14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURtYET 19 AĞUSTOS 1999 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Son Ödünler ve 28 Şubat Süreci... Dr.AlevCOŞKUN G eçenhaftaTBMM'den önemli yasalar geçti. Son genel seçımlerde birbirlerine en sert bir biçimde çatan, birbir- lerini suçlay an sağ par- tiler, bir anda birleştiler. IMF'nın isteklerini yerine getirmek için adeta bir "kutsal ıttrJak" oluşturdu- lar. Sonunda karşıdevrimcilere ödünler verildi. Özellikle Siyası Partiler Yasa- sı'nda yapılan kimi değişikliklerle. ana- yasayaaykın hareketleri sürdüren sıya- sal partilerin kapatılma süreci zorlaştı- nlırken. Erbakan.Şevki Yılmaz ve bun- largibilerin yenıden milletvekili olabil- melerine olanak tanındı. Bu durumu ele alan kimi yazarlar, 28 Şubat sürecinin sona erdiğini belirten sav- lar ileriye sürdüler. Nasıl olmasın ki: Anayasanın "özû- ne dokunma" gibi en temel konularda dahi, siy asal partilerin eylemleri açısın- , dan Anayasa Mahkemesi'nin yetkileri daraltıldı. Siyasal Partiler Yasası deği- şime uğradı. * 28 Şubat sürecinin en önemli ilke- si olan sekiz yıllık kesintisiz eğitim, yaz aylannda açılacak Kuran kurslany la de- lindi. * Imam-hatip liselerinin mesleki öğ- renim kurumu olma ilkesi bir yana bı- rakılarak, bu liselerin mezunlanna po- lislik gib.i kamu yönetiminın en hassas alanlannda yer almalannın kapısı açıl- dı. * Bunlar yetmezmiş gibi sayın başba- kan, kendi Meclis grubunda son yılla- nn en büyük "takiyye ustasını" korumak ve kollarnak durumuna düşüyordu. Hat- ta "takiyye belki ileride içtenüğe dönü- şebilir" savını öne sürerek herkesi şaşır- tıyordu. Tüm bu olgular alt alta sıralandığın- da, kimi köşe yazarlannm 28 Şubat sü- recinin sona erdiğini belirtmelerine hak vermemek olanaksızdır. Tüm bu olgalara, bu somut gelişme- lere karşın biz 28 Şubat sürecinin sona eremeyeceğini ileriye sürüyoruz. Bu dü- şüncemizın dayanağı, 150 yıllık çağ- daşlaşma tarihimizdir. Sadece 28 Şubat öncesi, toplumsal dinamikleri yeniden anımsamamız bile bize umut vaat edi- yor. Çünkü 28 Şubat süreci sadece MGK'ye katılan kimi askerlerin istem- leri ile oluşmamıştır. O süreç sivil top- lum örgütlerinin bir araya gelmesiyle başladı. 28 Şubat 1997 öncesinde geliş- tirilen "Sürekli aydmhk için bir dakika karanhk" eyleminin tüm ülkede top- lumsal bir coşku, gösteri, katılım ve da- yanışmaya dönüştüğü unutulmamalıdır. Atatürk cumhuriyetını, anayasamı- zın çağdaş laiklik ilkelenni destekle- mek için o günlerde, on binlerce kadı- nın bir araya gelerek Ankara'da Anıtka- bir'e yürümeleri unutulmamalıdır. Bu yü- rüyüş, Islam toplumlannda, benzeri gö- rülmemiş birtoplumsal ve siyasal eylem olarak algılanmalıdır. Siyaset bilimi, ileride bu eylemi karşıdevrimcilere kar- şı verilmış, son derece önemli bir sivil toplum hareketi olarak değerlendire- cektir, laik demokrasimizin gelişmesi ve korunması sürecinde, demokrasi tari- himizde bir smır taşı olarak yer alacak- tır. tşçi sendikalan, esnaf kuruluşlan, ka- mu emekçileri kuruluşlan, odalar birli- ği ve işveren sendikalannın birleşmesiy- le oluşan sivil örgütler topluluğunun, siyasal parti başkanlannı ve cumhur- başkanını ziyaret edip. Atatürk ilkeleri doğrultusunda tavır koymalan da unu- tulmamalı, hafıfe ahnmamalıdır. Bu eylemler ashnda gerçek demok- rasinin gelişmesini sağlayan toplumsal tavırlardır. Kanımızca bu hareketler, o günkü çağdışı hükûmetin istifa edip git- mesinde etken olmuştur. Daha da önem- lisi o günkü siyasal ve toplumsal tavır- lan anlayamayan siyasal partilerin da- ha sonraki genel seçimkrde oy oranla- n düşmüş, halk tarafindan cezalandınl- mışlardır. Bu eylemlerin aydınlar ve geniş halk kitleleri tarafindan desteklenmesi de ka- nımızca son yıllarda Türk demokrasisi- nin en önemli kazanımlandır. 28 Şubat öncesındeki tüm bu toplum- sal gelişmeler kenara irilemez, naif de- ğerlendirmclere tabi tutulamaz. Toplumlann siyasal tarihinde sivil toplum örgütlerinin böylesine birleş- meleri, uzlaşmalan koiayca gerçekleş- mez. Bu toplumsal gelişmeİCT ve eylemler ülkemizde demokrasinin yavaş da olsa güçlendığinı, toplum kesimlerinin de- mokrasinin dört yılda bir yapılan genel seçimlerden ibaret olmadığının bilinci- ne vardığını gösterir. Demokrasi, onun vazgeçilmez ön koşıüu olan laiklik il- kesi etrafinda büyük çoğunluk birleşe- bilirse, yaşayabilir. 28 Şubat öncesi, la- iklik karşıtlanna karşı tavır olarak ge- liştirilen eylemler, demokrasinin temel- lerini özümsemeye başladığımızı gös- teren toplumsal göstergelerdir. Zaten, MGK'nin 28 Şubat 1997 gü- nü aldığı kararlar bu toplumsal dina- miklere dayanmıştı. Bu toplumsal dina- mikler olmasaydı. bu kararlar boşlukta kalırdı. 28 Şubat kararlannın esası, çağdaş- laşmanın, demokratikleşmenin önün- deki yapay engellerin kaldınlmasıydı. Amaç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa- sı'nın temel ilkelerine bağlı kalmaktı, de- mokrasinin önünü açmaktı. 28 Şubat 1997 kararlan Atatürkçü düşünce zincinnin günümüze gelen hal- kasıdır. Bu kararlar, tarikat, ticaret, siyaset üçgeninin çevrelediği. akçalı çıkar he- saplan ve oy hesaplan nedeniyle önü tı- kanan demokrasinin dogal gidişine ola- nak tanımaktı. Geriye dönülmez 28 Şubat sürecinin Anayasamızın 1. maddesinde "Türkiye Devleti bir Cum- huriyedir'', 2. maddesinde Türkiye Cum- huriyeti'nin "Atatürk mUliyetçiüğine bağlı demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti" olduğunu belirten nitelikleri- nin korunması için alınan yasal karar- lardan başka bir anlamı yoktur. Öyleyse, 28 Şubat süreci sona ermez, durmaz. Çünkü, Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma geri- ye dönülemez bir süreçtir. Bu yazımızdan gülluk-gülistanlık bir tablo çizmek çabasmda olduğumuz gi- bi bir sanıya kapılınmasın. Özellikle 1950'den sonra ülkemizde karşıdevrim- ci güçlerin nasıl ürediğini ve geliştiği- ni çok iyi bilenlerdeniz. Bu karşıdevrim- ci hareketin devletin bütçe olanaklany- la bilerek ve istenerek nasıl geliştirildi- ğini çok iyi izleyenlerdeniz. Bunlann bir yandan dınin siyasette ve iç politikada araç olarak kullanılmasının sonralan da, dış etkilerle (yeşil kuşak vs.) nasıl geliştirildigini, korunduğunu ve büyü- tüldügünü yaşayanlardanız. Karşıdevrim- cilerin artık yazılı ve görsel basma ve fınans kapitale sahip olduklannm ayır- dındayız. Bu nedenle bu karşıdevrim sürecini hiçbir zaman küçümsemek ni- yetinde değiliz. Ancak, eğer laiklik ilkesine dayalı Türkiye Cumhuriyeti yaşayacaksa; Eğer demokrasi gelişecek ve Türk toplumu çağdaş uygarlık düzeyine ula- şacaksa, 28 Şubat sürecinin temsil ettiği ana fel- sefe duramaz, sona eremez. 31 Mart'ta karşıdevrim hareketi na- sıl ilerici güçler tarafindan 89 yıl önce tersyüz edildiyse, günümüzün ipek kra- vatlı 31 Martçılan da, karşıdevrimcile- ri de, başanlı olamazlar. Kimi siyasal güncel hesaplar nedeniy- le kimi mevzileri elde etmiş görünebi- lirler, ama uzun erimde bu çok ufak bir aynntıdır. Kim ne derse desin, Meclis'te kim ne yaparsa yapsın, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri sürecektir. Türk top- lumu daima ileriye gider, çağdaş ol- mayan gerici hareketler asla başanlı olamaz. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bu Kaçıncı Ders! Isa'dan önce 18. yüzyılda Hammurabı yasalanna göre "Bir usta, bir adam için ev yaparsa, işi sağlam olmaz, yaptığı ev yıkılır ve ev sahibi de ölürse o us- ta öldürülecektir." Yıllardır yazılır söylenir, ülkede yapılan evlerin ço- ğu çürük, depreme dayanıklı değil! Her felaketten sonra yinelenir 'Bu bize ders olsun.' Ama acılar ge- çer, her şey unutulur. Müteahhit diye ortada dolaşan birtakım kişiler, işin kolayını yine bulur, az giderie çok para kazanmayı sürdürürler! Işte son felaket: Binlerce ötü, on binlerce yaralı... Yıllar geçmiş, hiçbir ders alınmamış acılardan... Ba- kıyorsun, bir sokakta bir ey hamur gibi yıkılmış, ama öteki evler yerti yerinde... Özellikle eski evler dimdik ayakta, son yıllarda yapılanlar yerle bir... En şaştığım, Gölcük'te Deniz Kuvvetleri'ne ait te- sisın yıkıîmas, alttnöa iki yüz askerin ölmesj... Oeniz Kuvvetleri'nin yaptırdığı yapılar bile böylesine çürük olursa, ötekilere ne demeli? Istanbul ve Marmara halkına büyük geçmişler ol- sun. Ama bu kez aldığımız acı ders unutulmasın. Bir kez daha kendimizi gaflet uykusuna kaptırmayalım. Hammurabi yasasında yazılı olan şu sözlen unut- mayalım: "Birusta, biradam için evyaparve işi sağ- lam olmaz, yaptığı ev yıkılır ve ev sahibi ölürse o us- ta öldürülecektir." Ölmeyen Tevfik Fikret... AbduHalı TEKİN • • lümle en verimli çağında, daha 48 O yaşındayken tanışan büyük şairi- miz Tevfik Fikret 19 Ağustos 1915'te aramızdan aynldı.ölü- münden bu yana 84 yıl geçmiş ol- masına karşın günümüzdeki kimi olumsuz yaklaşım ve düşüncelerin güçlenerek sürmesi, onun savunduğu fikirlerin ne kadar doğru olduğunu göstermesi bakımından ders vericidir. Türk toplumunda din tutuculuğuyla ikiyüzlülüğün yan yana yürümesinin 'tafcryye' boyutu Fikret'i alabildiğine düşündürmüş ve etik değerlere dinsel elbise biçenleri bütün gü- cüyle eleştirmesine neden olmuştu. Ahlaksal çöküşün nedenleri üzerinde önemle duran Fik- ret, ancak insancı bir yaklaşımla bunun üstesin- den gelineceği görüş.ünü sayunur. Fikret, etik değerleri dinsel boyut dışında insancı bir yakla- şımla ele almaktan yanadır. Nitekim onun bu ko- nudaki görüşleri Batı dünyasını ışığa kavuştu- ran insancı (hümanizma) kökenli "Aydınlanına'' hareketinin temel unsuriannı taşır: Köhnemiş ki- mi gelenekleri bir yana bırakmak, aklın özgür- lüğünü sağlamak ve insana değer vermek... Bir zamanlar karanlıklar içinde gözlenen Ba- tı toplumlan hümanizma denilen, insana ve in- sancıl değerlere önem ve ağırlık verilmesi yak- laşımıyla uygarlaşma yolunda önemli adımlar ata- bilmişlerdir. Yeniden doğuş anlamındaki Röne- sans'ın temelinde gözlenen ana öğe hümanızma- dır. Nitekim hümanizmle başlayan akım boyut kazanarak Rönesans diye adlandınian dönem- de bilim ve sanata egemen olmayı başardı ve bu iki önemli unsuru sarmalayan dinsel çemberin dışına çıkmasını sağladı. Batı dünyasının ka- ranlıklardan kurtulup uygarlaşması, özünde hü- manizma olan Rönesans aşamasmdan sonra 'Ay- dmhk' bir döneme girmesiyle başlar. Aydınlan- ma dönemini simgeleyen ve ışığın yayılmasım sağlayan üç temel öğe bireyin öne çıkanlması, bilgınin yayılması ve aklın ön planda sergılen- mesiydi. Fikret, şiirlerinde hep bilgi, sevgi ve akıl un- suılannj öne çıkanr, 'şeriat kokusundan' ann- mış dizelerinde uygarlığın erdemlerine yer ve- rir. Fikret, Batı dünyasındaki aydınlann yaşadık- lan toplumlara hümanizmayı ve akılcılığı sok- malanna karşın lslam dünyasının bu yaklaşıma burun kıvırmasına tepki gösterir. Bu tepkiyi en çok 'Promete' adlı şiirinde görmek mümkündür "Kalbinde her dakika şu yücel özieyişiıı Ateşten gagasuu duy ve daima düşün, Onlar niçin göklerde, niçin ben çukurdavun Gübün neden dünya bana. ben yalnız aglaj ım. Yükseimek hep göklere ve gühnek ne tatiı şey. Bir gün şu hastaukh vatan canlanırsa- Ey Mflletin uygarlık özleyen yannlannm Meçhul eiektrikçisi, ergin ülkelerin Yüklen getir -ne varsa- biraz miskinlik alan, Bir parça nıhu, benliği, idraki besleyen Göç veren ürünlerini, boş durmasın eiin Gör daima önünde o ilkel masaUarm Gökten deha ateşi çalan kahramanını Varsın buhmmasın bilecek nam ve şanuu." Fikret, şiirlerinde yaşadığı dönemin kötülük- lerini bütün açıklığıyla yansıtacak cesarete sa- hiptir. Nitekim ünlü 'Sb' şıiri Padişah Abdülha- mit'in kapalı rejimine karşı bir tepkidir, bir baş- kaldındır. Bu tür eleştirilerin yanı sıra Fikret'in geleceğe umutla bakan, güzel günlerin özlemi- ni duyan şiirleri doğruluk düşüncesi ve erdem- le donatılmıştır. Fikret saltgüçlü bir şair ve ressamdeğildir. O bir yurtsever ve çalışkanlığı öne çıkan bir erdem anıtıdır. Eğer birçok insan "hak bellediği yokla yafauz da olsa gktebilseydi n bugün Fikret'in fi- kir ve düşüncelerinin egemen olduğu toplum çağdaş uygarlık düzeyine çoktan ulaşmış olacak- tı. Ama dinsel tutuculukla ikiyüzlülüğün sar- malındaki taiayved'lerin kıskacı topluma nefes aldırmıyor. Belİı ki *Sarmtşyineafakuııbir dud- i muannid'. Fikret'i içtenlikli saygılarla anıyoruz. Cumhuriyet k ı 1 a p 1 a r ı Ulviye Alpay MAVt BİR MERHABA Bu kitap "1999 Yunus Nadi Öykü Ödülü"nü paylaştı.Yüceyi bulma çabasında bir yazarla tanışmak isterseniz okuyun bu kitabı. Yepyeni bir öykü biçemi, pınl pınl bir dil, insani sarsan kahramanlar... Yazınımıza kutlu olsun. Çağ Pazarlama A Ş. Tıirkocağı Cad No.39/41 *.kitapkuliâ>ü |34334)Cağaloğlu-lstanbu)Tel:(212)51401 96 DOGAYI VE KULTUREL DEĞERLERİ KORUMAK İÇİN KATIL! YAŞATMAK İÇİN ARA: CIEKUI. (O 212) 249 64 64 TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNt GÜÇLENDİRME VAKFI MADDİ VE MANEYİ KATKILARINDA.N DOLAV1YÜCE TÜRK MİLLETİNE ŞÜKR.\> \E SAYGILAJU.M SINAR. VAKFIN BANKA BAĞ1Ş HESAP MMAR.ALARJ HOLLANDA FLORİNİ T. C. Zııaat Bankası Yenı^ehır Ankara Şubesı 47190 no'lu hesap AMERİKAN DOLARI T C Zıraat Bankası Yenı$ehır Ankara Subesı 64826 no'lu he&ap Türk-lş eski Genel Başkanı 1969-1973 dönemi Adana Milletvekili, Teksif Sendikamızın eski Genel Başkanı, Uluslararası Hür Işçi Sendikaları Konfederasyonu Yönetim Kurulu eski Üyesi, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu Yönetim Kurulu eski Üyesi, Türk Sendikacılık Hareketinin eski önderi Değeıii Büyüğümüz ŞEVKET YILMAZ 17 Ağustos 1999 günü ülkemizi büyük acıya boğan deprem felaketinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 19 Ağustos 1999 Perşembe günü (bugün) Bursa'da Merinos Fabrikası, Türk-lş Bölge Temsilciliği ve Teksif Bursa Şubesi önünde yapılacak törenlerin ardından, Ulucami'de kılınacak öğle namazından sonra Bursa Pınarbaşı Mezarlığı'nda defnedilecektir. Kendisine Allah'tan rahmet, eşi Sayın Sacide Yılmaz'a acil şifalar, ailesine, TÜRK-İŞ topluluğuna ve halkımıza başsağlığı dileriz. TÜRK-İŞ YÖNETİM KURULU PENCERE Enkaz?.. Deprem haberieri verilirken bir sözcük stk sık yi- neleniyor: Enkaz!.. Bir yapı yikıldı mı, arta kalan yığına enkaz diyor- lan ama, bugün için önemli olan, yıkılan yapılar de- ğil, altında kalanlar. Yani insanlar... Enkazın altında kalan insanımızın soluğunu du- yabiliyor muyuz?.. Ben bu satırlan yazarken kim- bilir ne kadar 'can' yıkıntılann altında kurtanlma- yı bekliyor. Kimbilir kaç insan enkazın altında yatan sevdi- ğini kurtarmak için sabırsızlanıyor?.. Enkazın altındaki ölü mü?.. Sağ mı?.. Soluk alıp veriyor mu?.. Yaralı mı?.. y ı, Dünyanın çeşrdi ülkelerindenTürkiye'ye kurtar- ma ekipleri yollanıyor; bunlar enkaz altında kalan- lara ulaşmanın yollannı biliyorian bu yotda uzman- laşmışlar; aletieri, köpekleri, donanımlan, eğitim- leri, deneyimleri var... Nereden geliyoriar?.. Birçok ülke bize ekip yol- luyor; Fransa, Japonya, Rusya, Almanya, vb... Bizimki gibi deprem kuşağında yaşayan, kos- koca 20'nci yüzyılı depremlerle geçiren, her yer sar- sıntısında yüzlerce, kimi zaman da binlerce ölü ve- ren bir ülkede enkaz altında kalmış olanlan kurta- racak ne uzmanlaşmış insan var, ne de köpek var... • • Köpek deyip geçmeyin.. Bekçi köpeği var.. Av köpeği var.. Süs köpeği var. • "' 12 Mart dönemınde Ziverbey Köşkü'ndeki hüc- reme san bir Alman kurdu getirip köpeği burnu- ma dayamışlardı; ikimiz de solumaya başladık... Köpeği tutan görevli dedi ki: "- Bıraksam parçalar.." Eğitilmişti köpek.. Emniyette uyuşturucu kovuşturmasında kulla- nılan uzman köpekler de var... Ama demek ki enkaz attında kalan insanlanmı- zı kurtarmak için eğitilmiş köpeğimiz yokmuş; lüks köpeklerimiz, süs köpeklerimiz var ya, yeter... • Dışanya£ağlanmak ve yabancıdan medet um- mak, 'küreselleşme' ve 'çağdaşlık' sayılıyor; za- ten 'tahkim'\ de bu nedenle çıkarıyoruz; devtet altyapı yatınmlannı yapamıyor, gelsin eloğlu yap- sın... Deprem için de bu mantık mı geçerli?.. Deprem kuşağında yaşıyoruz; ama, önlem al- mıyoruz, depreme göre bina yapmıyoruz, kentle- rimizin yüzde 6O'ı kaçak yapılaşmadan oluşuyor, deprem olursa yardıma koşacak örgütlenmemiz yok; enkazın altında kalan insanlanmızı da dışar- dan gelecek olanlar mı kurtaracak?.. Peki, biz bu topraklarda yaşamaya layık mı- yız?.. • Eğer kendimize gelmezsek, yakında cumhuri- yet devleti de çökecek... Enkazın altında hepimiz kalacağız... O zaman dışardan gelecek yabancı uzmanlar bizi kurtanriar mı sanıyorsunuz?.. BASSAĞLIĞI Ülkemizin uğradığı deprem felaketinde Işçi Camiası lideri, Sevgili Başkanım ŞEVKET YILMAZ'I kaybettik. Çalışanlarla ailesine başsağlığı ve sabııiar dilerim. ZİYA SONAY VEFAT Baromuzun 14350 sicil sayısında kayrtlı AVUKAT ARDAN OKAY vefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi 19.8.1999 Perşembe günü (bugün), Ataköy Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip ebedi istirahatgâhına defnedilecektir. Merhuma Tann'dan rahmet, kederii ailesine ve meslektaşlanmıza başsağlığı dileriz. ISTANBUL BAROSU BAŞMNLIĞI (Arama Kurtarma Derneği) Acil yardımlannızt bekliyor. Iş Bankası Galatasaray Şubesi 738978 TL Hesabl 364711 Dolar Hesabı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear