22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 MAYIS 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLEH Che ile Güney Amerika'yı motosikletle turlayan Alberto Granado, bugün Havana'da yaşıyor "^' 4 Qıe'yi ben keşfettim'... 9 7 6 yaşmdaki milyarder kızı Chichina'ya âşıktı. T^rnesto henüz iki yaşındayken, bir Mayıs JLJ'Erkeksen, biz motosiklet turuna çıkmadan altın JLJ sonbahar günü annesi onu birkaç saat sahilde bileziğini uğur olarak ödünç al" dedim. Kız çok bırakıp yüzmeye gitti. Che kendisini ömür boyu ağladı, ama Che'yi reddetti. bırakmayacak astım hastalığma o gün yakalandı... C he'nin yaşamını ıncele>en her- kes en iyi öze) arkadaşının AJ- bertoGranado oldugunda hem- fikırdir. Guevara hakkında her kitapta adına ve anılanna rastladığım bu insanın hâlâ hayatta olduğunu nereden bilebilirdim? tşte şu anda, hem de eşiyle berabertüm babacanlığı ve sempatikliğıy- le sergiyi geziyorlar. Biraz önce onlan evlerinden arabayla aldık. Yalnız coğraf- yalann değil, zamanlann kanşıp üst üste binmesi yaşanıyorkafamda... İşte Che ile beraber bundan yanm asır önce "moto- sikktleo meşhurGünev Amerikatunı *na çıkanenıyı sırdaşı. enkeyıflı "derinsota- bet" arkadaşı. kımlığinin oluştuğu yılla- n onunla beraber geçiren adam karşımda durup benimle sohbet ediyor, resimleri- me bakıyor. Neredeyım? Hangi yıldayız? Sanki birroman kahramanıyla berabermi- şim gibi bir duyguya kapılıyorum. Ya da karşımda Jack Kerouac veya Ne- alCassady fİlan mı var? İşte 1960'lardan önce. 1960'lara rengini veren Beat kuşa- ğının "On the Road" (YbMa) maceralan- nı, edebiyat ve serserilik ruhunu en az bu simge isimler gibi yaşayan iki genç Ar- jantinli'den biri burada. Tatlı bir dede ol- muş, eşiyle hâlâ birbirlerine âşık olduk- lan belli. "Yaşanuşhk" her halinden dış- lanna taşıyor. Aynca sevecen, dikkatli. güleryüzlü, kendiyle banşık üzerinden onca yıl akmış olmasına hiç mi hiç kız- mamış... . ,_• Nasıl arftadaş oldular? Ernesto Guevara de la Serna, kendı- . sinden altı yaş büyük olan Alberto ile na- sıl bu kadar yakmlaşmıştı? Önce Cordo- ba'da okuduğu kolejde Tbmas Granado ile tanışmış, sonra da onun rugby takımı- nı çalıştıran ağabeyi Alberto antrenörü olmustu. Alberto, M EIPtfao"(Kel) lakap- lı bu gence. takımında topu eline alınca çılgın bir cesaretle dalıp gittiğı için "EI Furibondo (Kızgın) de la Serna" demeye başlamış., sonra bu, kısaca "Fuser" ol- muşru. AIberto"nun kendisi ise "Petiso" (Ufaklık) veya Ernesto'nun deyişiy le "Mi- al" (Benim Albertom) idi. "MtaT, bu gencecik çocuğun Baudelaire, Faulkner. Steinbeck, Freudgibı yazarlann kitapla- nna her gün bir köşede dalıp gidişine şa- şınyordu. 1943'te Buenos Aires'te aşın muhafa- zakâr bir askeri darbe ile General Pedro Ramirez başa geçınce gençler sokakta Cordoba'da protestolara başlamış, Alber- to Granado da bu gösterilere katıldığı ıçın hapse atilmıştı. Kendisini ziyaret eden Ernesto'ya "Bizim içinyapdacaksokak gös- terüerine kadl" demiştı Alberto. Ernes- to" nun "Hayır, olmaz" yanıtı şu ince de- tayla beraber geliyordu- "Yapanm ama bir tabancaveriürse; aksi takdirde eşek sudan geBnceye kadar dayak yeriz" (!) Nazılere ve faşıstlere olan düşmanlığı- nı, 1944'te Paris'in Alman işgalinden kur- tuluşunu çılgınca kutlayarak da dışa vur- muştu. Genç Ernesto aynca gittikçe be- lirginleşen yakjşıklılığını, karşı cinse olan doyumsuz bir iştahla kullanma yolunu se- çecekti. Onu ilgilendiren dans filan değil. 1950'K yıllarda Che. Gregorio ve Alberto Granado ile yoilarda. direkt olarak seksti. Irlandalı ve Ispanyol kansıyla gurur duyan, ailesine çok bağlı Ernesto, babaannesinin ölümünden son- ra mühendislik yenne doktorolmayı seç- mişti. Hippi gibi giyinen. yıkanmayı hiç sevmeyen, satranç oynayan. bol okuyan, başkaldırmayı seven. ucuzluktan aldığı seri dışı ayakkabılan "ayn çifHer" halin- de giymekten çekinmeyen. eksantnk bir genç zampara vardı artık. "Burjuva" ve köklü bir aileden gelmışti. Astım hastalığı Annesi CeBa de la Serna da aristokrat bir aileden geliyordu. Ailesinin bir seya- hati sırasında Celia hamileyken ''Ernes- to'' birden acele etmiş. kadın bir ay erken gelen doğumu Rosario'da yapmak mec- buriyetinde kalmıştı. Küçük Ernesto ai- lesinden de gelen genel havayla dinle hiç ilgilenmemiş, "küfae"yi birticaretedönüş- türenlere ise hiçbir zaman sıcak bakma- mıştı. İki yaşındayken bir mayıs "sonba- har" gününde dört ay önceki son doğu- mundan sonra zayıflamay a çalışan anne- . - • ' ' < • ' ' ' ~ ' J - • ' ' • , > "Ferreyra aflesyieben dostolamazdım.biz daha halk tabakasındavdık, ama Ernesto olabüirdi*" diyor Alberto bana, çok ciddi bir ifadeyle. Ferreyra ailesi bu genç, dağınık ve aca- yip kıyafetli. kirlı adarna sofralannı açmış- tı. Ama babanın bu soru işaretli ilişkiye karşı duyduğu şüpheler bir gün Ernes- to'nun yemekte Churchill'e karşı ileri ge- ri konuşmasıyla doruğa çıkmış, işler sar- pa sarmıştı. İşte tam o sıralarda Alberto Granado ona yıllardır konuştukJan moto- sikletle Güney Amenka'da büyük tur tek- lifıni yapınca Fuser'e düşen, Siu dansı yapıp bunu delice kutlamaktı. Artık Alberto ile Ernesto'nun önleri açılmış ve "La Poderoso 2" isimli 1500 cm3'lük bir motosikletle yola düşmüş- lerdi. Daha önceki yıllarda mobiletle da- ha küçük yolculuklara tek başına çıkmış olan Ernesto bu sefer ailesine "tıp tahsi- linin bftirme imtihanlanna geri dönme" sözü vererek en iyi arkadaşıyla serüvene başlamıştı. îşte hikâyenin bu kjsmı inarul- maz ilginç, komik veya tarihi sahneleriy- ite.zenginleşiyordu. sahne* o anda yıkılıp gidıyor. Bu uzun ve sihirli, binbir macerayla dolu seyahatın üç anekdotunun Che'nin hayata sosyalist bakışını şekillendirdiğı- ni düşünüyonım. Üç önemli olay Bunlann binncisi durakladıklan bir otelde ölmekte olan çaresiz bir yaşlı hiz- metçiye karşı hıssettiği çaresizlik, ikıncı- si komünist bir madenci çifti işsiz ve so- ğuktan titrerken bulup onlara bir örtü ver- meleri ve ibretle hıkâyelerinı dınlemele- n. üçüncüsü de misafır edildikleri bir mo- telden bol paralı Amerikalı turistler tara- fından atılmalan. Alberto beni dinledık- ten sonra ilk ikisine kesin "Evet" diyor ve onaylıyor. Ama Amerikalılarolayının baş- ka bir seyahatte olduğunu söylüyor. Ona göre üçüncü hikâye tedavilerine katıldık- lan San Lepro cüzam evinin hastalannın onlara düzenlediğı göz yaşartıcı veda par- tisinin bıraktığı iz: "Bize veda ermek için cüzamhlar bir orkestra kurdular. Akorde- öncnmusağeimmDarrnaklanyoktuv'ebi- 'elki çok zengin değillerdi ama ailesi saygındı ve hep iyi yaşamışlardı. Büyükbabası ABD'de California'da yaşamıştı. Babası gemicilik ve müteahhitlik yaparak kimi gün çok, kimi gün az kazanan serbest bir işadamıydı. Babası, bir gün otelde gerçekleşen bir doğum günü partisinde oğlu ile "kirli, pasaklı" diye dalga geçilince, onun için herkesle kavga etmiş, beraberce o davetten atılmışlardı. si. ona uslu durmasını tembih etmiş, son- ra birkaç saat yüzmüştü. İşte küçük Ernesto ömrü boyunca onu terk etmeyecek olan agır astım hastalığı- na o gün sahilde titreyerek annesini bek- lerken yakalanmıştı. 12 yaşında Freud okumaya başlayan Ernesto. canı gibi sevdiği ailenin yaşlı köpeği ölünce ona şehirde cenaze töreni düzenleyip. mezan başında anma konuş- ması yapacak kadar duygusal, ama diğer çocuklarla kurduğu çeteye başkan olup, grevdeki aydmlatma işçilerine destek ver- mek için Alta Gracia'da sapanlarla sokak lambalannı kıracak kadar da çetin ceviz- di. Ekim 1950'nin bir "flkbahar" günün- de Ernesto 22 yaşındayken yine köklü ve çok zengin bir ailenin kızı olan (Maria del Carmen Ferreyra) u Cbichina"ya âşık olu- verdi. Hızla gehşen bu ilişki, genç play- bo>oı aniden başka kararlara itmişti: Bu kızla e\lenip balayında "cara\ r an''la Gü- ney Amerika turuna çıkmak istiyordu. Genellikle tanıştıklan ınsanlann ikram- lanyla geçinıyorlardı. Ana taktikleri "Yo- la çıkışın birinci ayını kutluyoruz ama pa- rarruz yok" demekti. Insanlar önce bir, sonra iki ıçkı ısmarlıyor, daha sonrası için de "Söyiemesi a>ıp, mktemiz boş, içemi- yonızarük" deyince yemek ikramı geli- veriyordu. Her şey büyük bir aktörlük dengesiyle yürütülürken gidilen yerlerde yerel basına uğrayıp "cüzamla savaşan iki genç doktor" olarak röponajlar veri- yorlardı. Seyahatlerinin en tatlı hikâyelerinden biri de, bir gün Şili'de yine bozulan mo- tosikJeti tamir ettikleri bir ortamda bir eğ- lenceye davet edilmeleri ve orada evli bir kadına Che'nin biraz (karşılıldı) fazla il- gi göstermesi. Elinde şişeyle koca onlan kovalayınca bu film de orada kopuyor. u Peki bari kadın kavgaya değecek kadar güzrimiydi?'*dıyorumXlberto'ya. "Ala- kası>ok, çok çirkindJ'" diyor Alberto. Yi- ne çok gülüyoruz ama benim yıllardır bu konuda kafamda oluşturduğum "küçük leğinebagladığı küçük çubuklarlaonlann \erini doldurmuştu. Şarkıcı kördü ve ne- rede>se hepsinin suratı hastalıktan dar- madağındı. Bütiin bunlan d lambalan ve meşaleler a>dınlaüyordu. Sanki bir korku filminde>dik, ama öte yandan hayabmın en güzel haüralanndan biri olarak kala- cako bu sahne." Fakat bu Güney Ameri- ka maceralannda Alberto'nun görmedi- ği için doğrulayamadığı çok ı Igınç bir baş- ka isimsiz kahraman var. Bu adam sanki Ernesto'nun içindeki devrimcilik ateşini körüklemek için kader tarafindan karşısı- na çıkanlıyor. Andes Dağlan'nın bir kö- y ünde bir gece "sessirtik ve soğuk karan- İıgı maddeseüiğinden anndınrken" Gu- evara bir Avnıpa ülkesinden kaçıp gelen isimsiz bir adamarastlıyor."Gelecek hal- kındır. tüm diimada halk iktidan ele ala- cakür" dıye kesın ıfadelerle konuşan bu esrarengiz adam, o anda yüzyılın en bü- yük devrimcilennden bırinın şekillenme- sine katkıda bulunduğunu bilemez tabii. "Devrim ona katkıda bulunan berke- sin hayatmı alabilir, siz bfle dişlerinizi SH karak, vıımruğunuz sıkünuş, kin ve mö- cadek ruhunu en iyi gösteren şekflde öte- bilirsiniz" diyor bu bilinmeyen kişi. Er- nesto kalıcı şekilde etkılendiği bu ada- mın sözJerini de hatıra defterine geçiriyor. Che. bu film sahnesıne benzeyen andan çok etkileniyor. Aynı dönemde bu karşı- laşmadan önce sol fikırlerin derinliğine onunla teorik tartışmalaryaparak inen Pe- rulu Marksist doktor Hugo Pesce'den de ızler taşıyor. Çıkmaya çalıştığı dağlarda büyük ölüm tehlikeleri geçiren Emesto. aynca Alberto'nun tüm itirazlan \e tep- kısine rağmen 1200 merrelik denn bir noktasından Amazon Nehri'ni yüzerek geçiyor. "Ortalık piranha bahğı kayruyordu" diyor Alberto. Letıcia'da da yine futbol- culuk yaparak yollannı bulan ikili, niha- yet yedi ay sonra Caracas'ta yollannı ayı- nyorlar. Hem de Eva Peron'un ölümüyle bütün Arjantin'in ağladığı 26 Temmuz 1952 günü yaşanıyor bu olay. Ernesto. Caracas'tan bir uçakla Mi- ami'ye giderek "atlan teslim etme" işini yapıp. Buenos Aires'e dönecekken uça- ğın motoru bozuluyor ve bir ay Miami 'de kalıyor. Böylece geleceğin "Che"si, öm- rü boyunca aleyhine mücadele vereceği ABD'yi yakından tanıma fırsatı buluyor. Chichina'nın Miami'deki kuzeni Roca, onun aç kalmamasını sağlıyor. Aynca Er- nesto ne yapıyorsa yapıyor, daha o gün- lerden FBTm kendisi aleyhine birdosya açmasına neden oluyor. ICumlu plajlarda top oynarken bunu nasıl başardığı da tam olarak bilinmiyor. BMye gldeceğini söylemiyti "Peki devrimden sonra, 1960'ta Kü- ba'va onun daveti üzerine geldtğinizde ne- ler düşündüniiz? 'Bizim delioğlan neler yapmış, böyle' gibi şaşkınlıklar mı geçir- diniz?" diye soruyorum. "Küba'da o ar- nk başka bir adamdı, ama yine aynı sami- mi arkadaşü" diyor Alberto, "Bizim ora- da herkes Pelao'nun önemn' birisi olaca- ğını düşünüyordu, ama tabii hiç künse bu kadannı beklemiyordu." Onun her yerde •"görünüyor" olmasını soruyorum. "Şu t-shirt işine önce kızıwrduın. ama şbndi onunla dayanışma>ı açıkça gösterdiği için seviyorum" diyor. Birbirlerini son gördükleri gün Da Tre- vi lokantasında Pizza yediklerini hatırla- tıyorum ve o gün Che'nin Kongo'ya yö- nelik seyahat ve eylem planlan konusun- da hiçbir açık verip vermediğıni soruyo- nım. "Hayn*" diyor Alberto. "baaa Bir- leşmiş Miîleder'e gideceğini sö>1emişti n . Belki de Che o anda kendisine göre ya- lan söylememiş diye düşünüyorum. Bir- leşmiş Güney Amerika için çarpıştığı kı- sa hayatında bir yol doğal olarak sosyal devlet dayanışmasında birleşecek birleşık dünyadan, yani "BirleşmişMilletler J ""den geçiyordu. Eminim Cordoba'nın dilbazı yine kelime ovıınu peşindeydi." 'Ben on- dan farklı düşünüyordum ve bunu ona söylüyordum' diyorsunuz, biraz açar nu- suuz?" diyonım. "Sosyahzm bence za- manla bUinçkndirnıe ve eğitim yoluyla gelmelklir'" diyor. "OzeHiklebugünede ba- kıidığuıda banş kav ramının ön planda o4- duğu bir dünyada bu Che'nin fikirierinin aktüeUiğini ka> bettiği anlamına mı geli- yor?'" dı\orum. Tercüman Ispanyolca ola- rak Alberto'ya sorumun "polemico'' ya- nı olduğunu ikaz ederek söze başlıyor. Ama zaten Che'nin motosikletli yoldaşı hemen savunmaya geçip u Çokzamangeç- ti, Che'de bugün yaşıyor olsa neter söyle- >eceği, neler yapacağı bilinmezdi" diyor. SÜRECEK Cumhuriyet kitap kulübû 24 SAAT KESİNTİ8İZ HİZMET SAAT ADRESE KİTAP TESÜMf SAAT ÜYEÜK KABULÜ SAAT KİTAP SİPARİŞ OLANAÖ SAAT TAKSİTLE KİTAP SATIŞ1 Dilediğiniz kitabın adını. kredi kartınızın numarası ve son kullanma tarihi ile bırlikte bıldinn, kitap evinizde olsun. Adınızı, soyadınızı ve telefon numaranızı da bildirmeyi unutmayın. Üye değılsenız, dilersenız üye de olun ya da üyeliğinizi yenileyin. HER İŞLEM BİRTELEFONLA:0212 514 01 96 VEFAULARA DUYURU Geleneksel BOZA GÜNÜ'müz 09.05.1999 Pazar günü saat 14.00'te okulumuzda yapılacaktır. Tüm Vefa Lisesi mezunlan davetlidir. VEFA LİSESt-VEFALILAR DERNEĞİ .\ol: 1$M -14.00 arası tanışma ve sohbet için aynlmışttr. KIRŞEHİR STJLH HUKUK HÂKİJVILİĞİ'NDEN 1999 6"'Esas Kırşehır ılı Aşıkpaşa Vlahallesı'nde kam 1007 ada 13 parselde Mustafa Ildınşık ve arkadaşlan adına kayıtlı 353 m2'hk taşın- maz ıçın davacı Elfide Dağdevnren vekıli A\ Ercan Şenyuz tarafindan davalılar Mustafa Ildınşık ve arkadaşlan adına ızale- ı şuyuu davası açılmış \e davalılardan bın- nın adresı tespit edılemedığınden kendisine ılanen dava dılekçesının tebligı gerekmıştır Bu ıtıbarla taşınmaz maliki Alı kızı Fat- ma'nın adresı tespit edilemediğınden, du- nışmanın bırakıldığı 02.06.1999 gunü saat 09.30'da bızzat mahkememızde hazır bu- lunması, duruşmaya gelmedığı veya geçer- li bir mazeret de bıldırmedığı takdirde du- ruşmanın yokluğunda sürdürüleceğı ve ka- rar venleceğı hususları da% a dılekçesı yen- ne kaım olmak uzere îızere ilanen teblığ olunur. 15 04 1999 Basın: 18332 MÜDAFAA-İ HUKUK DERGİSİ 9. sayı çıkü 1. Müdafaa-i Hnkuk Kurultavı; Org. (E) Kemal VAVUZ: 1 Müdafaa-ı Hukuk Kurulta)! Açış Konuşması: Org. (E) Kemal YAVUZ: Ne Yapmalı? (Kurultay'a sunulan bildin). Bugündcn Y arına Vapmımız Gerekenler: I. Mûdafaa-i Hukuk Kurulta>ı Bildirisi. * * * ' , Güneş Ece AKALIN: Çocuklar Gururlanın Atatürk (Şıır); Prof. Dr. lnal Cem AŞKUN: 80 Yılında Yenıden 'Müdafaa-ı Hukuk"; Mebmet BAŞARAN: Eğınm Sorunu; Prof. Dr. Aaıl ÇEÇEN: Yınnıbınncı Yüzyılda Kemalızm; Emin DEĞER: Fethullah Gülen - Bir Cumhun>et Düşmanı. Dr. Necdet EKİNCİ: 2. Cumhuriyetçılenn •Resmı îdeolojı" Savlan ve Emperyalızm, Selm» ERDAL: Ham Müdafaa Yok. Sathı Mûdafaa Var: Musa SEYlRCl: 'Fotoğnınarla Türki>e" (Kitap); S. T.: Oltaya Yakalananlar: TEKİNALP: Dı'lın Türkçeleştırilmesi; Sej-fettin Tl'RHAN: Sıvası Enflas>on; Yunus VAŞAR: Bu Roman Sende Kalsm (Şiır): Maharrem Y AZICIOĞLL": Halkın Ozanmdan - Halkın Sesınden. Pror. Dr. Çetin YETKİN: 312 ve 8 Maddelen Kaldırarak Ne Yapmak lstiyorlaı? / Osmanlı'nın "00 Yılı, • * • Belge: Nurculuk ile llgilı Yargıtay Ceza Genel Kurul Karan. Basından: Prof. Dr. Uçarer'tn Intihan * • • P.K. 15, lCızıltoprak Postahanesı - Antalya TeLvefâks: 0 242 441 3146 ••• Abone Koşullan: (7. sayıdan başlamak üzere) 3 ayhk. 2.250.000 TL. 6 aylık 4 500.000 TL. - Abone bedelının Ziraat BankaM Antalya. 1 Çeön Yetkın 0036 0003 0003 0552 413 no. lu hesaba yatınlıp makbuzun bir ömegının açık ad ve adres ile bırlikte posta veya faks ile ulaştmlması gerekmektedır Derginin salın alınabileceği kilabevleri: Bilgi Kitabe\i, Sakarya Cad No 8, Yenısehır - ANKARA, Kabakı Kitabevi, Ortabahçe Cad No- 22 4. Beşıktaş - İSTAN- BUL, Kibele Kitabevi, tsmet lnonü Cad. No. 64 - ESKİŞEHİR Dergımızı satışa sunmak ısteyen kıtabevlen P.K 15 ICızıltoprak Postanesi - Antalya adresme yazabılirler veya telefon ya da faksla bızı arayabılırler T.C. SAYIŞTAY BAŞKAMJĞI'NDAN Sayıştay'da halen boş bulunan beş (5) üyelık ile se- çim tanhine kadar boşalacak üyelikler için, 832 sayılı Sayıştay Kanunu'nun degişik 4'ûncü maddesinde belir- tilen niteliklen taşıyan ısteklılar arasından aynı kanu- nun değişık 6'ncı maddesi hükmü gereğınce seçım ya- pılacaktır. Boş bulunan üyelıklerden beşte üçü Sayıştay meslek mensuplanndan; geriye kalanlannm en az yansı Maliye Bakanlığı meslek mensuplanndan olmak üzere, aynı Kanunun değişik 4'üncü maddesinde sayılan dığer adaylar arasından seçilecektır. Seçime katılmak isteyenlerin ilk du>Tiru tarihinden itıbaren bir ay içinde aşağıda yazılı belgelen de ekleye- cekleri bir dilekçe ile "T. C. Sayıştay Başkanlığı 06 l'OO Ulus/ANIC'MIA" adresine bizzat veya postayla başvur- maları gerekmektedir. Postadaki gecikmeler kabul edil- meyecektir. Duekçeye Eklenecek Belgeler: 1. Özgeçmiş. 2. En az dört yıllık yûksek öğrenim bıtınldığıne ılış- kin bclge (832 sayıh Kanun'a 4149 sayılı Kanun'la ekle- nen Geçici 3'üncii Madde hükümleri saklıdır.) 3. 832 Sayılı Sayıştay Kanunu'nun değişık 4'üncü maddesinde belirtilen niteliklere sahip bulunduğunu göstenr belge. 4. tlgilinin Daıresince onaylanmış sicil özetı. 5. Yeni çekilmış (6x9) ebadında 4 adet fotoğraf. Ilgihlere duyurulur. Basın- 19901 KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN (Ahkâmı Şahsiye) Haîen Kadıköy. Erenköy, Fınn Sk. Gökay Apt. 23 '2 d: 6 sayılı adreste ikamet eden Öktem Özdemır'in va- sisi Perihan Özdemir bu görevden alınarak, yenne. ay- nı adreste ikamet eden 1965 doğumlu Oras Özdemir vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ılan olunur. Basın: 19577 PERŞEMBE % ORHAN BURSALI Yaparak Öğrenme llköğretim okulu öğrencilerinin araştırma proje- lerini sundukları sergiyi geziyorum. Deneme Bilim Merkezi'nde, bugün ögleden önce Cumhurbaşka- nı Demirel'in açılışını yapacağı ve herkesin davet- \\ olduğu Ulusal Bilim Şenliği çerçevesinde sergi- lenen projelerde, kimi öğrenciler, söz olarak bildi- ğimiz ve duyduğumuz, ancak genellikle bir kula- ğımızdan girip diğerinden çıkan basit konulan araş- tırmışlar. Örneğin toprağın içinde plastik, meyve, bitkj1 , cam vb. farklı özellikteki maddeleri gömmüş ve orv ların çürüme ve yok olma süreçlenni izlemişler. Meyve sebze gibi organik maddelerin kısa süre- de yok olup toprağa kanştığını, ancak pet şişe vb. gibi maddelere ise çok uzun sürelerde bile bir şey olmadığını gözlemlemişler. Örneğin, bir başka projede, kanncalann toprak altındaki yaşamlannı gösteren basit birdüzenek kur- muşlar. Onlann yaşamlannı incelemişler. Örneğin, kurum gibi maddelerden mürekkep eJ- de etmişler. Isınan havanın yükseldiğini göster- mişler. Bir periskopun nasıl çalıştığını örneklemiş- ler. Gazlı içeceklerde karbondioksitin korunması için yöntem önermişler. Ayın 28 günü boyunca çeşitii evrelerini kaydetmişler. Iğneada'nın bitkisel özej- liklerini araştırmış ve yeni bitkiler keşfetmişler. Başka şeyler de var: Yoldan aldığı enerjiyle hareket eden araç; hırsız- lara karşı alarm sistemi, gürültüyü önleme maki- nesi; camda ani genleşme olayı; görme özürlüler için beyaz baston yerine geliştirilmiş özel bir ayak- kabı; kendi kendini silen yazı tahtası vb. Aynca çok iddialı bilimsel çalışma denemeleri de var: Yavru sıçanların öğrenme ve davranış süreç- lerindefarklı annelerin etkileri. Kozmik ışınların so- ğurulmasının incelenmesi; göçe neden olan sos- yoekonomik nedenler; atık sularda bakmn geri ka- zanımı vb. ••• Sonuçta, ögrenciler, birincisi, kitabi bir bilgiyi, ken- di deneyimleriyle edinmiş oluyorlar. Ikincisi, bu ça- lışmalar içinde yeni bilgi ve bulgulara ulaşıyoriar. Diyeceksiniz ki keşfedilen şeyleri yeniden keş- fetmenin ne anlamı var... Bütün bilgileri yeniden keşfederek öğrenmek, ta- bii ki ne mümkün ne de gerekli. Ama gerçek şu ki insanın, doğrudan, kendi deneyimleriyle elde et- tiği bilgileri unutması çok zor. Çocuklar, bilgiyi kaynağından edinmenin yönte- mini, bir araştırma düzeneğinin nasıl kurulması ge- rektiğini, doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ayırt etmeyi, doğa olaylanna bakmayı, çevrelerini incetemeyi, öğ- reniyorlar. . ~a'- Özetle, öğrenmeyi öğrensyoriar. ""'' Zaten bütün okullann temel görevinin de bu ol- ması gerekmez mi? öğrencilere, birincisi nasıl öğ- reneceklerini, ikincisi bilgileri belirti bir sistematik ve yöntem dahilinde edinmeyi, üçüncüsü en ya- kın çevreden en uzak çevreye kadar yaşadığımız uzay ve mekânı bütün ilişkileri içinde öğretmek. Ülkece yoksunluğunu çektiğimiz araştırmacı bir gençliğin yetişmesi başka türiü nasıl olacak? Özel okullann, öğrencilenn çeşitli deneyleryap- masını teşvik ettiği görülüyor. Bu fıkir, giderek özel okullar arasında yaygınlaşıyor. Ancak devlet okul- lannın bu alanda geri kaldıklannı belirtmek gerek. Araştırma yaparak öğrenmek, zoaınlu bir ders olmalıdır. TEŞEKKUR Başanlı bir amelıyatla benı sağlığıma kavuşturan, değerlı bilim adamı. gönül dostu Sayın Doç. Dr. DOĞAN BAŞAK başta olmak ûzere. sevenlere, sevdıklerime, Amerikan Hastanesi çalışanlanna, minnet ve şükran duygulanmla teşekkür edenm. M. ZEKİAKDAĞ VEFAT Erzincanlı merhum Rasim ve AJiye Karul'un kızlan Ortıan Karul, Nahide Ipek'in ablalan, Seyhun Karul'un biricik görümcesi-ablası, Esen Tanju'nun halası, Zahide Tunca. Cahide Ulusoy ve Ayşenur Kanuni'nin teyzeleri, Yurdagün Gülümser'in kayınvalıdesi, Gülşah Gülümser ve Bülend Ceylan'ın sevgili anneleri, Hande ve Ahu Gülümser'in anneanneleri A.Hilmi Ceylan'ın Eşi, Sevgilisi BEHİCE CEYLAN 5 Mayıs 1999 Çarşamba günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün 56 Mayıs 1999 Perşembe) Teşvikiye Cami'inde kılınacak öğte namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki ebedi istirahatgâhına defnedilecektir. AİLESİ • Celenk gönderilmemesi arzu edenlerin T.E. Vakfı'na bağtşta bulunmalan rica olunur. COSTERI ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ / VAKFI ÇYDD'nin 10. Yıl Kutlama Etkinlikieri Tarih : 9 Mayıs Pazar Yer : Mimar Sinan Üniversitesi - Tophane-i Amire binası Saat : 20.00 Davetiye için tel: 0212 -2524433 ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ Çadaş Türkiye'nin Gelecek Güvencesi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear