Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK1999 PAZARTESl
HABERLER
fP-den MHCye
I ANKARA (AA)-FP
Grup Başkanvekıli Bülent
Annç, Abdullah Öcalan'ın
idamı konusunda Türk-
halkınm aldatıldığını iddia
ederek "Hükümet, Avnıpa
Insan Haklan
Mahkemesi'nin karanna
uyacaksa. Başbakan Bülent
Ecevit ve MHP çıkıp
halktan açıkça özür
dilemelidir" dedi. tdam
tartışmalannda en istikrarlı
partinin FP olduğunu
savunan Annç, "Şehit
cenazeleri üstünde istismar
yapmakla veya 'Apo'ya
ölüm" çığlıklanyla oy
toplamış olan partiler şu
anda acınacâk durumdalar.
Dogrusu, kimse onlann
yerinde olmak istemezdi.
Çifte standartlı,
samimiyetsiz düşünceler
şimdi açıkça ortaya
çıkıyor" diye konuştu.
"Başbakan Ecevit, idam
edilmeyecek garantisi
vererek Öcalan'ı teslim
aldı" şeklinde dedikodular
bulunduğunu anımsatan
Annç, bu dedikodulann
gerçek olmaya başladığını
söyledi. Annç, "Apo'ya
idam çığlığı atanlar. şimdi
asılmamalı görüşünü
anlatmaya başladılar" dedi.
Bkatmış komıma
bekHyor
• NEVŞEHtR-Görevini
tamamlayan TBMM
Susurluk Araştırma
Komisybnu Başkanı ve
Fazilet Partisi Nevşehir
Milletvekili Mehmet
Elkatmış'ın konıma isteği
henüz sonuçlandınlmadı.
Içişleri Bakanlığı ve Ankara
Valiliği'ne ikı kez bu yönde
istekte bulunduğunu
belirten Elkatmış, Susurluk
Araştınna Komisyönu
Basın Sözcüsü FP
Gaziantep Milletvekili
Bedri Incetahtacı'nın
ölümüyle ilgili şüpheleri
bulunduğunu belirtti.
Femunde Ericin'e
onurodulu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Sevda Cenap And
Müzik Vakfı ödül töreni,
dün akşam Hilton Oteli'nde
gerçekleştirildi. Törene,
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'inyanısıra,
TBMM Başkanvekili Murat
Sökmenoğlu, Kültür Bakanı
lstemihan Talay, eski Devlet
Bakanı Hikmet Uluğbay.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Vural Savaş, eski
Genelkunnay Başkanı
îsmail Hakkı Karadayı,
milletvekilleri ile çok
sayıda sanatçı katıldı.
Vakfın Onur Ödülü'ne
çağdaş Türk bestecilerinin
piyano eserlerinin ilk
yorumlayıcısı olması
nedeniyle Ferhunde Erkin
değer bulundu.
TÜRSAB Genel
Kurulu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye Sayehat
Acenteleri Birliği
(TÜRSAB) Yönetim
Kurulu Başkanlığı'na
Başaran Ulusoy seçildi.
TÜRSAB 14. Olağan Genel
Kurul toplantısı dün sona
erdi. Genel Kurul'da
yapılan seçimlerde,
yönetim kurulu üyeliklerine
Hülya Aslantaş, Semih
Salimoğlu, Mustafa
Kutluoğlu, Rıza Epikmen,
Mustafa Altıparmak, Halit
Tekin, Talha Görgülü ile
Fatoş Erdem seçildiler.
Demirel Bosna-
Hersek'e gidiyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel,
Bosna-Hersek
Cumhurbaşkanlığı
Konseyi'nin çağnhsı
olarak, iki günlük
resmi bir ziyarette
bulunmak üzere
bugün Bosna-Hersek'e
gidiyor.
Metris'te IBDA-C isyamtPEKYEZDANİ
Metris Cezaevi'nde şeriatçı te-
rör örgütü tBDA-C üyelerinin
yaklaşık 7 saat süren ve 50'yi aş-
kın askeri yaraladıklan isyan, il
jandarma komutanının mahkûm-
lara "Can güvenliklerinin sağlana-
cağına dair" söz vermesı üzerine
saat 16.00 sıralannda sona erdi. Is-
yancı mahkûmlar taraftndan soyu-
larak iç çamaşırlanyla avluda tu-
tulduğu iddia edilen yaklaşık 150
rehine asker serbest bırakıldı.
tstanbul DGM'de ve diğer iller-
deki mahkemelerde görülen dava-
laruı hiçbir duruşmasına katılma-
ma eylemi yapan tBDA-C örgütü
üyelerinin kaldığı Metris Cezaevi
B-2 Koğuşu'nda dün sabah saat
08.30 sıralannda güvenlik güçle-
rinin katılımıyla arama yapılmak
istendi. Örgütün elebaşılan Salih
Mirzabeyoğlu, AH Osman Zor, An
thsan Demirci \e Hayrettin Soy-
kan'ın Nığde, Bandırma, Kırkla-
reli cezaevlerine nakledilmek is-
tendiği ileri sürülürken koğuşa gi-
ren güvenlik güçleri İBDA-C mi-
litanlannın direnişiyle karşılaştı-
lar. Asker ve tutuklular arasında
çıkan çatışma sonucu çok sayıda
asker yaralandı. Özel Güvencan
HastanesPne kaldınlan 35 yaralı
askerden 12'si başlanna sopa dar-
besi aldıklan için GATA Haydar-
paşa Hastanesi'ne sevk edilirken
23'ü ayakta tedavi gördükten son-
ra taburcu edilerek birliklerine
döndü. Gümüşsuyu Askeri Hasta-
nesi'ne de 14 asker yaralı olarak u-
laştınldı.
Hepsi darp sonucu yaralanan
askerîerden 9'u ilk tedavileri ya-
pıldıktan sonra taburcu edildi. An-
cak 5 asker, başlanna ağır darbe-
ler aldıklan için tedbir olarak GA-
TA Haydarpaşa Hastanesi'ne sevk
edildi. Kasımpaşa'daki Askeri De-
niz Hastanesi'ne de astsubay Ser-
dar Keskin yaralı olarak kaldınl-
dı. Kafa travması geçirme ihtima-
li olan Astsubay Keskin, burada
müşahede altına alındı. Olaydan
sonra kalçasından aldığı bıçak dar-
besi nedeniyle Istanbul Üniversi-
tesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne
kaldınlan Binbaşı Hüseyin Bakır
ise daha sonra taburcu edildi.
Cezaevindeki olaylann büyü-
mesiyle birlikte aralannda Izmit
Jandarma Komando Birliği'ne
bağh iki otobüs askerin de bulun-
duğu çok sayıda jandarma ekibi
ile çevik kuvvet ekipleri, itfaiye
araçlan ve beton delme aracı ce-
zaevine getirildi. Aynca HızırAcil
telsizinden yapılan anonsla îstan-
bul'un Avrupa yakasındaki tüm
ambulanslar Metris Cezaevi'ne
çağnldı.
Savcı; İsyan yok
lsyancı tutuklularla görüşmek
üzere sabah saatlerinde cezaevine
giden Bakırköy Cumhuriyet Sav-
cısı Celil Demircioğlu ise saat
16.00 sıralannda yaptığı açıkla-
mada, cezaevinde rehine alma ola-
yı ve anlaşma olmadığını iddia et-
ti. Demircioğlu şöyle konuştu:
"Bu sabah Metris Cezaevi'nde
bir arama vapmakistedik. Bu ara-
ma sırasında İBDA-C koğuşuyla
askerier arasında iuşme-kakışma
oldu. Bu itişme kakışma sırasında
birkaç asker ve tutuklu hafif şekü-
rip yanjlanttı."
Metris Cezaevi'ndeki olaylar
üzerine Adalet Bakanlığı'nda Ba-
kan Hikmet Sami Türk'ün baş-
kanlıgmda, Müsteşar tlhan Erbaş,
ile Ceza ve Tevkif Evlcri Genel
Müdürü Suat Ertosun'un da katı-
lımıyla olağanüstü toplantı yapıl-
Benzeri olaylarda çok sayıda mahkûm ölmustu
LJluemılarMa da kan akmayabilirdi
tstanbulHaberServisi- Şeriatçı terörörgütü tB-
DA-C üyelerinin, 50'yi askın asker ve subayı ya-
raladığı Metris isyanının kan dökülmeden sona er-
dirilmesi dikkatieri yeoiden sol örgüt davalanndan
tutuklu 10 gencin öldürüldüğü Ulucanlar Cezaevi
ile 3 yıl önce 10 rutuklunun öldürüldüğü Diyarba-
kır Cezaevi'ndeki operasyonlara çevirdi. Gazete-
mizi arayan bazı yurttaşlar, Metris'teki isyaıun can
kaybrna yol açmadan sona erdirilmesinin, daha ön-
ceki olaylann da kansız bir biçimde çözünüenebi-
leceğini gösterdiğini söylediler. Metris isyanında
"«ngnkkanhhklanm" yitirmeyen güvenlik güçle-
rince çeşitli cezaevlerinde gerçekleştirilen operas-
yonlar sırasında ise onlarca kişi yaşamını yitirmiş-
ti. Ölütnle sonuçlanan cezaevi okylannınbazılan
şunlar.
- 26 Eyiül 1999 gûnû saat 04.00'te, Ankara Uta-
canlar Cezaevi'ne "Tünel Ihban" gerekçesiyle bir
iddıaya göre özel timlenn de katılımıyla operasyon
düzenlendi. Operasyonu tamamlayan güvenlik
güçleri arkalannda 10 ölü ve çok sayıda yaralı bı-
raktı. Kimisi yakın mesafeden silahla öldürüldüğü
belırlenen tutuklulann otopsılenne avukatlan alın-
madı.
Ankara CumhuriyetBaşsavcüığı'nca, Ulucanlar
Cezaevi operasyonuna katılan güvenlik görevlile-
ri hakkmda takipsizlik karan verilirken operasyo-
na hedef olan tutuklu ve hükümlüler hakkında bı-
ri idam istemlı olmak üzere dava açüdı.
- 24 Eylül 1999 tarihinde Diyarbakır E Tipi Ce-
zaevi'ne polis, asker ve gardiyanlann birlikte dü-
zenlediği operasyonda 10 tutuklu ve hükümlü ka-
falan demir çubuklarla parçalanarak öldürüldü,
onlarcası agır yaralandı. Olay kamuoyunun bü>-ük
tepkisini çekti. Saldınyı gerçekleştırenler hakkın-
da uzun süre ünlü w
Memurifl Muhakeraan Yasa-
sı" nedeniyle sonışturma açılamadı. Sanıklar hak-
kında Diyarbalar 3. Agır Ceza Mahkemesi'nde sü-
ren davaıun 72 sağından hiçbiri bugüne dek mah-
keme karşısma çıkanlmadı.
dı. Toplantıya daha sonra Içişleri
Bakanı SadettinTantanda katıldı.
Bakanhk: isyan var
Içişleri Bakanhğı ndan yapılan
açıklamada, bugünkü bazı basın
yayın organlannda. Metris Ceza-
evi'nde tutuklu bulunan yasadışı
ÎBDA-C terör örgütü mensupla-
nyla ilgili eksik ve doğru olmayan
bilgilerin yer aldığı bıldirildi. tçiş-
leri Bakanhğı Basın Müşavirli-
ği'nden yapılan yazılı açıkJamada
konuya ilişkin şu bilgiler verildi:
u
CHa>ın gerçek yönü şu şekflde-
dir: S Arahk 1999 gûnü saat
08.00'de cezaevinde arama yap-
mak üzere cumhum et sa\ cıbğı ta-
lebi ile bir subav komutasında bir
jandarma bölüğü görevlendiril-
miştir. Aramalartla üzücü bir olay
olmaması için personele silah aldı-
nlmanuş, kalkan ve kask ik dona-
tümışlardır. Ancak. cezaevine gi-
rildiğinde tüm iyiniyeoere rağmen
teröristier güvenlik ku>"vetlerine
şiş, pala ve kıhç gibi kesicu delici
aleüeriesaldında bulunmuşlar, bir
kısım görevli jandarma personeü
hafıf şekilde yaralanmış ve a\akta
tedavi edihnişlerdir. Halen hasta-
nededepresif reaksiyon geçiren bir
personel bulunmaktadır. Terörist-
krin direnişleri kınlmış olup gü-
venlik kuvvetkri duruma hâkim-
dir. Olayda teroristlerce kulknüan
çokmiktarda delici vekeskrialetete
geçirilmiş olup aramalara devam
edflmektedirr
Gazetemizi sabah saatlerinde
"İBDA-C Örgütü Haber Büro-
su"ndan aradığıru söyleyen bir ki-
şi, sabah 08.30'da yaklaşık 700 ci-
vannda robocop kıyafetli askerin
67 örgüt üyesinin kaldığı koğuşa,
arama bahanesiyle baskın yaptık-
lannı ve kendilerinin başka bir ce-
zaevine sevk edilmek istendigini
iddia etti.Kimliğibelirsiz kişi şun-
lan söyledi:
"Askeıierin asıl amaçlannın ko-
ğuşumuzu başka cezaevterinesevk
etmek olduğunu v% tutuklu İBDA-
C lideri Salih Mirzabevoğlu'nu al-
mak olduğu öğrenildi. Bunun üze-
rine sakhnya geçen tBDA-C mib-
tanlan çat^ma sonucunda 130 er
ile 20charuida rütbetisubay ve ast-
subayı techizaüanyla rehine akk
Şu an diğer >araluaria birtikte 3'ü
ağu~yaralı olmak üzere20yaran ia-
de edildLÖrgütte zahatyok. Rehi-
nelerin hepsi soyunuk vaziyette.
Sadece gömlek ve iç çamaârlan
var. EDeri ve ayaklan bağh. ıkinci
bir müdahak olduğu takdirde
hepsini öldüreceğiz. Salih Mirza-
beyoğhı önderliğinde yapıyonız."
tBDA-C adına saat 16.15 sıra-
lannda arayan bir kişi ise il alay
komutanı ile yapılan görüşme so-
nucu anlaşma sâğlandığını ve is-
yanın sona erdirildiğini bildirerek
şunlarl söyledi:
"Yaklaşık 130 asker rehine eibt-
sderikendüerineiad* edilerek pey-
derpe> serbest bırakıldı. Aynca,
Adalet Bakanı HikmetSami Türk,
cumhuriyet başsavcısını arayarak
Salih Mirzabeyoğlu hakkındaki
nakil işleminin durdurulmasını is-
tedi."
Salih Mirzabeyoğlu'nun avuka-
tı Hasan Ötçer, örgüt üyelerinin
2'si binbaşı olmak üzere 20 subay
ve astsubay ile 130 er ve erbaşı re-
hine aldığını, rehine askerlerin so-
yularak iç çamaşırlanyla avluda
tutulduklannı bildirdi. Metris Ce-
zaevi önünde basın açıklaması ya-
pan avukat Ölçer, cezaevinde IB-
DA-C örgütü üyelerinin kaldığı B-
2 koğuşunda, saat 08.30 veya
09.00 sıralannda isyan çıktığinı
söyledi. Örgüt üyelerinin kaldığı
B-2 koğuşuna, aralannda üst dü-
zey subaylann da bulunduğu çok
sayıda askerin arama yapmak için
geldiğini belirten Hasan Ölçer,
u
Bu uygulamanın. cezaevinden
bazı mahkûmlann başka cezaevle-
rine nakli amacıyla yapıkhğı anla-
şıhnca, örgüt üyeleri ile güvenlik
güçleri arasında çaöşma çıknuş.
Çıkan çatışma sonucunda örgüt
üyeleri, 2'si binbaşı olmak üzere 20
subay \e astsubay ile 130 er ve er-
başı rehine aumşlar" dedi.
'Anlaşma yapddı'
Ölçer, iljandarma alay komuta-
nîmn devreye girmesiyle isyancı
mahkûmlarla anlaşma yapıldığını
söyledi. İl jandarma komutanının
mahkûmlara can güvenliklerinin
sağlanacağına ve diğer sonınlan-
nın da şeker bayramının ardından
görüşüleceğine dair söz verdiğini
anlatan ölçer, bunun üzerine isya-
nın sona erdirildiğini söyledi. Öl-
çer "Tutuklulann. nakfiİerin dur-
durulması, ziyarete gelen yakınla-
nnın gozahına aluımasuun önlen-
mesu kendilerine yeni bir koğuş
tahsis edilmesi ve cezaevi yöneti-
miyle sürtüşmelerin giderümesi
yönündeki taleplerinin de şeker
bayrammdan sonra görüşüleceğj-
ni öğrendik'' diye konuştu.
Gazetemizi arayan ve tBDA-C
terör örgütü üyesi olduğunu söy-
leyen kimliği belirsiz kişinin elle-
rinde bulunan rehinelerin kimlik-
lerine, künyelerine ve rütbelerine
göre verdiği adlan şöyle:
Rütbeffler
Jandarma Kıdemli Çavuş HaH
tbrahim UysaL Jandarma Kıdem-
li Çavuş Eyüp Kapusuz, Uzman
Jandarma Muharrem Kırcı, Uz-
man Jandarma Çavuş Baki Taysi,
UzmanJandarma 2. Kademeli Ça-
vuş Mustafa Gümüş, Uzman Jan-
darma 1. Kademeli Sefer Şenses.
Erler
Fevzi Herdem, Erfan Kaya, Da-
vut Kocagöz, Fuat Sezgin, Nevzat
Gökalp. Bünyamin Çulha, Metin
Ateş, Tuncay Bolboku, Nizamet-
tin Ava, Zcynd Kaya, V ümaz Kok-
taş.Hasan Cengiz, Gıyasettin Zen-
gin, Süleyman Çetinbaş, Recai
GelbuL Murat Demirci, Serkan
Akçin, Ziya Dolucan, Abdullah
Doruk, Cmit Komık, Mustafa Ali-
yar, Muharrem Öztürk, Şükrü
Akboğa. Kürşat Aktuğ, Haydar
Özkan, Seyfı Kasalb, Metin L nsal,
K.Trabzon,M.Sümbül, K. Doğan,
C. Koca,U.Konur, R.Ayık,M. Naı;
A. Köker, E Demiroz, S. Yaşar, T.
Ökten, F. Erdem, F. Güneş, Y. Kü-
çükalp, K. A. Çetin, Ş. Akboğa, M.
Ortürk, S. Oba, Ş. Ekinci, M. Taş-
çakar, H. Buhıt, F. Bereket, A. Ak-
kaya, M. Yazunan, t. Karadağ, M.
Işık, S. Toğlu, T. Kork, Y. Ersu, G.
Zengin, H. Özkan, R. Bulut. Müs-
lüm An, H. Yıkhnm, M. Duyar,Y.
Kıbç, H. Yaşaroglu. Y. Gökgöz, O.
Dokanh, t. Gökçe, M. Çiçek, Ü.
Öner. O. Donmaz, F. Turgun, M.
Demir, S. Solak, H. Coşkun, Ü. Er,
M.Tunç,F.Alemdar,M.Dargm,A.
Gok, MetmBoluk, M- Tunç A. De-
mirel, 1. Gök, Ü. Ö. Vığit E. Ka>n,
Y.Çoban,F.Altuntaş,Y.Çmar,M.
Topçıı, S. Ertef, C Koca, A. Özer.
Metris Cezaevi'ndeki tBDA-C ayaklanması, güvenlik güçlerinin müdahaksiyle dün saat 16.00 dvannda basünkb.
NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR OTalcalislar@turk.net
Nükteer santral kurma konusunda hü-
kümetin verdiği karar, herşeyin sonu de-
ğil. Sonunda bu santral yurttaşlann ya-
ranna olduğu iddiasıyia yapılıyor. Onun
için buna, biz yurttaşlar karar vereceğiz.
Hükümet, arkasında trilyonlann döndü-
ğü bilinen bir oyunla, bu santral felake-
tini bize zorla kabul ettiremez. Insanlar,
kapftalizmin merkezi ABD'de küresel-
leşmenin yol açtığı yıkıma karşı, günler
süren etkili gösteriler yaptılar.
ABD'nin Seattle kentinde toplanan
Dünya Ticaret Örgütü, yapılan büyük
gösterilerin sonunda bir sonuç btldirisi
bile yayımlayamadan dağıldı. Seatt-
le'daki gösteri, küreselleşmenin dünya-
da yarattığı eşitsizlik, adaletsizlik, yok-
sullann daha yoksut olmasını hedefle-
yen sonuçlanna insanlığın son yıllarda
gösterdiği en büyük tepkilerden birisiy-
di. Bu gösteriler, yeni gelişmelerin de
müjdecisi sayılabilir. Yani, büyük devlet-
ler astığı astık, kestiği kestik bir şekilde
dünyaya, kendi keyiflerine göre düzen
vermeye bundan sonra biraz daha zor
devam edecekler.
Dünyanın böylesine yeni arayışlar için-
de olduğu bir dönemde, artık miadı dol-
muş, gelişmiş ülkeler için bir yük haline
gelmiş nükleer santralı bize kakalama-
ya çalışmalanna bizim de söyleyeceği-
miz şeyler olmalı. Türkiye'nin çevrecile-
ri yıllardır Akkuyu'da kurulmaya çalışılan
nükleer santral için mücadele ediyorlar.
Bugün onlarta daha sıkı bir dayanışma
içine girmenin zamanı geldi.
• • •
Nükleer santral aleyhinde yazdığım
Neden Bize Nükleer Santral?
yazılara, çok sayıda destek mesajı geli-
yor. Bu mesajlardan bazılan, uzmanlann
görüşleri olduğu için bunları sizlerle de
paylaşmak istiyorum: Dr. Tanay Stdkı
Uyar, Kocaeli Üniversitesi, Yeni ve Ye-
nilenebilir Enerji ve Teknolojileri Araştır-
ma Birimi Başkanı. Yolladığı e-mail'de
şunlan anlatyor °1976yılından beri Tür-
kiye enerji sektörünû izleyen bir enerji
planlamacısı olarak, enerji sektörûnde
karar verme süreçlerinde bilginin yöne-
timi konusunda bir sorun olduğu kanı-
sındayım. Ûlkemiz enerji sisteminin ge-
leceği, geleceğin teknolojileri yerine,
geçmişin teknolojileri ile planlanmakta-
dır. Geçmişin teknolojileri (fosil ve nük-
leersantrallar) tüm dünyada yerini ener-
ji verimliliği ve doğal çevrede enerji üre-
timi teknolojilerine (rüzgâr, güneş pille-
ri, jeotermal ve biyokütle enerji santral-
lan) terk etmektedir."
Dr. Uyar, bu konuda yeni önlemler alın-
dığını da belirtiyor: "R/o, Kyoto ve Bu-
enos Aires 'te yapılan Birieşmiş Milletler
toplantılannda küresel iklim değişikliği-
ne yol açan kömür, doğalgaz ve petrol
dahil tüm fosil yakıtlann kullanımına kı-
sıtlamalar getirilmekte ve kullananlann
vergilendirilmesi için karbon vergileri
benzeri önlemler geliştirilmektedir..."
Tesıs edilen ber fosil yakrtlı santral,
İklim Değişikliği Çerçeve Anlaşması ge-
reği ülkemizden temizlememiz gereken
karbondioksit, metan gibi sera gazı
emisyon kaynaklannı vebunlann temiz-
lenme maliyefmi arttırmaktadır."
Dr. Uyar'ın ABD'deki nükleer santral
kısıtlamasına ilişkin saptamaları da il-
ginç. Bir yandan bize nükleer santral ih-
raç etmek istiyortar, öte yandan kendi-
lerinin bunlardan nasıl kurtulacaklannın
hesabını yapıyortar: Uyar bu konudaki
soruyu, "1980yılındanbaşlayarakABD
dahil pek çok ülkede ekonomik bulun-
mayıp yenileri sipariş edilmeyen, mev-
cutlan ekonomik bulunmadığı için kapa-
tılan ve sökümü ABD'deki Maine Yan-
kee Santralı'nda olduğu gibi farklı he-
saplamalara göre 500 milyon-2 milyar
dolar arasında ek bir maliyet gerektiren
nükleer santrallan, bu konunun uzmanı
olarak kabul etmem mümkûn değildir"
diye cevaplıyor.
Uyar'ın verdiği bilgiye göre, Almanya,
nükleer santrallan kapatma karan almış.
Mevcut nükleer santrallann ancak 20 yıl-
da kapatılabileceğini açıklamış. Alman-
ya'nın parasal imkânlan ve teknolojik bi-
rikimi ancak böyle bir süreci gerektiriyor-
muş. Türkiye'deki nükleer santral uya-
nıklan ise bu durumu Almanya'ntn nük-
leer santrallan 20 yıl daha kulianacağı
şeklinde açıklamışlar. Muhtemelen Ece-
vit'i ikna ederken de buna benzer tezle-
ri öne sürmüşler. Almanya'nın 20 yılda
temizleyebildiği böyle bir pislik acaba
Türkiye'nin basına neden sanlmak iste-
niyor? Bundan kimin ne çıkan var?
Dünya, çevreyi daha az kirieten, atık
sorunu olmayan yeni enerji teknolojile-
rine yöneliyor. Clirrton hükümeti, 1 mil-
yon çatının güneş pilleri ile donatılması
karan aldı. Alman hükümeti, rüzgârdan
üretilen elektriği satın alma yasası çıka-
rarak 8.000 rüzgâr türbini kurulmasını
sağladı. Daha buna benzer birçok yeni-
likle gelişmiş ülkeler, nükleer santralın
ötesinde, geleneksel enerji kaynaklan
yerine yeni seçenekler yaratmaya çalı-
şıyorlar.
Isminin açıklanmasını istemeyen bir
başka enerji uzmanı ise benzer uyanlar-
da bulunuyor ve şunlan yazıyor: "Türki-
ye'de enerji alanında eksik olan, ne ye-
raltı ve üstû doğal kaynak, ne para, ne
bilgi ne de insan gücüdür. Eksik olan
demokratik ûlkelerde olduğu gibi, bu
unsuriann akışını yönlendiren, koyduğu
yasalar ile dengede futan bir devlet ve
bu devletin üretmesi gereken u/üs/ara-
ras/ politikalarla bütünleşmiş, çelişkisiz
ve sürekli kendini yenileyen bir ulusal
enerji politikasıdır."
Evet, dünyanın reddettiği, gelişmiş ül-
kelerin nasıl kurtuluruz diye kara kara
düşündüğü nükleer felaket, bir şans
eseri, Türkiye'ye bugüne kadar ginmedi.
Hükümet, dünyanın gözleri önünde,
sanki gelişmiş ülkelerin çöplüğü olma-
mız gerekiyormuş gibi, nükleer santral
kurmaya kalkıyor. Bunu da bizim içimi-
ze sindtrmemizi bekliyor.
Seattle'daki uyanya, nükleer santral-
cılann da ihtiyacı var. Bizim onlardan ne-
yimiz eksik? Bizi birfelakete mahkûm et-
mek isteyen bu projeyi geri püskürtecek
güce sahip değil miyiz?
Göreceğiz...
BİZ BİZE.
ERDAL ATABEK
Nevratik KişHikler...
Insanlar, istekleriyle koşullar arasındaki çelişkiler-
den duyduklan kaygıyı bir biçimde örtmeye çalışır-
lar. Çünkü, kaygı ile yaşamak acı veren bir durum- ,
dur. Bu örtme biçimleri olarak da, ussallaştırma, in- \
kar etme, uyuşturma ve kaçınmayı kullanırlar. Ancak
bu yollan kullanıp da kaygılannı kendilerinden uzak-
laştınrken de farkında olmadan "nevrotik bir kişilik"
kazanırlar. "Nevrotik kişilik" hangi durum ve koşulda
olursa olsun belirlediği davranışlan göstermekten
kendini alamayan kişiliktır. Nevrotik kişilerin davranış
biçimleri beliriidir, başka bir davranış gerektirse de
bunu yapamazlar.
Karen Horney, bu "nevrotikfaş/7/Wer"inen çok üç
biçimde görüldüğünü belirtiyor.
Birincisi, 'çevre onayına bağırhlı kişilik'f/r Bu kişi-
liği kazanmış birisi için en önemli konu, "başkalan ta-
raftndan sew7mefc"tir. Bu davranışla kendi kaygıtan-
nı yatştırmayı, kendisine kimseden zarar gelmeme-
sini amaçlar. Ancak, kendi düşüncesine göre, "o,
herkesin iyiliğini isteyen, herkesin yardımına koşan
birisi"d\r. Gerçekten de böyle davranır. Herkesin der-
dini çözmek için uğraşır, başkalan istesin ya da iste-
mesin, aldırmadan yardım için koşar, kendi işlerini bir
yana bırakır, başkalannın derdini kendine dert edinir.
Ozetlikle "birisinin" kendisini sevmesi, beğenmesi
için çaba gösterir. Ona bağımlı olmanın bütün özel-
liklerini gösterir, onun istediklerini yapar, istemedik-
lerinden kaçınır. Bu davranışlanyla hedeflediğı "be-
ğenilmek ve sevilmek"\ir. En büyük derdi, birisi tara-
fından beğenümemek, sevilmemektir. Böyte bir du-
rumda kendini suçlar, yanlış yaptığı için sevilmediği-
ni, beğenilmediğini söyler. Kimseye karşı suç yönel-
temez, sürekli olarak kendini eleştirir.
Bu kişiliğin bizim kültürümüzde nasıl onaylandığı-
nı, nasıl örnek gösterildiğini anımsarsak, sosyal kül-
türümüzün "bağımlı kişilik" ödüllendirmesini daha iyi
anlayabiliriz. Bu "Penr)anato/a"tipi, kültürümüzünti-
pik "iyi insan "ıdır. Oysa bu kişiliğin altında yatan ne-
denleri daha iyi tanımamız gerekmektedir. Bu davra-
nışlann tümü de, kişinin kendi kaygısını bastırmak,
kaygısından kurtulmak için gösterdiği davranışlardır.
Burada önemli olarak, "nonval kişilikli insan'm da
beğenilmek ve sevilmek isteyeceğinin bilinmesidir.
Ancak, "normal kişilikli insan", beğenilmek ve sevil-
mek için ne pahasına olursa olsun çaba göstermez,
aradaki önemli farklılık budur.
"Nevrotik kişilik" için ikinci modei, "üstün olmaya
dayah saldırgan kişilik"i\r. Bu kişilik sahibi için, dün-
ya birbirinden üstün olmaya çalışan düşmanlann ya-
şadığı bir cangeldır.Çevresindeki herkes potansiyel
bir düşmandır (rakip). Çevresindekiler onun zayıf yan-
lannı kollamaktadır, hiç kimseye güvenmemek gere-
kir, başanlı insanın dostu olmaz. "Homo homini lu-
pus- İnsan insanın kurdudur". Bu durumda da baş-
kalan onu yeneceğine o başkalannı yenmelidir. Ba-
şanlı olmak, başkaiannı yenerek daha üstün olmak-
tır. Bunun için de kimseye güvenmemeli, çevresini
kontrol altında tutmalıdır. Bu kişiliğin bütün davrantş-
lannın hedefi, çevresini kontrol altında tutabilmektir.
Kontrol altna alamadığı kişileri yabancı görür, saldı-
nlması gereken hedefler olarak algılar. Eğer entelek-
tüel düzeyi yüksekse bu tavnnı "uzak duruşlu yapay
birnezaket çerçevesi"ne oturtur, bu durumda da asıl
hedefıni gtzleyebilir.
Karen Horney, çok doğru olarak, günümüz dünya-
sının bu kişiliği olumladığını, bu acımasız rekabet sis-
teminde başannın anahtan olarak gösterdiğini belir-
tiyor.
Gerçekten de, günümüzün "başanlı iş insanlan" ta-
nımı, yukardaki çerçeveye uymuyor mu? Oysa, bu
davranışlann asıl hedefi, gene, kaygılannı bastırmak-
tr.
Üçüncü nevrotik kişilik tipi de "kaçınan kişilik" ol-
maktadır. Bu kişilik sahibi insan da "göze çarpmak-
tan, üstün olmaktan, dikkati çekmekten kaçınmak-
tadır." Kaygılannı bastırmanın yolu olarak "herkesten
ve herşeyden uzak durma"y\ seçmiştir. Çevresine
görünmeyen bir çember çizer ve kimseyi oradan içe-
riye sokmaz. Hiçbiryanşmanın yanşçısı değildir, hiç-
bir rekabetin içine girmez, başanlı olmaktan kaçınır.
Insanlardan uzaktır, kendini yalıtmıştır ve ona yöne-
lecek tehükelerden böyle korunmaktadır. "Kaçınan ki-
şilik", bu özelliklerıyle de kimse için tehlike olmaz.
"Normal kişilikli insan" da sırasında saldırganlaşır,
sırasında kaçınır, sırasında sevilmek ve beğenilmek
için yakmlaşır. Ancak, normal kişilik, bütün bunlan ye-
rinde, zamanında, sırasında yaparken, "nevrotik ki-
şilik", durumlar, koşullar, kişiler nasıl olursa olsun yal-
nız kendini koruduğuna inandığı davranışı göster-
mektedir. Aradaki bu çok önemli fark gözden kaçt-
nlmamalıdır.
Karen Horney hem kendimizi hem de çevremizi ay-
dınlatırken çok önemli bir işlevi yerine getimnektedir.
Hepimiz kendimize ve çevremize yeniden bakalım.
Plinius'un dediği gibt, "herkes kendisiiçin birders-
tir."
em.erdalata«a cumhuriyet.com.tr.
Faks:0212 513 90 98
Cezaevinde bomba yapıyorlar
Yeni hedefleri ADD
tstanbul Haber Servisi
-SanhMirzabe>oğlu' nun
liderliğini yaptığı lslami
Büyük Doğu Akıncılan-
Cephesi (tBDA-C), teok-
ratik düzene dayalı bir
devlet kurmayı amaçlı-
yw.
Necip Fazd Kısakü-
rek'in 1970'liyıllannba-
şmda "BüyükDoğu" ola-
rak ortaya koydugu "ts-
lamülkeleriniııbhiiğidü-
şüncesinden hareketie fe-
deredevletterludmdebir-
leşik tslam devleti" kur-
ma fikrinden etkilenen
Mirzabeyoğlu, 1985 yı-
lında örgütü kurdu.
Türkiye'de birçok
bombalama eylemi de
gerçekleştiren örgüt ele-
manlan son zamanlarda
Atatürkçü Düşünce Der-
neği'ni hedef aldılar.
Şeriatçı terör örgütü
tBDA-C militanlan, Ata-
türkçü Düşünce Derneği
(ADD) Bağcılar Şube-
si'ne gerçekle^tirdikleri
saldında ADD görevlisi-
ni vahşice öldürmüşlerdi.
Geçtiğimiz günlerde
istihbarat birimlerince
"çok gizli" ibaresiyle
Adalet Bakanhğı ve Içiş-
leri Bakanlığı'na gönde-
rilen yazıda "Metris Ce-
zaevi'nin tBDA-C'nin
idane merkezi okluğu, mi-
ütanlann özeUikk ziyaret
amaçh olarak örgüt bder-
lerinin yaruna gelerek ey-
lem talimatı aldıklan ve
gerçekkştirdikleri ey leın-
ler hakkında rapor ver-
dflderi" belirtildi.
tBDA-C örgütü üyele-
rinin "cezaevinde gör-
dükleri bomba eğitimini
pratiğe döktükleri ve A-
yaretçflertaranndangeti-
rilen malzemelerle bom-
ba yapnklan" kaydedilen
raporda, ziyaretçilerin
getirdikleri yiyecekve gi-
yecek paketleri içine giz-
lenen malzemelerin sıkı
bir arama yapıhnadığı
için rahathkla içeri sokul-
duğuvurgulandı. İstihba-
rat ekiplerinin yaptığı ta-
kip sonucunda örgüt ele-
manlannm, ziyaretçile-
rinden gübre, çok miktar-
da yumurta, demir mis-
ketler, koli bantı ve çivi
istedikleri ortaya çıktı.