25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 MART 1999 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Alman Kültür Merkezi'nde 'Globalleşme Döneminde Kültür Politikalan' tartışıldı Kültiir pazarmda yerel tatlarKültür Servisi - Istanbul Alman Kül- tür Merkezi, etkinliklerini Galatasa- ray'daki yeni binasında sürdürüyor. Asıl ismi Istanbul Goethe Enstitüsü olan Al- man Kültür Merkezi'nde cuma akşamı 'Globalleşme Döneminde Kültür Politi- kalan' konulu bir açikoturum düzen- lendi. Başkanlığını Ali Sirmen'in yap- tığı açıkoturuma, Goethe Enstitüsü Ge- nel Sekreteri Dr. Joachim Sartorius. Av- rupa Üniversitesi Viadnna'dan Prof. Dr. KarlSchlögeL Prof. Dr Erdal tnönü ve Istanbul Kültür ve Sanat Vakfi Genel Mü- dürü Meüh Fereli konuşmacı olarak ka- tıldılar. Açıkoturum, Prof Dr. Karl Schlö- gel'in tstanbul üzerine övgü dolu söz- leriyle başladı. Ancak teknik aksaklık- lar nedenıyle anında tercümenin izleyı- ciye verilen kulaklıklara net olarak ula- şamaması, Schlögel'in konuşmasının Almanca bilmeyen konuklartarafından takip edilememesine neden oldu. Schlö- gel, küreselleşmenin bır 'gerçek' oldu- ğunun altını çizdigi konuşmasında bu- gün dünyada bir kültür pazan oluştuğu- nu ve farklı kültürlerin bu pazarda kar- şılaştıklannı: ancak pazarın kültürel bir fakirleşmeye yol açabıleceğini dile ge- tirdı. Açıkoturumda SchlögeFden sonra söz alan Prof. Dr. Erdal Inönü. "Teknik ile- tişim ve globalleşme güzel şeyler; ama bunlann. insanın kendi akıl \e becerisi- nin yerini tutamayacakianm düşünüvo- rum" diyerek başladığı konuşmasında globalleşmenin kültür politikalannı na- sıl etkileyebileceğı sorusu üzerinde dur- du: u Bu konunun, büyük devletler ve küçük-orta devletler olmak üzere iki cephesi var. Büyük de\ letler zaten daha önceleri de kültür emperj ali/nıi olarak adlandırdığımız. dünya> ı hedefalan, ev- rensel kültür politikalan izliyorlardı. G' loballeşmenin sağladığı olanaklann, büyük bir gücü de beraberinde getirdiğini dile getiren Erdal tnönü, yanlış imajlar yaratmak gibi tehlikeli bir duruma da yol açabileceğine dikkat çekti. Melih Fereli, küreselleşmenin ne yönde gelişeceğini tahmin etmenin güç olduğunu vurguladı. Globalleşmenin. türdeşleşme tehlikesini de beraberinde getirdiğini anımsatan Sartorius, ancak bunun dramatize edilmemesi gerektiğini belirtti. GlobaUeşmenin bu devletler için yarat- nğı fark, öteki büyük devletlerle yakın olma dunımu. Bu durumda ya bir mü- cadele içerisine girecekler >a da ortak kül- türe katkıda bulunacaklar; inşallah ikin- cisi olur. Peki globalleşme küçük ve or- ta d^ letleri nasd etkiler? Bu devletierin bilim adamlanna ve sanatçılanna ya- pıtlannı dünyaya yayma oianağı, açıhm olanağı sağJar." İletişim teknolojisindeki gelişme Globalleşmenin sağladığı olanakla- nn, büyük bır gücü de beraberinde ge- tirdiğini dile getiren Inönü, bu gücün in- sanlar arasında sevgiyi, anlayışı ve be- raber yaşamayı özendirecek şekilde de kullanılabileceğini. ama tam tersinin de mümkün olabileceğini ve aynmcıhğa yol açabileceğmi belirtti. Globalleşme- nin, soğuk sa\ aş sonrasında uluslar için- deki insanlann tek tek önemlerinin far- kına varmalanndan doğduğunu, sonuç olarak da ırk ve mezhep aynlıklannın ortaya çıktığını söyleyen Inönü, sevgi ve anlayışı destekleyen kültür politikalan izlenmesinin şart olduğunu vurguladı. Inönü, globalleşmenin, yanlış imajlar yaratmak gıbı tehlikeli birdurumada yol açtığını ve açabıleceğini de dile getir- di. Açıkoturumda Inönü'nün ardından konuşmasına başlayan Melih Fereli, kü- reselleşme tehlikelerinin temelinde, akıl- dışılığa ta\ iz veren bir yaşam düzenine yol açan kültürsüzlüğün yattığını be- lirtti. İletişim teknolojisindeki gelişme- nin gittikçe ıvme kazandığını ve ivme- nin, beraberinde bazı şoklan da getirdi- ğini söyleyen Fereli, bu noktadan hare- ketle küreselleşmenin ne yönde gelişe- ceğini tahmin etmenin güç olduğunu vurguladı. Fereli, küreselleşmenin getirebilece- ği fırsatları 'kolay erişim.bilim kültürü- nün gelişebilmesi, ortak insanlık mira- sının pa\laşımı. evrenseli vakalama ça- balannın sonuç verebilmesi ve bireyciü- gin özgüriüğü ile başkaktınlann gerçek- leşebilmesi': küreselleşmenin yarattığı kaygılan ise 'kültürel saklın mekaniz- masu antropolojik kültürün yitirilişi, kit- lesel tüketim kültürü, savunma amacıy- la yerel kültürlerin dınarlar arkasına sığınma gereği du\ması ihtimali, türdeş- leşme eğilimi ve duyarsızlaşma noktası- nagelmeolasıhğı' olarak özetledi. Fere- li konuşmasının sonunda UNESCO ta- rafından belirlenen çoğulcu, paylaşım- cı, katılımcı polıtikalar, kültür mirasının korunması, kalkınma stratejileri geliş- tırilmesı gibi hedefleri anımsattı. Yerel kültürler direnirse... Açıkoturumda son olarak söz alan Dr. Joachim Sartorius verdiği çeşitli ör- neklerle. globalleşen dünyada üretim ağının tek bir merkezden denetlendiği, yalnız bu ağdaki hisse sahıplerinin ege- menlik kazanabileceği ve bu ortamda fi- nans piyasalannı kontrol eden egemen güçlerin önem kazandığının altını çiz- di. Globalleşmenin, türdeşleşme tehli- kesini de beraberinde getirdiğinin söy- lendiğini anımsatan Sartorius, ancak bunun dramatize edilmemesi gereken bir durum olduğunu dile getirdi: "Tür- deşleşme, kültürün kendi özüne terstir. Bu, ince bir tabakadır; tabakanın geri- sinde yerel kültürler kendilerini zengin- lestirmeyi sürdüreceklerdir. Yerel kül- türler direnirlerse kendilerini koruya- biBrkr." Bu çerçeve içinde devletin rolünün ne olacağı üzerinde de duran Sartorius, ulusal devlet rolünün küreselleşme ile birlikte genlediğini belirtti. Kültürü, kimliği oluşturan kaynak olarak tanım- layan Sartonus, bu nedenle de kültür politikalannın çok önemli olduğunu ve devlet tarafından desteklenmesi gerek- tiğini söyledi. 'Fujifilm WorldMusic Days Volume 5', Hangar Maslak'ta başhyor BrezHya1dan Asya 'ya müzikşöleni Kültür Servisi - "Fujifilm WorM Music Days Volume 5" 19-20 Mart tarihleri arasında Hangar Maslak'ta Pozıtıf ın organizasyonuyla gerçek- lefrfrîlecek. Fujifilm World Music Davs kapsamında 19 Mart Cuma günü Brezilya müziğinin önemli isimlerinden Daude ve Chico Ce- sar'm sahne alacağı "Brasil Nova Gecesi", 20 Mart Cumartesi akşamı ise hıp-hop ve Asya etkili müzikle- nn grubu Fundamental'in yer ala- cağı "London l'nderground" gece- si gerçekleştırilecek. Her gece için 5 miKon ve ikı gece için 8 milyon- dan satışa sunulacak olan konser bi- ietleri Istanbul Vakkorama mağa- zalanndan satın alınabilecek. Yeni nesil Brezilya pop müziği- nin en yenilikçi isimlerinden biri sa- yılan Daude 19 Mart Cuma akşamı Staras Stüdyolan'nda sahne alacak. Topluluk, Daude (solist). Ricardo Feijao (bas), Cesar Bottinha (gıtar), EduardoConstant(davul). Rober- to Araujo (klavye), Emiüo Martins ı vurmalı sazlar), Caria Aleıander (vokal), Marianna Baltar'dan (vo- kal) oluşuyor. tlk albümünü 1995 yıltnda çıkaran Daude, prodüktörlü- ğünü Celso Fonseca ve Soul II Soul grubunun yeni üyesi Wül Mowat' ın üstlendiği son albümü "Daude Num- ber2" ile büyük ilgi topluyor. Top- luluğun son albümü tanınmamış Brezilyalı bestecilerin şarkılan ile uluslararası hitler ve eski Brezilya şarkılannınyeni uyarlamalannı içe- ren bir repertuvardan oluşuyor. Brasil Nova Gecesi'nde aynca ca- rimbo, reizado, coco gibi Brezilya ntmlenni pop müzik kalıplanyla ka- nştırarak yeni bir stil yaratan Chı- co Cesar müzikseverlerle buluşa- cak. Konserde Cesar'a vurmalı çal- gılarda Simone Soul, gitar ve viyo- lonselde Mario Manga. bas ve gitar- da Sawami Jr. saksafonda Simon Julian. akordiyonda Ofivio de So- uza ve geri vokalde Tata Kcrnandez eşlik edecek. CusCuz Clan ve Be- leza Mano adlı albümleriyle tanı- nan Cesar, şıirleri ve parçalan ses- lendirme tarzıyla CaetanoVeloso ve GilbertoGü ile karşılaştınlıyor. Ge- cenin sonunda ise Ingiltere'nin en önemli DJ'lerinden biri olan Dave Hucker ile Latin ve Afrika müziği- nin geniş kitlelere ulaştıran DJ Mar- tin 'GtobalocaT Moralesyer alacak. 20 Mart Cumartesi akşamrgercek- leştirilecekolan London Undergro- und gecesinde, geleneksel teorilere karşı çıkarak birbirine zıt farklı gö- rüşleri parçalannda işleyen ve tari- hi kişilerin konuşmalanndan yarar- lanarak parçalannda çeşitli rapçi, şair ve vokalistlere yer veren Fun- damental. ünlü Bhangara davulcu- lanndan oluşan dhol foundation ile müzikseverlerle buluşacak. Sürek- li değişen bir kadro ile sayısız fes- tivalde konser veren grubun değiş- meyen iki üyesi Asya kökenli yapım- cı PropaGhandi ile Impi-D Toplu- luk 1994 yılında çıkardığı ilk al- bümleri Seizethe Tüne'in ardından Dog Tribe ve Gold Burger adlı iki CD ile müzikseverlerin karşısına çıktı. Aynı gece konser sonrasında DJ'ler AkiNavvaz ve lmpi-D "prog- resstve global dub chaos" adını ver- diklen müzıkleriylegeceyi renklen- dırecekler. 8 Mart Dunya Kadınlar Cünü kutlanıyor Devlet Tiyatrosu'nda 'Portekiz Mektuplan' Kültür Servisi - 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bugün çeşitli etkınliklerle kutlanıyor. Istanbul Devlet Tiyatrolan saat 19.30'da Aziz Nesin Sahnesi'nde 'Pbrtekiz Mektuplan' adlı oyunu sahneleyecek. Ayşen Gür'ün çevirdiği oyunda H. Merih Atalay, Hanife Şahin, Zeynep Erkekli, Özden Çiftçioğlu. Özlem Güveli ve Özgür Erkekli rol alıyor. Oyxından sonra 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle izleyicilerle bir sohbet de gerçekleştirilecek. Tlyatro Özgün Denenıe ise Ankara'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü 'Doğmamış Çocuğa Mektup* adlı o>oın ile kutluyor. Oyun, Kültür Bakanlığı'nın Mithatpaşa Caddesi No 18'de yer alan 75. Yıl Tiyatro Salonu'nda saat 20.30'da başlayacak. Tiyatro Özgün Deneme, kadını, farklı smıf ve statüleriyle konu edinen oyunlan ile dikkat çekiyor. Yönetmenliğını Yeşim Eyüboğlu'nun yaptığı oyun, Oriana Fallaci'nin aynı adlı kitabından sahneye uyarlandı. Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Beşiktaş Belediyesi de bir karma resim sergisi açıyor Ortaköy Kültür Merkezi Sergı Salonu'nda açılan sergi 26 Mart'a dek devam edecek. Baraka'da ise 8 Mart Dünya Kadınlar GünJ nedeniyle Asü Erdoğan'ın katılacağı bir etkinlik düzenlenecek. Etkinlik saat 20.30-22. 00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Aynca Cumhurıyet kadınlan ve Türk Tiyatrosu'na katkılanndan dolayı Suna Pekuysal, Ayla Algan ve Birsen Kaplangı'ya ödül verilecek. Ödül töreni bugün saat 14. 00'te Akatlar Kültür Merkezi'nde yapılacak. Üç gün sürecek etkinlik AKM Konser Salonu'nda yapılacak Leyla Gencer Şan Semineri Kültür Servisi - Kültür Ba- kanlığı 'nın düzenlediği ve Ya- pı Kredı Sanat Festivali'nin organizasyonu üstlendiği 'Ley- laGencerŞan Semineri'bugün yann ve Çarşamba günü Ata- türk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda gerçekleştirile- cek. 'Bel canto' ve şan teknik- lerini içeren seminer yalnız opera sanatçılanna. opera öğ- rencilerine değil, tüm sanatse- verlere açık yapılacak. Dün- yanın neresinde olursa olsun, Leyla Gencer'in verdiği ko- nuşma ya da seminerlerin, yal- nız uzmanları değil, müzik dınleyicilerini de büyülediği, bilinen gerçekler arasında. Halen Scala Operası Mü- zik Akademisi baş eğitmeni olan ve yönetici kadrosunda da görev alan Leyla Gencer, 'misyonum' dediği müzik ve opera tutkusunu daha geniş kitlelere yayma çabasını bu tür seminerlerle sürdürmekte- dir. Sanatçıyı yaşarken onur- landırmak ilkesinden hareket eden Kültür Bakanlığı, bu se- minerle eşzamanlı olarak Zey- nep Oral'ın yazdığı 'Tutkunun Romanı-Levla Gencer' kıtabı- nın büyük forma yeni baskı- sını gerçekleştirdi. 'Kültür Bakaniığ) Yaymlan'ndan çıkan kitap, semıner boyunca satı- şa sunulacak. Bugün saat 15.00'te, AKM Küçük Konser Salonu'nda Leyla Gencer Şan Semine- Gencer 'bel canto' şan tekniği atöKe çalışması yapacak. ri'nin açılışmda, Leyla Gen- cer'in seslendirdiği Verdi'nin 'Aida' ve 'II Trovatore' ope- ralanndan aryalar eşliğinde bir multıvizyon gösterisi, sa- natçıya ait CD dinletisi yer alacak. Kültür Bakanı İstenû- han Talay'ın açış konuşması- nı, Ozalp Birol'un sunuşunu, Leyla Gencer" in yöneteceği 'bel canto' şan tekniği atölye çalışması izleyecek. Üç gün boyunca saat 15.00'te başlayacak semine- re. Istanbul, Ankara. tzmir, Mersin devlet operalanndan, CRR Operası'ndan sanatçılar ve çeşitli konservatuvarlardan öğrencilerkatılacak. Etkinli- ğe ginş tüm sanatçı, öğrencı ve sanatseverlere açık olacak. Leyla Gencer Şan Semine- ri'nin ilkinin gerçekleşeceği bugünkü etkinlikte 'bel can- to' şan tekniği atölye çalışma- sına Istanbul Devlet Operası sanatçısı Ayfin Ateş (mezzo- soprano) ve Istanbul Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvan Şan Bölümü öğrencisi Burak Bilgili (bas bariton) katılacaklar. 9 ve 10 Mart günlerinde ise Mersin Devlet Operası sanatçısı Çiğ- dem Tesişçi (soprano). lzmir Devlet Operası sanatçısı Le- vent Gündüz (tenor), CRR Operası sanatçısı Hande So- ner (soprano). Istanbul Mi- mar Sinan Üniversitesi Dev- let Konservatuvan Şan Bölü- mü öğrencisi Murat Güney (bariton) ve Istanbul Üniver- sitesi Devlet Konservatuva- n'ndan Ari Edirne'nin (tenor) katıhmıyla 'bd canto' şan tek- niği atölye çalışması gerçek- leştirilecek. tki yıldabirdüzenlenen, il- ki 3-9 Eylül 1995'te, ikincisi 31 Ağustos-6 Eylül 1997'de gerçekleştirilen ve artık gele- nekselleşen Yapı Kredi Ulus- lararası Leyla Gencer Şan Ya- nşması'nın üçüncüsü ise bu yıl 29 Ağustos-4 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Yanşma- nın amacı, genç kuşaklara ye- ni olanaklar tanımak, gelece- ğin sanatçılannı keşfetmek, onlara yeni yollar açmak, o yolda ilerlemelerini sağlamak ve onlan yeryüzünün ortak kültür ve müzik dünyasının bir parçası kılmak. Yanşma, bugünle yann arasında genç sanatçılar aracılığıyla bır köp- rü kurarak önemli bir görevı yerine getiriyor. BUA^AMADA ŞÜKRAN KLRDAKUL Ölümü de Alaya Alan Şair Can Yücel son şıirlerinın birinde ölümü de ala- ya alıyor. Doğanın bildik gidişatına kafa tutar gi- bi... Çağdaş şiirimizde ölüm gerçeğinin korku, bo- yun eğme, kurtuluş umudu, diriliş gibi değişik ruh- sal kabullerı yansıtan dizelerle verildiğini biliyoruz. Yahya Kemal bu gerçeğin yarattığı değişik du- yarlıklara ve diriliş varsayımına bağlı pek çok dize yazdı. Münir Nurettin'ın çoğunu bestelediği için orta tabaka okumuşlannın belleğınde yer alan ki- mileri ahret kokulu dizelerdir onlar. Kimi zaman da okuyacağımız dizelerde görüldüğü gibi Islam oğ- retisiyle ters düşenleri de var aralarında. Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç! Cihâna bir daha getmek hâyâl edilse bile. Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. İlk kitabı Sebil ve Güvercinler'de (1943) topladı- ğı şiirlerden çoğu, kurtuluşu ölümde arayan bir şair kimliğinde gösterir Ziya Osman'ı Yaşam -kı- sa da sürse uzun da- bir misafirlik geçiciliğinde- dir onun için. Kimi şiirlerinde ise bir an önce bu dün- yadan, varsaydığı dünyaya geçmek için sabırsız- lanır gibidir. Geç kaldık, Yarab geç kaldık Bırakıp fazlasını ömrün Koşup sükûnuna ermeğe Koşup sana hesap vermeğe Geç kaldık, Yarab geç kaldık. Necip Fazıl ise -sonradan yadsıdığı- Kaldınm- lar döneminde de "ölüme ıbadet eden" bir şair kim- liği ortaya koydu genç yaşlarında bile. "Tabut, me- zar, kefen vb." öğelerle çalışarak ölüm korkusunu duyarlık durumuna getirdi. ölenler yeniden doğarmış, gerçek Tabut değildir bu, bir tahta kundak. Bu ağır hediye kime gidecek. Çakılır çakılmaz üstiıne kapak? (Tabut) Nâzım Hikmet'in uzun hapislik döneminde an- jına pektorıs ve karacığerinin bozulması nedeniy- le kırklı yaşlarda ölüm korkusuna kapıldığını bili- yoruz. "Nâzım Hikmet Şiirinde Ölüm" adlı yazım- da (Şairce Düşünmek, 1990) şu satırlar vardı: Nâzım Hikmet'in şiirinde ölüm, var oluşa -has- talık nedeniyle- ilk uyanlannı gönderen birgerçek- tir. 1948'de Adalet Cimcoz'a mektuplanndan bi- rinde "Karaciğerim fena halde azdı. Yeni muaye- neoldum, ikiparmak daha büyümüş. Sancıyorda mübarek..." dıye yakınması gibi önce yaşamsa) uyu- munu sarsan somut değişme karşısında duydu- ğu üzüntü yansır dizelerine. Giderek dünyayı sor- gulamaya dönüşür. Rubailer'de yer alan küçük şi- irlerinde belirgin biçimde kendini gösterir bu he- saplaşma. Ve Nâzım ilk kez "Paydos diyecek bir gün toprak anamız" dizelerinde gördüğümüz gi- bi, dünyada misafir olma duygulannı simgşleyen sözcükleri kullanmaya başlar. Ama düşünsel ya- pı değişmemiştir. Dünyaya, evrene ve insana ba- kışı "idealizm" kokmaz. Bu bahçe, bu nemli toprak, bu yasemin kokusu, bu mehtaplı gece Panldamakta devam edecek ben basıp gidince de. Çünkü o ben gelmeden, ben geldikten sonra da bana bağlı olmadan vardı Ve bende bu aslın bir sureti çıktı sadece. 1950'den sonra elinde kalan zamanını hapisha- neden getirdiği hastalıklarla birlikte geçirdi Nâzım. Dostlannın yazdığına göre "ölmekten korkuyorve gizlemek gereğini duymuyordu." (Ekber Babayef) Can Yücel ölümü de alaya alıyor. Tepkilerine, öf- kesine, yaşama doymamışlığına, us gücüne tutu- narak. Mehmet H. Doğan'ın "Adam 1999 Şiir Yıllı- ğı"na aldığı REQUIEM adlı şiirindeki şu dizelere ba- kın: Boynum kıldan ince ölüme, -Değilmikişolilletten iğne-ipiiğe dönmüş bedenim- Ve ölüm ki benim bu ölümlü dünyaya gelmemle Beraber dünyaya gelen maşallahı var oğlum, Ona ben analık ettim, onu ben elimde büyüttüm Onu şu kadarcıktan bu boya ben getirdim Yedim yedirdim, içtim içirdim, kustum kusturdum Onu sûtümle, onu kanımla, onu aklımla besledim Nereyegittiysem, ölümüne kadar, yantmdagötürdüm Ne zaman aşkımı öpsem, ona da öptürdüm Ben gençken o da gençtı, ihtiyanm o da ihtiyar Siperierde omuz omuza döğüştük o diyar bu diyar Ne güzel, Can Yücel ölümü de alaya alıyor. e-posta:skurdakul(a superonline.com Aktör Richard Kiley öldü • NEW YORK (AA>ABD'nin sahne, fılm ve televizyon oyuncusu Richard Kiley, 76 yaşında öldü. Kiley'in menajeri Arthur Kennard, ünlü aktörün bir kan hastalığı olduğunu ve New York'taki evinde öldüğünü bildirdi. Broadway'de bir numara olan 'Man of La Mancha' oyununda romantik idealist Don Kişot'u oynayan Kiley, güçlü sesi ve endamıyla Broadway'de çok sayıda oyun ve müzikal ile televizyon filmlerinde, dizılerinde ve Hollyvvood filmlerinde rol almıştı. Kiley, 1959'da Gwen Verdon ile oynadığı "Redhead'deki rolüyle, sonra da 1965'te 'Man of la Mancha'da oynadığı rolüyle ikı kez Tony Ödülü almıştı. Chicago'da doğan Kiley. sahneyi denemek için New York'a taşındığında, 'A Streetcar Named Desire' adlı oyunda üstlendiği rolü almıştı. Kiley, 1983'te 'The Thornbirds'. 1988'de 'A Year in the Life' ve 1994'te 'Picket Fences' televizyon oyunlanyla 3 Emmy ödülü kazanmıştı. Kinley, halen sahnelenmekte olan ve başrolünü Robin Williams'ın o>Tiadığı 'Patc Adams'da bir doktoru oynuyordu. İsrail'de Osmanlı Türk Halı Sanatı Sergisi' • Kültür Servisi -Istanbul Türk islam Eserleri Müzesi'nden secilen tarihi halılardan oluşan 'Osmanlı Türk Halı Sanatı Sergisi' 16 Mart'ta israil'de açılacak. Açılışını Kültür Bakanı tstemıhan Talay'ın yapacağı sergı, 6 Haziran'a dek Kudüs'teki Israil Müzesi'nde açık kalacak. Türk halı sanatının önemli örneklerini oluşturan sergide, 51 halı ile rahle, kandil, şamdan gibi yapıtlar yer alıyor. Toplam 56 parçadan oluşan sergide, 13. yüzyıldan 19. yüzyıla değin halı sanatının seçkin örnekleri bulunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear