22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 1999 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Şehitlere Borcumuz }--••*;&• MetinERKSAN ^^m "^A umhuriyet"gazete- £ ^ sinin 13 Ağustos m 1929tarihlisayısın- • da "Şehitiere Bor- ^ L y cumuz' başlıklı bir ^ ^ ^ ^ ^ yazı yayimlanmış- tır. Yazı şöyledir: "Onlar öldüler, onlar ateş sağanaklan ve top yıldınmlan aJOnda can \erdiler. Onlar bizi yaşatmak için kendi yaşamla- nnı bitirdiler. Onlar ölürken > alruz ölüm- ierinin boşa grtmcsiniistemediier.Onlann; hain isteklerin dört yol ağzında bulunan değerii Türk vatanı'nın yaşamasından başka hiç bir istekleri yoktu. Onlann; bü- yük şehitferimLdn fedakârhklan ve kutsal istekJeri önünde saygıyla eğüdinı, Onlann mezarian başında, bu kutsal ölülerden ar- takalmış olmanuzın utancını bize duv um- satmayacak olan ödevimizi ve görevimizi düşünelim. Fakat bunun için her şeyden önce onlann mezartannı ziyaret borcu- rauzu bileüm veödeyelim. İstanbul ve Ça- nakkaie arası,AvustralyaveÇanakkaleara- 9 kadar uzakdegüdir.Biz şehhkrimize kar- şı İngili/lerin ve Avustrahalılann savaş ölülcrinc karşı duyduklan sa>gı ve gönül borcu duygulanndan başka duygularla dolu oiabflir miyiz? Asil Türk.' Senin kahraman şehitterinin mezarlannıziyarctetmeiKkyalnı/btrşük- nuı borcuraı ödemekduygusu yoktur. On- lann fedakârhk duygulannı senin de ta- şıdıgın ve çocuğuna da taşıtacağın sözü ve sarvı vardır. ŞehirJerinin mezariannı ziya- ret et~ "Cumhuriyef" gazetesi yetmiş yıl ön- ce böyle yazmış. Yetmiş yıl sonra hiçbir şey değişmemiş. Şımdi bile yurt haini ka- tillerin. canilerin kurşunlanyla her gün şehit olan kutsal şehitlerimizin mezarla- nr.ı yalnız şehit anneleri ve şehit yakın- lan ziyaret ediyor. Fakat o "mehmetçik- ler" anneleri ve yakınlan için şehit olma- dılar. O "mehmetçikler" yurt topraklan üs- tünde yaşayan tüm yurttaşlannı katiller- den. canilerden korumak için şehit oldu- lar. Yetmış yıl süresince her yıl Ingilizler, Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar büyük kurullaroluşumunda, Ingiltere, Avustral- ya ve Yeni Zelanda'dan, binlerce kilomet- re ötelerden gelip Çanakkale/Gelibolu sa- vaşlannda ölen askerlerinin mezarlannı görkemli törenlerle ziyaret etmiştir. Ku- rullann başında Ingıliz, Avustralya, Yeni Zelanda devlet yönetımlerine ilişkin yük- sek rütbeli sivil ve asker görevliler vardır. Bu yıl Çanakkale/Gelibolu savaşlannda ölen askerleri anma törenlerine îngiltere ikinci taht prensi Andrew da katılmıştır. Her yıl 25 Nisan sabahı yapılan bu anma törenine. birkaç yıl önce Ingiltere Krali- çesi II. Elizabethkatılmıştır. Istanbul'dan ya da yurdun hiçbir yerinden hiçbir yıl, hiçbir kurul Çanakkale/Gelibolu'ya gi- dip Çanakkale'Gelibolu savaşlannda şe- hit olan mehmetçildenn kutsal mezarla- nnı törenlerle ziyaret etmemiştir. Eski ha- mam eski tas umursamazlığı tüm duyar- sızlığıyla sürüp gitmiştir. Türkiye Cum- huriyeti Devleti yönetiminde bulunan si- yasal kişiler Çanakkale/Gelibolu savaşla- ruun yıldönürnlerinde her yıl siyaset mey- danında Çanakkale/Gelibolu savaşjanna ilişkin bol bol nutuk atarlar. Fakat hiçbi- ri savaş alanlanna gıdip, büyük törenler oluşturup, bu törenlere katılmaz. Çanakkale/Gelibolu savaşlannda tngi- liz - Anzak (Avustralya-Yeni Zelanda) güçleri 25 Nisan 1915 sabahı saat 4.30'da Anbumu'nda karaya çıkmıştır. Çanakka- le yenilgisi sonrası, bu savaşın tasanmcı- sı W. Churchffl'in "Kaderin Insanı" ola- rak tanımladığı, Çanakkale/Gelibolu sa- vaşlannın yazgısını değiştiren eşsiz kah- raman Atatürk sabah saat 5.30'da, komu- tasındaki 19. Tümen'le Ingiliz ve Anzak güçleriyle ateş hattında savaşa başlamış- tır. Kıyamet ya da mahşer günü bu gün- dür. Atatürk'ün buynığundaki ünlü 57. Alay bu ilk gün, alay komutanlan başta olmak üzere tümüyle şehit olmuştur. Her yıl 25 Nisan sabahlan gün dogma- dan Anburnu sahillerinde, lngiliz, Avust- ralya ve Yeni Zelanda'dan gelen kurullar sabah saat 4.30'da alacakaranlıkta hüzün- lü bir tören başlatırlar. Çok yüce duygu- lar, içten gözyaşlan iceren bu onurlu tö- rende bilgin konuşmalar yapılır. Törene katılan yaşh, genç yüzlerce insan birlik- te dualar, ılahıler okur. Hiçbir yıl 25 Nisan sabahlan gün dog- madan alacakaranlıkta Anburnu sahille- rinde Türkler hiçbir tören yapmaz. Tür- kiye'nin hiçbir yerinden gelmeyen hiçbir insan var olmayaa, yapümayan törene ka- tılmaz. Her yıl 25 Nisan sabahlan Çanakka- le/Gelibolu savaşlannın "TürkŞebKeri" başlannda ezeli ve ebedi başkomutanla- n "Büyük Gazi" Atatürk olmak üzere, kendi anma rörenlerini şehit olduklan sa- vaş alanlannda kendileri yaparlar. Gehbolu yanmadasındaki savaş alan- larırun bir yerine Türklerin, Ingılızlenn, Avustralyahlann, Yeni Zelandalılann, Fransızlann savaşta ölen "şehiöerini", "savaş öKUerini" birlikte anacaklan, bü- yük anma törenlerini birlikte yapacakla- n, üstünde anıtlar bulunan görkemli, bü- yük bir tören alanı yapılmamıstır. Gelibo- lu yanmadasındaki savaş alanlanndan en ünlüsünün üstüne; Çanakkale'de savaşan- lann birlikte anma törenleri yapacağı. üs- tünde anıtlar bulunan, çok büyük ve gör- kemli bir tören alanı yapılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuru- cusu Atatürk, 30 Ağustos 1924'te, "Baş- komutanhkıMeydan Sava?"nın 2. v ıldö- nümünde, "Dumlupuuır^da yapılan "Şe- hit Asker" anıtının açılışında bir konuş- ma yapmışür. Bu uzun konuşmanın kü- çük bir bölümü şöyledir: "Türkiye Cumhuriyeti Devfeti'nm teme- i burada atıkk Türkiye CumhuriyetiDev- leti'nin sonsuz yaşamı burada başbtdL Bu- rada akan Türk kanlaru bu gökİerde bu- hınan şehit ruhlan, Türkiye Cumhuriye- ti Devleti'nin sonsuza dek konıyucusu- dur. Burada yapdgımız Şehit Asker' am- n, işte o şehit nıhlannın, tşte o şehit rub- fauın 'gazı' arkadaşlannın ve kahraman Türk uhısunun anrtsal simgesidir. Ark*- daşlar, bu gazüık ve şehittik topraklarm- da 'Şehit Asker'i biriiktesaygı veövgfiy- k selamlay ahm." Dünyanın tüm büyük devletlerinin baş- kentlerinde ve büyük şehirierinde, savaş- larda ölenlerin mezarlannın bulunduğu görkemli, büyük "tdusalmezarUdar" var- dır. Yılın belirli günlerinde bu "uhısal mezarhklar'da görkemli devlet törenle- ri yapılır. Amerika'nın en küçük köyün- de bile savaşlarda Amerika için ölmüş as- kerlerin mezarian bulunan küçük "ulasal mezaruklar'' ve bu askerlerin anısına di- kilmiş "amtta-" vardır. Amerikan halkı yı- lın belirli günlerinde bu küçük mezarlık- larda törenler yapar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin baş- kentinde ve büyük şehirierinde büyük "şe- hitHk''ler yoktur. Bu "şehWik''lerin için- de görkemli "Şehit Asker" ya da "Meh- metcik'' anıtlan yoktur. Türkiye Cumhu- riyeti Devleti'nin başkentinde ve büyük şehirierinde görkemli şehitlikler, bu "şe- hMk''lenn içinde görkemli "Şehit As- ker" ya da "Mehmetçik" anıtlan yapmak zorunludur. Büyük ve uzun "Türk tari- hi" sayısız savaşlaria doludur. Bu savaş- lar yurdu için ölmüş miryonlarca "şehit" ve bu savaşlarda ölmemiş milyonlarca "gaa"nin canı ve kanı bedeliyle yapıl- mıştır. "Şehitlik''lerde büyük ve uzun "Türktjurihi" içinde yapılmış savaşlarda "şehit'' ya da "gazi" olmuş askerlenn anı- sına aynlmış bölümler olmalıdır. Uluslar, ülkeler. devletler var olmak ve yaşamak için "şehMerini" ve "gazflerini" anmak, övmek. yüceltmek ve kutsamak zorundadır. "Şehmık" ya da "gazffik" en yüce insanlık onurudur. Şehitier ve gazi- ler tüm Türk ulusunun çocuklandır. Şe- hitlerin cenaze törenlerine katılmak ve şehitlerin mezarlannı ziyaret etmek tüm Türk ulusunun ödevi ve görevidir. Mehmetçiklerin ezeh ve ebedi başko- mutanı büyük Atatürk 1934'te, Çanak- kale/Gelibolu savaşlannda ölen Anzak (Avustrarya-Yeni Zelanda) askerleri için şu anıt sözleri söylemiştir "Bu ülkenin topraklan üstünde kanla- rrat döken kahramanlar. Burada dost bir vatan toprağmdasuuz. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizier kahraman meb- metçüderle yan yana, ko\ un koyunasınız. Uzak diyariardan e\lariannı savaşa gön- deren analar. Gözyaşiannızı dûtdiriniz. Eviaüanmz bizun bağnmızdadır. Onlar bu topraklardacanlannı \enükten sonra, arük bizim evladanmız olmuşlardırf Yetmiş yıl önce "Cumhuriyet" gazete- sinde yayımlanan yazının son tümcesi Türk ulusuna şöyle demıştir: "Şebitierin mezartannı ziyaret et!" Devrimci Cumhuriyet Kurtanlmalıdır M. İskender ÖZTURANLI /~^f "T"çurum kenannda yılak k l I birülke-.Türtüdüşman- H I laria kanlı boğuşmalar_ I J YıDarcasürensa\aş_On- ^ ^ ^ ^ dan sonra içerde ve dı- şarda saygı Ue tanınan >eni vatan, yeni sos- yete, yeni devlet Ve bunlan başarmak için arastz devrimler.' Bu tümceler Atarürk'ündür. 9 Mayıs 1935'te söylenmıştır. Yıllar sonra 1961 Anayasasf nda yeralmıştır "devrim" söz- cüğü. Milletvekillen "demokratik ve laik cumhuriyet" üzerine ant ıçmışlerdır. Ne var kı 1982 Anayasası ile "devrim" sözcüğü "inkılâp" biçimine dönüştürül- müştür. 1980 rejimi, cumhuriyetın getir- diği kimi kazanımlardan korktuğu gibi, "devrim" sözcüğünden de korkmuştur. İş- te şimdi bu korkunun bedelini ödemekte, Atatürk ilkelerinden verilen ödünlerin sı- kıntısını yaşamaktadır toplumumuz. Yıl- lar yılı uygulanan iki başh egitim politi- kalan yüzünden, devrim karşıtı bir "şeri- atordusu" yaratılmıştır. Bu uygulama gü- nümüzde de sürüp gitmektedır. 2 Mayıs 1999günlü Millet Meclisi'nde- ki ant töreninde yaşanan olay bu aymazlı- ğın sonucudur. Yasalan, kurallan, gele- nekleri çiğneyerek Meclis'e türbanla giren bir bayan milletvekili ortalığı kanştırmış- tır. Olay çok üzücûdür. Ama daha üzücü olanı. tüm sağ kanat partilerinin böylesi- ne bir eylem karşısmda suskun kalmalan- dır. 111 Faziletli'nin tezgâhladığı senaryo- ya, 129+ 86H-85= 300 milletvekilinden yal- nız bir teki tavır koyabilmiştir. Ötekiler sessizce yerlerinde oturmuşlar, başta li- derleri olmak üzere siyasal çıkarlan nede- niyle bu "dinsd sömûrü"ye izin vermiş- lerdir. Türk devrimi için çok düşündürü- cü bir olgudur bu. Daha düşündürücü ola- nı ise. bugüne değin devlet eliyle binlerce MerveKavakçı'nın yetiştirildiği, bugün de yetiştirilmekte olduğudur. Ne yazık ki si- yasal partilerimizin tümü, bu olguyu kar- şıdan seyretmekle yetinmektedirler. Aynca 2 Mayıs günü, siyaset adamlan- mızın büyük bir çogunluğunun "devrim"in ya da a inküap"ın ne olduğunu bilmedik- leri anlaşılmıştır. Sözcük olarak da içerik olarak da bilmedikleri ortaya çıkmıştır. Çünkü ant içenlerin çoğu "inkılâp" diye- ceklerine "inkilâp" demişlerdir. Biliridi- ği gibi inkılâp"degişim ve dönüşüm" de- mektir. Inkilâpsa "kelpleşme, köpekleş- me" anlamma gelmektedır. Tüm sözcük- lerde böyle yazılmıştır. Türk ulusu inkılâp sözcüğünü hiçbir za- man benimsememiş, devrim sözcüğünü yeğlemiştir. İnkılâp, Türkçenin uyum ku- ralına aykındır. Zorlanarak söylenebilen Arapca bir sözcfiktür. Ne var kı anayasal bir güce sahip oldugu için milletvekili an- dı "inkılâp" biçüninde gerçekleşünlmek- tedir. Büyük Atatürk'ün 1935yılındakul- landığı devnm sözcüğünü, anlarn olarakda içerik olarak da yeniden gündeme getire- bilmek için, devrimci ve ilerici partilerin iktidar olması gereklidır. Sol partilerin da- ğımkhğt bunun engelidir. Bu enge! aşılma- lıdır. Köktendinci bir partinin eyleme geç- mesi karşısmda, merkez ve sözde milliyet- çi sağın suskunlugu ve bıriikteliğı, önümüz- deki günlerde neler olacağının gösterge- sidir. Bu birlikteliğin bozulması, solun güç- lenmesine bağlıdır. CHP Meclisdışında kal- mış, DSP Meclis'te kuşatılmışnr. Bu so- nucu doğuran, gereksiz inatlaşmalardır. Artık Türk solu aklını başına toplamalı, de- mokratik kitle örgütleriyle de ilerişim ku- rarak, olabildiğince yaygın bir davranış birliği gerçekleştiımelidir. Atatürkçü ve devrimci cumhuriyeti gericilerin, saldır- ganlann ve suskunlann elindenkurtarma- nın başka.yolu ypktur. .. PENCERE Millet mi, İllet mi?.. Edebiyat dalında çalışmalar yapan bir profe- sör dostumla söyleşiyorduk. Sordum: - Neyapıyorsun?.. - llginç bir konuda araştırma yapmak istiyo- rum; biz Türklerkadar kendi kendisiniyerin di- bine batıran bir başka millet olduğunu sanmı- yorvm. - Nasıl?.. - Osmanlı, Türk'ü tarih boyunca aşağılıyor; Türk, Osmanlı'ya göre kafasız ve aşağılık!.. Sonra Tanzimat geliyor, bu kez Avrupa 'ya nis- petle Türk kötüleniyor; kendi kendimiziyerin di- bine batırmakta bugün bile birbirimizle yanşı- yoruz. • EşrePten bir örnek: "Garbe nisbetbiz henüzinsan değil müsved- deyiz An kim mektepliler bizden aşağıdır bütün Biz Huda-yı nabitiz, bizde muallim hakkıyok Bizdeki üstadlar bizden bayağıdır bütün Birbirin guya yuvarlanmış da bulmuş Eşrefâ Ehl-i mansıp tencere, millet kapağıdır bü- tün." Neyzen Tevfik'ten bir ömek: f t "Varsa cürmün, bilmemektir kendini, et iti- raf Kendin attin kendini herzillete hüsrana Türk!.." Neyzen diyor ki: "- Yunanistan bir Eflatun yetiştirmiş, bizim 20 milyonun herbiri bir Eflatun..." Günümüzde durum değişmedi; biz köşe ya- zarları birer Eflatunuz, işimiz gücümüz Türkleri her gün yermek!.. Sanki biz Türk degilmişiz gi- bi... Türk dedin mi vur abalıya!.. Dilimizde özdeyiş var: "Milletdeğil, illet!.." • • Amerikalısı, Avrupalısı da fark etmiyor; Türk'e tepeden bakan birtakım adamlar hakkımızda ah- kâm kesmek için btrbirleriyle yarışıyorlar; biz de boynumuz bükük, el pençe divan, verilecek hükmü bekliyoruz, korkudan tir tir titriyoruz. Terörün başı yakalandı, davanın başından be- h yargılanan Apo değil, Türk'ün ta kendisi!.. Adamın insanlık suçu işlediği ayan beyan!.. Ama, sanki suçlu biziz!.. Batılı tepemizdedir; biz Apo'yu yargılıyoruz, Avrupalı da bizi yargı- lıyor; sonunda ölüm cezası da bize çıkmasın?.. Olur mu olur, göğsümüzde yafta, ellerimiz ar- . kadan bağlı, ayağımızın altındaki iskemleye Av- rupalı tekmeyi vurdu mu, işimiz tamam!.. Ne biçim milletiz biz yahu?.. Osmanlı'da ha- kir, Tanzimat'ta pür taksir, Cumhuriyet'te kısjr... .'.'•1 ıı^; Güldüren r # YAŞAMINIZIRAHA TLA TİR Yurtbank'ta hep paranız var! Varsa da var; yoksa da var! YURTBANK GENEL MUDURLÜK Baikaner ?-aza Esk; BüyOkaere Cadciesı No 31 Maslak S0670 istanbü! Te!: (0212) 286 30 00 (pbx) Faks: (0212i 286 30 93 - 94 www.yurtbank.cdrnlT rUKTBANK A S BIK /i A L K * « E » 5 / R « f r i f « G I U I U K U » O 1 U S U O U K /AYürtbânr j i . p o / i t i l b a n k n c ı i ı k
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear