Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 1999 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
21. Yüzyılın Eşiğinde Türkiye
TANJU ERDEM Emekli Amiml
Y
ırmi bırinci yüzyıla gi-
rerken Türkiye Cumhu-
riyeti genct,ajumcı,ka-
musal yaşamı yozlaştı-
ncı. kirletici fjkir ve ey-
lemlerin saldrnsıyla kar-
şı karşıyadır. Ülkeyi yöneten sıyasal kad-
rolann ve üst bürokrasınin önemlı kıs-
mırun yanm yüzyıldır gıderek artan oran-
da bu fıkir ve eylemlerin açık ya da ka-
palı bir parçası durumuna geldiği de bir
gerçektir. Şimdı buna bır kısım medya
da katılmıştır.
Tarih bılincı olanlar Türkiye Cumhu-
riyetı'nın Osmanlı'nın son iki yüz yılın-
da sürekli gerilemesine neden olan aklı,
bilimi, araştıncı özgürdüşünceyi vebun-
lara dayalı bireğitim sistemini dışlayıp;
dini dogmalarla. safsatalarla "devletin
yönlendinlip yönetılmesine; vatan ve va-
tandaşhk ka\Tamı yerine padişah mülkü
ve teba ya da kul olunmasına, bürokra-
sinin yönetimde nüfuz ticaretı, yolsuz-
luk ve rüşveti yaygınlaştırmasına, asıl
öğe olan Türklerin ekonomik ve tekno-
lojik yaşamın gelişimlerinden uzak tu-
tulmasına. devlet maliyesini, kaynakla-
nnı teslım alan emperyalıst güçlerin bır
sömürgesi durumuna getirilmesine: kı-
sacası Türkiye'nin bütünüyle çağın dı-
şında bırakılmasına bir tepki olarak ku-
rulduğunu bılmekte; tam bagımsızlık,
ulus egemenliğı ve ulusun özgür istencı
üzerine kurulan ve çağdaş uygarlığa eriş-
me ve vatandaşının refah düzeyini art-
tırmayı hedefleyen Türkiye Cumhuriye-
tı'nin 75. kuruluş yıldönümünde benzer
hastalıklarla sakat olmarun acısını duy-
maktadırlar. Çabalann bu doğrultularda
tahsısi. yogunlaştınlması ülkemiz içın
talihsiz bir zaman ve güç kaybıdır. Ulu-
sumuzun gelışmesini sağlamak ıçin üs-
tesinden gelinmesi zorunlu önemli sorun-
lan vardır.
MGK asker kanadı bu kötü gidişın ta-
nımını yapmış ve 28 Şubat 1997 uyan-
sını ve Milli Güvenlik siyaset belgesıy-
le ulusal güvenliğe tehdit oluşturan bu
öğeleri saptayarak siyasal üstyapıdan bir
dizi reformlann yapılmasıru, kadrolaş-
malann önlenmesini istemiştir. Bu önlem-
ler Türkiye Cumhur'^ti'nin anayasa-
sında tanımlanan "AtAtürk milliyetçili-
ği"ne baglı, laik. demokratik, sosyal hu-
kuk devleti ilkelerinin yaşama geçirile-
rek Türkiyenin uygar insanlık ailesinde
saygm ve onurlu bir konumda varlığını
yücelterek yaşamasını öngörmektedir.
Soğuk Savaş sonrası Yeni Dünya Dü-
zeni kuramcılannın belırledigi şekilde
dünyanın bazı bölgelen, özellıkle Balkan-
lar, Anadolu. Ortadogu ve Kafkaslar ıs-
tikrarsızlığa itilmiştir. Bu istikrarsızlı-
ğın temel nedeni, o ülkelerde ülke birli-
gini bozucu, etnik aynmcılığa. dinin dev-
let yönetimıni etkileyici bir konuma ge-
tirilmesine iç ve dış desteklenn sağlan-
masıdır.
Ülkeyi istikrarsızlaştıran bu akımlann
ortasında ulusal hedefler saptınlmakta.
ulusal güç öğeleri zayıflatılmakta. bu
arada ulusun müşterek varlıklan iç ve
dışardaki egemen güçlere yok pahasına
transfer edilmekte ve kamunun düzen
kurucu, hukuka saygılı toplumsal du-
yuncu (v icdanı) olan erdemli kişiliği yoz-
laştınlarak halkın ulusal ülküleri, top-
lumsal ve bireysel gelecek umutlan aştn-
dınlmaktadır.
21. yüzyıla girerken Türkiye bu tehli-
keli ortamın adeta odak noktasındadır. Bu
ortamda ulusal bırliğin korunması, ülke
içinde ve çevresinde banşın sürdürül-
mesi; siyasal, askersel, kültürel, ekono-
mik ve teknolojik ulusal güçlerin geliş-
tirilmesi yaşamsal önem taşımaktadır.
Ulusal ant (misak-ı milli) çerçevesin-
de kurulan Türkiye Cumhuriyeti bize
anayurt olmuştur. Bireysel ve toplumsal
gelişmenin yollanru açmışhr. Ulusal Kur-
tuluş Savaşı'nı utkuyla (zaferle) sonuç-
landırmış, bu yurt topraklannda bera-
berce yasamaya azmetmiş yurttaşlan için
güzel geleceklen kucaklamanın tüm ko-
şullan vardır ülkemizde. Büyük Ata-
tûrk'ün ve ona inananlann canlan paha-
sına verdikleri bır armağandır bu vatan,
bu güzel yurt bıze. Bugün Balkanlar'da,
Kuzey Irak'ta istikrarsız bölgelerde TV
ekranlanna yansıyan umutsuz göçleri
ibretle izlemeli, bağımsız bir vatanda öz-
gür vatandaşlar olarak, yannımızdan
umut duyarak yaşamanın değerini bilme-
liyiz.
Ulusal güvenliğe tehdit oluşturan bu
zararlı akımlann MGK'de yapılan gö-
rüşmelerle, kâğıt üzerinde alınan önlem-
lerle önüne geçmek olanaklı degildir.
Bunun ıçin siyasal üstyapıdan başlaya-
rak, devlet kuruluşlannın, üniversitele-
rin. medyanın, sivil toplum örgütlerinin,
aydınlann Atatürk devrim ve ilkeleri ve
anayasamızın temel ilkeleri çevresinde
toplanarak manç ve kararlılıkla, akılcı
bir savaşımı. halkımızı aydınlatıcı, inan-
dıncı. (ikna edici) çalışmalan sabırla sü-
rekli yapmalan kesin gereksinimdir. Özel-
likle siyasal üstyapının, yargı erkınin,
güvenlik güçlerinin, devlet bürokrasisi-
nin demokrasıye, özgür düşünceye, hu-
kuka saygılı; adil, bilgili, disiplinli, er-
demli yönetimleri; temel eğitim ve ög-
retimın içeriğinin bilime, akla, felsefe-
ye yurttaşlık ve evrensel değerlerin bil-
gilerine dayandınlması, öğretim birliği
ilkesinin ödünsüz uygulanması çağdaş ya-
şam. iç banş, hoşgörü ve gelişmemiz
ıçin önemlidir.
Bu konuda önderlik siyasal üstyapıya;
hükümete, TBMM'ye, siyasal partılere
düşüyor. Ama gelin görün ki, bugün bu-
nalımlar yaşamamızm altında bu kurum-
larvn, özellikle lider ve çevresindeki kad-
rolann, cumhuriyetin ilke ve değerler
sistemini popülist ve firsatçı politikalar-
la ve uygulamalarla saptırmalan, ver-
dikleri ödünler yatmaktadır. Onlar, ge-
nelde statükoyu sürdürmüşler ve halk
yığınlannın aydınlanmasından, bilinç-
lenmesinden korkmuşlardır.
Ülkemizi gerçekten seviyorsak sağda
ve solda demokrasinin erdemine ınanmış,
cumhunyetin temel ilke ve değerlerini be-
nimsemiş yurttaşlanmızın siyasal parti-
leri yeniden yapüandıracak. lider ve kad-
rolanru denetleyecek bırmücadeleyi yap-
malan şarttır. Bu konuda tehlike ve ger-
çekleri medya da görmeli, özgür düşün-
cenin ışığında cumhuriyetimize sahip
çıkmalıdır.
Demokratik araçlan kullanarak bu
araçlarla rejimin özünü yok ederek ülke-
yi kaosa sürükleyecek, bölecek. şenat
kurallanyla yönetecek, devlet aygıtını
hukuk dışına itecek çağdışı yönetim kur-
ma heveslilerine geçit verilmemelıdir.
Komedyenler Gülmez
AHMETARPAD
K
omedven olmak kolay degildir.
Çogu. ciddi sanatçılardır. Birkaç
el hareketi, mimık ve az sözle se-
yirciyi kahkahaya bogmasını bı-
lirler. Komedyen gülmez, güldü-
rür. Şakalannda, asık yüzlü ol-
mayan. somurtmayan bir ağırbaşlılık vardır. Tüm
tiyatro oyunculan gibi komedyenin de gücü sah-
neye çıkabildigi süre ile smırlıdır. En ünlüleri bi-
le. çekildikten birkaç yıl sonra unutuluverir. He-
le sağlığı elvermiyorsa. hastane köşelerine düşmüş-
se, pek arayanı soranı olmaz. Soluk birkaç fotoğ-
raf, anılanndakı alkışlann coşkusudur ona ömrü-
nün son yıllannda eşlik eden.
Istanbul'un Türk tiyatrosuna armağan ettiğı bü-
yük güldürü ustası Muammer Karaca da böyle-
sine acı dolu bir sonu yaşadıktan sonra. 28 Nisan
1978 'de dünyamızdan göçmüştü. Istanbullu idi. Bü-
rokrat bir aileden yetişmişti. Istanbul'u kıyı buca-
ğıyla, en uzak semtlerin halkıyla tanırdı. Siyasa
(politika) olaylannı Türk sahnesinde ilk ele alan
o olmuştur. Siyasal yergiyi ustalıkla güldürüye
getirmiştir. 1950'li yıllarda Demokrat Parti, son-
ra da Adalet Partisi ileri gelenlerinin en ön sırada
oturduğu akşamlarda güncel olaylan. o günlerin
en yaygın toplum yergilerini oyununa "hınarca"
serpiştirmesini bilmiştir. Politikacılan kıyasıya
alaya almıştır. Bu büyük komedyenin o yalın ve
inandıncı anlatımının güzelliğine ondan sonra ge-
lenlerde vanlamamıştır.
Muammer Karaca. Türk halk güldürücülerinin
(komedyenlerinin) en büyüğü Naşit'i anımsatırdı.
Kaş kaldınp. şöyle bir bakmakla tek söz kullan-
madan çok şey anlarırdı. "Muaka-vı Hümayun"da
Italyan öğretmenler elınde yetişmiş Naşit Bey'le
ortak yanı. Commedia dell'Arte idi. Karaca, sah-
neye ılk adımlannı, Naşit'in etkilerinin ağır bas-
tığı Şehzadebaşı tiyatrolannda atmıştır. İlk yıllar-
da Istanbul Opereti'nde parasız oynadı. Sonra Da-
rülbedayi sanatçılan topluluğuna katıldı. Yüz li-
ra aylık karşılığı, oyunculuğun yanı sıra tiyatroda
dekor da taşıdı. Çay-simitle yetindi. incecik bir par-
dösü ile kış geçirdi. Yıllar sonra ünlenmeye baş-
ladı. Tepebaşı bahçesindeki Alabanda Revüsü'ne
geçti. Kadroda Safiye Avia, Tevhit BUge gibı za-
manın ünlüleri vardı. 1945'te kurduğu Karaca
Opereti ile adını iyice duyurdu. Celai Sururi, To-
to Karaca, Adile Naşit ile beraber sayısız müzıkli
oyunla seyirci karşısına çıktı. 1955 "te "Etnan Bey
Duymasın'' ile Beyoğlu'nda döner sahneli Kara-
ca Tıyatrosu'nu açtı. 1970 'lere dek bu salonda do-
nıktan ınmedi. "CibaB Karakolu''nu üç bin kez sah-
neledi.
Muammer Karaca, eski Istanbul'un efendi kül-
hanbeyi şakacılığınm en güzel temsilcisi idi. Sah-
nede ses tonu, bakışı, davranışı, çapkınlığı, gerek-
tiginde saygınlıgı ile tam bir ustaydı. Tiyatrosu-
nun perdesi yirmi yıl hep alkışlarla kapandı. Is-
tanbul'un yetiştirdigi bu büyük güldürü ustasını
(komedyeni) ıçtenlikli bir sevgiyle izlerdıniz.
Ancak günün birinde seyircisi eridi. Istanbul
toplum degişikliğine uğramış, yozlaşmaya başla-
mıştı. Beyoğlu tükenmişti. Yan sokaklann çamu-
ru ve pisliği ana caddeyi de sarmıştı. Tiyatro sa-
lonu elden çıktı.
Topluluk dağıldı. Muammer Karaca, sahneden
uzaklaşmak zorunda kalan her tiyatro sanatçısı-
nın yasadıgı o acı sonu yaşadı. Sağlığını yitirdi.
Borçlandı. Yeşilyurt'taki sevdiği villası vergicile-
rin eline düştü. Güneşli bir Istanbul gününde dün-
yamıza veda edip sonsuzluğa göçtü.
IşıkJar içinde dinlen sevgili Karaca.
Yazın Öğretmeni
ADtLİZCİ
S
evgih Sabahat-
tın Bey. sonun-
da bu kış da bit-
ti. Ve sanki bu
kışın da saatlen
ağır işledi. Kapalı. kasvet-
li çok günler yaşadık. Re-
simlere. kıtaplara sıgındım
o zamanlar. En çoksa A.Şİ-
nasi Hisar'ın Aşk İmiş Her
Ne Var Âlemde seçkisi, S.
Maden'ın Açıl Ey Gizem ve
\o\ Yazılan, M. Adnan'ın
Yaseminli Mektup ve sizin
BankKent'inizi çevirip dur-
dum kış boyu. Dosyasını
özenle hazırladığmız, ama
yayımına tanık olamadığı-
nız bu son kitaptansa Sonu,
Masal Gibi H, Konuşu, Dağ,
Yaz ve Güz, İki Zamanlı Şi-
ir,Bir Zamandıile HerŞey"e
ne sık döndüm. Ve bir de
Güzellike
"Gördüm sizi bir babçe-
de hamakta / Güzelden de
öte Güldeste'ydiniz / Bir
damla göz> ası be> az zam-
bakta / Siz orada askla mı
söyleştiniz
Hangi zamandayasadınız
hangi/Ya nerde! BeDd de Ei-
dorado'da / Anımsr\X)rum
o ışık hevengi / Bir figür
müydünözvoksa Seurat'da
Yinede! flk rastianü>ı ah
bilsem / Doğmadan önce mi
nasü bir diişte / Gerhe mi
dönsem daha mı gitsem
Görkemınizde tanrıça
edası / Ve koştum arkanız-
dan dedim ışte ' Ola ki bu
Platon'un tdea'sı."
Aynı kitaptaki Bir Daha
Annenize,
sevdiklerinize, kendinize...
En güzel hediyeler,
T A T * Ş D M t Ş U » ( E R K E Z L E n VE BHGLIOLAMU.EH kDAHt (0-322)3226668 PUT«Y] .AD*P«Z«n(^264ı 27» 1079 • «FYOMIO-Î72) 2 1 5 « a • *ĞHtO-tT, 2 1 5 » 8 5 «S*R*Y(0-382)2125954 2'32606 • « I U S T 1 (0-358)
Z122233-ANIURAı>312ı351 8800ı5f^f IÇANK1P! SPAPTfl K F H A i ^OZGAP • ANTAKYA '0-3261216 15 H ANTALYA ıü-24212*3 02 CO IBUflOUB) • BAUKE9H (0-266) 245 93 H 2423
1
3" - Ç O m M fC~364ı 2 1 3 8 6 r -DENC1J
(0-258)261 3915 • HYAflBAKJfi 10 4<2< 251 »5 85 I2tı«) ıBATMAN MAflOIN S1IPT Ş « N « ı ELAZK3 O-424j 21a 34 72 23788 9' I9NGC*_ BÎTLS ML'Ş ^JNCEL VANI ERZMCAN 0-W€) 22426«3 IARDAMAN »5DİH KARS • ESMŞEMR
(0-222)221 09 ?9ıBIL£CtK KU T*H7^ GAZ1AMTS» ıO-342] 22C'C 31 22C2011 [KtS ŞANLfUHFA, GfflESUN (0-*54) 2^2 7 4 ' 9 3 tat PB*1 3fi2'J) • (STANeUL fC-21
6ı 309 54 10 PBXMBART1N 8OLL 3UPS* ÇANAKKALE £C*RNe
KABASIK. KSKJ.RÎJ K3CAEU TEKKDAÛ YU.CJ,» ZONGIXD«KI EMHI 0-232, 853 13 00 853 13 13 »TDK M0MSA. MUĞU UŞAKı - K A H I U I U M U I U Ş ı:-344ı 231 42 19 • KARAUAN I0-338] 213 50 '1 2 « I • KASTAI1ONU
10^66)214 19 31 •KATSERI10-352) 2«5 04 M) !20hal) (KBBB MBŞEHIRı • KONYA (D-332) 251 M 14 251 35 96.2 mı • MALATM |W22) 322 K » 325 4«61-«e (ADTMMAN) -MERStl (0^24,32739 « | 5 I « ) - « V Ş £ H « (0-384)
213 75 05 -NlâOE(C>-388l213u26 R1ZE r^-*64| 213 18 73 O hal) IAFTVM) • SAHSUN ıO-3621 266 67 29 [T0MT) • SIVAS10-346) 22S 05 05 225 74 75 • SMGP ItKKS) 261 15 44 • TRAS20N ((H62) 321 17 3C (BAVBURT G<JWU91AN€
TATAŞ HOME HAGA2ALARI AOAKA t u r VaB} Hone 233 28 29 • ANKARA Çanuya 'ııaş Hom 439 62 33 • Ofcmn Y ı a ; H a m 479 89 34 - HaskSy V ı a j H o m 33S 99 41 • Kııtty Y n ş H o n 419 51 17 18 19 • KÛOUaa! Yau; Hora
«47 0» 69 13 haK - S * » r Yaa; Hm» 3 « «7 69 • AHTAI.YA YBas H o m 247 17 22 • BALKESM Vala) Hone 242 31 3' 244 98 28 • CHYAHBAKIfl Yna; Hme 251 »5 85 12 « I • a . » » ! V n « Hora 236 37 38 • ETOHCMI Y ı » , Hom.
2uef.33ER2URUM>3lssrum«235i9B4 218(798 E S K J Ş B * Yia?lta™221 0999 0AUAKTEP »acrç Hom« 22£) 70 31 KİDIB v ı a ş H O T » 2 2 ' 9 C 42 - ISTANBUI. Bayda; Y,,», Ho™ 259 89 53 259 89 »4 • Bayttnını Yıo» Hoı™
852 03 50 ^3 rLX Csnmy Yilaş Honw 425 42 03 - F a * Y | U | Hon« «35 T
1 53 52' 93 13 • HuMİ Maflkc Yalaf H o m 675 01 93 13 natl • Mooou 1vaş Horr* 364 55 43 42C 86 43 • Şmnev* Yab4 Mone 644 15 26 • ŞifJI Yalaf Hom 230 77 73
Yakac k Yalaş Hone 309 54 10 • tZHTT Yerckoy Ysla; Hone 341 35 57 • KAAS Yata) Home 212 05 2C - KAYSERI Yata; Home 235 73 30 MALATYA Vataş Home 322 76 66 325 46 61 68 • SAKARYA Yaias Horıe 278 10 79 S İ Z İ n e v i n n e e k S İ $ V a r d l ?
Yazarak'ta "Güzel sonsuz-
laeş anlamb/ Kıışkunuz mu
\ar!" demiştıniz. Öyle, Gü-
zeliik, sonsuzla eşanlamh
oldu. Her okumamda çiçek-
lerinçılgınlaştığı Majısla-
n. Haziranlan düşledim, gü-
zelden de öte bir GüMes-
te'yi hep eski zaman bahçe-
lerinin birinde buldum (ki
yer olarak semtiniz Fener-
bahçe'ye ama eski Fener-
bahçe'ye çok benziyordu).
Çevresini kuşatan beyaz
zambaklardan birinde bir
damla gözyaşı \ardı. Siz o
gözyaşını aşkla söyleşme-
sine baglamıştınız. Bense
uzun bir hasretle, belki bir
aşk kınklığıyla, belki de ge-
çip giden zamanı bırdenbi-
re anımsamakla düşmüş ola-
bileceği sanılannı da ekJe-
dim. Hatta güneşin henüz si-
lemediği son bir çig dam-
lası da olabilirdi.
Düş ki en güzel yönü za-
manı belirsiz kılması. Ne
kadar eğilsem de hangi za-
mandı, ben de kestireme-
dim. Amabugünlerle, yakın
geçmişle ilgısizliğı çok be-
lirgindi (Ah nicedir yoğun
birhoyratlığın ellerindeyiz).
Yeri biraz daha düşleyebil-
mek üzre kaynakJardan El-
dorado'yu araştırdım; Sta-
fan Zvveig'in Yıldızın Par-
ladığı Anlar'ından Eldora-
do'nun Keşfi'ni gözden ge-
çirdim. Kesin bir sonuca
varamadım. Amaanlattığı-
nız Güldeste'nin Seurat'nm
fıgürlerini çağnştuması do-
galdı. Çünkü çogu figürü
göründüğü kadar görünmü-
yordu da: hem gerçek, hem
düştü. Ve onlardan biri; be-
yaz, mavi, yeşil yapraklann
bedenine konduğu bir gi-
zemli güzeldi. Sizin Gül-
deste'nizse bir eski zaman
bahçesindeydi: yanı başın-
da beyaz zambaklar ve üs-
tünde mavi gökle.
Güzel, sonsuzla eşanlam-
iı olduğu kadar sınırlan,
oluşumu feelirsiz bir kav-
ram da: Nerde, nasıl, ne za-
man?.. Bin bir aynntı, bin
bir düş, bin bir görüntü, renk
ve ses nasılsa birleşiyor. Bu
nedenle "Yine de! İlk rast-
lan&yı ah bilsem / Doğma-
dan önce mi nasıl bir düşte
/ Geriye mi dönsem daha
mı gitsem" diye sormuş ol-
malısınız.
Platon'un tdea'sına ge-
lince... O, evreni ikiye ayı-
nyordu: Idealar evreni, nes-
nelerdünyası. Nesneler, sü-
rekli bir değişim, oluşum
içinde. birgünse rümüyle
yok oluyor. Oysa idealar ev-
reninde öncesiz ve sonrasız-
ca var olan idealar: bildıği-
miz, bilebildiğımiz her şe-
yin aslı. GüJdeste, sanınm
bu nedenle Platon'un
Idea'sıydı. Görkeminde tan-
nça edası olan bir güzel an-
cak Idea'yla örtüşebilirdi.
Toplamalıyım. Siz, düş-
leri kaçıracağı için sanınm,
uzun sözü sevmezsiniz.
Her nitelikli şey, yasam-
daki bir boşluğu tamamlar,
içsel yapıya bır değer daha
ekler.
Daha önceki yaşamımı-
zı, yetersizmiş meğer, eksik-
miş diye niteleriz. lyi şiır-
lerin işlevi de böyle. Saydı-
ğım şiirler ve GüzeHik, var-
lığıma iyice yerleşti. Ne de-
miştiniz: "Anımsamak! Yü-
ce tadımız bizim o!" Bile-
mem ki nerde, nasıl, niçin
anımsayacağım onlan pek
çok kez? Öyleyse "Baök
Kent" için de sağolun. Şi-
irleriniz hepimız adına ek-
sik olmasın...
MALATYA ASLİYE 2. HUKLTC
MAHKEMES^^a)EN
EsasNo: 1998'205
KararNo: 1998'711
Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğüne izafeten Vabf-
lar Bölge Müdürlüğü Malatya vekili Av. M. Talıp Er-
söz tarafindan davalı Safiye Kuran aleyhmde açmış ol-
duğu tapu iptali ve tescil davasının yapılan açık yargı-
laması sonunda;
Açılan davanın kabulü ile Malatya Merkez Bmdal
köyü 441 nolu parsele ait taşınmazın davalı adına olan
tapu kaydıran iptali ile Yemen Fatihi Gazi Sinan Paşa
Vakfı adına tapuya tescıline, peşın alınan harcın mah-
subu ile bakiye 5.387.040 TL harcm davalıdan tahsılı-
ne, 20.080.000 TL vekalet ücretinın davalıdan ahnarak
davacıya verilmesine, 35.955.800 TL yargılama gıderi-
nin davalıdan ahnarak davacıya verilmesine karar ve-
rildiği, adresi tespit edilemeyen davalı Abdullah kızı
Safiye Kuran'a tebligat yapılamadığı. yiikanda özeti
yazıh mahkememızın 29.12.1998 tarih ve 1998/205
esas, 1998711 karar sayılı karannın gazetede ılan yo-
luyla davalıya tebliğıne karar verilmiştir. Davalının ış
bu karan ilanın gazetede yayımı tanhınden itıbaren 15
günlük süre zarfında temyiz edebıleceğı, aksi takdirde
kararın kendisıne tebliğ edilmiş sayılacağı \e karann
kesinlestinleceğı ilan olunur. 15.4.1999 Basın: 17862
PENCERE
Ecevit Düşünüyor...
Ecevit darda zorda kaldı. başını aldı, düşünmek
için Kıbns'a gitti, doluya koyuyor almıyor, t>oşa ko-
yuyor dolmuyor, hükümeti nasıl kuracak?..
Gazeteciler bastırmışlar:
"- Sayın Ecevit, Kıbns'a düşünmeye geldiniz,
ama, bu kadar düşünmenizi gerektiren ne var?.."
Sakin Ecevit patlamış:
"- O kadar kolaysa, hükümeti siz kurun!.."
Bülent Bey haklı, parlamentoda kuşatıldı..
Ecevit sağına bakıyor sağ..
Soluna bakıyor sağ..
•
Şairdir Ecevit, resim eleştirmenidir, edebiyatla
yuğrulmuştur, güzel Türkçeyı özümsemiştir, sana-
ta dönüktür yaşamı, alçakgönüllü bir insandır, otu-
ruşu kalkışı, giyimi kuşamıyla örnektir.
Bir gün toplumdaki tüketim çılgınlığıyla görgü-
süzlükten söz açılmıştı.
Dedi ki:
- Lideriehn yaşamı önemlidir, toplumda sade-
liğe örnek oluşturmalı...
Özal'ın görgüsüzlüğüyle Ecevit'in sadeliği iki
zıt renk; birisi cırlak, öteki duru!.. 'Yükselen De-
ğerier'ln toplumda yarattığı görgüsüz cıvıklık kar-
şısında Ecevit'in yaşam biçimi, daha da çarpıcı-
laşıyor.
Vaktiyle özal ya da Çiller'e yalakalık yapanla-
rın, şimdi Ecevit'e övgü düzmelerı ise insanı şa-
şırtmıyor; medyamızın ar daman çatlak...
•
Son yıllarda varlığından utanıp yerin yedi kat di-
bine geçtiğimiz başbakanlarla birlikte yaşadık; bir
"yalancı" başbakan olabilir miydi?..
Oldu...
Ne var ki bu ortamda Ecevit'in yükselişi bir yan-
dan herkesi sevindiriyor...
öte yandan düşündürüyor.
Kıbns Fatihi bu yüzden Kıbns'tadır, ağır bir so-
run karşısında olduğunu biliyor, bir çıkmazın eşi-
ğine vardığını duyumsuyor.
Yeni hükümet için birkaç reçete var
DSP - MHP - ANAR.
DSP - ANAP - DYR.
Daha başka formüller de bulunabilir, ama ülke-
nin ağırlıklı güçleri Ecevit'i 'Başbakan' olarak gör-
mek istiyorlar; elbet bir düşündükleri var.
•
Ecevit sıkıntılı..
Çünkü DSP liderinin siyasal deneyimi zengin; bir
ömür boyu politikanın girdisini çıktısını gördü; dü-
şüp kalktı; 'an' ile 'süreç' arasındaki bağıntıyı kaç
kez benliğinin derinliğinde yaşadı.
Son seçimde Baykal'ı yenilgiye uğrattığı için
sevinip bir 'oh' çekti...
CHP'nin baraja takılması DSP için başarıydı.
Mavi üstüne beyaz güvercinli bayraklar sevinç-
le kanat çırptılar.
Göklerde uçuştular..
Peki, sonra?..
•
Sonrası sağa yarar..
DSP Meclis'te yalnız..
Sağla kuşatılan DSP, sağın isterlerini yerine ge-
tirmek zorunda kalacak, istenen ödünlerin artın-
dan kimbilir neler çıkacak?.. Günahı Ecevit'e ya-
zılacak...
Solun iç çatışması hep sağa yarayacak.
GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİYE
HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN
1997-331
Davacı Fatma Dübek tarafindan davalı Metın Dübek
aleyhine mahkememize açılan boşanma davasının ya-
pılan yargılamasında: Istanbul Gaziosmanpaşa ılçesi
Pazançı mahallesi Kumlu Sk. No: 13 adresınde ikamet
etmekte olduğu bildinlen davalı Metın Dübek'in adre-
si meçhul bulunduğu zabıta yazısı münderecatından da
anlaşıldığından adı geçen davalıya dava dilekçesi ve
duruşma gününü bildirir davetiyelerin ilanen tebliğine
karar verildığinden tayın edilen gün ve saatte ıbraz et-
mek istedığiniz vesikalar ile duruşmaya gelmeniz veya
vekıl ile göndermenız, mahkemede hazır bulunmadığı-
nız takdirde yokluğunuzda devam edıleceği, geçerli bir
özürünüz olmadan gelmedığınızde yokluğunuzda cere-
yan eden işlemlere itiraz edemeyeceğiniz KUMK'nun
213-509-510 maddelen gereğince duruşmanın bırakıl-
dığı 26.5.1999 günü saat 9.40'ta duruşmada hazır bu-
lunmanız ilanen davetiye yerine kaim olmak üzere teb-
liğ olunur. 24.04.1999 Basın: 18210
MALATYA 2. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1998/436
Davacı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nü (1. Böl-
ge Tapu Sicil Müdürlüğünü) temsilen Hazıne avukatı
Av. Erdal Ak tarafindan davalılar Tamer Erbaş, Bekir
Hakan Erbaş ve Sedef Erbaş aleyhine açmış olduğu
muvazaah tasarruf işleminın iptali davasının mahke-
memızde yapılan açık duruşması sırasında verilen ara
karan gereğince;
Bütün aramalara rağmen tebliğe yarar açık adresle-
ri tespit edilemeyen davalılar Tamer Erbaş ve Bekir
Hakan Erbaş'a dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden
tebligatın ilanen yapılmasına, duruşmanın 25.5.1999
günü saat 09.10'a bırakılmasına karar verildiğinden,
HUMK'nun 509 ve 510. maddelen gereğince ıbraz et-
mek ıstedıkleri delıllen ile birlikte duruşmaya gelme-
diklen takdirde avnca gıyap karan tebliğ edilmeksızin
duruşmanın gıyaplannda sonuçlandınlacağı dava di-
lekçesinin tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen du-
vurulur. 14.4.1999
Basın: 17865
İZMİR 6. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
1998/309
Davacı Ipek Otunç vekili Av. Damla Argun tarafin-
dan açılan gaiplik davası sebebiyle;
tzmir ilı, merkez ilçesı. Etıler Mah. 17 sayfa, 31/17
cilt, 465 kütükte nüfusa kayıtlı olduğu bıldirilen 1958
d.lu Levent lrtemur'un 1975 yılı ocak ayında evinden
aynldığı ve bir daha geri dönmediğı ve bir haber alına-
madığı davacı tarafindan bıldırilmiş ve C. Savcılı-
ğı'nca yapılan araştırmada nerede olduğunun bilınme-
dığinın bildirildiğinden;
M.Y'nın 31. maddesı gereğince gaip Levent Irte-
mur'u tanıyan, bilen ve bilenlenn ilan tarihinden itiba-
ren bır yıllık müddet ıçersınde bizzat veya bir yazı ile
ölü veya sağ olduğu hakkında Izmir 6. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin 1998'309 sayılı dosyasına bilgi ver-
meleri tebliğ yerine kaim olmak üzere ılan olunur.
14.12.1998
Basın: 17977