Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 AĞUSTOS 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Ayten Alpman, yeni çıkan albümüyle sorumluluğunu yerine getirdiğini düşünüyor
Yirmi yıl geciken buhışma...AHSEN ERDOĞAN
Bugün orta yaş ve üzerini sûrmekte
olanlardan kim anımsamaz ki Ayten
AlpmanV Ülkemizde Batı müziği söy-
leyen ilk kadın şarkıcılardan biri o. Şar-
kıları zaman içerisinde başkalan tarafin-
dan da yorumlanarak bugüne dek gel-
di. 'Tek Başına', her seferinde yeni bir
düzenlemeyle farklı şarkıcılann albüm-
lerinde yer aldı. 'Memleketim' ise baş-
lı başına bir fenomen oldu. Kıbns Ba-
nş Harekâtı'nın resmi şarkısıydı nere-
deyse. Ulusal duygular kabardığında
marş gibi dillere dolandı bu şarkı. 'Ve
Tann .\şkı Yaratti', 'Neden Sanki Dün-
ya Dar Gelir' ve daha bir dolu şarkı. bu-
gün ilk kez dinleyenler için bile çok şey
ifade etmiyor mu?
Ayten Alpman. uzun bir süredir yok-
tu mûzik dünyasının içinde. Müzikal
eğilimlerin sosyal ve politik eğilimler-
le koşutluk gösterdiği, çabuk tüketilir-
liğin bir deger haline geldiği, yozlaş-
manın, bayağılığın ayyuka çıktığı bir
ortamda, ülkemizin yetiştirdiği en iyi
yorumculardan biri olan Alpman elini
eteğini çekmişti mûzikten. Yirmiye ya-
km kırk beşlik ve iki albûmle müzik ya-
şamını noktaladığını düşünûrken, ge-
çen günlerde kendi adını taşıyan bir al-
bûmle yeniden çıkageldi. Onünün do-
ruğunda olduğu 1967-1977 dönemini
kapsayan on iki güzel şarkıyı ıçeren al-
büm, Ada Müzik'in 'Eski kırkbeşlikler-
Tûrk Pbp Tarihi' serisinden çıktı.
'Eski parçalanma acırdım'
- Nasıl bir gereksinimin ürünü bu aJ-
büm?
ALPMAN - Müzik yaşamımın son
on yedi yıh bomboş geçti. Ne bir plak
teklifi aldım ne de konser teklifı... Es-
kiden söylediğim parçalan dinleyip din-
leyip acırdım onlara. Çok güzel şarkı-
lar çünkü; çok değerli müzisyenlerle ça-
Iışılarak yapıjmış şarkılar. Fikret Şeneş,
Ülkii Aker, ÜmH Aksu gibi çok önem-
li söz yazarlannın imzasını taşıyorlar.
Uzun süredir onlan bir albümde topla-
mayı istiyordum. Sonra bir gün Ada
Müzik'ten Murat Hasan geldi ve "Genç-
ler sizi tanımıyor, bu parçalan yeniden
canlandırahm ki sizi tanısınlar" dedi.
B
(Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
u albümü yapmakla önemli bir görevi yerine getiriyormuşum gibi hissettim. Çünkü
bugünün yoz müzik ortamında gençler başka bir şeylerin arayışı içerisindeler. Onlara,
'Sizin şimdi aradığınız şeyleri biz kırk sene önce bulmuşuz' demek istiyorum.
Müzik duygusunu yakalamışız, ki bu şimdi çoğu müzisyende olmayan bir şey.
Elimdeki parçalan verdim, geri kalanı-
na kanşmadım. Bir yandan da önemli
görevi yerine getiriyormuşum gibi his-
settim. Çünkü bugünün yoz müzik or-
tamında gençler başka bir şeylerin ara-
yışı içerisindeler. Onlara.
k
Sizin şimdi ara-
dığınız şeyleri biz lark sene önce bulmu-
şuz' demek istiyorum. Müzik duygusu-
nu yakalamışız, ki bu şimdi çoğu mü-
zisyende olmayan bir şey.
-Onca sene hiçbir teklifalmamanızın
nedeni nedir sizce?
Bizler caz kulüplerinde ve gece ku-
lüplerinde çalışırdık. Böyle yerler şar-
kıcılar için tam anlamıyla bir okuldur.
Ancak bu kulüpler yirmi beş sene önce
birer birer kapanmaya başladı, korkunç
bir arabesk furyası çıktı ortaya. Bu mo-
dadır, geçer, biraz sabredelim dedim.
Elimi ayağımı biraz çekeyim, arabesk-
çiler de heveslerini alsınlar diye düşün-
düm. O aralık çok mutlu bir üç-beş se-
ne geçirdim. tstediğim kitaplan oku-
dum, istediğim yerleri gezdim. Tam ara-
besk bitti, geri döneyim derken pop ftır-
yası başladı. Her gün on-on beş şarkıcı
mantar gibi bitiyordu. Hangisinin ismi
nedir, kim ne söylüyor, birbirine kanş-
tırdık. Bu sefer de oturup bu fırtınanın
dinmesini bekledik. Hâlâ da bekliyomz
ya... lşte o aynlık döneminde biraz bel-
leklerden silindim.
- Unutulmak kırdı mı sizi?
-Tam anlamıyla unutuldum diyemem,
çünkü 'Memleketim' şarkısı beni kü-
çük bir kitleye her dem hatırlattı. Orta-
lıkta olmadıgım dönemlerde Ajda Pek-
kan'ndan Candan Erçetin'e kadar pek
çok şarkıcı parçalanmı söyledi. Genç-
ler kim olduğumu, görüntümü bilmi-
yorlarbelki, ama şarkılanmı ezbere söy-
lüyorlar.
'Dk göz ağnm caz'
-Albümdeki şarkılar 1967-1977 döne-
mini kapsıyor. O dönemin müzik orta-
mını kısaca değeıiendirir misiniz?
O dönemin akımı, Türkçe sözlü ya-
bancı parçalardı. Açık konuşmam gere-
kirse bu akımı hiç beğenmemiştimben.
Ama caz söyleyeceğim ortam olmayın-
ca zorunlu olarak bu tarza yöneldim.
En çok da San Remo Yanşması'na ka-
tılan şarkılan söylerdim: 'Sensiz Ol-
maz', 'Tek Başına', 'Ben Böyleyim' gi-
bi... Baktık ki bu şarkılar çok tutuyor.
devam edelim dedik. Ben sevmedim,
ama halk sevdi. Neden Türkiye'de üre-
tilen müziği yorumlamadmız diye so-
rabilirsiniz. Bu mümkün değildi, çün-
kü bizim zamanımızda Batı müziği ya-
pan bestecı yoktu. Gerçi şimdi de -iyi
işler yapanlarda olmasına karşm- var sa-
yılmaz.
- Caz söylemek içinizde bir ukde ola-
ark kalmadı mı?
Kalmaz mı? ilk göz ağnm o benim.
Ama dönem dönem ara vermek zorun-
da kaldım. llham Gencer'le beraberli-
ğimizde açtığımız Çatı adlı gece kulü-
bünde dans müziği söylüyordum, daha
sonra da para kazanabilrnek için dans mü-
ziği söyledim. Gencer'le evliliğimiz bit-
tikten sonra tsveç'e gittim ve ülkenin en
büyük caz orkestrasıyla çalıştım. Ve
Türkiye'ye büyük bir hevesle döndüm.
Gerek eğitim gerekse deneyim bakı-
mından oradan çok dolu gelmiştim ve
sanmıştım ki, bir caz söyleyeceğim, Tür-
kiye yıkılacak. Nerdee? Türkçe sözlü ya-
bancı müzik furyası başlamıştı döndü-
ğümde. O günden sonra da çok az fır-
sat bulabildim. Fakat Neset Ruacan'ın
yöneftiği TRT Caz Orkestrasryla birlik-
te, biri geçen yıl tstanbul Caz Festivali
kapsamında olmak üzere üç kez konser
verdim. Bu albümümün çıkması dışın-
da son senelerdeki en büyük mutluluğum
bu orkestrayla verdiğim konserler ol-
du.
_.„,, ÖZEL YETENEK SINAVLARI TARTIŞILIYOR (3)
'Sanatın eğitiıııi bireysel olmah'
ESRA AlJÇAVUŞOĞLU
Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK)Başkanı Prof.
Dr. KemalGürüz'ün, ortaöğretimden yükseköğ-
retime geçiş sisteminde ileriki yıllarda değişik-
likleryapılabileceğini, buna bağlı olarak re-
sim, müzik ve beden eğitimi gibi alanlarda
uygulanan özel yetenek sınavlannın kaldı-
nlabileceğini açıklamıştı. Konu ile ilgili so-
ruşturmamıza sanatçılardan ve öğ-
retim görevlilerinden ge-
len tepkiler çoğunlukla ye-
ni sistemin 'yanlışlığı' üze-
rine odaklaruyor.
KAYA ÖZSEZCİN
(Hacettepe Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi
Dekam-Sanat Eleştirmeni)
Güzel sanatlann, kendi-
ne özgü sistem özellikleri
gösteren bir yapı karakteri
vardır. Güzel sanatlar eği-
timi veren kurumlann 2547
sayılı yasa kapsamma alın-
masıyla başlayan birtakım
tartışmalar yetenek sınavla-
n hakkında da birtakım yo-
rumlar yapılmasma yol aç-
mış görünmektedir.
Bütün sorun güzel sanat-
larda geçerli olması gere-
ken sisteme ilişkin uygula-
malann bugün bile yeterin-
ce kavranmamış olamsından
kaynaklanmaktadır. Kayınlma
olaylan gerekçe gösterilerek özel
yetenek sınavlannın önümüz-
deki ders yılından itibaren kal-
dınlacağı yolundaki haberler
de, bu alana dışardan bakışın
getirdiği birtakım karmaşık
sonınlan içermektedir.
Yetenek sınavı olmadan
güzel sanatlar fakülteleri-
ne öğrenci alınması müm-
kün değildir. Öte yandan
orta öğretim kurumla-
nnda özel yetenek ge-
rektiren resim ve mü-
zik gibi derslerin bugün öğretilme düzeyindeki
çelişkiler göz önüne alınırsa bu disiplini orta öğ-
retimdeki başan düzeyiyle ilişkilendirecek bir
değerlendirmenin ne kadar yerinde olacağı, ne öl-
çüde olumlu sonuç vereceği tartışılabilir. Üni-
versitelerin kendi yapılan içinde güzel sanatlar
fakültelerinin özgür seçim ve değerlendirme mo-
dellerine göre bugün uygulamakta olduklan yön-
tem belki bazı yönlerden ele alınabilir, iyileştiri-
ci önlemler düşünülebilir.
Ama merkezi sınav sistemine göre standart öl-
çülere bağlıyacı bir değerlendirme yapmak bu öl-
çülere göre öğrenci seçmek alanın yapısına ay-
İan düşer.
Güzel sanatlar, yeteneklerin yanştığı bir alan-
dır. Yani işin özünde en iyi olanı ya da olanlan
seçme çabası egemendir. Önemli olan bu seçimin
n
doğru ve nesnel ölçülere göre yapılmasıdır. Bu-
na karar vermesi gerekenler de konunun uzman-
lan ve öğretim elemanlandır.
Dolayısıyla özel yetenek sınavlan benim gö-
rüşüme göre günümüzde yürütülen yöntemler
içinde sürdüriilmeli. Ancak daha iyi sonuç
alınabilecek birtakım yan öneriler gene ko-
nunun ilgilileri ve uzmanlan arasındaki ko-
ordinasyonla sağlanabilir.
MÜJDAT CEZEN
(Sanatçı)
Konservatuvarlar ve
akademiler özel yetenek
sınavı yapmadan nasıl öğ-
renci alacak? YÖK eğer
böyle bir uygulamayı baş-
latırsa sağır ve dilsiz bir
öğrencinin tiyatro bölü-
müne girmesi kaçınılmaz
olur. Ya da en ufak bir re-
sim yeteneği olmayan öğ-
renci akademiye girebilir.
YÖK kurulduğundan bu
yana eğitmenlik yapıyo-
rum. O günden bu yana da
ısrarla konservatuvar ve
akademilerin bir an önce
YÖK'den aynlmasını ve
özerk olmasını vurgulu-
yorum.
Bu işin yüksek puan
tutturmakla bir ilgisi ol-
madığını düşünüyorum. Ak-
si halde kimin operaya, kimin
tiyatroya, kimin resim bölü-
müne gireceğini belirleye-
mezsiniz. YÖK'ün böyle
bir hata yapacağını sanmı-
yorum ama yapar, yapar-
sa da hiç şaşırmam.
BEDRİ BAYKAM
(Sanatçı)
Güzel Sanatlar Fa-
kültelerine girişte
yetenek sınavlann-
datorpil işlediği iddi-
alan ne yazık ki sürekli olarak yıllardır karşımız-
da... Ve bugüne kadar bu fakültelerin iddialarakar-
şı biryanıt aramadıklan veya vermedikleri de or-
tada. Ama Güzel Sanatlar Fakültelerine girişte ye-
tenek sınavlanm toptan ortadan kaldınp tüm so-
rumluluğu YÖK'e vermenin de birçok başka
mahzuru var. Bu arada güriümüzün çağdaş sanat
anlayışında eski yetenek sınavı tiplerinin günü-
müz koşul ve gerçeklerine, sanatsal beklentileri-
ne ne kadar uygun olup olmadığı da çok ciddi bir
tartışma konusudur.
Özetle bu konu siyah veya beyaz diye doğru
ve yanlışı kolayca ayırt edebileceğimiz bir alan
değil. Birçok gri bölgesi olan birproblemdir. Yıl-
lardır Güzel Sanatlar Fakültelerine seçilemeyen
onca aday, suçu tanıdıklar aracılığıyla bu okulla-
ra giren torpilli adaylara atmaktadır.
Burada yapılması gereken, Güzel Sanatlar Fa-
külteleri yöneticileri ve YÖK'ün beraberce bir ma-
saya oturup bu sorunu tüm doğrulan ve eğrile-
riyle beraberce analiz edip objektif doğruya hiç-
bir inatlaşma yaşamadan beraberce ulaşmaya ça-
lışmalandır.
HÜSEYİN CEZER - .
(Sanatçı)
Universite giriş sınavlannda güzel sanatlar eği-
timi yapan kurumlarda, yetenek sınavının kaldı-
nlması çok yanlış bir uygulama olur. Ve temel eği-
timde bir türlü yapılamayan bir uygulamamn,
öğrencilenn belirginleşen yeteneklerini içeren
bireysel dosyalann tutulmasından doğan boşlu-
ğun verdiği zaran, daha da derinleştirir.
Oysa, herkes bilir ki. bir toplumun her alan-
da yükselmesi ve gelişmesini sağlayan
bireylerinin kendi yetenekleri alanın-
da yaptıklan katkılann toplamıdır.
Gençleri, belli konulardaki aynca-
lıklanm hesaba katmadan yönlen-
dirmek, hem bireysel olarak onlara.
hem de onlardan hizmet bekle-
yen topluma fayda getirmez,
büyük zarar verir.
MAHİR CÜNŞIRAY
(Sanatçı)
YÖK'ün torpiliddi-
alan nedeniyle uygu-
lamak istediği bu sis-
tem i, gereksiz bir ba-
hane olarak görüyo-
rum. Kuşkusuz Güzel
Sanatlar Bölümleri-
ne girişte torpiller
yapıldı. Ama bu eğer
bir nedense o zaman
o okullara alınan
eğitmenlere de bir
basamak sınavı ya-
pılması gerekiyor.
Anladığım kadany-
la YÖK, bütün üni-
versiteleri belli bir stan-
darta oturtmaya çalışı-
yor. Sanırım bir sa-
natçı ile bir mühendis
arasındaki farkı çok
iyi bilmiyorlar. Bu
sistemle bile fıre ve-
rirken. yeni uygula-
ma ile olumsuzluk
yüzde 90'lara çıkacak. Böylece hasbel kader ba-
zı kişiler bu bölümlere girmek durumunda kala-
cak. Daha ciddi uygulamalara ihtiyacımız var.
Örneğin uzmanlan bir araya getirerek bir hafta-
lık ya da on günlük kurslar yapılabilir.
ALİ TEOMAN CERMANER
(Sanatçı)
Sanatsal eğitim bireysel yapıda olmak zorun-
dadır. Bu alanda kişinin kişiselliği, özelliği son
derece önem taşır. Eğitim sürecinde de sınavın-
da da kitlesel eğitim bağlamında ele alınması tek
yanh, tek doğrulu, tek yönlü yaklaşımlarla değer-
lendirilemez. Başvuran her öğrenciyi yazıkki
okula kabul edemiyoruz (koşullanmızdan ötürü)
öyleyse elemek zorundayız.
Bu noktada doğru yöntem ve doğru yaklaşım-
la insanlann yetenek ve eğilimlerini doğru de-
ğerlendirmek gerekir. Test usulü zekâ ve bilgi
ölçümlerinin bireylerin özelliklerini gösterebi-
leceği inancında dcğilim. Bizim alanlanmızda
yetenek de zekâ da tek tip değildir. Çokyönlü-
lüğünü benimseyip ona göre değerlen-
dirmek daha tutarh yaklaşımdır.
PİKMEN C O R O N
(tstanbul İ nKersitesi Edebiyat Fa-
kültesi Tiyatro Bölümü Başkanı)
Özel yetenek smavlannm, kayır-
ma iddialan gerekçe gösterilerek
kaldınlmak istenmesi ne derecede
doğru ve sağlıkh bir yaklaşımdır?
Aynca "kayrma" bu sınavlan yapan-
lan töhmet altında bırakmaktadır.
Bu bakımdan da anlamakta zorlan-
dığım güvensizliğin belirtilerini ta-
şımaktadır. Istanbul Üniversitesi Ede-
biyat Fakültesi Tiyatro Bölümü, al-
tı yıllık birbölümdür. Açıldığı gün-
den bu yana özel yetenek sınavıyla
öğrenci almaktadır.
Çünkü dramaturji ve eleştiri ağır-
lıklı bu bölüme girecek bu öğrenci-
lerin alanlannda sağlıkh aşamala-
n gerçekleştirebilmeleri için bel-
li sanatsal niteliklere ve estetik
kaygılara sahıp olması gerekli-
dir.
Bu niteliklere sahıp olma-
yan bir kişinin salt OSS'den
belli bir puan aldı diye bö-
lüme girmesinin kime
ne yaran olabilir?
Böyle bir karar sanat
eğitimi veren okul-
lan zorlamaktan öte-
ye geçemez.
Not: Mimar Sinan Üniver-
sitesi yetkilileri bu konudaki görüş-
lerin üniversitenin akademik organla-
nnda görüşülüp, tartışıldıktan sonra de-
ğerlendirilerek bir sonuca vanlacağını düşü-
nüyor.
BİTTİ
Çeviri Bültenrnin yeni sayısı
• KültürSenisi-Bir
uzmanlık alanı olarak
çevirmenlik mesleği ve
çeviriyi özendirmek,
konuşulup yazılmasına
ve mesleğin
saygınlığımn gelişmiş
üleklerdeki düzeyde
yaygınlaşmasına ortam
hazırlamak,
üniversitelerin
mütercim-tercümanlık
bölümü öğrencilerine
de profesyonel ipuçlan
vermek amacıyla üç ayda bir yayımlanan Çeviri
Bülteni'nin yeni sayısı çıktı. Derginin bu sayısında
kurulma aşamasındaki 'Çeviri Demeği' geçici
yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Hasan Anamur'un
çağn makalesi, Oya Sebük ve Enver Yücel'le
söyleşiler, Ulusal Çeviri Sempozyumu'ndan
haberîer, Marmara Üniversitesi tarafından
yayımlanan kitabı 'Erek Odaklı Çeviri Yaklaşımı
Eleştirisi' hakkında Tunç Özben'le söyleşi, Yrd.
Doç. Dr. Osman Aslan, Neşe Başar, Mark Bahar,
Ümit özaydın, Alper Taşpınar ve Ali Yalıman'ın
makale ve röportajlannın yanı sıra Çeviri
Dünyası'ndan haberler yer alıyor (288 30 76)
Soykırıımn tanığı nesimiep
• Kültür Servisi - Auschvvitz toplama kampında
soykınma uğrayan Çingenelerin resmini çizen kadın
Yahudi ressam Dinah Babbitt'in tablolannı soykınm
müzesinden geri alma talebi, Amerika ve Polonya
arasında gerginliğe yol açtı. Müze yetkilileri,
Babbitt'in çizdiği yedi suluboya tablonun belgesel
değer taşıdığını ve soykınmla ilgili bütün belgeleri
ellerinde tutmak zorunda olduklannı belirtiyor. 20
yaşındaki güzel sanatlar öğrencisi Dinah Bobbitt,
1942 yılında annesiyle birlikte Çek Cumhuriyeti'ne
götürülmüş, 1943 yılında da Auschwitz'e sevk
edilmişti. Kampta Çingeneler üzerinde tıbbi
deneyler yapan ve zalimliğiyle tanınan Doktor Josef
Mengele, Babbitt'i zorla odasına getirterek ölecek
olan Çingenelerinresimleriniyaptırdı. Sanatçı,
tablolannın varlığından 1973 yılında Hollywood'da
animatör olarak çalışırken haberdar oldu. Amerikan
Kongresi son bir aydır şu anda 73 yaşında bir
Amerikan vatandaşı olan Babbitt'in tablolannın geri
verilmesi konusunda Polonya hükümetine baskı
uyguluyor.
Di Caprio'nun başı çevrecüeple
yine dertte
• Kültür Servisi -
Leonard Di Caprio'nun
başrolünü üstlendiği
Tayland'ın Phi Phi
sahillerinde çekilen The
Beach (Kumsal) adlı filmin
ekibi çekimlerin
tamamlanmasının ardından bir
kez daha mahkemeye verildi.
Çekimler sırasında çevreciler
tarafından sahili kirlettikleri
ve doğanın yapısını bozduklan gerekçesiyle
çevreciler tarafından sık sık protesto edilen Di
- Caprio ve 20rtı Century Fox Film şirketi, 7 Eylûl'de
bir kez daha mahkeme karşısına çıkacak. Di Caprio,
filmin çekimleri sürerken film şirketinin sahili
aldığından daha iyi bir durumda bırakacağını ve
filmin gösterime girmesinin ardından turizmin de
canlanacağını belirtiyordu. Alex Garland'ın aynı
adlı romanından uyarlanan tartışmalı film,
Tayland'a tutkun bir gezginin yurtlanndan edilmiş
bir grup Bahhnın yaşadığı uzak bir adaya gitmesini
konu alıyor.
Çehov'un Yeni Bulunmuş Mkâyeteri
• Kültür Servisi - Anton Çehov'un gençlik
döneminde yazdığı otuz sekiz hikâyenin bir araya
getirildiği Yeni Bulunmuş Hikâyeler, Yapı Kredi
Yayınlan Edebiyat Dizisi'nden çıktı. Çehov 26
yaşındayken Marya Ksilyova'ya yazdığı mektupta
'Yazabildiğiniz kadar çok yazın! Parmaklannız
kınlana dek yazın, yazın, yazın!" diyordu. Yeni
Bulunmuş Hikâyeler'deki kısa anlatılar ve hikâyeler
Çehov'un edebiyat yaşamının en üretken dönemine
rastlıyor. 1880'lerde Rusya'nın çeşitli dergilerinde
yayımlanan bu hikâye ve anlatılar, Amerikalı yazar
ve çevirmen Peter Constantine tarafından New York
Halk Kütüphanesi'nde bir araştırma sonucunda
rastlantı eseri bulunmuştu.
Kaml Yavuz'un karikatiip sergisi
• Kültür Servisi-Kamil Yavuz'un insan ve
hayvanla ilgili olarak seçtiği çeşitli konulardaki
karikatürleri Bayramoğlu Hayvanat Bahçesi Kuş
cenneti ve Botanik Parkı sergi salonunda
sergileniyor. 40 renkli karikatür ve 10 kolaj
fotoğrafin yer aldığı sergi 31 Ağustos'a kadar
izlenebilir. Aynntılı bilgi için 0262 635 57 43
numaralı telefondan bilgi alınabilir.
Medyavizyon'tfa gazetecffik etiği
• Kültür Servisi-Ajans
Press Medya Takip Merkezi
tarafından yayın hayatına
kazandmlan ve iki ayda bir
yayımlanan
Medyavizyon'un yeni sayısı
çıktı.Başta halkla ilişkiler,
reklam, televizyon ve basın
dünyası olmak üzere tüm
medya temalannı işleyen
dergi artık bayilerden de
temin edilebilecek. Derginin
temmuz- ağustos sayısında
gazetecilik etiği vereklamcıhkkonulannın arka
planına iniliyor.
Türkçenin zenginleştipilmesi
kuruttayları
• Kültür Servisi -Yıldız Teknik Üniversitesi'nde
23-24 Eylül tarihlerinde Türkçenin
Zenginleştirilmesi Kurultaylan adı altında bir dizi
oturum gerçekleştirilecek. 23 Eylül 1999 Perşembe
günü yapılacak dilbilim. dil bilinci, dil yanlışlan
Dil devrimi ve sonrası konulu otunımlan, 24
Eylûl'de dil devrimi ve edebiyatçılanmız, eski ve
yeni dil kurumlannın dile bakışı, Türkçenin
özleşmesinde ölçü konulu oturumlar izleyecek.
Açıhşı Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve
Başbakan Bülent Ecevit tarafından
gerçekleştirilecek ve genel bir değerlendirmeyle son
bulacak kurultayın kapanış konuşması Prof. Talat
Halman tarafından yapılacak.İki gün boyunca
çeşitli sergilerin ve imza günlerinin gerçekleşeceği
kurultayda, aynca Türk Dil Kurumu kuruculan
olmalan nedeniyle dört kurucu yakınına, TDK
ödülü almış 75 yaşını doldurmuş dokuz sanatçıya
ödül verilecek.