Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
DT'nin yapılanmasına ilişkin yasa tasansı 1999-2000 sezonu öncesinde TBMM'ye sunulacak
'Sanatçı memurlııktaıı kıırtıılmalı'
BAHAR TANR1SEVER
A.NKARA - De\ let Tiyatrola-
n 50. yaşını 2000 yılında tzmir-
Efes'te düzenlemeyi planladığı
"Lluslararası Tiyatro Buluşma-
sı" ile kutlamaya hazırlanıyor.
Devlet Tiyatrolan Genel Müdü-
rü Lemj Bilgin. kuruma yönelik
>asa tasansının 1999-2000 se-
zonu öncesinde haEirlanarak
TBMM'ye sunulacağını bildirdı.
Sanatçıyı memurluktan kurtara-
cak bir tasan istedikJerinı vurgu-
layan Bilgin, "Sanatçdann seçfl-
mesi kadar seçme özgürlügü de
olnıası gerekivor" dedi.
Devlet Tıyatrolan'nm 1999-
2000 sezonu oyunlan ve 50. yı-
la ilişkin projelen. 10 Haziran
Perşembe günü düzenlenecek ba-
sın toplantısı ile açıklanacak.
Devlet Tiyatrolan Genel Müdü-
rii Lemi Bilgin. tiyatronun 50.
yılında bir yasa çıkanlması ge-
rektigine işaret etti. Birkaç top-
lantı yaparak yasanın ruhunuor-
taya koyduklannı anlatan Bilgin.
şöyle konuştu:
"Birkaç madde üzerinde anhş-
tık. Ekim ayında bitccekyasa ça-
lışmalan. Ondan sonrası Mec-
lis'e bağh. Meclis'in bizi 50. yıh-
mıza bu yasa ile ka\ uşturacağı-
na inanıyorum. Devlet Tiyatrola-
n olarak, bu bizi biraz daha ra-
hatlatacak. Kurailann oturdu-
ğu, sanatçıyı memurluktan kur-
taracak bir tasan olması gereki-
yor. Sanatçı arkadaşlann seçil-
mesi kadar seçme özgürlüğü de
olması gerekiyor. Herkesin vap-
tığı işe göre ücret aJması daha
doğru gibi geliyor. Devlet Tiyat-
rolan'nda ücret politikasını da-
ha iyi düzenleyerek verimli hale
getirecek bir tasan olacak. Örne-
gin edebi kurul yerine, repertu-
var kurulu olabttir."
Daha iyi birtiyatroyu amaçla-
dıklannı vurgulayan Bilgin, "Bu-
nun öniinü açabilecek. ama ka-
osa yol açmayacak bir düzenle-
me olmalı" dedi
Gişe geliri 450 milyar lira
1999-2000 tiyatro sezonu oyun
repertuvanna yönelik 3 gün sü-
recek koordinasyon toplantılan-
nın dün basladığını belırten Bil-
gin, hazırlıklann ilk kez bu ka-
dar öne alındığına işaret etti. 1.
r
evlet
Tiyatrolan
Genel Müdürü
Lemi Bilgin,
sanatçılann
seçilmesi kadar
seçme
özgürlüğü de
olması
gerektiğini
savunuyor.
tur oyunlann. yönetmenleriyle
birlikte yaz tatilinden önce belir-
leneceğini anlatan Bilgin, uygu-
lamanın planlama ve hazırlık açı-
sından zaman kazandıracagını
vurguladı. Lemi Bilgin, geçen
sezon büyük beğeni alan "Aziz-
name '95, Muthı Son, Arka Bah-
çe, Maria Callas, Goya, Zivaret-
çi, Ferhat tk Şirüı" ve "Cyrano
De Bergerac" adlı oyunlann de-
vam edebileceğini kaydetti.
Bilgin, 1998-1999 dönemınde
gişegelirlerinin, 193 miryarlira-
nın sağlandığı bir önceki sezona
göre yüzde 300 oramnda arta-
rak 450 milyar liraya çıktığını
bildirdı. Aynı dönemde izleyici
sayısının. bir önceki döneme gö-
re 200 bin kişi artarak 1 milyon
300 bin kişi olarak gerçekleşti-
ğini belirtti.
Bilgin, 15 gün içinde 12 oyu-
nun 132 kez sergilendiği "Büyük
Anadolu Turnesi" kapsamında
da Türkiye'nin tüm il ve ilçele-
rinde 40 bin izleyiciye ulaşıldı-
ğını ve 25 milyar lira gelir elde
edildiğinı kaydetti. En fazla ge-
lirelde eden tiyatro sıralamasın-
da, Sıvas Devlet Tiyatrosu birin-
ci. Ankara Devlet Tiyatrosu ikin-
ci, Adana Devlet Tiyatrosu üçün-
cü oldu. Tume sırasında yüzde 95
oramnda doluluk sağlandığını
anlatan Bilgin, bu etkinliğın yıl-
da bir kez yerine daha sıkJıkJa ya-
pılması istemini dile getirdi. Bil-
gin şunlan söyledi:
" Biz bütün seyircileri bu yıl gi-
şeyeyönelttik. Davetiyeieri azah-
ük. Gişeden bilet alıp gelenJerin '
önemi düşünüldüğünde başanlı
bir sonuç oldu. Yer isteme ve da-
vetiye konusunda ne muüu ki çok
probkm yaşadık. Veriler önem-
li, ama sanatsal nitetik ile tiyatro-
nun değerinin saptanması gere-
kir. Bu açıdan sanatsal niteiikola-
rak yükseüne amaç. Zaten bunu
ekieedincediğeri gelecektir. Hiç-
bir şey için yeterli diyemiyorum.
Zaten yeterli dediğiniz anda önü-
nüzü kapanrsauz. Mesleğin gerek-
tirdiği kurallan göz ardı ederek
tiyatro yönetme imkânı yok. Mes-
lek kurallan her şeyin önünde."
Doğu bölgelerindeki tiyatrolar-
da yaşanan zorlukJann üstesin-
den geleceklerini vurgulayan Le-
mi Bilgin, "Oyuncu, yönetmen,
kadroveteknikaçıdan bizim An-
kara'da, İstanbul'da, tzmir'de
ünkânımız neyse, orada da aynı
imkâniar bulunur hale getirme-
ye çalışacağız'* dedi.
Devlet Tiyatrolan'nın 50. ya-
şına girmesi nedeniyle 2000 yı-
lı için bazı projeler hazırladıkla-
nnı belirten Bilgin, bu kapsam-
da yurtiçi ve yurtdışında çeşitli
etkinlilder yapılabileceğine işa-
ret etti. Bilgin, 2000 yılında
Efes'te tanınmış yönetmenlerin
ünlü yapımlan ile konuk olacak-
lan bir 'Lluslararası Tiyatro Bu-
luşması' düzenlemeyi planladık-
lannı bildirdi. Bilgin, geleneksel
hale gerirmeyi istedilderi buluş-
ma ile "kültüreldeğerleri sanat-
sal değerlerle biriestirmeyi" he-
deflediklenni kaydetti.
Bilgin, ekım aymda perdelerin
yeniden açılacağına dikkat çe-
kerken "Yeninin amnı çiziyorum.
Yeni bir anlayışla başlamak isti-
yoruz. Bu yenileri gerçekJestir-
me çabası içindeyiz" dedi.
Adana Devlet Tiyatrosu 'V. Frank' ile ilk kez katıldığı festivalde büyük beğeni topladı
'YüreğjL, aklı, kumaşıgüzeloyuncular'GÜL KRÇETİTN
Adana Devlet Tiyatrosu geçen hafta
Friedrich Dürenmatt'ın 'V. Frank' adlı
oyununu sahneleyerek ilk kez Uluslarara-
sı tstanbul Tiyatro Festivali'ne katıldı.
Oyun Türkiye'nin güncel konularından
'banka-çete' ilişkılerine yaptığı gönderme-
nin yanı sıra genç kadronun dengeli oyun-
culuklanyla da tstanbullu izley ıcilerden bü-
yük ılgı gördü. Bir banka çahşanlannrn ban-
kanın battı gözuküp- başka kımlikler al-
tında yenı, ozgür yaşamlar kurma hayal-
lerinden yola çıkan oyun. para ve ıktıdar
hırsının yok ettiğı msanlann öyküsünü
anlatıyor. Oyunun yönetmeni Ayşenil Şam-
boğlu. Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı
'GeyiklerLanetler'de üstlendiği Cudanar
rolüyle de buluştu festival ızleyıcisiyle.
Şamlıoğlu ile oyun ve Adana Devlet Ti-
yatrosu üzerıne söyleştik.
- Adana Devlet Tiyatrosu'yla çalışmak
için V. Frank'ı yegleme nedeniniz neydi?
Hem ülkemızın hem de dünyanın gün-
demine pek çok göndermesi olan bir oyun
V Frank. Para tutkusunurı ardma takılıp,
kazandıkça yok olan ınsanlan anlattığı
için seçtım bu oyunu. Dünyamızın koca-
man bir karmaşa olduğunu \e hiç düzel-
mevecegını sö\leyen Dürenmatt, oyunu
! 959 \ ılında kaleme almış olmasına kar-
şın kırk yıl sonra sahneye koyduğumuz-
da günümüzle yüzleştik veniden.
Ozgüriüklerin kısrtlandığı an.~
- Vorumunuzda istek ve beklenrjlerimi-
zin VÜI açtığı özgürlük vitimi ön plana çı-
kıyor...
Çocukluktan çıkıp, büyüyorum deme-
ye başladıfınız anda bılin kı özgürlügu-
nüzü de yitirmeye başlarsınız. Bırakın
para tutkusu gıbı anlamsız bir şeyın pe-
şinde koşmayı, ben bir sanatçı olarak şu
anda mesleğe başladığım zamankı özgür-
11.KKUUMMSI
temınH
HVATRfl KSTİVAll
• "Ülkemizin ve
dünyanın gündemine
pek çok göndermesi
olan bir oyun V Frank.
Para tutkusunun
ardma takılıp, kazandıkça yok olan insanlan
anlattığı için seçtim bu oyunu. Dünyamızın
kocaman bir karmaşa olduğunu söyleyen
Dürenmatt'ın oyununu kırk yıl sonra sahneye
koyduğumuzda günümüzle yüzleştik yeniden."
Ayşenil Şamlıoğlu festivale 'Geyikler ve Lanetkr' ile oyuncu, •V. Frank' ile yönetmen olarak kaüldı. (K AAN SAĞ ANAK)
lüklerime sahip değılım. Oyuncu olarak
ne kadar gelişme kaydederseniz kaydedin.
bir sonraki oyunda onun üzerine çıkmak
için çabaharcamak durumundasınız. "Ca-
nım, bu sefer de ohnadı" deme şansınız
yoktur artık. Ya da yönetmen olarak "Ca-
nım. bu oyun da bu kadar oluversin" dı-
yemezsiniz. Hadi bunlar olumlu sorum-
luluklar. Bir de-para ve iktidar hırsına
kaptınrsanız kendinizi, tuzaktan kurtul-
ma şansınız yok. Oyunun karakterlen de
çok para kazanıyor olmalanna karşın öz-
gür değiller.
- Adana DevletTiyatrosu oMukca genç
bir kadrova sahip, ancak o> uncular fist-
lerine düseni büyük bir başarryla yerine
getiriyorûr. NasıJ bir yt»l izlediniz?
Evet, çok genç oyuncular, ancak genç
olduklan kadar da yürekliler. Yüreği gü-
zel, aklı güzel, kumaşı güzel bir kadro...
Adana'da oyun sahnelemem söz konusu
olduğunda kalkıp Adana'ya gittim ve on-
lan izledim. Alkış sırasında yüzlerinde-
ki aydınlığı görünce, bu oyuncularla her
yola çıkanm, dedim. Ve yarulmadım. Çün-
kü selamda yüzlenne yansıyan aydınlık.
onlann ıçlerinin aydınlığıydı. Çalışma sü-
recimizde onlardan aslında hiç de doğal
olmayan bir şeyi çok doğalmış gibi sah-
neye taşımalannı istedim. Sanki her gün
PiArtworks sezonu 7 sanatçının katıldığı 'Yazısanat' başlıklı sergiyle kapatıyor
Yazı ve saııaüıı tarbşılan birlikteliği
ESRA ALİÇAV UŞOĞLU
Geçen yıl açılışını yaptıgı Dali sergisiyle büyük bıriJgıy-
le karşılanan ve Ortaköy"ün 'karmaşasına' alternatif bir
mekân kazandıran Pi Artworks bu sezonu ılgınç bir sergıv -
le kapatıyor. Halil .\kdeniz. Özdemir.Altan. Tomur Atagök,
Canan Bevkal, Hakan Onur. Gülsün Orhon ve \ahit Tu-
na"nın ışlerinm yer aldığı sergi 'Yazısanat' başlığını taşıyor.
Serginın genel hatlarn ia yazıyı 'malzeme'olarak seçme-
si uzun yıllardır süregelen
4
Vazı sanat mıdır?' tartışmalan-
nı gündeme getirmesı bakımından da ılgınç. Ülkemızde he-
nüz veni fılizlenen. yazıyı araç olmaktan çıkararak amaç ha-
lme getiren sanatçılann bir arada olması da sergınin başka
bırönemli yanı. Sergıye katılan sanatçılann bazılan yazıyı,
ışlenne hıçbırkatkı malzemesineyervermeden kullanırken,
bazılan ıse geleneksel resim öğelennuı içine yerleştıriyor-
lar bunu. Türkiye'de ilk kez yazıyı sergi malzemesı olarak
ele alan ve birçok eğılımden sanatçıyı bir araya getiren bu
sergide doğrudan doğruya yazmın ve sanatın birlikteliği ko-
nu edılıyor Sergi 15 Haziran'a dek sürecek.
VahitTunanın. u
aracuuzda ne zaman 'kınlacak' birşey-
ler taşısanız. yolun ne kadar bozukolduğunu fark edersiniz"
cümlesivle katıldığı sergide. Tuna'nın bızzat kendısının ya-
şadığı bir zaman dilımine şahıtlik ediliyor.
Gülsün Orhon ıse sergiye ataerkil bir kurum olan evlili-
ğin sımgesi alyanslarla katılıyor. Sanatçının tanıdıgı evli, bo-
şanmış \ e ölmüş kişilenn yüzüklerinden oluşturduğu ış, iz-
ley ıcinın serbest çağrışımlanna açık. Gülsün Orhon"un işi-
nın yazıyla ilişkisı ise artık gelenekselleşmiş olan alyans için-
de yazılı isımlen, evlılik tarihinin gün. ay ve yıllannı ıçerı-
yor. Yazılı işlerinde formu ve yazıyı birlikte düşünen sanat-
çı, seçmiş oİdufru metnin okunma anmdaki imgeleri, çagn-
şımlan üzenne geçirilmış form ile aynlmaz birbütünlük oluş-
turmasını, metnin görsel. masalımsı bir nitelık taşımasmı ve
hayal gücünün sınırlannı zorlamasını amaçlıyor.
Yapıtlarında jazıyı sık sık kullanan Özdemir Altan'ın
sergideki çalışması okunmayan, görsellliği ağırbasan yazı-
lardan oluşuyor. Kolajlannda farklı kavram ve mantıkJarda
olan elemanlann sözlük zengınliğıni geliştirmek üzere boş-
Gulsün Orhofl'un işinde yaa ve form birarada kuDanıhyor-
lukta bir araya geldığine değinen sanatçı, yazıyı diğer resim
elemanlanndan biri olarak düşünüyor.
Son dönem çalışmalannı Anadolu Uygarlıklan'ndan yo-
la çıkarak oluşturan Halil Akdeniz bu sergide yer alan ça-
lışmasında da geçmiş kültürlerin yazı dilini kullanıyor. Geç-
miş kültürlerin verilenni sanatsal düzlemde yeniden ele alan
sanatçı, bu kez Istanbul'un geçmişini yazıyla sunuyor izle-
yenlere.
Tomur Atagök'ün çalışması ise sanatçının yaşamına ta-
nık olmuş her türlü nesneyi ve anlan gözler önüne seriyor.
Günlükler, fotoğraflar, beyin ve kalp elektrolan, sanatçının
yaşamından kesitler sunuyor izleyenlere.
'Arçelik ile sevgiye zaman kahr'... Çoğumuzun reklam
filmlerinden aklımızda kalan bu cümle ile Hakan Onur, gö-
rüntü iktidannın yaygınlaştığı, yazının ise i>ıce geriye itil-
dıği bir ortamda bu ikı kavramın içeriğini sorguluyor.
Uzun yıllar yazının da görsel bir malzeme olabileceğıni
her firsatta çalışmalanyla dile getiren Canan Beykal'ın Soc-
rates'e ıthaf ettıği çalışması ise sergide yer alan ilginç ça-
lışmalardan biri. Düşüncelerini hiç yazıya dökmemiş, an-
cak Platon'un yazdıklanyla düşüncelerini okuyabildiğimız
bır filozofa, Socrates'e ithafedılen bu çalışma, ancak bir iz-
leyıcinin odaya girmesiyle ızlenebıliyor. Bu da ızleyıcinin
aktıf bir rol üstlenmesini gerekiıriyor. Canan Beykal, "Pla-
ton ve Sokrates birbiri>1e iç içe. Hangi söz Sokrates'in han-
gisi Platon ayırt etmek son derece güç. Sokates'in ben'i an-
cak Platon'la. Platon'unki ise ancakSokrates Uevar. Işlerim-
de sürekli olarak birinci tekil sahsı yok ediyorunı, burada da
böyle bir durum söz konusu" dıyor.
'Her şeyin sanat olabileceğini düşünüyonım'
Yazı sergisinde yazı yazmamış bır kışiye ithaf edilen ve
ancak izleyicinin varlığı ile var olabilen bu çalışma hayli ıl-
ginç.
"Her şeyin sanat olabileceğini düşünüyonım. BelB kural-
lan olmasına karşın ne> i kullamrsanız kullanın. kullandığH
nız andan başlayarak kendi kodlamalannızı ve kurallanru-
zı oluştursanız her şeyin sanat konumuna dönüşmesi müm-
kûn" diyen Beykal, yazının Türkiye'de de popüler hale gel-
mesini Batı'da gelişen akımlara bağlıyor. "Metinsel içerik,
anlamlandırma gibi w özelliklereklamcılıkve grafik alanın-
da bolca kullanılnıasından sonra \azının görsel olabüeceği
kanıdandı bir bakınıa. Türkive'do yazı hâlâ pek çok kişi ta-
rafindan estetik anlamıvla değerlendirilivor. Benim için öy-
le değil. Amaçladığım. görselliğin tam tersine vazıva bir ai-
diyet vermek. Yazı kendine ait bir ptastiği de beraberinde ge-
tiriyor. Bu yüzden görsellikten daha çok kendi anlamı var be-
nim için."
Yazının çok kolay tüketilir olduğu bir gerçek. .\ncak ken-
di mekânının ve belleğinin olması yazıya ayn bır anlam ka-
tıyorşüphesiz. Canan Beykal: "Yazuunkişiyigönderdiğigeç-
mişler ve gelecekler var. Bu yüzden o mekândan aynldığuuz
zaman başka bir mekâna taşıyorsunuz bunu ve yeniden üre-
tip yeniden anlamlandırryorsunuz. Her yeni izteyiciyle bir-
likte veni bir anlam kazanıyor" dıyor.
yataktan kalktıklannda yaşama öyle baş-
lıyorlarmış gibi... Grotesk oyunculuk üze-
rine çahştık. Oyuncu olarak kendimde sı-
nadığım bir tarz olduğu ıçın ıletişimi ko-
lay sağladık. Önce "Grotesknedn-", "Gro-
tesk olanı dramatik olandan aviran ne-
dir". "Hangi adun dramatik, hangi adım
grotesktir'' sorulannın yanıtlannı aradık
ve oyunun matematiğini çıkardık. Kuğu
Gölü'nde rol alan bir dansçı nasıl "Ca-
nım istedi, bu gece Ud kere daha döne-
>im
r
' diyemezse grotesk oyuncu da oyu-
nun denklemınin dışına bir milim bile çı-
kamaz. tki ay çahştık onlarla, bu arada,
hafta içi ve hafta sonlannda kendi oyun-
lan da süriiyordu. Uzun süreli provalarya-
pamadık. Başka oyuncularla bu kadar kı-
sa sürede çıkaramazdım oyunu. Metni
sevdıler. Yönetmenin asıl görevi metni
sevdirmek zaten. Dünyanın en şahane
olanaklannı sunun oyuncuya, metni sev-
medikten sonra görev olarak çıkarsa ba-
şanlı olamaz.
'Festival çok önemli bir kurum'
- Festivale hem oyuncu hem de yönetmen
olarak kaokunız. Nasıl bir tecrübeydi?
Bu kadar heyecan çok fazla oldu benım
için. Oyuncu olarak sahneye çıkmak ye-
terli bir heyecan. Hemen ardından Ada-
na ekibinin festivale katılması çok daha
büyük bir mutluluktu benım için. Bölge
tıyatrosunda oyun sahneleyen kişilerde
"Ben burada ne yaparsanı yapayun sesi-
miduyuramam"duygusuağırdır. Oyun-
culanma "Hayata böyle baksaydım bura-
yagelmezdim. Ankara"da.İstanbul"da ya-
pardım sanaomı. Doğru ve güzel bir şey
yapıyorsanız mutlaka onu duyacak ku-
lak, görecek göz vardır. Bunu sakın unut-
maym" diyerek başladım çalışmalara.
Festivale davet edildiklerinde inanamadı-
lar. Tiyatro festivali, Türk tiyatrosu için
çok önemli bir kurum. Oyunu Ankara'da
sahnelememizin ardından
Ayşegül Yiiksel'ın yazısı da
büyük destek olmuştu bizim
için. İyi ki varlar. Bunun ver-
diği motivasyonla Adana
Devlet Tiyatrosu'nun bundan
sonra atacağı büılerce adım
var.
-TiyatroStüdyosu'naTar-
sus'ta kavmakam ve beledi-
ye başkanı taranndan uygu-
lanan baskının ardından
Anadolu'da sanatyapmanın
zoriuklanna çevrildi yeni-
den gözlerimiz. Siz olay ı de-
ğeriendirir mtsiniz?
Salonu sevgıyle dolduran,
tiyatroya sevgiyle bakan,
ayaklara firlayarak coşkusu-
nu gösterip alkışlayan bir iz-
leyici var Adana'da. Bu iz-
leyici beni çok heyecanlan-
dırıyor. Tarsus'ta Tiyatro
Stüdyosu'nun başına gelen-
len öğrenınce çok şaşırdım.
Ancak ben bu ülkede her
şeyden önce izleyiciye güve-
niyorum. Tarsus'ta da izle-
yici salondan çıkmamış. Bu
rürhareketlerin karşılığı za-
ten ancak böyle verilir. O se-
yirci salonu terk etmez, tiyat-
rocular da tiyatro yapmaktan
vazgeçmez.
- Onümüzdeki sezon için
yeni projeleriniz var mı?
Sezon başuıda Adana için
veni bir oyun yapacağım.
Daha farklı projeler de var
kafamda, ama onlara başla-
yacağım dersem yalan olur,
çünkü sezon içinde 'Geyik-
lerLanetier' de sürecek. Onu
oynarken başka bir şeye kal-
kışmak istemiyorum. Çünkü
onu üç gün oynadıktan son-
ra üç gün de yatıyorum. De-
li enerjimin tamamını alı-
yor.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
hlas Eden Okullar
Sizin de çevrenizde konuşuluyor mu bilmem, ki-
mi tanıdıklarım, çocuklarının gittiği okulun batmak
üzere olduğundan söz ettiler.
Okul yöneticileri, geçen yıl iki milyar lira alarak
çocuklanna temel eğitim vermek üzere yükümlü-
lük altına girdikleri velileri çağırarak, okullarının ti-
cari olarak (gelirleri giderlerini karşılayamadığından)
batma noktasına geldiğini açıklamışlar.
Okul batınca ne olur?
Çocuklar ortada kalır, kendilerine başka okul
ararlar.
Batmayacak okulu nereden bulacaksın?
Okul bir ticarethane durumuna gelmişse her za-
man batabilir.
".Global kıiz" çıkar, batar; ögrencilerden topla-
nan paralarokula değil, başka alanlara yarınlır, ba-
tar; batar da batar...
• • •
Gazetemizin 30 Mayıs günlü manşeti, "Ozel Okul
Çıkmazı"yd\.
Haberde, kimi özel okuliann fiyatlannın dört mil-
yara ulaştığı, özel okullann"eö'r/'m kurumu" ol-
maktan çıkarak "ticarethane"ye dönüştüğü, öğ-
renci velilerinin devletin bu ftyat artışlan karşısın-
da sessiz kalmasını anlayamadıklannı yazıyordu.
Bir de pek tartışılmayan nitelik sorunu var. Nü-
fusumuzun neredeyse yansı yirmi beş yaşın altın-
da. Yanı eğitimlerini daha yeni tamamlamış kuşak-
lar.
Ancak çok yadırgadığım bir şey var Tanıştığım
gençler bende çoğunlukla hiç eğitim görmemiş iz-
lenimi uyandırıyor. Dünya, insanlık, ülke, birey üs-
tüne düşünceleri çok yavan, neredeyse eğitim
görmemişlerle aralannda bir fark yok.
Bu soruna Deniz Kavukçuoğlu da, 6 Haziran
günlü gazetemizde "Sart Faik'i Bilmemek" adlı ya-
zısında değindi. Tanık olduğu bir olayı aktararak,
ilkokul mezunu şoförie üniversite mezunu mühen-
dis arasında temelde bir fark olmadığını yazıyor-
du. Ardından da Gallup'un çarpıcı bir araştırma-
sını veriyordu.
Buna göre üç büyük ilimizde yaşayan üniversi-
te mezunlanndan yüzde 25'i "Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi'nin kuruluş tarihi"r\\, yüzde 4'ü "suyun
kimyasal formülü'nü, yüzde 21 'i "Fransız Devri-
mi'nin tarihi'ni bilmiyor; yüzde47'si Beethoven'ı,
yüzde 39'u ise "Lozan Antlaşmasrru hiç duyma-
mış.
• • •
Gözümün önüne, hemen her akşam televizyon
habeıiehnde yeni okuliann açılışına katılan devlet
büyüklerimiz geliyor.
Açtıklan bunca okul yapısıyla övünürken, aca-
ba hiç o okullarda nasıl öğretmenlerin çalışacağı-
nı, nasıl öğrencilerin yetişeceğini düşünüyorlarmı?
Eğitim sorunu yeni yapılarla değil, nitelikli eği-
timle çözülebilir ancak.
• • •
Eski okullan düşündüm bir an.
Sokrates'in okulu Atina sokaklanydı. Yolda rast-
ladıklanna sorular sorarak, insanlara düşünmeyi öğ-
reten okulunu oluşturdu.
PJaton'unAkademia'sı birzeytinlikti. Hayatı bo-
yunca zeytin ağaçlarının altında ders verdi. Mate-
matikteki birçok temel buluş bu okulda yapıldı.
Aristo, bugün de okunan Politika kitabını bizim
Asos'ta yazdı. "Lise" sözcüğü de, onun dersleri-
nı yürüyerek verdiği Atina yakınındaki bir koruluk
olan "Lyke/on"dan gelir.
Tıp biliminin kurucusu Hipokrat'ın altında ders-
lerini verdiği çınar ağacı, bugün Istanköy'ün mer-
kezinde hâlâ ayakta.
Ne bilgisayaıian vardı, ne Internetleri.
Yalnızca okuyarak ve konuşarak dünyayı anla-
maya ve açıklamaya çalışıyorlardı.
Eğitim; gençlere, dünyayı, toplumu ve insanla-
n anlamalarını sağlayamıyorsa neye yarar?
MSM Kilyos Yaz Kampı'na
başvurular başlıyor
• Kültür Servisi - Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin
(MSM) 9-15 yaş grubundaki gençlere yönelik
düzenlediği sportif ve sanatsal etkinlilder bu yıl da
MSM Kilyos Yaz Kampı'nda gerçekleşecek.
Temmuz ve ağustos aylannda olmak üzere iki devre
halindeki kamp hakkında aynntılı bılgi almak
isteyenler 348 80 72-73 numaralı telefonlan
arayabilirler.
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I