25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALJK 1999 ÇARŞAMBA HABERLER • Sadullah Usumi taburcu oluyor « • ANKARA , (Cumhuriyet Bûrosu) - 16 i Aralık günü ameliyat olan • gazetemiz yazan Sadullah Usumi bugün taburcu - oluyor. Hacettepe - ÜniveTSİtesi Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen i tarafından başanyla gerçekleştirilen • ameliyatuı ardından tedavisi Hacettepe ' Üniversitesi Tıp Fakültesi ' Beyin Cerrahi Servisi'nde sûrdürülen Usumi'nin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Usumi'nin bir an önce eski sağlığına kavuşarak 1 okurlanyla yine " gazetemiz sayfalannda buluşmasuıı dilıyoruz. TBMVrde anayasa değişikliği turu , • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - : TBMM'de gnıbu bulunan r partiler arasında anayasadakı değışıklıkler - ûzerinde bir uzlaşma sağlamak amacıyla kurulan Partılerarası - Uzlaşma Komısyonu , üyelen, Türkıye'nin AB adaylığının ardından anayasada yapılması gereken değişıklikler konusunda Başbakan Bülent Ecevit"i ziyaret ettı. Ziyaretin ardından bır - açıklama yapan - Komisyon Başkanı Nejat • Arseven, Ecevit'in de uzlaşma sağlanması • durumunda bazı : değışikiiklerin gündeme / gelebileceği görüşünde olduğunu kaydederken "Sayın Başbakan"dan '• aldığımız bu destekle ' diğer sıyası partı genel " başkanlannı da ziyaret edeceğiz" dedi. Devlet Bahçefi • •••••• • • hukumetı savundu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkıye-Gürcıstan Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 2. dönem toplantısının açılışını yapan Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı. Bahçeli, bir gazetecinin, bütçe görüşmeleri sonunda "hükümette yaşanan aynlıklann herhangi bir hükümet krizine yol açıp açmadığını" sorması üzerine, "Hükümet içinde herhangi bır kriz söz konusu değildir, olmasına gerek de yoktur" diye konuştu. Bahçeli, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın MHP ile ilgili son değerlendırmeleri konusundaki görüşlerinin sorulması üzerine, "Kendisinin güzel bir değerlendirmesidir" yanıtını verdi. . Turbatı davası • MALATYA (Cumhuriyet) - İnönü Üniversitesi Senatosu'nun "kılık kıyafet genelgesi"ne uymayan öğrencilerin derslere alınmayacaklanna ilişkin karannın ardından, ûniversite kampusu ve Akpınar Meydam'nda yapılan gösteriler sonrasında haklannda davaaçılanve çeşitli hapis cezalanna çarptınlan 76 sanıkla ilgili Malatya 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin gerekçeli karan açıklandı. 51'i hakkında idam istenen 76 sanıklı türban davasının gerekçeli kararda, "sanıklann eylemleri önceden tasarlamadıklan ve organıze olma birlikteliğine rastlanmadığı" belirtildi. Cumhurbaşkanı Demirel, Öcalan konusundaki görüş aynlığını önemli görmedi 'Koalisyonda sıkuıü yole gktemez* diye konuştu. Çankaya Köşkü'nde Ankara Sanayi Ödası tarafından, 1998 yı- lının en çok vergi veren, ihracat yapan ve ürün geliştiren sanayici- lerine ödül verildi. Demirel, tören- de yaptığı konuşmada, kamu ma- liyesındekı bozulmaya dikkat çe- kerek, "Türkiye'de sanayi erbabt- nın,ticareterbabınınvepekçokki- şinin şikâyeüerinin kökünde ya- tan, kamu maliyesinde meydana gefen bozulmadır" dedi. Demirel, ticari ve ıktısadı işle- rin içinde yer alan devletin; eğium, sağlık, güvenlik ve sosyal güven- ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Abdullah Öcalan' ın ida- mı konusunda görüş aynhğına dü- şen hükümette bir sorun olmadı- ğını savunarak. "Bunlar ayn şey- ier. Koaüsyonda herhangi bir a- kmt olduğu kanaatinde değiliın. Koalisyon ortaklan taşıdıklan so- rumluİuğun değerini biliyorlar. Türidye'ninistikraraihtivaavar"' dedi. Demirel, 2000 yüı bütçesin- de 24 katrilyonluk gelirin 21 kat- riryonunun faize gittiğine de dik- kat çekerek, "Türkrye, 2000'Myrt- iara girerken bu kamu maüyesiy- 1100 yeni dosya Hizbuüah'la mücadeletek elden yapılaeak • 12 ilin emniyet müdürlûklerinin terörle mücadele ve istihbarat şubeleriyle il jandarma komutanlıklannın yetkililerinin katıldığı toplantı devam ediyor. lik gibi asli görevlerini tam olarak yerine getiremediğinı söyledi. Devletin hem ülke içinde hem de ülke dışuıda girişim gücüne eşit olanaklan sağlaması gerektiğini belirten Demirel, şunlan söyledi: "Yapamrvorum, devlet destek- lesin.iyiyapaımyorum farkını dev- let ödesin aıüayışı yanhşür. Devlet neredetı ödeyecektir? Devlet bunu vergi parasından ödeyecektir. A- ma hep ohnaz. O zamaD meydana getecek açıklan nerden karşuava- caksuuz? Eğer geliriniz çok fazla ise oradan karşüarsnuz. Âma böy- le bir hareket dünyanuı hiçbir ye- rinde yok. İşte gele gele gektik, bi- raz önce Malije Bakam anlata, içinden çıkıbnaz kamu maüyesi- ne_" Demirel, törenden sonra da ga- zetecilerin sorulannı yanıtladı. Önceki gün koalisyon partilerinin genel başkanlanyla 4 saat görüş- tüklerini söyleyen DemireL, "Ben koalisyonda herhangi bir sıkmtı görmüyorum. Hükümet başkanı olarak sayuı Ecev ıL gayet dikkat- k çahşmalannı sürdürüyor. Gerek Sayın Mesut Yılmaz, gerekse Sa- ym Devlet Bahçeli De koalisyon so- rumluruğu içinde ülke meseieten- nicokanbyışlagötürüyoriar. Her- hangi bir şey görünmüyor" dedi. Demirel, koalisyonlann kolay olmadığına dikkat çekerek, "Her kişinin ağzmdan çıkan şeyi koaüs- yonçaürdryor diyemütaba etmek yantaş" diye konuştu. Demirel, ANAP Genel Başkanı Yılmaz'ın "AB'nin yohı Diyarba- kır'dan geçer" sözlerine MHP'nin tepki gösterdiğinin anımsatüması üzerine "Birisininbirşey söyieme- si durumunda, öbürlerinin kendi- lerine söytenmisgibi saymalannııı mümkün olmadıgını" savunarak u Koalisyonda bunlar ohır" dedi. MAHMUTORAL DtYARBAKIR- Diyarbakrr'da devam eden Hizbullah zirvesmde örgüte yönelik operasyonlann tek elden koordine edılmesi kararlaştınldı. Toplantıda, Hizbullah'la ilgili olarak açılan araştırma dosyalanrun yeniden ele almması da karara bağlandı. Olağanüstü hal kapsamına gıren Diyarbakır, Şırnak, Hakkâri, Siirt ve Van, mücavir il kapsamına giren Bingöl, Batman, Tunceli, Bitlis, Elazığ ve Muş ile Hizbullah'ın yoğun faaliyetlerde bulunduğu Şanlrarfa olmak üzere toplam 12 ilin emniyet müdüıiüklerinin terörle mücadele ve istihbarat şubeleriyle il jandarma komutanhklannın yetkililerinin katıldığı toplantı devam ediyor. Toplantıda, Hizbullah örgütüne yönelik olarak özellikle son bir yıldan bu yana yoğunlaştınlan operasyonlarda iller düzeyinde ortaya çıkan koordinasyon efcsikliğınin giderilmesi planlandı. Bundan böyle 12 ılde Hizbullah'a yönelik olarak gerçekleştirilecek operasyonlan koordine etmekle Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün görevlendirüdiğİ belirtildi. Öte yandan, geçen yıllarda söz konusu 12 ilde emniyet ve jandarma ekiplerinin yaptığı çahşmalar sonucu açılan araştırma ve soruştunna dosyalannın yeniden ele alınması kararlaştınldı. Bu dosyalann sayısınnı tüm bölge için 1100 dolayında olduğu ifade edildı. Toplantıda, Hizbullah'a Iran tarafından verilen desteğin halen de sürdüğüne dikkat çekildi. Bu arada, Hizbullah içinden çıkan, sayılannın 8 ile 10 arasında olduğu bildirilen itirafçılann verdikleri bilgiler de değerlendirildi. Bu kapsamda. özellikle Diyarbakır başta olmak üzere Hizbullah'ın propagandasuıa açık olan kent merkezlerindeki camilerde sivil görevlilerin bulundurulması kararlaştınldı. Toplantıda aynca emniyet ve jandarma istihbarat birimlerine ulaşan "HizbulbuYuı dağaçıkoğıve sflahhuıdığı'' haberlerinin ne ır 'M'< 5 -' derece gerçek ' i f 1 - ' " olduğunun araştınlması da istendi. 1ĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Baştürktnezm başındacınıldı istanbulHaberServisi-Eskı DİSKGenel Baş- kanı Abdullah Baştürk, ölümünün 8. yıluıda dün Zincirukuyu'daki mezan başında aruldı. Bu par- lamentoda geleceğe dönük çok olumlu işlerin olmayacağıru belirten eski DlSK Genel Başka- nı ve DSP Istanbul Milletvekili Rıdvan Budak. tüm emek örgütlerine "Gûçkrinizi büieştiruı'' çağnsı yaptı. Emekçilerin haklannı ödediği ağır bedellere karşın her koşulda kararlüıkla sürdüren, Türkı- ye işçi sınıfinın unutuhnaz önderlerinden Baştürk, mezan başında anıldı. Tö- ren, Rıdvan Budak, DlSK Genel Başkanı Vahdettin Karabay, DlSK Genel Sekreteri Murat Tokmak, Genel-lş Sendikası Genel Başkaru lsmaD Hakkı Ö- nal, Baştürk'ün eşi Ayten Baştürk ile çocukları Ay- ten ve Bülent Baştürk ile sendikacılann da aralarrn- da bulunduğu grubun saat 11 .OO'de saygı duruşunda bulunmasıyla başladı. Tö- rende konuşan DlSK Ge- nel Başkanı Vahdetin Ka- rabay, işçi sınıfinın demok- rasi mücadelesınde Baş- türk'ün hep ön planda ol- duğunu belirtti. Karabay, 12 Eylül faşist cuntasının ardından DlSK'e açı- lan dava karşısında onurlu bir mücadele veren ve arkadaşlanyla bu-likte ışkencelerden geçen Baş- türk'ün, DlSK'in adrnı işçi sınıfi tarihine yazdı- ğını söyledi. Baştürk'ü, 12 Eylül sonrasında DlSK'i eski gücüne kavuşturmak için verdiği mücadele sırasında kaybettiklerini belirten Ka- rabay, yeni dönemde işçi sınıfinın Baştürk'e la- yık olmak için çalışması gerektiğini vurguladı. Baştürk'ün uzun yıllar genel başkanlığını yap- Törende konuşan DİSK Genel Başkanı Vahdettin Karabay, işçi sınıfinın demokrasi mücadeksinde Baştürk'ün hep ön planda oktuğunu belirtti. (HATİCE TUNCER) üğı Genel-lş Sendikası Genel Başkanı Ismail Hakkı Önal da konuşmasuıda Baştürk'ün işçi sı- nıfinın büyük bir önderi olduğunu belirtti. Konuşmalann ardından Abdullah Baştürk'ün mezanna karanfıller bırakan DlSK yöneticileri, sendikacılar ve işçiler daha sonra ölümünün ikın- ci yıldönümü nedeniyle eski ASİS Genel Baş- kanı RrfatKendeıügD'in Feriköy'deki mezan ba- şrna giderek saygı duruşunda bulundular. Anma töreninin ardından gazetecilerin soru- lannı yanıtlayan DSP Istan- bul Milletvekili Rıdvan Bu- dak, çalışanlann ekonomik haklannda büyük bir gerile- me olduğunu belirterek, 12 Eylül'de sendikal örgütien- meye getirilen engellerin sürdüğüne dikkat çekti. Mecliste çalışanlann hakla- nnı koruyan çok az sayıda milletvekili bulunduğunu ve parlamentonun, çalışanlann haklanna duyariı ohnadığuu anlatan Budak, çalışanlann da siyasetûzerinde yeterince etkin olmadığını söyledi. Gücü başkalannda aramak, başkalanndan ıstemek yeri- ne üretimden gelen gücün zaman zaman siyaset karşı- sında kulanılması gerektiğini vurguladı. SIFIRNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net Füsun Demirel, Italya Dramatik Sa- natlar Akademisi mezunu, iyi eğitim göımüş bir tiyatro oyuncusu ve tiyat- ro tutkunu. O, Italyan tiyatrosunun dünya çapındaki ismi, oyun yazan, oyuncu, yönetmen Dario Fo'nun oyunlannın da çevirmeni. Füsun, yıl- lardır bir kuyumcu titizliğiyle Dario Fo'nun eserlerini çevirip Türkçeye ka- zandınyor. "Açılım Yayınlan'ruöasan- ki Dario Fo için kurmuş gibi onun eser- lerini basıyor. Bugüne kadar Fo'nun 24 oyununu içeren 9 kitabını yayımladı. Dario Fo'nun ülkemizde daha çok kadın ağıriıklı oyunlan sahnelendi. Tür- kiye'de geçen yıllarda sahnelenen "Bir Anarşistin Kaza Sonucu ölümü" ilgi çeken oyunlanndan birisiydi. 15 yıl ön- ce bir trafik kazasında yitirdiğimiz sev- gili arkadaşım, büyük oyuncu Erkan Yücel'in en çok oynamayı istediği oyunlardan birisiydi "BirAnarşistin Ka- za Sonucu ölümü". Dario Fo, halyan tiyatrosunda gün- lük siyasi eieştiriyi, esprilerie süsleyen bir çizgiye sahip. Onun devrimci eleş- tirileri, zaman zaman her çizgideki si- yasi partiyi rahatsız edecek kadar siv- ri dillidir. Dario Fo, ttalyan muhalefeti- Dario Fo'nun Şiiri nin sanat alanındaki vicdanı gibidir. Dario Fo, genç bir ekip tarafından Kadıköy yakasında sahnelenen bir oyunuyla yeniden gündemde. Tufan Karabulutyönetimindeki "Tiyatro Fo- ra", tiyatro tutkunu bir ekibin adı. Bu sezon Dario Fo'nun "Klakson, Borazan ve Bırtlar"\n sahneliyoriar. Haftada bir çarşamba geceleri sahnelenen yeni oyun, Fo'nun siyasi taşlamasının çok güzel ömeklerinden birisi. Bu oyun ftal- ya'da sahnelendiği dönemde, Hıristi- yan Demokratlardan Komünist Parti- si'ne kadar etkili siyasi partiler, Fo'nun keskin eleştirilerinden rahatsız olmuş- lar, oyunun yasaklanmasını istemişler- di. Oyun, Italyan Paıiamentosu'nda uzun tartışmalara neden olmuştu. "Klakson..." oyunu 1978 yılında ka- çınlan halyan siyasetinin tanınmış isim- lerinden Aldo Moro'nun öldürülme- sinden esinlenerek yazılmış. Aldo Mo- ro, Hıristiyan Demokrat bir siyaset ada- mıydı. Ülke içindeki gerilimi azaltmak ve bir banş havası yaratmak amacıyla Komünist Partisi'yle bir iç uztaşmaya hazırtanıyordu. Tam bu sırada Kızıl Tu- gaylar isimli bir şiddet örgütü tarafın- dan kaçınldı. Kızıl Tugaylar, Italyan dev- letinden Moro'nun özgürlüğü karşıh- ğında siyasi tutuklulann serbest bıra- kılmasını istedi. Moro'nun yakın arka- daşı ve iktidar sahibi Andreotti (Şim- di Mafya ile işbirtiği yaptığı ve Gladio'ya bulaştığı gerekçesıyle yargılanıyor), bu tatebi kabul etmedi. Moro'nun cesedi bir gece parti merkezinin bulunduğu meydana bırakıldı. Dario Fo, 1979 yılında devletin Mo- ro'yu nasıl gözden çıkardığını anlatan "Moro Olayı" başlıklı bir oyun yazmış- ti. "TTyatro Fora"nın Kadıköy Banş Manço Kültür Merkezi'nde sahneledi- ği "Klakson Borazan ve Bırtlar" bu oyunun devamı niteliğinde. Fo, "Kızıl Tugaylar Aldo Moro yerine, Italyan burjuvazisinin en önemli ismi Fiat'ın patronu Agnelli'yi kaçırsalar ne olur- du" sorusuna cevap anyor. Italyan isimlerinin yerine Türkçe isimleri koysanız, olaylann Tûrkiye'de geçtiğini sanabilirsiniz. Polisin olayla- ra bakışı, yargının iştevi, çetelerin dev- let içindeki etkinliği bizlere öylesine ta- nıdık geliyor ki! Dario Fo'nun bir espri ve tiyatro ustası olduğunu bir kez da- ha hayranlıkla saptıyorsunuz. Füsun Demirel'in Fo'nun ruhuna hâkim olan çevirisinin de hakkını vermeden geç- memeli. Gerçekten, argo konuşmalar, küfürier, siyasi dil öylesine ustalıklı çev- rilmiş ki! Rosa'yı oynayan Ayşegül Ünsal, iş- çi Antonio ve Fiat'ın patronu Agnelli'yi yani iki karakteri birden canlandıran Tufan Karabulut, Komiser Arda Ka- vaklıoğlu ve Doktor Canan Çiftel, olağanüstü etkili bir oyun sergiliyoriar. öylesine zor ve karmaşık bir oyunu genç bir ekiple hiç teklemeden yürüt- mek, Fo'nun şiirsel dilini büyük birus- talıkla sahnelemek kolay iş değil. Ke- yifli ve tempolu bir oyun çıkanyorlar. Onlan içtenlikle kutluyorum Çarşamba geceleri saat 20.30'da Is- tanbul'daysanız, gidip bu oyunu gö- rün. Dario Fo'nun şiirsel diline tanık ol- un. Hararetle öneririm. GLOBALPOLITÎKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Küreselleşme ve Egemenlik d Türkel Minibaş pazartesi yazısında "ABD-Tür- kiye iki taraflı ticaret anlaşması"r\a değindi, dikkat- leri, anlaşmanın 5. maddesine çekti. Bu anlaşmay- la ortaya çıkan durum "küreselleşme ve ege- menlik" tartışmalanna ışık tutacak önemli bir ör- nek oluşturabilir. Ama, önce söz konusu tartışma- nın eksenini oluşturan argümana bir kez daha bak- mak istiyorum. Bu argüman şöyle özetlenebilin Son dönemde, örnegin 25yıldır, uluslararası alanda ortaya çı- kan gelişmeler (küreselleşme ve teknolojik devrim) devletlerin egemenliğini aşındınyor, yeni bir uluslararası ortam yaratıyor. Bu argü- man içinde bir seri çok özel varsayım gizli. önce- likle, "küreselleşme devletlerin egemenliğini aşın- dınyor" tespiti, devletler arasında bir aynm yap- madan ileri sürülüyor. Sürecin tüm devletleri aynı yönde etkilediği varsayılıyor. Ikincisi, bu argüman, söz konusu sürecin, tüm devletlerin dışında bir yere yerleştirerek, bunun kendiliğinden gelişen, doğal-evrimsel bir süreç olduğunu varsayıyor. Ni- hayet, bu argüman, devletlerin egemenliklerinin aşınmasını bir seri "yeni", daha önce olmayan, küreselleşme, teknolojik devrim ("bilgi çağına" geçiş vb) gibi gelişmeye bağlayarak yeni bir du- rumla karşı karşıya kaldığımızı savunuyor. Ben, ta- rihsel olarak yepyeni bir durumla karşı karşıya ol- duğumuza ilişkin, yukardaki varsayımlann hepsi- ne belli bir mesafeyle ve kuşkuyla yaklaşmaktan yanayım. Şimdi bu tutumumu desteklediğini dü- şündüğüm kimi yeni çaltşmalan aktarmak istiyo- rum. Stephen Krazner'in Sovereignty: Organized Hypocrisy (Egemenlik: örgütlü Ikiyüzlülük.), kfta- bı, "Küreselleşme egemenliğiaşındınr" tespitini ir- deliyor. Krazner, egemenlik kavramını açıklığa ka- vuşturmaya çalışarak işe başlıyor. Kavramın, çe- şitli anlamlan arasından ikisinin ûzerinde duruyor. Ulusal egemenlik (devletin kendi sınırian içinde- ki egemenliği) ve uluslararası egemenlik (başka devletler tarafından eşit özne olarak tanınmaktan doğan, uluslararası anlaşmalar yapma olanağı sağlayan egemenlik). Krazner, bu tariflerden ha- reketle, ikinci egemenliğe ilişkin "VVestfalia mode- lini", devletlerin birbirinin içişlerine kanşmama prensibini irdelemeye başlıyor, çok sayıda örneği inceleyerek, aslında bu modelin gerçek yaşamda karşılığı olmayan bir varsayıma dayandığını, dev- letlerin hiçbir zaman bu modelde varsayılan düzey- de egemenliğe sahip olmadığını, her devletin, gö- cü oranında diğerinin içişlerine karıştığını, ege- menliğini ihlal ettiğini gösteriyor. Kimi kez, devlet- lerin kendi iradeleriyle bu egemenliklerinin kimi yönlerinden vazgeçtiklerini de örnekliyor. Özetle Krazner, bugün yeni bir durumla karşı karşıya ol- madığımızı ileri sürüyor. Küreselleşme bağlamın- da, sunutan "yeni" gelişmeleri de irdeleyen Kraz- ner, birçok araştımnacı gibi, bunlann aslında yeni ve tarih açısından o kadar da çarpıcı gelişmeler olamadığına, ekonomik, siyasi açıdan, geçen yüz- yılın sonunda, en az bugünkü kadar küreselleşmiş bir dünya olduğuna örnekter vererek dikkati çeki- yor. Krazner devletlerin önemini yitirdiği, aşındığı tezini reddediyor. Aksine küreselleşme dönemin- de devletlerin ekonomik siyasi etkinliğinde belir- gin bir artış olduğunu gösteriyor. Tom Standage'in The Victorian Intemet (Krali- çe Vıktorya döneminin Internet'i) isimli kitabı ise tam anlamıyla insanın gözünü açan bir çalışma. Dünya ekonomisinin yakın tarihiyle ilgilenenler bi- lir, geçen yüzyılın son çeyreğinde de, küreselleş- meye paralel, büyük bir teknolojik devrim atılımı yaşanmıştı. Ulaşımda, haberieşmede yaşanan atı- lımlar, zamanı ve mekânı hızla sıkıştınyor, yeniden tarif ediyordu. Standage, telgrafın nasıl birdenbi- re, gerçek zaman içinde haberleşme olanağı sağ- layan iletişim ağlannın oluşmasına yol açtığını, adeta bugün Internet'i tarif edermişçesine anlatı- yor, Internet mucizesinin, yüzyıl önce bir telgraf mucizesini yaşayanlar açısından hiç de yeni bir ol- gu olmadığına, hatta telgrafın göreli etkisinin Inter- net'ten çok daha güçlü olduğuna dikkati çekiyor. 20 Aralık günü Le Monde'da, bir yazı bilgi eko- nomisi olarak saptanan sürecin bekleneni verme- diğine, yarattığı düş kınklığına değindi. Ekim 1999'da Matisse-lsys (Paris-1/CNRS) araştır- ma grubunun düzenlediği bir kolekyumun bulgu- lannı aktardı. Bu bulgular, sanayi kapitalizminin ar- dından geldiği düşünülen, bilgiye özel birönem ve- ren, üretim sürecinin merkezine koyan bir kapita- lizmin, öncekinden özü itibanyla farklı olmadığı- nı, benzer çelişkileri taşıdığını gösteriyormuş. Ça- lışma, yeni teknolojinin kap'ıtalizmde bir mûtasyon yaratmadığını, buna karşılık, kapitalizmin bu ye- ni teknolojiyi kendine uydurduğu sonucuna var- mış. Bu anlamda, çalışma, bu "yeni kapitalizmin" (yeni bir üretim tarzı olmamasının yanı sıra), eşit- lik, demokrasi, yabancılaşma konulannda düş kı- nklığı yaratmış olduğunu tesp'rt ediyor. Daha da il- ginci, söz konusu çalışma, bugün yüksek vasıflı bilgiye dayanan emeğin kapitalist üretime çekiliş tarzıyla, geçen yüzyılda zanaatkânn emeğinin üre- time çekilişi arasındaki paralelliklere dikkat çeki- yor. Tüm bunlann, ABD-Türkiye BIT anlaşmasıyla il- gisi ne? Bu anlaşma da gösteriyor ki ortada, ken- diliğinden oluşmuş, radikal olarak değişik bir du- rum yok! Devlerin egemenlikleri her zaman oldu- ğu gibi bugün de, zoria veya kendi iradesiyle, güç iiişkilerine bağlı olarak sınırlanıyor. Bu egemenliğin ne kadar sınırianacağı ise, varsayıldığı gibi, siyasi iradelerden bağımsız, doğal süreçlere değil, örne- ğimizde olduğu gibi, hükümetlerin iradesine bağ- lıdır. Hükümetlerin, hele milliyetçiliği kimseye bırak- mayan partilerin hükümetlerinin, ulusal egemen- likten nereye kadar vazgeçebileceklerine gelince, bunu önce, temsil ettikleri varsayılan kendi halk- lanna sormaları gerekmez mi? Yoksa Krazner, "Egemenlik, örgütlü ikiyuzlülüktür derken ger- çekten haklı mı? . Emniyetin Aczmendl tanmı • ANKARA (ANKA) - "Sındirme ve tehdit yoluyla Cumhuriyet'in anayasada belırtüen laıklik ılkesıni değiştirmek isteyen örgüt" üyesi olduklan gerekçesiyle 128 Aczmendi sanığın, ilk karann Yargıtay'ca bozulması üzerine ikinci kez yargılanmasına devam edildi. Sanıklann katümadığı duruşmada avukat Hacı Ali Özhan, Istanbul 3 No'lu DGM'de yargılanan Aczmendiler için Emniyet Genel Müdürlüğü'ndeo ..• gelen 'gızh' yaayı Ankara 1 No'lu DGM'ye sundu. Yazıda Emniyet Genel Müdürlüğü, Aczmendilerin bir tarikat veya terör örgütü olmadığını bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear