25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 1999 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER 21. Yüzyılın Eşiğinde Türkiye TANJU ERDEM Emekli Amiml Y ırmi bırinci yüzyıla gi- rerken Türkiye Cumhu- riyeti genct,ajumcı,ka- musal yaşamı yozlaştı- ncı. kirletici fjkir ve ey- lemlerin saldrnsıyla kar- şı karşıyadır. Ülkeyi yöneten sıyasal kad- rolann ve üst bürokrasınin önemlı kıs- mırun yanm yüzyıldır gıderek artan oran- da bu fıkir ve eylemlerin açık ya da ka- palı bir parçası durumuna geldiği de bir gerçektir. Şimdı buna bır kısım medya da katılmıştır. Tarih bılincı olanlar Türkiye Cumhu- riyetı'nın Osmanlı'nın son iki yüz yılın- da sürekli gerilemesine neden olan aklı, bilimi, araştıncı özgürdüşünceyi vebun- lara dayalı bireğitim sistemini dışlayıp; dini dogmalarla. safsatalarla "devletin yönlendinlip yönetılmesine; vatan ve va- tandaşhk ka\Tamı yerine padişah mülkü ve teba ya da kul olunmasına, bürokra- sinin yönetimde nüfuz ticaretı, yolsuz- luk ve rüşveti yaygınlaştırmasına, asıl öğe olan Türklerin ekonomik ve tekno- lojik yaşamın gelişimlerinden uzak tu- tulmasına. devlet maliyesini, kaynakla- nnı teslım alan emperyalıst güçlerin bır sömürgesi durumuna getirilmesine: kı- sacası Türkiye'nin bütünüyle çağın dı- şında bırakılmasına bir tepki olarak ku- rulduğunu bılmekte; tam bagımsızlık, ulus egemenliğı ve ulusun özgür istencı üzerine kurulan ve çağdaş uygarlığa eriş- me ve vatandaşının refah düzeyini art- tırmayı hedefleyen Türkiye Cumhuriye- tı'nin 75. kuruluş yıldönümünde benzer hastalıklarla sakat olmarun acısını duy- maktadırlar. Çabalann bu doğrultularda tahsısi. yogunlaştınlması ülkemiz içın talihsiz bir zaman ve güç kaybıdır. Ulu- sumuzun gelışmesini sağlamak ıçin üs- tesinden gelinmesi zorunlu önemli sorun- lan vardır. MGK asker kanadı bu kötü gidişın ta- nımını yapmış ve 28 Şubat 1997 uyan- sını ve Milli Güvenlik siyaset belgesıy- le ulusal güvenliğe tehdit oluşturan bu öğeleri saptayarak siyasal üstyapıdan bir dizi reformlann yapılmasıru, kadrolaş- malann önlenmesini istemiştir. Bu önlem- ler Türkiye Cumhur'^ti'nin anayasa- sında tanımlanan "AtAtürk milliyetçili- ği"ne baglı, laik. demokratik, sosyal hu- kuk devleti ilkelerinin yaşama geçirile- rek Türkiyenin uygar insanlık ailesinde saygm ve onurlu bir konumda varlığını yücelterek yaşamasını öngörmektedir. Soğuk Savaş sonrası Yeni Dünya Dü- zeni kuramcılannın belırledigi şekilde dünyanın bazı bölgelen, özellıkle Balkan- lar, Anadolu. Ortadogu ve Kafkaslar ıs- tikrarsızlığa itilmiştir. Bu istikrarsızlı- ğın temel nedeni, o ülkelerde ülke birli- gini bozucu, etnik aynmcılığa. dinin dev- let yönetimıni etkileyici bir konuma ge- tirilmesine iç ve dış desteklenn sağlan- masıdır. Ülkeyi istikrarsızlaştıran bu akımlann ortasında ulusal hedefler saptınlmakta. ulusal güç öğeleri zayıflatılmakta. bu arada ulusun müşterek varlıklan iç ve dışardaki egemen güçlere yok pahasına transfer edilmekte ve kamunun düzen kurucu, hukuka saygılı toplumsal du- yuncu (v icdanı) olan erdemli kişiliği yoz- laştınlarak halkın ulusal ülküleri, top- lumsal ve bireysel gelecek umutlan aştn- dınlmaktadır. 21. yüzyıla girerken Türkiye bu tehli- keli ortamın adeta odak noktasındadır. Bu ortamda ulusal bırliğin korunması, ülke içinde ve çevresinde banşın sürdürül- mesi; siyasal, askersel, kültürel, ekono- mik ve teknolojik ulusal güçlerin geliş- tirilmesi yaşamsal önem taşımaktadır. Ulusal ant (misak-ı milli) çerçevesin- de kurulan Türkiye Cumhuriyeti bize anayurt olmuştur. Bireysel ve toplumsal gelişmenin yollanru açmışhr. Ulusal Kur- tuluş Savaşı'nı utkuyla (zaferle) sonuç- landırmış, bu yurt topraklannda bera- berce yasamaya azmetmiş yurttaşlan için güzel geleceklen kucaklamanın tüm ko- şullan vardır ülkemizde. Büyük Ata- tûrk'ün ve ona inananlann canlan paha- sına verdikleri bır armağandır bu vatan, bu güzel yurt bıze. Bugün Balkanlar'da, Kuzey Irak'ta istikrarsız bölgelerde TV ekranlanna yansıyan umutsuz göçleri ibretle izlemeli, bağımsız bir vatanda öz- gür vatandaşlar olarak, yannımızdan umut duyarak yaşamanın değerini bilme- liyiz. Ulusal güvenliğe tehdit oluşturan bu zararlı akımlann MGK'de yapılan gö- rüşmelerle, kâğıt üzerinde alınan önlem- lerle önüne geçmek olanaklı degildir. Bunun ıçin siyasal üstyapıdan başlaya- rak, devlet kuruluşlannın, üniversitele- rin. medyanın, sivil toplum örgütlerinin, aydınlann Atatürk devrim ve ilkeleri ve anayasamızın temel ilkeleri çevresinde toplanarak manç ve kararlılıkla, akılcı bir savaşımı. halkımızı aydınlatıcı, inan- dıncı. (ikna edici) çalışmalan sabırla sü- rekli yapmalan kesin gereksinimdir. Özel- likle siyasal üstyapının, yargı erkınin, güvenlik güçlerinin, devlet bürokrasisi- nin demokrasıye, özgür düşünceye, hu- kuka saygılı; adil, bilgili, disiplinli, er- demli yönetimleri; temel eğitim ve ög- retimın içeriğinin bilime, akla, felsefe- ye yurttaşlık ve evrensel değerlerin bil- gilerine dayandınlması, öğretim birliği ilkesinin ödünsüz uygulanması çağdaş ya- şam. iç banş, hoşgörü ve gelişmemiz ıçin önemlidir. Bu konuda önderlik siyasal üstyapıya; hükümete, TBMM'ye, siyasal partılere düşüyor. Ama gelin görün ki, bugün bu- nalımlar yaşamamızm altında bu kurum- larvn, özellikle lider ve çevresindeki kad- rolann, cumhuriyetin ilke ve değerler sistemini popülist ve firsatçı politikalar- la ve uygulamalarla saptırmalan, ver- dikleri ödünler yatmaktadır. Onlar, ge- nelde statükoyu sürdürmüşler ve halk yığınlannın aydınlanmasından, bilinç- lenmesinden korkmuşlardır. Ülkemizi gerçekten seviyorsak sağda ve solda demokrasinin erdemine ınanmış, cumhunyetin temel ilke ve değerlerini be- nimsemiş yurttaşlanmızın siyasal parti- leri yeniden yapüandıracak. lider ve kad- rolanru denetleyecek bırmücadeleyi yap- malan şarttır. Bu konuda tehlike ve ger- çekleri medya da görmeli, özgür düşün- cenin ışığında cumhuriyetimize sahip çıkmalıdır. Demokratik araçlan kullanarak bu araçlarla rejimin özünü yok ederek ülke- yi kaosa sürükleyecek, bölecek. şenat kurallanyla yönetecek, devlet aygıtını hukuk dışına itecek çağdışı yönetim kur- ma heveslilerine geçit verilmemelıdir. Komedyenler Gülmez AHMETARPAD K omedven olmak kolay degildir. Çogu. ciddi sanatçılardır. Birkaç el hareketi, mimık ve az sözle se- yirciyi kahkahaya bogmasını bı- lirler. Komedyen gülmez, güldü- rür. Şakalannda, asık yüzlü ol- mayan. somurtmayan bir ağırbaşlılık vardır. Tüm tiyatro oyunculan gibi komedyenin de gücü sah- neye çıkabildigi süre ile smırlıdır. En ünlüleri bi- le. çekildikten birkaç yıl sonra unutuluverir. He- le sağlığı elvermiyorsa. hastane köşelerine düşmüş- se, pek arayanı soranı olmaz. Soluk birkaç fotoğ- raf, anılanndakı alkışlann coşkusudur ona ömrü- nün son yıllannda eşlik eden. Istanbul'un Türk tiyatrosuna armağan ettiğı bü- yük güldürü ustası Muammer Karaca da böyle- sine acı dolu bir sonu yaşadıktan sonra. 28 Nisan 1978 'de dünyamızdan göçmüştü. Istanbullu idi. Bü- rokrat bir aileden yetişmişti. Istanbul'u kıyı buca- ğıyla, en uzak semtlerin halkıyla tanırdı. Siyasa (politika) olaylannı Türk sahnesinde ilk ele alan o olmuştur. Siyasal yergiyi ustalıkla güldürüye getirmiştir. 1950'li yıllarda Demokrat Parti, son- ra da Adalet Partisi ileri gelenlerinin en ön sırada oturduğu akşamlarda güncel olaylan. o günlerin en yaygın toplum yergilerini oyununa "hınarca" serpiştirmesini bilmiştir. Politikacılan kıyasıya alaya almıştır. Bu büyük komedyenin o yalın ve inandıncı anlatımının güzelliğine ondan sonra ge- lenlerde vanlamamıştır. Muammer Karaca. Türk halk güldürücülerinin (komedyenlerinin) en büyüğü Naşit'i anımsatırdı. Kaş kaldınp. şöyle bir bakmakla tek söz kullan- madan çok şey anlarırdı. "Muaka-vı Hümayun"da Italyan öğretmenler elınde yetişmiş Naşit Bey'le ortak yanı. Commedia dell'Arte idi. Karaca, sah- neye ılk adımlannı, Naşit'in etkilerinin ağır bas- tığı Şehzadebaşı tiyatrolannda atmıştır. İlk yıllar- da Istanbul Opereti'nde parasız oynadı. Sonra Da- rülbedayi sanatçılan topluluğuna katıldı. Yüz li- ra aylık karşılığı, oyunculuğun yanı sıra tiyatroda dekor da taşıdı. Çay-simitle yetindi. incecik bir par- dösü ile kış geçirdi. Yıllar sonra ünlenmeye baş- ladı. Tepebaşı bahçesindeki Alabanda Revüsü'ne geçti. Kadroda Safiye Avia, Tevhit BUge gibı za- manın ünlüleri vardı. 1945'te kurduğu Karaca Opereti ile adını iyice duyurdu. Celai Sururi, To- to Karaca, Adile Naşit ile beraber sayısız müzıkli oyunla seyirci karşısına çıktı. 1955 "te "Etnan Bey Duymasın'' ile Beyoğlu'nda döner sahneli Kara- ca Tıyatrosu'nu açtı. 1970 'lere dek bu salonda do- nıktan ınmedi. "CibaB Karakolu''nu üç bin kez sah- neledi. Muammer Karaca, eski Istanbul'un efendi kül- hanbeyi şakacılığınm en güzel temsilcisi idi. Sah- nede ses tonu, bakışı, davranışı, çapkınlığı, gerek- tiginde saygınlıgı ile tam bir ustaydı. Tiyatrosu- nun perdesi yirmi yıl hep alkışlarla kapandı. Is- tanbul'un yetiştirdigi bu büyük güldürü ustasını (komedyeni) ıçtenlikli bir sevgiyle izlerdıniz. Ancak günün birinde seyircisi eridi. Istanbul toplum degişikliğine uğramış, yozlaşmaya başla- mıştı. Beyoğlu tükenmişti. Yan sokaklann çamu- ru ve pisliği ana caddeyi de sarmıştı. Tiyatro sa- lonu elden çıktı. Topluluk dağıldı. Muammer Karaca, sahneden uzaklaşmak zorunda kalan her tiyatro sanatçısı- nın yasadıgı o acı sonu yaşadı. Sağlığını yitirdi. Borçlandı. Yeşilyurt'taki sevdiği villası vergicile- rin eline düştü. Güneşli bir Istanbul gününde dün- yamıza veda edip sonsuzluğa göçtü. IşıkJar içinde dinlen sevgili Karaca. Yazın Öğretmeni ADtLİZCİ S evgih Sabahat- tın Bey. sonun- da bu kış da bit- ti. Ve sanki bu kışın da saatlen ağır işledi. Kapalı. kasvet- li çok günler yaşadık. Re- simlere. kıtaplara sıgındım o zamanlar. En çoksa A.Şİ- nasi Hisar'ın Aşk İmiş Her Ne Var Âlemde seçkisi, S. Maden'ın Açıl Ey Gizem ve \o\ Yazılan, M. Adnan'ın Yaseminli Mektup ve sizin BankKent'inizi çevirip dur- dum kış boyu. Dosyasını özenle hazırladığmız, ama yayımına tanık olamadığı- nız bu son kitaptansa Sonu, Masal Gibi H, Konuşu, Dağ, Yaz ve Güz, İki Zamanlı Şi- ir,Bir Zamandıile HerŞey"e ne sık döndüm. Ve bir de Güzellike "Gördüm sizi bir babçe- de hamakta / Güzelden de öte Güldeste'ydiniz / Bir damla göz> ası be> az zam- bakta / Siz orada askla mı söyleştiniz Hangi zamandayasadınız hangi/Ya nerde! BeDd de Ei- dorado'da / Anımsr\X)rum o ışık hevengi / Bir figür müydünözvoksa Seurat'da Yinede! flk rastianü>ı ah bilsem / Doğmadan önce mi nasü bir diişte / Gerhe mi dönsem daha mı gitsem Görkemınizde tanrıça edası / Ve koştum arkanız- dan dedim ışte ' Ola ki bu Platon'un tdea'sı." Aynı kitaptaki Bir Daha Annenize, sevdiklerinize, kendinize... En güzel hediyeler, T A T * Ş D M t Ş U » ( E R K E Z L E n VE BHGLIOLAMU.EH kDAHt (0-322)3226668 PUT«Y] .AD*P«Z«n(^264ı 27» 1079 • «FYOMIO-Î72) 2 1 5 « a • *ĞHtO-tT, 2 1 5 » 8 5 «S*R*Y(0-382)2125954 2'32606 • « I U S T 1 (0-358) Z122233-ANIURAı>312ı351 8800ı5f^f IÇANK1P! SPAPTfl K F H A i ^OZGAP • ANTAKYA '0-3261216 15 H ANTALYA ıü-24212*3 02 CO IBUflOUB) • BAUKE9H (0-266) 245 93 H 2423 1 3" - Ç O m M fC~364ı 2 1 3 8 6 r -DENC1J (0-258)261 3915 • HYAflBAKJfi 10 4<2< 251 »5 85 I2tı«) ıBATMAN MAflOIN S1IPT Ş « N « ı ELAZK3 O-424j 21a 34 72 23788 9' I9NGC*_ BÎTLS ML'Ş ^JNCEL VANI ERZMCAN 0-W€) 22426«3 IARDAMAN »5DİH KARS • ESMŞEMR (0-222)221 09 ?9ıBIL£CtK KU T*H7^ GAZ1AMTS» ıO-342] 22C'C 31 22C2011 [KtS ŞANLfUHFA, GfflESUN (0-*54) 2^2 7 4 ' 9 3 tat PB*1 3fi2'J) • (STANeUL fC-21 6ı 309 54 10 PBXMBART1N 8OLL 3UPS* ÇANAKKALE £C*RNe KABASIK. KSKJ.RÎJ K3CAEU TEKKDAÛ YU.CJ,» ZONGIXD«KI EMHI 0-232, 853 13 00 853 13 13 »TDK M0MSA. MUĞU UŞAKı - K A H I U I U M U I U Ş ı:-344ı 231 42 19 • KARAUAN I0-338] 213 50 '1 2 « I • KASTAI1ONU 10^66)214 19 31 •KATSERI10-352) 2«5 04 M) !20hal) (KBBB MBŞEHIRı • KONYA (D-332) 251 M 14 251 35 96.2 mı • MALATM |W22) 322 K » 325 4«61-«e (ADTMMAN) -MERStl (0^24,32739 « | 5 I « ) - « V Ş £ H « (0-384) 213 75 05 -NlâOE(C>-388l213u26 R1ZE r^-*64| 213 18 73 O hal) IAFTVM) • SAHSUN ıO-3621 266 67 29 [T0MT) • SIVAS10-346) 22S 05 05 225 74 75 • SMGP ItKKS) 261 15 44 • TRAS20N ((H62) 321 17 3C (BAVBURT G<JWU91AN€ TATAŞ HOME HAGA2ALARI AOAKA t u r VaB} Hone 233 28 29 • ANKARA Çanuya 'ııaş Hom 439 62 33 • Ofcmn Y ı a ; H a m 479 89 34 - HaskSy V ı a j H o m 33S 99 41 • Kııtty Y n ş H o n 419 51 17 18 19 • KÛOUaa! Yau; Hora «47 0» 69 13 haK - S * » r Yaa; Hm» 3 « «7 69 • AHTAI.YA YBas H o m 247 17 22 • BALKESM Vala) Hone 242 31 3' 244 98 28 • CHYAHBAKIfl Yna; Hme 251 »5 85 12 « I • a . » » ! V n « Hora 236 37 38 • ETOHCMI Y ı » , Hom. 2uef.33ER2URUM>3lssrum«235i9B4 218(798 E S K J Ş B * Yia?lta™221 0999 0AUAKTEP »acrç Hom« 22£) 70 31 KİDIB v ı a ş H O T » 2 2 ' 9 C 42 - ISTANBUI. Bayda; Y,,», Ho™ 259 89 53 259 89 »4 • Bayttnını Yıo» Hoı™ 852 03 50 ^3 rLX Csnmy Yilaş Honw 425 42 03 - F a * Y | U | Hon« «35 T 1 53 52' 93 13 • HuMİ Maflkc Yalaf H o m 675 01 93 13 natl • Mooou 1vaş Horr* 364 55 43 42C 86 43 • Şmnev* Yab4 Mone 644 15 26 • ŞifJI Yalaf Hom 230 77 73 Yakac k Yalaş Hone 309 54 10 • tZHTT Yerckoy Ysla; Hone 341 35 57 • KAAS Yata) Home 212 05 2C - KAYSERI Yata; Home 235 73 30 MALATYA Vataş Home 322 76 66 325 46 61 68 • SAKARYA Yaias Horıe 278 10 79 S İ Z İ n e v i n n e e k S İ $ V a r d l ? Yazarak'ta "Güzel sonsuz- laeş anlamb/ Kıışkunuz mu \ar!" demiştıniz. Öyle, Gü- zeliik, sonsuzla eşanlamh oldu. Her okumamda çiçek- lerinçılgınlaştığı Majısla- n. Haziranlan düşledim, gü- zelden de öte bir GüMes- te'yi hep eski zaman bahçe- lerinin birinde buldum (ki yer olarak semtiniz Fener- bahçe'ye ama eski Fener- bahçe'ye çok benziyordu). Çevresini kuşatan beyaz zambaklardan birinde bir damla gözyaşı \ardı. Siz o gözyaşını aşkla söyleşme- sine baglamıştınız. Bense uzun bir hasretle, belki bir aşk kınklığıyla, belki de ge- çip giden zamanı bırdenbi- re anımsamakla düşmüş ola- bileceği sanılannı da ekJe- dim. Hatta güneşin henüz si- lemediği son bir çig dam- lası da olabilirdi. Düş ki en güzel yönü za- manı belirsiz kılması. Ne kadar eğilsem de hangi za- mandı, ben de kestireme- dim. Amabugünlerle, yakın geçmişle ilgısizliğı çok be- lirgindi (Ah nicedir yoğun birhoyratlığın ellerindeyiz). Yeri biraz daha düşleyebil- mek üzre kaynakJardan El- dorado'yu araştırdım; Sta- fan Zvveig'in Yıldızın Par- ladığı Anlar'ından Eldora- do'nun Keşfi'ni gözden ge- çirdim. Kesin bir sonuca varamadım. Amaanlattığı- nız Güldeste'nin Seurat'nm fıgürlerini çağnştuması do- galdı. Çünkü çogu figürü göründüğü kadar görünmü- yordu da: hem gerçek, hem düştü. Ve onlardan biri; be- yaz, mavi, yeşil yapraklann bedenine konduğu bir gi- zemli güzeldi. Sizin Gül- deste'nizse bir eski zaman bahçesindeydi: yanı başın- da beyaz zambaklar ve üs- tünde mavi gökle. Güzel, sonsuzla eşanlam- iı olduğu kadar sınırlan, oluşumu feelirsiz bir kav- ram da: Nerde, nasıl, ne za- man?.. Bin bir aynntı, bin bir düş, bin bir görüntü, renk ve ses nasılsa birleşiyor. Bu nedenle "Yine de! İlk rast- lan&yı ah bilsem / Doğma- dan önce mi nasıl bir düşte / Geriye mi dönsem daha mı gitsem" diye sormuş ol- malısınız. Platon'un tdea'sına ge- lince... O, evreni ikiye ayı- nyordu: Idealar evreni, nes- nelerdünyası. Nesneler, sü- rekli bir değişim, oluşum içinde. birgünse rümüyle yok oluyor. Oysa idealar ev- reninde öncesiz ve sonrasız- ca var olan idealar: bildıği- miz, bilebildiğımiz her şe- yin aslı. GüJdeste, sanınm bu nedenle Platon'un Idea'sıydı. Görkeminde tan- nça edası olan bir güzel an- cak Idea'yla örtüşebilirdi. Toplamalıyım. Siz, düş- leri kaçıracağı için sanınm, uzun sözü sevmezsiniz. Her nitelikli şey, yasam- daki bir boşluğu tamamlar, içsel yapıya bır değer daha ekler. Daha önceki yaşamımı- zı, yetersizmiş meğer, eksik- miş diye niteleriz. lyi şiır- lerin işlevi de böyle. Saydı- ğım şiirler ve GüzeHik, var- lığıma iyice yerleşti. Ne de- miştiniz: "Anımsamak! Yü- ce tadımız bizim o!" Bile- mem ki nerde, nasıl, niçin anımsayacağım onlan pek çok kez? Öyleyse "Baök Kent" için de sağolun. Şi- irleriniz hepimız adına ek- sik olmasın... MALATYA ASLİYE 2. HUKLTC MAHKEMES^^a)EN EsasNo: 1998'205 KararNo: 1998'711 Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğüne izafeten Vabf- lar Bölge Müdürlüğü Malatya vekili Av. M. Talıp Er- söz tarafindan davalı Safiye Kuran aleyhmde açmış ol- duğu tapu iptali ve tescil davasının yapılan açık yargı- laması sonunda; Açılan davanın kabulü ile Malatya Merkez Bmdal köyü 441 nolu parsele ait taşınmazın davalı adına olan tapu kaydıran iptali ile Yemen Fatihi Gazi Sinan Paşa Vakfı adına tapuya tescıline, peşın alınan harcın mah- subu ile bakiye 5.387.040 TL harcm davalıdan tahsılı- ne, 20.080.000 TL vekalet ücretinın davalıdan ahnarak davacıya verilmesine, 35.955.800 TL yargılama gıderi- nin davalıdan ahnarak davacıya verilmesine karar ve- rildiği, adresi tespit edilemeyen davalı Abdullah kızı Safiye Kuran'a tebligat yapılamadığı. yiikanda özeti yazıh mahkememızın 29.12.1998 tarih ve 1998/205 esas, 1998711 karar sayılı karannın gazetede ılan yo- luyla davalıya tebliğıne karar verilmiştir. Davalının ış bu karan ilanın gazetede yayımı tanhınden itıbaren 15 günlük süre zarfında temyiz edebıleceğı, aksi takdirde kararın kendisıne tebliğ edilmiş sayılacağı \e karann kesinlestinleceğı ilan olunur. 15.4.1999 Basın: 17862 PENCERE Ecevit Düşünüyor... Ecevit darda zorda kaldı. başını aldı, düşünmek için Kıbns'a gitti, doluya koyuyor almıyor, t>oşa ko- yuyor dolmuyor, hükümeti nasıl kuracak?.. Gazeteciler bastırmışlar: "- Sayın Ecevit, Kıbns'a düşünmeye geldiniz, ama, bu kadar düşünmenizi gerektiren ne var?.." Sakin Ecevit patlamış: "- O kadar kolaysa, hükümeti siz kurun!.." Bülent Bey haklı, parlamentoda kuşatıldı.. Ecevit sağına bakıyor sağ.. Soluna bakıyor sağ.. • Şairdir Ecevit, resim eleştirmenidir, edebiyatla yuğrulmuştur, güzel Türkçeyı özümsemiştir, sana- ta dönüktür yaşamı, alçakgönüllü bir insandır, otu- ruşu kalkışı, giyimi kuşamıyla örnektir. Bir gün toplumdaki tüketim çılgınlığıyla görgü- süzlükten söz açılmıştı. Dedi ki: - Lideriehn yaşamı önemlidir, toplumda sade- liğe örnek oluşturmalı... Özal'ın görgüsüzlüğüyle Ecevit'in sadeliği iki zıt renk; birisi cırlak, öteki duru!.. 'Yükselen De- ğerier'ln toplumda yarattığı görgüsüz cıvıklık kar- şısında Ecevit'in yaşam biçimi, daha da çarpıcı- laşıyor. Vaktiyle özal ya da Çiller'e yalakalık yapanla- rın, şimdi Ecevit'e övgü düzmelerı ise insanı şa- şırtmıyor; medyamızın ar daman çatlak... • Son yıllarda varlığından utanıp yerin yedi kat di- bine geçtiğimiz başbakanlarla birlikte yaşadık; bir "yalancı" başbakan olabilir miydi?.. Oldu... Ne var ki bu ortamda Ecevit'in yükselişi bir yan- dan herkesi sevindiriyor... öte yandan düşündürüyor. Kıbns Fatihi bu yüzden Kıbns'tadır, ağır bir so- run karşısında olduğunu biliyor, bir çıkmazın eşi- ğine vardığını duyumsuyor. Yeni hükümet için birkaç reçete var DSP - MHP - ANAR. DSP - ANAP - DYR. Daha başka formüller de bulunabilir, ama ülke- nin ağırlıklı güçleri Ecevit'i 'Başbakan' olarak gör- mek istiyorlar; elbet bir düşündükleri var. • Ecevit sıkıntılı.. Çünkü DSP liderinin siyasal deneyimi zengin; bir ömür boyu politikanın girdisini çıktısını gördü; dü- şüp kalktı; 'an' ile 'süreç' arasındaki bağıntıyı kaç kez benliğinin derinliğinde yaşadı. Son seçimde Baykal'ı yenilgiye uğrattığı için sevinip bir 'oh' çekti... CHP'nin baraja takılması DSP için başarıydı. Mavi üstüne beyaz güvercinli bayraklar sevinç- le kanat çırptılar. Göklerde uçuştular.. Peki, sonra?.. • Sonrası sağa yarar.. DSP Meclis'te yalnız.. Sağla kuşatılan DSP, sağın isterlerini yerine ge- tirmek zorunda kalacak, istenen ödünlerin artın- dan kimbilir neler çıkacak?.. Günahı Ecevit'e ya- zılacak... Solun iç çatışması hep sağa yarayacak. GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN 1997-331 Davacı Fatma Dübek tarafindan davalı Metın Dübek aleyhine mahkememize açılan boşanma davasının ya- pılan yargılamasında: Istanbul Gaziosmanpaşa ılçesi Pazançı mahallesi Kumlu Sk. No: 13 adresınde ikamet etmekte olduğu bildinlen davalı Metın Dübek'in adre- si meçhul bulunduğu zabıta yazısı münderecatından da anlaşıldığından adı geçen davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiyelerin ilanen tebliğine karar verildığinden tayın edilen gün ve saatte ıbraz et- mek istedığiniz vesikalar ile duruşmaya gelmeniz veya vekıl ile göndermenız, mahkemede hazır bulunmadığı- nız takdirde yokluğunuzda devam edıleceği, geçerli bir özürünüz olmadan gelmedığınızde yokluğunuzda cere- yan eden işlemlere itiraz edemeyeceğiniz KUMK'nun 213-509-510 maddelen gereğince duruşmanın bırakıl- dığı 26.5.1999 günü saat 9.40'ta duruşmada hazır bu- lunmanız ilanen davetiye yerine kaim olmak üzere teb- liğ olunur. 24.04.1999 Basın: 18210 MALATYA 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1998/436 Davacı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nü (1. Böl- ge Tapu Sicil Müdürlüğünü) temsilen Hazıne avukatı Av. Erdal Ak tarafindan davalılar Tamer Erbaş, Bekir Hakan Erbaş ve Sedef Erbaş aleyhine açmış olduğu muvazaah tasarruf işleminın iptali davasının mahke- memızde yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan gereğince; Bütün aramalara rağmen tebliğe yarar açık adresle- ri tespit edilemeyen davalılar Tamer Erbaş ve Bekir Hakan Erbaş'a dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden tebligatın ilanen yapılmasına, duruşmanın 25.5.1999 günü saat 09.10'a bırakılmasına karar verildiğinden, HUMK'nun 509 ve 510. maddelen gereğince ıbraz et- mek ıstedıkleri delıllen ile birlikte duruşmaya gelme- diklen takdirde avnca gıyap karan tebliğ edilmeksızin duruşmanın gıyaplannda sonuçlandınlacağı dava di- lekçesinin tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen du- vurulur. 14.4.1999 Basın: 17865 İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1998/309 Davacı Ipek Otunç vekili Av. Damla Argun tarafin- dan açılan gaiplik davası sebebiyle; tzmir ilı, merkez ilçesı. Etıler Mah. 17 sayfa, 31/17 cilt, 465 kütükte nüfusa kayıtlı olduğu bıldirilen 1958 d.lu Levent lrtemur'un 1975 yılı ocak ayında evinden aynldığı ve bir daha geri dönmediğı ve bir haber alına- madığı davacı tarafindan bıldırilmiş ve C. Savcılı- ğı'nca yapılan araştırmada nerede olduğunun bilınme- dığinın bildirildiğinden; M.Y'nın 31. maddesı gereğince gaip Levent Irte- mur'u tanıyan, bilen ve bilenlenn ilan tarihinden itiba- ren bır yıllık müddet ıçersınde bizzat veya bir yazı ile ölü veya sağ olduğu hakkında Izmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998'309 sayılı dosyasına bilgi ver- meleri tebliğ yerine kaim olmak üzere ılan olunur. 14.12.1998 Basın: 17977
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear