Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
\ \
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 1999 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Solun ve Solculuğun Öyküsü
Prof. Dr. ABİDİN KUMBASAR
City Hospital AŞ Özel Ankara Tıp Merkezi Tıbbi Direktörü
S
ol. gövdemizde yüreğimi-
zin olduğu yanımızdır. Ge-
nellikle beynimizde de sol
yanm. sağa üstün olduğun-
dan ve sinır sistemimizde
beyinle gövde arasında çap-
raz ilışkt bulunduğurtdan, beynimizde
sol yanmın bu üstünlüğü gövdeye sağ
tarafın daha beeerili ve etkin olması gi-
bi yansır. Seyrek olarak insanlarda sağ be-
yin yansının üstünlüğü söz konusu oidu-
ğunda el ve ayağa yansıma. sol tarafın be-
cen üstünlüğü olarak gerçekleşir. Aslın-
da doğal kabul edilmesi gereken bu du-
rum. çok eski zamanlardan ben olağan
dışı ve kusurmuş gıbi görülerek, sol eli-
nı kullanma eğiliminde olup, solak ola-
rak nitelenen çocuklara zorlamalar uygu-
lanmış, solaklık bir cıns topluma aykın-
hk. geleneği yadsıma olarak kabul edil-
miştir. Büyük olasılıkla bu alışkanlığın
etkisiyle bazı gelenek ve dinsel inançlar-
da da solaklık \e sol yan aşağılanmış. sağ
\ an ayncalıklı kabul edılmiştir. Ama do-
ğa kendisine uymayanlan umursamadı-
ğı ıçin insanlık tarihinde unutulmayacak
ad bırakan Leonardo da Vînci, Miche-
bngelo, AJbrecht Diirer. Beethuven,Johann
Sebastian Bach. Isaac Nevvtoıu Benjamin
Franklin, Albert Einstein. Picasso... gibı
sanat ve bılim ökeleri (dehalan) yaşan-
tılannı solak olarak sürdürmûşlerdir. Ger-
çekte tümüyle insanın fizyolojik gelışı-
minin yansıması olan solaklık. bu yüce
kişilerin benliğinde bağnaz düşüncelerin
geçersizliğini kanıtlamıştır.
Siyasal yaşantıda solcu deyimi ilk ola-
rak 1789 Fransız Devrimi'ni izleyen yıl-
larda, Fransız Kurucu Meclisi'nde, top-
lumda deöişimi öngören, yenilikçi Jiron-
derflerle Montanyar'lann meclis salo-
nunda sol tarafa oturduklan için solcu ola-
rak nitelendirilmeleri nedeniyle kullanıl-
mıştır. O yıllardan sonra toplumlarda her
yeniliğe yönelik atılıma öncülük edenler
sofcu olarak nitelendirilmişlerdir. Bu ta-
nımlamaya göre ilk atalanrruzdan beri
geleneğe karşı çıkarak toplumda yeni-
likler öneren her ilerici atılım solun ese-
riydi. tlk yerleşim birimlerini kuranlar, ilk
dinsel inançlann kuruculan, bağnazlık
ve kör inançlara ilk karşı çıkanlar kendi
çağlannın solculanydı. Insan doğayı ta-
nıyarak güçlenir ve doğaya etkin olup
onu degiştirme gücüne erişerek mutlulu-
gu yakalar. Bu nedenle doğaya ve bağ-
nazlığa, tutucu akımlara karşı savaşım
veren tüm atalanrruz, çağlannın sol dü-
şünce ve eylem akımlannın öncüleriydi.
Fransız devriminin gerçekleşmesinde
etkin olan burjuva smıfı da çağlannın
solculanydı. İzleyen yıllarda endüstrinin
gelişmesi ve işçi sınıfının ortaya çvkışı-
nın toplumda yeni düzenleme ve atılım-
lan gerektirdiği dönemde burjuva sınıfi
yeni dönemin tutuculan olmuştu. Çûn-
kü geçerli düzende çıkarlan olanlar tüm
zamarüarda ve her yerde bencil duygu-
larla yeniliklere karşı koyarlar. Daha son-
ra birdönümnoktası olarak Marks ve ED-
gds'in öncülüğünde sol yeni bir boyut
kazandı, bilimsel sosyalizmin esaslan
saptandı ve sol akımlar yaygınlaştı.
Ulusumuzun geçmişinde de çağlarbo-
yunca yeniliklere yönelmeler olarak ni-
telenebilecek sol akımlar gözlemlenmiş-
tir. Simavnah Şeyh Bedrettin olası ki top-
lumumuzdaki ilk sol atılımm önderiydi.
Daha sonraki dönemlerde yenilik yanlı-
sı Fatih Sultan Mehmet, n. Mahmut, III.
Selim, Tanzimat akımı yandaşlan, 31
Mart gerici ayaldanmasına karşı çıkan
Hareket Ordusu ve yandaşlan sol akım-
lann temsilcileriydiler. Kurtuluş Savaşı-
mız, dışta ve icte çağın emperyalist ve tu-
tucu güçlerine karşı verilen bir ölüm-ka-
lım savaşı olmanın yanında, sol simgeli
bir savaştı. Yüce Atarürk. çağının sol
akımının gerçek anlamda ve küresel bo-
yutta önderiydi. Sonraki dönemde tkin-
ci Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda Sov-
yetler'in "Soğuk Savaş" politikası, sol
hareketin uluslar tarafindan yanhş de-
ğerlendirilip, yanlış algılanarak yadsın-
masına ve sonuçta Sovyetler'in çökme-
sini geliştiren olaylara neden oldu.
StaHn, dünyadaki en büyük gücün ça-
ğını simgeleyen bir düşünce akımı ve
toplumsal gelişimden doğan istekler ol-
duğunu yadsıyarak soğuk savaşa yönel-
di. Halkının gereksinimleri yerine silah
üretimini zorunlu kılan büyük hatasıru
yaptı. Silah üretimi ve savaşortamının ka-
pitalizmin emeği en büyük boyutta sömür-
düğü gerçeğini gözardı etti. Batı dünya-
sı, özellikle ABD ürettiği silahlan yıllar
yılı Sovyet tehdidi altındaki ülkelere sa-
tarak hem büyük kazançlar sağladı hem
de bu ülkeleri siyasal ve ekonomik etki
alanına alarak kendisine bağımh konu-
ma getirdi. Sovyetler'se ürettiği silahla-
nn bedelini halkının gönenç (refah) ve
mutluluğundan ödeyerek kendi yıkımı-
nı hazırladı. Sovyetler'in soğuk savaşı
yeğlemesi ve ülkemizden toprak istekle-
ri, toplumumuzu, solun temsilcisi olarak
tanıtılan Sovyetler'den ve giderek sol söz-
cüğünden bile ürküntü duyarduruma ge-
tirdi. Toplumumuzun Batı kapitalizminin
yörüngesınde uydu olmasına neden ol-
du. Dönemin dar görüşlü politikacılan kit-
lelere solu, Sovyetler'le özdeş gösterip,
yenilikçi akımlardan soyutlanarak kolay
yönetme yolunu seçtiler. Ülkemiz insan-
lannayıllarca sosyalizmin ahlaktan yok-
sunluk, inançsızhk ve cinsel anarşi oldu-
ğu kabul ettirilmeye çalışıldı. Sosyalist
eğilimde olan sanat ve bilim adamlan
vatan haini ve Sovyet uşağı olarak dam-
galandı ve toplumdan dışlandı. Gerçek-
lerin gün ışığına çıkmaması için her tür-
lü iletişim denetim altına alındı, eğiti-
min yönü saptmlarak bağnaz kuşaklann
yetişmesine zemin hazırlandı ve bugün-
lere gelindi.
Soğuk savaş polıtikasının çöküşûnü
hazırladığı Sovyetler'in dağılması ve kor-
ku duygusunun kalkmasmdan sonra Av-
rupa'da ilerici sol akımlar yeniden değer
kazanarak birçok ülkede solu simgeleyen
siyasal partiler güç kazandı. Ülkemiz po-
litikacılan ise çagımızın düşünce ve si-
yasal akımlanndan kopuk olarak elli yıl-
dan fazla süredir toplumumuzu gerileten
karanlığa yönelik gidişi sürdürme çaba-
smdalar. Ne yazık ki kendüerini halk kit-
lelerine sol görüşlü olarak sunan siyasal
partilerimizin başlıcalannın yönetici kad-
rolan da Atatürk ilkelerini benliğine sin-
diren kitlelerin gerisinde kalarak ülkenin
siyasal kargaşa ortamına sürüklenmesi-
ne seyirci kalmaktalar. Toplumun ilerici
kesimin desteğinden yoksun, amacı be-
lirsiz sol partilerin yöneticilerine, Sene-
ca'nın yüzyıllar önce söylediği, "Gide-
ceği yönü bflmeyen kaptan için hiçbir riiz-
gâr elverişli değüdir" sözünü anımsat-
manın yararlı olmasını diliyorum. Ama
görülüyor ki, çıkarcı politikacılar halk
kitlelerini umarsız kılarak siyasal düzen-
den soğutmakta ve zorunlu olarak yeni
arayışlara yöneltmektedirler.
Çözüm, ülkenin tüm ilerici ve aydın-
lık güçlerinin, kitleleri uyararak karan-
lık gidişte çıkan olanlann amaçlannı
gözler önüne sermektedir. Sivil toplum
örgütlerinin birlikte ve duyarlı olarak
güçlenmesi ve politikaya ağırlığını koy-
ması kaçınılmazdır. Karanlığın aydınlı-
ğa üstün gelmesi hiçbir çağda görülme-
miştir. Umutsuzluğa kapılmadan ilerle-
yecegimiz yüce Atatürk'ün çizdiği dev-
rimci yol bizi aydınlığa mutlak ulaştıra-
caktır.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Gözler Önünde Soykımm
Sözler, sözcükleryetersiz. Hattagereksiz!.. Re-
simler bir ayna gibi! Hem kendüerini hem de biz-
leri gösteriyor. Müzeye gidersiniz, bir Goya'nın,
bir Rembrant'ın tablolarındaki acılı insan yüzle-
rini görürsünüz, sonra bir daha bu hayali atamaz-
sınız içinizden...
Şimdi Kosova'dan umutsuzca kaçan yüz bin-
lerce insanın her birinin yüzü, en güçlü ressam-
lann çizemeyecegi bir acının, bir korkunun, biryı-
kılmışlığın görüntüsünü veriyor... Yalnız bugüne
mi, hayır; yannlara, geleceklere, yirmi birinci yüz-
yılın çok daha iyi, çok daha mutlu bir dünya ya-
ratacağını sanan biz, gafıllere!..
Hiç unutamadığım bir sözdü, 1961'de Belg-
rad'daki Metropol Otelı'nde Yugoslav Müslüman-
larının liderinden duyduğum:
"Mareşal Tito ve sosyalist uygulama olma-
saydı bugün Yugoslavya'da ilaç için bir tek
Müslüman bulamazdınız."
Ikinci Dünya Savaşı'nda sözde Almanlara kar-
şı çete kuran Sırp general Mihaöovjc çeteieri, adty»
la sanıyla Çetntk'ler, çıkarlannı ıstılacttaria anlaş-
makta bulmuşlardı. Var güçleriyle Müslüman hal-
kı eziyor, öldürüyortardı. Kendi açılanndan belki
haklıydılar, çünkü Bosna'da, Kosova'da Müslü-
manlar Tito'nun yanında savaşa katılmışlardı.
Yugoslavya Müslümanlarının Reis-ül Uleması
Kemur (yani Kâmuran) efendi daha ne demişti:
"Sosyalist Yugoslavya'da kimsenin ibade-
tine kanşılmaz. 1941 -45 arasında faşistler 750
camiyi yok ettiler. Oysa yeni Yugoslavya'da yüz-
den çok yeni cami yapıldı, pek çok cami ona-
nldı. Örneğin Iskender Paşa Camisi harabe-
ye dönmüştü. Sosyalistyönetim Müslüman hal-
kın inançlarına çok saygılı davranmaktadır."
Osmanlının Balkanlar'dan çekilmesinden bu
yana Türk, Arnavut, Boşnak halklar akın akın yurt-
lanndan kopanlmıştır.
Altı yüzyıllık Osmanlı yönetiminin acısını çıkar-
mak isteyen Slavlar, en başta Sırplar, tek çare ola-
rak soykınm yöntemlerini kullanmışlardır. Zaman-
la Balkanlar'da bir avuç Müslüman kaldı. Yaşar
Nabi'nin 'Balkanlar ve Türklük' kitabını okursa-
nız bu gerçeği yakından görürsünüz. Yugoslav-
ya, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaratılan uy-
durma bir devletti. Sırbistan'ın yönetimine sokul-
muştu. Hırvatlar, Slovenler, Makedonlar, Macar-
lar, Boşnaklar... Krallık süresinde de sürdü etnik
temizlik... Ardından Alman-italyan işgali. Bu kez
Sırp çetelerinin bilinçli kıyımtan...
Tito'nun bütün isteği, bağnaz milliyetçilikleri
önlemekti. Bunu ölünceye kadar başanyla sür-
dürdü. Ölümünden sonra herfedere devletin baş-
kanı belli bir süre Yugoslav devlet başkanı seçil-
dı. Derken kendini sosyalist sayan bir adam çık-
tı, Miloşeviç, bütün hayalinin etnik temizlik oldu-
ğunu kısa zamanda belli etti. İlk iş, Bosna-Her-
sek kıyımı... Bütün Avrupa'nın gözü önünde Müs-
lüman halk en korkunç ölümlere itildi. Derken Ko-
sova...
Tito, azgın Sırp millıyetçiliğini durdurmasını,
susturmasını bilmişti. Geçmişteki Sırp-Hırvat ça-
tışmaları, Müslüman halkın ezilmesi sosyalist yö-
netiminde önlenmişti. Yugoslavya'da yaşayan
halklann hepsine özgürce yaşamak hakkı anaya-
sa ile tanınmıştı.
Kırk yıl önce Yugoslavya Müslümanlannın lide-
ri Kâmuran efendinin söyledikleri unutulmamalı:
"Tito olmasaydı bugün Yugoslavya'da ilaç için
bir Müslüman bulamazdınız". Şimdi yaşanan,
uygulanan Sırp milliyetçiliğinin amaa bu: Boşnak,
Arnavut.. bütün Müslümanlann kökünü kazımak!..
Bunu da 21. yüzyılda Avrupa'nın orta yerinde
gerçekleştirmek...
TÜRK SİLAHLI
KUVVETLERİNİ
GÜÇLENDİRME VAKFI
MADDİ VE \ U N E \ 1 KATKILARINDAN DOLAYI
YÜCE TÜRK MlLLETtNE ŞÜKRAN VE
SAYG1LARINISUNAR.
VAKFIN BANKA BAĞIŞ HESAP
NUMARALARI
ALMAN M A R H
T. İş Bankası Ftankfurt Şubesı 23767007 no"luhesap
T C. Zıraat Bankası Yenışehır Ankara Şubesi 47000 noiu hesap
\akiflar Bankası Kavaklıdere Ankara Şubesi 4028489 no'lu hesap
AMERİKAN DOLARI
T C Ziraat Bankası Yenışehır Ankara Şubesi 64826 no'lu hesap
Işte Bizde Milletvekili!
İSMAİL DOĞANAY Emekli Yarptay
B
ilindiği üzere, 18 Nisan 1999 tari-
hinde yapılmak üzere "seçimiyeni-
kmekaran" alan milletvekilleri, 15
Nisan 1999"da üç aylık maaşlan tu-
tan olan 3 milyar 300 milyon civa-
nndaki maaşlannı ve hatta yolluk-
lannı dahi "peşinen" aldılar. Bu durumdaki millet-
vekilleri. üç günlük, o da sözde mesaileri karşılı-
ğı... Hiç çalışmadıklan halde. kendilennın çıkardık-
lan 3671 sayılı kanunun 6. maddesi hükmüne da-
yanarak... Hukukun "anailkelerine'* tümden aykı-
n birşekilde 87 günlük maaşlannı "peşinenveacık-
tan" almak olanağına, çok önceden kavuşmuş bu-
lunuyorlar.
1982 tanhlı "Türkiye Cumhuriyeti Anayasa-
sı"nm "ödenekvçyofluldar" yan başlıkh 86. mad-
desinin birinci fıkrası hükmüne göre, milletvekil-
lerinin aylık ödenek tutan, en yüksek devlet me-
murunun almakta oldugu aylık maaş tutannı aşma-
ması gerekirken, maalesef, fıili durum. -maaş ta-
vanı açısından- hiç de öyle değildir. DevletMemur-
lan Kanunu'na göre, aylığını peşin alan bir devlet •
rûemuni,birayiıkçalışmasüresinitamamlamadan •
görevinden istifa suretiyle aynlacak olursa, aldığt-
maaşının, çalışmadığı günlere karşılık olan tutan-
nı Hazine'ye geri ödemek zorundadır. Ancak, ay-
Daire Başkanı
nı rnemur yaş sının nedeniyle emekliye aynlacak
ya da ölecek olursa, bu takdirde, aldığı maaşın ge-
ri ödenmesi söz konusu olamaz. Bu arada. ölüm ha-
linde milletvekiline ödenen maaş ve yolluklar da
kendisınden -haksız iktisap hükümlerine (Borçlar
Kanunu m. 61) göre- geri alınmaz.
Yukanda değindiğimiz 3671 sayılı kanunun 6.
maddesi, ölümle birlikte çeşitli nedenlerle seçim-
lerin yenılenmesi halinde milletvekillerine peşın
ödenmiş olan üç aylık ödenek ve yolluklannın ken-
dilerinden geri alınamayacağını hükme bağlamış bu-
lunmaktadır. Kanununbuhükmü ile, 18Nisan 1999
günü yapılacak olan seçim sonucu seçilemeyerek
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı dışında kala-
cak olan mületvekülerinin üç gün için üç aylık ma-
aşlannı peşin olarak almalannda, 3671 sayılı ka-
nunun 6. maddesi hükmü bakımuıdan kanuna ay-
kın bir yön olmadığı "îeldea" iddia edilebilir. An-
cak, hemen belirtelim ki, söz konusu kanun hük-
mü, öncelikle. 1982 tarihli yürürlükteki anayasa-
mızın 10. maddesi hükmünde yer alan ve herkesin
kanun önünde eşitliğini ve hiç bir kişi ya da "SHB-
fa üntiyaz tanımnayacağHiı'' öngören "amir" hük-
müne yüzdeyuz aykın bir hükümdür. AyiM anayaV
sanın hemen sonraki 11. maddesi hükmünde ise ana-
yasa hükümlerinin "\^sama,yüriitme veyargı" or-
ganlan ile idari makamlan ve öbür kuruluş ve ki-
şileri bağlayan temel hukuk kurallan olduğu yönü
belirtildikten sonra. "biçbir kanunun anayasaya ay-
k m obmayaca$" da kesın bir dille açıklanmıştır.
Bütün bunlara karşın anayasanın "eşitlik Uke»-
ne" aykın olarak ve hatta bile bile milletvekılleri-
nin "ödenek veyoUuklarT ile ilgili 3671 sayılı ka-
nun çıkanlmıştır. Anayasa ve aynca aşağıda açık-
layacağımız başka kanunlanmıza aykın olarak çı-
kanlmış olan 3671 sayılı o ünlü kanunun 6. mad-
desi hükmünün, anayasanın "eşitiik ilkesi" ile yine
anayasanın on birinci maddesi hükmüne aykın ol-
duğu iddiası ile "Anayasa MahkemesTnde kım ip-
taldavasıaçacak?.. Elbettebu hak, anayasanın 150.
maddesi hükmünde belirtilen cumhurbaşkanı, ik-
rjdar ve ana muhalefet partisi Meclis gruplan ile Tür-
kiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az
beşte biri tutanndaki milletvekillerine ait bulunmak-
tadır. Bunlann dışında hiçbir kurum ve kuruluş ve
sade vatandaş Anayasa Mahkemesi'nde bir kanu-
nun iptali isteği ile dava açmak hakkına sahip de-
ğildir. Dava açma hakkına sahip olanlarla, söz ko-
nusu kanunun anayasaya aykın olduğunu bile bile
çikttranlann, aynı mılletvekı4teri ohnalan karsısın-
da yapüacak hıçbır-sev bulumnamaktadır. -
Fenerbahçe • Beşiktaş
4 Nisan Pazar, saat 19:00
Naklen ve sadece CINE5'te.
Hemen üye olun
(0212) 225 55 55
www.cine5.com.tr
Decoder'ler Multicanal Yetkili Satıcılan Bosch, Arçelik, Beko, Vestel ve K.V.K. Bayilerindedir.
u
Türkiy« Cumhumeti Devktini* oluşturan vatan-
daşlann hepsinin vekillendir. Borçlar Kanunu'nun
"vekâler Uişkisi Ue ilgili 389
ve 390. maddeleri hükümleri-
ne göre vekil, müvekkilı du-
rumundaolan vatandaşlann çı-
karlan aleyhine hareket ede-
meyeceği gibi, üstlendigı vekâ-
let görevini de *i>ibir surette"
yerine getirmek ve hatta "her
ne nam altmda'' olursa olsun
müvekkilinden aldığı (maddi
degeri olanbir şeyi) faizi ile bir-
likte ona geri vermek zorunda-
dır. Aynca, vekil üstüne aldığı
veküet görevini *ibtimam" ile
yerine getirmek zorunda oldu-
ğu gibi. "kasıtveyaihmal vad9(-
katsizlik sonucu" müvekkiline
verdiği zararlardan da sorum-
ludur(BKm.390ve321).
Milletvekülerinin üç gün için
üç aylık zaman dilimini de içi-
ne alarak "tanı maaş" almala-
n kamu vicdanını çok rahatsız
ettiği gibi, yürürlükteki Borç-
lar Kanunu'nun "^haksız mal
edinme" ile ilgili 61. madde-
sinde yer alan "_tahakkuk et-
memiş bulunan bir sebebe y%-
hut vücudu nüıa>et bulmuşolan
birsebebe müsteniden âhzolu-
nan (alınan)şeyiniadesilazun-
dır" şeklindeİci hükmüne de
tümden aykındır. Çünkü tt
mB-
letveküli^" sıfaü artık kalma-
mış olan ve bu nedenle de "ya-
sama hizmeti" bitmiş bir kişi-
nin hak etmedıği birmaaşı tam
olarak ahp yemesi, Medeni Ka-
nun'un ikinci maddesi hük-
münde yer alan. "Herkes,hak-
larmı kuDanmaktave borçten-
nı ifada hüsnüniyet kakJekrine
riayetle mükelkftir, Birhakkın
sırf ga>riizrar eden (başkasım
zarara sokan) suiistinıalini ka-
nun hima>eetrnez" şeklindeki
objektif iyi niyet kuralma da ay-
kın bir davranışür.
Milletvekillerinin çoğunun
Meclis toplantılanna katılma-
dıklan ve bu yüzden de gerek-
lı yasalann Meclis'ten çıkan-
lamadığı vebirkısım milletve-
kilinin ise anayasanın 82. mad-
desi hükmündeyeralanve mil-
letvekilliği ile bağdaşmayan,
-müteahhitlik, ticaret ve her
türlü gelir getirici başka işler-
le- uğraşıp hattakomisyon kar-
şılığı iş takip ettikleri, bilinen
ve sık sık da basında yer alan
bir gerçektir. Başta "Bankalar
Kanunu" olmak üzere pek çok
yaşamsal önem taşıyan kanun
çıkanlmadı. 'Küskünler'i de
gördük!
Milletvekili mahallesindeki
son derece lüks konutta otur
ve bazı indirimlerden yararlan
ve danışmanadı altında yakın-
lannı maaşla çalıştır ve daha
sonra da asla hak etmediğin
ödeneğini al ve harca! Bizde
milletvekili işte bu...
PENCERE
Bir Amerikalı
Dünyaya Bedeldir..
F-117A "Hayalet" diye anılıyor. Neden?.. Rada-
ra yakalanmazmış. Görünmeyen uçak mı?.. "Gö-
rünmeyen Adam" H.G. VVells'in ünlü romanının
adı. Görünmeyen adam, elbise giydiği zaman gö-
rünür. Görünmeyen uçak da yağmurda ıslandığı za-
man görülüyor, radara yakalanıyor, Belgrad'ın ku-
zeyinde düşürülüyor, kıyamet kopuyor.
Neden?..
Olayın iki yönü var.
Uçağın pilotu çokdeğerti. Hem taşıdığı bilgileryö-
nünden, hem Amerikalı!.. 2000'e 8 ay kala "birAme-
rikalı dünyaya bedeldir". 21 'inci yüzyıla dönük Ame-
rikan askeri tasanmı "sıfırölü"y\e savaş kazanmak-
tır.
F-117A'daki elektronik düzen uçak düşerken pi-
lotu dışan fırlatıyor, paraşüt açılıyor, Amerikalı kur-
tuluyor. Kurtuluyor mu?.. Ya düşmanın eline geçer-
se?.. Pilotun üstündeki kişisel yer belirtme aygrtı mer-
kez üssüne sinyali veriyor; kurtarma birtikleri hare-
kete geçiyortar.
Kurtarma biriikleri ne?..
Düşünmesi bile olağanüstü!.. Yaklaşık altmış uçak
gökyüzünün bilinmezliklerinden hedefedoğru uçu-
yor. Çoğu F-16'dan oluşan uçaklar tek bir Ameri-
kalıyı kurtaracak dev bir filo oluşturuyorlar; kurtar-
ma komandolannı taşıyan helikopterieri koruyoriar;
kimi özel uçaklar, helikopterierin Sırp radarlanna
yakalanmasını önlemek için parazit yapryorlar; akıl-
lara durgunluk veren bir operasyonla yirmi yaşla-
nndaki Âmerikalı pitot kurtanliyor, ABD Başkanı Bill
Cfinton açıklamayaparak hem kurtaranlan, hem kur-
tulanı kutluyor.
Bir Amerikalı dünyaya bedeldir.
•
Olayın öteki yüzü ne?..
F yç
Ancak bu "Hayalet"in ardındaki hayaletler daha
da korkunç...
En başta ünlü Lockheed şirketi, bir dizi Amerikan
şirketi F-117Atasanrrnnın ve üretiminin karmaşık sü-
recinde yer alıyortar. Hayalet'in başansızlığı tümü-
nün pastadan aldığı payı srfırlayabilir. Ortadoğu'dan
sonra Balkanlar, dünyanın en büyük silah üreticisi
olan Amerika'nın laboratuvannı oluşturuyor; deney-
ler yoksul ülkelerde yapılıyor; "Hayalet" öylesine
bir yatınmın odak noktası ki düşürüldüğüne ilişkin
haber, Amerika'daki ilgili çevreleri hop oturtup hop
kakjınyor çünkü bu alanda herkes btçak sırtında-
dır, rekabetin acımasızlığına yürek dayanmaz...
•
"Vıetnam Sendromu" günümüz Amerika'sında
etkili bir gerilime yol açıyor. Dünyanın uzak ülkele-
rinde Amerikan gençlerinin ölüme sürülmesine kar-
şı anneler, babalar, kardeşler, eşler duyariıdırlar, üç
Amerikalı askerin Sırplann eline geçmesi ortalığı
daha da alevlendirdi.
Amerikalı ikilem içinde:
Hem dünyaegemenliğinde gezegenimizi sömür-
mek istiyor hem de bu işi küçük parmağı kanama-
dan başarmak istiyor. Irak'taki iki savaş, "Süper
Güç"ü yüreklendirdi. Ancak Amerika havada kal-
_ d,ıkça, "ölüm korkusu" yüzünden kara savaşına gi-
rernedikçe "Süper Güç "ün süperjiği tartışmayaaçı-
'Iıyor.
Ne demiş eski asker:
"- Zafer süngünün ucundadır."
Bugün de geçerii mi?..
•
Amerika, Kuzey Irak'ta "kukla Kürt devleti"n\ ne-
den kurmak istiyor?.. "Kosova" parantezin öteki
ucunu mu oluşturacak?.. Daha şimdiden "Bağım-
sız Kosova" laflan duyulmaya başlandı; ama, "Sü-
per Güç "ün derdi büyük: Havada kalıyor, ayaklan-
nı toprağa basamıyor, taşeron anyor.
Dedik ya "Bir Amerikalı dünyaya bedeldir".
İDAKÖY
ÇİFTLİK EVİ
SEMA • ISKENDER AZATOĞLU
ÇAMLıBEL KÖYÜ - EDREMIT
TEL/ FAX. 0-266-387 3 4 0 2 / 387 3 3 9 3 CEP TEL 0-532-636 3 4 5 0
SAIR UYELERIMIZECAGRI
21nisanDünyaŞilrGünü
"Söz dünyayı değiştirebilir"
Türkiye PEN'inin öncülüğüyle butün ülkelerin ve
UNESCO'nun gundemine gıren DÜNYA ŞİİR CÜNÜ, bu yıl
15.00-17.30'da
Beşiktaş Vişnezade Şairler Parkı'nda,
20.0O-23.OO'te
AKM Konser Salonu'nda kutlanacaktır.
Şair uyelerimızin katılmalarını dıliyoruz. •
iLütfefi PEN ı arayınız)
P.E.N
YAZARLAR
DERNEĞI
T.C. Kultur Bakanlığı'mn. Cumhuriyet Gazetesi'nin,
Beşiktaş Belediyesı'nın katkılanyla
ANKARA 14. ASIİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo 1998-714
Davacı: ASKJ Genel Müdürlüğü Vekıli: Av. Neşe Engın
Davalı: Ali Kıhç San, Demetevler Mah. 3. Cad. No: 109/21
Y.Mahalle 'Ankara Dava: Alacak Davalı(lann) yukandakı adre-
sıne çıkanlan davetiye bıla teblığ ıade edılnıiş, emnıyetçe yaptı-
nlan tahkikat neticesı sanh adresı tespıt edılemediğinden dava
dilekçesinin ılanen tebhğıne karaı verilmiş olup, duruştnası
29.4.1999 günü saat 09 40'a bırakılmıştır. Mezkür gün ve saatte
duruşmaya gelmeniz. gelmedığinizde kendinizı bir vekille tem-
sil ettirmeniz hususu dava dilekçesinin teblığı yerine kaım olmak
üzere ılan tanhınden 15 gün sonra tebliğ yapılmış sayılacağı
hususu ılanolunur 16.3.1999 Basm: 14326