geçirilen bir sevgililer gününde rakısı- nı yudumlamaktadır. Gecenin ilerleyen saatinde ar- tık zamanın sonsuz akışından çoktan kopmuş, za- mansızlığa geçmiştir. Yanına genç bir kadın yaklaşır, o da o gece özel- likle yalnızlığı seçmiştir. Şair yaşamında ilk kez gör- düğü kızla konuşur; ya da kız önce onunla konuş- maya başlar. Zaman çok çabuk geçer; arada duy- gunun gidip gelişi vardır. Aslında çok da uzun bir za- man olmuştur; çünkü konuşulan şiirdir. Şair kıza şiir okur; okuduğunu zanneder. Kız kaçıp gider; şair "Dur gitme" diyemez. Çünkü kız birden bir peri kızı olup uçmuşturi Oysa şair umutlanmıştır. Yaratıcılığını yitirmek üzeredir, çünkü aşksız geceler geçmektedir. Bir an, bir an genç kızın beklenen olduğunu san- mıştır. Belki de yaşam, işte bu beklentilertoplamıdır. Zaman beklemek midir o halde? Ne çare ki kız yok- tur, zaten şiir düzmekte zortanan şair, uzun bir süre kalemini eline alamaz (ta kı sıcak bir yaz sabarıı kuş- lann kente düşmesine kadar). Kuşlann uzak eteklerde çırpınmasına kadar... Uzun bir zaman yazamamıştır ama, kızın arkasın- daki karanlığa tek bir dizeyi haykırmıştır; sessizce haykınr hem de: Seni zamana yazdım' • :, >T* "HO Aylar ve aylar sonra, kız, şakin karşısına bekten- medik bir zaman ve mekânda çıkar. Şair asla ve as- la anımsamamıştır. Çünkü kırılmıştır o gece. Çünkü uzun zaman eline kalemi alamamıştır o geceden son- ra. Çünkü uzun bir zaman yaşamında aşk olmamış- tır. O halde yalnızca zaman geçmiştir, zaman yaşan- mamıştır! Aşk yoksa, şiir yoksa nasıl zaman olabilir ki! Kız kendini anımsatır. Şair anımsadığında sarsılır, gerçekten sarsılır. İşte bu anımsama mıdır zaman? Belki de burada hatırlama demek gerek. Tam yeri ve zamanı sanki... Hep dedik, hep yazdık; aslında zamanı en güzel tanımlayanlar şairterdir diye. Kendi "zamanını" yet- mişle sınırlandınp ne acı ki çok daha önce dolduran Cahit Srtkı'nın askerdeyken içki saatlerine söytenen emirerine seslenişi gibi: ;, . • Haydi abbas, vakit tamam; , Akşam diyordun işte oldu akşam. * Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağnsı. "' 7 ' Ya da özlediği birine, beklediği birine seslenişi gi- bi: r..v - • Sabır nedir bana sor: ' , ' Zaman bir kuşak gibi; Sanl sanl bitmiyor. ' '"" Belki de zaman yalnızca sabırla beklemektir... . Yıl Gece Müzayedesi 1 < • Kültür Servisi - Maçka Mezat Antikacdık AŞ tarafindan bugün saat 21.00'de Hyatt Regency Balo Salonu'nda '10. Yıl Gece Müzayedesi' düzenlenecek. Müzayedede klasik, çağdaş Türk resim sanatı, Selçuklu ve Osmanlı eserleri satışa sunulacak. Bedri Rahmi, Eren Eyuboğlu, Nazmi Ziya, Fahrehıissa Zeid, Fikret Mualla, Celal Tutant, Nuri lyem, Adnan Vannca, Orhan Peker, Abidin Dino, Hoca Ali Rıza, tbrahim Safi, Avni Lifij, Şefık Bursalı, Yalçın Gökçebağ, Turan Erol, Şeref Akdik, Şükriye Dikmen, Hamit Görele, «;*.• Avni Arbaş, Abdullah Çizgen, Nuri Abaç, Ibrahim Balaban, Cihat Burak gibi sanatçılann resimlerinin yer alacağı müzayedede aynca . Selçuk bronz eserler, Osmanlı hat levhalar ve '-* beratlar, Edirnekâri yazı takımlan, messen porselenleri, tombak eserler, Bursa çatma •'•'• yasnklar, Çanakkale seramikleri, Kütahya seramikleri, Osmanlı gerdanlıklar, Bleu Blanc Çin porselenleri, Tophane eserleri ve tuğralı gümüş eserler satışa sunulacak. Rus divanın Bolşoy'daki 75. doğum günü dansı • MOSKÖVA (AFP) - Rus balerin Maya" Plisetskaya, yanm yüzyıl önce ilk kez dans ettiği Bolşoy Tiyatrosu'nda düzenlenen bir galayla 75. doğum gününü kutladı. Balede eşsiz bir kariyere sahip olan Plisetskaya'mn galasına Devlet Başkanı Vladimir Putin de katıldı. Putin, Plisetskaya'mn bale sanatının gelişmesindeki büyük katkılannı öven bir konuşma yaptı ve ülkesine yaptığı büyük kültür hizmetlerinden dolayı bir ödül verdi. Üç saat süren galada Bolşoy'un solistleri, Plisetskaya'mn en sevdiği bale olan 'Don Kişot'tan çeşitli sahneler canlandırdılar. Plisetskaya, yakında 'The Soldier's Story'de aktör Gerard Depardieu ile oynayacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear