22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 MART 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER TYS'nin 11. genel kuruhı • tstanbul Haber Servisi - Türkiye Yazarlar Sendi'kasf nın (TYS) 11. olağan genel kurulunda yapılan seçtmlerde yönetim, disiplin ve denetleme kurullan beliriendi. Yönetim kurulu üyeliklerine Cengiz Bektaş. Kemal Özer, Bedrettın Aykın, Güngör Gençay, Şennur Sezer. Ayşe Kjlimci, Gülsüm Cengiz, Hasan Öztoprak ve Aydın Hatipoğlu seçildi BEKSAV'dan açddama • tstanbul Haber Servisi - Bilim, Eğıtım, Estetik, Sanat Araştırmalan Vakfı BEKSAVın yaptığı açıklamada "Vakfimız müzik grubu Vardiya Müzik Topluluğu'ndan Emine Kral. 'Tiyatro imge' oyunculanndan Nevim Doğan, Ember Yılmaz, Denız Salman, Yaşar Aktaş. BEKSAV Yönetim Kurulu üyesi Haydar Gök. Sinema Seksiyon Sorumlusu Sedat Yılmazla birlikte toplam 16 kişi gözaltına alınmıştır. Vakfımıza, yasadışı örgütlerle ilişkilendirmeye çahşan her türlü anlayışı ve uygulamayı şiddetle reddedivoruz" denildi. Yenimahalleye kadm aday I Haber Merkezi - Kartal Yenimahalle muhtar adayı . Yeşim Cam, göreve geldiğınde hiçbir zaman 9S*yat>t-<ikarlan ve yiJhıtmşenciIiği düşünmeden mahalleye hizmet •' edeceğini belirtti. 1963 lstanbul doğumlu ve iki - çocuk annesi olan Yeşim • Cam, yurttaşlara çağnda bulunarak "Nereden geldiğımizi değil, nerede yaşadığımızı düşünürek oylanmızı verelim'" dedi. otobusune saldırı • İstanbul Haber Servisi - Ümranıye Kazım Karabekir Mahallesi Atatürk Caddesi'nde sefetıni tamamlayarak garaja dönen belediye otobüsünü durduran yüzleri maskeli bir grup, siirücüvü silah tehdidiyle etkisız hale getirdikten sonra otobüse motofkokteyli attılar. Otobüs tatnamen yanarken saldırganlar polis gelmeden olay yerinden kaçtılar. Emiiönü'nde yangm: 1 ölü • tstanbul Haber Servisi - Eminönü Küçükpazar Küçükdolap Sokak 17 numarada bulunan 3 kath ahşap bir binamn ikinci katında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangm çıktı. Yangmın kısa sürede diğer katlara da sıçraması sonucu üçüncü katta alevler içinde kalan Şevki Zorlu (50) yanarak öldü. Yangın itfaiyenin müdahalesiyle çevredeki bınalara sıçramadan söndürüldü. Düzettme • 4Mart 1999Perşembe günü gazetemizde yayımlanan "Yûzyılın defınesi yurduna dönüyor' başlıklı haberimizde, Elmalı defînesinin geri verilmesine ilişkin törende VVTlKam Kock'a rozeti Türk büyükelçisi Baki tlkin değil, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürvekili Kenan Yurttagül takmıştır. Düzeltir, özür dileriz Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. CEMtL ÖZDEMİR Tüm Yargı-Sen Genel Başkanı Tekin Yıldız: Meslektaşlanmız çetelerin vereceği birkaç kuruşa muhtaç Cezaevlermemafya lıakim• Yıldız: Cezaevleri mafyaya cennet haline getirilmiş durumda. îskenderun ve Bayrampaşa'da 2 arkadaşımızı tabancayla ateş ederek katlettiler. İşlerinin bozulmaması için meslektaşlanmızı sürekli tehdit ediyorlar. Bizim 'paralı mahkûm' dediğimiz infaz koruma memurları kendini dahi koruyamıyor. •Çağdaş Hukukçular Deraeği (ÇHD) Genel Başkanı Murat Çelik ise devletin cezaevlerindeki sorunlan çözebilmesi için imza koyduğu uluslararası anlaşmalan yerine getirmesi gerektiğini söyledi. lstanbul Barosu Başkanvekili Osman Ergin ise cezaevlerinde insanca yaşama olanağmın bulunmadığmı söyledi. OZKAN GUVEN / ALPERTURGUT Tüm Yargı-Sen Genel Başkanı Tekin Yıidız, cezaevlerinde çalışan persone- lin çetelenn birkaç kuruşuna muhtaç hale geldiğini ileri sürdü. Çetelerin. uyuşturucu tacirlerinin \e mafya baba- lannın, cezaevlerini hâkimiyetleri altı- na aldıklannı söyleyen Y'ıldız. "Ceza- evleri çetelere cennet, siyasüere andan haline getirildr dedı. Çağdaş Hukuk- çular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı MuratÇelikde devletin cezaevlerinde- ki sorunlan çözebilmesi için imza koy- duğu uluslararası anlaşmalan yerine getirmesi gerektiğini söyledi. lstanbul Barosu Başkanvekili Osman Ergin ise cezaevlerinde insanca yaşama olana- ğının bulunmadığım öne sürerek "Ce- zaevine6ayhğuıa girmiş bile olsamzölü- nüzçıkabilir dedı. Tüm Yargı-Sen Ge- nel Başkanı Tekin Yıldız. "hiçbir gü- venceleri otanayan" ınfaz koruma me- murlannın organize suç örgütlerine tes- lim edildiğini belırterek sözlerini şöy- le sürdürdü: "Cezaevierinde 29 bin infaz koruma memuru görev yapryor. Tam 12 bin Id- şilik kadro açığı bulunuyor. Üstûne üst- lükAdalet Bakanlığı. infaz koruma me- murlannı adliyelerde sa\cılann em rin- de hizmetli olarak da çalışunyor. Polis ve askeriere verilen 5 yıllık fiöi hizmet tazminatını alamıyorlar. Boş yere işten atılıyoriar, iş güv enceleri yok. Ğünde 12 saatçahşan bir memurun eüneaydaor- talama 125 nıilyon lira geçiyor. Çetele- rin vereceği birkaç kuruşa muhtaç olan meslektaşlanmız var. Örgütlü okluğu- muz verlerde bunu kırdık. Ama insan- H u k u k c u l a r ı n c e z a e v c o z u m u 1 - înfaz sistemi değistirilmeli, siyasi- adli aynmı yapılmaksızın aynı infaz rejimi uygulanmalıdır. 2 - Tutukluların orîak ve tek tek savunmalarını hazırlavabilmesinin koşulları sağlanmalıcfır. 3 - Avukat gorüşlerindeki her türlü hsıtlama, dinlenme uygulamalanna son verilmeli, avukat göriişü uygun mekânlarda her zaman serbestçe yapüabilmelidir. Avukatın görüşecegi müvekkil sayısımn sımrlanmasından ya da ayrı ayrı görüştürülmesinden vazgeçilmelidir. 4 - Düşünee ve ifade özgürlüğünün temel gereği olarak tutuklu ve hükümlülerin her türlü yayını ve medyayı takip edebilme, yazı yazabüme olanakları ve gereçleri sağlanmahdır. 5 - Cezaevlerine hastaneler ve donanımh revirler açılmalı, diğer hastanelerde tutuklu koğuşları hazırlanmalıdır. 6 - Hasla tutttklulann tedavilerine bir an önce başlanmalıdır. 7 - Oda sistemi adı verilen hücre tipi cezaevleri (F tipi cezaevleri) açümamalıdır. 8 - Ceza İnfaz Yasası, Tüzüğü ve ilgili mevzııat tümden değiştirilmelidir. 9 - Cezaevlerini şehir dışma taşıyarak sorunlara çözüm yolu bıılunamaz. Baskı ve zor uygtılamalarından vazgeçilmelidir. 10 - Her tutuklu, davalanmn görüldüğü yerlere yakın cezaevlerine gönderilmelidir. 11 - Gerek anayasada tanınan hak ve özgürlüklere. gerekse imzalanan uluslararası anlaşmalara uygun hareket edümelidir. 12 - Mahkemeye gidiş-geliş sırasında ve sevklerde uygulanan şiddete son verilmelidir. 13 - Tutuklu ve hükümlü ailelerine yönelik güvenlik güçlerinin saldınları engellenmelidir. 14 - Dış güvenliği sağlayanjandarma, içeriye silah. uyuşturucu ve cep telefonu sokutmaması için cezaevi yöneticilerini de aramalıdır. 15 - Devlet, kişiliksizleştirme ve itirafçtlaştırma politikalanndan vazgeçmelidir. lar mecbur bırakılıyor." Cezaevlennin 70 yıldır aynı kanun- la yönetildiğmi söyleyen Yıldız. şunla- n söyledi: -Adalet bakanlanmn her değişimin- de cezaevlerine gönderilen genelgeler de değjşir. Eski Adalet Bakanı Şev ket Kazan döneminde 450 arkadaşımız sürgüne gönderildi. Cezaevleri çift baş- lıdır. İçerde infaz koruma memuru. dı- şandajandarma,bu böyleolmaz. L Ikü- cü mafya lideri Kürşat Y ılmaz ve uyuş- turucu mafyast başı Nejat Daş'ui jan- darmalaryardımrylakaçüğı ortava cık- ü. Cezaevlerine sokulan silah, uyuştu- rucu vecep telefonlanıu engellemek için Adalet Bakanlığı personeli olan 1. ve 2. müdürler ile jandarmalar da aranma- lıdır. Sıkı kontrollerden geçirilen infaz koruma memurlan cezaevine bir şey sokamayacağına göre mcydana gelen olaylardan cezaevi yöneticikrive dışgü- venlik sonımludur. Bir süre önce Bay- rampaşaCezaevi'ndebirjaıtdarma eri- ni aramak isteyen infaz koruma me- murlan dövüklü. Erin üzerinden uyuş- turucu çıkbğmı daha sonra öğrcndik." Yıldız. cezaevlennin, eroıncilenn. kokaincılerin ve çete liderlennın hâkı- miyetinde oiduğunu iddia etti. Yıldız. bu konuda şunlan söyledi. "Cezaevleri mafyaya cennet haline getirilmiş durumda. İskenderun ve Bayrampaşa'da 2 arkadaşımızı taban- cayla ateş ederek katlettiler. İşlerinin bozulmaması için meslektaşlanınızı sü- rekli tehdit ediyorlar. Bizim 'paralı mahkûm' dediğimiz infaz koruma me- murlan kendini dahi koruyamıyor. Si- yasi tutuklulardan. özellikle düşünee suçlulanndan yana hiçbir arkadaşımı- nıı sorunu vok. tnfaz koruma memur- lannı tehdit etmedikkri gibi anlayışh da davramyoriar. Siyasiler arada sıra- da rehin alma eylemleri yapıyorlar. ,\n- cak muhataplan meslektaşlanmız ol- madığı için infaz koruma memurlanna yönelik şiddete başv^ırmuyxtriarr ÇHD Genel Başkanı Murat Çelik ise cezaevlennin içler acısı bir durumda olduğunu, mafya liderlerinin cezaev- lerini "'beş.yıldızlıoter gibi kullandık- lannı söyledi. Çelik, çözümün devletin elinde olduğunu, uluslararası standart- lann uygulanması halinde cezaevlenn- deki sorunlann kalkacağını kaydede- rek şöyledevametti: "De\1etin, herkesin insanca yaşaya- bilmesinin koşullannısağlanıası gereki- yor. Cezaevlerinde, kendi kuğuşlanna kokoreç makinelerini dahi sokabüen, her türlü yaşamsal konforu paraylasağ- layabilen insanlarolduğu gibi bir ilaç ve- ya bir kitabı bileiçerisokamay an tutuk- lu ve hükümlüler var. İnsanlann ortak olarak rahat edebileceği ba/ı standart- lar var. Bu standartlar zaten belirlen- miştir. Örnegin tutuklu ve hükümlu- nünyaşadığı yerin büyüklüğü, pencere- lerin yüksekliği» Ancak Türkiye'de en temel sorunlar dahi sağlanamjyor." lstanbul Barosu Başkanvekili Os- man Ergin de devletin hukuka uygun, uluslararası standartlara sahip bir ceza- evi polıtikasının bulunmadığmı ileri sürdü. Ergin. u Alü ayuğına da olsa ce- zaevine girseniz ölünüz çikabflir" diye konuştu. Cezaevindeki tüm personelin iyi bir eğitimden geçirilmesinın zorunluİuğu- na dikkat çeken Ergin, şu görüşleri sa- vundu: "Mafya liderleri devletin gözû- nün içine baka baka içeriye silah,cep te- lefonu sokabiliyor. Ve devletin gözü önündedışandaki kanunsuzhıklan cep telefonlan ile yönetebiliyoriar. Devlet bunlan görmezlikten geliyor. Parası ol- mayan tutuklu ve hükümlülerin insan- cayaşama oianağı kısıtianıyor. Devletin, cezaevlerindeki sorunlan çözmesi için imza koyduğu uluslararası anlaşmala- ra uyması gerekiyor. l lu&lararası an- laşmalarda cezaevleriyle ilgili tüm çö- zümler ay nnülanna kadar verilmiştir. Bununla birlikte Türkiye'deki cezaev- lerinde görev yapan tüm personelin iyi bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor." Hürriyet gazetesinin yöneticisi veyazarı, 9yıl önce evinin önünde öldürülmüştü ÇetinEmeç veşoförü törenleanıklıtstanbul Haber Servisi - Hürriyet Gazetesı Yönetun Kurulu üyesı ve yazan Çetin Emeç ve şoforü Ali Sinan Ercan katledilişlennm 9. yıldönümünde mezarlan başında amldılar. TBMM Başkanı Hikmet Çetin yayımladığı anma mesajmda, Emeç'in basına kazandırdığı eserlerin ve değerlenn her zaman yaşayacagını ıfade ettı. Çetin Emeç'in Zincirlıkuyu Mezarlığı'nda bulunan kabri başındakı anma törenınde konuşan Hürriyet Gazetesi Genel Yaym Yönetmeni Ertuğrul Özkök. Türkıye'mn önemli günlerden geçtiğmi. Abdullah Ocalan'ın ve daha birçok çetecinin yakalandığını belirterek "Ancak Türk basınının katilleri yakalanmıyor" dedi. Uğur Mumcu, Abdi tpekçi ve Emeç cınayetlerinin hâlâ aydınlatılamadığını ifade eden Özkök "Türk basınına sadece maddi sakknlar değil, mesleğine yönelik başka saldınlar da var. Siyasetçiler kendi başansızhklannın gerekçesi olarak hep basını gösterir oldular" diye konuştu. Türkıye Gazeteciler Cemıyeti Başkan Yardımcısı ve gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç. Çetin Emeç'in babası Zinciriikuy u'daki anma törenine kaülan yegenleri, kabrine çiçekler bıraktılar. (HATİCE TUNCER) Selim Ragıp Emeç'm sahıbi olduğu Son Posta gazetesinde mesleğe başladığını ve gazetecilık ahlakını babasından aldığmı söyledi. Hayat ve Ses dergilerinden sonra Hürriyet gazetesinde çalıştıgı dönemlerde Emeç'le birlikte çalışma fırsatı bulduğunu ve örnek bir gazeteciyle birlikte çahşmaktan mutlu olduğunu anlatan Ennç bir anısını şöyle aktardı: "Çetin Emeç, gazeteciliği bir yaşam biçüni olarak aJgüanuşn. Knı Mehveş Emeç, 1984'te Türkryc'de ilk kc/ resital verecektL Resital 18.00'de başbyordu ve 1830'da hâlâ sayfa başındaydı." Emeç'in kızı Mehveş Emeç ise üzüntülerinin hiçbir zaman geçmediğini belirterek "Hiç bir zaman 'katillen yakalanırsa kendimi daha iyi hissederim' diye bir düsüncem olmadı" dedı. Okunan dualarla sona eren anma törenine eşı Bilge Emeç, kızı Mehveş Emeç, yakınlan, gazetecı arkadaşlan ve dostlan katıldı. Çetin Emeç'e yapılan suikastta hayatını kaybeden şoforü Ali Sınan Ercan da Karacaahmet'teki mezan başında düzenlenen törenle anıldı. TBMM Başkanı Çetin de yayımladığı mesajda Emeç'ı saygı ve sevgi ile andığını belirterek "Gazetecilik anlayışı, eserleri ve basınımıza kazandırdığı değerler ile ulusumuzun gönlündeki yerini daima koruyacakur" dedi.Çetin Emeç, 7 Mart 1990 günü Suadıye'deki evinin önünde maskeli iki kişınin saldınsı sonucu yaşamını yitirmişti Olayda Emeç'in şoförü Ali Sinan Ercan da ölmüştü. Olayla ilgili olarak tslami Hareket Orgütü lideri İrfan Çağna ve arkadaşlan daha sonra polis tarafından düzenlenen operasyonla yakalanmıştı. OR UŞ I Prof. Dr. NECLA ARAT tstanbul Kadm Kuruluşları Birliği Kaordinatörü Her yıl "Dünya Kadmlar Günü" kutla- malarında 8 Mart'ın genelde ataerkilliğe, bağnazlığa, cinsiyet aynmcılığına, kadın- lara yönelik hertürden eşitsızliğe, adelet- sizliğeve şiddete karşıçıkmanın, "kadın- lık durumunu" yeniden ve yenideYı sor- gulamanın simge günleri olduğunu dile getiriyoruz. Bu simge günlerin kökeninde bilindiği gibi 1857'de New York'ta çalışma süre- lerinin kısaltılmasını, ücretlerinin arttınl- masını (yani eşit ve hakça iş koşullannı) istedikleri için greve gıden ve polisle çı- kan çatışmada yanarak ölen 129 kadının anısı var. Bu anıya saygtnın kurumsallaş- ması için nerede ise yanm yüzyıl geçmış ve 1910'da Kopenhag'da toplanan II. En- temasyonal'de Alman Sosyal Demokrat- lan, Clara Zetkin'in öncülüğü ile 8 Mart'ı emekçi kadmlaranısına "Uluslararası Ka- dm Günü" ilan etmışlerdir. Dünyanın, da- ha doğrusu Birleşmiş Milletler'in bu anı gününü bütün dünya kadınlannı kapsa- yacak bir gün olarak kabul etmesi için de bir yanm yûzyılın (hatta daha fazlasının) geçmesi gerekmiştir. Birieşmış MilletlerS Mart'ı 1977'de "Dünya Kadmlar Günü" ı- lan etmiştir. Ülkemizde de tüzüklerinde "Kadm Demeği" yazılı kadın kuruluşları, çeyrek yüzyıldır kadın konusuna duyarlı kamu- oyu oluşturmak amacıyla 8 Martlan pa- neller, konferanslar, sempozyum, sergi ve şenliklerle kutlamaya çalışmakta ve çeyrek yüzyıldır her 8 Mart'ta "olması ge- rekenleri" ama bir türlü olmayanları, ol- durulmayanlan istemeyi sürdürmektedir- ler. Kadın örgütlerimiz, özellikle 9O'lı yıl- Bir 8 Mart Protestosu lardayurdun heryöresindeö;rf/We/; plat- forrnlar ya da şemsiye örgütler halinde dayanışma içine girmişlerdir. Dile getir- dikleri ortak söylem ise "eşitlik, laiklik, ka- dınlann insan haklan, barış, erdem, aile- de ve toplumda katılımcı demokrasi" ol- muştur. Kadınlanmız, bütün ödev ve yü- kümlülüklerin paylaşıldığı, sevgi ve say- gının egemen olduğu bir ülke ve dünya istemektedirler; aynca "Kadına Özgü-Er- keğe Özgü" ayrtmcılığını ve bölücülüğü- nü içeren ve doğrudan kadınlan tehdit e- den dınci ideolojiyi büyük bir kaygı ve dikkatle gözlemekte ve tehdidin önlen- mesini beklemektedirler. Kuşkusuz bu isteklerin gerçekleşebil- mesi güçlü ve gerçek anlamda demok- ratik bir sıyasal iradeye bağlıdır. Bu ne- denle, kadınlarımız yüzde 51 'inı oluştur- duklan nüfusun sıyasal sistem içinde hakça temsil edilmesini de bir "olmazsa olmaz koşul" olarak görmektedirler. Bu 8 Mart, bir erken yerel ve genel se- çimin hemen öncesine rastladığı için si- yasi partilerimizin artık "seçilen" de ol- mak isteyen kadın seçmenlere yönelik il- ginç yaklaşımlanna tanık olduk. Ömeğın. partisini "en feminen" parti, Sosyal de- mokrasiyi ise "özü ve değerleriaçısmdan feminen birkavram" olarak niteleyen bir lider "Bız kadına mecburuz, kadın doğ- ru siyasete mecburdur. Bazı siyasetler kadınlan kullanır; bazı siyasetlerkadınlar- la birlikte ortak siyaset yaparlar... Biz ka- dmlann siyasetteki yerine Türkiye sorun- lannın çözürnü için bakıyoruz" soylemi ile yola çıktı. Ama gerek önseçim sonuçla- nnda gerekse kontenjan kullanımında partisi bu söylemin baştan sona retorik olduğu ve hiç de öyle "ortak siyaset" f\- lan yapmak istemedikleri görüntüsünü verdi. Çünkü, önseçimlerde kadın aday- lar, liderin sözcükleriyle "Erkekler Cum- huriyetil "nin delegelerini aşamadılar. Kon- tenjan kullanımında da sıralamalar ne ya- zık ki (yine liderin kullandığı bir sözcükle) ancak partinin "maço" eğilimini yansıttı. Kadmlar bir çelişki örneğini de şimdi- ye dek görünmez kılınmış olan "sessiz çoğunluğun" sesini duyacağını ve de du- yuracağını öne suren bir liderin partisini aday listelerinde açık seçik olarak gördü- ler. überal (ama aynı zamanda muhafa- zakâr) olduğunu vurgulamaya özen gös- teren bu liderin partisi de önseçimde de- lege barajlannı başan ile aşan kadın adaylann önüne başansız erkek adayla- n geçirerek gerçekte seçmenlerin yansı- nın sesini hiç de duymadığını ve liberal ol- mak yerine erkekler iktidannı korumayı yeğlediğini kanıtladı. Daha çok insana ve insan haklanna iş- lerlik kazandıracak şekilde çalışması ge- reken bir "Sosyal Demokrat" parti ve ola- nın olduğu gibi durmasını istediği halde değişmeye de yönelik olduğunu öne sü- ren bir "muhafazakâr" parti örneğinde kadınlanmız, siyasal yapımızın çelişkıle- rini ve hâlâ tam demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi konuma gelmediğini bir kez da- ha kavramış oldular. Oysa onlar, çağımı- zın geçiımekte olduğu büyük dönüşüm ve değişimlere ayak uydurmayı istiyor ve bu konuda çok karariı görünüyoriar. Ne var ki genelde yöneten rolü oynayan er- kek siyasetçilerimiz, bu değişim ve dönü- şümden yüzeyde etkilenmiş gibi görün- meye çalışmalanna karşın özde hiç etki- lenmeden ve paylannı almadan kalmayı sürdürüyorlar. Onlar, kadınlara hâlâ ele geçirilmesinde yarar görülen bir oy de- posu olarak bakıyorlar. On yıl öncesi bir yazımızda "Yetki, so- rumluluk ve güç (ıktidar) paylaşılmadık- ça, kadm-erkek eşitliği sözde kalır" me- sajını iletmiştik. On yıl sonra bugün yani 8 Mart 1999'da yetki, sorumluluk ve ikti- dar paylaşımında değişen bir şey yok. Işte bu nedenle Istanbul'daki 45 kadın kuruluşunun oluşturduğu bir şemsiye ör- güt olan lstanbul Kadın Kuruluşlan Birli- ği, son on yıldır ilk kez 8 Mart'ta Kadın Şenliği'ni "şenlikyapılacaknedenlerbu- lunmadığından" yapmamakta ve her yıl binlerce kadının katıldığı bu etkinliği son anda iptal ederek siyasetçilerimize pro- testosunu iletmektedir. Siyasetçiler seslerini giderek yükselten bu "sessizçoğunluğun" sesini duyuyor- lar mı dersiniz? Şimdi duymuyor ya da duymak istemiyorlarsa da kadmlar, 2000'lerde bu kez siyasal olarak örgüt- lendiklerinde, siyasetçilerimiz bu güçlü sesi duymak zorunda kalacak ve "de- mokratik feminen ıradenin" önünde eği- lecektir. Bir konu-İki görüs Cezaevi etmeni aıılatıyor tstanbul Haber Servisi - Edirne Kapalı Ceza- evi'nde 5 yıl süreyle öğretmenlik yaptığını söy- leyen Enver Baydar. bu görev nedeniyle ceza- ev len yöneticilerini yakından tanınıa fırsatı bul- duğunu belirterek şunlan söyledi: "Biz Cumhuriyetlc büyüdük. Gazetede yer alan 'Cezaevinde büyük çelişki' başlıklı haber- le gerçeklerin altı bir kez daha çizildL Cezaevi so- runuy la ilgili benim de gözlemlerim var. Edirne Kapalı Cezaevi'nin 1. müdürüyken tanıdığım Halil Uygun çok iyi bir yöneticidir. Namuslu ve onurludur. Daha sonra Mustafa Duy ar'ın öldü- ğü, Selçuk Parsadan'ın yaralandığı Afyon Ceza- evi'nin I. müdürü oldu. Ancak suçsuzluğu 2. Mü- dürNecmettin Ateş'in tutuklulara silah verdigi- nin ortava çıkmasının ardından kanıtlandı. Edir- ne Yanaçık Cezaevi"nden çıkarak Şarkıcı Muaz- zez Ersoy'un konserine giden ve Ersoy 'a ateş e- den 2 tutuklu nedenryte bir yanlışhk yapılıyor. Kapalı cezaevinin müdürü Uygun'un skandalla ilgisi yok. Olaylara neden olan Yanaçık cezaevi- nin 1. müdürü Zekı Caba ve 2. müdürü Orhan Arıkan zaten tutuklandılar. O dönem Edirne Ka- palı Cezaevi'nde görevli olan idare memuru Ah- met Kantar pek sevilmezdi. Kendisine güventtme- diği için yıllarca terfi edemedi. İlk kez Nev şehir E Tipi Cezaevi'nde 2. müdürlüğe getirildi. Ve Kantar, ülkücü Ibrahim Cici'ye para ve cep tete- fonu vennek isterken yakalandL" Açlık grevi 24. gününde Hükümlü Bülent Karakaş ve 5 arkadaşı. kötü koşullar altında mtulduklannı öne sürdükleri Amasya Cezaevi'nde, başka bir cezaevine sevk edilmek isteğiyle 24 gündür açlık grevi yapıyor. Oğlunun yaşamından endişe ettiğini vurgulayan baba Ayiekin Karakaş, Bülent Karakaş'm Istan- bul'a yakın bir cezaevine sevk edilmesini iste- mek için Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlü- ğü'ne gittiğini belirterek şunlan söyledi: "Genel müdürlük yetkilileri, bana 'oğlun si- yasilerin arasında kalmak istemediğine dair bir yazı yazsın. Bız de onu Afyon Cezaevi'ne gön- derelım' dediler. Ben de tekliflerine karşılık, ' Mustafa Duy ar gibi öldürülür o zaman' diye ce- vap verince kapı dışan atıldım."1 Oğlunun eline hiçbir zaman silah almadtğın» söyleyen baba Karakaş. "O da bu yurdun eviadı değü mi? Cezaevleri yetkilileri bütün siyasitutuk- lulara tepkili dav ranmak zorunda mıdır? 24gün- dür açlık grevinde ancakbir Allah'ınkulunuııha- beri yok" diye konuşuyor. YakupSüfün açıklamaları Cezaevleriyle ilgili yaptığımız haberden son- ra Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi'nden gazete- mizi "cep telefonuyla" arayan organize suç ör- gütü liderlerinden Yakup Süt ise cezaevlerinde çamaşır, buzdolabı gibi acil ihtiyaçlann karşılan- masının doğal olduğunu ifade etti. Yakup Süt, şunlan söyledi: "2000'li yıllara yaklaştığımız şu günlerde ceza- evlerinde buzdolabı, çamaşır makinesi gibi acil ihtiyaçlann bulunmasından doğal bir şey yok. Cezaevine alrndığı soylenen kokoreç makinesiy- le ilgili bilgiye Lse sahip degiüz. Cezaevleriyle ilgi- li haber yapan kişilerin biz ruruklularla da görüş- mesi gerek. Bizler soruna çözüm bulunmasın de- miyoruz, ancak 'bazı tutuklular' hedef gösterU- mesin."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear