02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 NİSAN 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 Hitadıi işçi çıkaracak • TOKYO(AA)- Japonya'nın önde gelen elektronik firmalanndan Hitachi. işçi çıkarmayı planlıyor. Hitachi firmasından yapılan açıklamada. maliyeti düşürme planı çerçevesinde. 2000 yılı mart ayına kadar, mevcut personelin yaklaşık yüzde IO'uolan6bin500 kişinm ışten çıkanlacağı bildinldı. Hitachi'de halen 67 bin kişi çalışnor. Bisikletçiler lobi oluşturdu • İZV1İR (AA) - Bianchi Bisiklet Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetım Kurulu Başkanvekili Önder Şenkon, Türkiye'de bisiklet pazarını hareketlendirmek için lobi çalışması yaptıklannı söyledi. Şenkon. Bianchi'nin Türkiye pazanna girmesiyle altyapı ve bu konudaki kültür yetersizliğine rağmen bisikletın oyuncak olmaktan çıktığını, yediden yetmişe herkesin tutkusu haline geldiğini söyledi. Japonya'da işsizlik sigortası • TOKYO(AA)- Işsizlikle tanışmaya başlayan Japonya'da, bir şirket ilk kez işsizlik sigortası uygulaması başlatacağmı açıkladı. Mitsui Marine and Fire adlı sigorta şirketi. Japonya'da ilk kez işsizlik sigortası uygulaması başlatarak. sosyal güvenlik sistemine bir ilki getirmeye hazırlanıyor. Yenı uygulamaya göre, ilkyıl 126 dolar (47.2 milyon lira). takip eden yıllar içın ise yılda 149 dolar (55.8 milyon lira) ödemeyi kabul eden müşterinin, işten atılması ya da çalıştığı işyerinin kapanması durumunda, sigorta şirketi her yıl altı ay boyunca belirli oranda maaş verecek. Şeker fabrikası su satacak • KAYSERİ(AA)- Kaysen Şeker Fabrikası, bahçesindeki kaynak suyunu değerlendirmek için su şişekme tesisi kuruyor. Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yüksel. fabrika bahçesinde saniyede 5 litre kapasiteli kaynak suyu bulunduğunu, boşa akan suyu değerlendirmek için şışeleme tesisi lcurmayı kararlaştırdıklannı kaydetti. Tekstilciler çıkış arıyor • İZMİR(AA)-Ege Giyim Sanayicileri Derneğı (EGSD) Başkanı Sabri Cnlütürk, ihraç pazarlanndakı daralma ve dolann sürekli değer kazanması nedeniyle ihraç fiyatlannın düşüş eğiliminde olduğunu ifade ederek "Ihracatta son 10 yılın en sıkıntılı dönemını yaşıyoruz" dedi. Ünlütürk, Türk tekstil ve konfeksiyon sektörûnün 1980"li yıllardan itibaren ülke ekonomısınde yatınm, üretim. istihdam ve ihracatta önemli pay sahibi olduğunu. bugün ise sektörün var olma savaşımı verdiğini kaydetti. Kilis'eiObin zeytin fidanı • KİLİS(AA)-Kilis Valıliği ve Tanm ll Müdürlüğü tarafından ortaklaşa yürütülen "Meyvecıliği Geliştirme Projesı" kapsamında 10 bın zeytin fidanı dikıldi. Türkiye'nin önemli zeytin üretim merkezlerinden olan Kılis'te yeni dikilen Gemlik çeşıdi zeytin ile ömek bahçeler oluşturuldu. Tanm 11 Müdürü Fıkret Coşkun, üreticilere fidan başına 1 milyon 500 bın lira venldiğinı söyledi. Görevini bırakan Erdemir Yönetim Kurulu Başkanı Argüden, gelişmeleri Cumhuriyet'e anlattı 6 Siyasfler benden rahatsız oldu' Hurda bitti, demir-çelik nefes aldı Ekonomi Servisi - Yurtdışmdan çok düşûk fiyatla gelen hurda marnule karşı savunmasız durumda kalan demir-çelik sektörü Avrupa'da hurda buhmamaması ve piyasadaki hareketlilikle nefes almaya başladı. Maliyetinin yansına sa&ş yapmak zorunda kalan tsdemir, f:\ atlannı bir miktar yukanya çekerken, sorunlanni Başbakan Bütent Ecevit'e dosyalarla sunan sektör temsilcilerinın umudu ise yine seçimden sonraya kâldı. Kardemir. Erdercir ve Isdemir gibi cevher işleyen entegre tesisleri zorda bırakan hurda demir ithalatındaki düşüş üç dev tesisi rahatlattı. Dışandan ucuza getirilen ve entegre tesısleri fiyat kınnaya ıten hurdada azalma olduğunu belirten Özçelik-lş Sendikası Başkanı Recai Başjkan sektörün yeniden toparlandığmı kaydederek " tsdemir, yurtdısuıdan gelen hurda yfizfinden maliyetinin yansına üriin satmak zorunda kalıvordu. Son dönemde naddehaneler v urtdtsmda hurda bulamaz hale geldiler. Piyasada da baharla birtikte bir hareketlenme gözleniyor. Tüm bunlar bizier için olumlu geüşmeter" dedi. Bu arada yaklaşık bir ay önce Başbakan Ecevit'e sunulan sorunlara yönelik rapora bir yanıt alamadıklannı da dile getiren Başkan. seçimlerden sonra gelecek hükümeti de rahat bırakmamakta kararlı olduklannı söyledi. HACERGEMİCİ Erdemir'de toplam kalite anlayışını yer- leştirmesiyle ön plana çıkan Yönetim Kuru- lu Başkanı Yıhnaz Argüden, uzun bayram ta- tilinden önceki son işgünü hem Yönetim Ku- rulu Başkanlıgı'ndan hem de üyelikten ay- nldığını açıkladı. Genel kurul sonrasında seçilen yönetim kurulunda oluşan muhalif grubun oylan ile Argüden'in yerine Hazine kökenli emekli bürokrat AsafGirven'in geti- rilmesi üzerine Erdemir ile tüm ilişkisini koparan Argü- den'in özellikle bazı siyasi- ler tarafından istenmediği ile- ri sürülüyor. Eski başkanın rolü Halen yönetim kurulu üye- si olarak görev yapan eski başkanın da genel müdürlük- te gözü oldugu ve bu son ge- lişmelerde parmağı bulundu- ğu söylentiler arasında. Ge- lişmelerle ilgili yorum yap- maktan kaçman ve sadece "Ben zaten bu gö- revimernlefcfithavTiııajaprvonhınrdıyen Ar- güden, Cumhuriyet'in sorulanru şöyle yanıt- ladı: -Bu görev de0şikligindc siyasilerin rolü ol- duğu söv lenivor. Sizin bu konudaki yorumu- nuznedir? - Bu konuda çok fazla yorum yapmak is- temıyorum. Ancak birilerinin benden rahat- sız olduğu bir gerçek. Şunu belirtmek iste- rim ki ben bu görevde memleket haynna ça- lışıyordum. Bazı kişiler gibi kaygılanm yok. Olmadı- ğı için de hemen gittim. Siyasilerin ne dü- şündüğü beni pek ilgilendirmiyor. Ancak bir süredır siyasilerin de etkisi ile küçük de ol- sa bir muhalif grup oluşmusru. Dünya çapın- daki birtesise muhalefet yakışmıyordu. -Erdemir 1998yıh büançosundazarar açık- • Genel kurul sonrasında seçilen yönetim kurulunda oluşan muhalif grubun oylan nedeniyle Erdemir ile tüm ilişkisini koparan Yılmaz Argüden'in özellikle bazı siyasiler tarafından istenmediği ileri sürülüyor. ladı. Bunun bir etkisi olmuş olabiür mi? -Biz her zaman şeffaf bir yönetim örneği verdik. Zarar açıkJamasında Yönetim Kuru- lu Başkanf nın bir sorumluluğu olamaz. So- nuçta tüm dünyada demir-çelik sektörü zor bir dönemden geçiyordu ve zaten söz konu- su zarar fiktif bir zarardı. Olsa olsa bu baha- ne olabilir. -Erdenür'ibn-akngmızda Buigaristan'da bir tesis alınması çahşmaları sürüyordu, en son hangi asamaya geİinmişti? -Erdemir'i dünya şirketi yapmak yolunda önemli adımlar attığımıza inanıyo- rum. Umanm bu adımlar bundan sonra da devam ede- cek. Tanju Argun'un halen gene! miidür olarak Erde- mir'de görev yapması bu yöndeki ümitlerimi arttın- yor. Hedef üretim Biz yönetimdeyken Bulga- ristan'ın Kremikovtzi Çelik Entegre Tesisleri'ni almak üzerebirtakımgirişimlerdebulunmuştuk. 1 dolara alacağımız bu tesiste taahhüdümüz yatınm yapmak ve istihdam yaratmakti. Önümüzdekı bir kaç gün içerisinde bu ko- nudaki son karar verilecek. Hedefimiz Erde- mir'de üretimi arttınp A\Tupa'dakı ilk 10'a sokmaktı. Umanm bu yöndeki çalışmalar devam eder. -Erdemir ÖzeDeştirme kapsammdaki Isde- mir ile de ilgjleniyordu. Bu konuda siyasfler- den olumsuz bir tavır gözlediniz mi? - Hayır herhangi bir olumsuz yanıt gelme- di. Ancak lsdemir'in özelleştirilmesinde iş- ler çok ağır gidiyordu. Yaşanan global kri- zin de etkisiyle dünyada bu tür birleşmeler gözleniyor. Ömeğin son olarak Almanya bunun örne- ğini verdi ve hükümet bu birleşmeyi destek- ledi. Bizde neden olmasın ki. Oto satıslamıa vergi dopingi • Ek Taşıt Alım Vergisi'ndeki 6 puanlık indirimle birlikte otomobil fiyatlannda 127-314 milyon arasında değişen tutarlarda ucuzlama olacak. Ekonomi Servisi - Motor silindir hacmi 1600 cc'yı geçmeyen•'••''•"'<'>'* "•" araçlar için yüzde 12 olan ' ' Ek Taşıt Alım Vergisi'nin 3 ay süre ile yüzde 6'ya düşürülmesi karanyla birlikte. otomobil fiyatlannda 127 milyon ile 314 milyon lira arasında değişen tutarlarda ucuzlama olacağı bildirildi. Vergi indirimi tutannın en az olacağı otomobil, 127 milyon 365 bin lira ile Tofaş'ın Şahin 1.4 HD modeli olarak belrlendi. Satışlar artacak! ~ Renault'nun Torcs modelinde indirim tutan 130 milyon 974 bin lirada kalırken, Toyota Corolla 1.3 Eko nodelindeki vergi indirimi 18t milyon 269 bin lira olarak saptandı. Buna karşılık, Renault'nun Megane Scenic 1 6 AC modelinde indirim tutan 314 milyor/68 bin lira olarak belirlendi. Opel'in Vectra 1.6 GL modelinin vergi indirimi 293 milyon 491 bin lira olurken, Ford Escort'un Ghia 1.6 i lüx modelinde indirim tutan 27S milyon 334 bin lira olarak hesaplandı Bu arada otomobJ acenteleri, vergi indiriminin satışlann artmasında önemli rol oyna>acağını belirterek karan olumlu bulduklannı ifade ettiler. Cazipkampanyalaria müşteriçekmeyeçahşanotomotivcişimdi mutiu. Otomobillerin ek taşıt alım vergileri (B Otomarka Tofas Şahın1.4HD Tıpo1.6lEAC Sıenna1.6lEAC RENAULT TX Toros Broadway 1 4l Megane Scenıd .6AC Toyota Corolla 1.3 EKO 16LUNA Hyundai Accent 1 3LS 1.5 GLS FORD KA1.3J EscortGH!A1.6İL OPEL Astra1.6lHB Eski Ek TAV. 254.730 428.129 476.777 261.947 329.160 628.136 372.738 529.722 328.714 412.590 335.040 556.668 499.714 Yeni Ek TAV. 127.365 214.065 238.389 130.974 164.580 314.068 186.369 264.861 164 357 206.295 167.520 278.334 249.857 Vergi ind. 127.365 214.065 238.389 130.974 164.580 314.068 186.269 264.861 164.357 206.295 167.520 278.334 249.857 Vectra 1.6 QL 586.982 293.491 293.491 I VergitstihbaratMerkezi'ne bügiyağıyor Ekonomi Servisi - Vergi kayıp ve kaça- ğını ördeme amacıyla faaliyete geçirilen Ver- gi Istihbarat Merkezi'ne yılda 2 milyon 392 bindosyageldıği bildirildi. Servetha- reketleriyle vergi kayıp ve kaçağını takip için oluşturulan merkeze gelen bilgilerin bir milyonu aşkm kısmını gayrimenkul ahm-satımlannın oluşturduğu belirtildi. Maliye Bakanlığı 'ndan edinılenbilgiye göre. 50 bin dolar veya daha üstü dövizi yurtdışına çıkaranlara ilişkin olarak da merkeze yılda ortalama 149 disket girişi olduğu kaydedildi. Sahte fatura düzenle- yen ya da kullananlardan "fişjenenkrur sayısmm da 1200'ü aşuğı bildirildi. Vergi numarasuun da yardımıyla tapu müdür- lüklerinden Istihbarat Merkezi'ne bildiri- len gayrimenkul hareketleri sonucunda, servet hareketleri yakından takip edilebi- liyor. Merkeze gayrimenkul ipotek işlem- leriyle ilgili olarak da yılda 11 bin 491 bil- gi girişi yapılıyor. Serbest rneslek sahiple- ri ile işletme hesabı esasına göre defter tu- tan 674 bin 963 bildirim de aynı şekilde Bil- gi Bankası'ndadeğeriendinlerek. vergi de- netim elemanlannın kullarumına hazır ha- le getiriliyor. Merkez Bankası'ndan 50 bin dolar ve- ya buna eş değer yabancı parayı yurtdışı- na transfer edenlerde Vergi lstihbarat Mer- kezi'ne işleniyor. BilgiBankası'na,eoksa- yıda döviz hareketini içeren, yılda ortala- ma 149 disket girişi oluyor. Sahte belge dü- zenleyen ve kullananlara ilişkin 1228 kişi ve kuruluş da lstihbarat Merkezi'nde fiş- lenmiş durumda bulunuyor. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞUKRAN SONER Yanlış Hesap Kafalarda soru işaretleri artıyor... NATO, Sırplan bombalarken Arnavutlar Kosova'yı terk etmek üzere neden yollaradüşüyor? "Sırplann aa- masızlığı, katliamlan tamam da.. Her yerden destek gören Kosova Direniş Örgûtü UÇKne yapıyor?" Ulus devlet olabilme koşulları ile Sam Amca ve Av- rupalı ağabeylerin üzennde çok fazla oynadıklan yapay, kendi başlanna ayakta duramayacak devletçikler yarat- ma arasındakı büyük çelışkı gözden kaçıyor. Isterseniz sayılarla düşünelim.. Devlet oluşturmalan beklenen Kosovalı Arnavutlann tümü 2 milyon. Yıllar- dır Sırp zulmü nedeni ile illegal ev üniversitelerine bel bağlayamayan, çok daha önemlisi işsiz, Sırp ordusun- da asker, bir biçimde ölüme hedef olmayı göze alarna- yan gençler dünyanın her ülkesine siyasi sıgınmacı ola- rak kaçıyortardı. Batı kaynaklanna göre halen 500 binin üzerinde Ko- sovalı göç yollannda. Bizım Kosova bağlantılı aldığımız bilgilere, daha doğrusu boşaltılmaya zorianan kentle- rin nüfus dağılımına göre yollarda olanlann sayısı çok daha fazla. Yani ağırlıklı olarak yaşlı, çocuk, kadın 2 mil- yon nüfusun en az dörrte bıri hatta yansına yaklaşan bir oranını da saymamak gerekıyor. UÇK var olmasına var da gücü ne? Üstelik tek sorun genç insan sayısının yetersizliği değil. En büyük destek olabilecek Arnavutluk'taki Arnavutlann kendileri, Ko- sovalılardan çok daha ağır yoksulluk içinde ve silahsız. Avrupa'nın PKK'ye verdiği maddi-manevi desteğin, UÇK açısından esamesi okunmuyor. Para yok, silah yok, örgütün silahlı eğitimden geçmiş dogru dürüst mi- litanı bile yok. Bosna'da o kadar çok insan öldü. Ama hiç değilse daha önce ayrı devlet olmaktan kaynaklanan polisi ve el koyabildigi askeri gücü vardı. Kosovalılann hiçbir şey- leri yok. Sam Amca veAvrupalı kardeşleryıllar öncesinden "Da- yanın, direnin arkanızdaytz" diye kışkırtıyorlar. Koso- va'nın bagımsıziığı için kesin söz vermeseier de en azın- dan özerkligı içın yanlannda olacaklannı söylüyortardı. Son aşamada insani kaygılarla!.. Sırplara savaş ilan ettiler. Sırbistan ve Kosova, havadan bombalanıyor. Sırplar artan bir öfke ile Kosovalılann üzerine Nazi'leri aşan bir vahşetle yürüyorlar. Kosovalılann saklanacak- lan yerieri yok. Her şeylerini bırakarak yollara düşüyor- lar. Hiçbir bağlantı kuramadığımız akrabalann, günler ön- ce Priştıne'den yola çıktığını duyuyoruz. Priştine ile Üs- küp arası ikı saat. Daha oraya bile varamadıklanna gö- re.. Kaç kişi, nere^e hangi koşullarda vanyor? Kurtulanların sonrası ne olacak? Makedonya hem gelenlerie Arnavutlann çoğunluğa geçmelerinin kaygı- sından tepkılı, hem de kendine bakamayacak durum- da. Yugoslavya'nın parçalanması ile iki ayağı üzennde duramayan devletçiklerden biri olarak, ABD'nin yardı- mına muhtaç olmanın çaresizliğinde. Amavutluk dün- yanın en yoksul, çaresiz ülkelerinin başında. En şanslı sayılan Türkıye'ye gelebilenlen nelenn bek- lediğinı, eski bir göçmen olarak deneyimimle çok iyi bi- liyorum. Yeni gelenler içın her şey daha da kötü. Hazır- lıksız, çınlçıplak geliyorlar. Türkiye'de çok daha büyük bir yoksullaşma, işsizlik var. Akın karşısında kolay ko- lay vatandaşlık, çalışma, eğitim haklan da verilmeye- cek. Sam Amca ve Avrupalı kardeşler Kosova üzerinden güçlennı gösteriyoriar. Uçağı düşîen pilot bombardıman yapılan yere ınilerek kurtanlıyor. Esir alınan üç Amerika- lı, Amenkan hükümetini kara kara düşündürüyor. Bir in- san canı elbette çok değerli. Ölen binlerce, on binlerce Kosovalının canlan patlıcan mı ki? Ama Sam Amca veAvrupalı kardeşler, onlara "Bizsi- zin dûşmanınızın gücünü havadan bobardıman ile kı- nyoruz. Siz de bağımsıziıkkavganızı verin" diye buyu- rurlarken, onlann bunu yapacak koşullan oimadığını, çok daha fazla kınma uğrayacaklannı bilmiyor olabilir miy- diler? Üçüncü dünyanın lideri, dünyada süper güçlere kar- şı durmuş, azgelişmiş ülkelerin bağımsıziık simgesi Yu- goslavya'da şu gelinen noktaya bir bakın? Eğitimde, mil- li gelirde, refah düzeyınde Batı'yı yakalamış, halklann özgürlükleri en geniş kullandıklan ülkede, şimdi ırklara ve dinlere göre bırbinni öldüren, işkence yapan, sava- şan, hepsi de yoksul, hepsi de bağımlı devletçikleroluş- muş ya da oluşmasının kavgası venlmekte. En son Sayın Ecevit'le birlikte 1977'de gazeteci ola- rak gitmiştim. Trto, Türkiye ile dayanışma içinde Bal- kanlar için kalıcı banş, çok daha bağımsız, güçlü üçün- cü dünya ülkeleri rttifakı düşlüyordu. Hasta yatağında görüştüğü Ecevit'e bir oğul gibi yakınlık gösteriyordu. Geçmiş deneyimlerini aktararak, Müslümanlara öncü- lük yapacak bir ülkenin olmamasının eksikliğini çekti- ğini anlatıyordu. Tito Hıryat, kurduğu Yugoslavya'nın resmi dili Sırp- ça.. Bana iki liderin baş başa görüşmesıni olduğu gibi aktaran Türkiye Büyükelçısı Kosovalı dayımın yurt ar- kadaşı Müslüman Arnavut. Türk gazetecilerin telefon- lannı öncelikle bağlatmak içın çırpınan Sırp görevli, şe- hirlerarası santral görevlisine, "Lütfen ihtiyann oğlunun gazetecılerine ayncalık yapın" diyericaediyordu. "Ihtiyar" Sırplar arasında en sevilen yaşlılar için kul- lanılır. Herkesfito'nun ölümü sonrası, öncelikle Batı'nın kışkırtması, içerde de özgürlükle aynmcılığın birbirine kanştınlm&sından çıkabilecek kötülüklerden korkuyor- du. Ama Yugoslavya'da yaşayan her ırk ve dinden vatan- daşlar hâlâ çok mutlu, çok iyi koşullardaydılar. Yugos- lavya'nın her yerinde, üçüncü dünyanın liderlığinden de kaynaklanan gelişmişlik, güzellikler fışkınyordu. Düşlerimi yok etmemek için bir daha hiç gitmedim... G Ö R Ü Ş / OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Görünen bir şey var: Av- rupa ekonomılenrde işsizlik, kabul edilebilir bir olumsuzluk aiık ve yerini de her geçen gün sağlamlaştınyor. Belkı şu soruyaöncelik veımek daha doğ- ru olur: Avrupa e<onomisinin en önemli so- runu gerçekten işsizlik mi? Istifasıyla Alman siyasetinde küçük bir dep- rem etkisi yaratar SPD Genel Başkanı ve Federal Maliye Bakanı Oskar Lafontaine'in 'ifade etmekten ısraria kaçındığı' saptama- lara rağmen böyle bu. Eğer bir sorun varsa, hükümetler ve ışverenler, neden üstesinden gelmek için gerekfi önlemleri almakta bu ka- dar çekingen davranıyortar? Sonuç olarak, or- tada, son 20 yıldır çapı sürekli büyüyen bir 'dert' duruyor. Avrupa ekonorr isinin yapısal sorunları bir yana, ekonominin yönetici katmanları da, si- yaset sınıfı da, galioa pek öyle ağır ve çözül- mesi elzem bir sorunla karşı karşıya olduk- lannı düşünmüyohar. En azından işsızliğin ge- nel dengede kısa vadede çok önemli sorun- lara yol açmayacağı görüşünü taşıyorlar. Bu, son çeyrek yüzyılın 'bilgisi' olmalı. Korku ve iktisat Genlere gıderek cüşunülebilır 1970'lerin ba- şında dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Pom- pidou "Eğer işsiz sayısı 1 milyon sınınnı ge- çerse bu ülkede ihtıial çıkar" demişti. O, bun- ları söylerken Frarsa'da 900 bin işsiz vardı ve işsizlik oranı yüzde 4 cıvanndaydı. 9O'lı yıl- ların ikinci yansında bu oran yüzde 10 sının- nın üzerinde seyretti. Fransa, böyle. Durum Federal Almanya için çok daha sı- k-ntı'ı bır seyir izliyor. Ocak ayı sonu ıtibariy- 'Bereketli Topraklar Üzerinde' ekonomismde cıurum le yayımlanan tablolara bakılırsa, SPD- Ye- şiller koalisyonu iktıdar sorumluluğunu üst- lendiğinden bu yana işsiz sayısında yaklaşık yanm milyonluk birarttş 'sağlandı'. Gerçi sert geçen kışın da etkisi var, ama Schröder hü- kümetınin bu konuda pek öyle 'acul' davran- dığını söylemek de doğrusu kolay değil. Bunun nedenleri var. Alman Başbakanı, iktidaragelmeden ön- ce, işsizlik sorunu çözme sözü vermiş, ye- ni iktidann yaşama şansının da bu alanda atılacak adımlara bağlı olduğunu ilan et- mişti. Bunun kolay bir seçim vaadi olduğu düşünülebilir. Ama Schröder gibi 'pragma- tik' bir siyaset adamının 'mezhebi' işsizliğin aslında pek o kadar büyük bir tehlike olma- dığını da düşünebilecek kadar 'genıştir'. Bu ne demektir? Son 20 yıldır yüksek enflasyonla yaşa- maya alışmış bir Türkiye ekonomisi ile yük- sek işsizlikle yaşamaya alışmış bir Alman eko- nomisi arasında hiç mi benzerlik yok? Alışkanlıklar farklı sadece. John Major işsizlikte genleme sağlamış- tı, ama doğrusu pek hayrını görmedi ve Londra'da hükümeti Blair'e devretti. Fran- sa'da ise geçen yıllardaki işsizlerin göste- rileri belki Jospin iktidannı hazırladı, mil- yonlarca işsize rağmen ihtilalden kimse söz etmedi. Avrupa hükümetleri, yüzyılın son çeyre- ğinde, deflasyon sinyalleri vermeye başla- yan fiyat artış oranlanna da yüksek işsizli- ğe de alışmış görünüyor. Belki de Gerhard Schröder'i rahatlatan budur. Işin başka yanları da var ve bunlardan bi- ri, Almanya'daki Türkiye kökenli insanlar topluluğu. Bu kesim, ülke ortalamasının 2 kat üzerinde bir işsizlik oranına sahip. Hat- ta Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin yaptığı son araştımnalara göre bazı bölgelerde Türk- ler arasındakı işsizlik oranı yüzde 27'lere bile çıkıyor'. Peki, hiç mi çözüm aramıyorlar? Anyor- lar. Kendilennce de buluyorlar. Türkiye kö- kenli Almanyalılar, örneğin yıllar içinde bi- riktirdikleri paralan, belki de Türk siyaset sı- nıfına artık güvenmedikleri için çok kolay 7s- lamcı' kuruluşlara elden ve sıradan bir mak- buz karşılığında verebıliyorlar. Güya 'faiz' değil, 'kârpayı' alıyorlar. Bu tür kuruluşlar da giderek büyüyor. Bunlann, bır gelir kapısı olarak, önemli gedikler kapattığı söyienebtlir. Mark cinsin- den sunulan olanaklar, SPK'nin bile tüyle- rini diken diken edecek boyutlarda. Ama bir güven sorunu var. Yeni rant şebekeleri, önce toplumun bir kenara itilmiş kesimlerinde ortaya çıkıyor. ör- neğin Türkiye kökenli bir topluluk içinde. İşsizlik, gelir düşüklüğü bu insanlan yeni kaynaklar aramaya itiyor. Çalışabilir durum- daki her 4 Türk'ten birinin işsiz olduğu ilan edilen bir ülkede, bu kaderin hemen deği- şebileceğine pek inanan kalmayınca da 'de- nenmemiş yollar' gündeme geliyor. Kombassan, Jet-Pa tipi çözümler işin bir yüzü. İnsanlar başka yollar da anyorlar. Ör- neğin, Türkiye'nin Euro cinsinden çıkardığı yüksek faizli tahvillerin Frankfurt başta ol- mak üzere Avrupa mali piyasalannda bek- lenenden fazla özel yatınmcı bulduğu çok çabuk ortaya çıkıyor. İkinci ve üçüncü ku- şak Türkler, artık bankalardaki özel kasala- rını Türkiye'de yerieşik anne ve babalannın adına açıyorlar. Değerli kâğıtlardan aldıkla- rı faizlerin böylece Almanya'da vergilendi- rilmesini önlemiş oluyorlar. Euro tahvilleri, Türkiye kökenli tasarrufçu- nun sıcak ilgisiyle karşılaşıyor. İşsizlik yayı- Iryor. Alman hükümeti, kısa vadede pek öy- le büyük adımlar atabilecek gibi görünmü- yor. Rant arayışlan da hep böyle 'bereketli topraklar' üzerinde yükseliyor. Bir başka ifadeyle bu tür 'topraklar' sadece Türkiye'de değil, Almanya'da da bulunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear