Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 1999 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Başkan Adayları ve Sanat
UMRAN SÖLEZ TAN fstanfrul Çocuk Mahkemeleri Yargıcı
4 ^ ^ ^ ^ ku!' dedileır
M ^ okuduk.OKÛ-
M • duklanmîz ,
H • paylaşımdan
^ ^ m yana olmayı
^ ^ ^ ^ öğretti. ilke
edindik. Yararlılık, çaüşmaöğretimiz
oldu. Yararlı olmak ya da olamamak
hep kaygı verdi. Evımız sıcaklığın-
da olmayanlar bizi tasalandırdı. Gö-
revimiz olsun olmasın kadınlar, ço-
cuklar, yurdumuz, kentimiz, giderek
su, hava bızi hep dûşündürttü. Her şey
iyi gitmeyince, sizın işıniz iyi git-
miş... mutlu etmiyordu bu.
Baktık, görev gereğı hizmetinde
olduğumuz insanlar -ceza mahkeme-
leri taraflan içm söylüyorum- toplu-
mun hep en alt kesimiydi. Adliyele-
re hanidir bir paryalılık egemendi.
Çevre alanlan. birer insan pazan gö-
rûntüsü veriyordu. tnsana, kente, he-
le hele iki imparatorluğa 1500 yıl
başkentlik yapmış, 75 yılm gözbebe-
ği bır dünya kentı Istanbul'a hiç mi
hîj^yakışmayan görüntüler... Katla-
üibtıası. sindirilmesi zor.
Bugün biliyoruz ki tüm başkan
adaylarr bu kente bir üçüncü köprü
yerine tüp geçidi yeğlemektedirler.
Üstelık saghklı ve çagdaş ortamlar için
gerekli olan kent planında jeolojiye
de yer verecek kadar usçu ve bilime
yakmdırlar. Ya estetjğe?.. Kültüre,
sanata?..
Istanbul başkan adaylannın belir-
lenmesinde onlann estetik duyulan
ile ne kadar ilgilenilmektedir? Kişi-
liklerinin oluşumunda resmin, şiirin,
müziğin, mimarinin,tiyatronunölçü-
sü nedir?
Bu insanlar gerçekten"güzel''i bi-
lir, insanı severler mi? " Estetik tat"
gibi duyumlara sahip midirler? Ya-
pacaklan işin bir dantela titizliği ge-
rektirdiğini bilebilecek kadar naif
midirler?
Bunlan sorgulamamış olmak bir
tarihsel yanlışa daha imza atmaktır.
Çünkü onlann imara, korumaya ve
çevreye olan duyarlıhklarını bu ölçü-
lerle saptayabiliriz. Kentin tarihsel
dokusuna aykın eylemlere ne kadar
elverip vermeyeceklerini, bunlann
yanıtlannda bulabiliriz. Bu kaygılar
bizi seziye vardınr. Sezi, geleceğe
dönûk oluşumlarda yabana atılmaya-
cak değerdir.
öyle ki, zaman Henri Prost'un 1937
yılı planı ile bir Altınboynuz'a nasıl
da kıyılmış olduğunu bize yeterince
göstermişolmalı!..
Bugün Taksim Gezi Parkı'na sı-
kıştınlmış otopark, Istanbul'a kaba
davranıldıgının çok açık göstergesi-
dir. Istanbul bu kabalıklardan kurta-
nlmalı.
Tann aşkına! AlaturkaJılıktan uzak,
incelikler içinde, size el eder bir yer
gösterilsin ki, sevinceboğulun! Ner-
de o ÇeBkGükrsoy inceliğı?..
Estetik yönü gelişmemiş insanlar-
da öbür yetiler dunır. Bu da bir ye-
terliliği ve yetersizliği belirler. Yurt,
kent, sokak hep bunlan anlatır. Es-
tetik, seyir ile başlar. Park ve bahçe-
lerin seyirlik yerlerden olmasına kar-
şın kır gezi (piknik) yeri olarak kul-
lanılmasmda, başkanlann ve onlan
önerenlerin de duyunç (vicdanı) ve
tarihsel yükömlülükleri olacaktır.
Çünkübaşkanlann, hizmetinde olduk-
lan insanlara güzellikler, incelikler de
öğretmek gıbi bir görevleri vardır.
Beiediye başkanlanestetisyen olmak
zorundadır.
Bir tarihin kül ohnasıru ya da su yü-
züne çıkmasını işte hep bu kimlık
belirleyecektir.
Tarihe yönelik yangınlar duracak
ve eğer tüm ansiklopedilerde Saray-
burnu'nda Trakyalıların kurduğu
Lygos adlı kentin duvar kalıntılanna
rastlanıldıği yazıyorsa işte o zaman
orada o duvann üzerinde bir plaket
mutlaka yer alacaktır.
Bakarsınız, bir uygarlığın, bir bi-
rikimin simgesi lale, bugün tstan-
bul'a pek yakışmasa da Yedikule-
Bakırköy kıyılannda boy gösterir, ısı-
ya göre karanfil, gül onu izler! Üs-
telik bu kıyılarda yer alan voleybol,
basketbol gibi alanlann yanmda mi-
ni golf alanlanna da yer verilerek
oralann kır gezi yeri olmadıklan giz-
liden gizliye yavaş yavaş anlatılma-
ya başlanır. Klasik biçemde yontular
(heykeller) yontucuklar sizi sevinç-
lere boğar.
Haliç kıyılan ormanlaşır.
Başkanlann estetik danışman kad-
rolan yoksa, oİmalı! Sayın Çelik Gü-
lersoy burada mutlaka yer almalı.
Danışmanlar gerektiğinde bir mahal-
ledeki satımevinin levhasından, ya-
pılann kapısından, balkonuna yol
gösterici olmalı.
Mekân ve yerelliğe özenildiği öl-
çüde, çevre ve kültür değerleri koru-
nacaktır.
Sosyal yaşam içinde iki önemli öğe
saptadım. Birincisi estetik, ikincisi
arkadaşhkama cinsiyet aynmına yer
vermeyen... Sonraki yazımda o dü-
şüncelerimi yazmayı bir görev sayı-
yorum.
Demokrasinin Getirip Götürdükleri...
ERTUĞRUL KAZANCI Egitimci/Huhıkçu
Y
azm yaşamımızin ünlü adla-
nndan Memduh Şevket Esen-
daL 1949 yılı sonlannda Bile-
cik'e bağh "Inönü" beldesini
zıyaret eder. Genel seçımlere
altı ay kalmıştır. Öyküleriyle ül-
kede parlak bir kültür adamı olarak yer tutmuş
Esendal, Cumhurbaşkanı lsmet Inönü'nün ya-
kın siyaset kadrosunda bulunmanın özel konu-
munu da taşımaktadır. O günlerde bölge mil-
letvekili sıfatıyla bir gezi için seçim çevresin-
dedir. Konuk olduğu beldenin okul müdürü ba-
bam Cevdet Kazancı'nın yanmda, yörenin ile-
ri gelenlerine söyledıkleri ise ilginçtir. M.Ş.E.
imzasıyla tanınan yazar-politikacı, bu kez de-
mokrasiye geçişin çarpicı öyküsünü anlatmak-
tadır:
" 1945'te İJdnci Dünya Savaşı biter bitmez ls-
met Paşa bizleri Çankaya'da topladı. Hükümet
ve parti erki, askeri \ e miilki üst > öneticiler ora-
ya çağntanışlardı. tnönü, çok partili siyasal sis-
tetneyönehne konusunda düşüncderimiziabnak
istrvordu. L zun süren toplantının sonunda özet-
le,devrimlerin henüz yerleşmediği, 1925 ve 1930
yıllanndaki Terakkiperver Cumhuriyet ve Ser-
best Fırka denemelerinin açnğı derin toplum-
sal karşıthklann kapanmadığı genel kanı biçi-
minde ortaya çıktı. Sonunda, CHP Genel Sek-
reteri sanıyla söz aldığunda Milli ŞeFe,'Paşam.
demokratik rejim erkendir. Halk eğitilmiş ve bi-
linçli değildir. Bizi de sizi de alaşagı ederler, he-
zimete uğranz' şekünde keskin tavırh bir beyan-
da da bulundum. Hiç müdahalesiz konuşrriala-
n dinleyen tnönü,eHyle bizteri işareteöikten son-
ra toplannyı noktaladı:' Sızlere rağmen demok-
rasiye geçeceğim. Elli yıl sonra bile başlasak,
erken olduğundan konu açılacaktır. Varsın, tür-
lü meşakkatlerbenim üzerimde yaşansın. Ama
demokrasi memleketin itiban olacaktır' dedL"
"Inönö" beldesi Zafer Okulu Müdürü'nün o
gün Esendal'dan duydugu ve bana aktardığı
önemli bir yaklaşım da şöyledir: "Demokrasi-
ye, birtakun dış baskılarla geçmedik. lsmet Pa-
şa'nın demokrat karakterinin baskın önderttği
UegeçtikL"
Hayalvegerçek: Cumhuriyetin devrimci kad-
rosunun en özenli tutkusu, çok partili siyasal
rejime yatkınlığıdır. Ulusal kurtuluş dönemının
hemen sonunda, demokrasi için uygun ortam
kendiliğinden belirmiştir. Çünkü, "Haltfe-Sul-
tan" kurumunun elindekı egemenlik erkini gök-
yüzünden indirerek, gerçek sahibi bulunan hal-
ka teslim eden düşünce, demokratik düzeni de
esasında hazırlamıştır. Ama, demokrasi adına
ortaya çıkanlar. genç Cumhuriyetin temel ilke-
lerini yıkmanın kötücül odaklan olmuşlardır. *1e-
rakkiperver Cumhurryet" ve "Serbest Fırka"
kesiti; rejimin demokrasi hazırhğını, devrimin
canı pahasına koruduğu değerlere saldınlarla
yaralamıştır.
1945 sonrasının demokratik sürecinde öne çı-
kan muhalefetin dünya görüşü, çok partili dü-
zenin gelecekteki yansıması olmuştur. Toprak
reformu yasasının çıkanlmasına direten "mfl-
tegafifbe" yandaşlan, artık demokrasi havarisi-
dirler.
Halkın sosyoekonomik, siyasal ve kültürel is-
temlerinin iktidara karşı sözcülüğü; ekonomi-
de liberal, düşüncede gerici, uygulamada yarar-
cı bir zümreye kalmıştır. 14 Mayıs 1950 tari-
hindeki genel seçimler, onlan devlet erkinin
başına da oturtur.
İşte, yeni iktidarla birlıkte, antidemokratik
yöntemler, devrimlerin sulandınlması, sömür-
gecilerle birlikte "mazlum" uluslara ters tavır
alma, feodalitenin canlandınlması, Köy Ensti-
tüleri'nin tasfîyesi, Halkevleri'nin kapatılma-
sı, KlT'leri "arpalık" durumuna indirgeme,
"ince demokrasiye pa>dos" yaklaşımı birbiri
ardı sıra gelir. "V'âtan Cephekrl" adı altında ül-
ke kamplara aynştınlır. "Görülmeıniş kalkın-
ma" savı; Hazine'deki altın birikimini eritme,
iç ve dış talan çevrelerinin güçlerini arttırma,
karaborsa ve gırtlağa kadar borçlanma gerçek-
leriyle karşilaşır. Bilinçsız göçlerteşvik edile-
rek kentlerin dokusu bozdurulur. Yok pahası-
na araziler kapatan toprak ağalan iyice palaz-
landınlır.
Oin ve duygu sömürüsünün çeşıtleri yapılır.
Düşünce özgürlügü, despotca ve alabildiğine kı-
sıtlanır...
Işlerin çığnndan çıkması, 27 Mayıs 1960
devrimini getirir. Demokrasi kesintiye uğrar.
Yeni bir kazanım olarak beliren 1961 Anaya-
sası, ilerici boyutlar adına çok umutlarverir. Ama;
12 Mart ve 12 Eylül darbeleri, "lüks" sayılan
toplumcu gelişimin üzerine kanlı şallar örter.
"Yeni dünya düzeni" peşindeki yeni "manda-
cdara" yol açan denetimli demokrasi deneme-
si, halkın düzeyli değeryargılannı çökertir. Za-
man olur, oy sandığından çıkan bir akımın "şeyh,
şıh, mürit ve mürşitieı-r, Atatürk'ün kurduğu
devletin yönetsel orunlannı (makamlannı) iş-
gal ederler. Sonunda 28 Şubat'laragelinir, bu-
günlere ulaşılır.
Sonuç: Bizdeki demokrasi rejimi, koşullan
oluşmamış bir ortamda sorunlan da beraberin-
de getirmiştir. Kemalist Aydınlanma Devri-
mi'nin hızı kesilerek özünden saptınlmıştır.
Demokratik nitelikli kronolojik seyir, ne ya-
zıktır ki, olumsuzluklarla doludur. Tipik bir
toplumsal yararsızlık sürecini kapsamaktadır.
Ama tüm bunlara karşın lsmet Inönü'nün de-
yişiyle,
M
memleketeuluslararasıitibarvennt$-
tir". Kapalı siyasal sistemlere özgü mutlaklığı
kaldınp atmıştır. Düşünceleri, değişık açılardan
ifadeye belli ölçülerde de olsa olanak sağla-
mıştır. Bireysel ve toplumsal kişilik bulmada ya-
rarlı öğretiler edindirerek sosyal terbiye ölçü-
tünü geliştirmiştir. Insanlık ülküsü bakımın-
dan, demokrasi rejimi içinde yaşamak bile ay-
ncalıktır. -\- • • ı>"*
4 r:'
ARADABİR
VEDtl BtLGET Emekli Amiral
İp, Koptuğu Yerden Ulanır
Suçlu ve güçlü Batı emperyalistlerinin Lozan
Türkiyesi'ne kasıtlı ve asılsız suçlar yükleyerek,
kendi aralarında meşrulaştırdıklan Sevr'in şiddet
siyasetini iyice algılamak gerekir.
Lozan Türkiyesi'ni siyasal ve iktısadi egemenli-
ği altına alma uğraşındaki Batı emperyalistlerinin
-Avrupa Birliği üyeterinin- temsil ettiği tehlike, su
yüzüne vurdu.
"Batı cephesinde yeni bir şey yok. Içeride ve
dışanda, Milli Mücadele'nin başlangıcmdakı ay-
nı sorvnlar ve aynı tehlikelerbizi tehdit ederek kar-
şımızda duruyor."
Sevr'i tezgâhlayanlar, Anadolumuzu parçalama,
Türk ulusunu sömürgeleştirme ve tam bağımsız-
lığımızı ayaklar altına aima siyasetini degıştirme-
di. Curzon'un, Clemanceau'nun, VVilson'un yer-
terini bugün de Amerika ve Avrupa Birliği ortak cep-
hesi aldı.
Hoşgörünün ve insan haklannın övgüsünü ya-
pan "Avrupa Uygarlığı"r\\n Mussolini ve HitJer'e
nasıl teslim olduklarını, teslim olmak ne söz, on-
lara işin başında nice alkış tuttuklarını unutmadık.
Ibretle izledik.
Bugün PKK'ye yaklaşımlannı da öyle izliyoruz.
Mustafa Kemal, emperyalizrne ve tam bağım-
sızlığa değgin söylenecek her şeyi söylemiş, yol
göstermıştir. Önemli olan analizleri ele alıp nesnel
bir bireşimi (sentezi) ortaya koymaktır.
Mustafa Kemal'lerin, Müdafaa-i Hukuk'a katlan-
lann güttüklen amaca uygun düşen birdeyişle: Em-
peryalıst bir ülke ile olmayan bir ülke arasında hiç-
bir biçimde ve hiçbir ortak ad altında işbirliği ve
anlaşma olamaz. Eğerolursa, busömürülen ülke-
nin, ötekine teslimiyeti, onun yedek gücü ve ba-
ğımlısı olması sonucunu getirir...
"Yurdumuzun tam bağımsızlığı tehlikededir."
Egemenliğimizi kısıtlayan ya da yok sayan bü-
tün alanlarda, tam bağımsızlık, güncel anlamıyla,
NATO, Dünya Ticaret Merkezı, Avrupa Biriiği, Güm-
rük Birliği, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşki-
latı, ÇokTaraflı Yatınm Anlaşması, Uluslararası Pa-
ra Fonu, Dünya Bankası, ABD ile yapılan ikili an-
laşmalar gibi anlaşmalardan ve kuruluşlardan tam
bağımsız bir dış siyaset ve iç uygulamalar sil-
silesinin gecikmeksizin yaşama geçirilmesi, Lozan
Türkiyesi'nde yaşayanlann birincıl görevıdir.
"Ne mutlu Türküm" diyeceklerin Türkiyesi'nde:
Bir gün bağımsızlığını, egemenliğini ve laik Tür-
kiye Cumhuriyeti'ni savunmak zorunda kalırsan,
ödeve atılmak için, içinde bulunacağın durumun
olanaklannı ve koşullannı düşünmeyeceksin, yürek-
ten inananlar için aşılamayacak engel yoktur.
İp, koptuğu yerden ulanır...
StNCAN ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞl'NDEN
EsasNo: 1989/182
Sincan Asliye Hukuk Mahkemesı'nin 20.6.1989 ta-
rih 1989/182 E. 1989/257 K. sayılı ilamı ile Çorum ili
Alaca ılçesı Karamahmut köyünde nüfusa kayıtlı Şev-
ket'ten olma 25.1.1966 doğumlu Haydar Culfa'nın nü-
fustakı Haydar ismı Onur Haydar olarak dûzeltılmıştır.
llanolunur. 16.11.1998
Basm: 12915
Yata
Kampanyası
17 Siscıını kadar Yaıas'ta alıs\enşlcnniz
hem hediyeli hem taksitli.
Yatas'tan alışverişinizi şimdi yapın; %
\asiıklar, yorganlar, nerresim takımlan
\e daha biıçok hediye sizin olsıuC mf-
: v
\
YATA5
\\ RİSIIR
İND1RIM
«*T»v-. - »DAPAZAR1 (0-:
:
T
• 4VTAKVA :0-326l 2161
f;RNAjl. ELA3İ ,C~İ2*\ 21S
ML.S S»Ni.lURFA] • GİRESU'
£â3 13 00 - SS31313 i*VDM.
. :•;• M 14 - 25i 35 95 (2 Irt) •'
0-362İ 266 67 29 ıTOKATi • SU
(0-243) 2*3 C
_J9i[WIG0t.B!
12 7J 19(3 haî Pf
LiĞLl USAK
1
. K«
»sus Mon< 233 ÎS 3 • MftAR» Çjn«ia ^aüs Homî « 5 « 33 • 0'kmtn Valas Hon» 4791» K
--•; JVTJİ.V* Vsîjş HoiM 2İ71? 22 • SAUKESS. >at»s «wne 242 3ı 31 • 2U 91 Î8 • DtVJO
3
:
r S 5 - ES\;SEM»
!
? Vjiasrtorn*221 0 ? « - GAZİJNTEP VMsH0
w2.1)ro3i IG0« VJU>
• • • FJ:.^ >WJS rtoır» 135 71 53 • 521 S3 13 • ii:j!l! Mas«c »3lıs Momt «75 0! S3 :3 M ) • "
• '2WiT tmtor yjus Hom« 341 35 57 • KARS V I U S M O I M 2 1 2 05 20 • KAVSEBİ «alas Homt:
SARAV (0-3CI212 H M - 213 3 1 « - « A S W «-3M)
i S3U-242 31 31 • CORUM ı0-364)213 86 27- DEÎVSJ
(W46) 224 26 43IARDAMIJ IĞOM KAH" E = K Î=HIP
10(PBX|(BARTIN BOUi B'JBSt ry ..: : :•:••
•RAMAN 10-33») 213 M 71 {2 Ml; ' ••
(0-3241 327 39 60 (5 hal) • »lEVStf - -
TRABZON rO-462) 321 17 36 ıBAVBuRT. iuMuinA-it;
ıY»»Home4l9 5l 1M3 1S • K ^ ' t - . i ' •*•>: •
u a c v«ss MOTO 236 37 j j . m •
Us MOIM 259 85 53-255 89 94 3 '
43 Sırinevler YatasHame 644 !; 26 . »•-.
'4 tf - 325 46 61-H • SAKARVA 1*n Kcme 2/î 1
CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
ORHANERİNÇ
Gunip Ağladıklarım...
Bayramlar, gazeteciliğin görenek ve gelenekleri-
ne göre okuriann dertlerini biraz olsun hafifletebile-
cek günler sayılagelmiştir.
Bu nedenle daha Matbuat Cemiyeti zamanında
başlayan Bayram Gazetesi uygulaması 1952 yılın-
da yasal bir nitelik de kazanmıştır.
Gazete çıkarmanın para kazanmak amacına da-
yalı bir ticaret işi okjuguna inanan ve gazeteciliğin
sorumluluğunu belirieyen kurallardan da sıkırrtı du-
yanlann girişjmryle bu güzel görenek sona erdirilmiş-
tir.
"Gazetecinin tatilimiolur?"diyerek yasayı ctelme
hakkını kendilerinde görüp girişimlerini savunanla-
nn ilk bayramda köşelennde "bayram tatilıne çık-
bklannı" yazabılmelerini anlamış değilım.
Hukukçu olmadığım için, özgürtüklere daha ge-
niş anlamda yer veren 1961 Anayasası'na ayk/n bu-
lunmayan "bayramda gazete çıkarma" yasağının,
özgüriüklere sınır getirme amacıyla hazırlanan 1982
Anayasası'na aykın düşmesi de anlayamadığım kc-
nulardan bir başkasıdır.
Bu satırlan, bayram tatili elinden alınmış birgaze-
teci olarak yazmıyorum. Özel durumum nedeniyle
1960 yılından 1992 yılı nisanına kadar hasta oldu-
ğum ikisi dışında her bayramda çalışmaktan gelen
bir alışkanlığım var. Karşı çıkışım, Bayram Gazete-
si nedeniyle yaratılan aynşmanın ve bencılliğin mes-
teğimızin bugünkü yoz görüntüye girmesindekı dö-
nemeçlerden biri olduğu yolundaki kişisel görüşüm-
den kaynaklanryor.
Türkiye GazetecilerCemiyef'nin 1992 Eylül ayın-
da yayımladığı "Yasaya Saygt" adlı belgesel kitabı
da konuya ilişkin tartışmalara ıştk tutuyor. Konuyu
patron çıkan ya da dinci anlayış dışında ele alan tüm
yazariarın, göreneklenmizın korunmasından yana
çaba harcadıklannı görüp kendilerine saygımızı ta-
zeliyoruz.
Bayram öncesi yaşadığımız en önemli olay,
TBMM'de 18 Nisan erken genel seçimini erteletmek
için demokrasi adına yapıldığı ileri sürülen girişim-
lerin televizyon ekranlanndan yansımasıydı.
Bir kere daha ortaya çıktı ki demokrasi kavramı-
nı pek çok kişi kendı özel çıkarianna ya da ilişkileri-
ne göre anlamlandınyor.
Ama bu yeni bir şey değil. Meşrutiyet dönemin-
de de örnekleri yaşanmış.
Bayram geleneğıne uygun olarak yazımızı onur-
landırması için sözü ustalanmızdan Ahmet Rasim'e
bırakıp iyi dileklerimizi sunmakla yetinelim.
Mantarizm!..
Dün pek saygıdeğer birisiyle karşılaşbk. Kendisi-
ne özgü bir incelikle gûlüyordu. Bana dedi ki:
- Seni gördüm de yine hatırladım... Ona gülûyo-
rum...
- Hayrola?..
- Hayrolacak bir şey yok... ufak bir nükte...
- Ne gibi?
- Geçende bizim hoca ilekonuşuyorduk. Tabii bu-
günlenn konulan mütareke, parti, hükümet biçfmi
üzerinde düşünceleri ortaya koymaktan başka ne
olur?..
Hoca, gazetelerin birinde gördüğü 'partamenta-
rizm' kelimesini tam söyleyemiyor, bayağıgüçlük çe-
kiyordu... Durdu, durdu:
- Ben bunun hepsini birden söyleyemiyorum...
deyince karşılık olarak:
- 'ParT/ bırak, çıkanver!dedim. Alışkın olduğu için
düşünmeye kalkışmadı bile. Bırdenbıre 'Oh!..' çek-
tikten sonra sanki gerçeği elde etmişçesine içten
birsevinçle Arapça söyleyişe uygun olarak, harfle-
re ve hecelere oasa basa ve ikinci heceyi uzatarak:
- Mantarizm!.. dedi.
- HaL. İşte bizdeki şekli şimdi buldum!.. Artık
açıklama istemez dedim. Bunun için gülüyordum...
(Gülüp Ağladıklanm - Kültür Bakanlığı Yayınla-
n 1978. Yayına hazırtayan: Ahmet Sevinç)
•
Saadet Uslu tüberkülozu aynntılanyla gündeme
getirdi. Dünyada her yıl 8 milyon kişinin tüberküloz
hastalığına yakalandığını, 3 milyon kişinin yaşamını
yitirdiğini yazdı. Türkiye'de yılda 30-40 bin kişinin tü-
berküloza yakalandığını habedeştirdi.
•
Lefke'de yaşanan kirliliği yerinde saptamak için
bilim adamlannın Kıbns'a gidişini Izmir Büro haber-
leştirdi. Daha sonraki gelışmeleri de Izmir Büro'dan
arkadaşlanmız ve Kıbns muhabirimiz Reşat Akar
okuyuculanmıza duyurdu.
•
NATO harekâtının Ankara'ya yansımalan ve Tür-
kiye'nin Balkanlar politikasına ilişkin temel yakla-
şımlannı Serkan Demirtaş yazdı.
•
Anadolu'daki seçim gezilerinde bu hafta öne çı-
kan partilerden CHP'nin kampanyasını Mutlu Se-
reli, ANAP'ın kampanyasını Dürdane Kırçuval iz-
lediter.
•
Tatilinizin gönlünüzce geçmesi dileği ve say-
gılanmızla.
oerinc@cumhuriyet.com.tr
FATSASULH HUKUK
HÂKİMLİĞl'NDEN
DosyaNo.1998,'279
Davacı Fatsa Bahçeler köyünden Mustafa ogiu Halil Ka-
yar vekilı Fatsa'da avukat Ahmet Canbaz tarafindan davalı
Fatsa ılçesi Bahçeler köyünden olduğu bildinlen Mustafa oğ-
lu Adera Kayar ale> hme açılan Taksim veya izale-ı şuyuu da-
vası nedeniyle açılan bu davanm duruşmasmda gösterilen ad-
resine tebligat yapıldığı halde davalı Adem Kayar gösterilen
adresinde bulunamadığından adresı de tespıt edılemediğin-
den davalı Adem Kayar' ın adına ilanen tebligat yapılmasına
karar verildığınden, adı geçen Adem Kayar'ın 7.4 1999 günü
saat 9'da yukanda numarası yazılı Taksim veya izale-i şuyuu
davasının duruşmasında hazır bulunması veya kendısini bır
vekil ile temsil ettırmesi, gelmedıği takdirde veya kendisını
bir vekil ile temsil ettirmedığı takdirde HUMK.nun 509.
maddesi uyannca yargılamaya yokluğunda devam olunacağı
ve hüküm venleceğı davetıye ve dava dılekçesi yerine kaım
olmak üzere ilanen duyuruiur. Basm: 12944
SERİKKADASTRO -%
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1988/869
Serik Kökez Mahallesi Taşlıklar mevkiınde bulunan
263 m2.1ik 94 ada 53 parsel nolu nızalı yerin mahke-
memızde icra kılınan yargılama neticesinde:
Davacı adına tescilini karar verilmiş olup adresi tes-
pıt edilemeyen davalı Abıdin Şaban oğluna 7201 sayı-
lı Tebligat Kanunu'na göre karann neşnnden ıtibaren
15 gün sonra tebliğ edılmış sayılacağı ilanen duyuru-
lur. 15/3/1999 Basm: 12930