02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 1999 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI Istanbul Edirne Kocaelı Çanakkale lzmir Manısa Aydın Denızlı Y Y Y Y Y Y Y Y 12 13 12 13 16 .15. 17 14 - _> Sınop Y 11 Adana Samsun / :* Y 17 Y 12 Mersin Y 17 Trabzon _Y 13 Dıyarbakır Y 15 Giresun Y 12 Şanlıurfa Y 16 Ankara Y 13 Mardin Y 13 Eskişehir Y 13 Siirt Y 14 Konya ._ Y 12 Hakkârı Sıvas Zonguldak Y 12 Antalya _Y 11_ Van Y 17 .Kars Parçalı bulutlu Butün bölgelerımız çok bulutlu ve yağış- lı geçecek. Yağışlar yağmur ve sağanak. yer yer gökgumltulu sağanak, Doğu Ana- dolu'nun doğusun- da karla kanşık yağ- mur şeklindeolacak. Hava sıcaklığında önemlı bır değışikiik olmayacak. İRJKJEZL Oslo Helsinkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB PB PB PB PB PB PR 7 4 13 22 20 21 22 21 18 Berlin Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına PB PB PB PB PB PB PB Y 18 18 22 17 15 11 19 17 Zürıh PB 18 Şam Moskov; Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflıs Kahıre T K Y B Y Y PB 12 17 3 18 16 14 15 25 PB 22 c r ~ v ~ v \ Bulutlu ^ Çok bulutlu ı Yağmurkj W H W Karlı Suiu kar ı Gok gürültülü G U N C E L c İ NEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Olası partinin mitinglerini kaçirmayan, liderine dün eleştiriler bugün ise övgülersıralayan kimi ga- zetecilerin hangi uçağa ya da hangi parti otobü- süne rağbet ettikleri de önemlidir birinci parti tah- minlerinde. Gazetecileri de ıkiye ayırmak gerekiyor. Birinci gruptayeralanlar, "sadece gazetecilik" güdüsü ve gerçeği yakalamak için olası birinci partinin peşin- den meydanları dolaşıyor. Ikinci gruptakı gazeteci ise, bağlı olduğu med- ya topluluğunun "geleceğe endeksliyararlannı da- ha bugünden korumak ve kollamak için " seferber oluyor ya da seferber olması sağlanıyor. Böylece efendim, Deniz Baykal'ın saptadığı gi- bi, "medyatik bir seçim" ortamı oluşuyor ve de bu ortam, maşallahı var, kimi uygulamalar sayesinde hayli gelişmiş görünüyor. Fakat basınla cümbür cemaat geziler kimi za- man yarar yerine, ne yazık ki, kimi ikilemlerin ser- gilenmesine yol açıyor. Örneğin, lider çıkmış meydana. Sağlığını soran- dan soluna veryansın ederken, partisinin (hızını alamayıp Allah'tan dünyanın demiyor) "Türkiye'nin birinci partisi" olduğunu bilmem kaçıncı kez ilan ediyor. Ama, geziye katılan yıldız gazeteciIerden biri, meslektaşlarına fark atabilmek için lideri dinleye- ceğine eşine yaklaşıyor ve soruyor: "Birinci olduğunuz söyleniyor?" Aaaa, o ne o? Otobüsün üstünde seçim yanşın- da birinci koşan liderin savıyla örtüşmeyecek bir yanıt alıyor eşinden: "Benim asıl çekindığım Fazilet Partisi'dir. FP'nin oylan düşüyor denilse de ben bu söze pek güven- miyorum. Yine de onlarda birşey vardır. Oyle ko- lay bırakmazlar" diyor. Bunları söyleyen de (ismi gerekmez) söyledikle- ri öyte sepete atılacak biri değil. Mahalledeki bir ev- den, bir bireyden ta kentin tümüne kadar sık sık nabız yoklamasını bilen essah bır partici. Ne ki bu önemli saptama, böylesi nitelikleri olan, her şeyi, ama her şeyi, hatta eşinin seçim otobü- sünün üstündeki kürsüye çıkış zamanını -bile- ayarlayan, particilikte güçlü birinden geliyor. Aynı ikilemlerle karşılaşmamak için yapılması gereken nedir? Yıllardır uygulanan yönteme başvurmalı: önem- li saptamaları önceden "evcek" yapmalı! Evet, "evcek" senkron ayarlaması, ağız biriiği yapılmalı. Zira, bu tezatlı söylemler sizin, bizim, onların içine kurt düşürüyor. Yoksa, yoksa... Kafalarında FP birjnci parti ola- cak diye bir kaygı, bir kanı mı var? Kuzum, lütfen söyleyiniz: Bu soru, insanı den'rı derin düşündürmez mi? Tam yakalamış... Koltuğu bacağından! Yel alsın Susun, susun! Ağzınızdan Ecevit'in yeli, pardon rüzgârı alsın böyle bir olasılığı. Partilerin propaganda nutuklannı toplum, med- yadan kısıtlı ölçülerde izleyebiliyor. Çare, sorunun yanıtında: Partilerin ve liderlerin değerini (ne mal olduklarını biliyor ya) bir kez da- ha, üstelik sandıktan önce tartabılmek için "Büyük Amerika"da izlenen yöntemi, TV'ler burada "Kü- çük Amerika"öa niçin uygulamıyor? Her gazeteden bir kişi ve halk sorsun soruları: bakalım ne ölçüde doyurucu olacak liderler, göre- lim. TV'lerde tartışmayı öneren Baykal, öteki partile- re "Niçin kaçıyorsunuz" diye soruyor. Yanıt yok. Ustelik halkın nabzını tutmaktan sa- bah akşam söz eden TV'lerde de tık yok! Kimisi yakaladığı rüzgârın hız keseceğınden, ki- misi konuşma özürlü olduğundan. kimısi böyle tar- tışmalarda yazılan metinlere fazla rağbet edilme- diğıni bildiğinden TV önerilerine sıcak bakmıyor. Kim neyin nesi, kimin fesi? Halkımızın belleği ta- zelensin. Hayır! Bana gelince... Antalya'daki seçim meydanın- dan yeterince dua aldım. "Bin yılyaşayıp" onu da, bunu da, şunu da gö- receğim. Beklemek benim işim! Kosova'ya özerklikKATAR / ANKARA (Cumhuri- yet) - Cumhurbaşkanı Sûleyman DemireL Kosova sorununun harita değiştinlerek değil, Yugoslav- ya'nın toprak bütünlüğü içinde çö- zülmesi gerektiğini söyledi. Rus- ya'nın bölgeye gemi göndermesi- nin normal sayılamayacağını kay- deden Demirel, gelişmelerin 3. dünya savaşına gidebileceği yo- rumlanna katilmadığını ve haklı çıkmayı umduğunu belirtti. Demi- rel, Katar'agerçekleştirdiği ziyaret sırasında Türk toplumuyla görüş- mesinde Avrupa'daki gelişmeleri de değerlendirdi. Cumhurbaşkanı. Kosova'daki azınlıklar ile Türki- ye'deki Kürt kökenli yurttaşlar ara- sında benzerlik kurulduğunun anımsatılması üzerine, Türkiye ile Yugoslavya arasında koşutluk ku- rulamayacağını. bunu yazanlann ya kasıtlı hareket ettiklerini ya da Türkiye'nin sosyopolitik gerçekle- rini bilmediklerini söyledi. Demi- rel, "Kosova'daki durumla Türki- ye'nin güneydoğusu arasında bağ- İantı kurmâk delilikten başka bir şey değil, kim bağianü kuruyorsa aklını yitirmiştir" dedi. -Bir tabir var. Fil ik balık birbi- rine benzer, nasıl benzer? tkisi de kavak ağacma çıkmazmış. Dezen- formasyon tabiri var. Sapbrma, zi- hinkri başka istikametiere çevinne gibi" örnegini veren Cumhurbaş- kanı, Türkiye'nin tarihinde Kürt kökenli yurttaşlann hiçbir zaman azınlık olarak görülmediğini, ulu- sal kurtuluş savaşında bütün yurt- taşlann el ele çarpıştığmı anlattı. Demirel, "Bu kişileri azınhk ola- rak göstermek PKK terör örgütü- nün amacıdır. PKK'nin kurbanla- ruıın büyük çoğunluğu Kürt kö- kenli yurttaşlanmız okhı" diye ko- nuştu. 'Toprak bütünlüğü korunmaü' ABD Başkanı BfflCNnton'm çö- züm sürecinde Yugoslavya'nın toprak bütünlüğünün gözetilmeye- bileceği yolundaki açıklamasının tersine Demirel. Balkanlar'da halk- lann banş içinde yaşamalan gerek- tiğini kaydederek "Krizin çözümü- nûn Yugoslavya Federal Cumhuri- yeti'nin toprak bütünlüğünü koru- ması ve Kosova'daki çoğuku ve ka- tılımcı demokrasi yolunu açması gerektiği görüşündeyiz" dedi. Demirel, operasyonun ne zaman sonaereceği sorusunu yanıtlarken. gelişmelerin nereye yöneleceğini bilemediklerini belirterek şöyle de- vam etti: "Ama herhalde NATO bu işe başlamışür. Hem NATO itibarı- nı ve prestijini korumak, hem de at- üğı adımın sonucıuıu almak bakt- mından kararuuğını sürdürecektir. Ondan sonraki kısmı askeri işlerdir. Nasıl gelişeceğini zaman göstere- cektir. Ama netice almadan bu işin içinden çıkacağını sanmıyorum. NATO'nun bu işi çok iyi planlayıp çok iyi hazuiık yapmadığını san- mak mümkün değiidir, vapmıştır." Kosova'nın göçe sürüklendiğini ve dünyanın insani bir sorunla kar- şı karşıya kaldığını kaydeden De- mirel. "BirkısmınaBosna'daşahit olduğumuz. ama burada Bosna'da- ki olaylann devamı mahi>etindc ye- ni bir \ahşete sahne Koso\a. Ba- ğımsız bir Kosova haline geür mi, onlan zaman gösterecektir" görü- şünü dıle getirdi. Demirel, "Kara harekâtını ge- rekli görüyor musunuz" sorusu üzerine de şunlan söyledi: "Kara harekâtını ben gerekii gö- rihor değilim, NATO gerekii görür. Askeri meselelerin biz içini bilme- yîz. NATO'nun askeri kanadı bunu gerekii görecektir. NATO adımmı atarken bu işin hava müdahalesi ile hallolabiJeceği kanaatindeydi. Me- sele daha çok Sırbistan'ı masaya oturtma hedefıni taşıyordu. Daha sonra hedef değişti, savaşamaz ha- le getirme isrikametine yöneldi. Sonra işler çok kanştı. Asker, barı- şı koruma göre^i yapacaktu savaş için düşünüunemişti. Bundan son- ra yapılacak değeriendirmeler önü- müzdeki günlerin meselcleri" Rusya"nın pozisyonunu "daha orta yerde bir şey yok ki" diye de- Cumhurbaşkanı Sûleyman DemireL Katar gc/isinde Devlet Emiri .41- tesŞe>h Hamad Bin Khalifa Al-Thaniile birarayageldi. (Fotoğraf: AA) ğerlendiren Demirel, gemilerin Boğazlar'dan geçişinin anlaşmala- ra uygun olduğunu, Adriyatık'e girmesinin ise normal sayılamaya- cağını, rahatlıkla karşılanabilecek bir gelişme olmadığını söyledi. Demirel, gelişmelerin 3. dünya sa- vaşına gidip gitmeyeceğine ilışkin bir soruyu, "Ben o yorumlara ka- tılmıyorum. İnşallâh hakh çıka- nm" diyerek yanıtladı. Demirel, ABD Başkanı Clinton'ın "Türki- ye'nin operas\ona katkısı veönemi- ni aniatamam" sözlerinin anımsa- tılması üzenne. "Gelecege maruf değU o. geçmişe,yahut bugünkü du- ruma ait Neyi taahhüt etmişse ya- pryor Türldye" dedi. Ecevit: NATO'nun işl zor Başbakan Ecevit de gazetecile- ' rin sorulannı yanıtlarken. gelişme- lerin kaygı verici olduğunu belirte- rek Sırp yönetiminin tarihte eşi gö- rülmemiş soykınm uyguladığını ve K.osovahlardan anndırmak istedı- ği bölgeyi tümüyle kendine mal et- mek istediğini söyledi. Rusya'nın kesin tavır almamasının da kaygı verici olduğunu kaydeden Ecevit, " Büyük devlet olmamn getirdiği so- rumluluklar \ ardır. Rusya ağıriığı- nı ko>ar, Sırp >önetimini ciddi şekil- de uyarırsa değişik bir sürece giri- lebilir" dedi. Ecevit, Demirel'in operasyonun başansızlığa uğramasının Avru- pa'nın bütünlüğünü bozacağı de- ğerlendirmesinin anımsatılması üzerine de şöyle devam etti: "Tabii çok ka\gı u\andırır. Fa- kat NATO'nun böyle bir harekâtta birtakım zortuklaıia karşılaşması doğaldır. Savaşta bazen gizlilik çok önemlidir. Ancak operasytınlar giz- li tutulamıyor. Çünkii bunlar ko- lektif alınan karariar \e gûnler ön- cesinden ilan ediliyor. Sırplar da ona göre önlemlerini alıyor. O ba- kımdan NATO'nun askeri anlam- da işi biraz zor gibi geliyor bana, en azından somut \e olumlu sonuçlar ahnması için biraz zaman gerekii." Uç toplama kampı ohışturuldu Fahri Türkkan İPEKYEZDANİ Kosova Dayanışma Ko- mitesı Başİcanı Fahri Türkkan Sırplann Koso- va'da üç noktada, Priştine Stadyumu dışında Prizren ve Ipek'te de toplama kampı oluşturduğuna dair duyumlar aldıklarun söy- ledi. Kosova Dayanışma Komitesi Başkanı Fahri Türkkan, Kosova'daki Arnavutlanndurumuyla il- gilı sorulanmızı yanıtladı: -Kosova'daldlerle haberleşmeimkânınızvar mı? - Şu anda durum herkesin bildigi gibi çok va- him. Sonuçlan ne olacak, kımse kestiremiyor. An- cak şu bir gerçek ki. şu anda Kosova'da karanlık birçağ yaşanıyor. 2.5 milyon Kosovalı Arnavut en küçük bireyine kadar darbe görmüş vaziyette. Iş- kence görenleT, yakılanlar, sürüknler, çiftliğiyle. tarlasıyla, toprağıyla, eviyle, yakılan ve yok edi- !en bir coğrafya. Böyle bir barbarlık var ve buna dünya seyirci, aydınlar seyirci. Bu kadar çıplak bır vahşeti göz ardı edip de hâlâ dünyanın birtakım çir- kin ilişkilerine bakıp ona göre yorum yapmak, bu vahşete seyirci kalmak, Sırgjann katliamına ortak olmak demektir. - Priştine'de yaklaşık 20 bin erkegin bir staoy u- ma doldurukluğuna ilişkin bilgi geldi mi? - Bugün Kosova'da üç noktada. Priştine Stadyu- mu'nda, Prizren ve Ipek'te toplama kamplan oldu- guna dair duyum alıyoruz. Erkekler buradaki stad- yumlarda toplanarak doğabilecek bir kara harekâ- tına karşı rehin tutulmak. soykınm tehdıdıyle cay- dıncı bir silah haline getirilmek isteniyor. - Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) için ne söyle- \weksiniz? - Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) ıçın terönst diyorlar. Bu insanlarterörist değil. bulunduğu köy- de gördüğü vahşete karşı baltayla, kazma kürekle kendinı korumaya çalışan ınsanlar. E\ inden zor- la atıldı, öldürülmekle. yakılmakla tehdit edıldı bu insanlar. Kurtuluş Ordusu'yla temas ettiklen nok- tada da erkekler gönüllü olarak bu ordu\a katılı- yor. - Suıniardald durum hakkında bilginiz nedir? - lnsanların bütün varlıklan çalındı. vaşamla olan tüm bağlan kopartıldı. insanlık da buna se- yirci kalıyor. Bu katliam yeni, bugünkü bir olay değil. Osmanlı oradan çekildığinden beri, tam 130 yıl- dır oradaki Türkler sürekli asımile edildi, katledıl- di, varlıklannın tüketilmesi için çalışıldı. O insan- lann yaşadığı acılar babadan oğula geçti. Türki- ye'nin kardeş devletlerinin Balkanlar'da büyüme- sini \e Balkanlar'da Türkiye'nin etkinliğinin art- masını önlemek amaçlandı. - Türkij'e'ye gelenlerin durumu nedir? - Buradakı durumlan iyi. Kızılay, devlet kurum- lan ve biz sahip çıkmaya çalışıyoruz. Zaten çoğu kendı akrabalanna gidiyor. Makedonya sınınnda yığılmış Arnavutlaruı yüzde 70'i Türkiye'ye gel- mek için çözüm beklıyor, çünkü çoğunun Türki- ye'de akrabalan var. Bir de onlarda büyük ve güç- lü bir Türkıye imajı \ar. Eğer Kosova'da bir banş yaşanmazsa Türkiye'ye gelenlerin sayısı 40-50 bi- nı, belki de 100 bini bulabilir. - Orada kalanlann durumu hakkında bilginiz nedir? - Türkiye'nin. NATO'ya bağlı olan ülkelere kar- şı Kosova'nın bağımsızlığı, Kosova halkının uğ- radığı vahşi katliamın bır an önce durdurulması yönünde mücadele etmesi gerekir. Çünkü bu hal- kın artık Sırplarla bir çatı altında yaşama şansı bit- miştır. Rus keşîf gemisi 4 Iimaıı' Istanbul Boğazı^ndan geçti 'Kosovalılar Maraş'a yerleştirilsin' REŞATAK\R Haber Merkezi - Rusya'nın. Akdeniz'e inecek Karadeniz donanmasına ait 8 gemiden ilkı olan "Liman"1 adlı keşif gemisi, dün Istanbul Bogazı'ndan geçti. Rusya Savunma Bakanı Igor Sergeyev. Adriyatik'e yeni Rus donanma gemıleri gönderilmesinin "bölgedeki gelişmelere bağlı olacağmı" söyledi. Rusya'nın Karadeniz donanmasına ait "liman" adlı gemi dün saat saat 15.05 sıralannda giriş yaptı. tstanbul Boğazı'na ginşinde Türk bayrağı çektiği görülen keşif gemisine, önde kılavuz kaptanın bulunduğu küçük bir bot. arkada da Deniz Kuvvetleri Komutanlığf na ait bir hücumbot eşlik etti. 'Liman' 1 izlendi Gemınin geçişi sırasında Istanbul Boğazı trafiğinin normal seyrini sürdürdüğü ve olağanüstü bir önlem alınmadığı gözlenirken saat 15.30 itibarıyla tstınye açıklanna ulaşan "Liman"ı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığf na ait hücumbotun >aklaşık 50() metre geriden izlediği dikkat çekti. lki a> Adriyatik'te kalacağı belirtilen Liman gemisinin Istanbul Boğazı'na ulaştığı saatlerde Ukrayna'nm Sivastopol kentinden bir kruvazör, bir destroyer \e bir devriye gemisinin de hareket ettiği öğrenildi. 1936 yılında imzalanan Montrö Antlaşması'na göre. savaş gemılerinin Türk Boğazlan'ndan gündüz saatleri içerisinde geçmesi zorunluluğunun bulunması nedenivle bu genıılerin Istanbul Boğazı'ndan bugün geçmesi bekleniyor. Rusya 8 Nisan'a kadar toplam 8 gemisini Boğazlar'dan geçirecek. Rusya Montrö Antlaşması'na göre Boğazlar'dan güvenli geçişin sağlanabilmesi için gemilerini Boğazlar'dan geçireceğini 30 Mart'ta Dışişleri Bakanlığı'na bildirmişti. Rusya Dışişleri Bakanı lgor Ivanov Rus gemilenni Adriyatik'e göndermekteki amaçlannın askeri durumu tırmandırmak değil, salt bölgedeki durumla ilgili gerçekçi bilgiler toplamak olduğunu söylemişti. Başbakan Yevgeni Primakm 'un dün sabah, ilgili bakanlarla Yugoslavya konusunda yaptığı toplantıdan sonra gazetecılenn sorulannı yanıtlayan Sergeyev, "Şu anda önceliğin, G-8 dışişleri bakanlaruun toplanmalannın sağlanabiunesinde otduğunu düşünüyorum" dedi. Siyasi çözüm arayışı Sergeyev, Yugoslavya'daki çatışmanın durdurulmasına yönelik olarak siyasi çözüm arayışlannı sürdürdüklerini ifade etti. Sergeyev, Adriyatik'e yeni Rus donanma gemileri gönderilmesinin "bölgedeki gelişmelere bağlı olacağuıT söyledi. Rusya'nın Adriyatik'e inmesine ABD, "Bu hareket Yugoslavya'ya askeri yardıma dönüşürse büyük hata olur" sözleriyle tepki gösterirken NATO. "Moskova'nın kendi kamuoyuna yönelik bir manevrası" olarak değerlendirmişti. LEFKOŞA - KKTC Cumhurbaşka- nı Rauf Denktaş, 1974 Banş Harekâ- tı'ndan beri kapalı tutulan ve "ölü kent" olarak adlandınlan Maraş'ın. Kosova göçmenlerinin rehabilitesi için açılabi- leceğini söyledi. Kosova'da bugün yaşananlan, Kıbns Türkü'nün yıllar önce yaşadığına dik- kat çeken Denktaş, 3-5 bin kişinin Ma- raş'a yerleştirilebilecegini belirterek KKTC hükümetini bukonudakarar al- maya çağırdı. Maraş kentinde çürüme- ye terk edilen otellerden iki ya da üç ta- nesinin süratle tamir edilerek Kosova göçmenlerinin iskânı yönünde kulla- nılmasuıın insani bir görev olduğunu anlatan Denktaş "İnşallâh hükümet bu- nu ele alır ve yapar. Üç bin. beş bin ki- şiyi geçici olarak bu boş ve çürümekte olan binalarda banndırabiliriz. Bunu yaparsak kıyamet kopmaz. Ben böyle- si insani bir görevin savunmasmı yapa- nm"dedi. 4 Bakalım ne diyecekler?' Denktaş şöyle dedi: "Ben, yapılabi- lecek ve yapılması gereken bir işten söz ediyorum. Yapahm, hem de Birieşmiş Miİletler'e de haber vererek yapahm. Geçici olarak, bu kış gününde sokakta kalmış insanlan banndırmak için, bu binalan biz süratle tamir edip açıyoruz di> p elim. Bakalım bize, hayır acamazsı- nız, sokakta kalsınlar, daha ryîdir diye- cekler mi?" Kosovalılan en çok anlayan insanla- nn Kıbns Türkleri olduğuna dikkat çe- ken KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş. "Bu insanlann nelerçektikle- rini, yollarda bu kış günü nasıl çoluk ço- cuk süründüklerinL korku içinde kaç- tıklannı gördükçe, tabiatı> la 1963 Ara- lık aymuı 21,22 ve 23. günlerini hatır- lamamak mümkün değiidir. Topyekûn göç günlerini hatırlamamak mümkün değfldir" dedi 'Kıbns'm hakkına dokunmayın' Kıbns Türkü'nü garantör olarak ana- vatan Türkiye'nin kurtardığını anım- satan Denktaş "Bunlan bilen insanlar olarak Kosova'ya ne yaparsak yerinde- dir, Tann katında da mubahör" diye- rek açıklamasını şöyle tamamladı: "AnavHtan bizi kurtarmak içineviat- larını feda etmeye hazırdı. Ne dersek di- yelim, bu insanlan kurtarmak için e\- İatiannı feda edecek kim vardır. Bütün meseleburadadn-. Bunlandüşünürken, Rumlann niçin garanti anlaşmasını or- tadan kaldırmak. bunun yerine çoku- luslu güç getirmek çabası içinde oldu- ğunu da düşünmckte yarar vardır. Bi- zim için ölecek insan etrafımızda kal- masın istivorlar. Ondan sonra işleri ko- laydır. Biz de bunun için diyoruz ki ga- ranti sistemine,Türkiw'nin Kıbns üze- rindeki haklanna dokunmayın. Doku- nacak olursanız hiçbir şey ounaz." Bu arada KKTC'den Kosova'ya ilk defa elbise yardımı başlatıldı. Birinci medya çalışanlannın dün sabah Lefko- şa'da başlattıkları "Koso\a'ya elbise yardımı" kampanyasma Cumhurbaş- kanı Rauf Denktaş'la, Lefkoşa Beledi- ye Başkanı Şemi Bora da destek verdi. Lefkoşa Sarayönü Meydanı'nda yardım toplama merkezine gelen Denktaş. burada gazetecilere yaptığı açıklamada. Kosovalı Müslümanla- nn yaşadığı dramın aynısını Kıbns Türklerinin de yaşadığını dile getire- rek yardımlann her gün artacağına inandığını belirtti. Denktaş. "SırplariaKosovahlaran- laşacaksa iki eşit taraf olarak anlaşır- lar. Sırplann > aptıklaruıdan sonra bu insanlan bir arada yaşatmak çabası yeni tehükelere gebedir" dedi. Rumlardan Denktaş'a tepki NATO'nun hava saldınsıyla bir so- nuca varacağı görüşünde olmadığını söyleyen Denktaş, Rum Ortodoks Ki- lisesi ile Sırp yaklaşımının aynı oldu- ğunu da kaydetti. Öte yandan Denktaş'ın. Kosovalı bazı göçmenlerin Maraş'a yerleştiril- mesi yönündeki açıklamasına Rum- lar tepki gösterdi. Rum koalisyon hükümetınin büyük ortağı Demokratik Seferberlik Parti- si (DlSt) lideri Nikos Anastasiades. Birieşmiş Milletler'in Maraş ile ilgi- li karan bulunduğunu söyledi. Anas- tasiades, Denktaş'ın Maraş ile ilgili demeci üzerine yaptığı açıklamada, "Sözde insancıl amaçlaria Yugoslav- ya'ya müdahalede bulunan güçlerin, BM kararlannı ciddi şekilde dikkate alacaklannainanmak istiyoruz" dedi. G U N D E M MLSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada rir. Içimdeki izi silinmemiş, aklıma ilk geliveren kent- ler, Floransa, Prag, Budapeşte, Rio de Janeiro, Ki- ev... Ikinci gruptaki kentlerin bazılarında ise insan ak- lının ve emeğinin ürünü güzellikler oluşturulur, su- yuneksikliği bır ölçüde giderilir. İçinde değişik zen- ginlıkleri banndıran büyük parklar, yaşam denizi gi- bidir... Başkent Ankara, arada bir Meclis'te yaşanan olağanüstü sululuk ve az şiddetli yağmurda bile caddelerdeki kirli doluluk dışında "su'dan payını alamamış bir kent. Ankara'daki semt adlarıyla o semtlerin bugün- kü görünümü birbirineöylesinezıtki... Keklikpına- n, Bülbülderesi, Kavaklıdere, Seyranbağlan, Incir- li, Çayyolu... Konuyu dağıtmayalım... Başlığagelelim... Cum- huriyetin kuruluşunun ilk yıllarında, Ankara'nın baş- ta sözünü ettiğim yaşanası kentlerden biri olması için, Atatürk bir girişim başlattı. 5 Mayıs 1925'te Orman Çiftliği'nin temelini attı. 20 bin dekarla baş- layan girişim bir yıl içinde 102 bin dekara ulaştı. 11 Haziran 1937'de Atatürk tarafından Hazine'ye ba- ğışlandı. 7 Ocak 1938'de Devlet Ziraat Işletmele- ri kurumlarına ilişkin yasa çerçevesinde bu kuru- ma bağlandı. Çiftlik kurulduğunda iki temel amaç vardr. - Tanmı bilimle buluşturmak. - Ankaralılan güzel bir mekâna kavuşturmak. Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) bugün her iki işle- vinden de büyük ölçüde uzak. 102 bin dekariık alan 1950'ye dek hiç küçülmedi. 1950'den 90'la- rın sonuna dek ise üçte ikiyi aşan oranda küçüldü. Bugünkü çiftliğin büyüklüğü yaklaşık 30 bin dekar. Talandan kalan alan bile tam işlevinde kullanıl- mıyor. Atatürk'ün miras bıraktığı pek çok kurum gibi AOÇ de kurum bağlamış durumda. AOÇ'nin yö- netimini üstlenen kişilerin elbette getireceği sa- vunmalar vardır. Ancak nedeni ne olursa olsun, Ankara'nın sembolü olabilecek bir alan bugün, herkesin pay almak için gözünü diktiği bir talan böl- gesi haline geldi. 1950'ye kadar tüm özelliğini koruyan, 50'den günümüze dek adım adım eriyen AOÇ'nin bu gö- rünümü bir bakıma yakın tarihimizin de özeti! Çiftlik mi, afet bölgesi mi? AOÇ'nin talan edilen bölümlerinden geçtik, bu- gün korunabilmiş yerlerinin sağlıklı hale getirilme- si başkent için önemli bir kazanç. Öteki kentlere örnek olabilecek yaşam alanı... Oysa bugünkü görünüm yaşam alanı olmaktan öte, insanın içini acıtıyor. Seyrek de olsa, AOÇ'yi gören yollardan geçiyorum. Bakımsız ağaçlar, bü- yümekte olan ağaçları örten yaban otlan, hançer gibi içe saplanmış beton dikintiler insana bir afet bölgesinden geçiyormuş hissi veriyor. 18 Nisan'da yeni belediye başkanlan seçilecek. Adaylar arasındaki çekişme, "Sen şu konuda bu- nu dedin, önce şunu demiştin; ben sana bunun aslını gösterinm"den öteye gitmeyen bir kısıriıkla devam ediyor. Yönetime gelince... AOÇ ile ilgili ne yapacağını, kamuoyunu yönlendirecek ölçüde haykıran bir adaya rasttamadık. Doğrusu bunu vurgularken de "Acaba akıllanna yeni talan alanlan mı getiririz" korkusunu da duy- muyor değiliz! Zira 198O'lı, 9O'lı yıllardaki hükümetlerie müte- ahhitler AOÇ'yi her fırsatta pazarlık konusu yaptı- lar "Biz size AOÇ'den yer verelim. Siz şu inşaatı- mızı bitirin." "Bizim falanca dağın başındaki arsayı devlete verelim, devlet de bize AOÇ'den yatınm için yer versin." Belediye başkanları anayolun kıyısındaki küçük bir girintiye üç ağaç dikiyor, iki de bank koyuyor. Oluyor bir park. Bu kadar küçük düşüneceklerine AOÇ'yi canlandırsalar, kendi dönemlerini aşan bir iş yapmış olmazlar mı? Pek çok alanda olduğu gibi, yaşanabilir kent ya- ratmada da Atatürk döneminin üzerine, o güne ve bugüne yakışır bir şey koyamadık. Her şey ortada. Görünen çiftliğin kılavuza gerek- sinimi yok. 18 Nisan'da oy kullanırken, sıra yerel yönetim- lersandığınageldiğinde, oyumu, talancılariayalan- cıları ayıklayarak vereceğim! istanbuVda Sırplanprotesto Istanbul Haber Servisi - Nizamı-Âlem Ocaklan'na üye bir grup, Kosova'daki olayları protesto amacıyla Yugoslavya Kdnsolosluğu önüne siyah çelenk bıraktı. Nişantaşı'ndaki Konso- losluk binası önüne saat 13.00 sıralannda gelen Nı- zamı-Âlemciler, "Sırbiv tan şaşırma, sabnmızı ta- şırma", "UCK'ye selam, direnişe devam" sloganlan atarak konsolosluğun kapı- sına yürümek istedi. Gü- venlik güçlerinin, sadece basın açıklaması ve çelenk bırakılmasına ızin verilece- ğini belirtmeleri üzerine grupla polis arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Sırplann Kosovalı sivil- lere yönelik katliamı, ANAP Güngören ilçe ör- gütü tarafından da protesto edildi. Sayısal'da 6'yı bir kişi bildi AISKARA(AA)- Milli Piyango Idaresi'nin düzen- lediği 125. hafta çekilişin- de. 6 bilen 1 kişi, (1,9, 10, 23, 30 ve 48) rakamlannı tahmin ederek 331 milyar 803 milyon 510 bin liralık ikramiyeye kavuştu. Çekilişte, 5 bilen 446 ki- şi 694 milyon 365'er, 4 bi- len 25 bin 303 kişi 6 milyon 165'er, 3 bilen 457 bin 75 kişi ise 675'er bin liranın sahibi oldu. Bu haftaki çekilişte, 2 trilyon 212 milyar 17 mil- yon 840 bin lira toplam ha- sılat elde edilirken toplam 1 trilyon 106 milyar 8 mil- yon 920 bin lira ikramiye dağıtıldı. Elde edilen hasılattan, sekiz yıllık kesintisiz temel eğitime 552 milyar 780 milyon 740 bin, Hazine'ye 326 milyar 715 milyon, Sa- vunma Sanayii'ne 225 mil- yar 405 milyon, Türki- ye'nin tam tımına 81 milyar 840 milyon, eğitim ve kül- türe 33 milyar 180 milyon, olimpiyat oyunlanna 11 milyar 60 milyon ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esir- geme Kurumu'na 8 milyar 184 milyon lira aktanldı. '
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear