25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM 2000 ÇARŞAMBA HABERLER ı *sermayeye dev tanıtmi IANKARA (AA) - konomıden Sorumlu vlet Bakanı Recep al, Türkiye'ye yabancı sennaye girişinin artması konusunu, Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn ile Prag'da yaptıklan görüşmede ele aldıklannı belirterek "Türiciye'de çok büyûk boyutlu uluslararası bir yabancı sermaye tanıtım toplantısı yapmayı kararlaşnrdık. Dünya Bankası Başkanı Wolfensohn da bizzat gelip destek yerecek" dedı. Bakan Önal, Türkiye'ye yabancı sermaye ilgisinin olduğunu, ancak tanıtımda bir atılım yapılması gerek- tiğini söyledi. TOBB'den kamu yönetimi raporu • ANKARA (ANKA) - Tûrkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), kamu yönetiminin katıluncı, demokratik, insan haklanna saygılı, yolsuzluklardan annmış veyurttaş gereksinimlerine duyarlı biçimde yenıden yapılandınlmasını ıstedi. TOBB tarafindan hazırlanan "AB'ye Tam Üyelik Sürecinde Kamu Yönetiminin Yeniden Yapılandınlması" raporunda, kamu yönetiminin yapılandınlmasına ilişkin şu öneriler sıralandı: Başbakanlığın ışlevlerinin sınıriandınlmah. Bilim ve teknoloji bakanlığı kurulmalıdır. Hazine, Maliye Bakanlığı bûnyesine alınmalı. Dış Ticaret ve Gûmrük müsteşarlıkJan birleştirilerek bir dış ekonomik ilişkiler bakanhğı kurulmalıdır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ikiye •>' " •• bölünmeli. "V»»"n- Sakarya'da öğretmen açığı • ADAPAZARI (Cumburiyet) - Milli Eğitim Müdûrü Aziz Ersoy'la birlikte basın toplantısı düzenleyen Sakarya Vali Yardımcısı tbrahim Özçimen, özellikle Marmara depreminden sonra tayin isteyenler nedeniyle öğretmen açığı oluştuğunu belirtti. Kentte 11 Eylül öncesi 1500 olan öğretmen açığının kısa sürede binin altına düştüğünü bildıren Özçimen, ataması yapılan öğretmenlerin göreve başlamalannın gecikmesinin sıkıntı yarattığuu söyledi. Son atamalarla sınıf öğretmenliği açığının kapandığını anlatan Vali Yardımcısı, en büyük sıkıntılanmn Ingilizce, rehberlik ve iş tekniği öğretmenliği olduğunu bildirdi. Hoça ve Üney baro başkanı • BURSA/SAMSUN (Cumhuriyet) - Bursa ve Samsun barolan başkanlık seçimleri sonuçlandı. 4 listenin yanştığı Bursa Barosu seçimlerinde Ramazan Hoça 388 oyla başkan seçildi. Samsun Barosu seçimlerinde de ArifYılmazÜney yeniden başkan seçildi. Şiddetl yağış • Haber Merkezi - Aydın ve Çanakkale'nin Gelibolu ilçesinde önceki gece geç saatlerde başlayan ve sabaha kadar sûren şiddetli yağış nedeniyle çok sayıda ev ve işyerini su bastı. Itfaiyenin yaptığı çalışmalar sonucu sular boşaltıldı. Aydın'da Cumhuriyet Mahallesi Işıklar Çay Bahçesi yarunda inşaat halindeki tek katlı ahşap ev de yanında belediye tarafindan açılan kanalizasyon çukurunun üstünün kapatılmaması ve dolan aşın suyun toprağı yumuşatması sonucu çöktû. Sanyer, Bahçeköy'de toplam 12 bin dönüm alanı kapsayan Bilezikçi Çiftliği, 1977 ve 1986 yüında gerçekleştirilen iki ayn kanuıfaşnrmayla Istanbul Üniversitesi'ne devredilmişti. Universite, 1977 tarihli kanmlaşnrmanm tapu kaydını ihmalkârhk sonucu yapormamış. Bedrettin Dalan döneminde haznianan 175000 ölçekli planlaria da bölge konut alanı ola- rak yapılaşmaya açumıso. BilezikçiÇiftliğiFİGENATALAY Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi, AJarko'nun, Danıştay tarafindan Istanbul Üniversitesi'nde kalmasuıa karar verilen Sanyer Bahçeköy'dekı Bilezikçi Çiftliği ile ilgili başvurusunu 'kabul edOebilir' buldu. Dışişleri Bakanlığı'ndan YÖK'e gönderilen yazıda, Alarko'nun "dostane çözüm''önerdiği belirtilerek "Alevhimize açılmış kamulaştırma davalannın genetiıkle ihlaJ kanui fle soDuçlanmakta olduğu bir gerçektir"denildı ve "dostane çözüm mebiağı''nın kendilerine bildirilmesi istendi. Istanbul Üniversitesi Rektörû Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, yasalar çerçevesınde bıtmış bir davada anlaşmanın söz konusu olmadığmı söyledi. Sanyer, Bahçeköy'de toplam 12 bin dönüm alanı kapsayan Bilezikçi Çiftliği, 1977 ve 1986 yılında gerçekleştirilen iki ayn kamulaştırmayla Istanbul Üniversitesi'ne devredilmişti. Universite, 1977 tarihli kamulaştırmanın tapu kaydını ihmalkârlık sonucu yaptırmanuş, Bedrettin Dalan döneminde hazırlanan 1/5000 öiçekli planlarla da bölge konut alanı olarak yapüaşmaya açılmıştı. Alarko da, bu plaîüara dayanarak çiftliğın yaklaşık dört bin dönümlûk bölûmünü Tûrkiye'de yaşayan yabancılar için villa, okul, golf sahası vb. üe değerlendinnek üzere satın almıştı. İstanbul Üniversitesi de 1977 yılmdaki kamulaştırmayı gerekçe göstererek tapuya şerh konulmasını, alanın kendilerine bırakılmasını istemişti. Universite ile Alarko arasında dava konusu olan tartışma, Danıştay 6. Mahkemesi'nin Bilezikçi Çiftliği'nin ÎÜ Orman Fakûltesi'nce eğitim ve araştırma alanı olarak kullamlmasına olanak sağlayan karanyla sona ermişti. Alarko 'dostane - ? .. çözüm' Istiyor ! Alarko Yıltaş Yıldız Turistik Tesisleri AŞ 27 Arahk 1995 tarihinde Avrupa insan Haklan Komisyonu'na başvurdu. Avrupa insan Haklan Mahkemesi, 30 Mayıs 2000 tarihinde "adı geçen şirketin orman smırtan içinde buhınan arazflerinin kamulaşörma bedefinin yetersizüği nedeniyje yapüğı şMyetT kabul edilebilir buldu. stanbul Üniversitesi, Bilezikçi Çiftliği'nin mülkiyeti konusunda Alarko'nun açtığı davalan Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay'da kazandı ama Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi, Alarko'nun başvurusunu 'kabul edilebilir' buldu. Alarko 'dostane çözüm' istiyor. ÎÜ Rektörü Prof. Kemal Alemdaroğlu,'Tûrkiye'deki yasalar çerçevesinde bitmiş bir davada anlaşma söz konusu olamaz' dedi. KKNTKAŞ4M BölgeİdareMahkemes'ndm sonm Danıştay da Alarko Holdmg'mtöm&uretkktti Bilezikçi Çiftliği üniversitenin Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasi lşler Genel Müdürlüğü'nden YÖK'e, oradan da Istanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne gönderilen yazıda, "kabul edilebttfaük karan r> sonrasında bakanlığa başvuran Alarko Yıltaş Yıldız AŞ yetkililerinin, Tûrkiye aleyhine verilebilecek bir ihlal karannı ıstemedikleri ve başvurulannın Avrupa insan Haklan Sözleşmesi'nde öngörûlen dostane çözüm yoluyla sona erdinlmesıne "SSBK" olumlu yaklaştıklannı bildirdikleri belirtildi. Yazıda, şu görüşlere yer verildi: "Dostane çözüm, Avrupa İnsan Haklan Sozieşmesi'nin 38. maddesine göre bir başvuruyu sonuçlandıran yöntemler arasmda yer almaktadır. Mahkeme önünde aîeyhte sonuçianabiiecek baa davalarda dostane çözüme gktibnesi ihlal karanmn kesinleşmiş bir mahkûmiyet karan nitettgi kazanmasını ve şikâyete konu olan olayla birlikte aleni hak geknesini önlemekte, tazminat olarak ödenecek mebiağlann ve yarguama masraflannın daha düşük düzeyde kahnasmı sağlayabihnektedir. AİHM'de aJeyhimize açılmış davalarda dostane çözüm yöntemine tarafumzdan da olumlu yaklasılınaktadır. Aleyhimize açılmış kamulaşarma davalaruun genelKkle ihlal karan ile sonuçlanmakta olduğu bu-gerçektir." Yazıda, ilgili makamlann da dostane çözüm önerisine olumlu yaklaşmalan haline "dostane çözüm meMağTnın bakanlığa bildirilmesi istendi. Istanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroghı, * -, ~ £ * Alarko yöneticilerinin * AlHM'ye başvurmasını çok yadırgadığını vurgulayarak "Bu durum, Türkiye'deki yargı sistemini Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne şikâyet »nr«mmı taşır. Baa dinci kesimler Türkiye'yi şikâyet ediyor ama Türkiye'yi sevea, her yönüyle savunan Alarko yetkUilerinin bu başvurusunu gerçekten yadırgadnn. tshak Alaton ve Uzeyır Garih'i çok saygm kişiler olarak tanıyorum. Belki onlarm da bu başvunıdan haberi ohnayabitir''dedi. Yasalar çerçevesinde blttl Dışişleri Bakanlığı'nın, "dostane çözüm'' önerisıni benimsediğinden değil, prosedür gereği bu yazıyı gönderdiğini belirten Prof. Dr. Alemdaroğlu, şunlan söyledi: ' "Rektörlük olarak yasalar çerçevesinde bitmiş olan bir davada anlaşmamız mümkün olamaz. Alarko'nun dostane çözüm önerisi bizi bağlamaz. YÖK'e ve Dışişleri Bakanhğı'na da bu görüşlerimizi belirten yazrvı gönderdik.'' IÜ Rektörü, ADIM'de aîeyhte bir karar çıkması halinde de, sonucun kendilerini değil, Dışişleri ve Maliye bakanlıklannı ılgilendirdığinı söyledi. Din Gör-Sen Genel Başkanı Ahmet Yıldız, lojman kiralannı protesto edeceklerini söyledi Camflerde kültıir etldııliğî CANERÖZTÜRK Dünyada din görevlilerinin kurduğu ılk sendika olan Tûrki- ye Din Görevlileri Sendikası (Din Gör-Sen) Genel Başkanı ve Eyüp Şevki Bey Camii tmamı Ahmet Yıküz, günümüzde yal- nızca ıbadet yerleri olarak bili- nen camilerin bir dönem kûltür ve sanat etkinliklerine de ev sa- hipliği yaphğını söyledi. Yıldız, Hz. Muhammet döneminde gü- reş müsabakalannın yapıldığı camilerde yeniden kültûr ve sa- nat faaliyetlerinin yapılabilece- ceğini belirtti. Yıldız, cami loj- manlan kiralannı protesto etmek için ilk eylemlerini Taksim'de yapacaklannı bildirdi. Din Gör-Sen Genel Başkanı Yıldız, Türkiye'nin idari yapı- sından kaynaklanan sonmlar ne- deniyle örgütlendiklerini, üye sa- yılannın 2 yıl içinde 10 bini bul- duğunu söyledi. Din Gör-Sen'in 20 kentte şubesinin bulunduğu- nu bildiren Yıldız, sendikalan- nın diğerlen gıbi "hakaramaör- gütü" olduklannı vurguladı. Ahmet Yıldız, ilk eylemlerini kasım ayında Taksim'de gerçek- leştirmeyı planladıklannı söyle- di. Vakıflar Genel Müdürfö- ğü'nün khni cami ımamlanndan aylık ücreti 600 milyon liraya ulaşan lojman kirası istediğını anlatan Yıldız, bu durumun dü- zeltilmesi için son kez Vakıilar'a biryazı yazacaklannı, anlaşama- malan durumunda Taksim'e çı- kacaklannı ifade etti. Yıldız, me- mur sendikalan KESK, Kamu- Sen ve Memur-Sen'in de kendi- lerini desteklemesini bekledik- lerini belirtti. Yıldız, bugün sadece ibadet etmek amacıyla inşa edılen ca- milerde Hz. Muhammet döne- minde spor karşılaşmalan da ya- Ahmet Yıldız, idari yapıdan kaynaklanan sorunlar nedeniyle örgiitlendikJerini söyledi pıldığını, hatta Hz. Muham- met'ın bile burada koştuğunu söyledi. Hz. Muhammet döne- minde kültür ve sanat merkezi olma özellığını taşıyan camiler- de zamanla bu tür şeylerin yapıl- madığını belirten Yıldız, "Esld- den cami sadece namaz lahnan yer değfldT dedi. Yıldız, cami- lerde "yurtsevgisi'', "çevresoru- nu" gibi konularda şiir yanşma- lan yapılabileceğini anlatO. "Din hizmetüün cemaat tara- findan verümesi" görüşüne kar- şı çıkan Yıldız, böyle olması du- rumunda camılenn Almanya'da olduğu gibi radikal Islami örgüt- lerin elıne geçecegını, imamlann da bu örgütlenn savunuculuğunu yapacağım söyledi. "Devletin imamı oimayu radikal gruplarm imamı oimaya terdh ederim" di- ye konuşan Yıldız, Diyanet'in ancak gruplaşmalann sona er- mesınden sonra yeniden yapılan- dınlabileceğini savundu. GÖRÜŞ HUSEYİN BAg Pehi, Ne Yapmalı? Eceyit hükümetinin hukukla ikjisi kuşkulu KHK'le- rinin birbiri ardından Köşkten dönmesi, başta Sayın Başbakan olmak üzere hükümet çevrelerini iyice çi- leden çıkarmıştı. Sayın Sezer'in 'Cumhurbaşkanlığt- na seçilmesinde hata yapıldı' diyenlerden, her türiü demokratik teamül ve hukuktan acınacak ölçüde yoksun birtakım serdengeçti sıyasetçi ise işi, Yeni- çeri geleneklerini anımsatan 'alaşağı edelim' yön- temlenne kadar götürmûşlerdi. Kısaca anayasayı del- mekte kararlı Ecevıt ile onu deldırmemeye yeminli Cumhurbaşkanı arasında köprüler iyice atlmışa ben- ziyordu. Sayın Cumhurbaşkanı'nın son KHK'yi de, 'anayasaya aykın' bularak geri göndermesi Sayın Ecevit'i öytesine öfkelendirmiş olmalıydı ki, o ünlü ne- zaketini ve soğukkanlılığını unutarak Sayın Cumhur- başkanı'nı, 'bu davranışıyla devletı2 milyardolan aş- kın krediden yoksun bırakmakla' suçlamıştı. Bunun gerçeklerle ne ölçüde bağdaştığı, hete bu tür bir bas- kının bir başbakana yakışmayacak biçemi bir yana, Sayın Ecevit bununla acaba devletin milyar dolariık dış krediler alması gibi duaımlarda 'anayasa' deline- bilır demek mı istemişti? Degılse eger, bunca önemli saydığı bu konuyu KHK yenne niçın rahat çoğunluğa sahip olduğu Mec- lis'te çözmemıştır sorusu yanıtsız kalmaktadır. Yok- sa, Amerikan Temsılciler Meclisi'nde kabul edilmesi gün sayan Ermeni soykınmı tasansı karşısında eko- nomiden siyasete eli kolu bağlı olduğundan kamu- oyunun beklediği gerçek, canalıcı ve somut tepkile- ri gösteremeyeceğinin bılinciyle, durdukyerde, Köşk knzi çıkararak, yangına körükle giden çevresinın de yardımıyla, halkın dıkkatinı yapay krizlerle karartıp Amerika karşısındakı çaresizliğini gizlemenin bin kez denenmış, ne var kı her zaman istenilenin aksi yön- de sonuç vermiş bir yöntemin tuzağına mı düşmüş- tü? Nitekim Anayasa Mahkemesi hükümete çeşitli konularda kanun hükmünde düzenleme yapma yet- kisi veren yasayı ıptal ederek soruna son noktayı koymuş ve hükümetın zerrece hak etmediği ağır eleş- tirilenne karşın anayasa tanımayanlara ınatla dırenen Cumhurbaşkanı'nı haklı çıkarmıştır. Aynca bu olay, Sayın Ecevıt'ın hukuk danışmanlannın, özellikle de Fazilet Partisi'nin uzmanlanyla kıyaslandığında, dü- pedüz sınıfta kaldıklannı da ortaya koymuştur. Dün yere göğe koyamadıklannı bütünüyîe unutup uysal, ûyumlu hükümet politikasının gereklerine gö- re 'icabında' anayasayı (ne kadar içimize sindirme- sek de) hafifçe rafa kaldırabilen, dişe göre cumhur- başkanı özfemlerinı yitırdıkleri için bugün Sayın Se- zer'in 'Cumhurbaşkanı seçilmesinde hata yapıldı' diyenlere, bu sağlıksız degeriendırmelerini ters yöne çevirmelerini salık veriyoruz. Bugüne kadar benimsediği anti-sosyal, bütünüy- le dışa bağımlı, küreselcı ve neo-liberal politikalara bakılırsa kendisı ne denlı aksini iddia etse de, Sayın Ecevit'in ne yazık kı, Demokrat ve Sol olduğu, artık çocuklan bıle uyutması kuşkulu bir eski masaldır. Bu yüzden 'asıl hatalı' olan, uzun süredır ilk kez hukuka ve yasalara ıçtenlikle bağlı, çağdaş, bağımsız bir cumhurtsaşkanından çok, belki de, ülkeyi yakın ta- rihte eşine benzerine rastlanmayan ölçüde iç ve dış sermayeye bağımlı kılan, sosyal olan ne varsa silip süpüren, köy-kent ninnisinin ardında, IMF'nin direk- trfteri doğrultusunda hayvancılıktan tanma köylünün betoııtaran;dargelırlinin, memurun, işçinin geçimini, saglığı ve sosyal haklannı IMF'nin yokedici eline tes- lim eden, kamunun mallannı haraç mezat yok paha- sına gümüş tepsi içinde iç ve dış sermayenin talanı- na sunan, aşın sağın yanı sıra tarikatçı cumhuriyet düşmanlannı içine sindiren, onlara üzüm üzüm üzü- ten, başlan sıkıştığında yargıyı etkilemekte zerrece sakıncagörmeyen, bıryandan IMFnin memurunafır- ça çekıp bağımsızlık göstenleri yaparken, aynı gün onun agababalannın dayatmalanna harfîyen uyula- cağını açıklayan, Kopenhag knterlerinin yerine geti- rilmesınin ekonomiye ilişkin yanlanndaki acul davra- nışına karşın insan haklan ve demokratikleşmede ayağını sürüyen ve tüm bu davranışlanyla halkın gü- venini har vurup harman savuran Sayın Ecevitten başkası değildir. Siyasal yazgtlan iki kişinin dört du- dağı arasında olan ve Tann şahittir, demokrasinin esamisinın okunmadığı hem demokratik hem sol 'ki- şiye özel' partisınin saygıdegervekilleri bütün bu oJup bitenler karşısında sus pustur. O kadar ki, bir ara na- sılsa ortaya çıkan ve kendilerine 'çile çiçeklen' adını veren bir iki çıtkınldım sözde 'muhalifi' ise 'muhale- fetlerini' genedikle ağlaşarak yaptıklanndan, kolay- hkla anlaşılacağı üzere o yönde hemangı bir umut yoktur. Ecevit ve partisı 'karizma' kökenli bir partidir. Karizmanın ömrü ise sonsuz değildir. Halkın büyük çoğunluğunun yaşamsal gereksınmelerine karşı inat- lasürdüriılen antı-sosyal polıtikalanna karşın ne den- li güç olursa olsun kanzma daha fazla tutunamaz ve zaman içinde kaçınılmaz sonuna ulaşır. Uygulamak- ta olduğu politikalaria 'Umudumuz Ecevit' efsanesi- nin yaldrzlan iyice dökülüp gerçek politik akidesi her- kesin kafasına dank ettiği an, halk ona ve partisine bunca gecikmeyle de olsa, hak ettiği dersi verecek- tir. Gerçek bir altematif olarak görülmese de, CHP'nin, ara dönemde, halkın umudu olma fırsatına bu denli yakın olmasına karşın son gelişmelerie bu fırsatı değeriendirmesı son derece kuşkuludur. Eze- li mağlup ne ki asla 'güreşe doymayan' Deniz Bay- kal'ın kendisi gitmekJe birlikte, 'Tahta Atiannda uy- gun zamanı kollayan 'delegelerini' oyuna sürerek, partıyi, kötü yönetimi, saftoron stratejileriyle tarihin- de ilk kez pariamento dışında bırakmasına karşın ye- niden başkanlık koltuğuna oturtulması bir trajedidir. Beş yüz delege-asker ve Pirüs zaferinin ardından çark ederek 'muzafferkumandanın' yanında yeralan 'muhalifleri' bu davranışlanyla, yüreklerine taş basıp Atatürk'ün kurduğu partilennı 'barajın' altında bıra- karak cezalandıran mılyonlarca seçmenin iradesine, ihtimal kısa bir süre sonra onlaria yeniden sandıkta karşı karşıya geleceklerini bütünüyîe unutarak mey- dan okumuştur. Bu kez, geçen seçimlerde partiye, herşeye karşın yine de %8.5 oy verenlerin de, ordu- sunu perişan eden bir kumandanı tarihte eşine ben- zerine rastlanmayan bir aymazlıkla bir kez daha ya- ralarmı sarmaya uğraşan bir ordunun başına getiren- lere, partilerini hiziplerin kol gezdiği arenaya dönüş- türüp ülke sorunlannı görmezlikten geldıklen, ülke- nin yazgısını halkın acılanna duyarsız, irticayı ciddi- ye almayan, aşın sağın kadrolaşarak devlet örgütün- de dal budak sarmasına göz yuman, orta sınıfı yo- keden enflasyonla savaşımı ucundan tutan, her fır- satta sözde demokrat görünerek aslında oy kaygı- sıyla dinci kesimlerin sırtını srvazlayan; eğitimi, s ^ - lığı 'zenginlerin' ulaşacağı yerieretaşıyanlann çoktan tarihe havale edilmesi gereken yöntemlerine bırak- tıklan için iyice öfkelenen seçmenlerin diğer öfkeli seçmenlere katılarak önümüzdeki seçimlerde bu kez çok daha sert ve ölümcül yanıtı verecekterinden kim- senin kuşkusu olmamalıdır. O zaman, umanz herkes seçımlerin, salt asker-delegeler, akıl ve izanlannın önünde koşan hırslannı gemleyemeyen parti batıran- larla, liderliğe soyunup dakka bir çark ederek havlu atan sözde muhaliflerie kazanılamayacağını ve CHP'ye oy veren milyonlarca seçmenin ezici çoğun- luğuyla asker-delege ya da burunlannın ucunu gör- meyen dünyadan habersiz saftoronlar olmadığmı goreceklerdir. Peki ne yapmalı? >:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear