Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÛL 1999 ÇARŞAMBA
14 J v U J L l LJ1\ kultur@cumhuriyet.com.tr
56. Venedik Film Festivali'nde büyük ödüller Çin ve Iran sinemasmm oldu
Zang Yimou- Alön Aslan'ı kazandı. AbbasKiarostami-JüriBüyükÖdüliL Nathatie Baye-EntyiKadınOyuncu. JimBroadbent-EnİyiErkekOyunciı. Zhang Yuan-Yönetmen Özel Ödülü.
Jürinin ve halkııı seçimi YimouKiiltiir Servisi - Dünyanın en önemli sinema et-
kınlıklennden bın olan 56. Venedik Film Festiva-
lı. Çınlı yönetmen Zang Yîmou'nun zaferiyle so-
nuçlandı Yimou. 1992 yılında aynı ödüle değer
bulunan 'Qui Ju'nunÖyküsü'nün ardından, 'Not
One Less' adlı filmiyle ikınci kez Altın Aslan'ın
.sahıbı oldu. Not One Less, Cannes'da Çin yanlısı
^ılan edılerek yanşma dışı gösterilmek istenince, fes-
Uival yönetımini protesto etmek amacıyla Yimou
Şarafından gen çekilmişti. 18 uzun ve 15 kısa met-
Tajlı yapımın yanştığı, binyılın son festivalinde
Iranlı yönetmen AbbasKiarostamiie bırbaşka Çin-
•Mi yönetmen Zhang Yüan'ın da onemlı ödüller ka-
Şeanması, 2000'lere gırerken Doğu sınemasının
-vükselışe geçtiğının göstergesı olarak değerlendi-
^rildi
» Çin'in sosyoekonomık yapısına cıddı bir eleş-
Stin getırmesıne karşın 'Not One Less'. Zang Yı-
fcnou'nun daha öncelen sansüre uğrayan pek çok
sfilmine oranla daha yumuşak ve olumlu bir yak-
"laşimın ürünüydü. Filmde, kasaba ılkokulundan bir
sürelığine aynlmak zorunda kalan öğretmenin gö-
revıni üstlenen 13 yaşındaki Gao'nun öyküsü an-
•latılıyor: bu çerçevede kırsal kesımde yaşanan yok-
luk ve çaresızlık gözler önüne senlıyordu. Yimou,
Jane Campion. Phiüp GarreL Mike Leigh, Benoit
Jacquot gıbı \ onetmenlenn arasından sıy nlarak Not
One Less'le Altın Aslan ödülünü kazandı.
Kiorastami yanşmalara katümayacak
Venedık'ın ıkincı onemlı odülü olan Jün Büyük
Ödülü ise bu yıl 'The Wuıd Wffl Carry Us' adlı
filmiyle Abbas Kiarostami'ye verildi. Yimou ve
Kıarostami'nin çalışmalan arasındaki ortak nok-
talar. ıkı filmde de kırsal kesimin konu edilmesi
ve profesyonel oyuncuya yer verilmemesiydi. Tö-
reae Altın Aslan ödülünü almayı bekleyerek ge-
le-ı ancak umdugunu bulamayan Kjarostamı, te-
şekkür etmek ıçin sahneye çıkrığında bır daha ya-
nşmalara katılmayacağını açıkladı.
Venedık'te Doğu sınemasına gıden üçüncü bü-
yük ödülün sahibi ıse ZhangYuan oldu. Yuan, Çin
hükümetınin tanımamakta ısrar ettigi 'Seveoteen
Years' adlı filmiyle 'Yönetmen Özel Ödülü'ne de-
estival
başkanı
Alberto
Barbera,
Yimou 'nun
fılminin
salonu en fazla
dolduran film
olduğunu
belirterek.
"Halkın jüriyle
aynı fikirde
olması bence
çok önemlidir"
dedi. Jüri
başkanı Emir
Kusturica da
jüriyi 'anti-
Amerikancı'
olarak niteledi.
ğer bulundu. Bu film de komünist rejımin ardın-
dan yeni bir düzene geçen Çin toplumuna getiril-
miş bir sosyal eleştiri niteliğindeydi. Yaşanan de-
ğişim, 17 yaşındayken hapse mahkûm olan ve tam
17 yıl sonra izınli olarak dışan çıkan bir genc ka-
dının gözünden beyazperdeye yansıyordu.
1 Eylül'de efsanevi yönetmen Stanlev Kubrkk'in
son filmi 'GözleriTamamenKapah'yla açılan 56.
Venedik Film Festivali'nin kapanışında, Martin
Scorsese'nin Italyan sinemasına adanmış ve Ro-
berto RosseOini'den Bernardo Bertolucd'ye değin
pek çok yönetmeni anlatan belgesel niteliğindeki
çalışması 'Tatlı Sinema' gösterildi. Bır süre önce
menenjit geçirdıği ıçin, sağlık sorunlan nedeniy-
le Venedik'e gelıp gelmeyeceğı son ana dek ke-
sinleşmeyen Jerry Lewis törende hazır bulundu
ve 'Yaşam Boyu Başan Ödülü'nü kendi dleriyle
aldı.
Dogu sinemasınm yadsınamayacak başansına
karşın, Venedık'te oyuncu ödülleri yine Avrupalı
sanatçılara gitti. 'A Pornographic Affair' filmin-
deki rolüyle Nathalie Baye 'En tyı Kadın Oyun-
cu' ve 'Topsy Turvy' fılmındekı rolüyle Jim Bro-
adbent 'En tyı Erkek Oyuncu' seçilirken 'Marcel-
k) Mastroianni Ödülü', 'Nordrand' fılmindeki ro-
lüyle Nina ProO'ün oldu. Venedik'te bu yıl ilk kez
verilen 'En lyi İlk Film' ödülüne 'Questo e il Gi-
ardino' adlı çalışmasıyla Davide Maderna değer
bulundu.
Festivalin yanşmalı bölümünde yer alan, Mari-
on Vernoux"nun yönettiği 'Rien a Faire' fılmi 'Se-
nato Başkanhgı Altın Kupası'nı alırken, Beau Tra-
vafl' fılmındekı rolü> le Claire Denis 'Venedik Ödu-
lü'nü ve Mahamet Saleh'ın yonettığı 'Bye Bye Af-
rica' adlı film 'Özd Mansiyon' ödülünü kazandı.
Kısa film dalında ise 'Gümüs Aslan' Teboho Mah-
latsi'nin 'PMinütofa YoungManDnwvning', 'Özel
Mansiyon' ise HengTang'ın 'Se-tong' adlı çalış-
masına verildi.
'En kalitesiz filmlerini gönderiyorlar'
Venedik'teki ilk yılını basany la tamamlayan fes-
tival başkanı Alberto Barbera açıklamasında, ya-
pılan seçimlerin doğruluğuna inandığını belirttı:
"Bir festivafin ardından sonuçlar her zaman tarb-
şılabilir; ama ben bu tarttşmalan çok anlamh bul-
muyorum. Venedik'te yapdan seçimlerden de ke-
sinlikle memnunum. Yîmou'nun Not One Less'i gös-
terimde sinema saJonunu en fazla dolduran film ol-
muştu. Halkınjüriyle aynı fikirde olması bence çok
önemlidir. Ben kişisel olarak Kiarostami'nin ve
Campion'un filmlerini de çok beğenmiştim. Ki-
arostamiödüBendirüdi,daha çokodül veribeydi bun-
lardan biri mutlaka Campion'a giderdi."
Jüri başkanı Emir Kusturica da seçimlerin oy ço-
ğunluğuyla yapıldığını ve değerlendirmeler sıra-
suıda herhangi bır kararsızhk anınm yaşanmadı-
ğını belirtti. Jüri üyelerinin hepsinın büyük bır si-
nema tutkusuna sahip olduklannı söyleyen Kus-
turica, en belirgin hedeflerinin 'Mumya' gibi gişe
başansına odaklı Hollywood yapımlanna karşı or-
tak bir tavır almak olduğunu belirtti ve kendileri-
ni 'anti-Ajnerikana' olarak tanımladı: "Zatenon-
lar da buraya en kalitesiz fihnlerini gönderiyorlar.
Çünkü HollvHood yapunlannın düma sinemala-
nnda gösterime girmek için herhangi bir tanıüma
ihtiyaçlan yok. Açıkçası bizün de onlara ihtiyaa-
mız yok™" Barbera. Venedik'le ılgilı gelecek yıl-
lara yonelik tasanlannın ise çok salonlu bir sine-
ma, gençlerin ucuza konaklayabilecekleri bir yer
ve ucuza yemek yiyebilecekleri bir restoran oluş-
rurmak olduğunu söyledi.
'Tenor'agörkemli veda
Ispanyollar, tenor Alfredo Kraus 'u büyük
bir törenle son yolculuğuna uğurladı
Kültür Senisi - Ünlü lspanyol tenor Alfredo
Kraus. uzun süredır savaştığı İcansere geçen cu-
ma akşamı yenik düstu Kraus 72 yaşmdaydı. Ken-
di kuşagının efsane\ i opera yıldızlan arasında yer
alan sanatçı, son olarak ocak ayında Madnd'de
sahneye çıkmış. ancak daha sonraki programla-
nnı hastahğı nedeniyle iptal etmişti. lki yıl ön-
ce esı Rosa Blanca Ley Bird' ü yitıren tenorun ar-
kadaşlan, Kraus'un çek-
tıgı acıyadayanamayarak
öldüğünu söylüyorlar
Sanatçının cumartesi
günü Madrid'deki Tıyat-
ro Real'e getirilen cena-
zesi. binlerce Ispanyolun
akınına uğradı. Müzıs-
>enler. tören yerine elle-
rinde müzık aletleriyle
bırlıkte gelirken halk, sa-
natçı ıçin açılan saygı def-
tenne duygulannı yaza-
bılmek ıçin metrelerce
uzayan bır kuyruk oluş-
turdu. Deftere yazılan not-
Jarda "Alfredo Kraus'u
tok özleveceğiz. Yalnızca
Jspanya'ya değiLtüm dün-
MI\ a çok büyük bir arma-
*an bırakarak gjtti* şek-
îınde ifadeler yer alıyor-
îdu. Sanatseverler. sanat-
5;ılar \ e dev let adamlan bi-
Jrer birer Kraus'un tabu-
iunun önünde saygı duru-
^unda bulundular. Pazar
^ününe kadar tiyatro bi-
Jıasında açık tabunınun
Jçinde bekletılen Kra-
jıs'un cesedı daha sonra
yakılarak toprağa gömül-
di
* Kırk yıldan daha uzun
inr suredir uluslararası
i>pera dünyasında çok
bnemlı bır yer kaplayan
Alfredo ICrâus. özellikle 'VVerther' operasında-
3<i olağanüstü yommuyla belleklere kazınmıştı.
JSanatçının tabutunun üzenne konan çiçek buket-
Jennden birinın üzerine de' VVerther'den bir par-
Janın notalannın iliştirilmesi dikkat çektı.
{ Kraus. İ spanyol kökenlı Avustralyalı bır baba-
•jnın oğlu olarak 1927'de Kanarya Adalan'nda
Jiünyaya geldi Çok küçük yaşta müzik dersleri
^Imayabaşlayan sanatçı. 1956'da Kahire'de Ver-
»di'nin Rıgoletto'sundakı 'Mantua Dükü' rolüy-
&e uluslararası alanda ilk çıkışını gerçekleştirdi.
kuşagının efsanevi
opera yıldızlan arasında yer
alan Alfredo Kraus. 'ayncahklı
bir sese ve olağanüstü bir
yeteneğe' sahipti.
Daha sonrapek çok filmde rol aldı ve ve tüm dün-
yada sayısız konserler verdi.
Sanatçının ölümü üzenne açıklama yapan ls-
panyol soprano MontserratCabaBe. Kraus'un ay-
ncahklı bir sese ve olağanüstü bir teknığe sahıp
olduğunu belirterek "Ohunüylebirükte dünya ope-
rasuida doldunılamayacak bir boşluk oluştu.
Çok çahşkan, m kalpli ve açık sözlü bir insandı"
dedi.
Operanın değersız bır
sanat dalı gıbi görülme-
sıne asla dayanamayan
ve doğal ortamından
başka biryerde sahnelen-
memesi gerektiği düşün-
cesine sıkı sıkıya bağh
olan Kraus. 1992'deBar-
celona Olimpiyat Oyun-
lan'nda venlen konser-
le ilişkilı olarak büyük
bir tartışmaya katılmış-
tı ve günlerce gazetele-
rin manşetlerinden in-
memişti. Sanatçı, Bar-
celona Olimpiyatlan ne-
deniyle yapılan konsere
bütün tspanyol opera sa-
natçılanmn katılmasma
karşın davet edilmemiş-
ti.
Ünlü opera sanatçıla-
n Montserrat Caballe,
Placido Domingo ve Jo-
se Carreras'nın yer aldı-
ğı konsere, önceleri Kra-
us'un davet edildığı, an-
cak daha sonra Carre-
ras'nın isteğı üzenne ka-
tıhmımn iptal edildıği
yolunda söylentiler çık-
mıştı. Kraus ise "konse-
rehiç davetedimediği, bu
nedenle de katılımının
iptal edilmesinin söz ko-
nusu olamayacağı" ge-
rekçesiyle söylentilere karşı çıkmıştı. Tartışma-
nın aslı ise daha önceki yıllara uzanıyordu. Do-
mingo, Carreras ve Pavarotti üçlüsünün 1990
Dünya Kupası'nın kapanışında verdikleri kon-
seri sert bir dille eleştiren Kraus, özellikle tenor-
lann "kupanın özel bir olay okhığu, bu nedenle
opera yapıtlarnun seslendirflmesinde sakınca ol-
madığı" şeklindekı yorumlannı da kınamıştı.
Carreras'nın, Kraus'u Barcelona'daki konsere
davet etmemesının ardında da bu eleştirilerin
yattığı söylenıyor.
• MarkElder,
Eylül 2000'den
itibaren Halle
Orkestrası'nm
eski
saygınhğını
kazanması için
çalışacak.
Ünlü şef
orkestranın
sanatsal
görüşünü
genişletmeyi
vekurumun
kendisine daha
fazla güven
duyan bir
programa
sahip olmasını
hedefliyor.
Geleneği zorlayan müzisyen
Kültür Servisi - Mark Elder,
Eylül 2000'den itibaren Manches-
ter'daki HaDe OrkestrasTnın da-
imı şefliğini üstlenecek. tngiliz
müzik dünyasının en önemli isim-
lerinden biri Elder. Ancak 1993'te
Ingiliz Ulusal Operası'ndan isti-
fa etmesinden bu yana kendi ül-
kesinde düzenli bir iş bulamamış
olması sanat çevrelerini düşündü-
ren bir konu. Üstelik Elder'ın tn-
giliz Ulusal Operası'nı yönettiğı
13 yıl, kurumun tarihindekı en
parlak dönem olarak değerlendı-
rilıyordu.
Önce Bernard Haitink'ın ar-
dından Covent Garden'ın müzik
direktörü seçilmeyı az bir farkla
kaçırdı. Bunun üzerine Sır Simon
Rattle. yakın arkadaşı olan mes-
lektaşmın kendisinden sonra City
of Birmingham Symphony Orc-
hestra'yı yönetmesini beklediğı-
ni açıkladı. Ancak orkestra yetkı-
lilen Rattle'dan farklı düşünmüş
olacak ki Elder yerine çok daha az
tanınmış Fuın Sakari Oramo'yu
atamayı yeğlediler.
Elder'ın kötü şansı Halle'den
gelen teklifle sona ermiş görünse
de Eylül 2000'de bu kez başka so-
runlarla dolu yeni bir dönem baş-
layacak. Öncelikle uzun bir dur-
gunluk dönemi geçiren orkestra-
yı yeniden hareketlendirmesi ge-
rekıyor. Güçlüklerin üzerine git-
meyi sevmesiyle tanınan Elder'ın,
orkestranın sanatsal çrtasını yük-
seltmek için epey çaba harcama-
sı gerekecek.
Halle'deki işine başlamadan ön-
ce gerçekleştirmek istediğı birkaç
projesi daha var Elder'ın: Bo-
ito'nun Meflstofele'sini New York
Metropolitan Operası'nda yorum-
layacak; bu ay ve önümüzdeki ay
da David Pountney ile bırlıkte We-
ber'ın Der Freischütz operasını
sahneye taşıyacak. Ingilız Ulusal
Operası'nda uzun yıllar birlikte
çalışan ve unutulmaz yorumlara
ımza atan Elder ve Pountney ıki-
lisi ilk kez bırlıkte Weber yorum-
layacak. Elder, konuyla ilgili ola-
rakşunlan söylüyor. "Ashnda Fre-
ischütz uzun suredir David ileyap-
mak istediğimiz bir projeydi. Her
zaman gerçek bir başyapıt okiugu-
na ve mutlaka sahneye taşınması
gerektiğine inandıgım bir parça.
Çok zengin ve taze bir bestesi var."
Sanatçı operadayken Verdi yo-
rumlanyla âkdir topluyor, ancak
ttalyan ve Alman operalanna den-
geli bir şekilde yer vermeye büyük
özen gösteriyordu. Freischütz'ü
iki kez sahnelemeye karar vermiş,
ancak ekonomik nedenlerle pro-
jeleri ertelemek zorunda kalmış-
tı.
Elder, Halle Orkestrası'nın sa-
natsal görüşünü genişletmeyi ve
kurumun kendisine daha fazla gü-
ven duyan bir programa sahip ol-
masını hedefliyor: "HaDe bu yü
Manchester'da90'ın üzerinde kon-
ser verecekmiş. Bence çok yüksek
bir rakam bu. Bunun değjşmesi
gerek. Kurumunyeniden Manches-
ter'ın kültür yaşammuı merkezin-
deld yerine yeniden kavuşması ge-
rek. Orkestranın ismi sayguılığını
koruyor oba da programı için ay-
nışevisöytenek mümkündeğiLBu-
güne kadarki sorun. ileri görüşlü-
lükile Charles Halle'ninveHans
Richter'in anısına saygı arasında
bir denge kuramamak olmuş. Bu
zaten kurumun müzik direktör-
lüğüne atanan her sanatçının gö-
zetmesi gereken bir konu."
Bır yandan geleneği korurken
bir yandan da deneysel çalışma-
lara soyunan müzisyenler arasın-
da yer alan Elder'ın Halle'ye atan-
ma dönemi de büyük önem taşı-
yor. Çağdaş izleyiciler değişik dö-
nemlere ait parçalann değişik şe-
killerde yorumlanmasından hoş-
lanıyor artık. Elder da geleneği
zorlamanın her müzısyenin göre-
vi olduğuna ınanıyor.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FtŞEKÇİ
Cahifin Odası
Bir suredir depremin yıktıklannı konuşuyoruz.
Oysa neredeyse elli yıldır bitmez tükenmez bir yı-
kım içindeyiz. Ormanlarım'ızı yaktık, köylerimizi
yaktık, denizlerimizi öldürdük, doğru dürüst birte-
mel eğitim veremediğimiz için milyonlarca insanı-
mızı yıkık kişilikler olarak yetiştirdik.
Geçmiş yıllara ilişkin hiçbir anının kalmadığı kent-
ler yaratmak yalnızca bize özgü. Bir toplum bu
denli çevresinden, geçmişinden kopanlabilir mi?
Geçmiş degerlere bakmadan, onları irdelemeden
bugünü hangi ölçülere dayanarak degertendirece-
ğiz?
Yirminci yüzyılın dünyaya gelmiş en büyük şa-
irlerinden biri ülkemizde yaşadı: Nâzım Hikmet
Onun bu ülkede yaşadığını kanıtlayacak bugü-
ne ne kaldı? Yaşadığı sokaklar, oturduğu evler,
kullandığı eşyalar nerede? Son elli yılın yıkımı ço-
ğunu yok etti. Yalnızca Atatürk'ün denize girdiği
yer olduğu için bile korunması gereken Florya kı-
yılannın kanalizasyon çukuruna dönüştürülmesi-
nin bile, ülkenin kurucusunun anısına yapılmış bir
saygısızlık olduğu düşünülmez mi?
Anılannı yazan şairlerimizin sayısı çok az.
Cahit Külebi'nin Içi Sevda Dolu Yolculuk'unu
okuyordum. Şöyle bir cümleye rastladım: "Cahit
Sıth'nın Zafer Meydanı'ndakı birapartmanda otur-
duğu sırada, Orhan, Cahit, Şahap, Necati ve ben
Şükran'dan çıktık yüriıyerek Cahit'in odasına ge-
leceğiz."
Bu odanın 1940'lann Ankarası'nın yazın ortamı-
nın merkezlerinden biri olduğunu ilk kez Melih
Cevdet Anday'ın anılar kitabı olan Akan Zaman
Duran Zaman'da okumuştum. Cahit Sıtkı'dan
sonra burayı Orhan Veli tutmuş. Orada anlatılan
şöyle bir öyküsü vardı odanın:
Gerçeküstücü akımın önde gelen ozanlanndan
Philippe Soupault, 1949'da Ankara'ya gelir ve o
sırada çok ünlü olan Garip akımının temsilcisi ozan-
larla tanışmak ister. Ozanlanmızın o sıralar konuk
ağırlayabilecek bir mekânlan olmadtğından, bu
odayı derleyip toparlayıp 'Yaprak' dergisinin bü-
rosuymuş gibi yaparlar. Burada buluşulur, konu-
şulur, şfirier okunur. Günün beklenmedik davranı-
şı Orhan Velı'den gelir. Soupault'tan çevirdiğini
söylediği şu şiirı okur:
Şakir Efendi
Koltukçu
öldü
Düngece
Çenkeş'te
öldü
Gitti
Çerkeş'te öldü gitti.
Şiiri bir kez daha dinleyen Soupault, "Aslı gibi"
der, ülkemizden aynlırken de bir gazeteciye şun-
lan söyler: "Şiiri bütün dünyada aradım, Türki-
ye'de buldum."
Melih Cevdet. bu olayı anlattığı yazısını şöyle ta-
mamlar:
"Oftıan Veli'nin eski odası, kim bilir, yıkılmış mı-
dır? O odayı Ankara Belediyesi satın alsaydı da,
kapısına, 'Cahit Sıtkı Tarancı, sonra Oıtıan Veli Ka-
nık burada oturdular. Philippe Soupault burada
konuklandı' levhasını assaydı iyi olurdu."
lyi olmasından çok öte, çağdaş edebiyatımıza
ilişkin bir tanıklığı gelecek kuşaklara aktarabilir-
dik. Yalnızca tek tek mekânlar değil, bütünüyle
kentler ve doğa bize ait şeylerse, tarihimizde, ede-
biyatımızda bir yerleri varsa korunmak zorunda-
dır.
Istanbul üzerine en güzel şiirieri yazmış Yahya
Kemai, bu kenti dil ile ötümsüzleştırmişse, artık kim-
senin 'Erenköy'de Bahar' şiirinin anlattığı Eren-
köy'ü değiştirmeye hakkı olamaz.
Bugünün Erenköyü'nde doğup büyüyen birgen-
ce 'Erenköy'de Bahar' şiiri bir şey söyieyemez. Çün-
kü o duyariığın Erenköy'ü artık ortada yoktur.
Toplumumuz acaba geçmişini yok ederken, ge-
leceğini de yok ettiğinin ne zaman ayırdına vara-
cak?
Los Panchos'un son üyesi
Altredo GH öldü
• Kültür Servisi - Meksikalı topluluk Los
Panchos'un yaşayan son üyesi Alfredo Gil de
yaşamını yitirdi. 84 yaşındaki sanatçının ölüm
nedeni anfizem (akciğer şişkinliği) olarak açıklandı.
Los Panchos özellikle 1940'h ve 50"Ii yıllarda
uluslararası bir üne kavuşmuştu. Meksika'da açık
tenli insanlara verilen El Guere lakabıyla tannıan
Gil, topluluğu 1944'te New York'ta Navarro
Moreno ve Hernando Aviles'le kurdu. Los
Panchos'un 'Rayito de Luna". 'Sin Ti' ve 'Sin un
Amor' gibi parçalan tspanyolca sözlü müziğin
unutulmaz parçalan oldu, birkaç kuşak genç ilk
aşklannı onlann parçalanyla yaşadı. Gil'in requinto
adlı küçük boyutlu gitan daha sonraki tarihlerde
triolar için standart enstrüman halıne geldi.
Topluluk altın çağlan olarak bılinen 1940 ve
5O'lerde Meksika'da birkaç filmde de rol almıstı.
K Ü L T Ü R » Ç t Z Î K
K Â M İ L M A S A R A C I
V