Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 AIALIK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Seks ve
Fazilet
Fazilet Partisi Sakarya
Niltetvekili Cevat
.Ayhan, âlem adam
cbğrusu... 61 yaşında
ama aklı fikri sekste!
Meymiş,
depremzedeler için
yaptnlan tek odalı
prefabrike konutlarda
yaşamak, Islam
şeriatına aykınymış.
Neymiş, kan-koca
cinsel ilişkiye
girdiğinde aynı odada
çocuklann bulunması
sakıncalıymış...
Depremzedeler
canının derdine,
malının peşine
düşmüş Cevat Bey'in
aklı yatak
odasında...
i Sanki, Bedevi
çadırlan üç oda
bir salon! Sanki
Cevat Bey ve
Faziletli
arkadaşlannın oy
topladığı büyük
kentJerin
varoşlanndaki
gecekondular tek göz
oda değil... llahi Cevat
Bey... Istersen,
depremzedeler için
hazırlanan yardım
paketlerinin içine
birer kutu da Viagra
koysunlar!
Ö M Ü R I L I K
Doğalgaz sıkıntsı
gündemde; kurtar
bizi kurufasulye!
Ömür E. Kurum
Elektronik posta: som@posta.cumhuriyeiconi.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Ulaştırma Bakanı, nükleer
santrala karşı çıkanlara geri
zekâlı demiş...
"Her verde sivri zekâlılar
vardıri"
anm Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, muz it-
halatını yasaklamak istiyor, dış ticarete ba-
kan Devlet Bakanı Tunca Toskay ise küçük
bir üretici gruba rant saölamak için ithalatın
yasaklanamayacağını söylüyor. 6te yandan muz üre-
ticileri kamuoyuna seslerini duyuramamanın sıkıntısı-
nı yaşıyor.
Türkiye'de muz, Akdeniz Bölgesi'nin belli bir kesi-
minde yetişiyor ve yerii üretim Anamur'un A'sı, Gazi-
paşa'nın G'si, Alanya'nın A'sını alarak "AGA MUZ"
olarak tanımlanıyor.
Muz ziraati Akdeniz'in kıyı bandında 25 bin dekar-
lık bir alanda yapılıyor, yaklaşık 250 bin kişiyi istihdam
ediyor. Ürün eylülle nisan arasında alınıyor. Yılda 60-
70 bin ton muz üreten Türkiye'nin tüketimi yılda 200
bin tonu buluyor. Tüketimin yüzde 65'i rthal muzla kar-
şılanıyor. Türkiye ithal muzla 1983 yılında tanışıyor. Sı-
nırsız ve kotasız ithal edilen "Çikita"lar "Anamur'un
yerini alınca üreticiler 1991 yılında örgütlenip Akdeniz
Milliyetçi Hareket Partisi'nden
Konya Belediye Başkan adayı ol-
duktan sonra Toplu Konut Idare-
si Başkanlığı'na getirilen Kamil Uğuriu,
"lojman keyfi"ne ilişkin açıklama yap-
tı. Lojmana taşınıncaya kadarHâkim- («•
lerevi'nde kaldığı süre içinde konak-
lama bedelinin TOKl'den ödendiğini,
52 milyon liralık telefon ve yemek ücretinin
de kendisi tarafından karşılandığını belirtti.
Taşındığı lojmanın tefrişi konusunda ise şöy-
le dedi:
"Göreve geldiğimde benden önceki baş-
kan arkadaşımızın lojmanı boşaltmaması
dolayısıyla geçen sürede Hâkimlerevi'nde-
ki bir odada kaldım.
Başkanlık daha sonra şahsıma başka bir
lojmanı boş olarak tahsis etti. Bu lojmana,
demirbaş eşya ve mefruşat alımı yapılması
gerekirken bu ihtiyaçlar TOKİ'nin atıl du-
rumda bulunan eşyalan ile karşılandı.
Kurumun kasastndan yeni eşya alımı için
tekkuruşun çtkmasına müsaade edilmedi."
Muz Üreticileri Demeği'ni kuruyor.
Dernek Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Sipahioğlu, çar-
pıcı açıklamalar yapıyor:
"Ithal muzun 18 kiloluk kolisi Ekvador*da 9 dolar-
dan satılmaktadır."
Yani "Çikita"nın yerindeki kilo fiyatı 50 cent. Ya da
250 bin liradan biraz fazla.
Prof. Dr. Sipahioğlu anlatıyor
"Bu fiyata gümrük ve fon giderferi de eklendiğinde
ithal muzun Türkiye'de kilosu 700-800 bin liradan aşa-
gıya satılması asla mümkün değilken fiyatın 400 bin
liraya kadar düştüğünü görüyoruz."
Ya yerli muz?
"Yerli muz bahçede 250 bin lira iken tüketicinin eli-
ne ulaştığında fiyatı 750 bin lirayı buluyor."
Bir çarpıklık var... Hem de nasıl?
"İthal muz, gümrük ve fonu ile üstelik dolann yük-
selişi karşısında yerli muza oranla düşük fiyattan sa-
tılabiliyor ise, ülkemıze yasadışı yollardan muz giriyor
mu sorusunu akla getiriyor..."
Peki muz üreticileri ne istiyor?
Prof. Dr. Hüseyin Sipahioğlu:
"Muz ithalatına eylül ve nisan aylan içinde kota kon-
malı, kota 50 bin tonla sınıriandınlmalıdır."
Dünya Bankası'ndan 100 milyon dolar kredi aldığı
zaman göbek atan Türkiye, "Çikita"ya yılda 100 mil-
yon dolar ödüyor. Ayran ve tahtırevan hikâyesi!
Alanya'daki Dim Barajı sulaması ile Türkiye'nin muz
üretimini yılda 200 bin tona çıkarması da olası. Ama
o zaman "tahtırevan"a kim binecek!
Dünyada "muz savaşı" yaşanıyor... Yunanistan, muz
ithal etmiyor... Türkiye ise kaçak muz cennetine dö-
nüşüyor... Yoksa biz "muz cumhuriyeti"nin bir müs-
temlekesi mıyiz?
Ağaçlar
Sıvas'taki
Çumhuriyet
Üniversitesi'nin
kampusunda çam
ağaçlan var... Tıp
Fakültesi Kulak
Burun Boğaz Ana
Bilim Daiı eski
başkanı Prof. Dr.
Suphi Münderris 'in
de çiftliğinde 11
adet çam ağacı var.
Ve bir de iddia var:
"Münderris,
Karayollan'nın
araçlanyla
•^kampustan
11 çamı
söktörüp
• çiftliğine diktirdi.'
Okul adlarının pazarlanması üzerine
Antalya Milli Eğitim Müdürü
Süleyman Akyüz, kentteki
"Atatürk" ve "Sakarya" okullarının
adının bağış karşılığı satılması
konusundaki yazımız
üzerine diyor ki:
"Kaleiçi'ndeki Atatürk llköğretim
Okulu binası yetersiz kaldığı için
Yeşilbahçe'de Atatürk'ün adına
yaraşır yeni bir okul yaptık. Sakarya
llköğretim okuluna da ek bina
yapan bir yardımseverin adını
vermekle biriikte adını yaşatmak
için Varsak'taki yeni bir okula
'Sakarya' adını verdik. Sanıldığı gibi
parayı veren isim hakkını
almamaktadır."
Biz aynı kanıda değiliz. Ankara'nın
gözde okullarından "Bahçelievler
llkokulu"nun adı önce "Ankara
llköğretim Okulu" olarak
değiştiriliyor. Sonra Ankara Valiliği
okulu pazarlıyor ve ek bina
yaptırma karşılığında okulun adı
"Gülen - Muharrem Pakoğlu
llköğretim Okulu" oluyor.
Bitmiyor... "Hayırsever"
vatandaş okulun açılışını
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in yapmasını şart
koşuyor.
Bitmiyor... Şimdilerde öğrencilerden
2 milyon 250'şer bin lira toplanıyor.
Okulun kaloriferleri doğru dürüst
yanmasa da toplanan parayla tören
için kırmızı halı alınacak, ses düzeni
kurulacak, tribün yapılacak...
Ayıptır ayıp!
Hükûmet ortaklan partizanca değil
partiZAMca davranıyor! | Banş Ertürk |
AYDINLANMA ATEŞİ
fietişinı: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
ADD Öğrenci Yurdu için
aydınlara destek çağrısı
tO Kadın Sorunlan Araştırma
Merkezi ve Kadın Araştırma-
ları Derneği'nin düzenlediği
"Karikatürierle Siyasette Ka-
dın: 1923-1999" konulu sergi
12 Aralık'a kadar Çumhuriyet
Kitap Kulübü Beyoğlu-Tak-
sim'de sergilenecek.
Birleşmiş MilletJer
Tflrk Derneği
Insan Haklan Evrensel Bildir-
gesi'nin 51. yılı nedeniyle 10
Aralık'ta saat 15.00'te Türk Ida-
reciler Derneği Genel Merke-
zi'nde (tnkılap Sok. No:17 Kı-
zılay / Ankara) bir panel düzen-
liyoruz. Açış konuşmasını Rah-
mi Kumaş'ın yapacağı panele
konuşmacı olarak Prof. Dr. Kork-
maz Alemdar, Nurzen Amu-
ran, Prof. Dr. Ioanna Kuçura-
di ve Doç. Dr. Gencay Şaylan ka-
blacak.
Adana ADD
Adana ADD'nin yaptırmak-
ta olduğu "ADD Öğrenci Yur-
du" inşaatı için aydın ve de-
mokratlar yardima çağnldı. Geç-
tiğimiz yıl içerisinde ınşasına
başlanan yurdun inşaatının sür-
düğünü belirten ADD yöneti-
cileri, gelir sağlamak amacıyla
özel kutlama ve anma günleri ve
düğün törenleri için çelenk ve
çiçek yerine pano hazırladıkla-
nnı, dileyenlerin bu panodan
belli ücret karşılığında yararla-
nabileceklerini, böylece yurdun
yapımına da katkıda bulunmuş
olacaklannı açıkladılar. ADD,
pano için derneğin 458 27 40 -
459 47 81 no'lu telefonlannın
aranabileceğini belirtti.
tstanbul Kadın
Kuruluşları BirUği
tKKB, Devlet Güvenlik Mah-
kemesi Çumhuriyet Savcısı Sa-
yın Nuh Mete Yüksel hakkın-
da Merve Safa Kavakçı olayı
ile ilgili olarak Adalet Bakan-
lığı'nca açtınlan soruşturmayı
ve soruşturma kapsamında ha-
zırianan raporu büyük bir üzün-
tü ve esefle karşılamıştır.
Çumhuriyet Savcısı, hiç kuş-
ku yok ki Cumhuriyet'in kaza-
nım, ilke ve değerlerinden ya-
na "taraftır" ve öyle olması
gerekir...
Istanbul Kadın Kuruluşları
Birliği, ısrarla yasalara karşı ge-
len, resmi çağnlara yanıt verme
konusunda büyük bir duyarsız-
lık sergileyen; olay cereyan et-
tiği sırada "Türkiye Cumhu-
riyeti vatandaşlığı" da tartış-
malı olan bir "yabancı"yı salt
ideolojik nedenlerle savunmak
için dokunulmazlıklannın ar-
kasına sığınan ve bu yabancı
ile Çumhuriyet Savcısı arasın-
da yasadışı ve yasaya karşı bir
etten duvar oluşturan, (çoğu es-
ki Refah Partili) Fazilet Parti
milletvekillerini de parlamen-
toda ettiklerı yemine rağmen
başka bir "taraf" olmakla suç-
lamakta ve şiddetle lonamakta-
dır.
Istanbul Kadın Kuruluşlan
Birliği, aynca gerek Cumhurbaş-
kanı 'nın gerekse Başbakan'ın
ve Adalet Bakanı 'nın Merve
Kavakçı olayında gösterdikleri
"duyarülığı(!)'", örneği üniver-
sitelerin önlerinde coplanan,
saçlanndan sürüklenerek gözal-
tına alınan üniversiteli genç kız-
lanmız için de göstermelerini
beklemektedir.
'Karikatürlerle Siyasette
Kadın: 1923-1999'
lstanbul Üniversitesi Kadın
Sorunlan Araştırma Meıkezi ile
Kadın Araştırmalan Derneği,
kadınların seçme ve seçilme
hakkını kazanmalannın 65. yıl-
dönümü nedeniyle 5 Aralık'ta
"Karikatürlerle Siyasette Ka-
dın: 1923-1999" konulu bir ser-
gi açtı.
12 Aralık'a kadar devam ede-
cek olan sergi Çumhuriyet Ki-
tap Kulübü Beyoğlu-Taksim'de
sergilenecek.
ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARACl
€?.
HARBt SEMİH POROY
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8AraJık
POLICE NOTICE!
STREET CROSSING SIGNALS
Bridge Street,New PalaceYard.
CAUTION STOP
İLK TRAf/K S/NYALL
186B'PE 8U6ÜN, İUC TKAFİK SİHYALLERİÇlŞtKU)
LONDRA'DA KUUANILMAYA gAÇLANDl. DAHA
MOTORLU AMÇLAR/N OIMAD/SI BİR OBVİR-
DE, TRA&K SİNYALLERİNİN HIZMETE SUfJUİ--
MASIUlN NEOENİ, AT AgASALARf OESİL,
"ÖZEL' YAYALARPI.. ASIL AMAÇ, MECLİS ÜYE.
LER.İNİ VE ASİLLEKİ KORUMAKTf. ÇÜNtOJ
/ŞARETLER/M K.ONUUDUĞU KAVŞAK, WEST-
MlMSTER SEMTİSJOEYCH VE İNGİLİZ PARLA-
MEfi/rOSÜ'HA ÇOK YAK(U&. YANDA, YENİ
TKAF'tC KURALISJI ANLATMAK İÇİM yHPlL-
MIŞ BİR AFİŞ GÖRÜLÜYOR.. SOLOAKİ İŞARE-
TİN KOLLARI PÜŞÜK VE GEÇ ANLAMtNA GE-
LİYOK(GEC£l£AJ YEÇ/L IÇ/K rANIYOR^Pİ6E/İİ_
NİN KDLLARJ OIK VEDUR ANLAMUVA GEUYOIÎ.
tLAN
DİYARBAKIR ASLİYE 1. HUKUK
MAHKEMESİ'IVDEN
Sayı: 1999/174
Davacı Mustafa Akın Atalay tarafından davalı Zülfiye Atalay aley-
hine açılmış bulunan boşanma davasının yapılan açık dunışması sıra-
sında;
Diyarbakır ili, Hatboyu Cad. Yılmaz 2 Apt. Kat: 5'te ikamet eden
davalı Zülfiye Atalay aramalara rağmen bulunamamış ve adresi de
tespit edilemediğinden davalı hakkında açılmış bulunan ve halen Di-
yarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde devam etmekte olan
1999/'174 esas ve 24.1.2000 tarihli duruşmaya kadar bu dava ile ilgi-
li ibraz etmek ıstediği belgeleri göndermesi veya duruşmaya getirme-
si, mahkemede hazır olmadığı takdirde ve kendisini bir vekille tem-
sil ettirmemesi halinde yokluğunda HUMK'nun 509., 510. maddesı
gereğince karar venleceği dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere
ilanen tebliğ olunur.
Basın: 33758
Cumhuriyef
k ı t a p I a r ı
Hiçbir zaman gercekleşmemesini dilediğimiz bir ütopya
bu. Cumhuriyetimizin 76. yılında elbette acı verici bir
ütopya. Ama düşündürücü. Romanı bitirdiğinizde,
kesinlikle bir karabasandan uyanmış olacaksınız.
Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
kitap kulübü (34334(CağaJoğlu-lstanbul Td: (212)514 01 96
Cumhuriyef
k ı t a p I a r ı
AY SALLANIYOR
P.[.N.'hKpml
•IP.E.N.'DEN
TAVSİYELİ
Depremden zarar görenlere, görrneyenlere,_görecek
olaniara... Muzır Kuruluna. YÖK'e, RTUK'e,
Talim ve Terbiye Kurulu'na...
^CumhurtyeC Çağ Pazarlama A.Ş Tûrkocağı Cad. No:39/41
^ kitap kuKibü (34334)Cağaloğtu-istanbul Tet: (212)514 01 96
Bu kitabm tüm gelıri depreme uğrayaniara bağışlanrruştır.
ANKARA ASLİYE 20. HUKUK MAHKEMESİ
Esas No: 1998587 Da\acı Ramazan Esen
Vekilı. Av. Hüseyin Çınar-Toros Sok. No: 17;23 Sıhhiye/ ANKARA *- " •'
Tebliğ yapılacak Davalı Ayten Esen, 2. Cad. No: 25 Akdere ANKARA.
Dava: Boşanma: 1998 58" esaslı mahkememızdekı ış bu dava ile davacı Ramazan Esen tarafından davalı Ayten Esen aleyhine acılan boşanma davasında, taraflann
1984 yılında e\lendiklen ve müşterek bir çocuklannm olduğu. davalının 1991 yılında evı terk edip gittiğı, bir daha da gelmediğı sebebijle boşanma davası açtığı duruş-
masınuıda 1.12.1999 tanh saat 10 15"e bırakılrruştır. Bu ilanın gazete yayınlanhinı takıpeden 7 günü izleyen 10 giın ıçensınde davalı yan olarak varsa cevaplannı ve
karşı delıllerinizi ıbraz etmeniz. karşı tarafa teblığe göndermenız, mazeret belirtmedığıniz ya da cevap vermediğinız takdirde davayı ınkâı etmış sayılacağınız hususu Teb-
lıgat Yasası ile Usul Yasası'nın 195.215 ıle 377 maddesı geregınce ilanen teblıg olunur. 17 11.1999. Basın: 62249
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Bir Transfer Olayı
Geçerken şöyle bir uğradığım "Kaktüs"te en son
bilgisayarmaceralarrmı anlatırken, heyecanımın do-
ruk noktasında Savaş Dinçel'in söze girip "Neden
bunun tüpgazla çalışanını almıyorsun?" diyerek ma-
sayı kakara kikiriye boğmasına doğrusu için için
bozulmuştum. Gülüşmeler kesilip, ortalık durulur
gibi olunca bu kez Orhan Alkaya lafı almış, o her
zamanki ağır ve öğretici üslubuyla gözlerini gözle-
rime dikip, "Demek yazdıklannı hafızaya almıyor-
sun?" diye bir not düşmüstü. Tiyatroculara dert an-
latmak gerçekten zordu. Insanı dinler gibi yapıyor-
lar, fakat dinlemiyorlardı. Dinlemedikleri gösterdik-
leri bu tuhaf tepkilerden belliydi. Oysa her şey o ka-
dar basit, o kadar anlaşılabilirdi ki...
Bu ayın başında "Aktaş"\ar\ "Boğaziçi"ne trans-
fer olmuştum... Benzerlerini ancak daha önce ya-
şamış olanların bilebilecekleri gibi çeşitli uyum zor-
luklarının üstesinden gelmeye, kendimi yeni koşul-
lara alıştırmaya çalışıyordum. Istanbul'un Anadolu
yakasında yıllardır bir "Aktaşlı" olarak yaşarken, bir-
den "Boğaziçili" oluvermek hiç de kolay degildi.
Bunun ne kadar zor bir şey olduğunu yeni taşındı-
ğım Silivri'deki evimde kaldığım ilk gün fark etmiş-
tim. Boğaziçi Elektrik, abonelerini çıldırtmak için o
güne kadar tanık olmadığım yöntemler uyguluyor-
du. Sizi, güne elektrikle başlatryor, bir süre sanki hep
elektriğiniz olacakmış duygusunu veriyor, sonra bir-
den kesiveriyordu... Hidroforonuz devreden çıkı-
yor, kat kaloriferinize bağlı radyatörlerden "tilik, tu-
luk" gibi garip sesler gelmeye başlıyordu. İlk koşu
atlattıktan sonra, kendinize "Acaba hangi odada
ışık yanıyordu?" sorusunu sorarak evin içinde ko-
şuşturmaya, açık olduğunu sandığınız düğmeleri
kapatmaya başlıyordunuz. Bir süre sonra, evinizin
içine dağılmış "dijital" göstergelerin göz kırpmala-
nndan elektriğin yeniden geldiğini anlıyor, sırasıyla
fınnınızın, müzik setinizin, masa saatinizin zaman ayar-
lannı yeniden yapıyor, çamaşır makinenizin yanm kal-
mış programını başa alıyordunuz. Derken, cereyan
yeniden kesiliyor, aynı "ritüel" yeniden başlıyordu.
Çıldırtma dozu aynı olmakla biriikte Aktaş Elekt-
rik'in uyguladığı yöntemler daha farklıydı. Yaşadı-
ğınız şoklar genellikle akşam ve gece saatlerine ya-
yıldığı için yıllar içinde geliştirdiğiniz reflekslerle
"o/ay"ı daha kolay atlatabilme olanağına sahiptiniz.
Yolda yürürken ortalık karanlığa gömülüverince ilk
elektrik direğine toslayıp kafanızı gözünüzü yar-
mak, takılıp yere kapaklanmak ya da kapıcının uyu-
duğu saatlerde asansörde mahsur kalmak gibi ta-
lihsizlikler biryana bırakılacak olursa, evinizde mum
ışığı altında romantik, mutlu saatlergeçirebiliyordu-
nuz. Başka bir odaya geçerek, televizyonun çıkar-
dığı o tatsız çıtırtılardan kurtulma şansınız da var-
dı.
"Kaktüs"tek\ anlayışsız dostlanma işte bunlan
anlatmaya çalışıyordum... Bir hafta önce üst üste
tam dört "şok" yaşamıştım. Boğaziçi Elektrik coş-
muş, cereyanı üç saat içinde tam dört kez kesmiş-
ti. Işin tuhafı her kesinti iki, bilemediniz beş dakika
sürüyordu. Ne var ki bu kısa kesintiler bilgisayarı-
nızın çökmesi için yeterliydi. Tam yazınızı bitinmiş,
sonunu nasıl bağlayacağım diye düşünürken, ek-
ran kararıyor, yazılar bir daha gelmemecesine yok
oluyordo. Yeni baştan yazıyordunuz! Aynı yazıyı üç
kez, dört kez yazmak zorunda kalmak, yazı yazma
keyfinizi kaçınyor, elektriğine de, özelleştirmesine
de, enerji politikasına da lanetieryağdırıyordunuz...
Çektirdikleri onca işkence, mallanna verdikleri
onca zarar nedeniyle abonelerinden özür dilemeyi
bir kez olsun düşünmeyen bu "özel elektrik şirket-
teri'nin önceleri beceri, bilgi, yetenek, sorumluluk
ve ciddiyet yoksunluklarından kaynaklanan kesin-
tiler, son günlerde sanki sistematik bir uygulamaya
dönüşmüştü. Size vermeye yükümlü oldukları ce-
reyanı keserek, akılları sıra sizde yeni bir "enerji bi-
lind" yaratmaya yönelik bir "strateji" uyguluyorlar,
diye düşünüyordunuz. Bizler, bizleri yönetenlerce hep
"ahmak" bellendiğimiz için, bizi zaman zaman ka-
ranlıkta bırakarak, karanlıkla, soğukla korkutarak,
evimizdeki elektrikli aygıtlan bozarak planladıkları
ölümcül enerji politikalanna bizleri de ortak etmek
istiyoriardı. Yırmi beş kilometre açığından fay hattı
geçen Akkuyu'da inşa edilecek bir nükleer tesise
"Evet!" diyecek kadar derin bir korkuya kapılmalıy-
dık. On yıl içinde kendi topraklanndaki nükleer ener-
ji tesislerini kapatma karan almış ülkeler nükleer
enerji ihaleleri için Türi^iye'ye koşuyoriardı. Onlar pis-
liklerden arınırlarken, bizler radyoaktif pisliğe gömü-
lecektik. Bizden, bunlann nedenini artık soramaya-
cak ölçüde aptallaşmamız bekleniyordu...
İki gündür nedense cereyan kesilmiyor buralar-
da. Belki de umudu kestiler bizden. Hep onlann bek-
ledikleri olacak değil ya!.. Ama yine de belli olmaz.
Sahi, bu bilgisayarların tüpgazla çalışanı var mıydı,
allahaşkına?
(Faks:0212-212 3198)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Çaykovs-
ki'nin ünlü bir
bale müziği. 2/
"Doğar — mi-
delerdennurto- 3
pu ihtilaller"
(F.N. Çamh-
bel)... Umursa- 5
maz. 3/ Büyük _
kadın, hatun, "
hanım . Orta J
Anadolu'da bir
göl.4/A6ika'da °
yaşayan bir an- g
tilop. 5/ Daha
çok boyunda göriilen,
lenfdüğümlenmelerinin
şişkinliğiyle belirgin tü-
berküloz türü... Dani-
marka'nın plaka işareti.
6/ Ekonomik alanda ken- 4
di kendine yeterli olma-
ya yönelen bir ülkenin
rejimi. 7/ Eski dilde
6
göz... Mozart'ın, Türk 7
müziğüıden esinlenerek g
bestelediği ilk operası. g
8/ Anadolu halklaruun
en eski ana tannçası... 1leri sürülerek savunulan düşün-
ce... Yiğit. 9/ Güzelin ve güzel sanatlann doğasını uıce-
leyen felsefe dalı.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Kûhıstan hükümdan Keykâvus tarafından yazılan ve
Mercimek Ahmet tarafından Türkçeye çevrilen ünlü ya-
pıt. 2/ Ele avuca sığmaz... Matem. 3/ Ünlü bir Roma im-
paratoru. 4/ Marmara Bölgesi'nde birgöl... Bir cetve! tü-
rü. 5/ Galyum elementinin simgesi... Izin, müsaade. 6/
Dâhı... Yer>Tizüparçası. 7/ Antalya yöresine özgü, kabur-
ga ve pirinçle yapılan bir yemek... Bir nota. 8/ Herhangi
birtopluluğu oluşturanbireylerden herbiri... "Erbâb-ı ke-
mâli çekemez nâkıs olanlar ' Rencide olur i huffaş
ziyâdan" (Ziya Paşa). 9/ Bü- film ya da oyunda teknik
ustalıkla yapılan hile... Bir işi yaptırabilme gücü.