Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYfc CUMHURİYET 30 MAYIS 1999 PAZAR
HABERLERJL ja ıx» UI.UUAJI.1.
Diplomatik ve askeri çabalarla Suriye'den çıkanlarak Kenya'da yakalanan PKK lideri yann yargı önünde
Ocalatı davası yann başhyor
DUimDA BUGUN
AltStRMEN
Fıttol Merakı
Bgün Galatasaray futbol takımı, üçüncü kez
üst ste gelen şampiyonluğunun geleneksel tu-
rumatacak.
Ellyılı aşkın süredir, Galatasaray'ın maçlannı, el-
den jeldiğince kaçıımam.
Bn Sevgili, başta Cimbomlu değildim, o za-
marar Kadıköy'de oturan çocuklann çoğunluğu
gib :
enerli idim. Ama Kanarya taraftartığım kısa
sürtü. Galatasaray'ın ilkokuluna yazılınca, laci-
vert ;eketimin sol üst cebinin ve de kepimin üs-
tüncfi işli, san kırmızılı GS amblemine geçiverdim.
Sona Galatasaray Kulübü'nün atletizm dalında li-
sansı sporcusu, ardından da üyesi oldum.
Bınu, dönekliğin artık erdem olduğu bir dö-
nemie, "Benim de dönekliğim var" diye kendi-
me paye çıkarmak için söylemiyorum. Amacım
Feneiiliğimin de, Galatasaraylılıgımın da, kendi-
lerine göre makul gerekçeleri olduğunu anlatmak.
Asında, insanları şu ya da bu takımı destekle-
meyî iten dürtünün ne olduğunu hep merak et-
mişimdir. Bu konuda en ilginç açıklamayı ise alt-
mışlıyaşlannda futbol maçlanna merak sanp, bir
sürehafta sonlannı Ali Sami Yen'de geçiren ve "Bu
ne teyifmiş yahu, şimdiye kadar aklım neredey-
mişi" diyen Sevgili Ali Uh/i yapmıştı.
"Ben nasıl Galatasaraylı oldum, biliyor mu-
sun?" dedi ve ardından da gülerek açıkladı: "Beş
altı yaşlanndaydım, Çiçekçi ile Duvardibi arasın-
da bryerterde otunıyoruz. Birgün, arkadaşlanm-
dan biri sordu: 'Sen Fenerli misin, yoksa Galata-
saraylı mı?' O zamana kadar bunlan hiç duyma-
mışım. Ne, ne olduklannı biliyonım ne de gözü-
mün önünde bir şeyler canlanıyor, Kafamı kaldı-
np baktım sokağın köşesindeki eski fenere. O an-
da bu ikisi kafamda bütünleşti, kınk dökük feneri
beğenmedim. Öbürûnün adının içinde saray fa-
lan var. O daha çok hoşuma gitti. Galatasaraylı-
yım dedim. Ve o gündür bugündür Galatasaray-
lıyım."
Görüyorsun Sevgili, bir takımı tutmanın her za-
man mantıkiı gerekçesi olmayabiliyor.
Kendı takım kimliğimin gerekçesini açıklamama
karşın, insanlan bir takımı fanatik biçimde tutma-
ya, onun yengileriyle sevinip, yenilgileriyte yastut-
maya itenin ne olduğunu ise hâlâ anlamış deği-
lim. Oysa özellikle ilk ve ortaokul yıllanmda, ben
de son dakika gollerinde tribünde yığılır kalır, bir
hafta boyunca yas tutarcasına fanatiktim.
Ülkemizde kimi enteller, takım tutmayı, hele he-
le muntazaman maçlara gitmeyi hep küçümse-
mişlerdir. Oysa nice ciddi, yaratıcı, seçkin kişinin
futbolla yakından ilgilendigini, maçlan kaçırmadı-
ğını gördüm.
1974 yılı başlanydı. Yeni Ortam gazetesinde
köşe yazarlığı yapıyorum. Aynı katta çalıştığımız
hızlı solcu bir arkadaş bendeki futbol merakını bir
türiü anlayamıyor, köşe yazannın "ağır ol da mol-
la desinler" kabilinden çatık kaşlı, hep memleket
meseleleri konuşan biri olması gerektiğini düşü-
nüyortfu herhalde ki dayanamayıp sordu:
"Çok şaştyorum her hafta maça gitmeni-
ze..."
"Şaşacak bir şey yok, size Marksist açıdan an-
latayım, dedim, Bakın insanı hayvandan ayıran
önce elini sonra aleti kullanmasıdır. Insanlık ge-
liştikçe aygıtlar da gelişti, makinelere dönüştü.
Gelecekte, esk/den yaptığımız birçok işi aletlere,
yeni makinelere, robotlara bırakacağız. Ben de
öyle yapıyonım. Daha ilkel olsaydım, çıkar ken-
dim oynardım. Ama şimdi bunu başkasına yapto-
nyor, kendim de böylece annıyonım."
Garip garip baktı yüzüme, bu işte bir saçmalık
olduğunu görüyor, ama neresinde olduğunu çıka-
ramıyordu.
Neyse lafı fazla uzatmayayım ve Galatasaray'ı
başarısından dolayı kutlayayım.
Bu arada Sevgili, sen hangi takımı tutuyorsun?
Başbakan Ecevit'e mektup
Insan Hakları îçin
Avukatlar
Komitesi'nden çağrı
Dış Haberier Servisi -
Başbakan Bülent
Ecevit'e bir mektup
gönderen, merkezi
ABD'de bulunan tnsan
Haklan İçin Avukatlar
Komitesi, Abduflah
Ocalan"m avukatlannın
sindinne amaçlı saldın
ve engellemeletle karşı
karşıya kaldıklanm
savunarak bu durumun
önlenmesi cağnsında
bulundu.
Gerek Türk, gerekse
uluslararası ceza
hukukunda adil
yargılama sürecinin
korunması için
sanıklann bazı temel
haklan olduğu belirtilen
mektupta, Avrupa tnsan
Haklan
Konvansiyonu'nun ilgili
maddesinden alıntılar
yapıldı.
Konvansiyon'un 6.
maddesi, sanıklara
kendisi ya da kendisinin
seçtiği avukatlan
aracılığıyla savunmasını
hazırlayabilmesi için
yeterli süre ve
koşullann tanınmasuıı
içeriyor.
Komitenin mektubunda,
Türk Barolar
Birligi'nin 2 Mayıs
1999'dayaptıgı
"Yasal savunma hakkı
temel bir haktır. Bir
kişinin bu temel
hakkuun clinden
alınması tüm Türk
toplumu için tehükeli
kapılan açar"
yönündeki açıklamasma
da göndenne yapıldı.
tnsan Haklan İçin
Avukatlar Komitesi
tarafindan hazırlanan
basın bildırisinde,
yogun saldınlara
maruzkalan
avukatlann PKK
destekçisi olmakla
suçlandıgı belirtildi.
Öcalan'ın avukatlannın
30 Nisan günü saldınya
uğradıklan sırada.
polisin olayı gönnezden
geldiği, hatta bazı polis
memurlannın da
saldırganlara katıldığı
anımsatılan bildiride,
"Türkiye'de hukukun
egemenliğinin
korunması için
hükümet, Öcaian'm
avukatlannın,
mûvekkflleriyfe
özdeşlestirilmesini
engeflemeBdir"
denildi.
'Yasalar ihlal
edildi'
Bildiride, Öcaian'm
sorgusu sırasında
avukatlanyla
görüştürülmediği, daha
sonraki sınırlı
görüşmelerin ise
gûvenlik gûçlerince
sürekli izlendıği
belirtilerek, bu
dunımun hem Türk
Ceza Yasası'mn
bem de uluslararası
ınsan haklanmn ihlali
anlamına geldiği
uyansında bulunuldu.
• Duruşma yann saat
10.00'da başlayacak.
Yargı çevrelerinde,
DGM'lerin
sivilleştirilmesine ılişkin
taslağı hükümetin
TBMM Başkanlığı'na
göndermesi durumunda
yargılamamn "makul bir
süre" ertelenebileceği
belirtiliyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) -1984-
1999 yıllan arasında 28 bin 278 kişinin ölü-
münden sorumlu tutulan Abdullab Öca-
ian'm yargılaması, Avrupa tnsan Haklan
Mahkemesi'nin (AtHM) DGM'lerle ilgili
"bağnnsız değttdir" karannın ardından yet-
kililerin açıklamalanyla belirsizlikle başh-
yor. Adalet Bakanı ve Ankara DGM Başsav-
cısı ile heyetbaşkanı ayn ayn yapnklan açık-
lamalarda. duruşmanın 31 Mayıs saat
10.00'da başlayacağuu vurgularken, yargı
çevrelerinde hükümetin DGM'lerin sivilleş-
tirilmesine ilişkin taslağı TBMM Başkanlı-
ğı'na göndennesı durumunda yargılamaıun
"makul bir süre* ertelenebileceği değerlen-
dirmesi yapılıyor.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atü-
laAteş'inReyhanlı'da 16 Eylül 1998'de yap-
tığı konuşma, Abdullah Öcalan için sonun
başlangıcı oldu. PKK'yi destekleyen Şam
yönetimine karşı giderek dozu arttınlan
"krizyönetimi'' uygulandı. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirerin "meşru mûdafaa" ile
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin
Knnkoğlu'nun "Soriye'yie aramızda adsz
bir savaş yaşanıyor" açıklamalannın ardın-
dan Şam yönetimi Öcalan'ı ülkeden uzaklaş-
urmak zonında kaldı.
Öcalan, 9 Ekim 1998'de "Abdullah San-
kurt* adına düzenlenmış sahte pasaportla
Atina'ya, oradan Moskova'ya uçtu. Burada
33 gün süreyle banndı. 12 Kasım'da ttal-
ya'da gözaltına alındı. ItalyaileTürkiye ara-
sındaciddi bir diplomatikbunalım yaşanma-
sına neden olan siireç sonunda Ocalan Ro-
ma'dan aynlmak zonında kaldı. Beyaz Rus-
Büyük bir talan ve yıkımla karşı karşıya kalan ilçede sorunlar ağır
Tarih Mudanya'yı yine yazacakLEVENTGENCELÜ
MUDANYA - Terör örgütü P-
KKnin lideri Abdullah Öca-
huı'ın yargılanma süreciyle dün-
yanın gündemine taşmacak olan
Mudanya, 11 Ekim 1922'de Lo-
zan'ın yolunu açan mütarekenin
ardından bir başka tarihi olaya
daha tanıklık yaparken sorunla-
nnın altında eâh'yor. Yaz ve kış
nüfusu arasında çok büyük fark
bulunan Mudanya'da, dünyanm
en iyi zeytinini veren onbinlerce
ağaç betonlaşmaya kurban edil-
di. Kent merkezinin tarihi StT
olarak korunduğu ilçede -pUnk
sakbn" zeytinliklere yöneldi.
Bursa-Mudanya yolu güzergâ-
hında sadece zeytinlikler değil
meyve bahçeleri de
u
vfllakoodu-
tar" için yok edildi.
Mudanya doğal ve tarihi ya-
pısıyla 10 yıl öncesinin dinlen-
me ve emekli merkezi özelliğin-
den giderek uzaklaşıyor. Bir sü-
re önce bir mahalle olan Burgaz
(Güzelyalı), Mudanya'yı beton-
laşmada geçerken yoğun yaz
nüfusuyla birlikte gelen aşın ta-
lep, beldeyi iyice açmaza soktu.
Mudanya'da, Siemens ilçenin
en önemli sanayisi. Sıemens'te-
ki ömek antma denizi kirlet-
mezken, ilçenin kanalizasyonu
antma olmaksızın 18 ayn yer-
Abdullah Öcalan'ın, yann baştayacak y-argı süred öncesinde, tmralı Adası ile irtibatm sağlandığı
Madanya lskelesi'ndeki hazırhklar da tamamlanıyor.
den denize deşarj ediliyor.
Bir zamanlann sosyal demok-
rasi kalesi olarak bilinen Mudan-
ya'da, ANAP'akaptınlanbeledi-
ye başkanlığı 18 Nisan seçimle-
riyle DSP'ye geçti. Ama koltuk-
ta DSP adına seçim öncesinin bir
ANAP'lısı, Hasan Aktûrkoturu-
yor. Aktürk, seçimden önce
ANAP kadrolanndaydı ve Bursa
Bûyükşehir Belediye Başkanı
Erdem Saker'ın danışmanıydı.
Medyanın hücumuna uğrayan
Mudanya'da 18 Nisan sonrasında
tretuvarlardaki renkleı de değiş.-
ti. Bir dönem öncesinin ANAP'lı
başkanı Erol Demirhisar'ın par-
tisinin renkleri olan "san-be-
yaz"a boyatılan kaldınmlar, şu
günİCTde mavi-beyaz oldu.
tlçede yoğun betonlaşmaya
karşın zeytin yine en önemli ge-
lir kaynağı. Bugünlerde iskele
yakınlanndaki birkaç işyeri ve
konut sahibinın yabancı gazete-
cilerden aldığı ve aylığı 3 bin
500 dolara kadar çıkan kira ge-
lirini saymazsanız, MudanyaJı-
lar, klasik gelır kaynaklanyla
geçimlerini sürdürüyorlar.
Öcaian'm tmrah'ya getiril-
mesinin ardından ilan edilen 18
millik bölge yasağı balıkçılığı
gelecekte olumlu yönde etkile-
yecek. Adanın çevresinden ka-
çak kum alımı da yapılmadığı
için Mudanya yakınlannda olta
balıkçılığı son yıllann en verim-
li sezonunu yaşayacak. tlçedeki
bahk tezgâhlanna Körfez'in bu
verimliliği henüz yansımadı a-
ma bol ödenekli yerli ve yaban-
cı gazetecilerin balıkçılara olan
ilgisi küçük çaplı işletmeleri se-
vindiriyor. Öcaian'm duruşma-
lan sırasında esnaf iyi gelir bek-
liyor.
Hanrlıklar sûrûyor
Mudanya'da, bazı duvarlara
PKK'nin gerçekleştirdiği katli-
amlan gösteren posterler asıldı.
tlçeye gruplar halinde gelen şe-
hit yakınlannm, başta konakla-
ma olmak üzere ihtiyaçlannuı
karşılanması amacıyla ilçede
yoğun çaba gösteriliyor. tlçe gi-
rişindekı polis kontrol noktası
yakınında kurulan, "Şehit Aifc-
leri Damşma Bûrosu" da hiz-
metlerini sürdürüyor. Bu arada,
yerli ve yabancı gazetecilerin il-
çeye gelişleri devam ederken,
Basın Yayın ve Enformasyon
Genel Müdürlüğu'nce oluşturu-
lan basın merkezine akredite
olan yaklaşık 700 basın mensu-
bu için bastınlan kimlik kartla-
nrun dağıtunma da başlandı.
ya, Moskova ve Atina rotasını ızleyen terö-
rist lider, Hollanda'ya gitmek istedi, ancak
kabul edilmedi. Yunanistan hükümeti tara-
fından Kenya'nın başkenti Nairobi'deki bü-
yükelçilikte saklanan Öcalan. 15 Şubat'ta
Hollanda'ya göndenleceği gerekçesıyle bü-
yükelçinin konutundan çıkanlarak havaala-
nına götürüldü. Burada Türk istihbarat gö-
revlilerine teslim edildi ve Türkiye'ye geti-
rilerek tmralı Cezaevi'ne konuldu.
Ankara 2 No'lu DGM, yakalanmasından
sonra Öcalan' ın dava dosyasını. diğer sanık-
lar, Mehmet Sıraç BOgin. Zübe-
>ir Aydar, Mahmut Kıhnç, Yal-
çın Küçük ve Mesut Uysal'ın
dosyasından ayırdı. Ankara
DGM Cumhuriyet Başsavcısı
Cevdet Volkan başkanlığmda
savcılar Nuh Mete Yüksel, Talal
Şalk ve Hamza Keleş'ten oluş-
turulan bir ekıp ana Öcalan so-
nıştumıasım yürüttü.Üç savcı
Öcaian'm ıfadesıni almak üze-
re tmralı Adası'na gitti. Öcalan
22 Şubat'ta alınan ilk ifadesin-
de. "terör örgütü PKK'nin kn-
nıcusu olduğunu, Türkiye top-
raklan üzerinde silahlı bir mü-
cadele başlatüğmı >« PKK'nir
işledigi cinayenerin sonımhıiu-
ğunu üstiendifini*' bildırdi.
Abdullah Öcalan Urfalı yoksul bir ailenin 7 çocuğundan biriydi
Terorizme vızaııaıı bir yaşamdan kesitlerHaber Merkezi-Abdullah Öcalan 1949
yılında Şanlıurfa, Halfeti'nin Ömerli Kö-
yü'nde yoksul bir ailenin oğlu olarak doğ-
du. öcalan Ailesi'nin 4'ü kız 7 çocuğun-
dan biriydi. 1966'da yatılı olarak Ankara
Tapu Kadastro Meslek Lisesi'ne girdi. Li-
sede okurken Maltepe Camisi'ne namaza
gidip, anti-komünist yazarlann konferans-
lanna kabian milliyetçi ve muhafazakâr bir
öğrenciydi. 1969'da liseyi bitirince Diyar-
bakır'da tapu memurluğu yapmaya başla-
dı. 1970-71 arası ise tapu memurluğunu
Bakırköy'de sürdürdü. Bu arada üniversite
stnavına da hazırlanan Öcalan, 1971 'de ts-
tanbul HukukFakültesi'ne girdi. Ancak da-
ha sonra Ankara Siyasal Bilgüer Fakülte-
si'ne (ŞBF) geçti. Öcalan, SBF Maliye ve
tktisat Bölümü'nde 1971-75 arasında Ma-
liye Bakanhğı bursu ile okudu. Öğrencili-
ği 1984 yılına kadar sürdü.
Siyasete etkin olarak üniversite döne-
minde başladı. SBF'de Devrimci Dofu
Kültür Ocaklan (DDKO) üyesi olan Öca-
lan, bu yıllarda THKP/'C ile ilgilendi. 1. sı-
mftayken Mahir Çayan ve arkadaşlannın
26 Mart 1972 günü Ünye'den üç tngiliz
teknisyenini kaçırmalan ve gûvenlik güç-
lerince Kızıldere'de öldürülmeleri üzerine
SBF'de başlayan boykota katilmak ve fa-
kültede Doğu Perincek ve arkadaşlannca
çıkanlan Şafak adlı dergiyi dağıtmak suç-
İanndan 7 Nisan 1972 günüjözaltına ahn-
dı. 27 Nisan'da tutuklanan Ocalan Ankara
Mamak Askeri Cezaevi'nin en uysal ve en
yumuşak başlı tutuklusuydu. Askeri Savcı
Yüzbaşı Baki Tuğ, hazırladığı ıddianame-
de tutuklanan 22 öğrenci içinde en ağır ce-
zayı öcalan ile arkadaşı Metin N. Yakan'a
istedi. öcalan için "Komünizm propagan-
dası yapmak", "Askeri ve zabttayı itaatsiz-
Hği teşvik", "Anayasal kuruluşİara , TB-
MM'yehakaret" ve "Kanunun cürüm say-
d^ı birffifiaçıkça övmek" suçlanndan 25
yıla kadar hapis cezası isteyen Savcı Tuğ,
yargılama sırasında görüşünü degiştirdi.
Savcı Tuğ, esas hakkmdaki görüşünde
öcalan'ın 'Şafak' bildirisini dağıtmak su-
çundan aklanmasını, boykota katilmak su-
çundan cezalanduılmasını istedi. Sıkıyö-
netim Mahkemesi de bu görüşü benimse-
yerek Öcalan'ı üç ay hapse mahkûm etti.
Bunun üzerine, 7 ay tutuklu kalan öcalan,
serbest bırakıldı.
öcalan'ı SBF Yönetim Kurulu da kayu--
dı. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yönetim Ku-
rulu, hakkında en ağır ceza istenen iki ki-
şidenbirineMetinN. Yalçuı'al5 günokul-
danuzaklaştırma. aleyhındeki tüm ifadele-
rekarşın Abdullah öcalan'a ise sadece dik-
kat çekme cezası verdi.
Tutuklanmadan önce Maliye Bakanlı-
ğı'na burs almak için başyuran Öcalan, 17
Şubat'ta taahhütname imzalamıştı. Burs
yönetmelikleri açıktı: 'Birinci$ınrfta21ya-
şmda obnası ve sonradan hiçbir öğrenci ey-
îemine kanşmaması gerekiyordu."
Öcalan'ın durumu ikısine de uymuyor-
du. Birinci sınıftayken 22 yaşındaydı ve üç
ay hapse mahkûm olmuştu.
Cezaevinden çıktı ve hiç aksatılmadan 1
Kasım 1974 tarihine kadar 4 yıl süre ile
burs aldı. Bakanlık bursu, devamsızlık ne-
deniyle 31 Ekim 1975 tarihinde kesildi.
Öcalan'ın Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden
ilişkisinin kesilmesi içinse 1984 yılma ka-
dar beklenildi. Maliye ve Gümrük Bakan-
hğı, ancak 1984'te "Yasal süre içinde me-
zun otmaolasütğının bulunmaması" gerek-
çesıyle öğrencilikle ılişkisi kesilen Öca-
lan'dan burs pa-
rasuıı geri iste-
di. öcalan'ın
kefıli baba
Ömer Öca-
lan'dan istenen
yasal faizi ile
birlikte 27 bin
105 lirayayük-
selenborcukar-
deşi Mehmet
Öcalan 1985'te
ödedi.
Çayan'a
hayran
Abdullah
Öcalan, Mahir
Çayan'a hay-
randı. tlk eyle-
mi de Çayan \ e
arkadaşlannın
öldürübnelen
ile başladı.
Öcalan'ın esin
kaynağı Ça-
yan'm düşün-
celeriydi. Ça-
yan'ın kitapla-
nnı ve yazılan-
nı okuyan Öca-
lan, çevresinde-
kilere "Mahir
Çayan ikDenız
Gezmış'in geril- Abdullah Öcalan
la yöntemlerini
bûieştinnek gerektiğfaıi
n
söylüyordu. Par-
ti kurmayave silahlı eylemleribuparti ara-
cıhğı ile yönetmeye karar verdi.
PKK'nin temeli, 1973 yılında bir bahar
günüatıldı. Birkaç arkadaşı ile birlikte An-
kara'daÇubuk Barajı'na giden Öcalan,par-
ti kurup gerilla yöntemleri ile ayaklanma
haziTİamak gerektiğini anlatıyordu.
Öcalan bu toplantılan Dikmen'de Ka-
merÖzkan'ın evinde sürdürdü. KamerÖz-
kan, sonradan bu çevreden koptu. Türki-
ye'den aynlarak Almanya'ya yerleşen Öz-
kan'ın daha sonra "MİT ajanı" olduğu ile-
ri sürüldü.
Bir süre sonra Dikmen'deki faalryetlen-
ni Güneydoğu Anadolu'ya taşıyan Öcalan
ve arkadaşlan ilk dönemlerde adlannı Ulu-
sal Kurtuluş Ordusu (UKO) olarak duyur-
du. Daha sonra Öcalan'da özdeşleşen grup,
'Apocular' olarak anılmaya başladı. Diyar-
bakır'daki bir toplantıda ise kurulacak ör-
gütün adının PKK olması benimsendi.
Doğu ve Güneydoğu'da aralannda Kürt
ve solculann da bulunduğu pek çok kişiye
saldıran "Apocular", ilk kongrelerini 27
Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesine
bağlı Fis Köyü'nde yaptı. Marksist-Leni-
nist temellere dayalı bir Kürdistan devleti-
ni silahlı mücadele yoluyla kurma karan
alınan kongrede Öcalan, PKK Genel Sek-
reterliği'ne getirildi.
Öcalan, aynı
yıl MtT için ça-
lıştığı öne sürü-
len Ali Yıkfa-
nm'ın kızı Kesi-
re ile evlendi.
Öcalan'ın nikâh
şahidi Muzaffer
Hayat'tı. Kesi-
re'nin şahidi ise
Tuncelili biı ya-
kını. Kesire
Öcalan, Tunce-
H'ninMazgirttl-
çesi'nde çevre-
sinde CHP'li
olarak tanınan
Yıldınm Aile-
si'nin en büyük
kızıydı. Aile
Alevi kökenliy-
di ancak Kürt
değildi.40'lıyıl-
larda Maz-
girt'ten göç ede-
rek Elazığ'uı
Karakoçan ilçe-
sine yerleşmiş-
lerdi. Baba Ali
Yıldınm dava
vekilliği yapı-
yordu. Yıldı-
nm'ın, 1. Umu-
mi Müfettiş tb-
rahim Tali ile
General Alpdo-
ğan'a zaman za-
man raporlar verdiği ileri sürüldü.
21 Ekim 1951 tarihinde doğan Kesire,
daha sonra doğum tarihini 21 Ekim 1953
olarak düzelttirdi. Elazığ Lisesi'ni 1973 yı-
lında bitirdikten sonra Karakoçan ilçesin-
de ilkokul öğretmenliği japö. 1974 yılın-
da girdiği Ankara Gazi Universitesi Basm
YayınYüksekOkulu'nu 1978yılındabitir-
di. Okulu bitirdikten 3 ay sonra Abdullah
Öcalan'la evlenerek Diyarbakır'a gittiler.
Üniversite sırasmda askerliğini sık sık
tecil ettiren Abdullah Öcalan'ı bu sırada
askerlik şubesi de adım adım izliyordu. 26
Temmuz 1977'de son yoklama çağn pusu-
lası gönderildi. Ancak izini kaybettirdiği
için pusula kardeşi Mehmet Öcalan'a teb-
liğ edildi. 26 Eylül 1978 gününden sonra
dayoklama kaçağı olarak aranmaya başlan-
dı. Eşi Kesire ile Diyarbakır'ın Ofıs Mahal-
lesi'nde Günaydın Apartmanı'nda kalan
Öcalan, bu dönemde bol bol kitap okudu.
Evin geçimini ise eşi Kesire sağladı. Diyar-
bakır'da en yakın dostlanndan biri Enver
Mat adlı Suruçlu bir eski astsubaydı. Biri
de yedeksubayhğını Eskişehir'de yaptıktan
sonra Diyarbakır'a yerleşen Ferhat Tomu-
t«y. Astsubay Polat, silahlı kuvvetlerden çı-
kanldıktan sonra Diyarbakır'da kum tica-
reti yapıyordu.
12 EylüTden önce kaçti
Öcalan ve beraberindekileT 12 Eylül
1980 darbesini bir yıl önceden görerek,
Lübnan ve Suriye'ye kacan ilk ve tek ya-
sadışı grup oldu. PKKböylece, 12 Eylül'ün
diğer sol örgütlere yönelik işkenceli ve
idamlı tasfıyesinden kurtulmuş oldu. Kimi-
leri Öcalan ve PKK'yi MÎT'in yönlendir-
diğini öne sürdü.
PKK, 1983 başına kadarbazı Avrupa ül-
keleri ve örgütlerinin destekleriyle topar-
lanmayabaşladı. Avrupa'dan sağlanan mi-
litanlan Bekaa Vadisi'nde silahlı eğitim-
den geçiren örgüt, 1982'de ikinci kongre-
sinde Türkiye'de silahlı mücadelebaşlatma
karan aldı.
Güneydoğu'yu kanabulayan eylemlerin
starü 15 Ağustos 1984'teki Eruh-Şemdin-
li baskınıyla verildi. Bu tarihte devlet yet-
kililerince önemsenmeyen ve "üçbeş eşld-
ya", "çapukular", "bakhnçıplaklar" ola-
rak görülen örgüt, bölgedeki eylemlerini
giderek artırdı.
ERNK adı altında cephe oluşturan ör-
güt, köy baskmlanna ağırlık verirken, köy
koruculannayönelik sistemli saldın başlat-
tı.
2000 yılına kadar kurtanlmış bölgeler
kurmayı amaçlayan örgüt, Şırnak, Siirt ve
Kuzey Irak'ınbir parçasmda Botan ve Beh-
tinan olarak adlandınlan kesünleri kurtanl-
mış bölge ilan etti. Bu bölgelerin dağhk
alanlannda yeralb sığınaklan, tüneller ve
hastaneler inşa etti.
Kent merkezlerinde ayaklanma provala-
n yaptı. tlk denemesini Şıraak'ın Cizre il-
çesinde 1992 Nezruz kutlamalan sırasmda
gerçekleştirdi.
Körfez Savaşı'nm patlak vermesi üzeri-
ne yaşanan Kürt göçüyle birükte rahat ha-
reket eden örgüt, peşmergelerin smır ke-
simlerinde gizledikleri sılahlara el koyarak
gücünü artırdı.
PKK, 1993 yıbndan sonra siyasi faali-
yetlere ağırlıkverdi. Bu dönemde legal ya-
yınlannda artış kaydedilirken, meslek ku-
ruluşlan, demokratikkitle örgütleri ve sen-
dikalara sızdı.
Almanya'da Kürdistan Ulusal Mecli-
si'nin (KUM) temelleri atılırken, PKK'ye
bağlı bir meclis oluşturuldu. DEP'inkapa-
tılması üzerine, Güneydoğu milletvekille-
rininbir kısmı Avrupa'ya kaçtı. Bu millet-
vekilleri aracılığıyla 12 Nisan 1995'te Hol-
landa'nın Lahey kentinde sözde sürgünde
Kürdistan Parlamentosu kuruldu.
Sürecek
Cezaevi süreci
tmrah'ya gıden Ankara I
No'lu DGM yedek üyesi Meb
met Maraş; Ankara 2 No"lı
DGM, Adana DGM ve Gazian
tep 2. Sulh Ceza Mahkeme
si'nce Öcalan hakkında verileı
gıyabi tutuklama kararlannı vi
cahiye çevirdı ve terör örgütü li
derini 23 Şubat'ta tutuklayaral
cezaevine gönderdı. Öcalan'u
gıyabında tek başına yargılan
dığı davaya ise 24 Şubat'ta de
vam edildi. Mahkeme, güvenlil
gerekçesiyle duruşmalann lm
rah'da yapılmasını kararlaştırdı
Ankara DGM Cumhuriye
Başsavcısı Cevdet Volkan v
savcı Talat Şalk, 22 Mart'ta lm
ralı'ya giderek ek ifadesini aldı
lar. Öcalan ek ifadesinde. ola
nak verilmesi durumunda P
KK'yi demokratik sistem
uyarlama çabalannı geliştirece
ğini, silahlı çatışmalan sona eı
direceğini, dağdaki adamlan ya
sal çizgiye çekeceğini söyledi.
Ankara DGM Cumhurrye
Başsavcılığı, 28 Nisan'da iddı
anarneyi mahkemeye gönderd
Davalar birleştirilivor
Mahkeme, Öcalan davalanr
29 Nisan'da birleştirerek. 30 N
san'daki dunışmada, 31 ME
yıs'taki duruşmanın sa;
10.00'da lmralı Adası' nda y£
pıhnasının kararlaştırdı.Duru;
mada. sanık avukatlannın davs
nın durdunüması ve yetkisizli
istemlen reddedıldi.
Yabancılann Türk yargısm
gölge düşürmemesi için gö;
lemci sıfatıyla duruşmalara alu
maması karara bağlandı. Mal
keme, dunışmayı izleyebilece
müdahil ve avukatlarla yerli \
yabancı basın mensuplannı b»
lirlemek üzere Ankara DGI
Başsavcılığı'nı görevlendird
Öcalan'ın yargılanacağı tarihi
yaklaşmasıyla "DGM'lerin s
viHeftirihnesi" tartışmalan ba
ladı. Ankara 2 No'lu DGM Ba
kanı Turgut Okyay, davayı A
lah'tan başka kimsenin durdı
ramayacağını söyledi.
Öcalan'ın avukatlan, yapul
lan toplantıda. "Tüm DGM k
rarlan, ATHM tarafindan boa
lacak ve Türkiye'\i mahkûı
edecek kararlardır" dediler.
Avukat Ercan Kanar, dav
nın sonucunun bu coğrafyac
yaşayan tüm insanlan ve büti
dünyayı ilgilendirdiğini, "taril
sel bir beürleyicüik* [çerdiği
savundu. Kanar, Öcalan'
"cam kabin" içinde yargılanm
smuı da "sa\unnvanm bütünsı
Hgini engeUeyebüeceğmi" savu
du. Avukatlardan Hasip Kapb
da ^DGM'terdeyapdmasıdüş
nülen yasal değişikliklere kad
duruşmalann ertelenmesiney
nefik birtakpteriotupolmayac
ğma" ılışkın soru üzenne. "H
kuki olarak yapmamız gerekı
hangi taleplerimiz varsa dile %
tireceğiz. Tüm DGM kararla
A\rupa Insan Haklan Mahl
mesi'nce bozulacak ve Türl
ye'yi mahkûm edecek kararU
dn-" ce\abını verdi.
Halkın Hukuk Bürosu'nd
yapılan yazılı açıklamada ı
DGM'lerde düşünülen değışi
liklerin "göz bavamadanr
öte
bir anlam taşımadığı belirtileı
"DGM'ler tamamen kaldıı
malı, tüm kararian sonuclar
la birlikte iptal edümeUdir" (
nildi.
Schily'den çağn
Öcalan davası ile ilgili olaı
Türkiye'ye bir çağnda buluı
Almanya tçişleri Bakanı O
Schily de bu davada hukuk d
leti prensiplerinin korunmai
istedi. Welt am Sonntag gaz<
sine bir açıklama yapan Sch
Öcalan'ın idama mahkûm e
mesi durumunda da bu ceza
infaz edilmemesi gerek
görüşünü savundu.