02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 EYLÜL 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Bedellinin bedefi Bedelli askerlik uygulaması eleştiriliyor: "Parası olanın 2 ay, parası ol- mayanın 16yada18ay asker- likyapması eşitlik ilkesine aykı- rı düşmüyor mu?" Merak buyurulmasın, hür te- şebbüsümüz bunun da çözü- münü buldu. Kimi bankalar, ga- zetelere verdikleri "T.C. Asker- likCüzdanr fotoğrafıylasüslen- miş ilanlarla "yeterlibırikimi"o\- mayan asker adaylanna çağn çı- karıyorlar: "Uygun koşullarda bedelli askerlik kredisi veriyo- ruz." Bu çekici ilanlaragöre "yeter- li birikimi olmayanlar" banka- ya başvuracaklar, kredı alıp be- delli askerlik yapacaklar, daha sonra aldıkları krediyi faiziyle birlikte bankaya geri verecekler. Yani "birikimsizler" bedelli as- kerlik yapmanın bedelinı banka- ya ödeyecekler. Sinekten yağ çı- karmakta pek hünerli hür te- şebbüsümüz, yurttaşhk göre- vıni yerine getirme konusunda yurttaşa hizmetten kaçınmıyor. ISIK KA\Sl Hangi hukuk, hangi TÜPkiye?Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un tartışmalara yol açan adli yıl açış ko- nuşmasında gözden kaçan bir bölüm var. Sayın Selçuk, "kamu yaran" kav- ramını sorguluyor: "Devlet, kendiyarat- tığı hukuk nedeniyle yurttaşlanyla sür- tüşme içinde ve bu hukuku araç kıla- rak pek çok şeye el atmış durumda. Sıkışınca başvurduğu kavramlardan bi- ri 'kamu yaran'. Içeriği belirsiz ve tar- tışmalı olan bu kavramla hukuk, zaman zaman mistikleştirilmiş, hukuku siya- sallaştırma oyununun bir parçası ol- muş. 'Kamu yaran', 'yönetimin takdir hakkı' ağırtıklı kavramlaria beslenen bir yönetim, hukukta da etkisini göster- miş, 'özel hukuk' ve 'kamu hukuku' ay- rımı ortaya çıkmış. Buna koşut olarak 'yargılama birliği' ilkesinden sapılmış. Toplum ve hukuk, devletin vesayetin- de ve edilgin." Kamusal görev ve sorumlulukların, hatta tümüyle "kamu alanı"nın küçül- tülmesi, bu alanın doğası gereği "kâr" etmeyi amaçlayan şirketler, firmalarca doldurulması yönündeki dayatmalann doruğa ulaştığı bir dönemde Sami Sel- çuk'un "kamu yaran" kavramını "içe- riği belirsiz ve tartışmalı" diyerek sor- gulaması son derece ilgi çekici. Selçuk, Yargrtay'daki konuşmasın- da "uluslararası tahkim" konusuna ne- den girmediğine ilişkin eleştirilere 32. Gün programında şu yanrtı vermişti: "Konu üzerinde inceleme yapmamış- tım da, ondan." Ne kadar yazık! Eğer Sami Selçuk ko- nuyu araştırma olanağı bulsaydı, "ulus- lararası tahkim"\n Anayasa Mahkeme- sf kararianna göre bir "kamu hizmeti" Sağ görüşün egemenliğindeki bugünkü parlamento "kurucu meclis" gibi çalışacakmış, yeni anayasayı hazıriayacakmış. Bunun da adı "özgüriükçü sivil anayasa" olacakmış. Yapılan tartışmalara bakryorsunuz, "laiklik" ilkesinin yumuşatılmasını isteyen "demokratlar", 12 Eylül döneminde çıkanlmış anayasanın çalışma yaşamına ve sendikal haklara dönük ktsıtlamalanndan hiç söz etmiyorlar. Varsa yoksa, "SosyaJ devlet yeniden tanımlansın" ya da "Devlet-din ilişkileri yeniden düzenlensin" fılan... Özgüriükçülükten yola çıkanlann nereye varmak istediklerini anlamak açısından bir örnek vermekte yarar var. Son günlerde liberai kesimin yıldızlanndan Hacettepe Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdoğan'ın önerisi şöyle: "Yeni anayasada din ve devlet işlen demokratik esaslar çerçevesinde birbirinden ayn olarak düzenlenmelidir. Mesela, bugünkü anayasal düzenlemeye göre, devrim yasalan e O l f diyebirşeyvar.Bu,teknikaç>dan 9 v j f yaniıştır." * Erdoğan'ın bugünkü anayasada yer alan "devrim yasalan diye birşey" dediği, 174, maddedeki "Inkılâp Kanunlannın korunması" ana başlıklı hüküm. Bu hükümde sayılan ve anayasal koruma altına alınan yasalar şunlar: "Tevhidi Tedrisat Kanunu, Tekke ve Zaviyelerie Türbelerin Seddine ve Türbedariıklar ile Birtakım Unvanlann Men ve llgasına DairKanun, Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evtenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikâh esası ile aynı kanunun 110. maddesi hükmü, Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun, Türk Harflerinin Kabul^ ve Tatbiki Hakkında Kanun, Efendt- Bey-Paşa gibi Lâkap ve Unvanlann Kaldınldığına Dair Kanun, BazıKisvelerin GiyitemeyeceğineDairKanun." Mustafa Erdoğan diye bir profesörün "teknik açıdan yanlış" buîduğu ve yeni anayasada yer almamasını önerdiği yasalar bunlar... sayılan enerji sektörünün daha rahat özelleştirilmesi, çok uluslu şirketlere devredilmesi için anayasa hükmü ha- line getirildiğini görecekti. Uluslarara- sı tahkim ile birlikte "imtiyaz sözleşme- leri"nin "kamu çtkan ve yaran" açısın- dan denetlenmesi yetkisinin Danış- tay'ın elinden alındığının ayırdına vara- caktı. Uluslararası tahkimin kabulü ile bırakınız "yargı birliği" ilkesinin bozul- masını, ulusal yargıdan vazgeçildiğini anlayacaktı. Bergama'da siyanürle al- tın çıkarmayı, Çamlıhemşin Fırtına De- resi'ndeki santralı, Istanbul halkınayük- sek fiyat karşılığında kötü hizmet ve- ren elektrik şirketi Aktaş'ın uygulama- larını, peşkeş anlamı taşıyan birçok özelleştirmeyi Danıştay'ın "kamu ya- ran' açısından uygun bulmadığını anım- sayacaktı. Sami Selçuk "kamu yaran" kavramını tartışmaya açarak, "özelya- ran" öne çıkarıp serbest piyasayı mis- tikleştiren, Çok Taraflı Yatınm Anlaşma- sı (MAI) gibi metinlerle hukuku ulusla- rarası sermayenin siyasetine uyduran neo-liberallerin değirmenine su taşı- mış olmasın? Sayın Seiçuk, 'hukukun üstünlüğü'ne vurgu yaptığı Yargrtay'daki konuşma- sını, içinden "cumhuriyet" sözcüğünü sıyırarak şöyle bitirmişti: "Yaşasın Türkiye!" Sayın Sami Selçuk çok iyi bilir ki, MAI'nin öngördüğü hükümlerde "hu- kuk"tur. Sayın Sami Selçuk çok iyi bilir ki, Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık ilkesi temeli üzerinde biçimlenmiştir. O zaman tek soru geliyor akla: Hangi hukukun üstünlüğü, hangi Tür- kiye? Kadrolaşma Devlet ve eğitim hastanelerine atanacak klinik şef ve şef yardımcıları, Tababet Uzmanlık Yönetmeliği uyannca önce merkezi bilim sınavından geçerlerdi. Ardından bir jürinin önünde sözlü sınava alınırlardı. Bu iki elemeyi geçenler görevlerine başlayabilirlerdi. MHP'li Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un isteği ile yönetmelik değiştirildi. Bundan böyle, profesör ve doçent olanlar sınava girmeden şef ya da şef yardımcısı olabilecekler. Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Iskender Sayek, işin içindeki cinliği aktardı: "Yönetmelik değişikliği perşembe gûnü yapıldı, cuma gûnü de bazı kliniklere şef ve şef yardımcılan atandı. Ataması yapılanlar arasında yurtdışında olanlar, Ankara'daki hastanelere atanıp da Ankara dışında olanlar, hatta üç ay önce yapılan sınavda başansız olanlar var." Biliyorsunuz, dürüst devlet adamı, Başbakanımız Bûlent Ecevit kadrolaşmaya karşı. Yalnızca MHP'nin kadrolaşmasına göz yumuyor, o kadar... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMtROĞLU Az Sonra! • Devlet, Metin Göktepe için tasarrufa gidiyor! Danış- tay'ın, gözaltında öldürülen gazeteci Metin Göktepe'nin annesi ve kardeşlerinin Içişle- ri Bakanlığı aleyhine açtığı taz- minat davasında, Istanbul 2. Idare Mahkemesi'nin hükmet- tiği 8.5 milyar liralık manevi tazminata ilişkin yürütmeyi durdurma istemini reddetme- si üzerine açıklama yapan ve adını gizleyen bir yetkili şun- lan söyledi: "Şuyoklukta Gök- tepe Ailesi'ne ödenecek bu para bizi biraz sarstı. Bunun üzerine yurtdışına ısmariadı- ğımız modem işkence aletle- rinin alımından vazgeçtik. Bu konuda zorunlu olarak tasar- rufyapacağız. Elemanlanmıza hep diyoruz; 'Bizi zarara so- kacak davranışlar yapmayın, uslu durun, size en gelişmiş teknikleri getirelim' diye. Ama dinlemiyorlar. Onlandaanlıyo- ruz, vatan için çabalıyohar!" Az sonra! • Istanbul'daonbinlerce in- san Ali Sami Yen Stadı'na sı- ğındı! Prof. Işıkara nın Gala- tasaray - H. Berlin maçını sey- retmek üzere bu stada gel- mesini bir işaret sayan kitle adına konuşan Istanbullu bir yurttaş, "Prof. Işıkara buraya geldiğine göre bir bildiği var- dı. Hiçbirgüç bizi buradan çı- karamaz" şeklinde konuştu. Öte yandan bir başka grup yurttaşın, Prof. Işıkara'nın Ve- liefendi Hipodromu'na gittiği yolundaki 'duyumu' ciddiye alarak hipodroma doğru yola çıktığı öğrenildi! Az sonra! • Rekabet Kurulu'na şikâ- yet! Gazete fiyatlannı 25 bin li- raya kadar indiren ve zararı- na satış yapan azman medya- dan bir grup gazeteci, Reka- bet Kurulu'na başvurdu. 'Ucuz' gazetelerden birinin genel ya- yın yönetmeni, yaptığı açık- lamada "Biz fiyatlan indirdik, satış patlaması olsun diye za- rarına satış yapalım derken karşımıza Fısıltı Gazetesi çık- tı! Ustelik bedava! Insanlar bu gazeteden başkasına ilgigös- termiyor. Gereğinin yapılma- sını istiyoruz" dedi! Az sonra! • Tansu Çiller, Yıldınm Ak- bulut ve Kamer Genç, ABD'ye gidiyor! Bu politikacı- ların ABD'ye gidişinin Ece- vit'in ziyaretiyle ilgisi olmadı- ğı, şu sıralar Amerika'yı etki- si altına alan Floyd kasırgası- nı 'Pink Floyd'un ABD turne- si' sandikları için gideceklefi öğrenildi! Gaflarıyla ünlü bu kişilerin, 'algılama' konusun- da vekil olarak Sağlık Bakanı Osman Dunmuş'u belirledik- leri belirtildi! Az sonra! • Istiklâl Savaşı gazisinden bedelli askeıiiğe ilginç yorum! Adını vermeyen gazi şunlan söyledi: "Bedelli askerlik ge- rekirse olacak, niye olmasın? Fakat insana istenen para bi- rimi dokunuyor! Niye Mark? Bizim ömrümüz, ikiAlman sa- vaş gemisinin Osmanlı bayra- ğı çekmesiyle başlayan süreç- te geçti, yıllarca cepheden cepheye koştuk, sonra da Kur- tuluş Savaşı'na katıldık. Başı- mıza ne geldiyse Alman gemi- lerinden geldi. Şimdi Alman Markı, askerlik yerine geçince insan bir tuhaf oluyor. Keşke Türk Lirası alsalardı!" Az son- ra! • Adnan Hoca'dan şaşırtan açıklama! "Niçin DYP'ye sız- maya çalıştığı" sorulan Adnan Oktar, şunları söyledi: "DYP benim için en iyi parti! O or- tamda, kendimde bulunan bir sürü özellik tespit ettim. Ora- da her şey o kadar sahte ki ben gerçek kahyorum! Lider- leri sahte, demokrasi anlayış- lan sahte, tüm politikalan sah- te. Şu halimle ben, onlann ara- sında ben, gerçekten de de- rin bir hoca, bir düşünür felan gibi duruyorum! E, daha ne isteyeyim be yahu!" Az son- ra! • Şok, şok, şok! Okullarının tatil edilmesi amacıyla, isken- derun'da Öğretmenler Oda- sı'nın üst katında kesintisiz olarak 8 dakika zıplayarak dep- rem imajı yaratmaya çalışan 5 liseli genç disipline verildi! Li- selilerden V.E. adlı genç, "Yan- lış anlaşıldık! Biz deprem mep- rem düşünmedik, kitaplardan Yunanistan'la jlgili düşmanca bölümlerin çıkanlmasını kutlu- yorduk" dedi! Az sonra! İLAN • - ' J T.C. ARHAVt KADASTRO MAHKEMESt'NDEN 1994'260Esas Davacı Orman lşletmesı tarafmdan davalılar aleyhine açılan ka- dastro tespitıne itiraz davasma yapılan yargılamalar sırasında verilen ara karar uyannca: Davalı Yunus Oğl. 1943 Dog. flyas Yılmaz Kanbur adına çıkartı- lan tebligatlann bila ikmal dönmesi neticesinde duruşma gününûn kendilerine ilanen tebligat yoluyla bildirilmesine karar verilmiştir. En son duruşma 13.10.1999 tarih ve saat 09.00'a talik olunmuştur. Davalınm belirtilen gün ve saatte mahkememizde hazır bulunma- lan ve dava ile ılgilı varsa delillen ıbraz etmeleri, aksı halde teblıga- tın yapılmış sayılacağı ve duruşmalann gıyaplarında yapılarak topla- nan delillere göre karar verileceği ilanen duyurulur. 12.12.1997 Basın: 30782 KİM KlME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(d turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl HARBİ SEMİH POROY MIRMIRLAR VĞUR DVRAK TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 18 Eylül HİCAZ r/?£NİNE D/M/tMfrU SABOrAt!. YÖNC- SAVHÇt ASK&ef SiLAH MT cePHAUE TKŞiMASf /OÇIS/Af&AA/ Ç M/K.YOUJıVA . Bu BüYüt: Tİ. 0H Omkm stmnm Irmkkrmtt T. PmıftaU**. mmtmcmk. GÖRÜŞ Dr. EMİN ĞÜRSES Şakarya Üniversitesi'ndenÇağrı Marmara depreminde, Izmit'in aksine, Ada- pazan'nın ticari merkezi büyük hasar gördü. Bu hasar sonrası şehirde sosyal ve ekonomik ha- yat durma noktasına geldi. Şehirdeki ticari faali- yetlerin durma noktasına gelmesi göçün başla- masına yol açtı. özellikle eğitimli insanlar ve or- ta sınıftan birçok insan Adapazan'ndan göç et- meye başladı. Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Ismail Çallı bu tehlikeli gelişmeye dikkat çeke- rek bunun engellenmesi için bir dizi öneride bu- lunuyor. Depremi çok az bir hasarla atlatan Sakarya Üni- versitesi, şehir merkezinde yaşayan 6 akade- mik ve idari personelini ve 10 öğrencisini yitirdi. Yaz dönemi olduğu için şehirde yaşayan öğren- cilerin önemli bir kısmı şehir dışında ailelerinin yanında oldukları için kayıp az olmuştur. Deprem sonrası yapılan incelemede üniversitenin 1300 akademik ve idari personelinin yüzde 80'inin ba- nnma sorunuyla karşı karşıya olduğu ortaya cıfc-^ mıştır. Kuruluşu 1970 yılına dayanan Sakarya Üniver- sitesi'nde 18 binin üzerinde öğrenci öğrenim görmektedir. Bunların 6 bin kadarı Istanbul'dan ve çevre ilçelerden gelmektedir. 12 bin öğrenci ise üniversite kampusunda ve şehirdeki kiralık ev ve özel yurtlarda kalmaktaydı. Depremle bir- likte bannma sorununun doğması hem üniver- site öğrenimini aksatmış hem de dolayısıyla şeh- rin ekonomik ve kültürel hayatına canlılık geti- ren öğrenci topluluğunun şehre katkısını yok et- miştir. Prof. Çallı ve yardımcısı Prof. Mehmet Duran bölgedeki ve bölge dışındaki şirketlere ve işa- damlarına çağrıda bulunarak üniversite kampu-' su içerisinde öğrenci yurdu yapmaları konusun-' da büyük çaba harcamaktadırlar. Eğer öğrenci-. lerin şehirde bannma sorunlan çözülebilirse, şeh- rin ekonomisi ve kültürel hayatına yeni bir ivme • getirilebilir. 1967 depreminden sonra yapılan iki katlı depreme dayanıklı evlerin halen ayakta dur-, duğunu, açgözfü bazı kişilerin evlerini 5-6 kata yükselttiklerini hatırlatan Rektör Çallı, bunun be- delinin ağır olduğunu, artık kuralsızlığa karşı ta- vır alınmasının ve şehirdeki yerleşimlerin 4-5 ki-" lometre kuzeye taşınmasının kaçınılmaz olduğu- nu ifade etmektedir. Üniversitenin mühendislik - mimariık birimle- ri bu konuda gerekli planlama çalışmalannı yü- ' rütmektedir. Şehir merkezi olabilecek yerier ara-. sında kuzey ve kuzeybatı kesimlerindeki üç böl- ' genin jeolojik açıdan şehir yerleşim alanı olarak kullanılabileceği belirtildi. Şu anda yapılan çalış- malann tamamen jeolojik açıdan olduğunu ifa- ' de eden Prof. Çallı, jeolojik açıdan uygun görü- len bu bölgelerde jeoteknik, çevre, şehir planla-" ması gibi üst yapıya yönelik yapılacak çalışma- '• lar sonucunda modern bir yerleşim birimi için uy- gun alanın seçilebileceğini beJirtti. -V Prof. Çallı öğrenci yurtları yapmak isteyenler için üniversite kampusunda arsa tahsis edilece- ğini ve projelerin de üniversite tarafmdan hazır- lanmış olduğunu belirterek, yardımsevrelerin yaptıklan yurtlara kendi şirket ya da şahıs isim- lerini verebileceğini de ifade etmiştik. Koç, Sa- bancı, Eczacıbaşı, Siemens gibi kuruluşların, AJ- manya'dan ve Sakarya'dan bazı işadamlannın, Adapazan Rotary Kulübü'nün şimdiye kadar üni- versiteye önemli katkıları olmuştu. Bundan son- - ra da özellikle öğrenci ve personelin bannma sorunlarını çözmek amacıyla bu gibi kuruluşla- ' nn yapacakları yardımlar şehrin yeniden ayağa kalkmasında çok önemli bir katkı sağlayacaktır. Şehrin kültürel çöküşünü önlemek için Sakar- ya Üniversitesi Rektöriüğü bünyesinde bulunan Güzel Sanatlar Fakültesi ve Devlet Konservatu- van'nda çalışmalar başlatılmış bulunmaktadır. Deprem nedeniyle yaşanan tedirginliğin ortadan kalkması, bannma sorunlannın giderilmesi ve gerekli projelerin hayata geçirilmesi için bir sü- re gerekiyordu. Bu nedenle üniversitenin açılışı , 8 Kasım'aertelenmiştir. Prof. Çallı, üniversitenin açılmasının öğrenciler açısından bir tür rehabi-, litasyon işlevi göreceğini de belirtmiştir. Sakarya Meydan Savaşı'ndan Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın önderiiğinde başanyla çıkılmış- tır. Şimdi aynı ruhla Sakarya'yı yeniden ayağa kal- dırmak zamanıdır. Bunu başarmanın yolu, var oten toplumsal dayanışmayı canlı tutmaktan geç- mektedir. Ayakta durmasını bilen toplumlar ulus- lararası alanda ciddiye alınır ve sözleri dinlenir. Toplumsal başarımız uluslararası alandaki başarımızın da ön şartıdır. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 R 2 3 4 5 6 7 8 I U II I I I I I I 9 _ 1 2 3 4 5 6 7 8 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Tıpta, damar içindeki kanpıh- tısını eritmeye yarayan tedavi yöntemi. 2/ "— Hayworth": ABD"li sinema oyuncusu...Kili- me benzer, renk- li ve motifli uzun yolluk. 3/ Bir peygamber... Çarlık Rusya- sı'nda büyük toprak sahıbı soylulara verilen ad. 4/ Erzurum'un bir ilcesi... ^ Kalayın simgesi. 5/ As- ya'dabirırmak... Jskam- ^ bilde koz. 6/ Bir cetvel 3 türö... Türk müziğinde 4 kullanılan büyük zilsiz c tef. 7/ "Onlar ki venr laf z. ıledünyayanızâmat/Bin " türlü teseyyüp bulunur - 7 -'lerinde"(ZiyaPaşa)... 8 Birnota. 8/ Bayındırlık... g Birgöstermesıfatı.9/Na- poli balıkçılannın söylediği halk tûrküsü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 5 1/ Kalp hastahklanna karşı kullanılan bir ilaç. 2/ Küçük kitap... Anadolu halklannın en eski ana tannçası. 3/ Deni- , zayısı da denilen fok cinsi... Argoda bir ıçimlık afyona ve- rilen ad. 4/ Eski dilde su... Avukatlann bağlı olduğu mes- lek kuruluşu. 5/ Omurganın bel ve kaJça arasındaki bölü- • rnü. 6/ "— Sağdıç": Fotoğrafsanatçımız... Kitap getirmemiş« peygamber. II Kaynağı antik çağlara dayanan kirişli bir çal- * gı... Şöhret... Utanmaduygusu, hayâ. 8/Süzgeç, kevgir. 9/ Haüfe Osman'ın lakabı. F L A M A N L A R R Ö T A R IY I 1 K O N | B O N N J E L A T IN | T 1 •M 0 I \K D E P A R IA L 1 •E | E K S T N T 'A S A R J_ | E R 0 T 0 M A N |
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear