Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5ŞUBAT1999CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Rantkavgası
• ANKARA (ANKA) -
Artan böbrek hastalannın
yaşamlannı
sürdûrebilmeleri için
gerekli olan diyaliz
merkezlerinin rantiyeciler
tarafından gelir
merkezleri olarak
görüldüğü belirtildi.
Mantar gibi özel diyaliz
merkezleri kurulduğuna
dikkat çekilirken, diyaliz
merkezleri sahiplerinin
rant kavgası içine girdiği
iddia edildi. Selçuk
Üniversitesi Tıp
Fakûltesi'nden Doç. Dr.
Süleyman Türk, 'Diyaliz
Merkezlerinin Mevcut
Dururnu' konulu
toplantıda, bazı
doktorlann hastanede yer
yok diye hastayı özel
diyaliz merkezlerine sevk
ettiklerini, bazı hastalann
da, diyalize ihtiyacı olup
olamadığı belirlenmeden
diyalize gönderildiğini
ileri sürdü. Türk, "Çünkü
her seansta hasta 25
milyon para ödüyor.
Merkeze kalan net kâr ise
her seansta 10 milyon
lira" diye konuştu.
Hukuk Fakültesi
mezunları
• HaberMerkeri-15
Ekim 1998 günü kuruluş
belgesini alarak hukuken
kuruluşunu tamamlayan
lstanbul Oniversitesi
Hukuk Fakültesi
Mezunlar Derneği 30
Ocak 1999 Cumartesi
günü "Kurucular Genel
Kurulu"nu toplayarak,
çalışmalanna fıilen
başladı. Aralannda
Hukuk Fakültesi Dekanı
dahil, birçok tanınnuş
akademisyen, avukat ve
işadamı hukukçunun
bulunduğu 29 kurucu, ilk
genel kurul toplantısında
hukuk eğitiminde
kalitenin nasıl
yükseleceği konusunu
görüştü.
atamalar
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Müsteşar
yardımcılanndan Necati
Utkan'ın Roma'ya
büyükelçi olarak
atastması;vş Mehmet Aü
lrtemçelik'in de
ANAPtan milletvekili
olmak için görevinden
aynlması nedenıyle boş
bulunan bu görevlere yeni
atama yapıldı. Resmi
Gazete'de bugün
yayımlanan atama
kararlanna göre
Utkan'dan boşalan göreve
Uğurtan Akıncı,
Irtemçelik'den boşalan
göreve ise Hurşit Aydm
Şahinbaş getirildi. Aynca,
Dışişleri Bakanlıgı
Yurtdışı Tanıtma Genel
Müdürlüğü'ne,
Büyükelçi, Bakanlık
Müşaviri Solmaz
Ünaydın, Ikili Siyasi tşler
Genel Müdürlüğü'ne de
Teftiş Kurulu üyesi
Büyükelçi Mehmet
Görkay atandılar. Arşiv
ve Ulaştırma Dairesi
Başkanhğı'na Yahya
Aklcurt, bakanlık
müşavirliğine Fikret
Nesip Cçcan getirildi.
Öğpetmenlere
2trityonluk
eğitim
• ANKARA (ANKA)-
Milli Eğitim Bakanlıgı,
gelişen teknoloji ve
eğitim sistemindeki
yenilikler konusunda
öğretmenleri
bilgilendirmek amacıyla
hizmet içi eğitime ağırlık
verecek. Bakanlık, 1999
yılı içinde 155 bin
öğretmenin hizmet içi
eğitime alınmasını
planlarken, etkinlikler
için yaklaşık 2 trilyon lira
harcayacak. Hizmet içi
egitim faaliyetleri
ağırlıklı olarak bilgisayar
ve yabancı dil
konulannda
gerçekleştirilecek.
Katkı payı
hedefi tutmadı
• ANKARA (ANKA)-
Kesintisiz 8 yıllık
ilköğretim reformunun
can daman olan katkı
payında hedefler tutmadı.
Milli Eğitim Bakanhğı,
1998 yılı için katkj payı
geliri olarak 290 trilyon
lira beklerken, toplanan
gelir yaklaşık 215 tnlyon
lira düzeyinde kaldı.
Bakanlık, 1999 yılında
yapılacak yatınmlar için
de 300 trilyon liraya
ihtiyaç duyarken, 1998
verileri dikkate
alındığında. hedefe
ulaşılabilmesi için katkı
payına zam yapılması
gündeme gelebilecek.
Türkiye'de 1980 yılmda yüzde 43 olan kentli nüfus oranı 1997'de yüzde 65 'e ulaştı
Kente akm durmuyorİZMİR(AA)-Türkiye'de 1980 yılında
kentlerde yaşayan nüfus yüzde 43 civann-
da iken, 1997 yılında bu rakam yüzde 65 'e
ulaştı. Göçlerin sürmesi durumunda
2000'li yıllarda Türkiye nüfusunun yüz-
de 85'i kentlerde yaşayacak.
Egekent Konut Üretim Yapı Koopera-
tifleri Birliği'nin (EGE-KOOP) yaptığı
araştırma sonucunu değerlendiren Genel
Başkan Hüseyin Aslan, Türkiye'de 1980
yılında kentlerde yaşayan nüfus oranınm
yüzde 43 civannda olduğunu belirterek,
1997 yılında bu rakamın yüzde 65 'e ulaş-
tığını bildirdi.
Aslan, araştırma sonucunda, Türkiye'de
kentte yaşayanlann yüzde 57.9'unun
imarh ve toplu konut alanlannı tercih et-
tigini, yüzde 42.1'inin ise gecekonduda
oturdugunun belirlendiğini söyledi. As-
lan. araştırma sonucunun göçlerin bu şe-
• Göçlerin sürmesi durumunda 20001i yıllarda Türkiye
nüfusunun yüzde 85'i kentlerde yaşayacak. Kentte yaşayanlann
yüzde 57.9'u imarh ve toplu konut alanlannı tercih ederken, yüzde
42.1 'i de gecekonduda oturuyor.
kilde sürmesi halinde 2000'li yıllarda ül- na işaret eden Aslan, şu bilgileri verdi:
ke nüfusunun yüzde 85'inin kentlere ta-
şınmış olacağı gerçeğini de ortaya çıkar-
dığını açıkladı.
"Araşünnaya göre, kente gelenler ilk
aşamada gecekonduda yaşamayı tercih
ediyorlar" diyen Aslan, bunda, köyden
büyük kentlere daha önce gelen akraba.
tanıdık. hemşeri ilişkisinin büyük rol oy-
nadığını ifade etti.
Kentte köy yaşanfası
Kente göç eden insanların geldikleri
kentlerin varoşlannda, köydeki yaşantı-
lannı aynen sürdürdüklerinin saptandığı-
)zellilde 1975-1985 yıllan arasında
büyük kentlerin tepelerinde gecekondu-
laşma olgusunun çok arttığı görülüyor.
1985 yıhndan sonra hükümetlerin toplu
konut olayına eğilmesh. le birtikte. insanla-
nn kooperatifler aracıhğıvla düşük faizli
kredilerden yararlanarak imarh yaptlara
yöneldiğini biliyoruz. Ancak, ne vazık Id,
yerel yönetimlerin ve hükümetlerin Hazi-
ne arazilerini koruyamaması sonucugece-
kondu olgusunu ortadan kaJdıramıyoruz."
Ege-Koop'un 14 yılda yaklaşık 14 bin
konut, lzmir Büyükşehir Belediyesi'nin
de aynı sürede 24 bin 750 konut bitirdiğı-
ne dikkati çeken Aslan, buna rağmen lz-
mir'de konut açığmın büyük olduğunu ve
insanlann büyük bir kısmmın hâlâ gece-
kondularda oturdugunu ileri sürdü.
Aslan, konut açığının ve gecekondulaş-
manm ancak kent kooperatifçiliğinin ge-
liştirilmesiyle aşılacağını savunarak, bu
konuda hükümetlere ve yerel yönetimle-
re büyük görevler düştüğünü dile getirdi.
Konut maliyefleri
Hüseyin Aslan, önümüzdeki 5 yıl için-
de, konut maliyerinde büyük artış yaşana-
cağını bildirdi. Konut maliyetlerinin her
yıl ortalama yüzde 70 artış gösterdiğini
belirten Aslan, 1999 yılı başında 7 milyar
593 milyon 200 bin liraya mal olan 100
metrekarelik bir konutun. 2003 yılında
yaklaşık 63 milyar 419 milyon lira olaca-
ğını söyledi.
Samsun Emniyet Müdürlüğü'nün yaptırdığı ankete katılan 15 bin kişi 'hoşgörü' istedi
'Polis önyargısız davransın'SAMSUN (AA) - Samsun
Emniyet Müdürlüğü'nce polis-
halk ilişkilerini geliştirmek
amacıyla yaptınlan "Nasıl bir
poüs Btiyorsunuz?" konulu an-
kete katılanlann tamamına ya-
kını, polisin "daha hoşgörülü"
ve "önyargısız" davranmasını
istedi.
Samsun merkez ve ilçelerin-
de yaklaşık 15 bin kişi ile yüz
yüze görüşülerek gerçekleştiri-
len ankette "poüs-halk" ilişki-
leri konusunda ilginç sonuçlar
ortaya çıktı:
Vatandaşlann en çok şikâyet
ettiği konulardan biri olan "Ge-
reksiz yere kuvvet kullant-
nu"nın ve "Polisin sert tutu-
mu"nun birçok olayın "büyü-
mesine neden olduğu" öne sü-
rüldü; "Uygulamalarda herke-
se eşit davranıhnayarak insanla-
nn giyimlerine göre da\ ranıkb-
ğı", "Olaylara zamanında mü-
dahale edUmediği""Özellikle
genç polislerin daha agresif ve
kaba davraıuşlannın üzücü oi-
duğu". "Vatandaşlann polise
müracaaüannda gel-git yapda-
rak bürokratik işlenüerin çok
geç sonuçlandmldığT görüşle-
ri de en fazla yakınılan konula-
nn başında yer aldı.
tlginç cevaplar
Ankete katılanlann verdiği
ilginç yanıtlardan bazılan ise
şöyle:
-Karakollarda dostluk-arka-
daşlık ilişkileri var. Suçlu otu-
rup çayını içerken; mağdur hor
görülüyor,
-Bazı resmi kıyafetli polisler,
tabancalannı süsleyerek deği-
şik şeltilde taşıyor. Bunun stan-
dartmın olması gerekir,
-Polis, peşin hükümlü olduğu
için herkesi suçlu gibi görüyor.
Anketin, "Beğenilen çahşma-
lar" bölümünü cevaplayan va-
tandaşlann tamamınayakın bir
bolümü, "poüs-vatandaş iUşki-
lerine daha çok önem verikrek,
vatandaşlaria daba sık diyalog
kur-ulmasuıT ıstediler. Ankete katılanlara göre "gereksiz >ere ku\>et kuUanımı" ve "polisin sert tutumu" ola>lan büyütûyor.
' . l ' l
'Küçiik çocuğun dahııası sakıncah
9
8 yaşındaki çocuklann dalmasma izin veren karar, hekimlerin tepkisi üzerine uy
SAADETUSLU
Aktaş:Kabasakathk-
lara yol açabilir.
Konuklu: Karar ayıp
olmasın diye alındı.
1997 yılı sonunda Kuşadası'nda
düzenlenen CMAS Uluslararası
Egitmenler Toplantısı'nda Fransız
Federasyonu'nun önerisiyle kabul
edilen "çocuk dahşı" Türk uzman-
lardan tepki görünce uygulamaya
konulmadı. Uzmanlar, Türkiye Su-
altı Federasyonu'nun 8 yaşına ka-
dar olan çocuklann dalmasına izin
veren karannm çok sakıncalı oldu-
ğunu vurguladılar.
Türkiye Sualtı Federasyonu'nun
uygulanması için girişimlerde bu-
lunduğu karar, çocuk sağlığına za-
rarlı olabileceği için hekimlerin tep-
kisini çekiyor. îstanbul Tıp Fakülte-
si Deniz ve Sualtı Hekimliği Anabi-
lim Dah'ndan Doç. Dr Şamfl Aktaş.
bu yaştaki çocuklann kemik geli-
şimlerinin henüz tamamlanmadığı-
na dikkat çekerek, u
Kabcı sakathk-
larotabüir" uyansında bulundu. Ka-
rar alınırken Türkiye'yi temsil ede-
cek bir sualtı hekiminin görevlendi-
rilmediğine dikkat çeken Aktaş,
küçük yaştaki çocuklann dalış yap-
malannm sakıncalannı şöyle sıra
ladı:
"-Çocukdakşındadekompresyon
hastahğı görülebilir. Yetiştdn bir da-
hada koiavca tedavi edilebitecek hat-
ta belirtj bile vermeyecek kabarnk-
lar, henüz gelişimini tanıamlamamış
büyüme kıkırdaklannda büyük ıa-
rarlara ve kahcı sakatüklara yol aça-
büirier.
- Bir önernli tehlike de akciğer çı-
ktş barotra\ masına bağlı hava em-
boosidir. Soluk tutarak yapılan bir
çıkış sonucunda hava embolisi gö-
rülmesi \e Ölümle sonuçlanması 1
metrafcn az derinliklcrde bile müm-
kündür.
- Çocukluk çağuıda sık rastknan
bir diğer hastahk da ortakulak ilti-
haplandır. StandartJarda belirtfldi-
ği gibi dalış öncesi sıkı bir muayene-
nin de ortakulak iltihabmı önlnici
mucizoi etkisi bulunmamaktadır.
- Aynca 8 >aşındaki bir çocuk ak-
li ve ruhsal olarak dalış gibi karma-
şık bir aktivasvon için u>gun değil-
dir."NAUl (Ulusal Sualtı Eğitmen-
leri Birliğı) Türkiye Temsilcısi Afi
Olcay Konuklu. karann "araştınl-
nıadan sadece toplanü Türkiye'de
yapıldığı ve a>ıpolmasın diye" kabul
edildiğini ileri sürdü.
ABD: Riskü
Ali Olcay Konuklu, Federasyo-
nu'nun uluslararası CMAS'a bağlı
olduğunu belirterek "Ancak aktivi-
teleri yok denecek kadar az. Dünya-
daki standartlan bflnıhor. CMAS'ı
bile takip etraiyor
1
" dedi. Konuklu.
"ABD'H bü- sualö fîzyolisti Türkler
ve Fransızlar çocuklannı böyle bir
riske atmak istiyorlarsa atsınlar' de-
di. Federasyon bu karan ahrken uz-
mantara danışnıadı. Şu anda yaş sı-
nın 14. ABD'de yaş sımnnın 15'e çı-
karblması tarüşüıvor. biz indirmeye
Dalmasında sakınca olanlar
Uzmanlann verdiği bilgiye
göre, dalmasında sakınca olanlar
ve sonuç'.an özetle şöyle:
- llaca bağımh astun hastalan,
- Hamile kadınlar,
- tlaca bagunlı diyabetikler,
- Kronik kalp hastalan.
-12 yaş alû çocuklar.
- Kronik akciğer hastalan,
- Yflksek tansiyonu olanlar,
- Kapalı yer korkusu olanlar.
- Kadındalıcılar konusiundaise
uygun dahştabtolan olmadıği içta
vurgun riski fazla.
- Dalan kişilerde unutkanlık,
kemik bozukluklan görülebilir.
gulamaya konulmadı
çakşı>oruz" diye konuştu.
Dünya Sualtı A,ktiviteleri Konfe-
derasyonu üyesı eğitımci Anıl Ural
ise çocuklann dalması için özel mal-
zemenin bulunmadığını ifade etti.
Ural, federasyonda kontrol meka-
nizması olmadığını, denetim yapıl-
madığını savundu. Hiç dalmayan bi-
rine bile dalgıç brövesi verildiğine
dikkat çeken Ural. 3 yildız eğitmen-
lik brövesinin ise parayla satıldıgı-
nı Öne sürdü.
Federasyonun görüşû
Türkiye Sualtı Federasyonu'ndan
Osman Nuri Sevinç ise karann
CMAS"a üye 84 iilke tarafından ka-
bul edildiğini savunurken, uzmanlar
bunun doğru olmadığını söyledi.
Çocuk dalışlannda sürenin ve dalış
mesafesinin kısa tutulacağını belir-
ten Sevinç. Türk hekimlerinin top-
lantıya davet etmelerine karşın gel-
mediklerini öne sürdü. Sevinç Türk
hekimlenn tepkı göstermesi üzerine
karann şimdilik askıya alındığını da
söyledi. Federasyonun denetimyap-
madığı yönündeki eleştirileri de ya-
nıtlayan Sevinç. "Bizprofesyondca-
lışan bir fedensyon değiliz. Eğit-
mensenizsizeyeddverflmiş. Her da-
lıcının başına bekçi koyamayız. Bu
serbest piyasa
7
" diye konuştu.
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
MHP listesinden önümüzdeki
seçımlere katılacak adayların
bazılannın ısimlerini MHP Basın
Sözcüsü Şevket Bülent Yahni-
ci açıkladı. Listede ilginç isimler
yer ahyor. Benim dikkatimi ise
adaylann bir kısmının devlet ka-
tında aldıklan görevler çekti.
Örnegın, "şeriata karşı müca-
de/e" kararları alan, bu arada
üniversitelere sürekli yasaklar
getiren YÖK'ün kritik yerterinde
bulunan bazı isimlerin MHP'den
aday olduklannı gördüğümde
doğrusu şaşırmadım. Ben şaşır-
madım ama, YÖK sisteminin bir
parçası haline gelen, "şeriatla
mücadeleyle" demokrasi ara-
sındaki bağı birtürtü kavrayama-
yan, üniversitedeki bazı tanıdık
isimlerin şaşınması gerekir, diye
düşünüyorum.
Size, MHP'nin üniversitelerin
yönetimtnde bulunan bazı aday-
lannın isimlerini ve görevlefini ak-
tarmak istiyorum: YÖK Personel
Daire Başkanı Doç. Mustafa
Gül, eski Selçuk Ünı. Eğitim Fa-
kültesi Dekanı Prof. Dr. Akrf Ak-
kuş, eski Pamukkale Üni. Mü-
MHP'nin Adayları...
hendislik ve Mimarlık Fakültesi
Dekanı Prof. Hüsnü Yusuf Gö-
kalp, Selçuk Üni. Fen-Edebiyat
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ra-
mazan Mirzaoğlu. Isparta Sü-
leyman Demırel Uni. Eğitim Fa-
kültesi Dek. Prof. Rasih Demir-
ci, eski Niğde Üniversitesi Rek-
törü Prof. Oktay Yazgan, KTÜ
Rektör Yardımcısı Prof. Haşan
Basri Şentûrk, Kocatepe Üni.
Vetennerlik Fakültesi Dekanı
Prof. Abdülkadir Akcan ve da-
ha birçok öğretim üyesi...
Bu arada yine gençliği çok il-
gitendiren bir kurumun başında-
ki yöneticinin de MHP'den aday
olduğu açıklandı: Yurt-Kurve Ai-
le Araştırma Kurumu'nun eski
genel müdürü Osman Nuri Fı-
liz. MHP'nin bürokrat adaylan da
ilgi çekici. Ceza ve Tevkif Evleri
Daire Başkanı'ndan eski Telsız
Genel Müdürü'ne, eski Enerji
Bakanlıgı Müsteşan'ndan Mete-
oroloji GeneJ Müdürü'ne, eski
BOTAŞveTÜGSAŞ Genel Mü-
dürü'nden lstanbul Emniyet Mü-
dür Yardımcısı'na, eski Şırnak
Kaymakamrndan eskiTanm Re-
formu Müsteşan'na, isdemirGe-
nel Müdürü'nden eski Adalet
Bakanlıgı Personel Genel Müdü-
rü'ne kadar saymakla bitmeye-
cek ölçüde üst düzey bürokrat,
kaderimizi beliıieyen yerlerden
geçici olarak aynlıp MHP liste-
sinden Meclis'e gırmeye çalışa-
caklar.
Yanlış anlaşılmasın, benim
MHP'den aday olan YOK yone-
ticilerine ve üst düzey bürokrat-
lara bir sözüm yok. Onlar yasal
haklannı kullanarak yasal bir par-
tıden aday oluyorlar. Herkes gi-
bi onlar da ıstediklen partiden a-
day olmak hakkına sahipler. Bu-
rada önernli olan, siyasi çizgisi ve
siyasi tercihleri 35 yıl içinde açık
şekılde ortaya çıkan bir partının
taraftarlarının devletin en kılit
noktalarında bulunmaları. Türk
devletinin son 50 yıllık tercihi, bu
küçük ömek listeyle bir kez da-
ha gözler önüne senltyor. Sola
karşı ırkçı-şovinızmi ve siyasi Is-
lamı besleyen tercihler, sonun-
daonlann, devletin en kritik nok-
talannı ele geçirmesini sağladı,
dediğimizde işte bunu söylemek
istiyorduk.
MHP'nin aday listeleri gerçe-
ğin küçük bir kısmını gözler önü-
ne senyor. Bürokrasinin. yargı-
nın, savunmanın, üniversite yö-
netımlerinin içinde etkili konum-
larda acaba daha ne kadar MHP
taraftarı bulunuyor? Bu lıstenin
"şeriatla mücadele" merkezli si-
yasi tercihler açısından önemli
bir anlamı var. Düne kadar siya-
si Islamla kan kardeşi olan ırkçı-
millıyetçılik yeni bir ınisiyatif ka-
zanıyor. Devletin siyasi Islama
karşı çıkması demokratik bir ze-
mine oturmadığı sürece böyle
tablolarla karşılaşmamız şaşırtı-
cı olmamalı.
MHP adaylanyla ortaya çıkan
tablo şu soruyu soımamızı zo-
runiu hale getiriyor. Devletin en
tepesinde bulunan pariamenter
sistem sayesinde cumhurbaş-
kanı seçilmiş Süleyman Demi-
rel, bugün "Darbe mi olsaydı"
diye soruyor. Bir siyasi sistem,
ülkenin seçilmiş cumhurbaşka-
nı tarafından darbe korkusuyla
yönlendirilebilir mi? Buradan de-
mokrasıye nasıl ulaşabiliriz? Bir
gerilim yaşadtğımız ve siyasilerin
bu gerilimı alt edebılecek bir per-
formans göstermedikleri doğru.
Darbe korkutmasıyla bu sis-
tem daha düzgün bir işleyişe ka-
vuşabılir mi? Pariamenter rejim
kendi içinde çözüm üretmek zo-
runda. Ancak görülüyor ki, en te-
pelere yön veren siyasi tercihler
MHP'lilerin guçlenmesıni sağla-
yacak bir ortarn yaratıyor. MHP
ideolojisi üniversite yönetimleri-
ne, bürokrasıye yön verecek ka-
dar güçlenıyor.
Darbelerden kurtulmanın yolu,
siyasi Islamı ve ırkçı-şovinizmi 12
Eylül'ün otorrter rejiminin beste-
diği gerçeğım kabultenmek; yok-
sa, 12 Eylül'ün yarattığı açmaz-
lara dayanarak çözüm üretmek
degil.
DUZYAZI
ORHANBtRGtT
Pişkinliğin Bu Kadam...
önceki gün Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde
duruşması süren 'yolsuzluk' ya da 'görevi kötüye kul-
lanma' davalanndan bir tanesi de, Doğru Yol Partı-
si'nin IspartaMilletvekiliÖmerBilginleilgiliydi.
Ömer Bilgin'in adalet önüne çıkmasını gerektiren
neden, Turizm Bankası genel müdürü olduğu dö-
nemde işlediği ileri sürülen, sayısı kolay kolay bellek-
lerde saklanamayacak 'görevi kötüye kullanma' ey-
lemlerinden birisiyle ilgili olarak açılmış davaydı.
Mahkeme mübaşirinin birkaç kez adını seslenme-
sine karşın Ömer Bey duruşmasında yoktu ve neden
bulunmadığı yolundaki 'mazeret'ini avukatı şöyle an-
latmaya çalışıyordu:
"Müvekkilim, 18 Nisan'da yaptlacak milletvekilleri
seçimi için yeniden Isparta'da DYP'den aday olmak
için çalışmayapmaktadır. Buyüzden duruşmada hu-
lunamamıştır.
Mahkemenin uygun gördüğü birgün celse arasın-
da müvekkilim gelip savunmas/nı yapmak istiyor."
Dün bu olayla ilgili haberi veren gazete, "Pişkin
Omer'in avukatma azar" başlığı attında şunlan yazı-
"Yargıç Ekrem Ozdemir 'Mahkeme mi, seçim mi
daha önemli?' diyerek avukatı azariadı ve dumşma-
yı erteledi."
Azarianma avukatın kaderidir. Anlaşılıyor ki 'Pişkin
ömerr
\ eline geçiremeyen yargıç, ünlü semer öykü-
sünde olduğu gibi, onun yerine savunmanıodan hın-
cını almak istiyor.
Giderek kabak tadı veren milletvekillen dokunul-
mazltğı ile başbakan ve bakanlann yargılanmalannı
siyasetçinin insafına ya da pazartığına bırakan Ana-
yasa'nın 83 ile 100. maddelerinin yeniden tartışma
konusu yapıldığı bir sırada ömer Bikjin olayı birkaç
yönden dikkat çekicidir.
Pariamento çoğunluğu, birçok üyesinden esirge-
mediği korumacılığını Omer Bilgin için kullanmamış,
belki de kullanamayacağını görmüştür. Dolayısıyta
da işlediği ileri sürülen bunca 'görevi kötüye kullan-
ma' eylemlerinin dosyalannın adalet önüne çıkartıl-
ması mümkün olabilmiştir.
Ama görünen odur ki, Demirel'in bu eski koruma
göreviisi, geçen seçimlerde, yani dört yıl önceki aday-
lığı sırasında başladığı söylenilen bu 'görevi kötüye
kullanma' dosyalarından bir an önce aklanmayı dü-
şünemeyecek durumdadır ve duruşmalannı ertelete-
rek 18 Nisan seçimlerinde yeniden dokunulmazlık
zırhına kavuşmak umuduyla arazide seçim çalışma-
sı yapmaktadır.
Peki, ünlü 83 ve 100. maddelerin bu anlamsız zntı-
lan hep böyle mi kalacaktır? Sorunun yanıtını aradık-
lan, daha doğrusu kamuoyuna anlatmak istedikleri
için bir grup CHP milletvekilinin TBMM'de, 'gelin, bu
maddelerle ilgili değişiklikyasasını görüşelım' çağ-
nsını yansrtmak amacıyla yaptıklan oturma eylemi bir
işe yarayacak mıdır? Çok kısa yanrt vermek gerekir
ki 'Hayır, yaramayacaktır.'
Çünkü sadece Anayasa'nın o iki maddesinin de-
ğiştirilmesini en az CHP milletvekilleri kadar isteyen
herkes biliyor ki, şu anda parlamentonun toplanma-
sı için yeterli çoğunluğu sağlamak mümkün değıldir.
Yeterli çoğunîuğun sağlanması bir an için gerçekleş-
miş olsa bile, görüşülüp ikınci kez oylama$ı yipılma-
a istenilen 83. madde bir Anayasa hükmüdür. Ana-
yasalardaki değişikliklerin görüşülerek oylanması ise
içtüzükte özel düzenlemelere bağlanmıştır.
Yani bir anayasa değişiklıği için yapılacak değtşik-
lik için en az 330 milletvekilinin kabul oyu vermesi ge-
rekmektedir ve dahası, o oylamanın gizli olması da
zooınludur.
Seçimlere yetmiş, önseçimlere aşağı yukan bir haf-
ta gibi bir süre kalmış iken TBMM'de çoğunluk sağ-
larnanın mucize olduğunu bilmeyenımiz kalmadı. He-
le aynı koşullar altında öyle 184 uye ile birleşımi aça-
bilecek çoğunluğu bulmanın yani sıra değişikliği ya-
salaştıracak 330 evet oyuna ulaşmanın mucizeden
de ötede bir şey olduğunu o oturma eylemini yapan-
lar bilmiyorlar mı?
Bilmez olurlar mı? Hatta varsayalım ki bitieşimin
açılması için yeterli 184 milletvekili geldi, ama 83 ve
100. maddeler için 330'a ulaşmak mümkün olmadı-
ğı için bu değişikliklerin yeniden gündeme alınması
ancak bir yıllık bir sürenin geçmesıni beklemeyi ge-
rektirecekmiş hükmünü de bilerek böyle bir sözümo-
na oturma eylemine girişiyorlar.
Belki de, parti içindeki bunca başağntıcı sorunun
birbirini usanmadan izlediği bir dönemde, Adnan
Keskin ve ekibi kendi kamuoylannın dikkatini, birtür
'cambaza bak' oyunu ile başka yönlere çekmek ısti-
yorlardır.
Paks:0212-6770762 E- Mail: obirgito cumhuri-
yet com.tr
Evde hücreyaşamı
Detnir parmaklıklar ardındaki iki oğluna kuru ekraekle
makarna tabağuu uzatırken gözyaşlannı tutanuyor vaş-
h kadın. Sinir hastası cocuklannın >eşil reçete\le sarılan
ilaçlan ahnadıklan zaman saldırganlaştığını belirten Za-
hide Küpeli "Maddi gücüm >etnıediği için her zaman i-
laçalamıyorum..\rnkda>anacakgücüm kalmadı" diyor.
Süleyman Küpeli (38)ile kardeşi Mehmet Ali Küpeli (26)
yaklaşık 12 yıldır cvlerindeki özel odada demir parnıak-
hklar arkasmda geçirhor günlerinL Anne Küpeli şunla-
nsöylüyor: "İki oflum da yıllardır hastanede tedavi gör-
dfi. Dahasonrataburcu edilerekyeşil reçeteilesanlan Akı-
netonveMeHerettes adh ilaçlan kullanmalan istendi. Ye-
şil kart aracılığıyla bu ilaçlan hastaneden uzun süre üc-
retsiz aldık. Ancak daha sonra paramı/la almak zorun-
da kaldık. Eşün 5yıl önce öldü. Diğer çocuklanmın da eko-
nomik durumlan kötü. Her ilaç almamızda 16 milyon li-
ra ödüyoruz. Arnk da>anacak gücüm kalmadı. Devlet
yetkilileri nin sonınumuza çözüm bulmalannı isthonım.'
(Fotograf: SABİT ÖZKESER)