25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 MSAN 1999 CUMA • • • • CUMHURtYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 GUNCEL CUNEYT ARCAYUREK • hştarafi 1. Sayfada ruda önemli etki yapacak konu ise. ÎHP ve MHP'nin alacağı so- nuç Sçim kampanyası bilinen özde ve ierikte gelışmedi. Faat, gün yaklaşıyor ve yavaş yavş tünelin ucu görünüyor. Cl-P ve MHP ile ilgili spekülas- yonfcr hızını yitirmiş görünüyor. Özelkle CHP'nin yüzde 10 bara- jını sacağından kuşku duyulmu- yor Kışkusuz, partiler, yazılı basın, siyasete meraklı olanlar kendi kayraklarından aldıkları bılgilere dayeiarak seçim sonuçlan üze- rinde kimi öngörüşler sıralıyor. Öneğin, yazılı basın. Dün de değiıdiğimiz gibi basın, yeni par- larrıeitonun çıkaracağı yeni hü- kümrti saptadı bile... RCzgârlı parti DSP'nin yarışı bi- rinci Ditireceğine inanıyor. DSP ile aJacaŞı sonuca bakmaksızın ANA3 'ı -şimdiden- eşleştiriyor. Bu kanıya kapılan basın, riva- yete göre, -havalanmaya gerek yok, oakın yineliyorum- rivayete göre. DSP'nin tam sayfa ilanlarını ücreteiz yayımlıyor. Hata öteki partilerin ilanlarına yüzde 90 gibi görülmemiş indirim- lerle sayfalarını açıyor. Eee, birkez Allah Ecevit'e "Yü- rü yakulum" dedi. Uçak bedava, devletin "Ata" uçağı. Seçme ga- zeteciler dizi dibinde, her biri DSP'nin birinci parti sihri bozul- masın diye olağanüstü titizlikle so- ruyor o duyarlılıkla yazılar döktü- rüyoriar. • CHP dışında hiçbir parti başta yolsuzluk, toplumun sorunlarıyla doğrudan ilgili sorunlara değinmi- yor. DSP ile ANAP arasında se- çim kampanyasında da müthiş bir ağızbirliği gözleniyor. Örneğin ay- nı gün her iki lider CHP'ye yükle- niyor, ertesi günü iki lider bu kez FP'ye, din sömürüsü yapan parti- lere bindiriyor. Ne ki, bütün bu gözlemlerle saptamalar dönüp dolaşıyor, bir noktayadayanıyor: Seçim sonuç- lan ve olası hükümet! Gazeteci gözüyle bilimsel kimi saptamalar bir araya gelince, medyamızın, kimi partilerle lider- lerin umduklarını bulamayacakla- n gibi kimi sonuçlar çıkıyor orta- ya. Bu seçim üç bilinmeyenli denk- lem. Üç soru ve üç yanıt, önümüz- dejkj,dö.pernjn, çqk g f t M ve renk- li tablolar çizeceğine işaret ediyor. Sorular. 1)- CHP yüzde 10'u ge- çer, MHP takılırsa, 2)- CHP ve MHP yüzde lObarajınıaşamazsa, 3)- CHP ve MHP yüzde 10'u ge- çerse, milletvekillerinin partilere dağılımı ve... hükümet sorunu na- sıl çözülür? Işte hesap! ODTÜ'de öğretim görevlisi Er- han Karaesmen seçim konusun- da uzman. 1995 ve daha önceki seçimlerde başanlı çalışmalar yaptı. Sorum şu oldu: CHP ve MHP'nin yüzde 10 barajını geç- meleri TBMM matematiğini nasıl etkiler? Karaesmen, başka olasılıkiara göz atmayı önerdi ve "CHP'nin barajı aşması, MHP'nin takılması" halinde olası durumu yaklaşık ra- kamlarla söyledi: "CHP, yaklaşık 70 milletvekili alıyor. DSP, 130- 140. ANAP, 110. DYP, 75. FPise 140!" Ikinci varsayım: "CHP ile MHP barajı geçemiyor; o zaman iki ola- sılık çıkıyor önümüze: 1)- FP, DSP'yi oy oranında geçiyor, yakla- şık 190 milletvekilliği kazanıyor. DSP, 140'larda. ANAP, 100. DYP, 90. 2)- DSP, FP'yi oy oranında ge- çiyor ama, FP 190'da kalıyor. Ya- vaş bir yükselişle DSP 160'larda." Üçüncü varsayım: "CHP ve MHP yüzde 10 barajı aşıyor; ola- sı ve tabii yaklaşık sonuçlar: CHP, (kentlerde güçlü) milletvekili sayt- sı 50 dolaylannda. MHP (kırsal alanda etkin) 50'nin biraz üzerin- de. DYP ile ANAP, 90'la 100 ara- sı. DSP, 120. FP, 150!" Yaklaşık hesapla ortaya çıkan bu olasıhklar, siyasal gelişmelerde, örneğin hükümet konusunda 550 milletvekilinin bölüşümünü içer- memesine karşın, CHP ile MHP'nin "anahtar" konum kaza- nacağını gösteriyor. Bir başka önemli sonuç: Seçim- ler bu olasıhklar çerçevesinde so- nuçlanırsa, ama bu üç olasılık da DSP ile ANAP'ın güvenoyu için yeterli olan 276 rakamını tuttura- mayacaklannı ortaya koyuyor. Üçlü koalisyonlar yolda! Son olasılık, FP'nin DYP ile hü- kümet olma olanağına işaret edi- yor. Kısacası Türkiye, binmiş bir ala- mete, gidiyor mu kıyamete? Ne dersiniz? Demirel: Kara gücümüz lıazır • Baştamfi 1. Sayfada sanlan öldürüyortar. Oldürüyorlarsa öldürsünler, ben vetomu koyuyorum" diyen varsa, sistem çalışmıyor de- mektir. Netice itibanyla buradakı ha- dise çok ibret alicı bir hadisedir. Kara gücü hazır. Türkiye, NA- TO üyesı ülke olarak bu mücadeleyi yapan sılahlı güçlere dahildir. Bura- daki nizamı sağlayacak, savaş için de- ğil de kendisini müdafaa edemezse, burada nizamı sağlamak için bir gû- venlik gücü olarak aynlmış bulunatı kara gücümüz de var. Hazırdır kara gücümüz. Bunlann hepsi de bizim ya- salanmıza göre aylarca önce TBMM karanndan geçmiş hususlardır. Biz Türkiye olarak, burada meydana ge- lebilecek bir hadiseye hukukumuzun gereğince katılmışız. 50 sene NATO diye peşinde koştuk, bir işe yaradı. Slvlller zararlı çıkti: Savaşta top, bomba, her şey kullanılıyor da masum insanlan ıstuaba gark etmek suretiyle, bu ıstuaptan yararlanmaya kalkmak, bu zamana kadar çok kulla- nılmadı. llan edilmiş savaşlar bile Cenevre Anlaşması gereği, sivil insanlan ko- rur. Savaş bile, insanlann birbirini yok etme hadisesi bile, sivil, masum in- sanlara geldiği bir sının kendisine kor. Böyle bir şey göriilmemiştir doğ- rusu. NATO seyircl kalmadi: Ma- alesef böyle bu durumla karşı karşı- ya kalınmıştır. Yalnız böyle bir hadi- se karşısında daha çok uygar dünya, NATO camiası geç kalmamış, hadise- ye seyirci olmamış ve meseleye el koymuştur. Bu, ilan edilmemiş bir sa- vaştır, zor bir iştir. Savaş, birçok mu- harebeden ibarettir. Hiç kimsenin en ufak şüphesi ol- mamalıdır ki bu işe el koyan taraf, hakkı temsil etmektedir. Maksat in- sanlara zulüm yapmak. eziyet yap- mak değil, zulüm ve eziyet gören in- sanlan bundan kurtarmaktır. Yani bir insanhk görevi burada yapılmaktadır. Uluslararası hukukun yeni bir safha- sıyla karşı karşıyayız. Bir insanhk gö- revini, bir nevi ahlak meselesi say- mak suretiyle meselenin içine giril- miştir. BM'nin kanşık mekanizmalanna gidilmeden, hadisenin aciliyeti de göz önünde tutularak, bu insanlann kur- tanlması içinkoşulmuştur. Kadınlan, çocuklan, ihtiyarlan, zulümden, vah- şetten, ölümden kurtannanın muahez edilecek, "eleştirilecek'' hiçbir yanı yoktur. Kosova'ya dönü$: NATO üstü- ne düşeni yapacaktır, yapmalıdır. NA- TO mademki başlamıştır, onu bitir- meden bırakmaz. Hiç endişeye ma- hal yoktur. Bu haksızlıkiann gideril- mesi yolu bulunacaktır. Yine Koso- va'daki 2 milyon insanın yüzde 90'ı Müslümandır. Bu insanlar yerlerine, yurtlanna döneceklerdir. Topraklan- na döneceklerdir. Burada güvenlik içinde yaşayacaklardır. Bugünkü du- rum geçici bir durumdur. Etnik temİZİİk: Kosova'dan 100 bin kişi beklenirken, 400 bin kişi gel- di. Bu insanlann ıstırabını azaltmak, her şeyin başında geliyor. Banşçı çö- züm bulmak ondan sonra gelen iştir. Onu nasıl olsa buluruz. Bütün dünya ayaktadır. 19 NATO devleti demek, bütün dünyanın ayakta olması demek- tir. Bu, bu zamana kadar geçen 50 se- ne zarfinda beraber yapılan en önem- li harekettir. Medeni dünya her şeyi tartışır. Bundan kimsenin alınmama- sı lazımdır. Ama hırslıdır, aynen bı- zim gibi. bu işi bitirmeden işin için- den kimse çıkamaz. Kadm yazuıı tartışmaya açdd ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Bilkent Üniversite- si Türk Edebiyatı Bölümü ve Türk Edebiyatı Merkezi'nce düzenlenen "Türk Kadın Roman ve Öykü Yazarlan Sempozyumu T> başladı. Sempozyumun açılışında konuşan Bilkent Üniversite- si Rektörü Prof. Dr. AB Doğ- ramacı. üniversite olarak sa- nat ve müzik alanlannda çok iyi bir konuma geldiklerini, sosyal bilimlerde de büyük bir atılım yaptıklannı söyle- di. Üniversite bünyesinde açılan Türk Edebiyatı Mer- kezi'nin arşivinde edebiyata yön veren yazarlann yapıt- İannın yer alacağmı anlatan Doğramacı, merkezin edebi- yat dünyasına kazandınlma- sının çok önemli olduğunu kaydetti. Ünlü yazar Adalet Ağaoğlu, kadın yazarlann bir araya geldiği bir sempoz- yumda buluşmanın önemine işaret ederken, "Ancak ben, erkekvazar ^aıiymım ı^afari. etmediğim gibi, edebi\at dünyasmda kadm yazar eti- ketine de karşıyım" dedi. Kadın roman ve öykü ya- zarlannın Türkiye'deki ko- numunun tatmin edici olma- dığını belirten Agaoğlu, bu yazarlann yapıtlan konusun- da da kapsamh bir araştırma bulunmadığını söyledi. Ka- dın sorunlannı araştırma denıek ve merkezlerinin ha- zırladığı u Aydınlanmanın Kadınlan" adlı kitapta da bu eksikliği gördüğünü anlatan Ağaoğlu. "Bu kitapta da ka- dın edebiyatçu bir tek roman veya bikâye yazan hakkında tek bir satır yok. Kadm ya- zarlann eserierine tek bir sa- tır gönderme de bulunmu- yor" diye konuştu. Kitaplarda kadın ve erkek kahramanlann konumlanna da değınen Adalet Ağaoğlu, "Edebiyaümızda üköykü 14. yüzyılda ortaya çıkniış. Ya- zan bir erkek. Zaten kadm olsa da kendisini saklama ib- tiyact hissedefdi" .deduKar • dınlann kitaplarda da sürek- li "ikiııcisınıfkahramanlar" olarak görüldüğünü belirten Agaoğlu, şöyle konuştu: "Erkek yazarlardan Hü- seyın Rahmı Gürpmarwbir- kaç ömek dışında kaduılar, hiçbir zaman başkahraman otmaz. Erkek yazarlar. bu ro- lü \«rmezler. Kadınlarbep fi- gürandır, ikiod sınıfhr. Er- kek kafa yapısı kendilerini hak ettiğinden fazla öne çı- kararak bir çeşit iltimas yap- mı\or mu sizce? Tıpkı Ah- met Hamdı Tanpınar'ın ro- man kahramanı Nuran'ın sı- kmolanna hissi buhranlar' denilmesi gibi, kadınlar hep ildnd pianda görülmüştür." Ilk Kültür Bakanı, Bilkent Oniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü ve Türk Edebiyatı Merkezi Başkanı Prof. Dr. Talat HaJman. konuşmasına başlarken, "30yıldırkaduım ruhunu inceli\t>rum. Kadın- lar ne istivor? 30 yüdan son- ra yamtını bulamadun soru- Aun. Ereui buJamamış, be-- nim etimden ne genr" dedi. Halman, sempozyum ile "kadm denen muammayı" çözmeye çalışacaklannı söy- ledi. Kadmlann "eksiketek, kaşıkdüşmanu cadı. cadaloz, erkek gibi kadın, huızır ka>- nana. demir leydi. aklı kısa" gibi garip nitelemelerle ta- nımlandığını, bunlann da er- keklerin eseri olduğunu vur- gulayan Halman. "Dûnj'amn en büyük soykınmlaru ka- dınlann erkekler tarafindan kıvılmasıdır. Şimdi kadınlar ericeklerin canına okuyor" diye konuştu. Emel Doğramacının yö- nettiği "Kadın Roman Ya- zarlan ve Kadm Söyleminin Dofuşu" başhklı oturumda konuşan Okay Önertoy, Ha- lide Edip'ın romanlanndaki toplumsal eleştiri unsurunu dile getirdi. Önertoy, Türki- ye'de feminizmin öncülüğü- nü yapan Halide Edip'in yanlış Baulılaşmanın teme- linde moderalik teriminin i.aalaşılamajnasının.. hulıjn- duğunu gösterdiğini söyledi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada "Bu kez savaşta Türkleryok..." - O zaman bunun adı savaş olmaz ki! Öğrenciler bunun yaşanmış bir olay olduğunu söylediler. Fıkra olarak üretilmiş bile olsa, bölgede Türklere nasıl ba- kıldığını gösteren bir durum. Bu pencereden bakınca, bölgede olası bir kara harekâtı düzenlenmesi durumunda Türk askeriyle Sırp askerinin karşı karşıya gelmemesi gerekiyor. Belgrad'daki gösteriler sırasında "düşman "bellenen üç ülkenin bayrağı dikkati çe- kiyordu: ABD, Almanya, Türkiye... Aslında bu görüntü de aldatıcı. Yann banş olduğunda Amerikan şirketlerinin yapacağı yatınmlarla başlayacak "iyi ilişkiler" beraberinde Sırp-Amerikan dostluğunu getirir. Ar- dından Sırp-Amerikan Işadamlan Demeği kurulur... Der- ken can ciğer kuzu sarması olunur. Ama "Türk düşmanlı- ğı" devam eder. Türklerle karşılaşan Sırplar, "SizAmerika- lılaıia bir oldunuz, topraklanmıza girdiniz" der... Balkan- lar'da Türkiye deyince salt bu görünüm yok elbet. Bunun tersi beklentiler de söz konusu... Türkiye'nin bölgede kar- şı karşıya bulunduğu ikilemlerden biri bu. Buna bağlı ola- rak Türkiye'nin "çokkimlikli" yapısı hem soaın, hem sorum- luluk, hem olumluluk. Aşağıdaki kimlikler Türkiye'ye ait: NATOüyesi... Avrupa kurumlan üyesi... Balkan ülkesi... Akdeniz ülkesi... Karadeniz ülkesi... Ortadoğu ülkesi... Islam ülkesi... Türk cumhuriyetlerinden biri... Türkiye yukandaki kimliklerle ilgili uluslararası kuruluşla- nn da üyesi. Islam Konferansı Örgütü'nden tutun da Kara- deniz Ekonomik Işbiriiği Konseyi'ne kadar onlarca değil yüzlerceörgüt... Balkanlar'daki gelişmelerde Türkiye'nin rolü yukardaki kimliklerimizin en az yansını içeriyor. Bu kimliklerimizin ge- reği ortak olduğumuz ülkelerin bazılan da NATO'nun Bal- kanlar'a müdahalesine bizim gözümüzle bakmıyor. NATO planı Türkiye'nin bu yelpazede sağlıklı bir zemine oturabilme- si için kimlıklerinden salt birini kullanması gerçekçi olmaz. Başta vurguladığımız gibi bugünün yannı var... Demirel pazar günü Amavutluk ve Makedonya'ya gıde- rek diplomasi ağırtıklı bir dizi görüşme yapacak. Bunun Türkçesi bayrak göstermek. Yine yukanda vurguladığımız kimlikler gereği Türkiye, Balkan gerçeğini, Rusya da dahil olmak üzere ortak zemi- ni paylaştığı öteki ülkelere de anlatmanın yolunu aramalı. 15. gününü dolduran NATO operasyonunun ardmdan yakın gelecek şöyle görünüyor: - Kosova'nın büyük bir bölümü boşalacak. - NATO Kosovadabirhatçekecek. HattıngüneyiniSırp askerierine yasaklayacak. - Bu hatta çokuluslu güç yerteşecek. - Clinton'ın düğmeye basmasıyla biriikte Amavutlar ya- şadıklan topraklara geri dönecek. - Banşı korumak için Amerika uzun süre bölgede kalmak durumunda kalacak! Bu tablonun ortaya koyduğu bir gerçek var. Başta ABD olmak üzere Batı, bölgedeki gelişmeleri yönetiyor ve yön- lendiriyor; bölge ülkeleri sonuçlan paylaşıyor. Tün\ıye'ye gelince... Ikilemleri akıllıca denkleme dönüştürmesi gerekiyor. Bilinmeyenli değil ama.. LIDERLER KONUSUYOR NURİ ÇOLAKOĞLU YÖNETİMİNDE DEMOKRATİK SOL PARTİ GENEL BAŞKANI BÜLENT ECEVİT Gazetecilerin sorularını yanıtiıyor SEDAT ERGİN Hürriyet İLNURÇEVİK Turkish Daily News İSMET BERKAN Radikal MURATYETKIN NTV NTVwww.ntv.com.tr BU AKŞAM 22:05 6 Çiller ve Yılınaz paııikte' SERMETÇUHADAR KAHRAMANMARAŞ / ATMNA - FP liden Recai Kutan, partisinin yükselişi karşısında ÇiDer ile Yıl- maz'ın paniğe kapıldıklannı söyledi. Kutan, Ecevit'e de yüklendiği konuşmasında. "Bu partiler ve liderieri 19 Nisan günü telaşa kapılacak- lar, büyük sıkmü yaşayacak- lar" dedi. Kahramanma- raş'ta ko-nuşan Kutan, Ece- vit'i "Dürüst olarak niteten- dirilen Ecevit'in iktidarian döneminde 'faizcilere' yeni adıyla rantiyecikre 2 mÖyar 850 milyon dolar para akta- nlmıstır. Bu mu dürüsnük'."" diye eleştırdı. Kutan şunlan söyledi: "ÇiBer de, geee me- zarhktan geçerken ıslık çalan bir kişi durumunda. Onlarla biriikte iktidardav ken hükü- metimizde uyum wktu. Bi- zim uyumlu obnaımz nede- nhle hükümet ayakta kakta. Yoksa Çilkrin ne siyaset bii- gisi, ne de kültürü hükümet yönetmeye yetmez." Kutan konuşmasında, Yıl- maz'ı kastederek, "Türld- ye'de demokrasi ancak mut- hı gnnhgın çıkarlan söz ko- nusu ohınca var oluyor. Ül- kemizdeki bu çağdışı, basla- a demokrasi anlayişı bu se- çimlerde sizlerin oylanyla sandığa gömülecektir" dedi. Kutan partisince Ada- na'nm Uğur Mumcu Ala- nı'nda düzenlenen mitingde de TCK'deki bütün antide- mokratik yasalan kaldıra- caklannı söyledi. Kutan, TCK'nin 312. maddesinin Batılı demokra- tik ülkeler tarafindan eleşti- nldiğinı, ancak bu maddenin Tayyip Erdoğan'ın ceza al- ması nedeniylekaldınlmadı- ğını öne sürdü. Düzeltme ve ÖZÜP Bugün sunduğumuz "Türkiye Cumhuriyeti Dev- rim Yasalan" kitabının "İçindekiler" bölümünde bir dizgi ve düzeltme yan- lışı obnuştur. 83 'üncü sayfa- nın karşısındaki "Beynetmi- lei Rakamlann Kaldınbna- sı Hk. Kanun" ibaresi "Bey- netmüel RakamlarjtKaba- lüHk. Kanun" ol( Düzeltir, özür j f. CUMHURİYET HALK PARTİSİ Genel Başkanı DENİZ BAYKAL Buakşam21.30'da Kanal 6'da Ardan Zentürk'ün hazırlayıp sunduğu Strateji Özel programına konuk olacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear