14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13EKİM 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Bağ-Kur'un reçetesi Istanbul'da bir gece yansı, Şişli Etfal Hastanesi'nde ameliyat olmak üzere yatan eşinin reçetesini çevredeki nöbetçi eczanelerde yaptıramayan Bağ-Kurlu vatandaş , vardı... Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan açıklama geldi. Şikâyetçi Bağ- Kur'lunun kimliğini tespit ederek -Bağ- Kur Bölge Müdürü'nün arayıp sorması üzerine vatandaşın onayını alarak, adını ve telefonunu biz veımiştik- gerekli araştırmayı yapmışlar. Eczanelerin adı bizde saklı kalsın, kapısında "Bağ-Kur reçetesi yapılır" yazdığı halde reçeteyi kabul etmeyen eczanelerden birinin sözleşmesi zaten feshedilmiş, davası ağır ceza mahkemesinde sürüyormuş. Öteki iki eczanenin sorumlu müdürieri ise olayı hatıriamıyormuş ve zaten "küçük semt" eczanesi oiduklan için reçetedeki gibi sürümü az olan ilaçlan bulundurmuyor, gündüz saatterinde ise depolardan getirtiyorlarmış. Bektromk prata: somqpoata.cummiriyetconi.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türklerin gen envanteri çıkanlacakmış... "Osman Durmuştan baslasınlar!" öylesi galiba ilk kez oluyor; Tanm Gıda-Sen adına genel başkan Mihdi Perinçek, cum- huriyet savcılığına verdiği dilekçeyle TEKEL Genel Müdürü Mehmet Akbay hakkında suç duyurusunda bulunuyor, Akbay'ın kamu emekçileri- ne hakaret ettiği gerekçesiyle cezaJandırılmasını isti- yor. Fatih Cumhuriyet Savcılığı'na verilen dilekçe: TEKEL Genel Müdürlüğü ve bağlı birimlerinde ça- lışan, sendikamızın merkez ve şube organlannda gö- rev almış, halen sendika işyeri temsilciliği görevini yü- rüten bazı üyelerimiz hiçbir yasal düzen/emeye uy- gun olmaksızın, hatta tabi oiduklan yönetmelikJere ve genelgelere aykın davranılarak rotasyon adı altında keyfi atamalarla karşılaşmışlardır. Üyelerimizin karşılaştığı bu haksız atamalar sendi- kamızın girişimleri ile basında ve kamuoyunda geniş yankılar uyandınmış ve birçok gazete haberine konu olmuştur. Akşam gazetesi yazarlarından Mustafa Dolu, bu haksız uygulamayla ilgili olarak TEKEL Ge- Onur nel Müdürü Mehmet Akbay ile yaptığı telefon görüş- mesinde, Mehmet Akbay 'iç ve dış istihbarat kaynak- lanndan aldığı bilgilere göre tayin edilenlerin çoğu- nun sicillerinin bozuk, kurum içerisinde bölücülük yaptıkları için' atamalannın yapıldığını belirtmiştir. Söz konusu açıklamalar Dolu'nun 'Halkın Avukatı' isim- li köşesinde yayımlanmıştır. Genel Müdür Mehmet Akbay, sendikamızın mer- kez ve şube organlannda görev almış halen sendika işyeri temsilciliği görevini yürüten üyelerimiz hakkın- da kamuoyuna yaptığı bu açıklama ile hukuk dışı atamalara maruz kalan üyelerimiz ve bu üyelerimiz nezdinde sendikamızın manevi şahsiyetine hakaret ederek TCK'nın 480. maddesi gereğince suç işlemiş- tir. Aynca Genel Müdür MehmetAkbay, üyelerimiz hak- kında böylesi asılsız ve hakaret içeren suçlamalarda bulunarak, çalışma yaşamını düzenleyen kanunlaria ve aynca Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi de dahil olmak üzere Türkiye'nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerie garanti altına alınmış olan örgütlenme özgürlüğümüze de müdahalede bulunmuştur. Mehmet Bayrakçı, Emin Orpak, AJi Karatekin, Ahmet Çelik, Kemal Yıldız, Seyfettin Boyraz, Fer- da Bayrakçı gibi haksız atamalara maruz kalan üye- lerimizin tümü, yıllarca üst derecede olumlu sicil al- mış ve çeşitli müfettiş raporlarıyla üst kademede gö- rev alabilecekleri belirtilmiş kişilerdir. Hâlâ memuriuk görevlerini sürdürmeleri, bu kişilerin 'bölücülük yap- mak'tan herhangi bir ceza almadıklannın ispatıdır. Yaptığı bu usulsüz muameleyle hukukun her türiü il- kesini ihlal ettiği gibi 'masumiyet karinesi'ne de ay- kın açıklamalarda bulunan Genel Müdür Mehmet Ak- bay'ın amacı, kamuoyuna sendikamızın 'bölücü' üye- lerden oluştuğu izlenimini vermektedir." SESSlZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku o yahoo.com HAZÎNlerden sorumlu devlet bakanhğı niye yok? KapadonhavzasındaMr kaürkadar. Zonguldak Karadon'da bu kez ka- çak bir maden ocağında grizu patla- mış, ocak madencilere mezarolmuş... Tam da bu sırada Ankara'ya yolu dü- şen bir dostumuz, Zonguldak DSP milletvekili ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin bakanlıktaki "özel kale- mi"ne girince, panoya asılmış bir şi- irie karşılaşmış: "...Dinle beni HasancuğunV Kara- don havzasında/ Kömür ocağında/ ••• Bir katır var idi/ Kömür vagonlarını sayar idi/ Beş vagondan bir fazla tak- san/ O gün yerinden kımıldamaz idi/ Ben düşüneyrum ki/ 0 akıllı/ Yirmin- ci yüzyıl dediler efendiler, bey- ler/ Okuyan okumayanlar/ Ocaktaki gazi saptayamadık/ Ölülerimizi bile sayamadık/ Güleyim mi/ Ağlayayım mı/ Dü- şüneyim mi/ Bilemedum/ Bir katır ka- dar olamaduk!" Birieşmiş Milletler'in 2001 yılını "Uluslararası Gönüllü Yılı' etmesi üzerine ABD Istanbul Konsolosluğu'nda düzenle- nen "gönüllülük" seminerine katılan ÇYDD Maltepe Şu- besi'nden Erhan Saygı'nın izlenimleri: "ABD'de gönüllülük kavramı, ilan X, şirket gibi patron ve müşteriler olarak değeriendiriliyormuş. Sivil top- p lum örgütlerinde çalışanlar aylık alıyormuş." Kimileri yeni dünya düzeni- J - nin paralı askeri oluyor, kimileri de bizdeki gibi kendini paralıyor... BİR BAKIMA SERVER TANlLLİ Çılgınlık Sınır Tammıyor... Son günlerde, dışardan ve içerden üstümüze yürüyen - çarpıp sendeletici- sorunlar- da sanki bir yoğunlaşma var. Gerçi başımızın dertte olma- dığı gün görülmüş değil. Ama bu kez olanlar, daha da uya- rıcı. "Ermeni soykınmı" iddi- asından başlayarak, dışardan başımıza sardırılanları hatır- latmaya gerek yok. İçerden birkaç sorunun da aitını bera- berce çizsek nasıl olur? • önce, şu "sokakçocuklan" sorunu! 8 Ekim günlü Hürriyet'in bir sayfasında ağlayan bir erke- ğin dörtfotoğrafı. Altında "Baş- kanıAğlattılar" başlığı ile, Nes- lihan Aykanat'ın verdiği şu özet bilgiler: Istanbul Büyük- şehir Belediye Başkanı AJi Mü- fît Gürtuna. sokak çocukları- na kırtasiye malzemesi ve gi- yecek dağıtırken duygulan- mış; arkasından, on bin ilko- kul öğrencisine yardım dağıt- ma törenine geçtiğinde de kendini tutamamış ve hüngür hüngür ağlamaya başlamış. Okul müdürlerine, Istanbul'un her çeşit insanın yaşadığı bir metropol olduğunu belirtirken söyledikleri de şunlar: "Yakınlannı kaybedip sokak- lara düşmüş çocuklanmız var. Çocuğuna çanta, kitap alama- dığı için intihar eden anne ve babalar var. Bir tarafta çok sık gördüğümüz Bodrum gece- leri, diğer tarafta sözünü etti- ğimiz bu, öteki Türkiye var." Sayın başkanın söyledikle- ri doğru, gerçekten ağladığı- na da inanınm. Göğüs kafesin- de yürek taşıyan hangi insan dayanabilir ki olanbitene? Sokak çocukları, gerçi "münferit" olaylar halinde ga- zetelere geçiyor ve yazılara da konu oluyordu. Amadikkat- leri asıl çeken, Beyoğlu 75'in- ci Yıl Çocuk ve Gençlik Mer- kezi Müdürü Abdullah Kara- tay'ın, "Istanbul Sokaklan ve Çalışan Çocuklar" konulu araş- tırması oldu sanınm. Nuran Çakmakçı da, 9 Ey- lül 2000 tarihli Hürriyet'te, o araştırmadan şu bilgileri akta- nyordu: Kentin belli başlı mer- kezlerinde sokakta çalışan ço- cukların sayısı 5 bin dolayın- da. 11 milyonu aşkın çocuk- tan yaklaşık 3 milyon 848 bi- ni, yani yüzde 32.4'ü çalışan çocuk durumunda. Sayılann- da da ciddi bir artış var. Rakamlara dikkat ediyorsu- nuz değil mi? Yaşamlan üstüne, paragraf başları olarak, şu bilgileri de okuyunuz lütfen: En çok ayak- kabı boyacılığı olmak üzere, her yerde çalışıyoriar; çalışır- ken kimse onlan kollamıyor; iç- lerinde 4 yaşında olanı var; çok kardeşliler; okula gitmi- yoriar; çoğunluğu Doğulu; çok çalışıyoriar ve yüzde 77'si "ek- mek parası "n\n arkasında; ev- deki şiddete, dışarda polis ve zabıtanın şiddeti eklenmiş du- rumda; anne evde ve babala- nn bir bölümü de işsiz. Sizi çok sarsacağını bilsem de, şu bilgryi de ekleyeceğim yazdıklarıma: Sokak çocuk- ları 15 yaşından sonra işlerini değiştiriyoriar; ya çetelere ka- pılanıyoriar, ya fuhuş sektö- rüne geçiyoriar... Niçin dalgınlaştınız, ne dü- şünüyorsunuz? Ama hayır, armağan dağıta- rak, hele hele ağlamakla çö- zülecek bir sorun değil bu! Li- beralizm şarkılan söyleyerek hiç değil! Sorunun kaynağına inerken, "sosyal devlet"\ de bütün düşmanlanna karşı ko- ruyacaksınız. Güçlü ekonomi ile haJkın ve güçsüzterin hizmetinde devlet! Bir de, iktisatçı Mustafa Sönmez'in yaptığı, "2000'de Türkiye'de ve ıstanbul'da Ge- HrDağılımı" konulu araştırma- da verdiği kimi rakamları ha- tırınızdatutunuz: Ülkedezen- ginliğin paylaşımındaki ada- letsizliği çarpıcı rakamlaria or- taya koyan bu araştırmaya gö- re (fHürriyet, 5 Ekim 2000), Tür- kiye'nin en zengin 143 bin ai- lesi, toplam gelirden 6.5 mil- yon ailenin akjığı payı alıyor. Ül- kenin en zengini ile en fakiri arasında 236 kat fark bulunu- yor... • Bir başka çarpıcı otay da, bir iki ay içinde Batman'da 27 genç kız ve kadının art arda canlanna kıymaları. Bu konu- da 4 Ekim günlü gazetemiz- de, Yıldız Sertel'in yazdığı "Intihan Seçen Kadınlanmızı Kim Kurtaracak?" adlı güzel yazıyı da okumuş olsanız ge- rek. Devlet, hem de laik sıfa- tını unutarak, Kuran'ın intiha- rı günah sayan ayetlerini ba- sıp dağıtarak konuya eğilmiş halde; müftülere de vaaz ver- dirmeyi düşünüyor. Yazann da aitını çizdiği iki temel yarayı, "sefalet"\e "cehalet"\ unuta- rak... Ama kimin umurunda bun- lar? 11 Ekim günlü Milliyet'te "UykusuzHer Gece" başlığı al- tında verilen bir haberin öze- ti şu: "Avrupa'daki ünlü kent- lehe biriikte Istanbul da uyku- yu unuttu. Bar ve diskotarda sabaha kadar süren eğlence- lerde, çılgınlıksınırtanımıyor..." Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 KİM KtME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@turk.net Ç l Z G Î L Î K KÂMİL MASARACl BULUT BEBEK NVRAYÇİFTÇI anınj beklemeiıytm TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 13 Ekim MEKS//CO OUMPİMTOYUMARl.. 1368 'PE BU6ÜAJ, MBKSİKO OL/MPİYAr OydA/LAG/, İLK K£Z, SELBNeKSeL MeŞALENİAl Sl/S. KADfN ATUET mGAFfMDAU YAtaLAJAStYLA AÇ/UUtŞn. zsoo Mertse YûKS&cre SULUNAM İ4EKSİKO K£fJTİ»PE Y/4PTLAH OYUHLA&OA, Y<- PİSTLSR f K>O METK£Oer JTM H/UeÇ'fN 3.9O 'UtC IZü, BOB BEAMOM'UU OZUfJ ATLAAAADA& İN/l NtLMA2 33 MeneeüK gAş*/e/s/ O/CK ÛS7ZJ) ve CA R/AJ PGOTESTOSU, OYUA/LA- Aİ OLrfYL#/&O/ ŞİŞLİ 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1993/534 Davacı Ayşe Taşcı vekıli tarafından mahkememizde müteveffa Mahmut Taşcı'nın vefat etmeden evvel Beşiktaş 1. Noterliğı'nın 14.10. 1985 tarih ve 295 no'lu ve yine aynı noterliğinin 20.1.1979 tarih ve 002232 yevmiye no'lu vasiyetnamelerin tenfızine da- ir davasının yapıhp bıtirilen açık yargılaması sonunda, Mahkememızın 9.6.1995 gün ve 1993/534 esas, 1995/552 esas ve karar sayılı ılamı ile karar verilmiştir. Tüm aramalara rağmen rrurasçılardan Fatma Gemici'nin adresi tespit edilememiştir. Yukanda belirtilen vasiyetoamelerde belirtilen gayrimenkulün değeri 2.000.000. -TL üzennde olduğu, davacı vekili tarafından beyan edılmış ve vasiyetnamelerde belirtilen gayrimenkullerin değeri bakırrundan bu davaya bakmakta mahkememızın görevsiz- lığine karar verilmiş, bu hususa ait hûküm yukanda ısmi geçenın mırasçıya hükmûn tebliği yerine geçerli olmak üzere ve yayun- landığı tanhten ıtıbaren 15 gün ıçensinde temyız edılmesi gerektiğı, aksi takdirde hükmün kesinleşmış sayılacağı hususu tebliğ olunur. 26.5.2000 - Basın: 57084 ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Özüyle Konuşanlap TalatHaiman "Barok Anıtı" diye tanımlıyor J. S. Bach'ın müziksel yaşamını. Adı küçük nehir, ırmak anlamına geliyor, ama Alman müziğinde bü- yük yeri var. Irmak denizlere, okyanuslara ulaşı- yor, yaklaşık 250 yıl sonra yeni dalgalarla dünya- yı kucaklıyor, sonsuzluğa uzanıyor. Hafta başında Bilkent tepesi bir Bach konse- riyle çınladı. Önce bir konuşma, sözcüklerin mü- ziği gibi. 'Barok Anıtı'na yeni taşlar ekledi Talat Halman. Yaklaşık 250 yılın öyküsünü anlattı. Gök- kuşağı türü bir sunuş, Bach'ın müziği gibi, sade tınısıyla yansıtıyor rengini. Bach'ı çalmak bu nedenle kolay değil belki de. Çok usta parmaklar da rengini yakalayamıyor. • • • Bach müziği gençlik yıllanmdan çağnşımlarya- parbana. Sevdiğim, saydığım, dostluğuyla onur duyduğum Melih Cevdet'i anımsatır. Toccato'yu ondan dinledim ilk kez. Islıkla çalardı, Bach'ın soluğunu duyururdu. Almanya'ya ilk gidişimde Nürnberg'de de kal- dım birkaç gün. Savaş suçlulannın yargılandığı bir kentte, bir org festivali çok etkiledi beni. Yüreğim- de güzel titreşimlerie dinledim konserleri. Kilise çanlanyla org sesleri birbirine kanşıyor. Bach'ın gizemini ilk kez o festivalde hissettim diyebilirim. Yağmursonrası bıraydınlığa kavuşu- yor dünya, ışıktan damlalarla yıkanıyor, arınıyor insan. Yaralar sarılıyor, onarılıyor, umut yeniden yeşeriyor, yaşama sevinci boyveriyor. Bach'ın gizemini son konserde de hissettim. Ya- şadığımız ortamda temiz bir soluk. Gerilimi, kir- lenmeyi aşarak diriliyor insan. Sanatın gücü de bu değil mi? • • • Bilkent konserlerini balkonda izlerim her za- man. Bu kez de öyle. Prof. Sevda Şener'le bir- likteyiz, erken geldik, salon bomboş, ön koltuk- ta genç bir kızla bir delikanlı oturuyor, gençler aya- ğa kalkarak yol verdi bize. Yerimizi gösterdi de- likanlı, program aldı dışardan. Böyle davranışla- n unuttuk artık, delikanlı bizi tanıyor mu acaba? Yok tammıyor, ama sevgiyi, saygıyı, yaşam bıçi- mine dönüşturmüş delikanlı. ODTÜ'de matema- tik okuyor, sanat olaylarını da ilgiyle izliyor. Bach konserinden güzel bir izlem belleğime. Ya- zarken düşünüyorum, doğal davranışlar da özel bir anlam kazanıyor yaşadığımız ortamda. Bir okurumuz da teşekkürie selamlıyor beni. Gü- zeflikleri paylaştığım, iyimsertiğimi yitirmediğim için. Bir çiçek açıyor yüreğimde. Oysa görevimi yapı- yorum. Kötümseriiği içime sindiremiyor, bir ışık, umut damlası katmak istiyorum karanlığa. • • * Dış görevden yeni dönen bir diplomat dostum da ilginç bir gözlemini aktardı konser akşamı. Kı- zılay'da yürüyenler arasında özüyle konuşanlar var. Kimi küfür, kimi kavga ediyor, kimi hesap yapı- yor, kimi sorulanna çözüm anyor, çıkmazlara sap- lanıyor. Arkadaşım şaşırmış, ama ben doğal bu- luyorum. Yalnızlığı, terk edilmişliği simgeliyor özüyte konuşanlar. lletişim kopuklugunu sergtü- yor. Sevgiden, hoşgörüden yoksun kalmanın hüz- nüyle özlerine dönüyor. Bach'ı dinlemek büyük mutluluk bu yalnızlıkta. Iyi ki Bach'lar yaşamış dünyamızda. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/Gerçekteol- madığı halde varmış gibi ta- 2 sanmlanan, 3 düşsel. 2/tnce dantel... "tçle- 4 nip buzlu bir 5 — gibi / Bu- g gulanıp buğu- lanıp durma- sam" (Attilâ 8 İlhan). 3/ 9 Alan... Ege Bölgesi'nde bir göl. 4/ Beyaz etli bir ba- 1 lık... Kemiklerin yu- 2 varlakucu. 5/EskiÇin 3 felsefesınde, evrenin 4 birliğini yapan düzen ilkesi... Tûmör. 6/ Bir masal dağı... Belırli bir iş ya da hizmeti başarabilecek güçteki en küçûk askeri bir- lik. II Yüksek devlet görevlılennın ve elçilerin otur- malanna aynlan konut. 8/ "Bugün — / Bugün be- ni ilk defa güneşe çıkardılar" (Nâzım Hikmet)... Ata. 9/ Izmir'ın Çeşme ilçesıne bağlı turıstık bir belde. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Zarif, kibar, güzel giyinmiş... Eski dilde ayak. 2/ "Turgut —": Şairimiz... Asya'da bir göl. 3/ Türk müziğinde bir makam. 4/ Maksim Gorki'nin bir romanı... Kükürtle demir bileşimlerinden bin. 5/ Bir renk... Dikenli, sert pullu ve esmer bir balık. 6/ Bir şey ödemeden alınan şey, bedava... tlkel benlik. II Her yanı suyla çevrili kara parçası... Küçük çocuk- lan korkutmak için uydurulmuş yaratık. 8/ Zihin ve bedence ortaya konan güç... Bir soru sözü. 9/ Ikı anlamı olan bir sözcüğün akla en az gelen anlamı- nın amaçlanarak kullanılması sanatı... "Bilinir ne — olduğum içlenmek zanaatında" (Cemal Süreya). TOKAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/188 Davacı Nurten Demirel vasisi tarafından davalı Erdal Demirel aleyhine mahkememizde açılan bo- şanma davasının yapılan açık yargılaması sırasın- da verilen ara karan gereğince, Davalı Erdal Demirel adına çıkanlan davetiye- nin bila tebliğ iade edildiği, zabıtaca yapılan tüm aramalara rağmen adresinin tespit edilemediğı an~ laşıldığmdan duruşma gününün ve dava dilekçe- sinin davalıya ilanen tebliğine karar verildiginden, davalı Erdal Demırel'in duruşma günü olan 04.12. 2000 günü saat 9.00'da duruşmada hazır bulun- ması veya kendisini bir vekille temsıl ettirmesi, gelmediği veya vekille temsil ettirmediği takdirde HMUK'nin 213 ve 377. maddeleri gereğince yok- luğunda duruşmaya devam edileceği ve karar ve- rileceği hususu dava dilekçesi ve davetiye yerine geçerli olmak üzere tebliğ olunur. Basın: 56164
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear