23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 EKİM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İşkenceyi TBMM tutanaklarına geçiren DSP milletvekilinin görevden alrnması tepkilere neden oldu Piskiıısüt Iıarcaııclı Sema Pişkisüt önemB birçok işkence olayı- nıortaya çıkarnuş- ü. Pişkin- süt, Gü- neydo- ğu'daki cezaevleri, sorguoda- laruneza- rethaneler- deki işkence deauerini TBMM'de açıklamıştL ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Koalisyon ortaklanndan güvenlik güçlerine, uyuşturucu mafyasın- dan işkencecilere dek çeşit- li kişi ve kesimleri rahatsız eden TBMM tnsan Hak- lan Komisyonu Başkanı Sema Pişkünsüt'ün göre- vinden uzaklaştırılması karan büyük tepki çekı- yor. Pişkünsüt başkanlığın- daki komisyonun hazırla- dığı 11 raporda "işkence" resmen TBMM kayıtlanna ge- çerken, Filistin askısı da kanıt olarak sergilendi. Komisyonun Batman raporunda güvenlik gö- revlılennin "X etemanlan (işbiriikçi) " aracılığıyla uyuşturucu hammaddesi üretimini ve tüketimini teşvik ettikleri, "uyuşturucu rann" nedeniyle bu ilden "aynlmak istemedikleri", bölge millet- vekillerinin de iş takipçiliği yaptıkJan vurgulandı. Sema Pişkünsüt başkanlı- ğındaki komisyonun ortaya çıkardığı ba- zı önemli olaylar şöyle: # tstanbul Küçükköy Karakolu'na geceyansuıdan sonra baskın yapıldı. In- celemede Filistin askısı bulundu. TB- MM'ye getirilen işkence aleti Pişkinsüt tarafından basına gösterildi. "Hortum Sükyman" olarak bilinen polisin işken- ce görüntüleri ele geçirildi. # Komisyon 1998 yıh Şubat ayında Batman'ın Sason ilçesinde bazı köylüle- rin askerler tarafindan mayınlı olduğu sa- nılan tarlada yürümeye zorlandıklan ko- nusunda suç duyurusunda bulundu. Alt komisyon tarafından hazu"lanan raporu kabul ederek Içişleri ve Adalet bakanlık- lanna gönderen komisyonun toplanüsın- da ANAP'lı bakanlar birbirine girdi. 0 Komisyonun, 62 bin tutuklu ve hükümlünün bulunduğu 554 ce- zaevinde uzun süreli araştırma yapma karan Pişkinsüt'ün gi- rişimiyle aluıdı. Komisyon, gece yansı yaptığı ani baskın- larla işkenceye doğrudan ta- nık oldu. Komisyonun çalış- malan cumhuriyet savcıhkla- nna seri suç duyurulan olarak yansıdı. # tstanbul raporunda, "Kara- koDarda kötû muamete ve işken- cenin yaygm bir uygulama oldu- ğu yönünde kanaate ulaşılmış ve bu uygulamalarda kullamlan bazı yöntem ve araçlar saptanmışnr" denildi. # Pişkinsüt, Güneydoğu'daki cezaev- leri, sorgu odalan, nezarethanelerdeki iş- kence delillerini TBMM'de düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Sopalar, kamyon lastikleri, elektrik cihazlan, as- kı borulan ve birçok işkence aletinin kul- lanımı raporlarda aynntılanyla anlatıldı. # ANAP'ın komisyonun çalışmala- rından rahatsızlığı, bazı milletvekılleri- nin "Komisyonun çalışmaiannı makab- na cop sokulan adam, kıçına tekme yiyen öğrenci gibi erotik meseletere indirgedik. Bu tûr konular rurizmi baJtalar" sözle- riyle kendini gösterdi. # Komisyon, Ulucanlar Cezaevi rapo- runda, "Müdahale, amacını aşacak şe- kilde ağır ohnuştur. Komisyonumuz gü- venlik güçlerinin silah kuOanma zorun- luğunu kabul etmektedir. Ama bu müda- hale, müdahaleedilen mekân ve direnen- lerin durumu göz önüne ahnarak başka yöntemlerkııllanılahOeceğmi düşünmek- tedir" denildi. Raporda "cesetler ve ya- rahlardaki darp izlerinin olayiar sırasın- da arbede olacak şekflde görünmediği, koğuşlarda yoğun çanşma izlerine rast- lanmadığı, yetkfluerin detici ve kesici alet- lerle askertere sakhnkhğnu söylemesine karşın, raporlarda deüci ve kesici silah yarasma rastianmadığı'' vurgulandı. # Batman raporunda da "ürkütücü" sonuçlara yer verildi. Komisyon, son dö- nemde ardı ardına yaşanan "genç kız in- tiharlanyla" gündeme gelen Batman'la ilgili raporunda, güvenlik görevlilennin "X elemanlan (işbiriikçi)" aracılığıyla uyuşturucu hammaddesi üretimini ve tü- ketimini teşvik ettiği, bu nedenle de il- deki genç nüfusun yüzde 50'sinin "esrar bağnnhsı haline geîdiği" saptamasına y- er verildi. Güvenlik görevlilerinin, günü- müzde "uyuşturucu ranü" nedeniyle bu ilden "aynhnakistemedilderi'' de vurgu- landı. Batman milletvekillerinin ise hal- kın sorunlan ile ılgilenmek yerine, iş takipçiliği yaptığı raporda yer aldı. GCF-GSM Sertifikalı İlk Cep Telefonu Nokia 6210 ile Her Şey Kontrolünüz Altında!: ı y*. ntç IMOKIA Mobil Internet hizmetleri destekli Uzun çalışma süreleri Çok hızlı bilgi iletimi Takvim • Dahili anten Ince ve ergonomik tasarım GSM pazanna yeni teknoloji ve çözümlerin daha hızlı sunulması amacıyla test ve onay uygulamalarını yürüten GSM Certification Forum (GCF), Nokia'nın GSM 900/1800 WAP vc HSCSD (hızlı veri iletimi) destekli en yeni modeli Nokia 6210'u GSM Sertifikasfyla ödüllendirdi. Bu sertifikanın, 150 milyonu aşkın aboneyi temsil eden 100 operatör tarafından desteklenmesi, Nokia 6210'un ne kadar üstün bir cep telefonu olduğunun önemli bir kanıtı. Etkili ve güvenilir operasyon olanağı sunan tasarımı ve çok yönlü kullanım özellikleri, işadamlarına yönelik cep telefonları kategorisinde yeni bir seçenek yaratan Nokia 6210'u benzerlerinden ayırıyor. Nokia 6210, cep telefonundan konuşmanın ötesinde bir şeyler bekleyen kullanıcılar düşünülerek tasarlanmış. Nokia 6210 ile Zaman Kontrol Altında Operatör ve şebeke desteğine bağlı olarak 55-260 saate {11 güne) kadar bekleme süresiyle daima elinizin altındadır. Takvimi sayesinde önceden planlama yapmanızı sağlar. Randevularınızı not alabilir, alarmı sayesinde her yere tam zamanında gidersiniz. Nokia 6210 ile Bilgi Kontrol Altında WAP mierobrovvser'ı sayesinde mobil IMOKIA Internet hizmetlerine erişip işiniz ya da hobilerinizle ilgili bilgilere istediğiniz an sahip olabilirsiniz. Elektronik postalarınızı kontrol edebilir, bilet rezervasyonu ve bankacılık işlemlerinizi çözümleyebilirsiniz. Nokia 6210 ile Hız Kontrol Altında Yapmak istediğiniz işleme göre hızınızı kendiniz belirleyebilirsiniz. Operatör desteğine bağlı olarak hızınızı 28.8 kbps'ye kadar çıkarıp Internet sayfaiarını uyumlu bir PCye yükleyebilirsiniz. Nokia 6210, her özelliğiyle GSM sertifikasını hak ediyor. Kontrolü ele geçirmek için Nokia 6210 elinizde olmalı! IMOKIA CONNECTING PEOPLE Komisyonlar Iktidar ortakkm anlaştı ANKARA (Cumhuri- yet Bûrosu)- TBMM Baş- kanlığı seçiminin ardın- dan ihtisas komisyonlan belirlenirken hükümetin bazı tasanlanna direnen ve çeşıtli konularda aykın görüşler dile geriren isim- ler ayıklandı. însan Hakla- n Komisyonu Başkanı Se- ma Pişkinsüt'ün komisyo- na üye olarak bildirilmesi- ne karşın başkanlığın MHP'li Metin Ergun'a bı- rakılması konusunda hü- kümet ortaklannm anlaş- ması, DSP milletvekilleri arasında rahatsızlık yarat- tı. Gelişmeler üzerine *D- SP bugüne kadar kimseyi harcamadı'' demekle yeti- nen Pişkinsüt'ün komis- yonüyeliğinden istifaede- bileceği bildirildi. Muhaüfler uzaklaşünldı Adalet Komisyonu'nda bazı tasanla ra karşı mu- halefet eden DSP Bursa Milletvekılı Ali Arabaa Çevre Komisyonu'na, Anayasa Komisyonu'nun muhalif üyelerınden DSP Izmir Milletvekili Meb- met Özcan da tnsan Hak- lan Komisyonu'na kaydı- nldı. ANAP ise birçok tasan konusunda muhalefetle birlikte hareket eden Ana- yasa Komisyonu Başkanı ErbığnılYatçmbayn-'ıye- ' îiiÖen âday göstermedi. ^ '"'Hukumet ortaklan ara-' smda yapılan pazarhklar doğrultusunda komisyon- lar yeniden biçimlenmeye başladı. tşkence raporla- nyla başta Içişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Istan- bul Valisı Erol ÇaJar ol- mak üzere bazı kesımle- rin tepkisini çeken Insan Haklan Komisyonu Baş- kanı Sema Pişkinsüt'ün başkanlıktan uzaklaştın- lacağı bildirildi. DSP, bu komisyonun başkanlığını MHP'ye bırakırken MHP'de bulunan Dilekçe Komisyonu Başkanlığı'nı aldı. DSP Grup Başkan- vekili Aydın Tümen habe- ri doğrularken "Oiaj-a bir kişiyle bağlantıü olarak yakîaşmak doğru değir dedi. DSP yönetimi, Pişkin- süt'ün adını Insan Hakla- n Komisyonu üyesi olarak bildirdi. Pişkinsüt, habe- rinkesinleşmesinden son- ra TBMM Başkanı Ömer Izgi'yi ziyaret etti. Pişkin- süt, gazetecilenn sorulan üzerine, "DSP bugüne ka- dar khnseyi harcamadı. D- SP'nin verdiği listede be- nim de adun yer ahyor" demekle yetındi. Anayasa Komisyo- nu'nun muhalif üyelerin- den Mehmet Özcan'ın da bu komisyona kaydınlma- sı dikkati çekti. DSP yöne- timi, başta "5+5", tahkim ve RTUK tasansı obnak üzere birçok düzenleme- ye karşı tavır koyan Ali Arabacı'yı Adalet Komis- yonu'ndan uzaklaştırdı. Dilekçe Komisyonu üyesi olarak bildirilen Süley- man Yağz'ın bu komisyo- na başkan olabileceği kay- dedildi. Müli Sa\-unma Komisyonu'nun geçen dönemkı başkanı DSP'li SadıkKırbaş'ınbu kez bu komisyona üye olarak bil- dirilmemesı dikkati çekti. Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinden HflonetUiuğ- bay da Dışişleri Komisyo- nu'na kaydınldı. Anayasa Komisyonu üyelennden Zeki Sezer'in ise bu dö- nem Plan ve Bütçe Ko- misyonu'nda görev yap- ması kararlaştırıldı. Hükümet ortaklan, KÎT Komisyonu ile Çevre Ko- misyonu'nun başkanve- killÜderinin değiştirilme- sinde de anlaştı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Soykımmı ve Biz Yıllardan beri, hep aynı senaryo gündeme geti- riliyor. Biliyorum siz de bıktınız bu konudan, ben de bıktım. Ama bu konudan bıkmayanlar olduğu ve bu bıkmayanlann, benzerşeyleri gündeme ge- tirme konusundaki gayretleri sürdüğü için, bu ko- nuyu yeniden ele almaya mecbur kalıyorum. 24 Nisan 1915'te, Osmanlı Imparatorluğu için- de önde gelen birkaç yüz Ermeninin gözaltına alın- ması ve bunu izleyen günlerde çıkarılan bir "hic- ret (gâç ettirme) yasası" ile Rus ordularıyla işbir- liğine girişmek isteyen Doğu Anadolu'daki Erme- nilerin, imparatorluğun guneyindeki bazı bölgele- re nakledilmeleri, gerçekten çok üzüntü verici olaylara neden olmuş ve yüz binlerce Ermeni, fark- lı nedenlerle ölmüştü. Bunun; "iyi olmuş" denilecek bir yönü olmadı- ğı gibi, bu olaylardan ötürü acı ve utanç duyma- mak da mümkün değildir. Fakat o dönemde; öy- lesine ıstırap ve insanlık adına utanç verici olaylar yaşanmıştır ki; tehcir yasasının sonucunda yaşa- nan ıstırap ve utancın, diğerierinden fazla bir far- kı yoktur. ••• Özellikle ABD ve Fransa'da yaşayan Ermenile- rin, bu senaryoyu pişirip pişirip gündeme getirme- lerinin temel nedeni; bir "intikam duygusundan" çok, "kimliklerini" yitirmelerinin korkusu içinde olan eski kuşaklann, Ermeni kimliğini diri tutmâ ça- balan ve "kimlik arayışı" içindeki genç kuşaklann da, bu gayretlere sıcak yaklaşmalandır. Fakat; bi- zi "düşman" olarak görmelerini anlayışla karşıla- mak, elbette mümkün değildir. Evet, o "göç" sırasında yuz binlerce insan öl- müştür. Fakat bu elem verici ölümlerin nedeni; "bir ırkı yok etmeye çabalamak" demek olan, "soykınmı" değildir. O günkü yöneticilerin bir bö- lümünün "rıa/n//Wer7ncyen"sözedilebilir, "vahşet- ten" söz etmek bile mümkün olabilir, fakat asla "soykmmından" söz edilemez. Eğer bir soykınmın- dan söz ediliyorsa, bu büyük bir haksızlıktır. "Soykınmı yapılmışsa, Osmanlı yapmıştır, bana ne..." diyemeyiz. (Zira böyle düşunenler var.) Bu- gün soykınmını kabul ettirmeye çabalayanlar, ya- nn bu yalanı Türkiye'nin aleyhine kullanmaya baş- layacaklar; hatta bu iş toprak ve tazminat taleple- rine kadar uzanabilecektir. Bu ışin "endazesi" yok- tur. Savaş içinde bu türden şeyler oluyor. Örneğin; 2. Dünya Savaşı'nda ABD, hıçbır harekete kaJkış- malan bile söz konusu değilken, Japon kökenli va- tandaşlannı "fecrif kamplanna" topladı. Bunu di- le getirdiğiniz zaman, "Evet, ABD de bunu yaptı, ama hatasını kabuletti ve özürdiledi" diyortar, "siz de Ermenilere soykınmı yaptığınızı kabul edin, mesele kalmasın"... "Kardeşim", diyoruz "böyle bir şeyyapmadık ki kabul edelim..." Bir türlü anlatamıyoruz. • • • Yakın tarihin en vahşi ve inanılmaz soykınmını, Almanlar yaptı. Salt Yahudi olduklan için, milyon- larca ve milyonlarca insan; kadın, çocuk, ihtiyar ^denilmeden, en insanlık dışı yönterriterle katledü- d». Bu yapı(art tam bir soykınrmydı. Benzer bir şey, l 'Doğunun banbar iridanna" kar- şı yapılmak istendi. Lehlere karşı yapılanlar, Slav- lara karşı yapılanlar vb. birnoktaya kadar geldi. Fa- kat savaş tersine döndü ve planın bu bölümleri, yaşama geçirilemedi. Bunlan dile getirdiğimiz zaman; "Ama Alman- lar yaptıklannı kabul ediyortar, özür dilediler" di- yoriar. Willy Brant, başbakanlığı sırasında Varşo- va'da meçhul asker anıtına çelenk koymuş ve dua ederek Polonyalılardan da özür dilemiş... Vallahi pes... • * • • • ' : Aslında Almanlar, bu soykınmı ve vahşetlerini unutturmak için, başka numaralar da yapıyorlar. Yakın dönemlerde ilk soykınmını kendilerinin yap- madığını, başka soykırımlan olduğunu ispatlama- ya çabalıyoriar. Bu uğurda vakıflar kuımuşlar ve inanılmaz kaynaklar tahsis ediyorlar. Tabii, üzeri- ne ilk atladıklan konu, Ermenilerin tehciri. Ne savaş koşullan dikkate alınıyor; ne Rus Ça- n'nın kendi topraklanndakı Ermenileri "en büyük düşman" ilan ederken, Osmanlı Ermenilerine si- lah yardımı yaptığını ve ordulannın işbirliğini, dik-' kate alıyorlar. Abartılmış rakamlaria, "kurban sa- yısı" veriliyor. Amaç gayet net: "Ellerikirliolan; sa- dece biz, Almanlar değiliz..." Bu kaynağa "atlayanlar" arasında, "bizimkiler" başı çekıyor. Zaten öyle bir noktaya getirildik ki; "Türkiye'ye düşman olmak", entel olmanın temel koşullarından biri oldu. (Fakat Türkiye'nin öyle "dostlan" var ki, duşmanlanndan daha fazla za- rar veriyortar). Neyse, konu başka yerlere gidiyor. Zaten yerim detükendi. . Noktayı buraya koymam gerek. CMUK ihlali suclaması Egebank avukathın YükseVişikâyet etti tstanbul Haber Servi- si- Egebank'ın içini bo- şaltan eski Cumhurbaş- kanı Süleyman Demi- rel'in yeğenı Yahja \îu- rat Demirelin 6 avuka- h, soruşturmayı yürüten Ankara DGM Cumhun- yet Savcısı Nuh Mete Yüksel'ı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile Hâkımler ve Savcılar YüksekKurulu(HSYK) Başkanlığı'na şikâyet etti. Yüksel hakkında yasal ışlemyapılması is- tendı. 3 sayfalık şikâyet dı- lekçesı Adalet Bakanlı- ğı'na elden ulaştınldı. Yahya Murat Demı- rel'in 28 Eylül 2000 ta- rihinde gözaltına alındı- ğının ve daha sonra ru- tuklandığının anlatıldığı dilekçede, Ankara DGM Cumhurivet Sav- cısı Nuh Mete Yük- sel'ın, Bankalararası Üst Kurulu Başkanı Zekeri- ya Temizel ile görüştük- ten sonra Egebank olayı- nı. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nda yer alan yetki ve kurallan hi- çe sayarak ele aldığı id- dıa edıldı. Istanbul DGM ve Şişh Cumhuri- yet Başsavcıhğı 'nda ko- vuşturmalar yürütülme- sine karşın bu soruştur- malarla ilgili Murat De- mirel'in ıfadesinin, ön- cekı aylarda hıçbir gö- zaltı ve tutuklama kara- n olmaksızm ahndığının kaydedildiğı dilekçede, "Müvekkflünizi ve diğer Egebank yöneticilerini günlerce potis nezaretin- de tutmuş, kovuştunna- ya ayn bir yön vererek baskKi bir rejim uygula- mıştır" denildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear