Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURtYET 6 MAYIS 1999 PERŞEMBE
14 KULTUR
Yeşim Ustaoğlu, "Güneşe Yolculuk"ta evrensel bir temayı ve insancıllığı öne çıkanyor
4
Herkes ldnüiğhıi sorguluyor'
GÖNÜL DÖNMEZ-COLtN
49. Berlin Film Festivali'nden iki ödül-
le dönen Yeşim Ustaoğtu, 18.Uluslara-
rası tstanbul Fılm Festivali'nde de En lyi
Yönetmen, En Ki Film, Onat Kutlar
Ödülüve HalkJünsi Ödülü'nüaldı. Us-
taoğlu ile filmin serüvenini konuştuk.
- "Güneşe Yolculuk" filmine iki ga-
zete haberinden yola çıktığınızı söyle-
miştiniz. Konuya sizi iten gerçek neden
nedir? BukonudaTürkiye'dedoğru dü-
rüst bir film yapılmaması mı? Toplum-
sal suç duygusu ile hesaplaşmak mı?
Söyledikleriniz. örneğin toplumsal
suç duygusunun etkısi olabilir. Ama
kimselerin el atmadığı bir şeye benim
el atmam gerektiği aklımdan geçti mi,
büemiyorum.
- El atüması gerektiğini düşünerek...
Düşündüm, mutlak düşündüm. Bir
şeyler insana çok dokunuyor gündelik
yaşamda. Biz rahat koşullar içinde ya-
şarken bile tstiklal Caddesi'ne çıktığı-
mızda, o ufacık çocuklann dramı ile
karşı karşıyayız.Bu konuda çok hassa-
sım, ytllardır kişisel tanıdıklanm var iç-
lerinde. Bu bile bir başlangıç noktası
sayılabilir. Kim bunlar? Hangi koşul-
larda yaşıyorlar? Düşünmek bile insa-
nı rahatsızediyor yada böylebir şey yap-
maya iteliyor. En kişisel tarafı bu.
- O zaman belki de Kürt sorununun
ötesindesorunlarsözkonusubu filmde—
Türkiye'nin sorunu, hepimiz acı çe-
kiyoruz. Benzersıkıntılariçindeyiz. An-
lattığım insanlar gibi olmasa da onlann
sıkıntılannı paylaştığımı duyuyorum.
- Arkadaşım filmin en beğendiği öğe-
lerinden birinin insanlann devamh ge-
çiş halinde olmalan oiduğunu sö\ledi.
Türkiyeliler başlangıçtan beri hep öy-
le bir dinamizm yaşıyor, durduğu yer-
de fazla durmuyor. Belgesel denebile-
cek bir film olarak baktığmızda o geçi-
şi görüyorsunuz.
- Biraz da insanlann bir yere ait ola-
mamalan yok mu?
Evet, işte tarihımizden beri bu böyle.
En sonunda Anadolu'yubenımsemişız.
Daha artistik gözle bakıyorum
- Bir kimlik araytşuıdan söz ettiniz~
Çok zengin bir tarihe, kültüre sahip
olmamıza rağmen hâlâ o mozaiğin bir
parçası olarak "Bizkimiz" diye soruyo-
ruz. Sormak durumundayız. Işin Islami
boyutu da içinde olmaküzeretüm bu sos-
yal patlamalar, Kürt-Türk kimliği, diğer
etnık gruplar, şimdi Almanya'da yaşa-
yan üçüncü kuşak gençler dahil olmak
üzere soru hep aynı soru: "Kimiz?," Hâ-
lâ fazla yerimizde durrnuyoruz, dünya-
nın her yerindeyiz. Bu soruyu herkes
soruyor ve kendine bir çıkış noktası bu-
luyor, ben buyum, diyor. Onun savaşı-
mını vermeye başlıyor. Bütün buçalkan-
tılar bir yandan topluma dinamizm ka-
zandmrken bunu yaratıyor.
- Filminizin cevapiandırmaya
çalıştığı sorulardan biri bu
olabilir mi sizce? İnsanlann
düşman ounadıklan \ebir-
birierinianladıkça birbirle-
rine daha yaklaşabüecekie-
üirtleri daha iyi tamdım, zaten bunu istiyordum, içerden bakabilmeyi. Kürt ve Türk'ün
dost olabildiğini gördüm. Kültürel farkhhklannı, geleneksel yaşam farklannı, öğrendikçe
filme aktardım. Bir tür tanıdıklık filmi bence. Mehmet gibi naif bir gözle bakmaya
çahştım. Mehmet'i geliştirirken birlikte öğrenmek için... Her zaman Kürt arkadaşlanm
vardı. Çok şey öğrendim, ama sanınm ben de çok şey verdim, memnunum çahşmamdan.
gıtmesi, kaybolan bir kültürii, tarihi an-
latıyor. Zorduç'unsualnndakalması. Bir
yandan da yaşam su ile başlayan bir şey.
Umutlu bir bakışı da var. Mehmet'in
kimligi artık Berzan. Bu Mehmet, Ber-
zan oldu demek değil, Mehmet o kadar
naif değil, hayata başka türlü bakabil-
me cesaretine sahip biri, kendini savu-
nabilecek bir insan noktasmda. O yüz-
den yolculuk mutlak devam etmeli. Meh-
met'in çok çaresiz olduğu, Berzan'vn
öldüğü noktada bitmemeli. Bir bütün
olarak görüyorum.
- Yokuluk sırasında Mehmet bir po-
lis alıyor arabasma. Her polisin kötü ol-
madıgını mı anlatmak istediniz?
Ne kadar resmı olursa olsun herkesin
her sistem içinde bizi tedirgin eden yö-
nünü anlatıyor, sekans öyle başhyor.
Ama her yerde bir hümanizm var, umu-
dumuzuyitirmemeliyiz, morgdada var,
insancıl biriydi morgdaki adam.. Hül-
ya karakteri ile ikisi birleşiyor; çamaşır-
hanedeki patron Hülyahem despot hem
anne Arzu ile ilişkisinde,bir sürü yasak-
lan var, ama koruyucu ve sıcak.
- Doğru da adamın polis olmay...
Resmi sisteme karşı kritik söz konu-
su, ama orada da hümanizm yakalaya-
bilirsiniz. O şansı tanımamız lazım.
- 'Güneşe Yolculuk' çok başanh, son
yülarda Türkiye'den çıkan en profesyo-
nel film denüebilir. Kurgu da çok iyi.
Kurguyu yapan Nkolas Gester Ingil-
tere'de yaşıyor. lyi bir kurgucu. Dışan-
dan katılan herkes öncelikle hikâyeyi
sevdikten sonra girdi. Kababirkurgu yap-
mıştım zaten, sonra masa başına otur-
duk. Bizim en çokbildiğimiz. kurgusu-
nu yaptığı film 'Yağmurdan Önce'.
- Filminiz tasan olarak belirdiği an-
dan son ana kadar ne kadar zaman geç-
ti?
95'te Montpellier Akdeniz Film Fes-
tivali"nin senaryo bursunu aldığımda
treatmanhalindeydi. Sinopsisi Tayfiın'la
hazırlamıştık, ama ben senaryoyu ta-
mamıyla üzerime alıp aynldım, bakışı-
mız çok ayn gidiyordu. Uk tasanm dö-
nemi, hemen 'İz
1
bittikten sonra. Çe-
kim sekiz buçuk-dokuz hafta sürdü. ilk
dönemimiz altı buçuk haftaydı. tki-üç
ay ara verip toparlandıkve ardından do-
kuz gün daha çalıstık. Sonrabitti her şey.
Yöredeki insanlar oynadı
- Anadolu sahneterini nerelerde çek-
tiniz?
Istanbul'dan yola çıkıldı, îzmit, Bolu
üzerinden çekimler var, Tuz Gölü. Ak-
saray, Gaziantep, Urfa, Nusaybin hattı
veiçerleri.
- Zamandizinsd olarak mı çekildi?
Evet, süratli bir arabayla iki gün sür-
dü. İlk önce Istanbul çekildi, bir-iki gün
dinlendik, sonradaha ufak birekip oluş-
turduk. yanımıza hiç oyuncu almadık.
Nevruzve Nazmidışında. Benim mekân
tespiti sırasında tanıdığım kişilerden ya-
rarİandık. Bölgesel insanlaroynadı. tkin-
ci rollerdekilerden hiçbirinin tiyatroyla,
sanaıla ilgisi yoktu. Genç kız, Arzu bir
lise öğrencisi, sinema ile ilgisi yok. Ti-
reli asker gerçekte tzmirli. Güneydoğu
Bölgesi'nde, Türkçe bilmeyen baba ger-
çekten Türkçe bilmiyor. Nevruz ile Naz-
mi'nin deneyimleri ise tiyatrodan.
- KasabaynGündemgazetesi götüren
çocuklanpoliskovaladı.Yabancuar bu-
nu, o bölgede gazete okumak yasak di-
ye yorumlamış.
O bölge denetim altında, böyle ör-
gütlenmeler var ve çocuklar da bunun
bir parçası olmak zorunda kahyorlar.
Bunlar gerçek, hiçbir şeyi abartmadım.
O çocuklarla ilgili buna benzer bir bel-
gesel görmüstürn. Diğerarkadaşlanm da
çokanlattı.Gündem aslında lstanbul"da
satılıyor, yasak bir gazete değil. Bölge.
daha hassasbölge. Çocuklarbaşka dün-
yada olmalan gerekirken potansiyel suç-
İu atmosferinde hayat yaşıyorlar.
- Oralardaki çekimlerde bazı zorluk-
lar oldu demiştiniz...
Evet, askeri sınır bölgesi içindeymi-
şiz. Durdurulduk, bıraknk çekimi, ama
sonra devam ettik.
- Çamaşırhanedeki kadının sert o\-
masına karşm yanmda çalışan iki kızla
arasındabirdayamşmasözkonusu. Son-
ra Arzu'nun Mehmet*i aramak için ka-
rakola gittiğinde diğer kadınlarla sessiz
bir anlaşma. Kaduı fümi otduğunu gös-
teren birçok şey var filminizde_
Evet, sonra Arzu'nun o konservatif
dünyasında kendisine ince deliklerbul-
ması. Atak birkarakter, Mehmet'ten da-
ha atak. Bira içmek istemeye kadar, bi-
ra kokusunu babadan nasıl saklayacağı-
nı düşünmeye kadar ince düzenler, bir
kadının düşünüp ortaya koyabileceği
şeyler. Çizgili çorap gibi görünsün di-
ye bacaklaruu çizmeler... Ben Arzu ka-
rakterini çok seviyorum.
Yepveni bir sahne varatmadım
- Müzik de filme çok uygundu, ama
besteciTürkdeğildLGörselyönetmende
aynı.Gerçitstanbul'u çokiyi tanıyanbi-
ri gibi görüntüler vernuştL.
Müzisyen Makedonyalı. aslında biz-
den farklı değil. Müzik benim kafamda
vardı. Vlatko Stefanovski'nın başka bir
filme yaptığı CD'yi dinledim, izini bul-
dum. Bu filmde hep böyle heyecanlı
buluşmalar oldu. Onun fılmi kavrayışı
beni de heyecanlandırdı. Her şeyi tarhş-
tık. Uzun bir iç-dış mekân çahşması
yaptım. Her şey hazırdı, beni anlayabi-
lecekbirine ihöyacım vardı. JacekPetryc-
ki'nin Kieslowskibelgesellerindeki gö-
rüntü çalışmalan beni ilgilendirmişti,
onubulduk, Türkiye'ye geldi, anlaştık.
İlk baştan, bu filmin güneşe doğru çe-
kilmesi geTektiğinde karar kıldık.
- FttminTürkrvv'dc gösterihnesindebir
sorun çıkabilir mi? Polisi işkence yapan
biri olarak gosteriyorsunuz...
Umanm çıkmaz. Türkıye'de en yet-
kili politikacılar demeç veriyor, polis
de bunu ve ne yaptığını biliyor. Türki-
ye'de hiç işkence yapılmıyor demek,
herhalde çok komik. Yepyeni, olmayan
bir şey üzerinde bir sahne yaratmadım.
- Böyle film pek yok-
'Ağır Roman'da ışkencenin nasıl ya-
pıldığı gösteriliyotdu, ama çok iyi işyap-
tı. Biz bir soruşturma ile geçiştirdik ko-
nuyu. Bence ne kadar kendımizin far-
kına vanrsak. ne kadar bu problemleri
düşünürsek. umanm herkes bunun far-
kına vanr, ama bence filmin hümanist
tarafi ön planda, arka planda tartıştık-
lannın hepsi yaşanmış, var olan şeyler.
- Türldye, Hollanda, Almanya» Bu
kadar ülkeyi nasıl çektiniz projenize?
Buyapımcım BerhoozHashemianın
başansı gerçekte. O, projeyi çok beğen-
di, ilgi çekebileceğini gördü, para bul-
du. Zaten daha proje safhasında senar-
yoyu okuyan herkes, TV, Eurimages il-
giliydi, severek girdiler, gelecegi oldu-
ğuna inanmadıklan projeye girişmiyor-
lar. Amatüm bunlan Berhooz yaptı,ben
evünde yazıyordum sadece. Birçok in-
sanlatanıştım, herkes banaçokyardım-
cı oldu, sıcak geçti. benim için filmin en
çekici yanı bu içtenliği taşıyabilmesi.
Ana teması... Bunu kişi-
sel yaşamımda da gördüm.
O kadar yakınlaştık ki aile
gibi olduk. Bir iş birlikte-
liği değil, artı öyle olması
gerektigi için söylenmişbir
söz değil. Gerçekten öyle ol-
du.
- Berlin'de * Yumaz Gü-
ney'denbuyanaUk kezböy-
le bir filmle karşı karşıya-
yız" diyen bir gazeteci,
"Fümdehiçbirzaman Kür-
distan denmedi, bunu söy-
lemekzormuydu"diyesor-
du.
Ne gördüysem, duyduy-
sam onu anlattım, onun içın
bazı şeylerin altmı çizme-
ye gereksinme duymuyo-
rum. Kürt realitesini bili-
yorum, ama Kürdistan ke-
limesi veya coğrafi tanımı
bambaşkabir şey. O yapı ile
bu filme girmek sanınm
benim konum değil, ben
daha artistik bir gözle ba-
kıyorum. O nokta politika-
cılann işi.
- Daha evrensel bir açı
vermek için de olabilir...
Oboyutuvar filmin, ama
şunu kabul etmemiz gere-
kir: Kendi gelenekleri.var-
hklan. kimlikleriyle var bu
karakterler Ben gerçek ka-
rakterler yaratmaya çalış-
tım, Almanyalı olan da öy-
le. Kanlı canlı. tşin bir bo-
yutu da evrensel birtema ol-
masr. lrkçılık, polis baskı-
sı. bütün bunlar yalnızca
bızim sorunumuzdeğil, tüm
kara derili insanlann, baş-
ka olanlann. başka yerde
yaşayanlann sorunu, fark-
lı olanlann sorunu.
- Bir İngilizeleştirmen iki
ftaı var, dedi: tstanbul ve
Yolculuk...
Birbirinden bir noktada
koptuğunu sanmıyorum.
Fılmi Berzan'm öldüğüyeT-
de bitirseydim heî şey çok
havada kalacaktı. Meh-
met'in kisiliğinde düğüm-
lenen noktayı açmak zo-
rundaydık. Oyolcukla açıl-
dı. Finalinde tabutun suya
'Karikatür ve Felsefe' konulu 5. Uluslararası Karikatür Festivali yann başhyor
'Gerçektengülmekfelsefeyapmaktır'Kültür Servisi - K.arikatür Vakfı'nın düzenlediğı 5.
Uluslararası Ankara KarikatürFestivali yann başhyor.
Yurtiçinden ve yurtdışmdan ünlü karikatürcülerin, bi-
lim insanlannın ve sanatçılann katılımıyla gerçekleşe-
cek olan festival 11 Mayıs'a dek sürecek. Festival
süresince dokuz uluslararası karikatür sergi-
si açılacak, karikatürcülerin ve bilim in-
sanlannın katılacağı 'KarikatürveFel-
sefe' konulu uluslararası sempozyum,
çizgi film gösterisi, ödüllü work-
shop etkinliği düzenlenecek.
Festivalin açılışı yann 18.30'da
Resim Heykel Müzesi'nde ger-
çekleşecek. Açılış töreninde Ka-
rikatür Vakfı tarafından y_ıhn ka-
rikatürcüsü seçilen Eray Ozbek'e
Karikatür Vakfı tarafından arma-
ğan kitap olarak basılan ve kendi
karikatürlerinden oluşan kitabı ve-
rilirken Ferruh Doğan ile ilk kadın
karikatürcümüz olan Selma Emi-
roğlu Aykan'a, onur armağanlan su-
nulacak. Yann aynca Feco Ispanyol Ka-
rikatürcüler Sergisi ile 'KarikatürveFel-
sefe' Uluslararası Karma Sergileri açı-
lacak.
Karikatür Vakfi, 5. Ulus-
lararası Karikatür Festiva-
li'nin konusu 'Karikatür ve Felsefe' başlıklı bir kitap
yayımladı. Kitapta çizgiyle felsefe yapanlar, bilimle fel-
sefe yapanlar karikatür ve felsefe ilişkisini çizdiler,
yazdılar.
'Akücı ve gtilen düşûnceye gereksinim var'
Çek Cumhuriyeti, ttalya, Hırvatistan, Rusya, Yuna-
nistan, Ukrayna, Polonya, Hollanda, Romanya, Israil,
Almanya, Çin, Makedonya. lzlanda, Brezilya, Ispan-
ya gibi ülkelerden isimlerin yazılarla ve çizgilerle yer
aldığı 'KarikatürveFelsefe'başlıklıki-
tapta, îtalya'dan Paolo Dalponte, gü-
nümüzde karikatürün çizgi roman-
lar aracüığıyla insan soyunun ya-
şadığı bugünkü dünyayı eleştirip
yeni bir dünyanın kurulmasında
bir görev yüklendiğine dikkati çe-
kerek"Felsefe\lekarikarürün,
Türkiye'nin koş,ullannda elele
vermesinden doğal bir şey de
yoktur. Çağdaşlığı ideal edin-
miş bir toplum, ister istemez
köhneleşmiş kurum ve üişkile-
rinisorgulayacakvedahaikri, X
dahainsancabirtoplumunöz- 13OKR KTE 5
lemini duyacaktır. Oyle olunca da en başta iki şeye ih-
tiyacı vardır: Akılcı düşûnceye ve gülen düşûnceye...
Yani felsefeye ve karikatüre..." dıyor.
MşarTunuçin, "Gülmekama gerçektengülmek fel-
sefeyapmakar" derken VBadimir Kazanev&ky çoğu çağ-
daş karikatürcü, yaratıcı yaşamlannın çeşitli aşamala-
nnda aynı konulara, kendi türlerinin parametrelerine
uyan konulara baktıklanna değiniyor: "Bu konulann
kökeninde yapılacak bir inceleme, yirminci yüzydın
ikinci yansında ortaya çıkan karikatürcülerin, büyük
oranda,varoluşçu felsefeyi beıümsediklerini açıgaçıka-
nr."
8 Mayıs günü saat 12.30'da Alman Kültür Mer-
kezi'nde Feco Alman Karikatürcüleri Sergi-
si, saat 18.00'de de Güzel Sanatlar Galeri-
si'nde lranlı 'Beyaz Karga' Grubu Sergisi
ile Artides Hernandez (Küba) sergisi açı-
lacak. Saat 11.00de de Alman Kültür Mer-
kezi'nde 11. Uluslararası Ankara Fılm Fes-
tivali'nde ödül alan canlandırma fılmleri-
nin gösterimi, saat 13.00'te yine aynı me-
kânda uluslararası 'Karikatür ve Fefeefe'
konulu sempozyum gerçekleşecek.
Ödüllü atöKe çahşması
Sempozyuma karikatürcü olarak
Ferruh Doğan,Tan Oral, Era> Özbek,
Atila Özer, Ahmet Aykanat, Selma
Emiroğlu, Semih Poroy, tzel RozentaL,
Kamil Masaracı (Türkıye), Hüseyin
Çakmak, Alper Susuzlu (KKTC), Ju-
ü Sanchis Aguado (îspanya), Aristi-
desHemandezl Kiiba). Bryan Reading,
Ralph Steadman (lngiltere). Bretislav
Koverik(Çek Cumhuriyeti), Kiyarash
Zandi (Iran), Marlene Pohle(Alman-
ya). Peter Nieuvendijk. Jan Van Ni-
euhvvenhoven, VNTUem Racine. Franz
Mensink(Hollanda), RoflandLibuı (Belçika),IonBar-
bu, Octa\ Mardale (Romanya), Torsteen Eggetson (lz-
landa) katılacak. Sempozyuma katılan bilim insanlan
ise şöyle: Ahmet tnam,Necdet Sümer, Afşar Tunuçin,
Füsun Akatu, Erdinç Sayan, Ömer Tuncer (Türkiye),
Mustafa Gökçeoğlu(KKTC), John Lent (ABD), Josef
KobraKucera(Çek Cumhuriyeti), JohnJensen (lngil-
tere), TudorOctavian (Romanya). 9 Mayıs'ta 14.00'te
Alman Kültür Merkezi'nde bilim kurgu konulu festi-
vale katılan karikatür ustalannın katılımlanyla, tüm
çizerlere açık 50 milyon TL ödül-
lü izleyicilere kitap armağanh
atölye çahşması izlenebilir.
Saat 18.30'daTheBritishCo-
uncil'da Feco tngiliz Kari-
katürcüler sergisi, Eray Öz-
bek sergisi açılacak. 10 Ma-
yıs günü saat 18.00'de Tür-
kiye tş Bankası Sanat Ga-
lerisi'nde Feco Çek Cum-
huriyeti Karikatürcüler Ser-
gisi, 11 Mayıs günü de saat
18.00'de BaşakSigortaSa-
natGalerisi'ndeAleksan-
darKlas sergisi açılacak.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATtLLA BtRKtYE
Dâhi Useli'
"Tanndan dilerim ki, yüreklenen ve okuduğu ki-
tap gibi geçici olarak canavarlaşan okur, bu kas-
vetli ve zehirii sayfalann ıssız bataklannda sarp ve
yabanılyolunu şaşırmadan bulur, çünkü kesin bir
mantık ve en azından kuşkusuna denk bir rvhsal
gerilimle başlamazsa okumasına, bu kitabın saç-
tığı kokular tıpkı şekerin suyu içmesigibi emecek-
tirruhunu.Bundansonrakisayfalanherönünege-
lenin okuması hiç de hayırlı olmaz; ancak pek az
insan tadına varabilir, başını belaya sokmadan,
bu acı meyvenin."
Dünya edebiyatında bir "devrim", bir "ihtilal"
otarak tanımlanan Maldoror'un Şarktian bu satır-
larla başlar. Daha "giriş"le Şarkılar'\n yazarı La-
utreamont okuru, okuyanı ciddi bir biçimde sars-
mıştır.
Maldoror'un Şarkılan, on yıl önce Türkçe'de ilk
kezÖzdemir İnce'nin çevirisiyieyayımlanmıştı. Ay-
nı metin şimdi ikinci basımını Gendaş Yayınla-
n'ndan yaptı.
Uzun yıilar metnin basımı kitapçılarda yoktu ve
ısrarla aranıyordu; sonunda "ilgili okur" kitabına ka-
vuştu...
• • •
Comte de Lautreamontya da öteki kişiliğiyle (adıy-
la) Isidore Ducasse, 1946'da Uruguay'da dünya-
ya gelmiş ve yirmi beş yaşını dolduramadan ya-
şama veda etmiş bir Fransız şair.
Ardında modern edebiyatın başyapıtlarından
olan Maldoror'un Şarkılan ile şiir anlayışını dile ge-
tirdiği Poesies adlı yapıtlannı bırakmış.
Ne yazık ki yapıtlannı "piyasada" görememiş. Ya-
yıncı altı şarkıyı birlikte basmış, ancak savcının
korkusundan piyasaya verememiş, deposunda
saklamış. Yaprt, şairin ölümünden çok sonra okur-
la buluşmuş.
Ducasse, yaprttarını Lautreamont adıyla imza-
lamış. "Metnin içindeki özne "nin adı ise (bu kez)
Maldoror...
Lautreamont, yoğun bir imgelem ve şiir örgüsü
içinde, ancak klasik şiir yapısını parçalayıp anlatı-
nın olanaklanndan yararlanarak kendine özgü ger-
çekliği olan bir "düzyazı metni" oluşturuyor.
özellikle gerçeküstücü öğelere yer veriyor: ör-
neğin, Maldoror'un dişi bir köpekbalığıyla seviş-
mesi, köpeklerin küçük bir çocuğu parçalaması ya
daTann ile ilgili bölümlerde olduğu gibi.
Yapıtta, Maldoror kisiliğinde dünya ve dünya
düzeni sorgulanıyor.
Maldoror, insan soyundan, yasadığı dünyadan,
kendinden, Tann ve evrenden hoşnutsuzdur. İnsa-
na, dünyaya, (hatta kendine) yeni bir düzen getir-
mek ister. Ama aynı zamanda yabanıl ve acıma-
sızdır.
Böylece önümüze yeni bir "kimlik" çıkar. Mal-
doror. Hiç kuşkusuz ki bu da yazann bir başka ya-
nıdır (kişiiiğidir).
• • •
Son dereceyenilikçi olan, Albert Camus'nünta-
nımıyla bu "dâhi liseli", eskimiş olan her şeye, tu-
tuculuğa başkaldırıyor. Bireyin değişimine, yani
"özgür kişilik" arayışına yöneliyor.
Bu genç dâhi çağının çok önünde yer alıyor ve
bir bakıma "putlan yıkıyor" Maldoror'un Şarkılan
ile birlikte yayımlanan ikinci yapıtı Poesies 7-2'de
kendi "poetikasını" oluşturarak, şiir estetiği, felse-
fesi gibi konulan, yine bir şiir örgüsü ve ona özgü
coşkusal bir anlatımla ele alıyor.
Eskimiş estetik değerlere, klasik şiire sert eleş-
tiriler getiriyor. Genç yaşındaki bu cesaretli girişi-
mi yüzünden birçoklarından da "kendini beğen-
miş" tanımına hedef oluyor.
Ne var ki Andre Breton onun için "Bugünkü şi-
ir sonjmluluğunda en büyük pay bu adama dü-
şer" derken, Aragon "Maldoror'un birazcık tadı-
na bakınca, bütün şiir yavanlaşıyor" diyor.
Andre Gide ise"Maldoror'un VI. Şarkı'sını oku-
yunca kendi yapıtlanmdan utandım" deme yü-
rekliliğini gösteriyor.
özcesi, Maldoror'un Şarkılan benzersiz, biricik
ve "isyankâr" bir başyapıt:
"Eğer yazım hoşuna gitmek mutluluğuna eriş-
mezse, kızmasın bana okur. Düşüncelerimin en azm-
dan tuhaf olduğunu savunuyorsun. Gerçeği söy-
lüyorsun, saygıdeğer insan; ama yan tutan bir
gerçek. Oysa hangibol kepçeyanlış veyanılgı kay-
nağı tam bir yan tutan gerçek değildir!"
Yayıneyi Günleri'nde yazarlarııt
söyleşileri bugün başhyor
• Kültür Servisi- Adam Kitabevi'nin önde gelen
yayınevleriyle kitap okurlannı buruşturmak için
düzenlediği Yayınevi Günleri bugün başhyor.
Yayınevi Günleri'nde ilk olarak Doğan Kitap
konuk olacak. Milliyet Yayınlan ve AD Yaymcılık'ı
dabünyesine alan Doğan Kitap'm kitaplannm
yüzde yirmi indirimli olarak satışa sunulacağı
etkinliğin yazar konugu ise Burçak Evren olacak.
Evren, 13.00-18.00 saatleri arasında kitaplannı
imzalayıp okurlanyla sohbet edecek. Doğan Kitap,
Yayınevi Günleri kapsamında 7 Mayıs'ta 13.00-
18.00 saatleri arasında Ayşe Önal, 8 Mayıs'ta 11.00-
18.00 Fazıl Hüsnü Dağlarca, 9 Mayıs'ta 15.00-18.00
Duygu Asena'yla imza ve söyleşi günleri
düzenleyecek.
Ramuş İpek Atölyesi'rîHi sergisi
•Kültür Servisi- Ramuş İpek ile atölyesinin
ressamlanndan Ergün Çolak, Muammer
Güngör, Emel Örs. Hami Özel, Rezan Özger,
Melahat Özgil'in resim sergileri Yunus Emre Kültür
ve Sanat Merkezi'nde açıldı. Sergi 17 Mayıs'a
dek görülebilir.
BUGÜN
• BORUSAN KÜLTÜR MERKEZt'nde a\ııkat
tlhan Teflioğlu'nun 'Telif Haklan' konulu söyleşisi
18.30-20.30 saatleri arasında gerçekleşecek.
(292 06 55)
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00'da Le Monde gazetesinin karikatüristi
Plantu'nun katılacağı söyleşi yer alıyor. (244 44 95
• 2. KUKLA FESTtVALİ kapsamında saat
11,30'da Yunus Emre Kültür Merkezi'nde Akebi
Grup'un 'Üç KısaÖykü', 13.00'te Bahçeiievler
Belediye Tiyatrosu'nda Beş Taş Çocuk
Tiyatrosu'nun 'Hacı Vat Vat ile Karagözüm',
19.30'da GrupTrule'nin 'Kuklalaruı Melodisi' adl
gösterileri izlenebilir. (241 17 52)
• tDOB, saat 20.00'de AKM'de Çaykovski'nin
'Uyuyan Güzel' balesini sunacak. (251 10 23)