28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
> ARALK 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Galericiler, sanatçılar ve izleyiciler sönük geçen 9. Istanbul Sanat Fuan'nı değerlendirdiler 'Halka ıılaşacak kanaDar ükak'Kültür Servisi - Bu yıl 9'uncusu dü- :enleneı îstanbul Sanat Fuarı 'ART ST'99'ıbuyıl 5 l"i sanat galerisi olmak izere toplam 54 kuruluş katıldı. Fuarkapsamında ilk kez gelırinın yüz- ie 50'si depremzedevatandaşlara bağış- anmak izere bır müzayede düzenlendi. jalencive sanatçılar, fiıar genelinde zi- 'aretçi oranında geçen yıllara göre göz- e görülür bir azalma olduğunu vurgu- adılar. Bunun nedenini de TürkJye'de leprem sonrası yaşanan ekonomik kn- r ,m yanı sıra gerek basının ilgisizliğı ge- ekse organizasyon eksiklıği nedeniyle /eterince tanıtım yapılmaması olarak >elirttikr. Genel olarak katıhmcılann jepremzedelere yardım başlığı altında dü- jenlenmiş olsa da yaşayan sanatçılann îserlerinin müzayedelerde sergilenmesi- tıe olumlu bakmadıklan gözlendi. Ziyaretçiler ıse fuardan genel olarak memnun kaldıklannı fakat daha çok ti- can kaygının ön plana alınmış olması ne- deniyle sanatçılarla birebir iletişim ıçe- risinde olamadıklannı vurguladılar. BEStCEC AN (Galerisahibi) Tem Sa- nat Galerisi: Fuara 9 yıldır. ılk açıldığın- dan ben katılıyorum. Ara vermeden ka- tılan iki galeriden bınyim sanınm. K.a- tılmamın ilk ve en önemli sebebi halkın buraya kolay geliyor olması. Çünkü ga- lenlere gelirken çekiniyor. bır şey almak zorundaymış gibı hissediyor. Fuara sa- tın almak istemeyen kışı de gelıyor. Ti- cari kaygı gütmeden en ıyı seçtiğim iş- leri burada tanıtıyonun. Kadromda olan sanatçılan sırasıyla her sene buraya ge- tiriyorum. Genel ilgi çok az çünkü çok az duyuru var, basın çok az ilgılenıyor. Topu topu 6 gün zaten. Bu yüzden daha önceden yazılıp çızilmeh. Müzayedeler olduğu zaman basın hep yazıyor. Şu an fuar esnasında 3 tane müzayede var Bu sevgisizliktir işte. Çağdaş sanata balta vu- ruyor. Geçen senelere nazaran il-ginin azalmasının bır başka nedenı ise TÜ- YAP gibi büyük bir müessesenin sorun- lan olması. Mesela jeneratörü bile yok! EVtN tYEM (Galeri sahibi) Evin Sa- nat GaJerisi: Fuardan beklentimiz tanı- tım. Uzun vadedekı müşten repeTtuvan- nı zenginlestirmek. Her sanatçıdan bır iki 'alericiler ve sanatçılar geçen yıllara oranla izleyici oranında gözle görülür azalma olduğunu vurguladılar. Bunun nedenini ise deprem sonrası yaşanan ekonomik kriz, medyanın ilgisizliği ve yeterli tanıtım yapılmaması olarak açıkladılar. Ziyaretçiler ise fuarda daha çok ticari kaygının ön plana alınmış olmasından yakındılar. örneği ziyaretçıye tanıtmak çok önem- li. Galeri olarak genel düzenlemeye dik- kat ediyoruz ve ticari kaygıdan da uza- gız. KEZBAN ARCA BATIBEKİ (Res- sam) Galeri Baraz: Bu fuardan açıkçası belirli birbeklentım yok. Yeni işlerim var- dı ve Galeri Baraz bana böyle bir teklif sundu. Galerinin bır fragmanı, sergimin ilk gösterimi gibi, burada yer almayı uy- gun gördüm. Bu depremden sonra faz- la bir beklenti olamaz zaten, müthiş bır satış gibi mesela. Fuarda galeri seçimin- de bir ölçü mutlaka olmalı. TÜYAP bu- nu kesin olarak oluşturamadı. İlk iki se- ne ıyiydi sonra denge bozuldu. Fuar da- ha iyı olabilir. Müzayedeler özellikle çağdaş eserler ve galeriler için doğru değil 'Organizasyonda hatalar var' FATOŞ SAK1 (Galeri sahibi) KareSa- natGalerisi: Galen olarak katılmamızın amacı plastık sanatlar konusunda ente- lektüel sanat olayını gerçekleştirmek; belki bir görev gibi. Müzayedeler kötü değildir. Fuar çerçevesinde de müzaye- deler bir katkıdır. Değişik üsluplar var, tabii ki her şey var olmalı fakat bu sene seçıci kunılun aldığı ölçü pek iyi değil. Toplum açısından bu fuar çok önemli. Tûrkıye'de Çağdaş Sanat Müzesi yok, bu fuarda da çağdaş eserlen görebiliyorlar.' Eğitim yönünden faydası kesin var. SELVtN GAFLROĞLU (Galeri sa- hibi) Galeri Sehin: Ankara'da fuar olmu- Deniz Kavukçuoğlu, eleştirilerde yapıcı olunması gerektiğini savunuyor 'Aydınlarplastik sanaüara ügisiz'Kûhür Servisi-TÜYAP Basm Koordi- natörü DenizKavukçaoğhı,Sanat Fuan'na yönelik galericilerm. sanatçılann ve izleyi- cilerin eleştirilerini yamtladı. -Birçokkaühmcı "depremzedelereyar- dım" başlıgı altında da olsa müzayedetere karsj. Siz bu tuturruanru neye bağlıyorsu- mız? DENİZ KAVUKÇLOĞLU - Bu müza- yede ya da depremzedelere yardım konu- su fuar daruşmakundundaortayaçıkan bir öneri ve uygulanması yönünde bir karar ahndı. Biz burada doğrudan doğruya TÜ- YAP olarak bu sorunun muhatabı değiliz. Bizim Istanbul Sanat Fuan'nda düzenle- yici olarak bir işlevimiz var. fakat fuann içeriğini öncellilde ve özellikle galeriler- le birlikte belirliyoruz ve Türkiye'nin plas- tik sanatlar alanmda önde gelen isimle- riyle konuşarak, daruşarak gerçeklestiriyo- ruz. Tabii galeriler tek tek müzayedelere karşı olabilirler, bunu önümüzdeki yıl için danışma kunıluna getirdiler. ayncakendi- leri de danışma kurulunda zaten temsil ediyorlar, galericiler derneği temsilcıle- riyle. -Gafcriciler fuann ulustararası boyutu- nu kaybertiğinden yaknnyoriar. Bu konu- da ne söj leveceksiniz? KAVÜKÇLOĞLU - Biz başından beri fuarda uluslararası bir boyutunolması için çaba gösterdik. hatta zaman zaman çeşit- H ülkelerden çeşitli galerileri özel olarak davet ettik. Örneğin geçen yıl oldukça ge- niş birFransız katdımı vardı. Buyıl da Ame- rika'dan ünlü bir galeri davet ettik. Soru- na şöyle yaklaşmakta yarar var: Sanat fu- an, en başta ticari bir etkinlik; sanat ya- pıtlannm alınıp satıldığı biryer, birtûr sa- nat borsası, resim borsası. Bu resim bor- sasının boyutlannı belirleyenler de; o pi- yasa da o sektörde sanat ürünü üretenler, bunupazarlayanlar ve bunu alanlar. Diğer ekonomik sektörlerde olduğu gibi, bu bir arz-talep meselesi. ALydınlanmız plastik sanat alanında yeni neler üretildiğini hiç merak etmiyor mu? Bu, medya için de geçerli. Sanat fuan başka bir metropolde olsa kuyruklar oluşur. Şayet uluslararası resme Tûrkıye'de bir talep var ise zaten yabancı galeriler katı- hrlar, çünkü bir alıcı potansiyeli vardır. Fakatböyle bir potansiyel istenildiği ölçü- de oluşmamışsao yabancı galerilerin sadece tanıtım amacıyla Türkıye'ye gelmeleri her zaman beklenemez. Böyle bir yaklaşım daha mantıklı, daha objektif; çünkü ulus- lararası boyutubu aıılamda belirleyen şey, böyle bir şeye ihtiyaç olup olmadığıdır. Bu da resim ahcısı ile resim satıcısı ara- sındaki iiişkiye bağlı olan bir şey. Burada TÜYAP olarak bizim katkımız son dere- ce sınırh, sadece bunu teşvik ediyoruz. - Peki, kitap fiıan gibi etkinliklertfc zi- yaretçi katüuruçokfazia da neden sanat fu- anna az bir ilgi var? KAVTJKÇLOĞLU-Onudabizbilemi- yoruz. Yalnız kitap okuyanlar degil, ki- taplan yazanlar da böyle bir sanat fuanna ilgi göstermiyorlaT. Bu da bizi çok şaşır- tıyor. Sanat ya da sanatçı duyarlıhğı, ya- zar duyarlıhğı çok önemlidir. tnsan resme de, şiire de duyarh olmalı, edebiyaîa da il- gi duymalı. Entelektüellikten söz etmek gerekirse. bütün bunlan içerir. Tek ayak- lı birentelektüel yaklaşım bence yanltş. Bu eleşun aydın kesimme olmah. Aydınm ne- den plastik sanaüara ilgi göstermediği tar- tışılmalı. Orada 1500'e yakın eser sergi- leniyor ve bunlann büyük bir bölümü de Türkiye'de son yülarda ûretilen en yeni sanat ürünleri.Bizim aydmlanmız pîastik sanat alanında yeni neler üretildiğini hiç merak etmiyor mu? Bizim için bir tûr sponsorluk - Kaöhmcüar basmın fuara ilgi göster- memesinden yakuuyor. Fuar için yeterfi tanıtım vapddı mı? KAVİTCÇLOĞLU - Size ne kadar bil- gi verilmışse diğer gazetelere de o kadar bilgi verildi. Bu da çok, her yıl olan ve ha- vada kalan bir eleştin. Türkiye'deki gün- lük gazeteleri takip ettiğiniz zaman sana- ta ilginin sınırb olduğu ortada. Fuan du- yuruyorlar, ama iş kültüre gelince haber yapmaktan kaçınıyorlar. Bu da deminki konuya bağlı. Aydnüann plastik sanaüara ilgi göster- meyişlerinin bir nedeni de resimle arala- nnda istenilen bağm kurulamamış ohna- sıdır. Aynı şekilde birçok gazetenin yazı- işlerindekı gazetecüer için de geçeriidir. Da- ha çok tiyatroya ya da sinemaya gidiyor- lar ya da kitap okuyorlar, ama galeri gez- meye gitmiyorlar. Özellikle genç gazete- cüer... Bu, genel ilgisizlikten kaynaklanı- yor. Bu fuar başka bir metropolde olsa kuyruklaT oluşur. Türkiyc kendi koş,ullan altında yaşayan ve daha uzun seneler ya- şamak zorunda kalacak bir ülke. Kendi nesnel koşul ve gerçeklerimizle buradayız. Bu medya ve aydınlar için de geçerli. -Fuanngefecegpden umuthı musunoz? KAVUKÇUOĞLU - Bu fuar çok zor koşullar alttnda gerçekleşti.Biz düzenle- ytci olarak birtakım boşluklan doldurmak, insanlan motive etmek ve sürekli bir şey- ler sunmak durumundayız. TÜYAP'm bu sanat fuanndan maddi birbeklentisi de yok üstelik,bu bizim bel- li ölçüde sponsoriuk gibi gördüğumüz bir etkinlik. Çünkü Türkiye'nin böyle bir şe- ye ihtiyacı var. lnsaniann resme ilgi gös- termeleri gerekİT. Plastiksartatlarailgj gös- terdikleri için dünyanın en güzel şehirie- rinden Istanbul 35 sene içerisinde bu ha- le geldi... însanlann ne kadar estetik göz- den uzak olduğunu gösteriyor. Aydmlan farklı bir estetik bakışa sahip olsalardı, bu şehirbukadarfelakete sürüklenebilir miy- di? Ama biz umutluyuz. Türkiye'de çok az şey 9 yıldır tekrarlaruyor. Gelecek yıl da 10'uncusunu düzenîeyeceğiz, artık bir jübile yaşına ermiş oluyor. Dostianmız sağ olsun, sık sık eleştirirler yapilan işle- ri, fakat bunun yanında bu niteliği de gör- meleri lazım. Çocuklak çağmdan yetiş- kinlik çağına ulaşmış bir etkinlik bu. Bir süreçtiraynı zamanda ve herkesin de olum- lu katkısını bekliyorum, bir yapıcüık ki, bunu ilerdeki yıllarda da sürdürebilelim. yoT maalesef. Beraber çalıştığım sanat- çılan takdim etmek ve uluslararası bır fu- ara katılmaktı amacımız. Mevlut Akyıl- dız'uı eserlerini en azındanbir kitap ha- lmde sunmak. Ve yavaş yavaş amacunı- za ulaşıyoruz. Organizasyonda büyük hatalar var. Okullann gehnesi çok önem- li. Satış açısından bir beklentim yok, za- ten ıyi resim, iyi sanatçı hemen göze çar- par. METtN ÜNSAL(Ressam)CumahSa- nat Galerisi: Ben bu fuara estetik kaygı- yı ön plana alıp katıhyorum. Satış ola- bilir de, olmayabüir de. Önemli olan iyi bir çizgı yakalamak ve bütün ressam- lann bir arada seviyeli bir görüntü yara- tabihnesi.Bu sadecebizim için değil,halk için de çok gerekli. Ama satış olursa da hem galeri hem ressam sevinir tabii. Fa- kat organizasyonu zayıf buluyorum. 50'den fazla galeri ve sanatçının katıldı- ğı bu olayı hiç duyurmamak çok üzücü. 'Halka ulaşamryoruz' HÜLYA NAFTER(Galeri sahibi asis- tanı) Artisan Sanat Galerisi: Galen ola- rak, neyi, kim için sergiledığimız bizim için çok önemli. Bu fuarda sergilediği- miz resimleri biz herhangi bir zaman sergilemiyoruz. Mesela bunlar Avni Ar- baş'ın 1946-76 yıllannda Paris'te yaşa- dığı dönem resimleri ve önemli bir ta- rihsel boyutu var. Bu fuar istanbul'daki ve hatta Türkiye'deki tek sanat fuan ol- duğundan resimleri sergilemek bizim için çok önemli. Ama satış yapıhrsa bu bize yeni resimler satın alma imkânı ve- nr. Buna ek olarak galenlerle karşılaş- ma imkânı olmayan yepyeni ve farklı insanlarla da tanışıyoruz. Müzayede ar- tık bulunması zor olan bir şeyin açık art- tırma ile satılması demek. Ama ne ya- zık ki parası olan insanlann bunu gös- tennek için bir alan oluşturuyor müza- yedeler . Buralarda resmin gerçek değe- ri değil,birhırsla yükseltilen fıyat ön pla- na çıkıyor. Tabii bu galeriyı de etkiliyor ister istemez. HASAN AKÇAR (Ressam) Meb Sa- nat Galerisi: Sanatçı hiçbir zaman tica- ri kaygı ile resim yapmaz, yaparsa res- sam olmaz, Fuara galerilerden daha çok sayıda izleyici geldiği için hem sanatçı yapıtlannı da- ha çok lcişiye ulaştınyor hem de birebir ilişkı daha fazla oluyor. Zaten bu fuara ka- tılroakbsot galencihem de sanatçı için bir özveri sayı- lu". Fakat daha büyük prob- lem basının bu olaylara hiç önem vermeyışi bence. Halktan hiçbir şikâyetimiz yok, ama halka ulaşrnakiçin gereken kanallar tıkalı. 'Seçimler kötü' FARUK CİMOK (Res- sam ) Lebriz Sanat Galeri- si: Resim piyasasını ulusla- rarası görmek zorundayız. Eğer kendi fiyatınızı ken- diniz belirlerseniz bu hiç- bir şey ifade etmez. Bu yüz- den müzayedenin iyi tarafı serbest koşulda siz kendi fi- yatınızı buluyorsunuz. Sı- cak bir talebin olması an- cakserbest koşullarda müm- kündür Böyle bir fuann en iyi tarafı insanlarla birebir ilişki kurmak. ILKNURERSÖZ(Gale- ri sahibi) Galeri Binyıl: Da- ha sekiz ay önce açılmış bir galeri olarakbuortamdabu- lunduğum için çok memnu- num. Geçen seneki panayır havasından sıynlmış ama bu sene gözle görülür bir il- gi azalması var. Hem tanı- tım az hem de bu afetler sonrası ekonomik durum çok kötü. GÜLŞEN GÜLEŞÇİ (Galeri sahibi) PG Art Sa- nat Galerisi: Bu fuardan tek beklentim, çok çok insan gelsin. Tablolan görsünler, ressamlan tanısmlar. Her kesimden insan gelsin. Ben bu fuara yedi seneden beri katılıyorum ve ne yazık ki özellikle bu sene galeri se- çimleri çok kötü. Her çeşit eser var. Yeni türemiş'gale- rilerle, iyi, köklü galeriler arasındahiç seçim yapuma- mış. Her şey karmakanşık. tngiliz Film Kurulu Başkanı Alan Parker, film yapmanın yanı sıra öğretecek 'Standartİarı yükseltmek istiyorum9 Kültür Servisi - Ünlü yönetmen Alan Parker son zamanlarda kamu parasıyla yapılan bazı Ingiliz fılm- lerinin vasat olduğu kanısında. lngiliz fihn endüst- risine hükümetten gelen para ilk kez tek çatı altında toplanıyor. Yeni tngiliz Film Kurulu Başkanı Parker'ın, tıedefleri belli: "FUm\'apma,\önetmevesenaryo ya- nmı standartlanru yükseltmek için büyük bir istegim v«r" dıyor. Film kurulunun 52 milyon poundluk yıllık bütçesi jlacak. Tabii bu paranm, yapılacak olası kesintiler- den korunması amaçlanıyor. Son filmı Angela'nın Külleri 14 Ocak'ta lngiltere'de gösterime girecek olan Parker, filmler için ıkramiye ve üretim fonunun öne- •nine dtkkat çekiyor. Ikramiye fonunun katkı faktö- •üyle bağlantıh olduğunu yani fılmlenn reklam pro- jelenne katkı olarak piyasada fonunu korudugunu be- lirtiyor. u Katkı payı arOk yeterince iyi olma>< an işleri desteküvor.Fikrimceyeteneksizyönetmenlervartık gös- teremediWerifîlmler\apryorlar." Yönetmen, kunılun az sayıdaki iyi düşünülmüş projeye daha çok para ayırdığmı ve kalite peşinde olduklannı vurguluyor. lngiliz Film Kurulu'nun başkanvekili Stuart TiH. "Geçimsiz fihn yapımcılanyla pazarük yapmaktan- sa gelecek yıl bir ara film yapmalryım. Bu çok daha eğlencelP' diyen Parker, film ya da promosyonu için izindeyken kurulu Till yönetecek. Till, fihnleri yap- mak ve yargılamak için ölçütün olmadığını söylü- yor: "Her film büyük bir riskdr. Piyasa, kamu para- sı ile yapıldığı ve de pazar başansıyla değeriendiril- diği için bu fihnlere inanmayıp reddediyor." Film kurulu, tngiliz Film Enstitüsü, Film Komis- yonu, lngiliz Ekranı için aynlan fondan kalan para- yı öncelikli olarak öğretimde kullanacak. Yönetici şef John Woodward, üretimden çok yö- netmen ve senaryo yazan eğitmenin 'ahyapıoluştur- ma'nın önemıne değvniyor. Kimse bunu açıkça söy- lemiyor ama avant garde sanat filmleri dışında dün- ya pazannda para kazanmaya yönelik filmler yapı- lacak. Till, birkaç tngiliz film şirketinin uluslarara- sı sahnede başan sağlamasını istiyor: "Yılda 50 mil- yon poundla iki ya da üç Potygram üretemezsiniz an- cakbu şirketlerin gelişt^ibir çevre oluşturma\ı umu- yoruz." Alan Parker'ın kurul için uzun dönemdeki amacı da benzer; daha sağlıklı ve sürekliliği olan bir fihn endûstrisi. BUAŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Yirminci Yüzyılın Bende Bırakhgı Dîzelep -1 Belleğimtzde yer alan her dize güzel midir diye benden önce soranlar olmuştur sanıyorum. Öğrenim yıllanmızda Türkçe, edebiyat öğretmen- terimizin beğenılerinin betirlediği az şiir mi ezberlet- tiler bize. 1930'lu yıllarda erken cumhuriyet döneminin "res- mi şaırteri" Mehmet Emin Yurdakul'lar, Mehmet Akif'ler, Faruk Nafiz'ler, 1940'tan sonra Behçet Ke- mal gibi tek parti döneminin güdümlü edebiyat tem- silcileri... Ama çoklanmızın gerçek ustalann yarattığı dizele- re de yer bulunuyor belleklerinde. Örneğin Nurullah Ataç söyleşilerinde bir divan seçkisi sunar gibiydi dınleyenlerine. Attilâ llhan'la Arif Damar da coştuklan zaman ez- berieyecek kadar sevdiklerini gösteren az mı Nâzun Hikmet şiiri okudular onca yıl. Gerçekten tekrar tekrar okunarak, sonra gelen ku- şaklan etkileyen dizeler az değil yirminci yüzyıl şiiri- mizde. Ruşen Eşrefin ilk basımı 1918'de yapılan "D/yor- larki" adlı kitabında konuştuğu edebtyat adamlann- dan Ahmet Haşim gibijüç beğenir şairlerin, Hali- de Edtp, Yakup Kadri, Ömer Seyfettin gibi yol açı- cı öykü ve roman yazarlannın Tevfik Rkret sevgisi kanrtlar bu yargıyı. "Benim için kudurmuş bir deniz karşısında kaya- lar üzenricte yükselen altindan bir ışık ve altından bir kuledir." Ahmet Muhip Dıranas, A. Kadir, Ceyhun Atuf Kansu gibi ustalann Tevfik Fıkret şiirini günümüz di- line kazandırmalan, Ahmet Haşim'in az önce okudu- ğumuz düşüncesini doğrular sanıyorum. Çağdaş kla- siklerimizin başında sayılan Fikret'ın en önemli yonü tema zenginliğıdir bence. Yakın çevre ılişkilennden kaynaklanan toplumsal duyariıklar, aşk, geçış döne- mine özgü sorunlarayaklaşmadaki kendine özgülük, tepki ve hesap sorma, doğanın bıraktığı izlenimler... Bu tema zengınliğinden Fikret'in kendi kuşağı da sonra gelenler de şiirimize değişik doğrultular ka- zandırarak yarariandılar. Fikret'ın şiiri, Yahya Kemal gibi her dizesinin he- sabım kendine veren bir şairi bile iç dinamiğiyle et- kilediği için şairterimiz çağın ilk çeyreğinde çağdaş- laşmanın gereklerini kavrama olanağı buldu. Değişen toplumsal koşullann yarattığı yeni insan. Yahya Kemal de, Ahmet Haşim de tarih sahnesi- ne çıkan bu yeni insanı birey olarak somutlama kay- gısı duydular. Sonra Faruk Nafiz ve birdenbire Nâ- zım Hikmet. Sokağa çıkmıştı artık kadın. Boğazın sırtlannda, adalarda el eletutuşan sevgi- liler görülüyordu. Sahnenin uzağında kalmamalan yeni bir dil zorun- luluğunu öğretti şaiıiere. Yahya Kemal'in 1918'de Yeni Mecmua'da yayım- lanan "Ses" şiirinin kirni dizeleri bu yaşanmışlıktan yankılar getirir "Heryerden o, hem aynı bakış, aynı eme/cte. Bir kanh gül ağzmda ve mey kâsesi e/de Heryerden o, hem aynı güzellıkie göründO. Sandım bu bıten gün benı râm ettiğı gündü." Şiirin yayımlandığı tarihe dikkat edetim. Geçerli düz yazı dilini ve yaşayan Servet-i Fünun'culann -Ce- nap Şehabettin ve başkalan- sözcük beğenilerin- deki yabancılığı anımsayalım. Bu dizelerin getirdiği yenilik somutlar kendini. Haşim de Dergâh dergisinde (1921 -25) yayımladı- ğı şiirierde tek insanın doğa karşısındaki duyarhlıkla- nnı izlenimcilere özgü sözcüklerle yansıtarak yeni yüzyılın şiirine damgasını bastı. "Su değil mevsimin havası akan Duyduğun yaprağın, dalın sesidir, Suda yıldızlann panltısıdır Bu karanlıkta ba'zı ba'zı çakan." (Orman) Bu yapısal değişiklikten belli ölçülerde yararlanan dönemin genç şairteri arasında Ahmet Hamdi Tan- pınar, Necip Fazıl, Ahmet Kırtsi Tecer, Ahmet Mu- hip Dıranas adlannı kolaylıkla seçebiliyoruz. önce Necip Fazıl'dan konuşalım. 0 da kendisin- den önceki ustalar gibi 19. yüzyıl Battlı şairieri tanı-' yarak yön vermeye çalıştı duyarlıklanna. Olgunluk dönemi ürunlerinden 'Kaldmmlar' ve 'Senfoniler'de pek çok dize bugün de geçeriiliğini koruyor. "Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin. İki yanımdan aksın bir se/ gibi fenerler Tak, tak, ayak ses/mı köpekler işitsin; Yolumda bir tâk olsun zulmetten taş kemerier* Az önce değişen toplumsal koşullann yarattığı ye- ni insanın duyaıiıiıklanndan soz etmiştim. Okuduğu- muz dizeler de bu değişimi yansıtmıyor mu? Ahmet Hamdi Tanpınar ilk şiirieriyle Dergâh dergi- sinde görülmüştü. Yahya Kema! ve Haşim'in yönet- tikleri bu dergi 1910'lu yıllann Durkheim'cı anlayışa karşı idealizmi benimseyen dünya görüşüne bağlı görünüyordu. Fransız düşünürü Bergson'un 'Mad- de ve Bellek' kitabında ileri sürdüğü dünyanın ancak bilincimizde ibaret olduğu düşüncesini ilke olarak benimsediler. Ahmet Hamdi Tanptnarda Bergson'dan esinlenerek genellikle varsayımlarda arıyordu şiirini. Çağdaş Türk Edebiyat'nda okuyacağımız satırlarda somutlamaya çalışmıştım bu yargıyı. "Bergson'un zaman kuramının bütünüyle zamanı aradan kaldıran bir kuram olduğu" gönjşünde birieşilmiştir (B. Rus- sel). Bu, Ahmet Hamdı'nin şiirine "Ne içindeyim za- manın - Ne büsbütün dışında" (Şiirier, s. 7) biçimin- de yansıtılmıştır. Bergson süre bilgisinin ancak sez- gi yoluyla eWe edilebileceğini söyler. Bu, Ahmet Ham- di'nin şiirinde "Kökü bende bir sarmaşık - Olmuş dünya seyretmekteyim" (Şiirier, s. 7) biçiminde gö- rünür. Her Şey Yerii Yerinde şiirinde (s. 41) ise eşyayı tıl- sımlı bir uykudan aksettirmiş gibi varsayarak idealiz- me bağlılığını ortaya koyar. Ote yandan şiirlerinde sürekli bir rüya ortamı yaratmaya çalışırAhmet Ham- di. özellikle 1933-37 arasında yayımladığı şiirierde kendini kabul ettiren önemli bir şair daha var: Ahmet Muhip Dıranas. Sözcükteri, tamlamalan, benzetiteri yönünden özel- likle Ahmet Hamdi'nin (Haşim'den kaynaklanan) şiir çizgenine bilinçle sokulmak ister gibidir Ahmet Mu- hip. Ama doğa karşısında Haşim gibi edilgen, Ahmet Hamdi gibi "rüya nizamı" avuntusunda olmadığı için evreni geniş boyutlarla algılar "İlk yağmur altında, son çizgiler üstünde Oynar gelır gibısin bu göçebe düğününde Bütün yükünü alıp kalkan yaz gemisi Sulan yarmaya başladı ö/ümün." BUGUN Parker, yönetmenleri yeteniz buluyor. • MİMAR StNAN ÜNtVERSrTESİ'nde '700. Yılında Osmanlı'ya Bakış' konulu semınenn ilk bölümü 10.30'dan itibaren izlenebilır. (243 20 48) • ÖZEL SE1İM PARS KOLEJİ'nde saat 12.00'de Rutkay Aziz, Mehmet Akan ve Ali Uyandıran'ın katılacağı söyleşi gerçekleşecek. (663 59 70)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear