Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 1999 SALI
HABERLER
DUTVYADA BUGUN
ALt SİRMEN
Guçlu mu, Guçsuz mu?
Çankın Valisi Ayhan Çevik'e suikast düzenle-
yen ve kenti kana bulayarak öğrenci, koruma, iş-
çi, dört vatandaşımızın ölümüne neden olan 7İK-
KO militanı Kemal Ertürk, 48 saat gibi kısa birsü-
re içinde yakalandı. Kuşkusuz bu başarılarından
dolayı güvenlik güçlerini kutlamamız gerek.
Suçlulann hızla yakalanmalarının vatandaşta,
çok gerekli olan güven duygusunu yarattığı, yad-
sınamaz bir gerçektir.
Ancak, medyada kimi zaman olayların abartıl-
dığını görüyoruz. Bir tek olaydan yola çıkarak, dev-
letin gücünü abartmanın bizi yanlış noktalara sü-
rükleyeceğinden korkanm.
Evet, "Kemal ve Bülent Ertürk'ün yakalanma-
lanyla, devlet, gücünü göstermiştir" demek yan-
lış bir yargı oluyor. Çünkü devletin gücü münferit
olaylarda ortaya çıkıp, sonra sabun köpüğü gibi
sönen birgüçdeğildir, olmamalıdırda. Devletin gü-
cünün, suçlan caydırıcı otması içın, süreklilik nrte-
liğine sahip bulunması gerekiyor.
Ama ne yazık ki, Türkiye'de tanık olduğumuz o-
lay bu değil. Apo'yu Kenya'dan, yakalayıp getiren
de devlet. Kendi hapishanesinde bujunan ve çok
önemli açıklamalaryapacağı bifinen ÖzdemirSa-
bancı'nın katilinin, kendi gözetimi ve koruması al-
tında öldürülmesini, bir başka deyişle susturul-
masını çaresiz seyreden de bu devlet.
TlKKO'cu militanlan yakalayan da bu devlet,
hapishanelerine egemen olamayan da bu devlet.
Bugün Türkiye'nin hapishaneleri, başta Sağmal-
cılar olmak üzere, ister adi olsun, ister güya siya-
si, ama aslında terörist suç örgütleri için kurtanl-
mış bölgelerdir.
Sağmalcılar Ceza ve Tutukevi'nde 1983 ile 1986
arasında küçük bir fasıla ile hemen hemen 2.5 yıl
geçirdim. O zamanlar Sağmalcılar'da kuş uçmu-
yordu.
Kuşkusuz, 12 Eylül döneminin hapishanelerini
ve bilinen işkencelerıni savunmak hiçbir ızan sa-
hibine yakışmaz. Benim de öyle bir niyetim olma-
dığını okurlar bilirler.
Ancak, rejimin bir alıp veremediği olmadığı adi
suçlular koğuşunda da işkence yoktu, ama bu-
günkü gibi laçkalık da. Çoğu zaman, hapishane-
deki komutandan kaynaklandığı söylenen (her za-
man öyle miydi, onu da bilmenin zor olduğunu, ha-
.pishane dalaverelerini yakından görmüş olanlar
kolayca anlayacaklardır) baskılar, olmaması gere-
ken kısıtlamalar, hepimiz tarafından hep dile geti-
rildi.
Ama sanıyorum ki, o gün ile bugün arasında, bir
orta yol bulunabilirdi. Scvil yönetime geçiş demek,
o dönemde olmaması gereken baskılann kaldınl-
ması demektir. Yoksa, her şeyin laçkalaşması de-
ğil-
Konuyu açmak için bir varsayımdan yola çıka-
lım: "Acaba biryakın dostun Sağmalcılar'da yat-
mak durumunda olsa, o günün koşullannı mı yeğ-
lersin, bugünün koşullarını mı" derseniz, Eğer
ikisi arasında birüçüncü seçenek yoksa, o günün
koşullarını yeğlerim, hiç değilse yaşamının güven-
csdeotduğunu bifirim. Kaldı ki, bugün de hapis-
ttanede terdrtst örgütterin, mafyarun kendi baskı-
sı egemendir" yanıtını veririm.
: ıGöriiyorsurkJz, zaman zaman gücünü gösteren
devletin güçsüzlüğü, insanlan zaman zaman kırk
katır ile kırk satır arasında seçim yapmak zorun-
da bırakıyor.
Bu durumda bir kalemde "işte devletin gücü"
diyeceğimiz yerde, istediği zaman güçlü olabilen
devletin, zaman zaman, hatta çoğunlukla neden
güçsüzlüğe duçar olduğunu kendimizesormamız
ve ona göre gerekli tanılan koyup, devletin gücü-
nü, demokrasiyle bağdaşmayan aşırılıklarını tör-
püleyerek sürekli hale getirmeye çalışmamız ge-
rek.
Asıl sorulması gereken soru, istediğinde gücü-
nü kullanan devletin bu niteliğini demokrasi dışı-
na saptıran, sonra da zaafa uğratanlann hangi et-
kenler, hangi gruplar, hangi kişiler olduğudur.
Gazeteci Feridun
Evrenosoğlu öldü
• Gazetemizin eski Bursa temsilcisi
Evrenosoğlu geçirdiği mide kanamasının
ardından kaldınldığı hastanede bütün çabalara
karşın kurtulamadı. Evrenosoğlu'nun cenazesi,
bugün Bursa Yeşil Camii'nde kılınacak öğle
namazından sonra Emirsultan Mezarlığı'na
deftıedilecek.
BURSA (Cumhuriyet) -
Gazetemiz eski Bursa
temsilcisi, emekli
gazeteci Feridun
Evrenosoğlu vefat etti.
Önceki akşam evinde
geçirdiği mide
kanamasının ardından
SSK Bursa
Hastanesi'ne kaldınlan,
ağırlaşması üzerine
oradan da Uludağ
Üniversitesi Tıp
Fakültesi Yoğun Bakım
Servisi'ne nakledilen
Evrenosoğlu, tiim
müdahalelere karşın
kurtanlamadı.
24Kasım 1931
tarihinde Bursa'da
doğan Feridun
Evrenosoğlu, Bursa
basınının duayeniydi.
1968-1982 yıllan
arasında gazetemizin
Bursa temsilciliğini de
yapan Feridun
Evrenosoğlu, dürüst
gazetecilik ilkelerinden
ödün vermeyen,
mesleğe çok sayıda
gazeteci yetiştiren bir
ustaydı.
Evrenosoğlu'nun
cenazesi, bugün Bursa
Yeşil Camii'nde
kılınacak öğle
namazından sonra
Emirsultan
Mezarlığı'na
deftıedilecek.
Evrenosoğlu, Osmanlı
devletinin kuruluş ve
yükseliş dönemlerinde
önemli hizmetlerde
bulunan
Evrenosoğullan
soyundan. Babası
Selanik, annesi Vbdina
doğumlu olan
Evrenosoğlu'nun ailesi
Balkan Savaşf ndan
sonra göç ederek
Bursa'yayerleşti.
Basın mesleğine
1950'deAnt
gazetesinde başlayan
Feridun Evrenosoğlu,
195rdeHâkimiyet'e
sekreter yardımcısı
olarakgirdi ve birsüre
sonra sekreter oldu.
1969'adeğinbu
gazetede görev yaptı.
1955-1960 yıllan
arasında Bursa
Gazeteciler
Cemiyeti'nin ve
Gazeteciler Sendikası
Bursa Şubesi'nin
yönetim kurullannda
bulundu. 1971'de
Milliyet gazetesine
geçti. 1973'edeğin
muhabir ve haber
müdürü olarak
çalıştı. 1973'te Bursa'da
ilk kez ofset tekniğine
geçişi gerçekleştiren
Bursa Hâkimiyet'in
yayın hazırlıklanna
katıldı ve 1974'ten
emekliye aynldığı 1982
yılına değin gazetenin
haber müdürlüğünü
ustlendi.
Bağımsız Zonguldak milletvekili bu kez aday olmadı ama politikadan da kopamadı
Miimtaz Soysal: Siyasette varım
IŞIK KANSU
ANKARA - Bağımsız Zonguldak
Milletvekili Prof. Dr. Mümtaz
Soysal' ın yazdığı "Çüriiyüşten
Dirilişe" adlı kitapçık yann
gazetemiz Cumhuriyet ile birlikte
okuyuculanmıza ulaştınlacak.
Prof. Dr. Soysal, u
muttak takütçitik"
yüzünden. 15-20 yıl öncesine göre
Türkiye'de daha dengesiz,
güvencesız, heyecansız, yoksulu
daha yoksul, zengini de başını almış
giden bir toplum yaratıldığını
belırterek "Kitapçığın bütününden
çıkan hava, bu dengesiziiğe karşı bir
feyan" dedi. Siyasette var olduğunu
dile getiren Soysal, "Eğer khapçıkta
önerdiğim tutumlan benimseyen
partiler olursa. bunlann
çalışmalannda etkili olmaya ve
gerekirse siyasal kuruluş olarak da
bu diişüncelerin Türkiye'nin
gerçeğine yansımasını sağlamaya
• Eğer önerdiğim tutumlan benimseyen partiler olursa, bunlann çalışmalannda
etkili olmaya ve gerekirse siyasal kuruluş olarak da bu diişüncelerin Türkiye'nin
gerçeğine yansımasını sağlamaya çalışacağım.
'7"
f
ürkiye'de çok yanlış
1 olan bir gidiş var. Bu
yanlışın düzelmesi için
Cumhuriyetin başlangıç
ilkelerinden hız alan bir
sol yaklaşım beklentisinin
olması gerekir ve bu
beklenti var.
çaüşacağun" diye konuştu.
Prof Dr. Mümtaz Soysal.
"Çürüyüşten Dirilişe" adlı
kitapçığına ilişkin sorulanmıza şu
yanıtlan verdi:
- Uzun süredir, siyasette nasıl bir rota
tutturacağınız yolundaki sorulara
"Az sonra'" yanıtını verhordunuz.
"Çürüyüşten Dirilişe" adlı kitabınız,
"az sonra"nın ilk başlangıcı mı?
SOYSAL - Az sonra geliyor.
Önümüzde seçim var. Seçimin
sonuçlanna bakacağız. Seçimin
sonuçlan, sanıyorum Türkiye'de asıl
yapılması gerekenler açısından pek
umut venci olmayacak. Cünkü, bu
seçimde Türkiye'nin koşullan
açısından çok iddialı bir solun
olması gerekirdi. Ama, öyle bir sol
görmüyorum. Başta Meclis'te grubu
olan iki sol parti ile diğer küçük
oluşumlar halinde seçime giren
partilere baktığımızda, partilerin
büyüklüğu ile iddianın solluğu
arasında ters bir orantı gözüküyor.
Oysa, hem sol oluş hem de iddia
büyük olmalıydı. Türkiye'de çok
yanlış olan bir gidiş var. Bu yanlışın
düzelmesi için Cumhuriyetin
başlangıç ilkelerinden hız alan bir
sol yaklaşım beklentisinin olması
gerekir ve bu beklenti var. Bu açıdan
en önemli ölçüt, Türkiye'ye dıştan
kabul ettirilmek istenen ekonomik
politikalar konusundaki direniş ya da
boyun eğiştir. Bunlann içinde de en
belirgin konu, özelleştirmedir.
Özelleştirme yalnız başına ele
alınmamalı. Onun arkasında.
Cumhuriyet devriminin
köktenciliğini ortadan kaldırmak ve
Türkiye'yi sıradan ikinci sınıf bir
devlet haline getirmek amacını
güden küreselleşmenin temel
felsefesi yatıyor. Oysa, özlenen bu
değil. Bizim kuşağımıza verilen
eğitim, dünyadaki gidişe körü
körüne uymak değil. bu gidiş
karşısında aklı kullanarak, çağdaş
uygarlığın üstüne çıkabilmeyi
amaçlıyordu. Aşağı yukan yanm
yüzyıldır bu amaç. heyecan
kayboldu. Onun yerine, bizden çok
daha etkili devletlerin ortaya
koyduklan siyasal ve sosyal
yaklaşımlara uymak biçiminde bir
tutum ortaya çıktı. Hazırladığım
kitapçıkta, bu tutumun değişmesi
gerektiğini ve asıl vurgulanması
gerekli olanın bu gidiş karşısında
düşünce bağımsızlığı olduğunu
göstermeye çalışıyorum.
- Kitapçıkta "işe doğru ilkelerie
başlamak gerektiğini" belirtiyor ve
bir ilkeler bütünü sıralıvorsunuz.
Bütün bunlar, yeni bir siyasi
hareketin ipucu mu?
SOYSAL- Tabii onun ipucu. Ama,
yeni bir siyasi hareket deyince
hemen akla gelen, yeni bir siyasi
parti kurmak olabilir. Oysa, bugünkü
siyasal yelpazede Meclis içinde ve
dışında sol etiket taşıyan, ilerici,
solcu, cumhuriyetçi olduğunu
söyleyen çeşitli partiler var.
Içlerinden bir teki ya da birkaçı
böyle bir harekete dönüşebilir.
Kitapçıkta ille de bir parti
kurulma&ifldan söz edilmiyor. Ama,
bütün öneriletıleri gerçekleştirecek
' olan partinin nasıl olması gerektiği^
ve bu partinin dayanması gereken
ilkelerinin neler olduğu
vurgulanmaya çalışılıyor. O ilkeler
bir çeşit program. Bu ilkelerin
hepsinin bütünüyle hemen
gerçekleşmesi düşünülemez. Ama,
bir ilkeyi benimsemişseniz. o andan
ıtibaren gelişen durumlar karşısında
aldığınız bütün tavırlarda o ilkelerin
yol gösterici olması gerekir.
Ömeğin, eğitim her aşamada parasız
ve kaliteli olmalıdır ya da sağlık
ticaret konusu yapılamaz, diyoruz.
Bunu söylediğiniz andan itibaren
bütün özel okullan, özel hastaneleri
kapatamazsanız. Büyük boşluklar
ortaya çıkar. Ama, bundan sonraki
davranışlarınızda kamusal. parasız,
herkese açık olanı teşvik etmek, onu
geliştirmek gerekir, diyorsunuzdur.
Buna karşılık, öbürlerini teşvik
etmemeniz, o yöne doğru gelişmenin
oimasını doğru bulmamanız gerekir.
ilkelerinden biri, eğer eğitimi. sağlığı
parasız yapmak ise başka bir ilke de
vergilendirme, sosyal adaleti göz
önünde bulundurmak; hızlı, planlı
kalkınmaya ağırlık vermek olabilir.
Bu açıdan bakıldtğında, ilkeler tek
başına pek anlam ifade etmeyebilir.
Hepsinin bir bütün olarak ele
alınması gerekir. Kitapçığm asıl
yaklaşımı da ilkeleri bir bütünlük
içinde gösterebilmek.
- Kitapçık, evrensel ilkeleri göz ardı
etmeden bir ulusal dirilişe çağn
niteiiği taşıyor. Bu ulusal çağnya,
yurttaşlann coşkuyla yığuısal
katdımı gerçekieşir mi sizce?
SOYSAL- Anlatılabilirse
gerçekieşir. Insanlanmız çok uzun
süredir, dıştan gelen ve içeriye de
arttınlarak medyaya egemen
olanlarca yansıtılan çok yoğun bir
bombardıman altında. Bombardıman
şöyle sunuluyor: Eğer çağdaş ve
dünyada başanlı olmak istiyorsanız,
genel rüzgâra uymanız gerekir.
Oysa, başımıza gelen ya da
başaramadığımız işlerden çoğu.
dünyanın gidişine uyumluluk
dolayısıyla oluyor. Uyumluluk her
zaman marifet değil. Bazen uyumsuz
olmak gerekir. Bu rüzgâr acaba
bizim gibi ülkeler için elverişli bir
rüzgâr mı?
Bunu bağımsız düşünebilmemiz
gerekiyor. Bakıyoruz. dünyanın bir
bölümü gitgide açılan bir uçurumun
dibinde kalıyor. Bütün gelişmeleri
f\ zelleştirmenin
LJ arkasında,
Cumhuriyet devriminin
köktenciliğini ortadan
kaldırmak ve Türkiye'yi
sıradan ikinci sınıf bir
devlet haline getirmek
amacı yatıyor.
evrensel doğrular olarak anlatan
bölüm de başını alıp gidiyor.
Türkiye, bu dengesiz dünyanın aşağı
yukan ortalannda bulunuyor.
Bir ikilem karşısında hissediyoruz
kendimizi: Ya uçurumun üstünde
bulunanlarla beraber gitmemiz
gerekiyor ya da ne yapalım onlara
uyamıyoruz, öyleyse altta kalalım.
Oysa böyle bir ikilem mutlaka doğru
değildir. Pekâlâ bizim kendi
koşullanmıza uygun, kendi
tarihimizden gelen bir yol
tutturmamız mümkündür.
Zaten biz başından beri böyle bir yol
tutturmaya çalışan toplumuz.
Şimdi yaratılan atmosfer, başlangıçta
tutturduğumuz yolu sağlam bir
biçimde izleyememiş olmaktan ileri
geliyor. Ancak, mutlaka 1930'lu
yıllardaki devletçi politikalar bugün
aynen tekrariansın. demiyoruz.
Onlarda düzeltmeler, yeni'
ayarlamalar yapılabilir, diyoruz.
Oysa, bugün söylenenler "Bütün
bunlar saçmavdı, yanlıştı. Bunlar
bırakılsın, hızla giden dünyanın
peşinden sürükleneüm" diye
özetlenebilir. Ben, bu söylenenin
yanlış olduğunu savunuyorum.
Sürülclenebiliriz, ama
sürüklendiğimiz zaman onlara
yetişmek çabası içinde aynen onlar
gibi yapmaya kapılıyoruz. Bu da
gitgide daha dengesiz, sağlıksız bir
toplum yaratıyor. Türkiye'de,
"mutlak taklitçilik, önümüze konan
modeli olduğu gibi kabuUenme"
tutkusu yüzünden 15-20 yıl öncesine
göre daha dengesiz, daha
güvencesiz, daha heyecansız; batısı,
doğusuna göre arayı daha fazla acan
bir toplum yarattık. Yoksulu
kendisini daha yoksul ve geride
kalmış hisseden; zengini de başını
almış giden bir toplum yarattık.
Kitapçığm bütününden çıkan hava,
bu dengesiziiğe karşı bir isyan.
Böylesine dengesizleşen bir toplum,
hep böyle gidemez.
Tehlikeler vardır ve bu tehlikeleri
patlamalara dönüştürmeden tekrar
aklımızı başımıza toplayıp stratejik
planlama gibi, eğitim, sağlık
kampanyası gibi alınacak önlemlerle
başlangıçtaki heyecanı yeniden
yakalamak gerekir.
Bu yapılabilir mi dendiğinde,
yapılabilir, ama çok büyük çaba
istiyor, diyorum. Onun için sırf
heyecan yaratmak biçiminde değil
de. bu heyecanın hangi doğru
ilkelere dayanılarak yaratılması
gerektiğini belirten bir biçimde çıkış
yapmayı tercih ettim.
Bir özlem var, fakat o özlem geriye
dönüş özlemi biçiminde olmamalı.
lleride erişilecek yeni hedefler
vardır, dememiz gerekiyor.
Ama. bu da galiba ancak dramatik
ortamlarda olabilir. Onun için seçim
sonrasınm Türkiyesi'ne bakmak
gerekiyor. Yani Türkiye, seçimden
bir umut ışığı çıkarabilecek mi?
Çıkmadığı zaman, işte başka bir
ışığı, umudu ortaya koymak
gerekiyor. Endişem şu: Seçimden
çok fazla bir köklü değişiklik
yaratmayan sonuçlar çıkacak. Kimi
partiler oy oranlannı belki bir-iki
puan arttırmış olacak, ama değişik
bir Türkiye çıkmayacak. işte, o
Türkiye'nin daha da çok
umutsuzluğa sürüklenmesi olasılığı
vardır. O umutsuzluğu giderecek,
"yaptlacakiar vardır, ilkeleri
şunlardır" diyen bir çalışmanın
ortaya konması gerekiyordu.
Kitapçığı biraz da o amaçla yazdım.
- Seçimlerde aday olmayacağınızı
duyurduğunuz açıklamanızda,
"Daha iyi siyaset yapmak için aday
olmayacağım^ demiştiniz.
Kitapçığınızda yer alan ilkelerin
yaşama geçmesi için önderlik
yapacak nusınız?
SOYSAL - Zonguldakta, kendi
seçim çevremde aday olmadığımı
açıklarken seçimde değilim, ama
siyasetteyim, demiştim.
Bu. bir havlu atma, siyasetten
vazgeçme değil. Tam tersine,
bugünkü koşullarda bu parti
yelpazesı içinde yer almayışım ya da
yer almak için getirilen
önerilere "Hayır" deyişim aslında
ndişem şu: Seçimde
çok fazla bir köklü
değişiklik olmayacak. Kimi
partiler oy oranlannı belki
bir-iki puan arttırmış olacak.
Türkiye'nin daha da çok
umutsuzluğa sürüklenmesi
olasılığı vardır.
daha sonra daha doğru siyaset
yapabilmek içindi. Onun için tam
tersine, vanm. Her zaman o^duğu; ;;_,-,-{
gibi vanm. Değişik bıçimlerde j r , m
şimdiye kadar bldüm. ' ' ^
Bundan sonra da değişik biçimde
vanm ve kitapçıkta ileriye
sürdüklerimin gerçekleşmesi için
etkinlik, faaliyet göstermeye, yazıp
çizmeye, düşünmeye, o
düşüncelerimi açıklamaya,
kamuoyunu etkileme yollannı
kullanmaya devam edeceğim.
Bugünkü politikalanrı yanlışlığını
ortaya koymaya ve yanlışlan
düzeltmeye yönelik kurulmuş olan
Kamu lşletmeciliğini
Geliştirme Merkezi Vakfı'ndaki
(KtGEM) çalışmama devam
edeceğim. Eğer önerdiğim tutumlan
benimseyen partiler olursa,
bunlann çalışmalannda etkili
olmaya ve gerekirse siyasal kuruluş
olarak da bu diişüncelerin
Türkiye'nin gerçeğine yansımasını
sağlamaya çalışacağım.
FP'de belediye destekli siyaset
• Seçim yasaklan
kapsamına girmesine
karşın FP'nin lstanbul
milletvekili adaylan ile
lstanbul büyükşehir ve ilçe
belediye başkan adaylan,
büyükşehir belediyesine
ait Florya Sosyal
Tesisleri'nde başına
tanıtıldı.
lstanbul Haber Senisi - Seçim
yasaklan kapsamına girmesine
karşın FP'nin lstanbul milletveki-
li adaylan ile lstanbul büyükşehir
ve ilçe belediye başkan adaylan.
büyükşehirbelediyesine ait Florya
Sosyal Tesisleri'nde başına tanıtıl-
dı.
Tümüyle siyasi amaçlı olan top-
lantıya lstanbul Büyükşehir Bele-
diye Başkanı AliMüfitGürtuna ve
bazı ilçe belediye başkanlan ma-
kam araçlanyla geldiler. Toplantı
süresince belediye elemanı garson-
lar FP'lilere kahvaltı servisi yaptı.
FP'nin seçilme olasılığı bulunan
türbanlı milletvekili adayı Merve
Kavakçı. Meclis'e türbanlı girece-
ğini söyledi.
FP'nin lstanbul milletvekili ve
belediye başkan adaylan 1970'le-
rin ünlü topluluğu Boney M'in
"RaSputin" adlı parçasına uyarlan-
mış şarkı eşliğinde dün başına ta-
nıtıldı. FP Genel Başkan Yardım-
cısı Abdülkadir Aksu ile tüm aday-
lann katılımıyla başına kapalı ya-
pılan seçim çalışmasını da kapsa-
yan toplantı, "Seçimin Temel Hö-
kümleri veSeçmen Kütiikleri Hak-
kında Kanun"un açık hükmûne ve
Başbakanhk Genelgesi'ne karşın
belediye tesislerinde yapıldı. Ka-
mu kuruluşlan ile belediyelerin si-
Seçflme olasılığı bulunan türbanlı miUetvekUi adayı Merve Kavakçı, Meclis'e türbanlı gireceğini söyledi.
yasi partilere ve adaylara her türlü
yardımı yasaklayan söz konusu ka-
nunun 63. maddesinin b fıkrası
şöyle:
"Memur ve hizmetleriyle her
türlü araç gereç ve imkânlannı si-
yasi bir partinin veya adayının em-
rinde veya herhangi bir siyasi faali-
yette çalıştırmalan, kuUanmalan
veya kullandırmaları yasakhr."
Toplantıda basın mensuplannın
ilgi odağı olan türbanlı milletveki-
li adayı Merve Kavakçı, TBMM Iç-
tüzüğü'nün türbanı yasaklamadı-
ğını, bu nedenle seçilmesi duru-
munda Meclis'e türbanlı gideceği-
ni söyledi. Tüzük neyi öngörüyor-
sa o şekilde davranacağını vurgu-
layan Kavakçı. "TBMM Başkanı
içtüzük gereği türbanlı giremezsi-
niz, derse türbanınızj çıkanr mısı-
rnz" sorusunu yanıtlamadı.
lstanbul'da 73 birimdeki beledi-
ye başkan adaylan arasında kadm
adaylara yer vermeyen FP. lstanbul
birinci bölge 4. sırada Merve Ka-
vakçı'yı, 14. sırada İnci Beşoğ-
lu'nu, üçüncü bölge 3. sırada ise
gazeteci Nazlı llıcak'ı milletvekili
adayı gösterdi. FP'nin üç seçim
bölgesinde ilk 5*e giren milletveki-
li adaylan şöyle:
Birinci bölge: Aydın Menderes,
Sütevman Arif Emre, İrfan Gün-
dflz, Merve Ka>akçı, Ali Oğuz.
İkinci bölge: Nevzat Yalçıntaş,
Mustafa Baş, Ismail Kahraman,
MehmetAM Şahin, Hüseyin Kansu.
Oçüncü bölge: Abdülkadir Aksu,
Ali Coşkun, Nazlı Ilıcak,Azmi Ateş,
Mukadder Başeğmez.
Sultanbeyli belediye başkanlığı
sırasındaki laiklik karşıtı tutumu
tepki toplayan Ali Nabi Koçak bi-
rinci bölge 8. sıradan milletvekili
adayı oldu. Birinci bölge 7. sıradan
aday gösterilen görme özürlü ve
Boğaziçi Üniversitesi lşletme Bö-
lümü mezunu Lokman Ayva da
FP'nin dikkat çeken adaylan ara-
sında bulunuyor.
Fazîlet Partisi
Ekonomik vaatle
oy isteyecek
ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - FP, seçim
bildirgesinde dar
gelirlileri hedef alan
ekonomik vaatlere yer
verdi. FP'nin vaatleri
arasında yoksullara
bedava ekmek
dağitılması ve işsizlere
banka kredisi de yer
alıyor.
FP'nin yenilenen
programının bir özeti
şeklindeki seçim
bildirgesinde ekonomik
konulara ağırlık verildı.
Bildirgeyi hazırlamadan
önce yaptırdığı
kamuoyu
yoklamalanndan, halkın
öncelikli sonınunun
geçim sıkıntısı ve
işsizlik olduğu
sonucunu elde eden FP,
bu konulara vurgu
yapmayı kararlaştırdı.
Özel bir ajans tarafından
hazırlanan bildirge
taslağıyla ilgili son sözü
FP Başkanlık Divanı
söyledi. Bildirgesinde -
gelir dağılımmdaki
adaletsizligin
giderilmesi ve
yolsuzluklann
önlenmesine yönelik
vaatlere de yer veren FP,
iktidara gelirse özellikle
iş çevrelerinin tepkisini
çeken yeni Vergi
Yasası'nı değiştirmek
için söz veriyor.
FP'nin iktidar vaatleri
arasında yoksullara her
gün 5 milyon bedava
ekmeğin dağıtılması,
işsiz vatandaşlara
işletme kredisi olarak
kullanılmak üzere 5
milyar liraya kadar
destek verilmesi ve bu
amaçla bir banka
kurulması da yer alıyor.
FP, seçim bildirgesinde
anayasada belirtilen
demokratik, laik, sosyal
hukuk devleti ilkelerine
uyulmasını sağlamaya
yönelik adımlann • , •..
atılacağı sözünü
verirken "bürokratik
değil demokratik devlet"
anlayışının ön planda
tutulacağına dikkat
çekti. 8 yılllık kesintisiz
temel eğitimle ilgili
eleştirilere de yer
verilen bildirgede,
eğitimde yeni bir
yapılanma
gereksiniminden söz
ediliyor. Bildirgede, ı
üniversitelerdeki
sorunlann büyük ölçüde
YÖK'ün yapısından
kaynaklandığı öne
sürülürken, YÖK
başkan ve üyelerinin
TBMM tarafından
seçilmesini sağlamaya
yönelik yasal
düzenlemelerin
gerçekleştirileceği
kaydedildi.