25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Meral hastaneye kaMırıMı • ANTALYA (AA) - Türk- Iş Konfederasyonu Genel Başkanı Bayram Meral. yüksek tansiyona bağlı olarak başlayan burun kanaması şikâyetiyle SSK. Antalya Bölge Hastanesi'ne kaldınldı. Türk-tşe bağlı Yol-Iş Sendikası'nın Genel Sekreterler Toplantısı için Belek'te bulunan Meral, kahvaltı sırasmda rahatsızlandı. K.ulak burun boğaz servisindeki uzman hekimler tarafından muayene edilen Meral'in burnundaki kanama durduruldu. Hastane Başhekimi Nebi Yılmaz, Meral'in önceden beri yüksek tansiyon şikâyeti bulunduğunu ve zaman zaman burnunun kanadığını söyledi. Türk-İş ile Şeker- İç'm kavgası büyüyop • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Şekerlş Sendikası Genel Başkanı Ömer Çelık, Başbakan Bülent Ecevıt ıle Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral arasında imzalanan protokolle K.öy Hizmetleri. DSİ, Tanm ve Köyışlen Bakanlığı ve Orman Bakanlığı'nda çalışan toplam 49 bın işçiye kadro olanağı sağlanmasının kendilennı memnun etmediğinı vurgulayarak bu protokolle Meral'in "kişisel" hareket ettiğini savundu. İmzalanan protokolün anayasanın eşitlik ilkesine aykın olduğunu belirten Çelik, Meral'e seslenerek "Köy Hizmetleri'ne sağlanan haklan Şeker-tş işçısine de sağlayamıyorsan ıstifa et" * dedi. Picasso'nun tablosu ele İMARDtN(AA)- Mardin'in Nusaybın ilçesinde dün düzenlenen operasyonda, ünlü ressam Pablo Picasso'nun "Çıplak Kadın' tablosu ele geçirildi. Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar ve Kaçakçılık Şubesi ekipleri. Nusaybin ilçesinde gerçekleştirilen operasyonda, Irak'tan getirildigi bildırilen Picasso'nun 83 x 67.5 santimetre ebadındaki 'Çıplak Kadın' adlı tablosunu ele geçirdı. Kimliği açıklanmayan 4 kişinin gözaltuıa alındığı olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü belirtüdi. Öcalan'a ziyaretçi • MUDANYA(AA)- Imrah Adası'ndaki cezaevinde kalmakta olan Abdullah Öcalan'ı dün, AÎHM'den gelen 8 kişilik bir heyet ziyaret ettı. 'Imralı 9' motoruyla sabah saat 07.00'de Mudanya'dan aynlan heyet. yaklaşık 8 saat tmralı Adası'nda kaldı. Heyetin, bugün Mudanya'dan aynlacağı ögrenildi. Türkiye, AİHM'de mahkûm oldu • STRASBOURG (AA) - Türkiye, AlHM'de 'yaşam hakkını çığnetnek'ten mahkûm oldu. Bekir Taş tarafından açılan da\ aya bakan mahkeme. şikâyetçinin oğlu Muhsin Taş'ın 1993 yılında Cizre'de gözaltuıa aluıdıktan sonra kaybolmasında Türkiye'yi suçlu buldu. Mahkeme, Muhsin Taş'a işkence yapıldığı iddiasını ise kabul etmedi. AİHM. Türkiye'yi Muhsin Taş'ın yakınlarına tazminat ödemeye mahkûm etti. Demirerin Egebank'ı cebinden kuruş çıkmadan usulsüz kredilerle aldığı ortaya çıktı Kasırga'da 13 yeııi gözalüANKARA/tSTANBUL (Cumhuriyet) - Egebank'ın içinin boşaltılması işlemi- nin soruşturulduğu "Kasırga" operasyo- nu kapsamrnda gözaltına aknan aralann- da Hüseyin Bayraktar'ın da bulunduğu 5 kişinin sorgulaması sürerken, bankanın eski yönetim kurulu üyesi 4 kişi de istan- bul'dan Ankara'ya getirildi. Hüseyin Bayraktar'ın Egebank'ın sahıbı olduğu dönemde Yahya Murat DemireTin para- van şirketlerine 76 milyon dolar kredi verdiği belirlendi. Demirerin 17.5 mil- yon dolar da başka bankadan kredi ala- rak cebinden hiç para çıkmadan Ege- bank'ı satın aldığı anlaşıldı. Böylece Bayraktar bankasından verdiği krediyle Egebank'ı Demirel'e satmış oldu. Ege- bank ile ilgili soruşturma kapsamında dün de bankanın eski genel müdürü Şük- rû Esat Erkuş ve eski genel müdür yar- dımcısı AK Ertunç Yalçın'ın da aralann- da bulunduğu 13 kişi Istanbul'da gözal- tına alındı. Egebank'ın eski sahibi Hüseyin Bay- raktar, eski yönetim kurulu üyeleri thlas Sigorta Genel Müdürü Ayhan Atak, Ay- dın Dündar, Tuğrul Aladağ ve Ali Er- tunç un emniyetteki sorgulan sürüyor. Bayraktar' ın bankayı devretmeden önce Demirel'e ait DEMPA, DEMPAZAR, ERA Faktoring ve ERA Tekstil adlı şir- ketlere usulsüz 7 ayn kredi verdiği belir- lendi. tstanbul Mali Şube ekipleri, dün de Egebank'ın eski Genel Müdürü Er- kuş, Eski Genel Müdür Yardımcısı AB Ertunç Yalçın. eski yönetim kurulu üye- si Pembe Jale Oktay, banka eski görev- lilennden Yıldız Arkadaş, Fettan Kont, Aydın Aydemir, Atilla Ersoy,Şakir Gülen, Muzaffer Aygün, Ozkul Arkadaş, Omer Özbay,Ogün Oztürk ile llhan Okay'ı gö- zaltına aldı. Aydoğan Semizer hakkında yakalatma ertın çıkartıldı. Soruşturmanın bu yanıyla ilgili olarak bankanın eski Genel Müdürü Sami Er- dem'in ısmi öne çıktı. Amerika'da bulu- nan Erdem, bankanın Demirel'e saüşın- da da önemli rol oynadı. Erdem, 30 mi- yon dolan peşin olmak üzere toplam 97 milyon dolara Demirel'e satılan banka- nın kendisine ait yüzde 10'luk hissesini ayn bir anlaşmayla 18 milyon dolara dev- retti. Hakkında çok sayıda iddia bulunan Erdem için bankanın devir işlemleri sı- rasında "emniyeti suiistinıal ettUderi" be- lirtilerek eski Devlet Bakanı Hikmet U- luğbay döneminde Şişli Cumhuriyet Sav- cılığı'na suç duyusurunda bulunuldu. Egebank soruşturması kapsamında bankanm eski ortaklanndan thlas Hol- ding'in bankanın hortumlanmasmdaki rolü de soruştuluyor. îhlas Holdıng Yö- netim Kurulu Başkanı EnverÖren' i tem- silen banka işlemlerinde imza yetkisi kullanan ve önceki gün gözaltma alınan Ayhan Apak'ın sorgusu sürüyor. Apak, halen thlas Sigorta Genel Müdürü olarak görev yapıyor. Son kullanma tarihi degistirilmis Buffalo sanıklan tutuklandı • DGM, şebekenin lideri olduğu belirtilen Ishak Romano'nun mallanna ihtiyati tedbir koydu. Ambalajlar üzerindeki imalat ve son kullanma tarihleri değiştirilen etlerin sağhğa uygunluğuna dair düzenlenen belgelerin de sahte olduğu belirlendi. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Ankara DGM Cumhuriyet Baş- savcılığı'nca yürütülen "Buffalo" operasyonu çerçevesinde gözaltına alınan 18 kişiden tshak Romano'nun da arala- nnda bulunduğu 9 kişi tutuklandı. DGM, şebe- kenin lideri olduğu be- lirtilen Romano'nun bütün mallanna ihtiyati tedbır koydu. Şebeke- nin kaçak etleri iç piya- saya ambalaj üzerinde- ki üretim ve son kullan- ma tarihlerini değiştire- rek sürdüğü bildirildi. Bu yolla eskr tarihlere ait işlenmiş etler de ta- ze et gibi satılmış oldu. Et kaçakçıhğı soruş- turmasını yürüten DGM Savcısı Tafert Şalk ile savcılar Şemsertin Özcan, Hakan Kızılars- lan ve CengizKöksal ta- rafından önceki gün yaklaşık 9 saat sorgula- ardından 9 kişiyi de ser- best bıraktı. Sonışturmayı yürü- ten Ankara DGM Baş- savcılığı, çetenin lideri tshak Romano'nun tüm menkul ve gayri men- kullenne ihtiyati tedbir koydu. Romano'nun ttalya'da deırurlı olduğu belirlenen ve kaçakçı- lıkta kullandığı gemisi- ne de Türk sulanna gir- diğinde el konulacak. Aynca, Romano'nun tüm banka hesaplan, ar- sa ve konutlanna da ted- bir konuldu. Hindistan ve Pakis- tan'dan getirilen kaçak etlerin iç piyasaya sü- rülmeden önce amba- lajlan üzerindeki üretim ve son kullanma tarihle- rinin değiştiriidiği belir- lendi. Böylece, şebeke- nin bu yöntemle eski ta- rihli etleri tazeymiş gibi sattığı ortaya çıktı. İĞNEU FIRÇA ZAFER TEMOÇtN gfçn iığasSk'edlb™Ş te' Raporda, Sümerbank'ın Hayyam Garipoğlu'na satışı da geniş şekilde işleniyor di. Savcılık sorgulanmn önceki gün geç saatler- de bitmesi nedeniyle yargıçlık sorgulan düne kaldı. Emniyetteki 18 kişi dün sabah saatlerin- de mali şube ekiplerin- ce DGM'ye getirildi. Zanlılann sorgusunu yapan nöbetçi Ankara 2 No'lu DGM Yedek Yar- fıcı Ramazan Aksan, shak Romano, Mardin Gümrük Müdür Vekili Mahmut Arslan, güm- rük memuru Yavuz Yü- dınm ile Ozkan Ergün, Mustafa Murt, Ünsal Güngör, Müslüm Ko- çak, Abdülkadir Ozbey, Sevda Öktem Kara- ca'yı "teşekkül halinde kaçakçılık" ve "resmi evrakta sahtekâriık" suçlamalanyla tutukla- dı. Aksan, sorgulanmn MaM «losyasj MASAK'taANKARA(AA)-Hesap uzman- lan ve maliye müfettişleri, Sümer- bank'm fona devredihneden ön- ceki sahibi Hayyam Garipoğ- lu'nun Nesm MaÛd'ye olan bor- cunu, Malki'nin mirasçılanna bankadan kredi açılmış gibi gös- tererek ödediğini, bu kredi için de kayıtlara gider yazıldığını belirle- di. Hesap uzmanlan ve maliye mü- fettişlerinin hazırladığı Nesim Malki dosyası, ay başmda Mali Suçlan Araştınna Kurulu'na (MASAK) teslim edildi. Dosya kapsamında Bursa'da öldürülen' Nesim Malki'nin ölümünden ön- ceki ve sonraki iş ilişkilerinin in- celendiği raporda, Sümerbank'uı özelleştirilmesi sırasında yaşa- nanlar da detaylı şekilde işlendi. Halen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesinde bulunan Sümer- bank'ın geçen günlerde tutukla- nan eski sahibi Hayyam Garipoğ- lu ile Malki arasındaki ilişkinin de araşhnldığı rapora göre, Gari- poğlu Sümerbank ihalesini aldık- tan sonra kaynak arayışına girdi. Malki'den de para istedi. Yüzde 50 ortaklık şarû Malki ise Garipoğlu'na Sümer- bank AŞ'ye yüzde 50 oranında or- tak ohna şartıyla para verebilece- ğini belirtri ve taraflar anlaştı. Bu çerçevede, Malki özelleşrirme pe- şinat bedelinin yansı olan 25 mil- yon 864 bin 111 dolann TL karşı lığmı Demirbank Istanbul ve tş Bankası Bursa şubelerinden, Özelleşrirme tdaresi'ne yatu-dı. Rapora göre, Malki'nin ölü- müyle birlikte Tunca Grubunun yönetımi Erol Erkohen'e geçti. Erkohen, Garipoğlu'na Sümer- bank ortaklığından çekilecekleri- ni belirterek ödemiş olduklan pa- ranın geri verilmesini istedi. Para- lar Malki'nin mirasçılan ve ortak- lanna geri verilirken her iki taraf- ça ortak bir peçeleme işlemi ya- pıldı. Bu işleme göre, Malki'nin mirasçılan ve ortaklanna geri ödenen her bir tutar, geri ödeme tarihi itibanyla Sümerbank tara- fından kredi verilmiş gibi göste- rildi. Açılan kredileri ise Garipoğ- lu üstlendi ve ödedi. "Yasaldaya- naktan yoksun olan bu işlem ge- çerli değildir.Alacağın tahsili,borç afannuş gibi gösterümiştir'' deni- len raporda, daha sonra Erol Er- kohen'in şu ifadelerine yer veril- di: "Demirbank, daha önce ahnan kısa vadeli kredilerin tahsili için hacizler koydu. Bunun üzerine Hayyam Garipoğlu'nu çağırarak Tunca Grubu olarak ortakhktan aynlmak istediğimizi, bunun için paranuzuı nakden ödenmesini is- tedik. Avukat Aydoğan Semizer, bu konuda bize sözleşme hazuia- dL Arahk 1995'te paramızı aldık. Ancak Garipoğlu, bu parayı Sü- merbank AŞ'den çektiği için ken- dini kurtarmak amacıyla bizhn grup şirketlerine ihracat kredisi verilmiş gibi gösterdi." SlFIR oralcalislar@yahoo.com Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'le bir konuşmamız sıra- sında "terörisftanımınınyan- lış kullanıldığını ve bu yüzden yanlış bir kamuoyu yaratıldığı- nısöylemiştim. "Terörist"söz- cüğü konusunda yaratılan yanlış kamuoyunun, şimdi Af Kanunu'nu da olumsuz yönde etkilediği görülüyor. Gazeteler, teröristlerin af kapsamı dışında olacağını söylüyorlar. Peki kimdir terö- rist? Yasaya göre; Ceza Yasa- sı'nın "terör suçlan" diye ta- nımladığı maddelerden mah- kûm olanlar. Örneğin ben, Öcalan ve Burkay'la yaptığım söyleşi nedeniyle Terörie Mü- cadele Yasası'ndan mahkûm oldum. Dosyam Yargıtay'da iken "Erteleme Yasası" çıktığı için hükmüm kesinleşmedi. Yeni çıkanlması düşünülen Af Kanunu kapsamına, yasa önünde "terörist" sayıldığım için girmeyeceğim. Ama, Ha- luk Kırcı, adi cinayet suçlusu sayıldığı için ve MHP'lilerin de gayretiyle serbest kalacak. Haluk Kırcı, siyasi suçlu sayıl- madığı, adam öldürmekten yargılandığı için ve Af Kanunu Terör Suçlusu Ne Demek? aynca onu da kapsayacak dü- zenlemelerle hazırtandığı için çıkacak, ama Eşber Yağmur- dereii sırf bir konuşma yaptı- ğı için "terörist' sayılacak ve af kapsamı dışında tutulacak. Onümde bir genç kcın mek- tubu duruyor. Hakkında TCK'nin 168. maddesinden dava açılmış. Üzerinde bir not yakalandığı için "terör örgütü üyesi" olmaktan yargılanıyor. Devlet güvenlik mahkemesi beraat karan vermiş ancak Yargıtay aleyhine bozmuş. Bu süreç içinde her an "terörist" olduğu gerekçesiyle mahkûm olması söz konusu. Mektubunda şunlan yazıyor "Ortada 'suç' denebilecek hiçbir şey yokken, hakkımda alınmış uydurma ifadelerle da- va açıldı. DGM beraat verdi. Yargıtay aleyhime bozdu. O kadar zor durumdayım ki, an- latması çok zor. Somut birsu- çum olsa hiç üzülmeyeceğim. Fakat pisi pisine cezaevine düşmek hayatımı altüst ede- cek. İki kardeşim var, ikisi de öğrenci. Ikisinin de ekonomik sorumluluğu benim üzerimde. lyi bir işim var. Çalıştığım şir- kette 'değerli ve verimli' dene- bilecek çok az kişiden birisi- yim. Genel müdürüm, işyerin- deki geleceğimin çok iyi oldu- ğunu herfırsatta belirtiyor. Şir- ketim tarafından Ingilizce ve TSE eğitimlerine yollandım.." "Ben hayata dört elle sanl- mışken, her geçen gün daha güzel günler için mücadele verirken, beni harcamalanna izin veremem. Özgürlüğümü bu kadar kolay alamazlar. Ai- lemin, Yargıtay'ın aleyhimde bozma karanndan haberiyok. Onlann ömürboyu bu endişe- yi taşımalanna, benim de yü- reğimin dayanacağını zannet- miyorum. Sizden şimdilik tek isteğim, yazın hep yazın. Emi- nim benim gibi, bu ülkede yüzlerce insan var. Harcanan- lann birkısmı, hiç olmazsa bir bölümü kurtulsun." "Çok yoruldum ve çok yıp- randım. Umudumu yitirmedim ama gücümü kaybetmek üze- reyim." Ismi bende saklı bu ka- dın okurum, eğer mahkeme Yargıtay kararına uyarsa ve mahkûm edilirse "terörist" da- cak. Onun yargılandığı madde şimdi af kapsamı dışında. ••• Siyasi tutuklu ve mahkûmla- rın bir kısmı cezaevlerinde aç- lık grevindeler. Yıllardır ceza- evlerindeki kötü koşullar, F ti- pi cezaevinin her an uygulan- maya konması endişesi, sağ- lık sorunlannın çözüme kavuş- turulmaması, uğradıklan ölüm- le biten saldınlar, yaralamalar, onlann şikâyetlerinden bazıla- n. Daha önce birçok kez vur- guladım, bir kez daha vurgula- mak istiyorum. Cezaevlerinde- ki yaklaşık 12 bin siyasi tutuk- lu ve mahkûmun, bir diğer de- yişle terör suçlusunun yüzde 9O'ı, afiş yapıştırmak, yasak yayın bulundurmak, duvariara yazı yazmak, pankart asmak, yataklık etmek gibi hiçbir şid- det içermeyen eylemlerden yargılanıyoriar ya da mahkûm edildiler. Büyük çoğunluğunu da 15-25 yaş arası gençler oluşturuyor. Zaten kanun önünde eşitlik ilkesine aykın olarak onlara farklı bir infaz hukuku uygula- nıyor. Diğer mahkûmlann iki misli oranında hapis yatıyortar. Bu da yetmiyormuş gibi şimdi af kanunu kapsamı dışında tu- tuluyorlar. Af Kanunu çıkmalı ve herkes bu kanundan yarar- lanmalı, ama öncelikle de "fe- rör suçlusu" adı verilen siyasi tutuklu ve mahkûmlar yarar- lanmalı. Çünkü onlann suçlan "devlete karşı suçlar" kapsa- mında. Affının daha kolay olması söz konusu. Eğer anayasal en- gel söz konusuysa, onun da çözümü ceza indirimine git- mek. Bilmeyenlere bir kere daha tekrar ediyorum: Düşünce suçlulan ve siyasi suçlular, "te- rör suçlusu" sayılarak af kap- samı dışında bırakılırsa aftan beklenen hiçbir yararsağlana- maz. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Bir Semptom Olarak ABD Seçim Sonuçları Başkanlık seçimleri bir yılan hikâyesine döndü, uzayıp gidiyor. Ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı hâ- lâ belli değıl. lyi de, bu garip durum acaba neden ortaya çıktı? Geçmişte, Jefferson, üncoln, Rırt- herford B. Hayes gibi adaylar da genel çogunluk oyunu alamamalanna karşın "electoral college" sistemi sayesinde başkanlık kottuğuna oturmuşlar. Ama bu sefer bir sorun var! Şimdilik bu sorunun so- rumluluğu, olağanüstü bir istatistiksel olasılığın ger- çekleşmesıne yükleniyor. Seçmenin oyu nasılsa "tam ortadan" bölünmüş... Belki de bu açıklama doğrudur. Ama bana, ayak- lan daha bir yere basan başka bir açıklama daha var gibi geliyor: 1990'larda ABD siyasal yaşamında ve ideolojik/düzleminde, "piyasa popülizmi" üzerine kurulan konsensüs dağılmaya başladı. Seçim so- nuçlannı izleyen kargaşa bu durumun bir dışavuru- mu, bozulan konsensüsün bir semptomu. Beni, şu üç olgu, bu ikinci açıktama doğrultusunda düşün- meye itti; birincisi, seçmenin ağırlıklı olarak işçi sı- nıfı özellikli yüzde 49'u sandık başına gitmedi. Ikin- cisi, marjinal bir solcu aday, Ralph Nader 2.6 mil- yon gibi düşük bir oyla Demokrat Partı adayının ke- sin bir zaferini engelleyebıldi. Daha önceki seçim- lerde de marjınal adaylar vardı. Sağcı Ross Perot ve Pat Buchanan, Nader'in bu seçimlerde aldığın- dan çok daha fazla oy almışlardı ama seçim sonuç- lannı etkileyemediler. Üçüncüsü, 1990'larda, iki dö- nem üst üste iktidarda kalan demokratik yönetim, görünüşte ABD halkına 1970'lerden bu yana görme- dikleri düzeyde istikrarlı bir ekonomik büyüme, dü- şük ışsizlik oranı, teknolojik bir devrim, borsadaki bir patlamaya bağlı olarak muazzam tüketim olanakla- n sunmuştu. Buna karşılık seçimlerde oy veren, ağır- lıklı olarak orta sınıf özellikli, hali vakti yerinde seç- men, bu refah döneminın mimarlanndan Al Gore'u ödüllendirmedı. "Vallahi bilmem ki, adam da biraz kaba saba..." gibi düşüncelere daldı. Ama sızlıktan, Cumhuriyetçi aday serbest piyasanın, servetinin temsilcisi, "esas meşhurköfteci", "büyükusta"Re- agan'ın "ikincigelişi", "halkadamı"G.W.Bushfay- dalanamadı. Seçmenin kararsızlığı bir bakıma, her iki aday arasında bir fark bulmakta çektiği zorluk- tan.da kaynaklandı. Ama, adaylar siyasi olarak bir- binne bu kadar yakın olmasına karşın, seçmenin kararsızlığının pratikteki sonucu, 1990'lann konsen- süs yönetımin yenne ıstikrarsız, son derecede par- tizan bir yönetim olarak şekilleniyor. Dün konsensü- sün temelini oluşturan siyasi benzeşme bugün kon- sensüsün bıttiğini gösteren bir sonuç doğurdu. Reagan dönemıyle başlayan, 1990'larda kesin egemenliğini kuran "piyasa popülizmi" (bu kavra- mı, bu Thomas Frank'ın bu yılın başında yayımla- nan One Market Under God-Extreme Capitalism, Market Populism, and the end ofeconomic democ- racy - Tannnın altında bir piyasa, aşın kapitalizm, pi- yasa popülizmi ve ekonomik demokrasinin sonu - başlıklı kitabından aldım) şu varsayımlar üzerinde duruyordu: Gerçe^c demokrasi ancakpiyasa güçle- ri tümengellerinden kurtulduğu, para istediğiniyap- makta serbest kaldığı zaman gerçekleşebilir. Bor- sa, yeni teknoloji, intemet bu demokrasinin alanı ve kaynağıdır. Serbest piyasa halkın iradesini, seçim- lerden daha iyi yansıtır. İntemet ve teknoloji, dev- letlerin, sendika ağalannın, bürokratlann egemen- liklerini kırar, bireyı özgürieştirir. Piyasaya katılan öz- gürieşir. Piyasa halkın sesidir, piyasaya ınanmayan- lar, aydınlanma geleneği tarafından beyinleri yıkan- mış seçkincilerdir. Doğu Bloku'nun yıkılması pi- yasanın tek ve kaçınılmaz yaşam biçimi olduğunun kesin kanıtıdır. Böylece 1950'lerde ABD'de kurulan refah toplu- mu, adaletli gelir dağılımı, parlamenter demokrasi ideolojisine dayanan konsensüs, yerini piyasa de- mokrasisine dayalı bir konsensüse bıraktı. Dün, SS- CB varken kaprtalist sistemi şiddetle eleştirenler bu- gün teknolojının, serbest piyasanın hayranlan ara- sına katıldılar. Dünün Stalinist kazmalan, bugü- nün, postmodernist "kültürel eleştırmenlerine" dö- nüşerek III. Yol hükümetlerine, reklam ve medya şir- ketlerine, dev şirketlere, işverenlerin örgütlerine, sendikalanna danışmanlık yapmaya başlayarak "pi- yasa popülizmi" ideolojisinin yeniden üretilmesini üstlendiler. Artık "herkes" mutluluğunu piyasanın, geleceğini teknolojinin eline teslim ediyor. "Özgün bir birey" olmanın tadını çıkanyordu. Her konu ken- di bacağından asılırdı, ama hepsi birlikte serbest pi- yasa buzluğunun çengellerine asıldığında aralann- da hiçbir fark kalmadığını, homojen et yığınlanna dö- nüştüğünü, özgür ve özgün bireylersürüsünün, as- lında dayanılmaz tekdüze bir tüketiciler kitlesi oluş- turduğunu nedense kimse görmek istemiyordu. Ne var ki bu konsensüsün simgesel evreni ne ka- dar iyi örülmüş olursa olsun, sistemin gerçeğinin, sık sık ve inatla geri gelmesinin, bulduğu her çatlaktan içeri girerek konsensüsü sorgulamasının önü alına- madı, alınamazdı da. Gelir dağılımı sürekli bozuldu, şirket müdürleriyle işçiler arasındaki ücret farkı 1990'da 85 kattan 1999'da 475 kata çıktı. Serbest piyasa uluslararası bir belaya dönüşmeye başladı. Doğal felaketler hızla artarken serbest piyasanın bi- yosferi tehdit etmesi, şirketlerin denetime diren- mesi, giderek daha çok göze batıyordu. Nihayet Se- attle da "Gerçek" "Kapitalizm öldürür" sloganla- nyla sokaklara döküldü. Arkasından "yeni ekono- mi"nin borsada yarattığı balon delindi. Seçmen, kendısini yönetmeye aday olanlara güvenini hepten yitırdi. En yaşamsal konulann seçimlerde asla gün- deme gelmediğini herkes apaçık gördü. Konsensü- sün kurumlanyla temsilcileri çınlçıplak ortada kaldı- lar. Böylece, belirsizlik oylan ortadan böldü, seçim sistemin daha önce kilitlenmeleri engellemek üze- re kurgulanan bir özelliği, "electoral college" ise kilitlenmenin kaynağı haline geldi. 'Diyarbakırda terör azaldı' DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Olağanüstü Hal Bölge Valisi Gökhan Aydıner. bölgede terör olaylann- da geçen yıla oranla yüzde 80'lik bir düşüş yaşandığını söyledi. Ay- dıner. bölgeye yapılan yatınmların tasarruf kapsamına alınmadığı- na dikkat çekerek bu yıl içerisinde 11 kentteki 4 bin 410 projeye 407.4 trilyon liralık kaynak aktanldığını bildirdi. Göreve gelişinin 1. yı- lı nedeniyle Güneydoğu Gazeteciler Cemiye- ti 'nde bir basm toplantı- sı düzenleyen OHAL Bölge Valisi Gökhan Aydmer, OHAL kapsa- mına giren 11 kentteki yatınmlar ve terör olay- lanna ilişkin değerlen- dirmelerde bulundu. İçinde bulunduğum.uz yılın ilk 10 aymda 11 kentte 206 terör olayı meydana geldiğiai be- lirten Aydmer, bu olay- larda 351 teröristin öl- dürüldüğünü, 221'inin de yakalandığmı bildir- di.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear