07 Ocak 2025 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 EYLÜL 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DEPREM Depremle Yaşam... Insanlar ve Özel Öyküler... Dincilerin ve Irkçılann deprem sonrası çalışmalan... Siyasal parsatoplaıııayarışıYazılar: ŞÜKRAN SONER Fotoğraflar: HATİCE TUNCER -^r™^^ epremin ilk m ^ gûnlerinden m M başlayarak dinciler ve m M ırkçılann siyasal _ ^ — ^ ^ parsa toplamada büyük bır yanş içinde olduklannı gözlemlemek ıçin, her yerde kullanılan simgelere şöyle bır göz atmak yeterli oluyor. Yardımlann nereden toplandığı, verilen hizmetlenn kaynağı çok önemli degil, ancak halka ulaştınlırken hangi siyasal patentle görüntüleneceğı konusunda çok ciddi, görünmeyen, açığa çıkanlmamaya çalışılan bir kavga var. MHP'liler partı amblemini kullanabildikleri çadırlar dışında, her yerde Türk bayrağı kullanmaya özen gösteriyorlar. Yıkılmış ev enkazlan üzennde bile Türk bayraklan var. Asker konvoylannda yaptıklan gibi araçlann dışına taşarak bayraklarla dolaşan, klakson çalarak yanşan gençler harabeye dönmüş sokaklarda neyin zaferi olduğu anlaşılmayan turlar atıyorlar. Dinciler, yönetimi ellerinde olan belediyeler ve simge olmuş şirketlerinin, yardım örgütlerinm öne çıkanlmasını yeglıyorlar. Çadırlann izin verdığı ölçüde büyük bez afişlerle ağırlık, kimlik konulmaya çalışılıyor. Özellikle de kadınlar ıçin gıyım yardımlannda çok ağırlıklı olarak tesettüre uygıın gıyım eşyası dikkat çekiyor. Asıl etkınlik halkın arasında dolaşılırken yapılan propagandalarda. Depremın suçlulan bölgelere göre değişebilıyor. Genel çerçeve günahkârlar. Yalova, Çınarcık gibi yazlıkçılann ağırlıklı olduğu yörelerde depremle Tann kullannı cezalandınrken; günahkârlar, yan çıplak dolaşanlar, denize giren kadınlar... Taksi şöförüniın tepklsi Adapazan'nda imam hatiplerin kapatılmasından irtıcaya karşı açılan savaşı yürütenlere, 28 Şubatçılara kadar herkes var.- - Depremi kaçmıra'maz doğal bir afetten ınsanhk suçuna. cınayete dönüştüren bilime aykın yapılaşma, ranttan pay kapanlann suç ortaklığı gündemde bıle değıl. "Bu çağda bu türden bir kampanya ne ölçüde etkili, inandıncı olabilir" dıye anlamaya çahşıyordum ki. etkinhğını yaşayarak öğrendim.. Yalova'da hemen yol üstünde. birkaç dakıkalık bır araç mesafesinde olduğunu bildığim TMMOB şantıyesıne taksiyle gıtmek ıstemiştım. lgisiz bir yoldan sapmak ıstedi. Yolu uzatmak istediği önyargısı ile kızgın "Böyk bir zamanda da mı ojım" diye çıkıştım. Genç şofor beklemediğim bıçimde patladı: "Allah belanızı versin. Sizin gibiler yüzünden iki çocuğumu toprak altına verdim. Şimdi senden acısını çıkannm^" Çok cıddı olduğunu görünce. parasını atıp arabadan kaçarak indım. Aradığım yere vanp varmadığımın bile farkında değildım. Yalova-Bursa yolunun çıkışında hızla uzaklaşmaya çalışıyordum. Genç sofor öfkesini alamamış arkamdan araba ile geliyor, "Bu ıssız yerde seni ezersem kimse fark etmez. Çocuklanmın kanı yerde kalmaz" sözleri ile tehdidini sürdürüyordu Öfkesinin yatışmadığını. uzandığı açık camdan bağırmasınm, kovalamacanm sürdüğünü görünce, çözümü durup aynı üslupta bağırmakta buldum "Evinden çimentoyu, demiri çalan hırsız müteahhit değüim. Deprem böigesinde apartman diktirten siyasetçi, belediyeci de değilim. Allah önünü arkanı görmediğin için sana iki çocuğunu alarak zaten belanı vermiş. Benim çocuğum ölmedi, evim de yıkılmadı. Bu cehennemde ne işim var? Kafan bu kadar da mı çahşmryor?" şeriatçı basın depremi bile kullandı Özür dilemedi ama, öfkesı biraz yatışmış olarak yürüyüp gıttı. Çıplak değildım ama ne de olsa görünümümle, depremin günahkârlan arasında sayılabilirdım. Depremin, günahkârlann ışi olduğu propagandasında işin nerelere vardınldığına, yazılı, belgeli sıradan bir örnek 27 Ağustos-2 Eylül tarihlenni taşıyan haftalık "Cuma" dergısinin kapağı. Deprem göriintüsünün üstünde, "Çocukiann Kuran Oğrenmesi Yasak". "İmam Hatiplerin Orta Kısrru Kapatüdı", "Namaz Kıldığı Için Ordudan Atildı", "Basörtüsü CnKersiteye Giremez", "Irtica PKK'den Daha TehlikeK", "14 Yaşuıda Türldye GûzeU Seçildi.." "Içimizdeki Beyinsizler Yüzünden BLri Helak Etme Allahım" yazısı oturtulmuş. Gerektığinde demokrasi ve aydın olmada öncülüğü kımselere bırakmayan Mustafa imizdeki Beyinsizler Yüzünde izi Helak Etm 27 Ağustos-2 Eyiül tarihkrini taşıyan haftahk"Cuma'' dergisinde. "Çocuklarm Kuran Ogrenmesi Yasak", "Imarn Hatiplerin Orta Kısmı Kapatüdı", "\amaz Kıldığı İçin Ordudan AüldT, Beyinsizler Yüzünden Bizi Helak Etme Allahım " başhklan yer alıyor. Fırsat bufirsatherkes bir şey pazarhyor Tl~^^ eprem bölgesıne halktan m 1 yardım yağıyor. Her köşe- Î m W debırşeylenndağıtıldığı- *" m S na, depremzedelenn dağı- tımdan pay almak üzere kümeler oluşturduklanna tanık oluyorsunuz. Ama yardım amacının çok ötesine ta- şan yardımlar da var. Deprem sonra- sı ürünlerini pazaıiama şansı yüksek olan fîrmalar, markalannı öne çıka- ran yardım yöntemlennın çok renkli . örneklenni büyük bır yaratıcılıkla or- » taya koyuyorlar. Deprem böigesinde yasayan işçiler için. işyerlennin çev- resinde ağırlıklı ayn çadırkentler ku- ran firmalara en azından işletmede üretimin yeniden başlayabilmesi ça- bası olarak hoşgörü ile bakmak gerek. Ama sırf ürünlerini pazariamak üze- re bağış yapanîara ne demeli? Yıkıl- mış kentleryeniden yapılaşırken kul- lanılacak malzemenin reklamını öne çıkaran yardım türlerinden örnekleri tek tek sayarsak bız de bir ek reklam yapmış olacağız. Deprem bölgesine sıpanş edılebilecek çadır. prefabrike konut. ev maketi türü dahıl akla ge- len her örnekten gördüğümüzü söy- lemek bilmem yeterli oluyor mu? Bir de televizyonlardan, gazete ha- berlennden örneklenni çok bol izle- diğüıiz üzere, alınacak önlemlere yö- nelik pazarlamalar var. Depremin ilk gününden siyasilerce. hükümetin ba- kanlan tarafindan pazarlanan özel si- gorta denetim sistemi vardı kı.. Depremin onbinlerle değıl, yuzbin- lerle sayılacak enkazı, kimilennde al- tında ölülen bile dururken, yeni ya- pılaşmaya yönelik önlemlen içerecek yasa çıkarma hazırhğında bu acele neyin nesi? Bu konuda biz söz söyle- yeceğımize, sözü uzman mesleklerin toplandığı üst örgüte, TMMOB'ye bırakmakta yarar var. TMMOB'nin hükumetm alelacele hazırladığı *ya- pı denetim ve sorumiuluk yasa tasan- sı" hakkındaki görüşünden kimı alın- tılar avnen şöyle: "BirHğimiz Marmara depremmde uğranan yıkımın nedenlerl uzman Id- şi, kunıluşlar ve kamuoyunca henüz tüm gerçekleriyle tartışılmadan, bu yöndedemokrariksüreçJeroluşnıruJ- madan, yapı denetimine iliştdn kav- ram kargaşası gjderümeden doğal afetlere karşı alınacak önlemler ve doğal afetler nedenıyle doğan zarar- lann giderilmesi için yapıiacak dü- zenlemeler hakkında yetkı kanunu ta- sansının' arkasından 'yapı denetim ve sorumiuluk yasa tasansrnıu Ba- kanlar Kunılu'nda kabul edilerek Meclis'e sevk edilmesini, doğuracağı sonuçian açısından çok sakıncalı bul- makta ve söz konusu tasannın taro- şdmadan geri çekilmesini tstcmekte- dir." Yapı Denetim ve Sorumiuluk Kanunu Taslağı Genel Gerekçesinde "Devlet Istatistik Enstitüsü"nün w- rilerine göre--nışaatların yüzde 95'i özel sektör tarafindan yapıknğL, özd sektöryaünmlannda deneüenen pro- jelerin yüzde 91'inde tasanm, hesap ve çirim hatalannın olduğu, beton Karahasanogiu, Hekimoğlu tsmail ve Abdurrahman Dilipak'ın yazılan, makaleleri ve haberlennde bu genel yaklaşım ışleniyor. Ahlakı depremın yasandığı bu ortamda gökten nur yağmayacağı vurgulanarak elden gelen tek şeyın ellenni açıp dua etmek olduğu savunuluyor. Köpefiin insanı ısırmasının haber olduğu durumlar da vardır Sıradan bir kebapçı. kasap, kuruyemişçi dükkânı fotoğraf konusu olur mu? Atom bombası ile bombalanmış görünümündekı Adapazan'nda olursa olur. Kente elektrik verilmesinden sonra, su ve kanalızasyon sorunlannın çözülmesınden çok uzak, her tarafta enkaz kaldıran araçlar çalışırken, toz duman arasında moral olsun dıye, birazcık zorlama, tek tük dükkânlar açılıyor. Bız de enkaz yığınlan arasında, sağlam kalabılmiş, yaşamı çağnştıran açık bir dükkân gördügümüzde heyecanlanıyor, Adapazan için bugünlerde çok önemli, anlamlı olan bu örnekleri fotoğrafla belgelemek gereğinı duyuyoruz.Rastlantı olarak gırdığımiz tamamı yıkılmış pek çok ınsansız sokaktan bırinde, bir avuç eşyaya benzer bir şeylenn önünde durmuş düşünen ınsanlan görünce yaklaştık. Bir katı çökmüş bınanın zemin altında kalan bölümünden tek tek çıkarmaya çahştıklan teneke kutularda vişne özü varmış. Hepsi esnaf, birkaç ftnn, Iokanta benzeri işletmeleri olan akraba aıleden çoğu bu sokakta yaşıyorlarmış. Evlenn de başka sokaklardakı işyerlennin de tamamı girmış. Deprem sonrası çıkarabildıkleri kadar bırbırlerini canlı kurtarmışlar. Ölüleri de var tabii. Sonra sıra eşya kurtarmaya gelmiş. Bınalardakı en kolaylanndan başlayarak en zorlanna ve önem sırasına bağlı, Oflu akraba dayanışması içinde hepsıni kendi olanaklan ile yardımsız çıkarmışlar. Kendi olanaklan ile taşımışlar. Şımdılerde köylerde ve yazlık mukavemederinin projesinde öngö- rülenden yüzde 40 eksik «erçeldesti- ği, şantiyeierin yüzde 90'ında standart ve yönetmeiiklere ay'kın beton döküi- düğü belirtilmekle birlikte, tüm bun- lara karşm yapı denetuninin özel ku- ruluşlara vçrflinek istenmesi üzerinde önemk durmaktadır. TMMOBmerkeziwyerel yönetim- lerin kamusal alan denetiminL, bu tas- laktaki şekli ileözel sektöredevrinisa- kuıcalı buimaktadır. TMMOB, kamu adına oluşacak denetim süreci içinde birmeslek kuruluşu olarak görevyük- ienmek durumundadır. Bu nedenle yapı denetimivle ilgjli yapdacak dü- zenlemelerde, TMMOB'nin yetkileri yasal güvencelere ka\ uşturulmalıdır. Ayncabutaslakgetirikliğihaliileme- cut Imar Kanunu,T3VI1V1OBKanunu, FTkir\e Sanat Eserleri Kanunu,Tica- ret Kanunu, Mühendislik Mimarük Hakkındaki Kanun ve bunlara ba^ı yönetmeiikler ilefcemeldençeüşmek- tedir." Çadırda olanlar da göçe niyetfi Şimdilik çadır yaşanunı kabuUenmis, ahşmış görünümlerine aldanmaym. Çadırlarda konuşmaya çaiışuğım ailelerin çoğu, kendikri için bir göç yolu arayışında. Beklemeİeri, evlerindeki eşya>ı alabihnenin yolunu henüz bulamamış olduğundan» Ya da hemen sığınacak bir başka kentte yerlerû yakın akrabalanmn ounamasındarı... Günübirlik yeni bir yaşam için arayışlar da çoktan başuunış. Bir aile, aşçı baba ve kızlarının meslek lisesi olduğu gerekçesi ile Bursa'ya gitmişler. Anne orayı çok kalabalık buunuş. Kiralar da çok yüksek. Üstelik baba için is. buuna şansı da pek açık değilrniş. Bizden kendilerine uygun düşebilecek bir şehir adı soruyoriar. Bir başka ailede babanın işe dönme şansı var. Ama ev sorunu nasıl çözülecek? Adapazan'nm sağlam kabmş evlerinde kiralar çoktan ücretlerin üstüne çıkmış. fşi kaybetme pahasuıa onlar da göç yolu arayışında. Garip olanı çadırlara sığuımış olanlann çoğunluğunda bile tek çüaş yolunun göç olarak görülmesL Çadniann haline bakıp deprem sonrası günleri yaşadıktan sonra, kimse varalann devlet eliyle sanlacağını umamryor. Kışı geçirebilecek koşullarda çadıra, prefabrike eve, sığmılacak bir ev verikceğine, hele de iş olanağı sağlanacağuıa inanarruyor. Ufuksuz çadır önlerinde boş boş otururken daha da bunalmış olarak, kendfleri için gelecek düşleri kunumyorlar. akraba evlennde kümelenmış olarak yaşıyorlarmış. Devletten bugüne kadar en küçük bir yardım göremediklerinin altını çıziyorlar. Halktan gelen yardımlardan da hıçbir şey almamışlar. Kuyruklardan, çirkinliklerden, çadırlann yaşanamaz koşullanndan, yardımlardaki horlamalardan söz edıyorlar. En çok da enkaz kaldırma, eşya taşımadaki karaborsadan, vurguncu, firsatçılardan yakmıyorlar. Kalabalık, bılinen bir aile olarak her şeylerinı kaybettikJeri halde, yardım ıstemeyi, kriz masalannda kapı kapı dolaştınlmayı, horlanmayı göze alamamışlar. Geleceğe ilişkin mı? Henüz hiçbir şey düşünemıyorlar. AYDCVLAIVMA EMRE KONGAR Deprem, Demokrasi ve Af Sıze şöyle bir soru sorsam, yanıtınız ne olur acaba? "Depreme dayanıklı evleryapan ve yer sarsın- tılannı birkaç ölü ile atlatan bır diktatörtük mü, yoksa her depremde 15 bin kişinin ölümüne yol açan çürûk evler inşa eden bir demokrasi mı is- tersiniz?" Ya da şöyle bır soruya ne dersiniz? "Karayollannda yılda 3 bin ölüme yol açan bir demokrasi mi istersiniz, yoksa trafik kazalannda yılda sadece üç-beş kişinin öldüğü bır diktatör- lük mü?" Peki, "suç işleyen herkesin yasalann öngördü- ğü cezasını çektiği bir diktatörfük mü yeğlersiniz, yoksa, kime ne cezanın ne zaman verileceği bi- lınmeyen ve zaman zaman da çetecilerin, katille- rin ve ırz dûşmanlannın cezalannın affedildıği bir demokrasi mi?" Aslında bu sorulann "yanlış soru" olduğu açık. Ne demokrasilerzorunlu olarak çuruk yapı üre- tirler, ne de diktatörtükler depreme dayanıklı yapı yapmanın güvencesidirier. Trafikteki ölümlerin çokluğu da demokrasilerin suçu olmadığı gibi, dıktatörlüklerin karayollannda- kı ölümlerin azaltılması ile doğrudan bir ilişkısi ol- duğu da öne sürülemez. Hiçbir demokrasi, çetecileri, katilleri ve ırz düş- manlannı affetmez. Peki o halde, ben sorulan bu yanlış biçimde sorarak değerli okurlanma ne anlatmak istiyo- rum? Şu ana dek beni izleyen okurlanmın derhal far- kettikleri gibi, ülkemizdekı rejimin 1950'den beri gelışeceğıneyozlaştığını, günümüzde, şeriatçılık, bölücülük, çetecıhk ve yağmacılığın artık toplum içinde yapısal özellikler kazandığını, bu neden- le de "demokrasi" diye adlandırılmasının çok güç olduğunu, insanlann artık sisteme güven- lerini yitirmekte olduklannı vurgulamak istiyo- rum bu sorulanmla. Değerti okurlanm anımsayacaklar, ülkemiz dep- rem felaketine uğramadan önce, "temsili de- mokrasi krizi" üzerine üç yazı yazmış ve bunlar- dan bırıni "ülkemizdekı rejim demokrasi ise ben de Catherine Jeta- Jones'um" diye bitirmiştim. Bugünkü demokrasimizi bekleyen üç büyük tehlikeyı "milliyetçilik eksenindeki bölücülük ve bunun ürettiği çetecilik", "şeriatçılık anlayışına dayalı totalrter rejim özlemlen" ve "tum sıstemı pençesine almış olan arabesk yağma kürtürü" olarak nitelediğımi de bu sütunun sürekli okurla- n bilirter. Bu üç tehlikeden ilk ikısi, yanı gerek şoven Kürt milliyetçiliğine dayalı bölücü PKK terörü, gerek- se bu terörle mücadele adına şoven Türk milliyet- çiliği ekseninde örgütlenmiş olan Susuriuk çete- si ile eğitimden kaynaklanan ve şeriat eğitimi yoluyla gençlen ele geçırerek siyasal rejimı de de- ğiştirmeyı amaçlayan totalrter din devieti tehdı- di, kamuoyu tarafindan da, devtetin pek çok res- mi örgütü tarafindan da tespit ve teşhis edilmiş durumdadır. Oysa, rejimi bütünüyle ele geçırmiş ve bir kan- ser gibi kemırmekte olan "arabesk yağma kül- türü", kamuoyu açısından da devletin resmi ör- gütleri tarafindan da ne tespit ne de teşhis edil- miş idı. Işte son "deprem felaketi", bu "yağma kül- türü"nün tespit ve teşhis edilmesinde önemli bir aşamayı gefçekleştirdi.. Artık herkes yağmacı bina yapımcılanndan ve bunlarla işbiriığı ıçındekı rüşvetçi politikacılar- dan ve bu vurgundan küçücük bir pay kapma uğ- runa her türlü kuralsızlığa destek veren seçmen vatandaşlann bilinç eksikliğinden yakınmaya başladı. Bu bilinçlenme bir yandan demokrasiye olan inancı daha da sarsarken, öte yandan diyalektik olarak, önlem alınmasını gündeme getirdıği için, rejim aç/sından yenilenme umutlannı da vurgulu- yordu. Tam bu sırada hem felsefesi hem de tekniği iti- banyla hiçbir demokratik ilkeye ve hiçbir vicda- na sığmayan, sadece ideolojik bir çizgiyi akla- mak uğruna, katilleri ve ırz düşmanlannı bıle dı- şarı çıkaran, adalet sistemini temelden sarsan bir af önerisinin yasalaşması, kamuoyunu iyice tedirgın ettı ve "çete ve yağma kültürünün" na- sıl "hukuksuzluk" çızgısıne dek uzandığını gös- tererek rejıme duyulan son sadakat kınntılannı da- ha da törpüledi. Bu açıdan Cumhurbaşkanı'nın vetosunu, sa- dece af yasasının teknik açıdan yetersizliğine bağ- lamak yanlış olur. Bu veto aslında demokrasiye olan güvenin sarsılmasını önlemeye yönelik- tir. Türkıye'de "Temsili Demokrasi Krizi" üzerine yazdığım yazılan, "Demokrasi Krizi Nasıl Aşılır" başlıklı bir makale ile sürdüreceğimi belirttiğim hafta deprem olmuştu. Gelecek hafta bu konuya devam edebilmeyi u- mut ediyorum. CENAN BIÇAKÇI'VI (1933-1995) ANARKEN KAHROLSUN EMPERYAÜZM! KUFHULUŞ SOSYALİZM! YAŞASIN SOSYALİZM! GÜRER BIÇAKÇI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear