14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 1999 SALI HABERLER 6 Çeyrek yüzyıldır Aile içi şiddete karşı mücadele veren Amerikalı Marya Grambs, Türkiye'de Mor Çatı örgütünün davetlisi olarak dizi konferanslar veriyor kadına uygulanan şiddeti önlemeye çahşıyoruz' LEYLA TAVŞANOĞLU Bugün 8 Mart... Dünya Kadmlar Günü... Bugün ka- dın hâlâ zayıf, hâlâ erkeğinden dayak yiyor, hâlâ aile içi şiddete manız kalıyor. Dayağı, şiddeti önlemek, yok etmek için harcanan çabalar, yapılan çalıştnalarda önemli ilerlemeler sağlanmasına karşın hâlâ kesin çö- zûme ulaşilmış degil. Aile içi şiddetle yıllardır uğra- şan, bu konuda mücadele veren Amerikalı Marya Grambs. bugünlerde Türkiye'de Mor Çatı örgütünün davetlisi olarak dizı konferanslar veriyor. Kendi aile- sinde şiddeti yaşadığı için bununla uğraşmayı kafası- na koyduğunu scyleyen Marya Grambs'la İstanbui'a geldiği gün bu scyleşıyi yaptık. - Türkiye ziyaretinizi ne amaçla yapıyorsunuz? GRAMBS - Ben 25 yıldan fazla zamandır ABD'de aile içi şiddet sorunuyla ugraşıyorum. Hatta, ABD'de- ki ilk kadın sığınma evlerinden birisinin kurulmasın- da da yardımcı oldum. Buraya da bu deneyimlerim- den Türk kadmlannın yararlanması için geldim. Ame- rikan Basın ve Kültür Merkezi (L'SIS) bu ziyareti or- ganize etti. Ben sadece ABDde değil, başka ülkeler- de de aile içi şiddet konusunda çalıştım. Fakat şimdi- ye kadar ilk kez Türkiye'de bu amaçlı bir çalışma ya- pıyorum. On gün ıçınde sekiz şehirde konferans vere- cegim. Bunu da Mor Çatı grubu örgütledı. - Bu şehirler hangOeri? GRAMBS - ls:anbul ve Ankara dışında tzmir, An- talya, Diyarbakır. Adana, Mersin. Son yıllarda kadın haklannı korumaJc ve aile içi şiddetle mücadele etmek için dünyada ciddı bir akım başladı. BM'nin düzenle- diği kadın konferanslannm da buna katkısı oldu. Ne 'ünyada ilk kadın sığınma evleri 1975'te yapıldı. Aslında ilk hareketin başlangıç ülkesi tngiltere. ilk kadın sığınma evi orada kurulmuştu. Bir gecede ev kadın ve çocuklarla doldu. Düşünün, nazik, kibar îngilizler meğerse kanlannı hastanelik edene kadar döverlermiş. ABD'ye dönersek... Dediğim gibi aile içi şiddetle mücadele ülkemde 25 yıl önce başladı. Bütün hızıyla da sürüyor. O.J. Simson duruşması aile içi şiddetin ne korkunç bir olay olduğunu insanlara bir kez daha gösterdi. yazık ki 25 yıl öncesine kadar aile içi şiddet konusu te- laffuz bile edilmiyordu. Çeyrek yüzyıllık bu çalışma- lanmıza karşın, rüzgâr hızlanmasma rağmen aile içi şiddeti hiçbir şekilde engelleyemedik.Yalnız, hangi noktada durduğunu da bilmiyoruz. Sorun yûzyıllar bo- yunca öylesine gizli tutulmuş, öylesine hiç kimse bir- birine bir şey söylememi ş ki... Hatta inkârbile edilmiş. Bu konuda herkesin eğitilmesi lazım. Örneğin polisi de, yargıcı da, doktoru da, öğretmeni de aile içi şidde- tin bir suç olduğu eğitimini almalı. Böylelikle olay gö- rünür hale geliyor. Bu türdeki suçlann arttığını sanmı- yorum artık. Ama bunlar, insanlar eğitildikleri için gözle görülebiliyor. Yineliyorum... Yirmi beş yıl ön- cesine kadar bu tür olaylar suç olarak ele alınmamış; kadın aile içi şiddete manız kaldığında polise ya da ada- lete başvurmamış. -Neden? GRAMBS - Çünkü fena halde utanmış. Benim do- ğup büyüdüğüm kent olan California'nın Oakland ken- tinde yakın zamana kadar bir köpeğin kaybolması, ai- le içi şiddete uğrayan kadından daha önemli sayılıyor- du. Anlayın. konunun ne kadarciddiye almmadığını... Şimdi ise artık çok ciddiye alınıyor. - Kadınlan aile içi şiddetten koruma hareketi ne za- man başladı? GRAMBS - Dünyada ilk kadın sığınma evleri 1975'te yapıldı. Aslında ilk hareketin başlangıç ülke- si tngiltere. İlk kadın sığınma evi orada kurulmuştu. Bir gecede ev kadın ve çocuklarla doldu. Düşünün, na- zik, kibar Îngilizler meğerse kanlannı hastanelik ede- ne kadar döverlermış.ABD'ye dönersek... Dediğim gi- bi aile içi şiddetle mücadele ülkemde 25 yıl önce baş- ladı. Bütün hızıyla da sürüyor. OJ. Simson duruşması aile içi şiddetin ne korkunç bir olay olduğunu insanla- ra bir kez daha gösterdi. - Aile içi şiddetin durdurulmasi için ne gibi çanşma- lar yapıyorsunuz? GRAMBS-Eskiden aile içi şiddete pasif kalınır, s- es çıkanlamazdı. Ama bugün bunun en küçük bir be- lirtisi görülse çok şiddetli tepkiler veriliyor. Bunun ön- lenmesine çalışılıyor. Dayak yiyen kadın fıkralanna rağbet edilmiyor. Böyle bir fikra anlatan olursa kına- nıyor. Aynca ünlü erkek sinema yıldızlanna, "Kadın dövmek çok çirkin ve nefret verici bir davranış" sözle- ri söyletiliyor. Bazılan televızyonlara çıkıp, "Benço- cukken annem babamdan dayakyerdi" dıye anlatıyor. Bö> lelikle de insanlarda belli bir bilinç oluşuyor. Şim- di çocuklara, hıç kimseye dayak atılmaması gerektiği öğretilecek olan bir eğıtim programı hazırlanıyor. Bu- rada bir nokta tespit ettik. Aile içi şiddet büyük ölçü- de kültür ve refah düzeyiyle ilgili. Parasal sorunlar, ge- çim sıkmtısı şiddet davranışlannı cesaretlendirebili- yor. Ama hep de böyle olur diye bir kural yok. Kendi ailemi hatırlıyorum. Annem de, babam da kültürlü, eğitim düzeyleri yüksek, ıyi para kazanan insanlardı. Ama annem her Allah'ın günü babamdan dayak yer- di. Zaten ben o nedenle bu işe girdım. Bu mücadeleyi veriyorum. Çocukluğumda babamm annemi dövme- sinden öylesine utanırdım ki sonunda, 17 yaşında psi- kolojik tedavı gördüm. - Feld, roDer tersine dönse. Diyelim ki kadın erkeği ber Allah'ın günü dövüyor. Bu tür olaylarla da ilgüeni- yor musunuz? GRAMBS- Aslında şiddet, dayak, fizik gücü kimin üstünse onun tarafından uygulanıyor. Erkek arkadaşı- nı, kocasını döven kadın yok değil. Ama erkeğin ka- dına uyguladığı şiddet kadar da yaygın değil. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerinde kadınlar aynmcılığın önlenmesini, daha çok söz hakkı ve siyasal katılım istedi 'Kötü smav veren kadnı siyasetçfler örnek ohııaıııah' • UNCHR Sosyal Servis Danışmaru Nemia Temporal, dünvadaki mültecilerin yüzde 80'ini kadın ve çocukların oluşturduğunu belirterek savaş, zulüm ve işkenceyle karşılaşan, eşlerini kaybeden kadınlann daha savunrnasız ve tehlikelere daha açık olduğuna dikkat çekti. ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kap- samında Ankara "da düzenle- nen etkinliklerce, "kötü sı- nav veren kadın sryasetçilerin gelecek kuşaklar için örnek annmaması" istendi Türk-tş Genel Başkanı Bayram Me- nü, "KadınıikincUınıfgöraı her türlü çag*ışı antayış, Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Cumhuriyeti» aydınlığı ile yok olmaya mahkûmdur" dedi. 142 yıl önce kadın işçile- rin "eşit işe eşit iicret, 8 saat- Mk işgünü" amacıyla başlat- tıklan mücadelenin dönüm noktası olan 8 Mart yüzyılın başında süreklil ık kazanarak "Dünya Emekçi Kadmlar Günü" olarak kabul edılmiş- ti. Yüzyılın son Dünya Ka- dmlar Günü, dün Türki- ye'nin çeşitli yerlerinde dü- zenlenen etkinjklerle kut- landı. Türk-lş'ir.düzenlediği tören, yurdun çeşitli yerlerin- den gelen kadın sendika üye- lerinin katılımıyla gerçekleş- tirildi. Türk-lş Genel Başka- nı Bayram Meral, kadınlann siyasette hak ettikleri yerde olmadığını belirterek "Ne ya- zık ki Atatürk'in kadmlâra bakışı günümüz siyasetçile- rinde eksik. Atatûrk. Avrupa ülkelerinin çoğandan önce kadınlanmıza seçme \e seçil- me hakkını venniştir. Ancak kadınlanmız siyasette hak et- tikleri yerde değidir" diye konuştu. Bazı kadın siyaset- çilerin kötü sınav verdiğini kaydeden Meral, "Bu kötü deneyim, kadınlanmızın bu alandaki yeteneklerine duyu- lan güveni sarsmamabdır"' dedi. Kadın, aile ve sosyal hiz- metlerden sonımlu Devlet Bakanı Hasan Gemici de bu- rada yaptığı konuşmada, Cumhuriyet döaeminde ya- pılan yeniliklerte kadınlann birçok hakka sahıp oldukla- nnı belirterek "Ancak Cum- huriyet öncesi ve sonrası ka- dınlann hakettikleri konum- da olduğunu söyfemek yanhş olur. Ülkemizde kadınjarm yüzde 72'si okur-yazar. İşgü- cüne kanhmı çok daha dü- şük,yüzde 252 onuunda" di- ye konuştu. ILO temsilcisi Gülay Aslantepc. "Kadın so- nınlan 8 Mart'ta düzentenen panelierie, konaşmalarla çö- zülmez. Kadın hakian veril- mezahnır. Bunun yolu da eğı- timden geçer" görüşünü dile getirdi. Çalışma ve Sosy al Güven- lik Bakanı HakanTartan ya- yımladığı iletide, kadınlann, diğer alanlarda olduğu gibi çalışma yaşammda da örgüt- lenmeleri ve sendikalar için- de etkin görevleralmalan ge- rektiğine inandığını belirtti. Tartan, bugünden itibarçn Iş- çi Sağlığı ve Iş Güvenliği Merkezi (İSGÛM) tarafın- dan Izmir, Manısa, Kocaeli, Zonguldak ve Boluda başla- tılacak sağlık ve güvenlik ta- ramalannda çalışan kadınla- ra ağırlık verileceğini bildir- di. CHPGenel Başkanı Deniz Baykal. varolan tüm eksik- liklere karşın Türkiye'de ka- dın örgütlerinin giderek ço- ğaldığını ve güçlendiğini se- vtnerek izlediklerini belirtir- ken, kadınlann siyasette da- ha etkin olmasımn da temiz siyaset arayışlannın başanya ulaşmasında önemli rol oy- nayacağını vurguladı. Bay- kal, toplumsal yaşamdan kaynaklanan eşitsizlikler ve aynmcılığın sürdüğünü be- lirterek "Bu nedenle sorunia- ruı dile getirilmesinin ötesin- de. somut adımlann hızla arılmasına büyük ihtiyaç \ ar- dır. Me\cut tüm eşitsizlikleri ve aynmcıhklan ortadan kal- dırana kadar mücadeleyi sürdürmeBviz" dedi. DlSK Genel Başkanı RKJ- van Budak. Türkiye'de ka- dınlann kendilerini saran ge- leneksel anlayışın baskısı al- tında ezildiklerini belirterek. bu nedenle DlSK'in kadın- lann yaşamın hef alanında eşitlik, eşit ücret gibi istekle- rini her platformda destekle- diğini bildirdi. Türk Harb-fş Genel Baş- kanı tzzet Çetin, kadınlann gerek toplumsal ve ekono- mik olarak, gerekse yasal olarak eşitsizlikler içinde bu- lunduğunu söyledi. Çetin, kadınlann karşı karşıya kal- dığı sorunlar dikkate alınma- dan ülkenin gelişmesi ve iler- lemesinin mümkün olmaya- cağını söyledi. Enerji-Yapı Yol Sen Genel Sekreteri Bedri Tekin, Koca- eli'de kadınlann tek kişilik hücrelerde kadınlar gününü kutladığını belirterek u Gö- zaltılar örgütlenmeye, hak aramaya. demoknarik tepki- ye gözdağıdır. Bu gözdağlan bizleri örgütlenme isteğin- den, hak arama isteğinden, haksızhklara tepki gösterme isteğinden alıkoyamayacak- ür" dedi. Birleşmiş Milletler Mülte- ciler Yüksek Bürosu da (UNCHR) özel bir toplantı düzenledi. Mültecilik başvu- rusunda bulunan ve toplantı- ya katılan tüm kadınlara UNCHR görevlileri tarafın- dan menekşe armağan edildi. UNCHR Sosyal Servis Da- nışmanı Nemia Temporal, dünyadaki mültecilerin yüz- de 80"ini kadın ve çocuklann oluşturduğunu belirterek sa- vaş, zulüm ve işkenceyle kar- şılaşan. eşlerini kaybeden ka- dınlann daha savunmasız ve tehlikelere daha açık olduğu- na dikkat çekti. Temporal, kadın mültecilerin, kadın ol- maktan kaynaklanan sorun- lanna bir de mültecilik soru- nun eklendiğine işaret eder- ken, zaten az sayıda olan er- keklere oranla çok büyük sorunlarla karşılaştıklannı söyledi. IZMİR 4 75. yılda kadmlar için tarih yazmış olacağız' Güneydogu'da kadın ohnak zor..Yaşamın bütün \ükü Cüncy dogu'nun kentlerinde de köyierinde de kadmın siründa. Aile pbuıiaına- smdan habersiz çocuk doğuran. tarlada çalışan. dayak yhen >e dahası acıması/ törelerin kurbanı olanlar da onlar...DİE ve GAP Kal- kınma İdaresi'nin yaptığı araşürmalar Güneydoğu kadınının içinde bulunduğu trajik durunıu ortaya koyuyor. Okuma bilmeycn, hor- lanan, mal gibi alırup saülan kadınlan.. GAP Kalkınma İdaresi tüm bu olumsu/Juklan silnıek için Güncydoğu'nun çeşitli kentlerinde Çok Amaçlı Tophım Merkezleri'ni (ÇATOM) hizmete soktu. Gfineydoğulu kadın işte bu merkederde kendini tanımaya çahşıyor. TürkKadınlan Birliği Trabzon 'da toplandı Yurt HaberteriServisi- Dünya Kadınlar Gü- nü nedeniyle çeşitli kentlerde etkinlikler dü- zenlendi. Zonguldak'ta Emekçi Kadmlar Plat- formu'nun bildirisini dağıtan iki kişi tutuklan- dı. Dünya Kadmlar Günü, Türk Kadınlar Bir- liği tarafindan, yurdun dört bir yanından gelen kadın derneklerinin temsücilerinin katıhmiyla Trabzon'da kutlandı. Yaklaşık 250 kadmdan oluşan grup. Trabzon'da Atatürk Arutı önünde toptanarak saygı duruşunda bulundu, îstiklat Marşı okundu. Burada Türk Kadınlar Birliği adına yapılan açıklamada şu görüşlere yer ve- rildi: "ToptamunyansuutemsUedenbi/kadın- lann çagdaş haklannın havatageçirilmesi gere- ğmmdahada artnğıgünümüzde.8Martiarm kutlanmaa daha önemli bir hak gelmiştir. Uhı önder Atatürk 'ün kadmlarunız için öngördüğü reformlar doğrultusunda, O'nun çizdiği yoUa yürüy üp. O'nun gösterdigi hedefe uiaşmak az- miveçabası içindeyiz. Bizkadmlarbugün,dün- den daha çok söz hakkı istiyoruz. Siyasal kao- lım Btiyoruz. Emeğimizin değeri bilinsin istiyo- ruz." Törene katılan Milli Savunma Bakanı Hik- met Sami Türk'ün eşi Fatma Türk de gazete- cılere. bütün Türk kadınlannı. haklanna sahip çıkmaya çağırarak, "DSPolarak kadınlara hak ettikleri söz hakkını veren partiyiz. Bunu daha da geüstireceğiz'' dedi. Kadınlar daha sonra büyük bir Türk Bayrağı açarak toplu halde Kahramanmaraş Caddesi'nde bulunan Üreten Kadın Evi'ne kadaryürüdüler. Yürüyüş sırasın- da Dağ Başını Duman Almış ve Onuncu Yıl Marşı'nı söylediler. Türk Kadınlar Birliği üye- leri bugün Trabzon Kapalı Cezaevi ile Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesi'ndeki kadınlan ziyaret edecekler. Zonguldak'ta Emekçi Ka- dınlar Platformu'nun Dünya Kadınlar Günü ekinliklerinin yer aldıgı davetiyelerini dağıtan Aliye Uzunovab (Öfreünen), Metin Özevlîk, Vavuz Aydm, Mustafa Bacı, Necdet Ozsaygın (TTK işçisı), Şfikran Sümer(İHD üyesı), Atil- la Kaya (Çağdas, Hasad Derneği üyesi), Nazh Hediye Bahadır (SSK hemşiresi) ve Ali Erdaş polıs tarafından gözaltma alındılar. Mahkeme- ye çıkartılan sanıklardan Nazlı Hediye Baha- dır ile Ali Erdaş davetiyelerde yer alan "Wre- nişgfilü asb sotanayacak" sözlerinden ötürü tu- tuklandı. Antalya'da. Yerel Gündem 21 Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri basm toplantı- sı düzenlediler. Toplantıda kadın meclisi adına okunan bildiride, kadınlann her alanda erkek- lerle eşit olmalannın gerektiği vurgulanarak, ''kadını yalnızca oy potansiyeli, vftrin süsü veba- samak olarak gören zihnivetin >ıkdması gerek- tig" belirnldi. tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - "8 Mart Dünya Kadınlar Günü"nde Iz- mir'de de çeşitli etkinlikler düzenlendi. Oz lplik-lş Sen- dikası tzmir Şubesi Başkanı Sabriye Bereket kadın işçi- lere, sendikalarda daha aktif görev almalan konusunda çağnda bulundu. Kadın Adaylan Destekle- me ve Eğitme Derneği Iz- mir Şubesi'nce (KA-DER) dün saat 10.00'da Cumhuri- yet Alanı'nda bir toplantı düzenlendi. Atatürk Anı- tı'na çelenk konulması ve saygı duruşundan sonra ya- pılan açıklamada, 8 Mart'ın, yalnızca bir kutlama günü değil, kadının 2000 yılmın eşiğinde geldiği noktayı sor- gulama, değerlendirme ve kadınlar arası dayanışmayı güçlendirme günü olduğu vurgulandı. KA-DER tara- fından bu seçimlerde genel ve yerel meclislerde daha çok kadın görme isteminin dile getirildiği belirtilen açıklamada, "Eğer 20-25 ka- dın parlamentoya girebilse böe, CumhurivetimLrin 75. yılında kadınlar için tarih yazmış olacağız" denildi. Açıklamada şu görüşlere y- erverildi: "Biz bihyonız ki kadmın olduğu yerde banş, sevgi, hoşgörü vannr, emek ve demokrasa vanhr. Biz ka- dınlar, yaşamın kalitesini yükseltmek için %anz. Bu ne- denlede yaşamın her alanın- da ve politikada \ar ohnak istiytmız. Bugün temiz Mec- lis, temiz siyaset için sadece kadınlann değil, kirii olma- yan, çeteye, mafy aya bulaş- manuş, kadmasaygdı, kadın sorunlanna duyarlı erkek adaylann da parlamentoya taşmması yurttaş olarak he- pimizin görevidir. Mecliste ve siyasette kirlenmeyi önle- yebi'ldiğhniz sürece Türki- ye'de demokrasi gelişecek- ıır*Sağhk ve Sosyal ^ Emekçileri Sendikası Izmir Şubesi'nin (SES) örgütlü bulunduğu SSK Tepecik ve Bozyaka hastaneleri ile DEU Tıp Fakültesi Hastane- si'nde de çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Karşıyaka Belediyesi'nce Şefkat İşle- gen'in özgün baskı resim sergisi, Ziya Gökalp Sanat ve Kültür Sarayı'nda açıldı. Türkiye Çocuklara Yeni- den Özgürlük Vakfı Izmir Şubesi ile DEÜ Devlet Kon- servatuvan'nın ortaklaşa düzenlediği "Anne-Çocuk- Suç" başlıklı etkinlik Saban- cı Kültür Merkezi'nde ya- pıldı. Etkinliğe, tzmir Mil- leu-ekili Hasan Denizkurdu, SODEV'den Hüseyin Çor- lu, Karşıyaka Milli Eğitim Müdürü Erdal Türker, Psi- kiyatrist Hüsnü Uçar ve es- ki bir mahkûm katıldılar. ANAP Balçova Kadın Komisyonu üyeleri, yurttaş- lara çiçek dağıttı ve Balço- va Belediyesi önündeki Ata- türk Büstü'ne çelenk bırak- tılar. Ege Üniversitesi Fen Fa- kültesi Konferans Salo- nu'nda insan hakian ve de- mokratik toplum çerçeve- sinde kadının konumunu in- celemek amacıyla bir panel gerçekleştirildi. TMMOB Makina Mü- hendisleri Odası tzmir Şu- besi ve Bornova Belediye- si'nin işbirliğiyle Türk Sa- nat Müziği alanında önemli eserler vermiş kadın beste- kârlan anma etkinliği ger- çekleştirildi. Ş1FI&.NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR Hürriyet gazetesinin dünkü manşe- ti "İşte devletin gücü" sözcüklerinden oluşuyor. Bu manşetin hemen altında bir başka başlık, haberi tamamlıyor: "Ecevit: Türk devleti güçlü." Manşet haberın altındaki sp>otta ise şunlar yer alıyor: "Yıllardır Türkiye 'nin başına be- la olan Apo'yu Kenya'da yakalayıp getiren devlet, Çankırı'yı kana boya- yan bombacılan da 48 saat geçme- den yakalamayı başardı." Devletin bu gücünü görünce, bir- den en değerli aydınlarımızın katillen- nin neden yakalanamadığı sorusu ak- la geliyor. Her şeye kadır "güçlü dev- letimiz" ne hikmetse bu önemli cina- yetlerin hiçbirinin katilini yakalayamı- yor. Yakaladığını ise yargılayıp ceza- landıramıyor. Hürriyet gazetesinin manşetinin altında tek sütunluk haber zaten bu gerçeği kafamıza vuruyor: "Gazefec; katilleri neden yakalanmı- yor?" Bu haberın iç sayfalardaki başlık ve spotlarında şunlar yer alıyor "Çeteler 'Türk Devletinin Gücü' çökertildi... Apo bile yakalandı ama... Gazeteci vuran eller kınlmıyor. Abdi Ipekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu... Uçü de_ Türk basınının güzide kale- miydi. Ûçûne de kıydılar. Katilleri hâ- lâ ortada yok. İnsan sormadan edemi- yor: 'Çeteleri çökerten, Apo'yu bile ya- kalayan devlet, gazetecilerin katilleri- nı neden yakalayamıyor?' Aslında da- ha kahredicıbirsoru da var kafalarda: 'Acaba devlet bunlan isteyerek mi ya- kalamıyor?" Hürriyet'in "Devlet isteyerek miya- kalamıyor" sorusu dogru. Ancak şu- nu da eklemek gerekiyor; katilleri ya- kalanıp cezalandınlmayanlar, yalnızca gazetecıler değil. Bu ülkenin en de- öerli savcılarından Doğan Öz'ün, Adana'dateröre karşı canını dışineta- karak mücadele ederken öldürülen Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul un, DlSK Genel Başkanı Kemal Türk- ler'in, Profesör Cavit Orhan Tûten- gil'in katiHeri de yakalanamadı. Yaka- lananlar ise bir şekilde ya beraat etti- rildiler ya da serbest bırakıldılar. "Devletin gücü" nedense iş ülkücü cinayetlerine gelince çaptan düşüve- riyor Dünyanın öbür ucundan Oca- lan'ı yakalayıp getinyor. ama kendi gö- revlısi olarak çalışan Yeşil'i bir türlü bulup yakalayamıyor. Ipekçi cinayeti, azmettiricileri dışında tamamen aydın- lanmış durumda. Ama cezaevinde tek kişi bile yok. O zaman "devletin o kar- şı konulamaz gücü" buraya neden uzanamıyor? Tetikçileri cezalandırsa, acaba azmettiricileri ele verirler diye mi korkuluyor? Yoksa devletin buraya uzanan gücüyle bu cinayet arasında bir ortaklık mı var? Aslında buradakı sorulardaki yan- lışlık, "devletin gücü "nün dogru sap- tanmamasıyla, yani içeriğiyle ilgili. Bu "devletin gücü" 1940'lardan bu yana hep sağcılardan ve demokrasi dışı güçlerden yana oldu. Bu ülkede faşi- zan her askeri darbe, sağcıların des- teği ve o çok sözü edilen "devletin gü- cü " harekete geçirilerek gerçekleştiril- di. Yani bu ülkede devlet her zaman muhalif güçlere karsı "güçlü" oldu. A- ma ış, sosyalist 7 TIP'Iİ genci öldüren Haluk Kırcı'nın ıfadesini almaya ge- lince, onu tutuklamaya gelince, "dev- letin gücü" uçup gitti. "Devletin gücü"; Abdi Ipekçi'nin ka- tili Mehmet Ali Ağca'yı Maltepe As- keri Cezaevi'nde tutmaya, cinayetin tek tanığını korumaya yetmedi. Aynı "devletin gücü" Doğan Öz cınayetini bütün açıklığıyla itiraf eden Ibrahim Çiftçi'nın mahkûm edılmesini sağla- maya da yetmedi. "Devletin gücü" Çıftçi'ye devlet ihaleleri vermeyi de ih- mal etmedi. "Devletin gücü" Muzaf- fer Erdost'u bir kitap yazdığı için, "bö- lücülükten" mahkûm etmeyi başanr- ken(!), Teğrnen Dr. Necdet Güçlü'nün katili eski Ülkü Ocakları Genel Başka- nı İbrahim Doğan'ı daTBMM'yedok- tor olarak atamaktan çekinmedi. "Devletin gücü"; Tuğgeneral Veli Küçük ün. Abdullah ÇarJı ile o kadar sık neler konuştuğunu ve neden ko- nuştuğunu birtürlü çozemedi, ama bir konuşması yüzünden Eşber Yağ- murdereli yı 22 yıl içerıde yatırmak için hapse atmaya yerti. Nedense "devletin gücü" arttıkça, demokrasi- nin, özgürlüklerin vegelirdağılımında adaletin gücü azalıyor. Belki de "dev- let güçlü" olduğu için, gazeteci katil- lerinin peşine kimse düşemiyor. Dev- let, demokrat olsa, şeffaf olsa Ipek- çi'nin de, Emeç'in de, Mumcu'nun da katili daha kolay yakalanmaz mıydı? Çağdaş ve demokratik olmayan bir devletin güçlü olması bir sağlık işareti mi? Günümüz dünyasında güçlü ola- bileceği ne kadar gerçekçi?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear