Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2€ŞUEAT 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Berlin'de Altın Ayı'yı kazanan 'The Thin Red Line', sıcağı sıcağına bugün gösterime giriyor
Savaşa özgii cehennem günleriBirkaç gûn önce sona eren Ber-
lin film festivalinde. Alrman.
Cronenberg, Chabrol, Taverni-
er, Frears gibi yönetmenlerin
fîlmlerinın arasından sıynlarak
büyük ödül Altın Ayı'vı kaza-
nan 'The ThinRed Line-İnce Kır-
mızı Hat". bugün bizde de gös-
terime giriyor sıcağı sıcağına. Bu
yıl Berlin'e gitmeye gerek kalma-
dan ayağımıza gelen bu Altın
Ayı'lı film özetle, tkinci Dünya
Savaşı'nın iyice kızışarak Pasi-
fik Okyanusu'na da sıçradığı
1942 yılında, Japonlann elinde-
ki stratejik öneme sahip bir Pa-
sifik adasına çıkarma yapan bir
Amerikan birliğinin serüvenini
anlatıyor. Dahadoğrusuyönetme-
nin, bir romancı tavnnı çağnştı-
ran yaklaşımıyla, yöredekı do-
ğal güzelliklerle taban tabana zıt,
gerçekçi savaş sahneleri ve yo-
gun bir lırizm içeren bölümler
arasında gidip gelerek, her biri
başlıbaşına 'çesit' olan bir grup
askerin portresini çiziyor. insanın
insanı kırdığı savaşm korkunçlu-
ğunu, kıyıcılığını derinlemesıne
sergileyerek. Dakikalar boyun-
ca seyirciyi hem etkilerken hem
de düşündüren ve duygulandı-
ran, kolayca akıldan çıkmaz gö-
rüntülerin agır bastığı, az diya-
loglu, yalın ve şiirsel, kendine
özgü Terrence Malkksineması-
nın gücünü örnekliyor 'tnce Kır-
mızı Hat'. (Filmin adı da, Ame-
rika'nın tutucu Orta Batı kesi-
minde kullanılan, akıllıyla deli,
birbirinden sadece ince kırmızı
bir çizgiyle aynlır anlamına ge-
len bir deyişten kaynaklanıyor-
muş.)
Spielberg'e verilen yanıt
Şimdiye dek seyrettiğimiz, ama
pek de hazzetmediğımiz savaş. as-
kerlik ve ordu hiyerarşisi üstüne
yapılmış filmler arasında, alışıl-
mıştan farklı. üç saate yayılmış
uzunluğuna karşın gitgide artan
bir ilgiyle seyircisini içine alan,
görkemli. kanlı canlı, mükem-
mel bir epik izlenimi bıraktı biz-
de 'tnce Kırnuzı Hat'. baştan be-
lirtmek gerekirse.
5 ay kadar önce sinemalanmı-
zı şenlendiren, bütün dünyada
hem eleştirmenlerin övgüsünü
hem de gişede başan kazanmış,
25 dakikalıkçarpıcı birNorman-
diya çıkarması bölümüyle açı-
lan, Spielberg' ın kutsal vatan gö-
revi üstüne yıne milliyetçi tıraş-
lar çektiği, ABD ordusunu yağ-
layıp pulladığı o dehşetengiz sa-
vaş başyapıtı 'ErRyan'ıKurtar-
mak'tan (ya da Brian De Pal-
ma'nın irkiltici "Casualties of
War'undan ya da Ofiver Stone' un
Vietnam üçlemesınin ılk opus"u
'Platoon'dan) kuşkusuz daha ok-
kalı, esash ve önemli bir film
'İnce Kırmızı Hat', özü ve biçı-
miyle. Bu türde Coppola'nın
'Apocalypse Now-Mah$er'i > a da
Kubrick'in Full Metal Jacketı
gibi klasikleşerek çağdaş sine-
ma tarihinde, şimdiden kılomet-
re taşı niteliğine erişeceğini zan-
nettiğimizbu savaş karşıtı destan,
20 yıldır setlerden uzaklaşmış,
eskı bir tanıdık yönetmenin. Ter-
rence Malick'in, sinemaya gör-
kemli dönüşünün ürünü aynı za-
manda.
Meraklısının bıldigi gibi, Ame-
rikan sinemasında 1970'li yıllar-
da ortaya çıkan Spielberg, Scor-
sese. Lucas. Coppola. De Palma
gibi, dünün genç, bugünün yaş-
h usta yönetmenleri kuşağından
Malick aslında.
1970'lerin iki ktilt fîlmi ~
15 yaşındaki yeniyetme bir kız-
la (Sissy Spacek) dengesiz bir
gençten (Martin Sheen) oluşan.
kendilennı yollara vurmuş, katil
ve kaçak bir âşık çiftin ürpertici
hikâyesini anlatarak zamanla 'cult
film' konumuna erişmiş 'Bad-
knds' (1973) ve gencecik Richard
Gerc, Brooke Adams ve Sam She-
pard'ın tarlalarda çalışan 3 Gü-
neyli göçmeni oynadığı. yüzyıl
başlanmn ABD sinde geçen sem-
bolik dram-dönem filmi, güzelim
'DaysofHeaven'la(1978). 1970'li
yillara damgasını vurmuştu Ter-
rence Malick. Yönetmenin ken-
dine özgü hikâye anlatım tarzıy-
la, ressam paletinden perdeye
B' ir tepenin alınmasını hikâye ederken
'kan, şiddet, dehşet, pislik kaosu' yayan ve
'ruhlan zehirleyen' savaştan kolay kolay
unutulmaz manzaralar sunan bu Terrence
Malick yapımı, modern bir savaş filmi
başyapıtı. Komutanlann, 'yalanlanna
inanmalannı ve ölmelerini beklediği'
asker kahramanlann tüm insani yanlanyla
resmi geçit yaptığı bu savaş karşıtı epik
haftanın, ayın hatta mevsimin filmi.
yansımış kanısv uyandıran. zen-
gin görselliğinin öne çıktığı bu iki
önemli filminden sonra, renkli
Hollywood yaşamı \e zihniye-
tiyle bağdaşamayarak sinema-
dan (kopmasa da) uzaklaşmış,
NepaPde trip yapıp Himalaya-
lar'da Budizm'e takılmış. Yunan
adalannda sıcak Akdeniz atmos-
ferine ısınmış, egzotik Afrika'nın
gizemleriyle ilgilenmişti, 1943
Illinois doğumlu Malick.
JamesJones romanından
Harvard mezunu. felsefeci. ga-
zeteci-yazar ve sınema eğitimin-
den geçmiş. Austin-Teksas'ta
gözlerden ırak yaşamayı seçmiş
Terrence Malick. savaşı bizzat
yaşayıp anılannı vaza yaza isim
yapan Janıes Jones'un ('From
HereTo Eternitj- İnsanlar Vaşa-
dıkça'nın devamı nıtelıgindeki),
1962"de yayımlanmış 'The Thin
Red Line' adlı romanından yola
çıkarak senaryosunu yazdığı 'tn-
ce Kırmızı Çizgi'yle yine setlere
dönmüş, 'Daysof Heaven-Cennet
Günleri'nden yıllarca sonra. Ama
bu kez Guadalcanal'daki cehen-
nem günlerıni kendi tarzmda hi-
kâye ediyor. kamerasıyla savaş,
hayat, ölüm ve insanın tahrip et-
me güdüsü üstüne tefekküre da-
larak.
Malum tarafindan hamasi kah-
ramanlık mavallan okumaktan-
sa daha çok işini bilir Steven Spi-
elberg'in popüler 'Saviıtg Priva-
te Ryan'ına verilmiş bir yanıt gi-
bi algılanan ve savaşın tam gö-
beğinde, sırat köprüsündekı acı-
nasi 'insagbk haUeri'ne kamera
tutan. zerigın. görsel düzeyi ve
edebi, seçkin anlatımıyla anti-
Spıelberg tonlardan çalan. savaş-
lan tutuşturan şiddetin nereden
kaynaklandığı, aşkın nereden gel-
diği gibi sorular soran, 170 da-
kikalık. etkileyici bir lirik destan
önümüze sürüyor, bu üçüncü fil-
miyle Malick.
Yedinci sanata ilginc filmler
kazandırmaktansa yıllardır ken-
dı haiinde ve köşesinde. esraren-
gız yaşamayı seçmiş. bizi yete-
neklerinı döktüreceği eserlerin-
den yoksun bırakmış bu aynksı
yönetmen, 20 yıl sonra çektiği bu
üçüncü filmiyle. iç-ses"lerle an-
lattığı asker karakterlerinin dü-
şüncelerine neredey se ortak edı-
yor seyircisini film boyunca. Cen-
net gibi adayı bir anda cehenne-
me çeviren savaşı sadece anlat-
makla kalmayıp adanın tepesine
mevzilenmiş Japonlara karşı hü-
cuma geçen Amerikalı askerler-
deki ölüm korkusunu, heyecanı,
dayanılmaz boyutlardaki stresi
ve gerginliği görüntüleyen film.
tam bir can pazarına dönüşen
adanın zaptedilmesinden kurtu-
labilenlerin gen döneceği dra-
matik bir finale kadar sürüyor.
Ünlüler ve ünsüzter
Amerikan askerlerinin çevrey-
le ilişkilerine 'bakarken'. mutlu,
sakin ada yerlileriyle savaşta bu-
runlarından soluyan, gerilmiş.
bedbin askerleri karşılaştınp kı-
yaslayan Malick, Nick Nolte. Se-
an Penn, VVoody Harrelson,John
Cusack, Ben Chaplin, John Sa-
vage gibi ünlülen (başta ve son-
da 2 dakikalığına boy gösteren
John Travolta'yla George Clo-
one>'i saymıyoruz), Jim Cavi-
ezeL Adrien Brod>, John C. Re-
illy, Arie Verveen, Jared Leto,
Dash Mihok, Larry Romano ve
iticı 'Crash' filminden hatırla-
nacak Efias Koteasgibi pek tanın-
mamış oyuncularla kaynaştıran
bir kadroyu bir araya getirmiş.
Adada, onlan kuşatan savaş or-
tamına ilişkin her şeyi sorup so-
ruşturan askerlerden, filmin an-
latıcısı Kentucky'li Witt (JknCa-
viezel çok iyi), sürekli fırar etti-
ği için bir türlü askerligini biti-
rememiş, bütün olup-bitene de-
lilik olarak bakan. masumiyet
sembolü gibi, yerli bir genç kızı
görünce annesinin ölümünü
anımsayan, adalı çocuklann hiç
kavga etmemelerine şaşan, tatlı
bir esintinin kucağında. yeşil çi-
menlere yayılıp masmavi gökte-
ki bulutlann ağır aksak geçişle-
rine takılan biri. Ona sert davran-
sa da gözkulak olan çavuşuysa
(Sean Penn), idealist VVirt'ın tam
karşıt karakteri, VVitt'in yürek-
ten savunduğu 'her şeyin iyi ol-
duğu başka bir dünyanın varol-
duğuna inanmayan", gerçekçi,
bıçkın ve biraz da kaderci bir as-
ker.
Filmin öteki asker kahraman-
lan da, ya sürekli kansını, evini
ya adamlannın canını düşünü-
yor ya da tepenin alınması uğru-
na, kahramanlık gösterisine gin-
şiyor mecburen. Vs.vs.
Balta girmemiş bir ormanda
nehre dalan, şiddeti sembolize
eden. ürkünç, kocaman bir tim-
sah görüntüsüyle açılıp sakinle-
rinin banş ve huzur içinde yaşa-
dığı. her tondan yeşille mavinin
20 yıldır kayıp ünlü
sinemacının dönüşü
'İnce Kırmızı Hat'la yıllar sonra yenidcn yıldızı parlayan,
Amerikan sinemasının ketumluğuyla nicedir J.D. Salinger'ı sayılan
efsanevi Terrence Malick, film çekmeyi yaşamının en önemli olayı
gibi görmeyen, Heidegger çevirecek kadar felsefeye vâkıf,
Amerikalıdan çok Avrupalı bir aydının kültürüne ve birikimine
sahip, gözlerden uzak Austin/ Teksas'taki evinde ya da Paris'te
oturan, 56 yaşındaki esrarengiz, sıradışı bir entelektüel sinemacı.
Neredeyse çeyrek asırdır kimseyle röportaj yapmıyor, fotoğraf
makinesi görünce kaçıyor, kameranın genelîikle hep arkasında
durmayı yeğliyor, hatta İnternet'te Web sıtesi bile yok. Uzun yıllar
sonra yaptığı üçüncü filmi 'TheThin Red Line', ahşılmış bir
Amerikan yapımından çok yahn ve şiirsel bir üslup tutturan,
uzunca, ama alabildiğine ilginç bir Avrupa filmi tadmda. Altın Ayı
kazanmasıyla yeniden adından söz ettiren Terrence Malick"in,
Hollyvı'ood'la bundan sonraki ilişkileri bakalım nasıl seyredecek,
meraka ve beklemeye değer doğrusu. The Independent eleştirmeni
David Thomas The Thin Red Line'ı "kendisini tamamıyla yürekten
işine vermiş. çok yetenekli. geniş ufuklu ancak yeterince pratik
yapmamış. usta bir yönetmenin eseri" olarak tantmlıyor.
The Thin Red Line /
Yönetmen, senaryo:
Terrence Malick,
James Jones'un
romanından / Kamera:
John Toll / Müzik:
Hans Zimmer /
Oyuncular: Jim
Caviezel, Sean Penn,
Nick Nolte, John
Cusack, Elias
Koteas, VVoody
Harrelson, Adrien
Brody, John Savage,
Dash Mihok, Ben
Chaplin, John C.
Reilly, John Travolta,
Miranda Otto,
George Clooney, Arie
Verveen/ 1999 ABD
(Özen Film)
kaynaştığı, cennetten farksız bir
Pasifik adasından nefıs görüntü-
lerle başlıyor 'tnce Kırmızı Hat',
bir iç-sesin dogadaki bunca çe-
kişme ve çattşmanın nedenini
sorgulayan tümcesi eşliğinde.
Derken adanın ufkımda beliren
bir Amerikan savaş gemisinde-
ki askerleri tanıyoruz. Sigara ik-
ram eden 'şahin' generalinin
(John Travolta) verdıği. ne paha-
sına olursa olsun bu önemli Pa-
sifik adasının düşman Japonlar-
dan alınması emriyle 15 yıldır
beklediği yükselme firsatını ya-
kalayarak şahin kesilen, hırslı,
acımasız bir albayın (Nick Nol-
te) komutasındaki Amerikan as-
kerleri adaya çıkıyor kayıp ver-
meksizin. Çünkü 'Ryan'daki ala-
bildiğine kanlı ve şiddetli Oma-
ha Beach çıkarmasının tersine,
üstlerine ateş eden, bomba salla-
yan fılan yok. Ama adanın tepe-
sine mevzilenmiş Japonlann ma-
kineii tüfek yuvalanndan ölüm
yagmaya başlıyor çok geçmeden
ve adeta cennetten bir köşeyi an-
dıran adayı anında cehenneme
çeviriyor savaş. 210 numaralı te-
penin fethedilmesi geciktikce bir-
liğini ateşe atmaktan çekinmeyen
albayımız kûplere binecek, adam-
lannı göz göre göre ölüme yol-
lamak istemeyen emrindeki yuf-
ka yürekli yüzbaşıyla (Elias Ko-
teas) çatışacaktır...
Kaçınlmaması gerekir^
Bereket, bir başka yüzbaşımn
(John Cusack)kahramanlığıylate-
pe düşüyor ve ada Amerikalıla-
ra geçiyor. Pirus zaferi gibi bu
yenginin sonrasında, gariban Ja-
pon tutsaklara eziyet eden kimi
öfkeli Amerikalılan engelliyor
ötekiler. Komutanlann, 'yalan-
lanna inanmalarnu ve ölmeleri-
ni beklediği' bu asker kahraman-
lann tüm insani yanlanyla resmi
geçit yaptığı, doğal güzellikler-
le savaşın fiziksel terörünü har-
manlayan, aşktan savaşa, aydın-
lıktan karanlığa dönuşüveren 'tn-
ce Kırmızı Hat'. genelde hep ka-
zananın tarafindan anlatılan tüm
savaş karşıtı filmlerin çizgisini
sürdürüyor. Bir tepenin alınma-
sını hikâye ederken 'kan, şiddet,
dehşet, pislik kaosu' yayan ve
•ruhlan zehirieyen' savaştan ha-
tın sayılır manzaralar sunan bu
Terrence Malick filmi, yöneltti-
ği sorularla ve anlatımı, oyuncu-
luğu, görüntü ve müzikleriyle,
meraklısını beyazperdede 3 saat-
lik bir meditasyona davet eden,
hatta bir kez izlemenin belki de
yetmeyeceği. zengin açılımlara
sahip, engin. yoğun ve çevreci
bir yaratıcı-yönetmen filmi. Ter-
rence Malick'in sinemaya döndü-
ğü 'İnce Kırmızı Hat' sonuçta
mükemmel, kusursuz bir başya-
pıt değil, ama kolayca unutulacak
bir epik de değil kesinlikle. Bey-
lik deyişle kaçınlmaması gereken,
Avrupai bir Amerikan yapımı.
YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR
La Vrta e Bella -
Hayat Cüzeldlr
Bugün gösterime giren bir başka
önemli yeni film de. geçen yıl
Cannes'da jüri büyük ödülünü
kazanmış, ödül rekortmeni bir Italyan
yapımı olan "La YTta e BeUa - Hayat
Güzeldir". En iyi yabancı film
Oscar'ına da aday gösterilen "Ha\Bt
Güzeldir", son dönemde ününü
ttalya"nın dışına taşımış, başanlı
komedyen ve yönetmen Roberto
Benigni'nin son eseri.
Ikincı Dünya Savaşı'nın mutluluğunu
gölgelediği, Nazi çizmesi altında
hayatı pahasına bile olsa sevgili
kansıyla küçük oğlunu yaşatmak
uğruna elinden geleni yapan, Roberto
Benigni'nin ustaca canlandırdığı;
toplama kampı yolcusu, Yahudi
kökenli, sıradan bir ttalyanın
hikâyesini aktanrken hayata bağlılığın
ve sevginin gücünü de kanıtlayan,
baştan sona sıcacık ve insancıl
olabilen etkileyici bir film "La \Tta e
BeUa"
Büyük Charlie Chaplin'in tarzını
yakalamış görünen yönetmen-oyuncu
Roberto Benigni, "Hay^t Güzeldir "de
bıze savaşın darmadağın ettiği:
faşizmin, ırkçılığın kucağına
oturtulmuş; 1940'h yıllann
paramparça, acılı Avrupası'nda, katı
gerçeklere karşı mücadele etmekten
asla yılmayan bir 'hayal gücü'nün
neleryapabileceğini anlatıyor
özetlemek gerekirse.
Yer yer gerçeküstü bir bakış açısına
da sahip yönetmen Roberto Benigni,
güldürüyü, yergiyi, toplumsal
duygusallığı banndırken aynı
zamanda eşine az rastlanır güzellikte
bir aşk hikâyesini de anlatan, esprili,
duygu dolu, nefıs bir film imzalamış
sonuçta. Duygusal, komik
karakterlerle dolu, masalsı bir
başyapıt "Hayat Güzeldir''.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Bir Milyon Altı Yüz Otuz
Beş Bin Yüz Ylpmi Üç'te
Kaç??
Beklenen gün geldi. Siyasi partilerin aday listeleri
açiklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, belediye meclisi, il ge-
nel meclisi üyelikleri ile il ve ilçe belediye başkanlık-
lan için yirmi bir partiden toplam bir milyon altı yüz
otuz beş bin yüz yirmi üç aday...
Aday adaylığından, adaylığa terfi etmeyi başaran
bu politikacılar arasında kedilere yönelik bir projesi
olan kaç kişi vardır dersiniz?
Ya, bu yirmi bir parti arasında ciddi bir kültür poli-
tikası olan kaç parti var?
Dilerseniz, önce listeleri tarayalım. Bir partinin kül-
tür politikasının en somut göstergelerinden biri, lis-
telerine aldığı kültür-sanat ınsanlarının sayısı değil
mi? Kedilerden yana net tavır koyan bir tek parti gö-
rünüyor. Can Yücel'den Adalet Ağaoğlu'na, Fethi
Naci'den Leyia Erbile, Fakir Baykurt'tan Mende-
res Samancılar'a. Ertıan Bener'den Mina Urgan'a
pek çok sanatçımızı ıçeren bir lıste ile seçmenin kar-
şısına çıkan ÖDP'nin bu seçimde alacağı sonuçtan
çok, yaklaşımını, politikalarını krtlelere ne ölçüde ak-
tarabileceğini merak ediyorum.
"Merak kediyi öldürür" deyip geçmeyin. Bu alan-
da sağlayacaklan başan, meşajlarını geniş krtlelere
ulaştırabilmeleri çok önemli. Özellikle, diğer partile-
rin -en azından, solda olduğunu iddia eden partile-
rin- seçim şonrası politikalannı etkileyebileceği dü-
şünülürse, ÖDP'nin geleceği, kedilerin gelecegini çok
yakından ilgilendiriyor.
ÖDP, aday lıstelen ile şu umudu verıyor: Ülkemizin
gelecegini biçimlendirmek, bir avuç "profesyonel po-
litikacı"n\n işi olmaktan çıkabilir; ülkesini seven, top-
lumsal "yazg/"mızı değiştirmek için çaba gösterme-
ye talip olan idealist kediler de siyasal yaşama gire-
bilir...
Diğer siyasal partilerde de kedileri temsil eden
adaylar var elbette, az da olsa. CHP'de Zölfü Liva-
neli, Yavuz Top, Halil Ergün (Beyoğlu'nda başkan
adayımız), ANAP'ta Ediz Hun, Yılmaz Karakoyunlu,
EMEP'te Gülsen Tuncer... Işçi Partisi'nin de bu par-
tilerin gerisinde kalmayacağını düşünüyorum. Arna,
kesin listeler henüz elimize ulaşmadığından biz de ke-
sin konuşmayalım.
Şaır Başbakanımızın partısi ıse, kedileri iyiden iyi-
ye terketmişe benziyor (evdeki kedilerin kapının önü-
ne konduğunu duyduğumda olacaklan anlamıştım za-
ten). Kedilerin "defterebağlanması", DSP'nin sanat-
çılara duyduğu yakınlığın ipuçlannı vermeye yetiyor,
ama dilerseniz önümüzdeki seçimlerde oyumuzu
kimden yana kullanmamız gerektiği sorusunu yanıt-
lamadan önce (KADER'ın iztediği politikanın sanat ör-
gütterine de ömek olması beklenirdi, ama ne yazık ki
bunu yapacak bir örgütlenmeye sahip değil sanat
alant), siyasi partilerimizin programlannda kültür ve
sanata ne denli yer verdiklerini incelemekte yarar var.
Az sonra...
Ender Sakpınar Italya'cla
• Kültür Servisi - tzmir Öevleît 1
Senfonı Orkestrası şefı ve
Izmir'in ikinci senfoni orkestrası
olan Ege Senfoni Orkestrası'nın
şefi ve müzik direktörü Ender
Sakpınar, bugün San Remo'da, 27
Şubat Cumartesi günü de
Cenova'da Di Sanrema Senfoni
Orkestrası'nı yönetecek.
Konserlerde Bortolotti, Busoni,
Casella, Britten, Rimsky ve
Moussorssky'nin yapıtlan seslendirilecek.
BUGUN
• AKSAlNAT'ta Londra Covent Garden Tiyatrosu
ve Moskova'daki Kızıl Meydan'dan görüntüler
içeren 'Rus Balesi'nin Yıldızlan' adlı bale gösterisi
12.30'da lazer-disk'ten izlenebilir. 19.00'da MoDyS.
'Görmeye Dair' adlı tiyatro oyunu yer alıyor.
• BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 10.00-
13.00 arasında Leyla Sakpınar ve Sonja Bohlander
Tannsever'in yönettiğı 'Müziğin Rengi' başlıklı
çocuk atölyesi; saat 18.30"da ise John Cook'un
katıldığı 'Geçmişten Günümüze Dans ve Müzik'
başlıklı söyleşi yer alıyor. (252 45 91)
H CRR'de Mehmet Avni Ozbek'in yönetimindeki
Ankara Deviet Türk Halk Müziği Korosu'nun
sunacağı 'Türkülerimiz Söylenir Üç Kıtada' başlıklı
konser 20. 00'de başlıyor "(231 54 98)
• DULCINEA da Aydın Tekerin 'Dans Sergisi'
kapsamında performans sanatçılannın sunacağı
gösteriler 19.00 ve 21.00 saatlerinde izlenebilir. (245
10 71)
• TMMOB'nin 'Kent vc Yaşam Etkinlikkri'
kapsamında saat 19.00'da Bakırköy, Sakızağacı
Mahallesi, Şinasi Gürünlü Sokak, No: 21'de Acar
Avunduk'un katılacağı 'Eski Eser Liygulamalan'
başlıklı söyleşi yer alıyor. (543 23 68)
• İDOB, saat 20.00'de AKM'de Çaykovski'nin
'KuğuGölü' balesini sunacak. (251 10 23)
K Ü L T Ü R # Ç t Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I