26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 2000 PAZARTESİ HABERLER Durak tarbşmaya çağıpdı • ADAıNA (Cumhuriyet Bünosu) - Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, son günlerde kendisine yöneltilen eleştirilerin arttığını ileri sürerek tüm mühendis, mimar ve ilgili oda başkanlanru tartışmaya çağırdı. Son günlerde belediyenin yaptığı yatınm ve projelerle iigili eieştirilerin bilgi eksikliği ile dolu olduğunu, bu nedenle toplum arasında kavram karmaşasına ve yanlış anlaşılmalara yol açtığını belırten Durak, " Spekülasyonlara, politik istısmara, yanlış anlaşılmalara yer vermemek için bütûn mühendis ve mimarlanmız ile ilgili oda kuruluşlannı 26 Ekim Perşembe günü 16.30'daSeyhan Otel'deki toplantıya davet ediyorum" dedi. Mudure ganp soruşturma • ANKARA (ANKA) - Milli Eğitim Bakanhğı garip bir soruşturmaya sahne oldu. "Cumhuriyet Dönemi Ortaöğretimde Din Öğretimi" adlı kitabı nedeniyle soruşturma sonucu görevden alınan Genel Müdür Ahmet Gül, kitabın okullara sokulmaması için "Bakan adına" genelge yayımlayan, Din Öğretimi Genel Müdür Yardımcısı Erkan Aydın hakkında şikâyet dilekçesi verdi. Dilekçeyi ışleme alan Bakanlık, soruşturma raporuna dayanarak yayımladığı genelge ile okullan uyaran Erkan Aydın hakkında ön inceleme başlattı. Personel Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardjmcılığı'na vekâleten getirilen Aydın'ın "butürbir genelge yayımlama yetkisi bulunup bulunmadığı" konusunda Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'ne göriiş sorarken gelecek yanıta göre Aydın hakkında soruşturma açılıp açılmayacağına karar venleceği öğrenildi. Nuran Sayrn vefat etti • Haber Merkezi - lstanbul Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şubesi'nin eski müdürlerinden Nuran Sayın vefat etti. Sayın, bir süre önce yakalandığı hastalık dolayısıyla tedavi görmekte olduğu lstanbul Üniversitesi lstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Istanbul Üniversitesi (1Ü) Hukuk Fakültesi mezunu olan Sayın, lstanbul Pasaport Şube Müdürlüğü görevini yaklaşık 10 yıl boyunca sürdürdükten sonra emekli olmuştu. Sayın, sokaklardaki kimsesiz çocuklan korumaya yönelik çalışmalanyla da ^ tanınıyordu. PKK ve Bask'tan ortak eylem • ANKARA (AA)- PKK ile ajnlıkçı terör örgütü Bask'ın Fransa'da ortak eylem düzenleyerek polisle çatıştığı. olaylarda 2 PKK'linın tutuklandığı bildirildi. Bayonne kentinde gerçekleştırilen protesto gösterisinde, terör örgütü mensuplarının güvenlik güçlerine taşlı sopalı saldında :bulunduklan kaydedildi. :Göstencileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullanıldığı, gazdan etkilenen terör örgütü .mensubu Yusuf P.'nin de ihastaneye kaldınldığı Ibildirildi. Bask ile üşbirliği yapan PKK imensuplannın Türkiye'ye iade ledilebileceği kavdedildi. Avrupa milletvekiline göre Berlin'deki yeşil politika doğru; ancak Brüksel'deki değil Ozan Ceyhun: Hâlâ yeşilim Ozan Ceyhun GÜRSELKÖKSAL FRANKFURT-Birlik 90/Yeşiller Partisi'nden istifa ettiğini ve bundan böyle mücadelesine Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) üyesi olarak devam edecegini açıklayan Ozan Ceyhun, politik görüşlerinde bir değişiklik olmadığını söyledı. Istifası sonrasındaki gelişmelerle ilgili olarak Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Ceyhun, Berlin'deki SPD-Yeşiller koalisyonunun başanlı olduğunu savunurken Türkiye ile ilgili politik çalışmalanm bundan böyle etkili bir partinin desteğiyle yürüteceğini söyledi. Yeşiller'in Federal Almanya'daki parti yönetimi, yöneticileri ve izlediği politikayla aynlığı olmadığını, istifasının, bu partinin Avrupa Parlamentosu'ndaki grubunda izlenen politikaya bir tepki olarak gündeme geldiğini belirten Ozan Ceyhun. "Avrupa Parlamentosu'ndaki yeşillerin asıl yeşil harekede zerre kadar ilişkisi olmadığını gördüm. Tepki göstermek zorunda kaldım. Hâlâ yeşil hareketin içeriklerine sadık olduğum için de mülervekilliğini daba doğal bir şey olamaz diye düşünüyorum" dedi. Bağımsız olarak politika yapma şansı bulunmadığını belirten Ceyhun, " Yeşil gnıbu terk edip beninı savunduğum içerikleri aynen savunan. bugüne kadar beni hep destekleyen sosyalist gruba geçtiğimde, doğal olarak Veşüler Partisi üyeBğinden de aynbp SPD'ye üye olmam gereldyordu" diye konuştu. Tfirk yeşiDerleflişkisflrecek Yeşil hareket içindeki Türk kökenli politikacılarla tek tek konuştuğunu, onlann çok üzüldüğünü kaydeden Ceyhun, bu insanlarla ilişkilerinin süreceğini açıkladi. Yeşil politikacı sözlerini şöyle sürdürdü: "Beni yakından tanryan bu insanlar, Avrupa Parlamentosu'ndaki garip, yeşil hareket adına ortahkta dolaşan gruptaki şahıslaria kavgalarîmı biknler, tepkflerimi, karanmı anladıklannı söylediler ve 'keşke bıraz da daha bekleyebilseydin' tarandaki açıklamalarla dile getirdiler. Cem Özdemir'le 5 Kasım'da tstanbul'daki TÜYAP Kitap Fuan'nda bir toplanoya birlikte konuşmaa olarak katılacağız." Eski Yeşiller, yeni SPD üyesi politikacı, Avrupa Parlamentosu içindeki Yeşiller Grubu'nda yaşanan sorunlar hakkında da şu açıklamalarda bulundu: "Ben, Ahnan YeşiDer Partisi'nde dışişleri ve Türkiye poütikası alanında çaflşmak üzere Avrupa Parlamentosu'na seçilmiş bir milkrveküiyim. Ahnan yeşiflerinin bu alandaki içeriklerini savunmak, onlann gerektiğince hayata geçirilmesini sağlamak için AP'ye gfttim. Orada göreve başladığımdan itibaren içişleri alanında koordinatör olarak görev ahnama rağmen sûrekü engellendim." Bazı yapı denetim firmalan, 'açılış törenlerini' Koray Aydın'ın katılımıyla düzenliyor 'Denetim ranb'na bakan desteği • Yapı denetimiyle ilgili son düzenlemelerde meslek odalannı ısrarla devre dışında tutmayı sürdüren Bayındırlık ve Iskân Bakanı Koray Aydın, aynı denetim için kurulmasını teşvik ettiği şirketlere de "açılış törenine katılma" düzeyinde destek ve "ayncalık" sağlıyor. OKTAY EKİNCİ Önce, 11 Ekim 2000 günü dü- zenlenen bir "açıhş törenine" ait davetiyeyi birlikte okuyalım: "595sayıh KHKgereğinceya- pdarda denetim hiznıetini ver- mek amacıyla kurulan yapı de- netim fırmanuzm Bayındırhkve İskân Bakanı Saym Koray Ay- dın taranndan yapılacak olan açıhş törenini onurlandumamz dileğiyle..." Şimdi de Bayuıdırlık Bakan- hğı 'nın yine yapı denetimi hak- kındaki 595 sayıh KHK gere- ğince yayımladığı 2 Ekim 2000 tarih ve 6/1395 sayıh genelge- sine göz atalım: "Proje mûelüfînce yapüan (yapı denetim fırmasınca kont- rol edilecek - O. E.) projelerin, aynca mühendis ve mimar oda- lânnca vize edilmesi (yani denet- lenmesi - O. E.) şarti aranmaya- caktır_"(Madde-10) Davetiyenin altuıda, "Anka- ra Yapı Denetim AŞ" adına, şir- ketin yönetim kurulu başkanı İsmail Baysal'ın imzası var... Bakanlık genelgesinin de alön- da, Bayındırlık ve İskân Baka- nı Koray Aydın'ın imzası yer alıyor. Böylece Bayındırlık Ba- kanlığı, birer "anayasal kuru- hış" olan ve yönetünleri "seçinı- le" belirlenen mimar ve mühen- dis odalannın "kendi üyekrinin projelerini mesleki ve teknik açı- dan denetieme" hak ve yetkile- rini KHK ve genelgelerle orta- dan kaldırmaya çalışırken aynı yetkileri, yönetimleri "sermaye paylarryla" belirlenen özel şir- ketlere devrediyor. Üstelik, bu şirketlerin açılış törenlerine de "bakan düzeyin- de" katılma programlan yapa- rak ve böylece aym KHK'yle hedeflenen "yapı denetimi rant pazaruıa" da yine bakan düze- Inşaat sahipleri, herhangi bir yapı denetim şirketini değil, elbette ld "bakanın kaaJmnyla" açıhş töreni düzenleyenleri tercib edecekler. yinde "siyasal destek" sağlaya- rak... Şimdi inşaat sahipleri, beledi- yeden ruhsat almak ve proje onaylatabilmek için herhangi bir yapı denetim şirketini değil, elbette ki "bakanın katılımıyla" açılış töreni düzenleyenleri ter- cih edecekler. Bakan bu tören- lere katılsa da katümasa da "ba- kanhkla olan sıcak ve yakm iKş- kfleri" nedeniyle yapı denetim "ücretierini" bu şirketlere öde- yecek, böylece sadece binayı değil "inşaat ruhsatı, iskân rub- sati, kat mülkiyeti tesisi" vb. gi- bi gereksinmeleri de "sağlama bağlamış" olacaklar... Koray Aydın'ın yukanda de- ğinilen genelgesindeki u meslek odalannı dışlayıcı" tavn, sadece belirtilen maddeyle de sınırlı değil. Aynı genelgenin 9. maddesin- de de diyor ki: "Yardıma kont- rol elemanlaruun (yapı denetim şirketierinde görev yapacak - O. E.) verecekleri taahbütnamelere sadecediploma sureti eklenecek. oda kayrt belgesi istenmeyecek- tir_" Mimarlar ve mühendisler, bu faaliyetlerinde "yardımcı gö- rev" üstlenseler bile "değişme- yecek" olan bu anayasal kurah Koray Aydın'ın değiştirmeye hakkı ve yetkisi olmadığına gö- re, böyle bir "bakanhk genelge- si" hukuka aykın olmarun öte- sinde acaba ne anlam taşıyor?.. Bu sorunun yanıtı da yine aynı genelgeyle bağlantılı olarak ve "bakanhkça hazuianan" mimar ve mühendis "çahştınna esasla- nnda" açığa çıkıyor. Örneğin, yapı denetim şirket- lerinin, kendilerine "müşteri" olan inşaat sahiplerinden "de- netim ücretierini" alabilmeleri için her türlü "önlemi" KHK ve yönetmeliklerde bile almayı ih- mal etmeyen bakanlık, aynı şir- ketlerde yapı denetim görevini üstlenecek teknik elemanlann "ücretleri" ya da diğer "sosyal haklan" konusunda hiçbir gü- vence getirmiş değil. Şirket eğer inşaat sahibinden parasını alamazsa, KHK'ye gö- re "belediye" devreye girebili- yor ve hatta inşaatı mühürleye- rek "Önce gidin, şirkete borcu- nuzuödeyin,sonra devam edin" demek zorunda bırakılıyor. Aynı şirketteki mimar ve mü- hendisler ise "ücretierini" ala- madıklan zaman devreye "mes- lek odasının" bile girmesini is- temeyen bakanlık, yardımcı teknik elemanlar için "Diploma yeter, odaya kayrt ohnaym" da- yatmasında bulunurken bunu yapamadığı "uzman mimar ve mühendisler" için de şu kurah getiriyor: "Yetkinizin devam edebilme- si için -yılhk siciünizde- en az 60 puan almanız gerek.»" Peki, acaba bu 60 puanı al- mak için ne yapmak gereki- yor?.. Aynı "KHBC, yönetmelik vegenefeeler"düzeni içinde mi- mar ve mühendislerin 60 puan ahp "işlerinden ohnamalan" için öngörülen davTanışlar ise şunlar: - Yasa (yani KHK) ve yönet- meliklere uymak: 20 puan. - Emirlere "itaat" etmek: 40 puan. Yani. ücretierini alamasalar ya da yetersiz alsalar bile, yapı denetim şirketlerindeki mimar ve mühendislerin "işsiz kalma- malan" için tek şanslan var: Boyunlan eğip "denetim so- rumluluğunu" da üstlenmeye devam etmek... Bayındırlık Bakaru Koray Ay- dın ve bu konularda "yakm me- sai ilişkisi" içinde olduğu Yük- sek Fen Kurulu, 595 sayıh KHK üe Türkiye'deki "27 ilde" baş- lattıklan bu "pilot" yapı deneti- mi düzeninde sadece "sermaye şirketigirişimcilerinin'' ve işve- ren konumundaki "müteahhit- lerin" çıkarlanna dönük bir tu- tum ve politika içindeler... Eğer bu "pilot rant düzeni" aynı kurallar içinde bir de yasa- laşıp "tüm ülkeye" yayüıverir- se, açılış törenlerini "bakan ka- tihmıyla" düzenleyen şirketler "müşteri patiaması" içinde ade- ta birer "darphane" gibi çalışır- ken mimar ve mühendisler de verdikleri "taanhütname" ge- reği dünyanın en "yoksul", ama en "çahşkan" yapı denetim so- rumlulan olarak hizmet vere- cekler... Bakalım, TBMM, 595 sayıh KHK'yi ele alırken bu "deprem soygunu"na "dur" di- vebilecek mi?. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislardyahoo.com Cezaevlerinde bir grup hü- kümlü ve tutuklu ölüm orucu- na başladı. Bir tutuklu yakını telefon etti, "Oral Bey, içeride- kilerölüm onıcuna başladılar, biliyor musunuz" diye sordu. Bildiğimi söyledim. "Peki ne yapacaksınız" dedi. Ne yapa- bilirdim ki... DHKP-C ve TKP-ML dava- sından yargılanan bir grup tu- tuklu ve hükümlü, ölüm orucu- na gireceklerini günler öncesi açıklamışlardı. Şimdi başladı- lar. Cezaevleri yeniden acı ve ölüm çığlıklarının yükseldiği bir yere dönüşecek. Bundan dört yıl önce bir ölüm orucu acısı yaşamıştık. 12 gencecik insan yaşamını yitirdi, onlarcası sakat kaldı. Bu sakat kalanların birçogu hâlâ cezaevinde ve doğru dü- rüst bakım görmüyor. Üstelik Ulucanlar, Burdur katliamla- nnda görüldüğü gibi bu insan- lann yaralanna yenileri de ek- leniyor. Ölüm orucu neleri çözer, bi- Yine Cezaevleri, Açlık Grevleri lemiyorum? Ancak şurası bir gerçek ki, Türkiye'deki ceza- evi anlayışının, cezaevindeki siyasi tutuklulara yaklaşımın değişmesi gerekiyor. Daha da önemlisi, artık cezaevlerinin bir an önce boşaltılması için bir genel affa acilen gereksin- me var. Türkiye, Güneydoğu'da 15 yıl süren acılarla dolu bir sava- şı geride bıraktı. Bu savaş bin- lerce insanın ölümüne yol aç- tığı gibi, milyonlarca insanın yerinden yurdundan olmasını da beraberinde getirdi. Hapis- haneler insanlarla doldu. Geçen hafta Hakkâri'dey- dik. Savaşın sona ermesiyle nisbi bir ferahlama ve rahatla- ma olmuş. Fakat, güvenlik kuvvetlerinin mantıgı esas ola- rak yerinde duruyor. Hâlâ, yurttaşı potansiyel suçlu gö- ren, en küçük bir muhalif çıkı- şı zorla bastırmak için hazır bekleyen bir anlayış Güney- doğu'ya yön veriyor. Bir sanatçının türkü söyle- mesini yasaklayan, Ferhat Tunç'u arabasıyla getiren yurttaşın gözlerini bağlayıp sorguya çeken, yazar Muhsin Kızılkaya yı bir derginin soru- lannı yanıtlarken "PKKpropa- gandası yapıyor" diye gözal- tına alıp gözlerini bağlamaya kalkışan birsistem, Güneydo- ğu'da hâlâ egemen. Orada sanki başka kanunlar yürür- lükte. Halbuki, herkes biliyor ki, güvenlik güçteri daha da iyi bi- liyor, PKK artık silahlan bırak- tı ve şiddet yolunu terk etti. Bazı küçük muhalefetlere rağ- men bu tutum bütün Güney- doğu'ya, hatta PKK'nin etkili olduğu yurtdışına da egemen oldu. PKK'nin silahlan bırakması ve bu anlamda sahneden çe- kilmesi, Türkiye için yeni bir durum. Bu duruma uygun ye- ni siyasetlerin geliştirilmesi ge- rekiyor. Bu savaşın en önemli kalıntılanndan birisi cezaevle- ri. Cezaevlerindeki 10 binin üzerindeki tutuklu ve mahkû- mun yüzde 90'ını PKK davası tutuklu ve mahkûmlan oluştu- ruyor. 10 bin civanndaki PKK davası sanık ve hükümlülerin- den çoğu hakkındaki suçlama ise yardım yataklık ve üyelikle sınırlı. Çok uzun yıllardır ha- pisteler ve birçoğu kötü ceza- evi koşullan nedeniyle, sakat ve hasta. Diğer davalardan tutuklu ve mahkûmlann da durumu fark- lı değil. Yüzlerce genç, bir kü- çük eylem nedeniyle "terör ör- gütü" üyeliğinden ağır cezalar aldı. Terörle Mücadele Yasası nedeniyle çok daha uzun bir infaz uygulamasıyla yüz yüze- ler. Şunu görmek gerekiyor, Türkiye'de epeyce bir süredir, sol kimlikli ciddi bir şiddet ey- lemi olmuyor. Yani bu anlam- da bir yumuşama söz konusu. Ancak cezaevlerindeki iç acı- tıcı durum, insanları çaresizli- ğe ve öfkeye sevk ediyor, pro- vokatif bir ortam yaratyor. Ölüm orucu neyi çözebilir bilemiyorum, ancak devletin yapacağı çok şey olduğunu düşünüyorum. Atılacak çok adım var. F tipi yalnızca bun- lardan birisi. Ama sağlık so- runlan, Terörle Mücadele Ya- sası'nın yarattığı büyük ada- letsizlik acilen ele alınmayı bekliyor. Tabii en önemlisi si- yasileri de kapsayan bir genel af. Türkiye, yeni bir döneme yol alırken cezaevlerindeki bü- yük sıkıntılan çözecek bir atı- lımı da bir an önce başlatmak durumunda. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, böyle bir girişimi başlatabilir. Şimdi tam zamanı. 2000'Lİ YTLLARDA ERDAL ATABEK Blr Günliik Hapislik... Genel sayım nedeniyle bir gün evde kapalı kal- mak 'ev hapsi' olarak nitelendi, eleştirildi. Doğru- dur, insanlann kendi iradeleri dışında kapalı kalma- malan gerekir. Ama 'hapis cezası' insanlığa aykı- ndır, kaldınlmalı, başka ceza yöntemleri bulunma- lıdır dediğim zaman ilgileneni görememiştim. İn- sanlar 'birgün ev hapsi'ne çok tepki gösteririer de, hayatlannın hangi hapishanelerde geçtiğini gör- me cesaretini gösteremezler. İnsan için asıl hapishaneler, 'içlerinde yarattık- lan kendi hapishanelendir". 'Korku hapishanelen" vardır ki milyonlarca insa- nı hayatlan boyunca kapalı tutar, özgür olmalanna izin vermez. beğenilmeme korkusu, sevilmeme korkusu, dışlanma korkusu, yaşlanma korkusu, gelecek korkusu, işsizlik korkusu... İnsanlar tara- fından yaratılmış, 'dünya böyle' diye eleştirilmeden kabul edilip değiştirilmeye çalışılmadığı için insan- lann başına bela edilmiş binlerce sosyal korku. 'Ekonomi hapishaneieri' vardır ki milyonlarca in- sanı açlık sınınnda yaşama cezasına çarptınr da i- nim inim inletir. Bir sokak ötedeki hayat onlar için başka bir hayattır ki yaşamayı hayal bile edemez- ler. 'Ekonomik hapishaneler' gene insanlar taraf ın- dan yaratılıp milyarlarca insanın içine konulduğu aşılmaz parmaklıklardır. İnsanlar şartlanmalan so- nucu, bu parmaklıklan kaldırmayı değil de par- maklıklann öte yanına geçmeyi düşünerek uğraşır dururiar. 'Narsisizmin hapishanelen' vardır, 'hastalıklı, kendini beğenme illeti'ne tutulmuş insanlan pen- çesinde kıvrandınr, karanlık dehlizlerde gezdirir. 7/- le de kendini beğendirmek' için yapmayacaklan yoktur. Paralannı, ünlerini, tanınmışlıklannı, beğe- nilmişliklerini her gün, her an kanıtlamak cezasına çarptınlmışlardır ki en kötü hapis cezasından da beter bir cezadır. Bir gün olup da 'beğenilmeye- cekleri, aranmayacaklan korkusu' iliklerine işle- miştir de 'öyle olacaklanna ölmeyi isteme' nokta- sında yaşarlar. 'Sevgisizlik hapishanelen' vardır, hayatlannda örselene örselene artık sevmeyi bilemez olanlann hapishanelendir. 'Sevgisizlik', insanın uğradığı en büyük cezalardan birisidir de insan bu cezayı na- sıl olup da hak ettiğini bile anlayamaz. Artık bir da- ha sevememe cezasına çarptınlmıştır ki hapisha- neden çıkış da çok zor olacaktır. 'Güvensizlik hapishanelen" vardır, artık bütün dünya insanlanna verilmesi karariaştınlan bir ce- zanın infazı için yaratılmıştır. Insanoğlu kendisine verilen nimetlerin değerini bilmediği için bu ceza- ya çarptınlmış olmalıdır. Bu dünyanın nasıl bir ni- met olduğunu anlayamamıştır. Kendisine verilen hayatın nasıl bir armağan olduğunu bilememiştir. Dünyayı yağmalayarak, hayatını ise kurnazlık, fır- satçılık ve yalanlarla ziyan ederek 'güvensizlik ce- zası'na çarptınlmayı hak etmiştir. Şimdi de güve- necek hiçbir şeyi kalmadığı için oraya buraya ko- şup güven aramaktadır. 'lletişimsizlik hapishanelen' vardır. Buradayaşa- yan insanlar, başka insanlarla insanca ilişkiler ku- ramama cezasını çekmektedirier. Hayatlan boyun- ca 'kendini başkalanndan üstün kılma' cezasına çarptınlmış olduklan için, artık başkalanyla içten ilişkiler kurma yetileri de ellerinden alınmıştır. Bü- tün ilişkileri 'ben kimden üstünûm, kim benden üs- tün?' diye korkarak geçirecekler, hep başkalanna bakarak yürekleri trtreyecektir. 'Mutsuzluk hapishanelen' vardır ki milyonlarca insanı yaşamaktan bezdirmekte, neden yaşadık- lan sorusunu sordurmakta, yanıtını da uzaklara sa- vurmaktadır. Bu hapishanelerde yaşayan insanlar ne yapsa mutlu olamamakta, bir insandan başka- sına, bir yerden ötekine koşarak biraz mutluluk aramakta, ama her yerden elleri boş dönmektedir. Çünkü mutlu olabilmenin kendi ellerinde olduğu- nu anlayamamış, onu hep başkalanndan beklemiş olduklan için bu cezaya çarptınlmışlardır. Ne yazık ki bütün hapishanelen insanlann ken- dileri yaratmıştır. Kimisini açgözlülük yüzünden, kimisini değer bilmemekten, kimisini başkalanna boyun eğmekten, kimisini kendi aklından vazge- çip rahat etme yüzünden yaratmış, sonra da ken- di yarattığı hapishanelerde sıkıntı çektiğini söyle- yip durmuştur. Yılın tek bir gününde olsun 'bir günlük ev hap- s/'nde kalıp bunlan akletmeye ne dersiniz? E-mail: erdal.atabek(a mynet.com.tr Faks:0212 513 90 98 iddiaları yanıtladı Yalnıici: Karaçayır ve Okumuş arkadaşmıdır ANKARA(Cumhuri- yet Bürosu) - MHP Ge- nel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici. Antalya Cumhuriyet Savcılığı'nca haklannda arazi yağmaladığı ve bölge halkı üzerinde baskı oluşturduğu ge- rekçesiyle dava açılan eski Emniyet Müdür Yardımcısı Aü Okumuş ve Erkan Karaçayır'ın arkadaşı olduğunu söy- ledi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bü- lent Yahnici'nin, Antal- ya'da ortaya çıkartılan "arazi çete"siyle ilişkisi olduğu ileri sürüldü. Şevket Bülent Yahni- ci, Kudüs'te çekilen bir fotoğrafta Antalya Cumhuriyet Savcılı- ğı'nca, "paravankoope- ratiflerle arazileri yağ- maladığı ve dönemin Emniyet Müdür Yar- duncısı AM Okumuş ara- cıhğryla bölge halkı üze- rinde baskı kurduğu" gerekçesiyle haklannda dava açılan Erkan Kara- çayır ve Ali Okumuş ile birlikte yer aldı. Yahnici, Okumuş ve Karaçayır için "arka- daşlanm" diyerek şu açıklamayı yaptı: "Devam eden bir mahkemevar,neticelen- miş bir şey yok. Netice- lense de ne olacağı belli değil aynca. İnsan her- kesle gezer tozar. Ku- düs'e gitmiş, fotoğraf cektirmişiz. Ne var bun- da yani. Yargrva üıtikal etmişbirolayvarortada. Onun neticesini alma- dan bunu yazmak neka- dar hataysa benim buna karşı başka bir şey söy- lemem de o kadar hata- djr." Okumuş'un bugüne kadar devlerine sadakat- le hizmet etmiş birisi ol- duğunu kaydeden Yah- nici, "Bana göre son de- rece ciddi, akh başmda, devlete büyük bizmeti olan bir emniyet müdü- rüdür. Erkan Karaçayn- gözaltındavdı. şimdiİik gryabi tutuklaması var- dır, cezaevindedir. Neti- celenmiş bir şey yoktur" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear