Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 1999 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
Istanbul
Edirne
Kocaelı
Çanakkale
lzmir
Manısa
Aydın
Denızlı
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
12
13
12
13
16
.15.
17
14
- _>
Sınop Y 11 Adana
Samsun
/ :*
Y 17
Y 12 Mersin Y 17
Trabzon _Y 13 Dıyarbakır Y 15
Giresun Y 12 Şanlıurfa Y 16
Ankara Y 13 Mardin Y 13
Eskişehir Y 13 Siirt Y 14
Konya ._ Y 12 Hakkârı
Sıvas
Zonguldak Y 12 Antalya
_Y 11_ Van
Y 17 .Kars
Parçalı bulutlu
Butün bölgelerımız
çok bulutlu ve yağış-
lı geçecek. Yağışlar
yağmur ve sağanak.
yer yer gökgumltulu
sağanak, Doğu Ana-
dolu'nun doğusun-
da karla kanşık yağ-
mur şeklindeolacak.
Hava sıcaklığında
önemlı bır değışikiik
olmayacak.
İRJKJEZL
Oslo
Helsinkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Münih
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PR
7
4
13
22
20
21
22
21
18
Berlin
Budapeşte
Madrid
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
Y
18
18
22
17
15
11
19
17
Zürıh PB 18 Şam
Moskov;
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflıs
Kahıre
T
K
Y
B
Y
Y
PB
12
17
3
18
16
14
15
25
PB 22
c
r
~
v
~
v
\ Bulutlu ^ Çok bulutlu ı Yağmurkj
W H W
Karlı Suiu kar ı Gok gürültülü
G U N C E L c İ NEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Olası partinin mitinglerini kaçirmayan, liderine
dün eleştiriler bugün ise övgülersıralayan kimi ga-
zetecilerin hangi uçağa ya da hangi parti otobü-
süne rağbet ettikleri de önemlidir birinci parti tah-
minlerinde.
Gazetecileri de ıkiye ayırmak gerekiyor. Birinci
gruptayeralanlar, "sadece gazetecilik" güdüsü ve
gerçeği yakalamak için olası birinci partinin peşin-
den meydanları dolaşıyor.
Ikinci gruptakı gazeteci ise, bağlı olduğu med-
ya topluluğunun "geleceğe endeksliyararlannı da-
ha bugünden korumak ve kollamak için " seferber
oluyor ya da seferber olması sağlanıyor.
Böylece efendim, Deniz Baykal'ın saptadığı gi-
bi, "medyatik bir seçim" ortamı oluşuyor ve de bu
ortam, maşallahı var, kimi uygulamalar sayesinde
hayli gelişmiş görünüyor.
Fakat basınla cümbür cemaat geziler kimi za-
man yarar yerine, ne yazık ki, kimi ikilemlerin ser-
gilenmesine yol açıyor.
Örneğin, lider çıkmış meydana. Sağlığını soran-
dan soluna veryansın ederken, partisinin (hızını
alamayıp Allah'tan dünyanın demiyor) "Türkiye'nin
birinci partisi" olduğunu bilmem kaçıncı kez ilan
ediyor.
Ama, geziye katılan yıldız gazeteciIerden biri,
meslektaşlarına fark atabilmek için lideri dinleye-
ceğine eşine yaklaşıyor ve soruyor:
"Birinci olduğunuz söyleniyor?"
Aaaa, o ne o? Otobüsün üstünde seçim yanşın-
da birinci koşan liderin savıyla örtüşmeyecek bir
yanıt alıyor eşinden:
"Benim asıl çekindığım Fazilet Partisi'dir. FP'nin
oylan düşüyor denilse de ben bu söze pek güven-
miyorum. Yine de onlarda birşey vardır. Oyle ko-
lay bırakmazlar" diyor.
Bunları söyleyen de (ismi gerekmez) söyledikle-
ri öyte sepete atılacak biri değil. Mahalledeki bir ev-
den, bir bireyden ta kentin tümüne kadar sık sık
nabız yoklamasını bilen essah bır partici.
Ne ki bu önemli saptama, böylesi nitelikleri olan,
her şeyi, ama her şeyi, hatta eşinin seçim otobü-
sünün üstündeki kürsüye çıkış zamanını -bile-
ayarlayan, particilikte güçlü birinden geliyor.
Aynı ikilemlerle karşılaşmamak için yapılması
gereken nedir?
Yıllardır uygulanan yönteme başvurmalı: önem-
li saptamaları önceden "evcek" yapmalı!
Evet, "evcek" senkron ayarlaması, ağız biriiği
yapılmalı. Zira, bu tezatlı söylemler sizin, bizim,
onların içine kurt düşürüyor.
Yoksa, yoksa... Kafalarında FP birjnci parti ola-
cak diye bir kaygı, bir kanı mı var?
Kuzum, lütfen söyleyiniz: Bu soru, insanı den'rı
derin düşündürmez mi? Tam yakalamış... Koltuğu
bacağından!
Yel alsın
Susun, susun! Ağzınızdan Ecevit'in yeli, pardon
rüzgârı alsın böyle bir olasılığı.
Partilerin propaganda nutuklannı toplum, med-
yadan kısıtlı ölçülerde izleyebiliyor.
Çare, sorunun yanıtında: Partilerin ve liderlerin
değerini (ne mal olduklarını biliyor ya) bir kez da-
ha, üstelik sandıktan önce tartabılmek için "Büyük
Amerika"da izlenen yöntemi, TV'ler burada "Kü-
çük Amerika"öa niçin uygulamıyor?
Her gazeteden bir kişi ve halk sorsun soruları:
bakalım ne ölçüde doyurucu olacak liderler, göre-
lim.
TV'lerde tartışmayı öneren Baykal, öteki partile-
re "Niçin kaçıyorsunuz" diye soruyor.
Yanıt yok. Ustelik halkın nabzını tutmaktan sa-
bah akşam söz eden TV'lerde de tık yok!
Kimisi yakaladığı rüzgârın hız keseceğınden, ki-
misi konuşma özürlü olduğundan. kimısi böyle tar-
tışmalarda yazılan metinlere fazla rağbet edilme-
diğıni bildiğinden TV önerilerine sıcak bakmıyor.
Kim neyin nesi, kimin fesi? Halkımızın belleği ta-
zelensin. Hayır!
Bana gelince... Antalya'daki seçim meydanın-
dan yeterince dua aldım.
"Bin yılyaşayıp" onu da, bunu da, şunu da gö-
receğim.
Beklemek benim işim!
Kosova'ya özerklikKATAR / ANKARA (Cumhuri-
yet) - Cumhurbaşkanı Sûleyman
DemireL Kosova sorununun harita
değiştinlerek değil, Yugoslav-
ya'nın toprak bütünlüğü içinde çö-
zülmesi gerektiğini söyledi. Rus-
ya'nın bölgeye gemi göndermesi-
nin normal sayılamayacağını kay-
deden Demirel, gelişmelerin 3.
dünya savaşına gidebileceği yo-
rumlanna katilmadığını ve haklı
çıkmayı umduğunu belirtti. Demi-
rel, Katar'agerçekleştirdiği ziyaret
sırasında Türk toplumuyla görüş-
mesinde Avrupa'daki gelişmeleri
de değerlendirdi. Cumhurbaşkanı.
Kosova'daki azınlıklar ile Türki-
ye'deki Kürt kökenli yurttaşlar ara-
sında benzerlik kurulduğunun
anımsatılması üzerine, Türkiye ile
Yugoslavya arasında koşutluk ku-
rulamayacağını. bunu yazanlann
ya kasıtlı hareket ettiklerini ya da
Türkiye'nin sosyopolitik gerçekle-
rini bilmediklerini söyledi. Demi-
rel, "Kosova'daki durumla Türki-
ye'nin güneydoğusu arasında bağ-
İantı kurmâk delilikten başka bir
şey değil, kim bağianü kuruyorsa
aklını yitirmiştir" dedi.
-Bir tabir var. Fil ik balık birbi-
rine benzer, nasıl benzer? tkisi de
kavak ağacma çıkmazmış. Dezen-
formasyon tabiri var. Sapbrma, zi-
hinkri başka istikametiere çevinne
gibi" örnegini veren Cumhurbaş-
kanı, Türkiye'nin tarihinde Kürt
kökenli yurttaşlann hiçbir zaman
azınlık olarak görülmediğini, ulu-
sal kurtuluş savaşında bütün yurt-
taşlann el ele çarpıştığmı anlattı.
Demirel, "Bu kişileri azınhk ola-
rak göstermek PKK terör örgütü-
nün amacıdır. PKK'nin kurbanla-
ruıın büyük çoğunluğu Kürt kö-
kenli yurttaşlanmız okhı" diye ko-
nuştu.
'Toprak bütünlüğü
korunmaü'
ABD Başkanı BfflCNnton'm çö-
züm sürecinde Yugoslavya'nın
toprak bütünlüğünün gözetilmeye-
bileceği yolundaki açıklamasının
tersine Demirel. Balkanlar'da halk-
lann banş içinde yaşamalan gerek-
tiğini kaydederek "Krizin çözümü-
nûn Yugoslavya Federal Cumhuri-
yeti'nin toprak bütünlüğünü koru-
ması ve Kosova'daki çoğuku ve ka-
tılımcı demokrasi yolunu açması
gerektiği görüşündeyiz" dedi.
Demirel, operasyonun ne zaman
sonaereceği sorusunu yanıtlarken.
gelişmelerin nereye yöneleceğini
bilemediklerini belirterek şöyle de-
vam etti: "Ama herhalde NATO bu
işe başlamışür. Hem NATO itibarı-
nı ve prestijini korumak, hem de at-
üğı adımın sonucıuıu almak bakt-
mından kararuuğını sürdürecektir.
Ondan sonraki kısmı askeri işlerdir.
Nasıl gelişeceğini zaman göstere-
cektir. Ama netice almadan bu işin
içinden çıkacağını sanmıyorum.
NATO'nun bu işi çok iyi planlayıp
çok iyi hazuiık yapmadığını san-
mak mümkün değiidir, vapmıştır."
Kosova'nın göçe sürüklendiğini
ve dünyanın insani bir sorunla kar-
şı karşıya kaldığını kaydeden De-
mirel. "BirkısmınaBosna'daşahit
olduğumuz. ama burada Bosna'da-
ki olaylann devamı mahi>etindc ye-
ni bir \ahşete sahne Koso\a. Ba-
ğımsız bir Kosova haline geür mi,
onlan zaman gösterecektir" görü-
şünü dıle getirdi.
Demirel, "Kara harekâtını ge-
rekli görüyor musunuz" sorusu
üzerine de şunlan söyledi:
"Kara harekâtını ben gerekii gö-
rihor değilim, NATO gerekii görür.
Askeri meselelerin biz içini bilme-
yîz. NATO'nun askeri kanadı bunu
gerekii görecektir. NATO adımmı
atarken bu işin hava müdahalesi ile
hallolabiJeceği kanaatindeydi. Me-
sele daha çok Sırbistan'ı masaya
oturtma hedefıni taşıyordu. Daha
sonra hedef değişti, savaşamaz ha-
le getirme isrikametine yöneldi.
Sonra işler çok kanştı. Asker, barı-
şı koruma göre^i yapacaktu savaş
için düşünüunemişti. Bundan son-
ra yapılacak değeriendirmeler önü-
müzdeki günlerin meselcleri"
Rusya"nın pozisyonunu "daha
orta yerde bir şey yok ki" diye de-
Cumhurbaşkanı Sûleyman DemireL Katar gc/isinde Devlet Emiri .41-
tesŞe>h Hamad Bin Khalifa Al-Thaniile birarayageldi. (Fotoğraf: AA)
ğerlendiren Demirel, gemilerin
Boğazlar'dan geçişinin anlaşmala-
ra uygun olduğunu, Adriyatık'e
girmesinin ise normal sayılamaya-
cağını, rahatlıkla karşılanabilecek
bir gelişme olmadığını söyledi.
Demirel, gelişmelerin 3. dünya sa-
vaşına gidip gitmeyeceğine ilışkin
bir soruyu, "Ben o yorumlara ka-
tılmıyorum. İnşallâh hakh çıka-
nm" diyerek yanıtladı. Demirel,
ABD Başkanı Clinton'ın "Türki-
ye'nin operas\ona katkısı veönemi-
ni aniatamam" sözlerinin anımsa-
tılması üzenne. "Gelecege maruf
değU o. geçmişe,yahut bugünkü du-
ruma ait Neyi taahhüt etmişse ya-
pryor Türldye" dedi.
Ecevit: NATO'nun işl zor
Başbakan Ecevit de gazetecile-
' rin sorulannı yanıtlarken. gelişme-
lerin kaygı verici olduğunu belirte-
rek Sırp yönetiminin tarihte eşi gö-
rülmemiş soykınm uyguladığını ve
K.osovahlardan anndırmak istedı-
ği bölgeyi tümüyle kendine mal et-
mek istediğini söyledi. Rusya'nın
kesin tavır almamasının da kaygı
verici olduğunu kaydeden Ecevit,
" Büyük devlet olmamn getirdiği so-
rumluluklar \ ardır. Rusya ağıriığı-
nı ko>ar, Sırp >önetimini ciddi şekil-
de uyarırsa değişik bir sürece giri-
lebilir" dedi.
Ecevit, Demirel'in operasyonun
başansızlığa uğramasının Avru-
pa'nın bütünlüğünü bozacağı de-
ğerlendirmesinin anımsatılması
üzerine de şöyle devam etti:
"Tabii çok ka\gı u\andırır. Fa-
kat NATO'nun böyle bir harekâtta
birtakım zortuklaıia karşılaşması
doğaldır. Savaşta bazen gizlilik çok
önemlidir. Ancak operasytınlar giz-
li tutulamıyor. Çünkii bunlar ko-
lektif alınan karariar \e gûnler ön-
cesinden ilan ediliyor. Sırplar da
ona göre önlemlerini alıyor. O ba-
kımdan NATO'nun askeri anlam-
da işi biraz zor gibi geliyor bana, en
azından somut \e olumlu sonuçlar
ahnması için biraz zaman gerekii."
Uç toplama kampı ohışturuldu
Fahri Türkkan
İPEKYEZDANİ
Kosova Dayanışma Ko-
mitesı Başİcanı Fahri
Türkkan Sırplann Koso-
va'da üç noktada, Priştine
Stadyumu dışında Prizren
ve Ipek'te de toplama
kampı oluşturduğuna dair
duyumlar aldıklarun söy-
ledi. Kosova Dayanışma Komitesi Başkanı Fahri
Türkkan, Kosova'daki Arnavutlanndurumuyla il-
gilı sorulanmızı yanıtladı:
-Kosova'daldlerle haberleşmeimkânınızvar mı?
- Şu anda durum herkesin bildigi gibi çok va-
him. Sonuçlan ne olacak, kımse kestiremiyor. An-
cak şu bir gerçek ki. şu anda Kosova'da karanlık
birçağ yaşanıyor. 2.5 milyon Kosovalı Arnavut en
küçük bireyine kadar darbe görmüş vaziyette. Iş-
kence görenleT, yakılanlar, sürüknler, çiftliğiyle.
tarlasıyla, toprağıyla, eviyle, yakılan ve yok edi-
!en bir coğrafya. Böyle bir barbarlık var ve buna
dünya seyirci, aydınlar seyirci. Bu kadar çıplak bır
vahşeti göz ardı edip de hâlâ dünyanın birtakım çir-
kin ilişkilerine bakıp ona göre yorum yapmak, bu
vahşete seyirci kalmak, Sırgjann katliamına ortak
olmak demektir.
- Priştine'de yaklaşık 20 bin erkegin bir staoy u-
ma doldurukluğuna ilişkin bilgi geldi mi?
- Bugün Kosova'da üç noktada. Priştine Stadyu-
mu'nda, Prizren ve Ipek'te toplama kamplan oldu-
guna dair duyum alıyoruz. Erkekler buradaki stad-
yumlarda toplanarak doğabilecek bir kara harekâ-
tına karşı rehin tutulmak. soykınm tehdıdıyle cay-
dıncı bir silah haline getirilmek isteniyor.
- Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) için ne söyle-
\weksiniz?
- Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) ıçın terönst
diyorlar. Bu insanlarterörist değil. bulunduğu köy-
de gördüğü vahşete karşı baltayla, kazma kürekle
kendinı korumaya çalışan ınsanlar. E\ inden zor-
la atıldı, öldürülmekle. yakılmakla tehdit edıldı bu
insanlar. Kurtuluş Ordusu'yla temas ettiklen nok-
tada da erkekler gönüllü olarak bu ordu\a katılı-
yor.
- Suıniardald durum hakkında bilginiz nedir?
- lnsanların bütün varlıklan çalındı. vaşamla
olan tüm bağlan kopartıldı. insanlık da buna se-
yirci kalıyor. Bu katliam yeni, bugünkü bir olay
değil.
Osmanlı oradan çekildığinden beri, tam 130 yıl-
dır oradaki Türkler sürekli asımile edildi, katledıl-
di, varlıklannın tüketilmesi için çalışıldı. O insan-
lann yaşadığı acılar babadan oğula geçti. Türki-
ye'nin kardeş devletlerinin Balkanlar'da büyüme-
sini \e Balkanlar'da Türkiye'nin etkinliğinin art-
masını önlemek amaçlandı.
- Türkij'e'ye gelenlerin durumu nedir?
- Buradakı durumlan iyi. Kızılay, devlet kurum-
lan ve biz sahip çıkmaya çalışıyoruz. Zaten çoğu
kendı akrabalanna gidiyor. Makedonya sınınnda
yığılmış Arnavutlaruı yüzde 70'i Türkiye'ye gel-
mek için çözüm beklıyor, çünkü çoğunun Türki-
ye'de akrabalan var. Bir de onlarda büyük ve güç-
lü bir Türkıye imajı \ar. Eğer Kosova'da bir banş
yaşanmazsa Türkiye'ye gelenlerin sayısı 40-50 bi-
nı, belki de 100 bini bulabilir.
- Orada kalanlann durumu hakkında bilginiz
nedir?
- Türkiye'nin. NATO'ya bağlı olan ülkelere kar-
şı Kosova'nın bağımsızlığı, Kosova halkının uğ-
radığı vahşi katliamın bır an önce durdurulması
yönünde mücadele etmesi gerekir. Çünkü bu hal-
kın artık Sırplarla bir çatı altında yaşama şansı bit-
miştır.
Rus keşîf gemisi
4
Iimaıı'
Istanbul Boğazı^ndan geçti
'Kosovalılar Maraş'a yerleştirilsin'
REŞATAK\R
Haber Merkezi - Rusya'nın. Akdeniz'e
inecek Karadeniz donanmasına ait 8
gemiden ilkı olan "Liman"1
adlı keşif
gemisi, dün Istanbul Bogazı'ndan geçti.
Rusya Savunma Bakanı Igor Sergeyev.
Adriyatik'e yeni Rus donanma gemıleri
gönderilmesinin "bölgedeki gelişmelere
bağlı olacağmı" söyledi. Rusya'nın
Karadeniz donanmasına ait "liman"
adlı gemi dün saat saat 15.05 sıralannda
giriş yaptı. tstanbul Boğazı'na ginşinde
Türk bayrağı çektiği görülen keşif
gemisine, önde kılavuz kaptanın
bulunduğu küçük bir bot. arkada da
Deniz Kuvvetleri Komutanlığf na ait bir
hücumbot eşlik etti.
'Liman'
1
izlendi
Gemınin geçişi sırasında Istanbul Boğazı
trafiğinin normal seyrini sürdürdüğü ve
olağanüstü bir önlem alınmadığı
gözlenirken saat 15.30 itibarıyla tstınye
açıklanna ulaşan "Liman"ı. Deniz
Kuvvetleri Komutanlığf na ait
hücumbotun >aklaşık 50() metre geriden
izlediği dikkat çekti. lki a> Adriyatik'te
kalacağı belirtilen Liman gemisinin
Istanbul Boğazı'na ulaştığı saatlerde
Ukrayna'nm Sivastopol kentinden bir
kruvazör, bir destroyer \e bir devriye
gemisinin de hareket ettiği öğrenildi.
1936 yılında imzalanan Montrö
Antlaşması'na göre. savaş gemılerinin
Türk Boğazlan'ndan gündüz saatleri
içerisinde geçmesi zorunluluğunun
bulunması nedenivle bu genıılerin
Istanbul Boğazı'ndan bugün geçmesi
bekleniyor. Rusya 8 Nisan'a kadar
toplam 8 gemisini Boğazlar'dan
geçirecek. Rusya Montrö Antlaşması'na
göre Boğazlar'dan güvenli geçişin
sağlanabilmesi için gemilerini
Boğazlar'dan geçireceğini 30 Mart'ta
Dışişleri Bakanlığı'na bildirmişti.
Rusya Dışişleri Bakanı lgor Ivanov Rus
gemilenni Adriyatik'e göndermekteki
amaçlannın askeri durumu
tırmandırmak değil, salt bölgedeki
durumla ilgili gerçekçi bilgiler
toplamak olduğunu söylemişti.
Başbakan Yevgeni Primakm 'un dün
sabah, ilgili bakanlarla Yugoslavya
konusunda yaptığı toplantıdan sonra
gazetecılenn sorulannı yanıtlayan
Sergeyev, "Şu anda önceliğin, G-8
dışişleri bakanlaruun toplanmalannın
sağlanabiunesinde otduğunu
düşünüyorum" dedi.
Siyasi çözüm arayışı
Sergeyev, Yugoslavya'daki çatışmanın
durdurulmasına yönelik olarak siyasi
çözüm arayışlannı sürdürdüklerini ifade
etti. Sergeyev, Adriyatik'e yeni Rus
donanma gemileri gönderilmesinin
"bölgedeki gelişmelere bağlı olacağuıT
söyledi. Rusya'nın Adriyatik'e inmesine
ABD, "Bu hareket Yugoslavya'ya askeri
yardıma dönüşürse büyük hata olur"
sözleriyle tepki gösterirken NATO.
"Moskova'nın kendi kamuoyuna yönelik
bir manevrası" olarak değerlendirmişti.
LEFKOŞA - KKTC Cumhurbaşka-
nı Rauf Denktaş, 1974 Banş Harekâ-
tı'ndan beri kapalı tutulan ve "ölü kent"
olarak adlandınlan Maraş'ın. Kosova
göçmenlerinin rehabilitesi için açılabi-
leceğini söyledi.
Kosova'da bugün yaşananlan, Kıbns
Türkü'nün yıllar önce yaşadığına dik-
kat çeken Denktaş, 3-5 bin kişinin Ma-
raş'a yerleştirilebilecegini belirterek
KKTC hükümetini bukonudakarar al-
maya çağırdı. Maraş kentinde çürüme-
ye terk edilen otellerden iki ya da üç ta-
nesinin süratle tamir edilerek Kosova
göçmenlerinin iskânı yönünde kulla-
nılmasuıın insani bir görev olduğunu
anlatan Denktaş "İnşallâh hükümet bu-
nu ele alır ve yapar. Üç bin. beş bin ki-
şiyi geçici olarak bu boş ve çürümekte
olan binalarda banndırabiliriz. Bunu
yaparsak kıyamet kopmaz. Ben böyle-
si insani bir görevin savunmasmı yapa-
nm"dedi.
4
Bakalım ne diyecekler?'
Denktaş şöyle dedi: "Ben, yapılabi-
lecek ve yapılması gereken bir işten söz
ediyorum. Yapahm, hem de Birieşmiş
Miİletler'e de haber vererek yapahm.
Geçici olarak, bu kış gününde sokakta
kalmış insanlan banndırmak için, bu
binalan biz süratle tamir edip açıyoruz
di>
p
elim. Bakalım bize, hayır acamazsı-
nız, sokakta kalsınlar, daha ryîdir diye-
cekler mi?"
Kosovalılan en çok anlayan insanla-
nn Kıbns Türkleri olduğuna dikkat çe-
ken KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş. "Bu insanlann nelerçektikle-
rini, yollarda bu kış günü nasıl çoluk ço-
cuk süründüklerinL korku içinde kaç-
tıklannı gördükçe, tabiatı> la 1963 Ara-
lık aymuı 21,22 ve 23. günlerini hatır-
lamamak mümkün değiidir. Topyekûn
göç günlerini hatırlamamak mümkün
değfldir" dedi
'Kıbns'm hakkına
dokunmayın'
Kıbns Türkü'nü garantör olarak ana-
vatan Türkiye'nin kurtardığını anım-
satan Denktaş "Bunlan bilen insanlar
olarak Kosova'ya ne yaparsak yerinde-
dir, Tann katında da mubahör" diye-
rek açıklamasını şöyle tamamladı:
"AnavHtan bizi kurtarmak içineviat-
larını feda etmeye hazırdı. Ne dersek di-
yelim, bu insanlan kurtarmak için e\-
İatiannı feda edecek kim vardır. Bütün
meseleburadadn-. Bunlandüşünürken,
Rumlann niçin garanti anlaşmasını or-
tadan kaldırmak. bunun yerine çoku-
luslu güç getirmek çabası içinde oldu-
ğunu da düşünmckte yarar vardır. Bi-
zim için ölecek insan etrafımızda kal-
masın istivorlar. Ondan sonra işleri ko-
laydır. Biz de bunun için diyoruz ki ga-
ranti sistemine,Türkiw'nin Kıbns üze-
rindeki haklanna dokunmayın. Doku-
nacak olursanız hiçbir şey ounaz."
Bu arada KKTC'den Kosova'ya ilk
defa elbise yardımı başlatıldı. Birinci
medya çalışanlannın dün sabah Lefko-
şa'da başlattıkları "Koso\a'ya elbise
yardımı" kampanyasma Cumhurbaş-
kanı Rauf Denktaş'la, Lefkoşa Beledi-
ye Başkanı Şemi Bora da destek verdi.
Lefkoşa Sarayönü Meydanı'nda
yardım toplama merkezine gelen
Denktaş. burada gazetecilere yaptığı
açıklamada. Kosovalı Müslümanla-
nn yaşadığı dramın aynısını Kıbns
Türklerinin de yaşadığını dile getire-
rek yardımlann her gün artacağına
inandığını belirtti.
Denktaş. "SırplariaKosovahlaran-
laşacaksa iki eşit taraf olarak anlaşır-
lar. Sırplann > aptıklaruıdan sonra bu
insanlan bir arada yaşatmak çabası
yeni tehükelere gebedir" dedi.
Rumlardan Denktaş'a tepki
NATO'nun hava saldınsıyla bir so-
nuca varacağı görüşünde olmadığını
söyleyen Denktaş, Rum Ortodoks Ki-
lisesi ile Sırp yaklaşımının aynı oldu-
ğunu da kaydetti.
Öte yandan Denktaş'ın. Kosovalı
bazı göçmenlerin Maraş'a yerleştiril-
mesi yönündeki açıklamasına Rum-
lar tepki gösterdi.
Rum koalisyon hükümetınin büyük
ortağı Demokratik Seferberlik Parti-
si (DlSt) lideri Nikos Anastasiades.
Birieşmiş Milletler'in Maraş ile ilgi-
li karan bulunduğunu söyledi. Anas-
tasiades, Denktaş'ın Maraş ile ilgili
demeci üzerine yaptığı açıklamada,
"Sözde insancıl amaçlaria Yugoslav-
ya'ya müdahalede bulunan güçlerin,
BM kararlannı ciddi şekilde dikkate
alacaklannainanmak istiyoruz" dedi.
G U N D E M MLSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
rir.
Içimdeki izi silinmemiş, aklıma ilk geliveren kent-
ler, Floransa, Prag, Budapeşte, Rio de Janeiro, Ki-
ev...
Ikinci gruptaki kentlerin bazılarında ise insan ak-
lının ve emeğinin ürünü güzellikler oluşturulur, su-
yuneksikliği bır ölçüde giderilir. İçinde değişik zen-
ginlıkleri banndıran büyük parklar, yaşam denizi gi-
bidir...
Başkent Ankara, arada bir Meclis'te yaşanan
olağanüstü sululuk ve az şiddetli yağmurda bile
caddelerdeki kirli doluluk dışında "su'dan payını
alamamış bir kent.
Ankara'daki semt adlarıyla o semtlerin bugün-
kü görünümü birbirineöylesinezıtki... Keklikpına-
n, Bülbülderesi, Kavaklıdere, Seyranbağlan, Incir-
li, Çayyolu...
Konuyu dağıtmayalım... Başlığagelelim... Cum-
huriyetin kuruluşunun ilk yıllarında, Ankara'nın baş-
ta sözünü ettiğim yaşanası kentlerden biri olması
için, Atatürk bir girişim başlattı. 5 Mayıs 1925'te
Orman Çiftliği'nin temelini attı. 20 bin dekarla baş-
layan girişim bir yıl içinde 102 bin dekara ulaştı. 11
Haziran 1937'de Atatürk tarafından Hazine'ye ba-
ğışlandı. 7 Ocak 1938'de Devlet Ziraat Işletmele-
ri kurumlarına ilişkin yasa çerçevesinde bu kuru-
ma bağlandı.
Çiftlik kurulduğunda iki temel amaç vardr.
- Tanmı bilimle buluşturmak.
- Ankaralılan güzel bir mekâna kavuşturmak.
Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) bugün her iki işle-
vinden de büyük ölçüde uzak. 102 bin dekariık
alan 1950'ye dek hiç küçülmedi. 1950'den 90'la-
rın sonuna dek ise üçte ikiyi aşan oranda küçüldü.
Bugünkü çiftliğin büyüklüğü yaklaşık 30 bin dekar.
Talandan kalan alan bile tam işlevinde kullanıl-
mıyor.
Atatürk'ün miras bıraktığı pek çok kurum gibi
AOÇ de kurum bağlamış durumda. AOÇ'nin yö-
netimini üstlenen kişilerin elbette getireceği sa-
vunmalar vardır. Ancak nedeni ne olursa olsun,
Ankara'nın sembolü olabilecek bir alan bugün,
herkesin pay almak için gözünü diktiği bir talan böl-
gesi haline geldi.
1950'ye kadar tüm özelliğini koruyan, 50'den
günümüze dek adım adım eriyen AOÇ'nin bu gö-
rünümü bir bakıma yakın tarihimizin de özeti!
Çiftlik mi, afet bölgesi mi?
AOÇ'nin talan edilen bölümlerinden geçtik, bu-
gün korunabilmiş yerlerinin sağlıklı hale getirilme-
si başkent için önemli bir kazanç. Öteki kentlere
örnek olabilecek yaşam alanı...
Oysa bugünkü görünüm yaşam alanı olmaktan
öte, insanın içini acıtıyor. Seyrek de olsa, AOÇ'yi
gören yollardan geçiyorum. Bakımsız ağaçlar, bü-
yümekte olan ağaçları örten yaban otlan, hançer
gibi içe saplanmış beton dikintiler insana bir afet
bölgesinden geçiyormuş hissi veriyor.
18 Nisan'da yeni belediye başkanlan seçilecek.
Adaylar arasındaki çekişme, "Sen şu konuda bu-
nu dedin, önce şunu demiştin; ben sana bunun
aslını gösterinm"den öteye gitmeyen bir kısıriıkla
devam ediyor. Yönetime gelince... AOÇ ile ilgili ne
yapacağını, kamuoyunu yönlendirecek ölçüde
haykıran bir adaya rasttamadık.
Doğrusu bunu vurgularken de "Acaba akıllanna
yeni talan alanlan mı getiririz" korkusunu da duy-
muyor değiliz!
Zira 198O'lı, 9O'lı yıllardaki hükümetlerie müte-
ahhitler AOÇ'yi her fırsatta pazarlık konusu yaptı-
lar
"Biz size AOÇ'den yer verelim. Siz şu inşaatı-
mızı bitirin."
"Bizim falanca dağın başındaki arsayı devlete
verelim, devlet de bize AOÇ'den yatınm için yer
versin."
Belediye başkanları anayolun kıyısındaki küçük
bir girintiye üç ağaç dikiyor, iki de bank koyuyor.
Oluyor bir park. Bu kadar küçük düşüneceklerine
AOÇ'yi canlandırsalar, kendi dönemlerini aşan bir
iş yapmış olmazlar mı?
Pek çok alanda olduğu gibi, yaşanabilir kent ya-
ratmada da Atatürk döneminin üzerine, o güne ve
bugüne yakışır bir şey koyamadık.
Her şey ortada. Görünen çiftliğin kılavuza gerek-
sinimi yok.
18 Nisan'da oy kullanırken, sıra yerel yönetim-
lersandığınageldiğinde, oyumu, talancılariayalan-
cıları ayıklayarak vereceğim!
istanbuVda Sırplanprotesto
Istanbul Haber Servisi -
Nizamı-Âlem Ocaklan'na
üye bir grup, Kosova'daki
olayları protesto amacıyla
Yugoslavya Kdnsolosluğu
önüne siyah çelenk bıraktı.
Nişantaşı'ndaki Konso-
losluk binası önüne saat
13.00 sıralannda gelen Nı-
zamı-Âlemciler, "Sırbiv
tan şaşırma, sabnmızı ta-
şırma", "UCK'ye selam,
direnişe devam" sloganlan
atarak konsolosluğun kapı-
sına yürümek istedi. Gü-
venlik güçlerinin, sadece
basın açıklaması ve çelenk
bırakılmasına ızin verilece-
ğini belirtmeleri üzerine
grupla polis arasında kısa
süreli bir tartışma yaşandı.
Sırplann Kosovalı sivil-
lere yönelik katliamı,
ANAP Güngören ilçe ör-
gütü tarafından da protesto
edildi.
Sayısal'da 6'yı bir kişi bildi
AISKARA(AA)- Milli
Piyango Idaresi'nin düzen-
lediği 125. hafta çekilişin-
de. 6 bilen 1 kişi, (1,9, 10,
23, 30 ve 48) rakamlannı
tahmin ederek 331 milyar
803 milyon 510 bin liralık
ikramiyeye kavuştu.
Çekilişte, 5 bilen 446 ki-
şi 694 milyon 365'er, 4 bi-
len 25 bin 303 kişi 6 milyon
165'er, 3 bilen 457 bin 75
kişi ise 675'er bin liranın
sahibi oldu.
Bu haftaki çekilişte, 2
trilyon 212 milyar 17 mil-
yon 840 bin lira toplam ha-
sılat elde edilirken toplam
1 trilyon 106 milyar 8 mil-
yon 920 bin lira ikramiye
dağıtıldı.
Elde edilen hasılattan,
sekiz yıllık kesintisiz temel
eğitime 552 milyar 780
milyon 740 bin, Hazine'ye
326 milyar 715 milyon, Sa-
vunma Sanayii'ne 225 mil-
yar 405 milyon, Türki-
ye'nin tam tımına 81 milyar
840 milyon, eğitim ve kül-
türe 33 milyar 180 milyon,
olimpiyat oyunlanna 11
milyar 60 milyon ve Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esir-
geme Kurumu'na 8 milyar
184 milyon lira aktanldı. '