Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DMART1999SAU CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Paris'te açılan geniş çaplı bir retrospektif Mark Rothko'yu yeniden gündeme getirdi
RenLderLe imge, ışıklaSECMİSÖNMEZ
PARİS-20. >y Amerikan sanaunınön-
ie gelen temsilcilerinden biri olan Mark
Rothko'nun yetmiş tablosundan oluşan
'etrospelctifi, Musee d'Art Moderne de
la YTIk de Paris'de, başansızlıklanndan
ders almayı bilmiş, araştırmalannı ken-
dı bıldiği yönde ilerleterek "zamanın
dışında" kalan bir söylem biçimi oluş-
turmuş bir sanatçıyı tekrar gûndeme ge-
tiriyor.
Önünde bir-iki saatlik kuyrukların
oluştuğu bu sergide yer alan 70 tablo,
1935'ten 1%9'a dek uzanan süreç için-
de Rothko'nun çalışmalannı oluşturur-
ken izlediği gelişim çizgisini ortaya koy-
dugu gibi onun yeni bir resım mıtoloji-
si oluştururken karşılaştığı zorluklan,
tıkandığı noktalan da gözler önüne ser-
mekte.
1903 yılında MarcusRothkowitzola-
rak Rusya'da doğan sanatçının öğrendi-
ği ilk dil lbranice olmuştur. 1910 yılın-
da ailesiyle birlikte Portland'a göç eden
küçük Marcus babasmın konfeksiyon
fabrikasında çaiışmaktan sokaklarda ga-
zete satmaya dek birçok işe girip çıktık-
tan sonra kazandığı bir bursla bitirme-
den terk edeceği YaleÜniversitesi'ne gi-
rer.
Gerçeküstücülerin etkisi
Nevv York'takı ArtsSnıdentsLeaguede
Max Weber Atölyesi'nde çalıştıktan son-
ra 1928'de Opportunity Gallery'de ilk
kişisel sergisıni açan Rothko, 1929'da öle-
ne dek yakın dostu olan ressam Adotp
Gottfieble tanışır. Paris sergisi sanatçı-
nın 1930'lu yıllarda son derece sıradan
Fovist etkiler altında boyadığı çahşma-
lanyla başlıyor.
Gerçekçi temalan (Metro Girişi, Oto-
portre vb.) soyutlamaya yakın bir tarz-
da ama yağlıboya resminin problemle-
riyk boğuşarak yorumlayan sanatçının
1947'ye dek süren uzım ve problemli
"araşbrma-kendini bulma dönemi" son
derece sıradan resımlerle sonuçlanmış-
tır. II. Dünya Savaşı'nın başlamasının
ardından New York'a göç eden Avrupa-
lı ressamlann, özellikle de Gerçeküstü-
cülerin etkisinde yenı bir hamleye kal-
kan Rothko'nun bu dönemine ait çalış-
malannın en önemli özelliği,resmintek-
nik sorunlannı aşarak kendi cümleleri-
ni kurmaya başlayan bir yazar gibi, form-
lan.çizgileri kendinleştirmeye-çakşma-
• 1962 yılından beri düzenli
aralıklarla Rothko
retrospektifleri düzenleyen
Musee d'Art Moderne de la
Ville de Paris'deki resimler,
sanatçının anlatımcı öğelere
başvurmaksızın, tek bir rengin
farklı tonlannı, ışık
kınlmalannı neredeyse "epik"
bir coşkuyla ama sorular
üreterek 'kendi yolunda'
ilerlediğini duyumsatıyor.
sı. Sergide yer alan "HierarchkalBirds"
(1944) isimli tablo, sanatçının 'Gerçe-
küstücii Dönemi'nde ulaştığı biçim boz-
mav ı geometrik formlarda nasıl birleştir-
diginigostermesi açısından son derece ü-
ginç. Çünkü Rothko ilk kez bu resmin-
de kompozisyon yüzeyini horizontal ola-
rak birbirinden farklı üç bölüme ayıra-
rak kendisine özgü bir resim çözümle-
mesinegim'or. 1944'tePegg> Guggenhe-
im'le tanıştıktan sonra 1945'te kendisi-
ni ön plana çıkaran ilk önemli kişisel
sergisini Gallery Art of This Centry'de
açması sanatçının geniş bir çevre tara-
fından tanınmasına neden olmuştur.
Retrospektifın tekrar gündeme getir-
diği sorulardan biri de, ancak 1946'da
Mültiform dizisine ait resımlerle kendi
yolunu açan sanatçının, neden 43 yaşın-
dan itibaren hızlı adımlarla başan basa-
maklannı tırmanmak yerine içine kapa-
narak depresyonlara girdiği, yakın çev-
resiyle kendisi arasında sorunlar yarat-
tığı.
Bu sorunun yanıtını aramak, sergi bo-
yunca inişli çıkışlı ilerleyen "arama-
buhna-yoğunlaşma süred"ne eşlik et-
mekle eşanlamlı olduğu için önemli.
1950'de yaptığı beş aylık Ayrupa yolcu-
luğundan sonra Rothko'nun büyük bir
hızla resimlerini horizontal parçalara
ayırdığıru veher parçayı birbirinden fark-
lı renk-form duyarlılığıylaele alarak bir-
birinden etkileyici kompozisyonlara var-
dığı görülüyor.
Duygu ytikltt karakterier
Bir blok halinde duran renklerin ade-
ta kıpırdadığı. soluk ahp verircesine ye-
ni bir "iç-dış kompozisyon*' dengesi kur-
duğunugözlemliyor izleyici. 1950'li yıl-
larda gerçekleştirdiği bu resimleri
tt
kla-
sik dönemim" diye tanımlayan Roth-
ko'nun özellikle "Untitled Red, Black,
Orangc. Yellow on \ellow" (1953), "Nr
203Red,Orange,TanandPurple''(1954)
ve "Nr 46 BJack, Ochre, Red over Red"
(1957) isimli çahşmalan sanatçının renk-
leri imgeye, ışığı ise son derece etkile-
yici şiirsel bir tanımsızlığa sürüklediği
gözlemleniyor. Birçoğu büyük boyutlu
olan bu resimlerde sanatçının bir renk blo-
kundan ötekine geçerken, görsel sınır-
lar oluşturduğu ve kalın, yoğun nere-
deyse tabakalaşmış bir "renk yorumu-
na" vardığı ortaya çıkıyor.
1945'ten sonra Amerikan sanatının
yenitikçi çe'rçeVesi içinde Rothkö'nuri
yakalamış olduğu anlatım biçimi tama-
mıyla ayn bir parantez içinde ele alına-
bilecek olan özelliklere sahip. Çünkü
retrospektifte oldukça geniş bir biçim-
de ele alınan 1950'li ve 196O'lı yıllarda
sanatçının ortaya koyduğu yetkin yo-
rum. duygu yüklü karakterine rağmen saf
bir kurgu zenginliğinin altını çiziyor.
Renklerin böylesine etkileyici, ruhsal
fırtınalara ayna tutarken resimsel sorun-
lar üzerinde tuvalin her tarafında kendi-
ni belli eden kontrol, sorgulama kaygı-
sıyla ele ahnması bence Rothko'yu 20.
yy. sanarı içinde son derece ayncalıklı
bir yere oturtmak için yeteri kadar ipu-
cu veriyor.
'Renklerin meditasyonu'
1962 yılından beri düzenli aralıklar-
la her on yılda bir Rothko retrospektif-
leri düzenleyen bu müzenin tamamıyla
griye boyanmış duvarlannda sergilenen
resimler, sanatçının anlatımcı öğelere
başvurmaksızın, çoğu kez sadece bir
rengi farklı tonlannı, tonlar arasındaki
nüanslan, ışık kınlmalannı neredeyse
"epik" bir coşkuyla ama sürekli olarak
sorular üreterek "kendiyolunda" ilerle-
diğini duyumsaöyor. 1960 ile 1970yıl-
Hollywood, 'kızıl' oldukları gerekçesiyle dışladığı senaristlerden Özür diliyor
Ve 'gerçek' Oscar'larsahiplerinibulduKultûr Senisi - Hollywood, 1950'lerdeki komü-
nist avının kurbanı olan, kendi yazdıklan filmlerin je-
neTİklerinde adlan yer almayan, hatta hak ettikleri Os-
car'lann başkalanna gitmesine seyirci kalan sena-
ristlenn itibarlannı, bir anlamda, geri verdi.
Writers Gulld of America (Amerika Yazarlar Bir-
liği), 10-11 Mart tarihlerinde yaptığı toplantıda se-
natör JosephMcCarthy döneminde büyük yapım şir-
ketleri tarafından kara listeye ahnmış, isimlerinin
film afişleriısde yer almasma izin verilmemiş ve si-
nema tarihine geçmeleri de böylece engellenmiş 52
senanstin isiiılerini kamuoyuna duyurdu.
Bxıyazarla:McCarthy'nin 1950'lerde giriştiği 'ko-
münist avTraı kurbanlanydı. Stüdyolar o dönemde
Amerika Karşrtj Hareketleri Engelleme Komitesi' nin
istekJerine bcyun egmiş ve komünist örgütlere üye ol-
duklan söyknen (ya da bilinen) birçok oyuncuyu,
yönetmeni, senaristi ya da teknik personeli işten çı-
karrniştı. Seraristlerin adlan, senaryolannı yazdıkla-
n fi lınlerin ABD gösterimlerinde jeneriklerden çı-
kan lrnış. birkısmının yerine ya uydurma isimler ko-
nulrnuş ya da fılmin uyarlandığı orijinal romanın ya-
zanTTinadı kullanılmıştı.
Snçlamalsrla karşı karşıya kalanlann pek ço-
ğu hEyatlarnda yalnızca bir kez bu örgütlerin
toplantısınaicatılmıştı ashnda. Birçoğu, ko-
mii»-uzm senpatizanı olduğunu bildikleri
arkadaşlannn adlannı vermedikleri için
işle-nni kaybetmişti; bir kısmı, hiçbir ör-
gütle bağlacısı olmayan kişilerin de ka-
ra listeye dındığını bildikleri için...
19S( 'lerin inlü filmlerine imzalannı at-
mı§ bu senaıstlerden biri, Gregory Peck
ve ^Audrey Hepburn'ün başrolünde oy-
nadlıgı 'Rona Holiday'in (Roma Tatili)
senaryo yazan Dalton Trumbo'ydu. Bugün yaşama-
yan Trumbo, kendi yazdığı filmin jeneriğinden adı-
nın çıkanlmasma engel olamamış, sinemaseverler de
yıllarca filmin senaristinin kim olduğunu öğreneme-
mişlerdi. 'The Bridge on The River Kwai'nin (K.wai
Köprüsü) yazarlan Carl Foreman ve Michael Wilson
da, hak ettikleri Oscar Ödü-
lü'nün, romanm yaza-
n Pierre BouUe'ye
verildiğine tanık
olmuşlardı. Mic-
hael Wilson'ınse-
naryosuna imza at-
tığı bir diğer ünlü
film 'Lavvrence of
Arabia'mn (Arabis-
tanlı
Lawrence)jeneriğindeki 'senarist' sözcüğününyarun-
da Robert Bolt admı görüyorduk bugüne dek.
Writers Guild of America, filmlerin gerçek sena-
ristlerinın adlannı açıklayarak bir zamanlar Ameri-
kan devletinin, sinemanın bu emektar sanatçılanna
karşı yaptığı büyük ayıbı 'bir ölçiide' temizlemiş ol-
du.Ancak Writers Guild'in temizlemesi gereken ayıp-
lar bu kadarla smırlı değildi. James Mason ve Stewart
Granger'ın başrollerini paylaştıklan 1952 yapımı
'The Prizoner of Zenda'mn (Zenda Mahkûmu) sena-
risti Donald Ogden Stewart da aynı akıbete ugramış-
tı. McCarthy'nin en ünlü kara liste kurbanlanndan bi-
ri olan Stevvart'ın adı filmin jeneriğinden çıkanlmış,
yerine, orijinal romanın yazarlan John L. Balderston
ve Noel Langley'in adlan yazılmıştı.
Stewart, yalnızca bu filmde değil, Cary Grant ve
Deborah Kerrın rol aldığı 'An Affair to Remember'
filminde de aynı sorunu yaşamıştı. Bugün, bütün dün-
ya bu filmlerin jeneriklerinde asıl yer alması gereken
ismin ne olduğunu biliyor artık.
Güney Afrkia'daki ırk aynmcılğmı dokunaklı bir dil-
le anlatan ünlü 'Cry The Bekned Country' romanı fıl-
me çekildiğinde filmin senaristi olarakromanınyazan
Alan Paton'ın adı kullanılmıştı. Komünist avina kurban
giden John Howard'ın senaryonun asıl yazan olduğunu
ise, pek çogumuz yeni öğreniyoruz. Ve sinemaskop tek-
niğiyle çekilen ilk film olan 'The Robe'... Başrollerinde
Jean Simmons ve Rkhard Burton'm yer aldığı filmin
PhiUp Dunne ile McCarthyizm'in ünlü kurbanlanndan
Albert Maltz'ın ortak ürünü olduğunu biliyoruz şimdi.
Son birkaç aydır süren 1999 Oscar heyecanı sona er-
di, ödüller sahiplerini buldu. Ancak hiç kuşku yok ki Wri-
ters Guild of America'nin önderlik ettiğı bu 'iade-i iti-
bar'la birlikte 'gerçek' Oscar'lar bir zamanlann bu
*» yasaklı sinemacılannın oldu.
lannı kapsay an bölümde görülen büyük
boyutlu kompozisyonlarda Rothko'nun
daha önceki dönemleriyle karşılaştınl-
dığında, daha açık, ışığın ve beyaz ren-
gin yoğun olduğu bir araştırma dönemi-
ne girdiği gözlemleniyor.
Aynca sanatçının birçok kompozis-
yonunda tuvalin üzerinde kimi boya akın-
tılannı, damlalarını bilinçli olarak bı-
rakması, son derece ince katla sürülmüş
olan renk bloklannda fırçasının izledi-
ği yolu izleyiciye göstermesi onun arka-
sında izler bırakarak bir çalışma oluştur-
duğunu düşündurüyor. İzleyici birçoğu
2 metreden büyük olan bu tuvallerin
önünde duTduğunda sanki kendi ritmin-
de akan küçük bir derenin kenannda
oturmuş da suyabakıyormuşçasına "bir
ritim, iç harekedflik" duygusuna kapılı-
veriyor.
Rothko'nun açık limon sansından,
kavuniçi beyazına, kadife kırmızısından
yasemin pembesine dek uzanan renk
skalası izleyiciyi bir çırpıda içine çek-
mekle kalmayıp ona yenı, daha önce
görmediği, tanımadığı yepyeni bir yara-
tı evreninin kapılannı aralıyor.
Bu kapılardan içeri girenin büyülen-
meden dışan çıkmasına, sergiyi terk et-
mesine neredeyse imkân yok. Böylesi-
ne etkileyici bir renk yorumuna ulaş-
mak için sanatçının izlediğı farklı stra-
tejiler; örneğin tuval >'üzeyini tamamıy-
la bir rengi boyadıktân sonra bunu daha
sonra kullanılan renklerle kapamayıp.
en alttaki tabakanın belli belirsiz sezin-
lenmesi ya da her rengin beyazla kanş-
tınlarak kullanılması gibi, resimlere dik-
katle bakıldığında ortaya çıkıyor.
New York'taki ünlü Four Seasons Res-
taurant'a yaptığı resimleri 1958 yılmda
Seagram Building'e asan sanatçı, böy-
lece tıpkı 1964'te ünlü koleksıyoncu Do-
minkjuedeMenil'inönerisi üzerine ger-
çekleştirdıği Saint-Thomas ÜnHıersite-
n Kinsesi resimleri gibi kendısıni uzun
süre meşgul edecek olan yeni bir diziye
başlamıştır. Parisretrospektifinde epey-
cebüyük bir salonda sergilenen Seagram
Buflding Resimleri,hem içerdikleri renk
yoğunlaşması hem de bir tema etrafın-
da dönen sanatçının gösterdiği çeşitteme
zenginBginibır kez daha gözler önüne se-
riyordu.
Bu diziye ait şarap kırmızısı ile küf-
lü gri rengi arasında gıdıp gelen renkska-
bsmmkoyudan açığa, kapahdan ışığa ge-
çerken gösterdiği zengin açılımlar, sık
sık depresyonlaragiren sanatçınınruh du-
^ _ _ ^ ^ rumu hakkında oldukça ıl-
ginç raporlar venyor. Roth-
ko. buldum, bunun üzerine
gitmeliyim diyerek kendini
belli bir kompozisyon kur-
gusunda yoğunlaştıran bir
sanatçı değil. O sürekli ola-
rak arayan, renkler arasın-
daki ilişkiyı ya da bir ren-
gin farklı tonlan arasında-
ki sıcaklık soğukluk titre-
şimlerini arayan, sadece ara-
makla kendisini sınırlandı-
ran bir sanatçı. Bu yüzden
Rothko'nun resmini nere-
de bitirdiğini keşfetmek ko-
lay değil.
Çünkü bu retrospektifin-
de duyumsattığı gibi, renk-
lerin meditasjonu. arkala-
nnda bıraktıklan gözle gö-
rülmeyen ama hissedilen
yüzey. bu yüzeyin tanım-
landrnbnası sanatçının prob-
lematiklerinden biri.
Resimlerini geometrik
planlar üzerine kurmadan
sadece bu yüzeyı belirgin
kılmak adına yapılandırma-
sı, Rothko'nun 1960'tan
1970'eintiharetmesinedek
araştırdığı ama bir sonuca
bağlamaktan kaçmdığı ko-
nulardan birisidir.
Geometnnin sanatçının
son yaptığı resimlerde et-
kisini giderek azaltması, re-
simlerine belli bir açıhm,
hatta sözcüklere dönüştü-
rülmesi kolay olmayan bir
devinim de kazandırmış.
Serginin son bölümünde
kendini daha da ön plana
çıkaran bu devinim, sadece
iki renk arasındaki görsel
ilişkilerin arastınlması, bü-
yüteç alüna alınmasıyla ger-
çekleştirildiği için son dere-
ce ilginç. Çünkü Rothko sü-
rekli olarak hesaplaştığı so-
runlan, dünya üzenne olan
düşünceleriyle banşamaya-
cağını anladığında yaşamı-
na nokta koymuştur.
Ölümünden birkaç yıl ön-
ce Sedat Pakay, sanatçının
kuşkulu yüzünü, gözlerin-
deki şüpheyi son derece açık
olarak ele veren portreleri-
ni çekmiştir.Bu portrelerde-
ki yüzü, kocaman gövdeyi
serginin son salonundaki
basıcı resimlerlebirlikte dü-
şünüyorum. Mark Roth-
ko'yu ressamlann ressamı,
resim serüvenini bilen, bu-
nu yaşamıyla, duygulany-
la çözümlemeye çahşan ki-
şilerin anlayıp sevebilece-
ği bir sanatçı olarakyorum-
lamak yanlış olmayacaktır.
Musee d'Art Modeme de
la Ville de Paris'deki sergi
18 Nisan'a dek izlenebilir.
Duran Karaca'mn neshn sergisi
• Kültür Senisi - Garanti Sanat Galensı 7-28
Nisan günleri arasında Duran Karaca'mn
resimlerine ev sahıpliği yapacak. 1956'da Istanbul
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Yüksek
Resim Bölümü'ne giren, Halil Dikmen ve Çemal
Tollu'nun öğrencisi olan Karaca, bir süre Paris,
Amsterdam ve Kopenhag'da yaşayarak resim
bilgisini geliştirdi. Karaca, çağdaş edebiyatımızın
önde gelen yazarlannın hikâye ve romanlannı
resimledi. 1971 'de TRT Resim Ödülü, 1981 'de
Kültür Bakanlığı'nın açtıği 'Atarürk. Kurtuluş
Savaşı ve Devn'mler' konulu resim yanşmasında
mansıyon. 1984'te Ankara Sanat Kurumu'nun resim
dalında verdiği' Yılın Sanatçısı Ödülü'nü (Fethı
Arda'yla birlikte) alan sanatçının bazı yapıtlan
yurtiçi ve yurtdışındaki müzelerde, özel
koleksiyonlarda yer altyor (232 90 48)
TVIimarlıkta Semboller' konulu
lotoğraf yarışması
• KüHfir Servisi - Mimarlar Odası, Istanbul
Büyükkent Şubesı'nin 2000 yılı ajandasında yer
alacak fotoğraflan belirlemek için bir yanşma
düzenliyor. Yanşma. bulunduklan şehri temsil eden,
o şehrin sembolü haline gelmış binalara
göndermede bulunarak, hızla yitip giden
sembollerin ve sembol niteliğindeki biçimlerin (eski
ya da yeni olabilir) belgelenmesine \e bunlann yeni,
çağdaş yorumlar için kullanılmasına zemin
hazırlamak amacıyla düzenleniyor. Seçilecek
fotoğraflar 5 Ekim Dünya Mimarlık Günü'nde
sergilenecek. Yanşmaya camlı çerçeveye konulmuş
35mm. renkli saydamla katılınabilecek. yapıt
sayısında sınırlama olmayacak. Son katılım tarihi 1
Eylül 1999 olan yanşmada 5O'şer milyonluk 12 adet
ödül verilecek. Yanşmaya katılmak isteyenler
"Mimarlar Odası Istanbul Büyükkent Şubesi. Yıldız
Sarayı Dış Karakol Binası, Barbaros Bulvan, 80700
Beşiktaş-îstanbul' adresine elden ya da posta
yoluylabaşvurabilirler. (0212-227 69 10)
Dsmaıtlı hnparatopluğu Tarihi'
• Kültür Servisi -
Adam Yayınlan,
Osmanlı
tmparatorluğu' nun
700. kuruluşyılında
Robert Mantran'ın
'Osmanlı
Imparatorluğu Tarihi'
adlı kitabını yeniden
basarak okuyucuyla
buluşturuyor. Kitap,
Server Tanilli'nin
çevirisiyle Türk okuruna sunuluyor. !ki ciltten
oluşan kitabın ilk cildi Osmanlı devletinin
doğuşundan XVIII. yüzyıhn sonuna kadar, ıkinci
cildi XIX. yüzyıl başlanndan yıkılışa kadar uzanan
dönemi ele alıyor. Kitap, temel olarak Mantran'ın
damgasını taşıyorsa da çeşitli uzmanlann da
katkısıyla gerçekleşmiş ortak bir çalışmanın ürünü.
Her yönüyle Osmanlı devletı ve bu devleti yaratıp
yok eden koşullar. yetkin ve geniş bir bakış açısıyla
irdeleniyor.
Cemal Nadir Güler ülusal
Karikatüp Yarışması
• Kültür Senisi - Ülkemızde kankatürün sevilmesi
ve yaygınlaşmasında büyük emeği geçen Cemal
Nadir Güler'in anısına düzenlenen 'Cemal Nadir
Güler Ulusal Karikatür Yanşması'nın dokuzuncusu
için başvurular başladı. Son katılım tarihi 5 Mayıs
olan yanşmanın seçici kurulunu Kemal Akkoç.
Ahmet Aykanat, Mümin Bayram. Zeki Bulut, Emin
llter, Aykan Uzoğuz, Ahmet Ömer Erdönmez, H.
Murat Orhan ve Turgut Akben oluştunıyor. Yetişkin
ve öğrenci olmak üzere iki ayn kategoride
gerçekleşecek olan yanşmanın katılım formu, Bursa
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi ile Karikatürcüler
Demeği'nin temsilciliklerinden elde edilebilecek.
Başvuru adresi 'Çekirge Caddesi, No: 101, lntam Iş
Merkezi, Kat: 4. No: 7, 16070 Bursa' olan yanşma
hakkında aynntılı bilgi almak isteyenler 0224-236
38 86 numaralı telefonu arayabilirler.
Dünya Dans Günü'nde bateyle
cazın randevusu
• ANK4RA (A\) - Ankara Devlet Opera ve
Balesi'nin 29 Nisan Dünya Dans Günü için
hazırladığı 'Dansın Üç Rengi' adlı gösteri, klasik
baleyle caz müziğini neoklasik bir üslupla bir araya
getirecek. Gösteride, Gürcistan'dan ABD'ye göç
eden ve asıl ısmi Andrei Balancivadze olan George
Balanchine'in 'Who Cares' adlı yapıtını, George
Gershvvin'in 'Mavi Rapsodi" adlı yapıtıyla
buluşturan bir yapıt yer alacak. Volkan Ersoy, Arzu
Dirin, Sanem Ergüler ve Elif Fırat'm rol aldığı
yapıtın koreografisini konuk koreograf Nanette
Glushak üstleniyor. Mauro Bıgonzerti'nin 'Turnpike'
adlı yapıtının yer aldığı bölümde misafır koreograf
Karl Burnett izleyiciyle buluşacak. Johann Sebastian
Bach'm klavsen konçertosuyla süslenen eserde, Ekin
Ege, Elif Fırat, Armağan DavTan, Bahri Gürcan,
Selin Sezer, Ayşegül Aydemir, Almula Özlem,
Serkan Ceylan ve Serhat Güdül rol alacak.
Prodüksiyonun 'Retum to Strange Land' adlı
kısmında da Ankara Devlet Balesi. Çeklerin dünyaca
ünlü bestecisi Leon Janacek'in müzikleri eşliğinde
başkentlilerin karşısına çıkacak. Arlette van
Boven'in sahneye koyduğu. Jiri Kylian'ın
koreografisini yaptığı eserde. Volkan Ersoy, Bahri
Gürcan. Arzu Dirin, Berk Sanbay. Armağan Davran,
Elif Fırat ve Volkan Kıran rol alıyor.
BUGUN
• BELGESEL StNEMACTLAR BİRLtĞl'nde
Mehmet Ali Birand. Bülent Çaplı ve Can Dündar'm
hazırladıklan 'thtilalin Pençesinde Demokrasi' adlı
belgeselin 7. ve 8. bölümleri 13.00'ten 19.00'a
kadar her saat başı gösterilecek. (292 39 84)
• CAFE GRAMOFON'da Selim Benba (piyano),
Nezih Yeşilnil (bas) ve Deniz Dündar'ın (davul)
sunacaklan caz dinletisi 22.15-01.30 saatleri
arasında izlenebilir. (293 07 86)