Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 ARALJK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
SSK'nin
ilacı
Istanbul'da SSK'li bir
hasta, işyeri
doktorundan aldığı
reçete ile SSK'nin
Gedikpaşa
Dispanseri'ne gidiyor.
Dispanser, doktorun
migren ağnsı için
yazdığı iğnenin yerine
eşdeğerde başka bir
iğne veriyor.
Vomet 200 mg.
Hasta, tedaviye .
başlayacakken
iğnenin
kutusundaki son
kultanma
tarihine balayon
10.05.1998
Son kullanma
tarihinin üzerinden
tam 1 yıl, 7 ay 10 gün
geçmiş... Hasta,
dispanserin
eczanesine telefon
ediyor, "Kusura
bakmayın, süresi
geçtiği için
atacağımız ilaçlar
kanşmış" yanıtnı
alıyor. Hasta, fark
etmeyip iğneyi
yaptırmış olsa başına
ne gelecegini
doktoruna soruyor.
"Ölürdünüz!"
Sosyal Sigortalar
Kurumu, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik
Bakanı Yaşar
Okuyan'a yaranmak
için tasarruf üstüne
tasarruf yaparken
SSK'li hastalar da
SSK'nin verdiği
ilaçlan kullanmayarak
hayatlannı kurtanyor!
EtokboiAposbKsom8posta.cumhunyeLcom.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Ülkücü baba
Alaattin Çakıcı'nın
ilk davası düşmüş...
"Ötekiler de düstükten sonra
vükselis devri baslavacak!"
nayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven
Dinçer, geçenlerde emekli oldu. Dinçer,
Anayasa Mahkemesi üyeliğine Danıştay
kontenjanından seçilmişti. Dinçer'den bo-
şalan asıl üyelik için Anayasa gereği Danıştay Ge-
nel Kurulu'nda seçime gidildi... Yine Anayasa gere-
ği, Danıştay'daki seçimlerde üç aday belirlendi...
Şimdi bunlardan biri Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel tarafından Anayasa Mahkemesi asıl üyeli-
ğine atanacak...
Danıştay Genel Kurulu'ndaki seçimler oldukça
çekişmeli geçti. Çünkü, adaylann en az 40 oy alma-
sı gerekiyordu.
İlk on-on beş turda hiç kimse 40 oy alamadı.
Barajı aşan ilk aday Danıştay 8. Daire üyesi Nur-
şen Çatal oldu.
Çatal, 41 oy aldı...
Sonraki turiarda Danıştay 10. Daire üyesi Tülay
Tugcu 43 oyla ve Danıştay 4. Daire üyesi Sumru Çör-
Çankaya'datoğlu 42 oyla barajı aştı.
Böyiece, Cumhurbaşkanı'na sunulacak üç isim be-
lirlendi.
Adaylannın üçünün de kadın olması, Anayasa
Mahkemesi'ne bir kadın üye daha gireceği için ki-
mi çevrelerde Türkiye'nin çağdaş yüzü olarak de-
ğeriendirildi.
Ancak bu arada yüksek yargı kulislerinde farklı yo-
rumlar yapılmaya başlandı; kulisler söylentilerle çal-
kalanmaya başladı.
Söylentiler, önceki atamalarda, turtardan ilk çıkan
adayı tercih eden Cumhurbaşkanı Süleyman Demi-
rel'in bu kez başka bir tercih yapacağı yolunda yo-
ğunlaştı.
Demirel'in ilk aday Nurşen Çatai'ı değil, turlardan
ikinci çıkan Tülay Tuğcu'yu Anayasa Mahkemesi
asıl üyeliğine getireceği konuşulur oldu...
Gerekçe olarak da Tülay Tuğcu'nun avukat eşi Ta-
ner Tuğcu ile Süleyman Demirel'in sağ kolu Cum-
hurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz
arasındaki yakın dostluk gösterilmeye başlandı. Ku-
lislere yansıyan dostluk ilişkileri "birader" düzeyin-
de ele alınır; "!oca"lardan söz edilir oldu...
Söylentiler doğru olmayabilir...
Asılsız çıkabilir...
Ancak bir gerçek var ki, o da Anayasa Mahkeme-
si ve Danıştay gibi yüksek yargı organlannda bu id-
dialar konuşuluyor.
Kaldı ki eskilerin bir sözü vardır:
"Ateş olmayan yerden duman çıkmaz."
Demirel'in yapacağı tercih merakla bekleniyor;
söylentiler doğruluk kazanırsa Demirel hem kendi-
ni hem de giderayak Cumhurbaşkanlığı makamını
yıpratacağa benziyor...
ISESSÎZSEDASIZ(I) NURİKURTCEBE Adam dövmekten sabıkalı bir rektör
Biliyorsunuz, Samsun Ondokuz Ma-
yıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Ens-
titüsü MüdürVekili veteriner Sart Bil-
giç yanındaki yardımcı doçent feda-
ileriyle birlikte, Diş Hekimliği Fakülte-
si'nden bir doçenti dövmüş ve sonra
gidip Rektör Osman Çakır'a dövdü-
ğü doçenti şikâyet etmişti.
Çakır ve Çakır'ın hamisi YÖK Baş-
kanı Kemal Gürüz, bu olaydan gurur
duymuş olmalı.
Çünkü eski defterler kanştınlınca
Çakır'ın adam dövmekten sabıkalı ol-
duğu ortaya çıkıyor...
Çakır, 1990 yılında Ziraat Fakülte-
si'nde öğretim üyesiyken inşaat mü-
hendisi bir doktora öğrencisini ANAP
Samsun ll Başkanı Şerafettin Albay-
rak'ın işyerinde birgüzel dövüyor... Bu
arada kendisi de biraz dayak yiyor.
Samsun 3. Suth Ceza Mahkemesi'nde
yargılanan Osman Çakır, "müessirfı-
il ve hakareften üç ay hapis cezası-
na çarptınlıyor.
Sonra ne oluyor biliyor musunuz?
Adam dövmekten sabıkalı Çakır
rektöriük seçimlerinde aday oluyor
ve ülkücülerle şeriatçılann desteğini
alarak seçimden birinci çıkıyor...
Cumhurbaşkanı Süleyman Demi-
rel de, adam dövmekten sabıkalı Ça-
kır'ı rektörlüğe atıyor.
Bu arada, Çakır'dan dayak yiyen
doktora öğrencisi yardımcı doçent
oluyor ve üniversitede bölüm baş-
kanlığına yükselip 18 Nisan seçimle-
rinde DYP'den milletvekilliğine soyu-
nuyor ama kazanamıyor. Görevine
dönmek isteyince de Çakır tarafın-
dan reddediliyor. Eski bölüm başka-
nının davası idare mahkemesinde de-
vam ediyor.
Çakır bir gün rektörlüğü bırakır-
sa koltuğunu yeni dayakçı Sa-
it Bilgiç'in dolduracağı umulu-
yor. Gürüz'ün sayesinde!
Sentikafer
ABÜyeiğj
YÜCEL TOP
Bilindiği gibi, Avrupa Birliği
uzun sosyal mücadeleler so-
nucunda elde edilmiş sosyal
haklann üzerine oturan bir "Av-
rupa Sosyal Modeli"ri\ gerek
üye ülkeler düzeyinde gerek-
se^eni çikanlan direktiflerle
1
Avrupa Birliği düzeyinde hu-
kuk sistemine geçirmiştir. Av-
rupa Birliği'ne entegre olmuş
bir Türkiye, bir yandan mak-
ro-ekonomik planda işbirliği-
ni derinleştirirken diğer yandan
da bu sözü edilen "sosyal en-
tegrasyon"u gerçekleştirmek
durumunda olacaktır.
Şimdiye kadar pek telaffuz
edilmese de AB içerisinde
makro-ekonomik gelişmelere
paralel olarak, makro-sosyal
gelişmeler kaydedilmekte, ya-
ni AB üyeleri arasında sosyal
müktesebatlann uyumu sağ-
lanmakta, sosyal kriterier AB
hukukunu etkilemektedir. AB
içerisinde uzun yıllar müca-
delesi verilen işçilerin işi ve iş
koşullarını ilgılendiren herko-
nuda bilgilendirilme, tartışma
ve karar mekanizmalarına ka-
tılma talepleri, daha doksanlı
yıllann başında bir direktifle
uyulması zorunlu hale gelen
kural olmuştur. Bu tür gelişme-
lerin mikro-ekonomik ve mik-
ro-sosyal plana yansıması ise
çalışanların yaşamlarında
olumlu gelişmeler meydana
getirmekte veya en azından
ekonomik daralma dönemle-
rinde kötüye gidiş engellen-
mektedir.
Kuşkusuz ne sosyo-ekono-
mik gelişmeler ne de demok-
rasi, donmuş, durağan şeyler
değildirier, sürekli savunulma-
ları, geliştirilmeleri gereken
kavramlardır. Bu kural AB için
de geçeriidir. Yani ülkemizin
AB üyeliğinin gerçekleşmesi,
sosyal ve sendikal taleplehn
nihayete ereceği anlamına gel-
mez. Bu sözü edilen talepler,
kazanılan hukuki ve yasal çer-
çeveyle daha da geliştirilerek,
çözümler üreterek veya üreti-
len çözümlere katkılar sağla-
yarak ilerietilmek durumunda
olacaktardı.
Kuşkusuz AB ile tam enteg-
rasyon, orta vadede ülkemize
önemli ekonomik katkılar sağ-
layacak ve ekonomide hisse-
dilir bir büyüme yaşanacaktır.
Ancak sosyal gelişme, istih-
dam, sosyal güvenlik gibi so-
runlar ekonomik büyümenin
doğrudan alt ürünleri değildir-
ier: Yani ekonomide sağlanan
iyileşme mutlaka doğrudan
geniş toplumsal kesimlerin ya-
şamlannda iyileştirme sağla-
maz. Bunun için mutlaka siya-
si bir iradeye ihtiyaç vardır. Iş-
te bir sendikal hareketin temel
özelliği bu siyasi iradeye sahip
oluşudur. Daha doğru bir de-
yişle, böyle bir siyasi iradenin
oluşmasına çalışmasıdır.
Bu anlamda bakıldığında,
AB içerisinde hukuki bir çer-
çeveye otunmuş olan bu siya-
si irade, entegrasyon sürecin-
de bizim ülkemize de mükte-
sebatlar bağlamında yansıya-
cak ve çalışanlar için kazanıl-
mış haklar niteliğine dönüşe-
cektir.
Bizim öteden beri Avrupa
Birliği'ne üyeliği savunmamı-
ztn asıl nedenı budur. Herhan-
gi bir modaya kapılmış değil-
dik. Avrupa kara parçası, siya-
sal haklann yanında sendikal
haklann da doğup geliştiği yer-
dir. Tarihimizin yanında sos-
yal ve sendikal alanlarda önü-
müze koyduğumuz hedefler
açısından da Avrupa Birliği'ne
entegrasyonumuzu istemek
bizim açımızdan doğal birso-
nuçtur.
KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK behicak@turk.net
HARBt SEMİH POROY
MIRMIRLAR VĞUR DURAK
ZEYTİNBURNU SULH HITKUK
MAHKEMESÎ'NDEN HÜKÜM ÖZETİ
EsasNo: 1999/790
Karar No: 1999/1457
Hâkim: Kemal Güzel 20998
Kâtip: Zarif Nalbantoğlu
Mahkememizeait 1999/790 esas 1999/1457 karar sayüı3.12.1999
tarihlı ilam ile Ferhat Kara vesayet altına alınarak kendısıne Sanıye
Kara vasi tayin edilmiştir. 3.12.1999
Basın: 66717
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 22Arahk
SEFERİHİSAR SULH HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
DosyaNo: 1998/5
Davacı Sevim Kubilay tarafından açılan veraset davasınm yapılan
yargılaması sırasında; mahkememizce verilen ara karan uyannca;
nüfiıs kayıtlan ile mırasçılan tespit edilemeyen Mustafa ve Hatice
kızı 1308 d.lu Ayşe (Ahmet eşi), Seferihasar Ulamış köyü nüfiısuna
kayıtlı), keza aynı yerde kayıtlı Hüseyin eşi 1278 d.lu Ömer ve Fatma
kızı Ayşe Esenli'nin mirasçılan yönünden ılanen tebligat yapılmasına
karar verildiğinden ilgili kişilerin mirasçılan olan şahıslann
mirasçıhklannı belgeleyen kayıtlarla birlikte duruşma günü olan
4.2.2000'e kadar mahkememize müracaat etmeleri, aksi halde Ömer
ve Fatma kızı 1278 d.lu Ayşe Esenli ile Mustafa ve Hatice kızı 1308
d.lu Ayşe'nin mirasçılannın Hazine olduğuna. aksi sabit oluncaya
kadar karar verileceği hususu ilan olunur. Basın: 66765
M.MURAT/N TAHTA ÇIKIŞL
'TS BUGÜN, ONİKİNCİ OSMANU PADİŞAHIMT. MO_
RAT, TMHT» 6EÇ7?. BA8ASI a.SELİM'iN ÖLUMÜNU,
SAD842AM SOKULLU MettMET PAŞA TAKAF-INDAM
MANİSA SANCA6INA 6ÖNDE&H.EN HAS&eciOeu
Ö&K6HMİŞ OLAN ÇEHZADE MU8AT, YlONtNDA GÜVGN-
Pİ& ADAMIAK1YLA P£RUAL YOlA ÇIKARAK MUDAN-
YA'YA ULAÇMIÇT1.ONU ALMAK ÜZBB£ KAP7XN-IDEK-
YA 'NIH BAşnzoesi (sûyûfc em ctnc KADIÇ&İ) GÖN-
O€RİLMİŞS£ DB HEhiÜZ O8AYA VAKAMAUIfrt.tOYI-
OA BULJUNAN TEKGEMİ, KÜÇÜK BİR ZflUİRE TEKA/E-
SİYDİ. ÇEHZAOS VE YANINDAKİLEfi, BUNA SİNBKEK
YBPİ SA»7TE İSTBNBUL 'A UlAÇTJLAR. ONLAKl SOKUL-
LU MEHMETPAÇA KAHŞIIAPI.AZ SONRA TAHTA
OTURAN Y£Nİ PADİŞAHIN İLK BUYKUĞU,8EŞ £R.
te£K KARüeÇÎNİN 8O&PURULA4AS! OLDU /.
KADIKÖY ASLlYE 3. TlCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN BİLDtRtLMİŞTİR
EsasNo: 1998/1616
Davacı Şarman Mobilya Aks. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. Recep Yerebasmaz, tarafından davalı Akkuş Sandalyeleri ve Mobilya
San. Tic. Ltd. Şti. (yeni ismi: Akkuş Sandaye ve Mobilya Sanayii Tic. AŞ.) aleybine açılan iflas davasınm yapılan açık yargılaması
sırasında alınan ara karan gereğince;
Akkuş Sandalyeleri ve Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti. (yeni ismi: Akkuş Sandalye ve Mobilya Sanayii Tic. AŞ) hakkında iflas
davası açıldığuıdan itiraz etmeyen alacaklılann ÜK. 173/2,166/2. maddeleri gereğince 15 gûn içinde itirazda bulunabileceklerini
duruşma günü 25.1.2000 saat 13.30'da yapılacak celsede bizzat veya bir vekil bulundurabilecekleri delillerin derhal ibrazı gerektıği,
gıyaplannda da karara verilebileceği HUMK. 509-510. maddeleri gereğince ilan ve tebliğ olunur. 13.12.1999 Basın: 66760
PANO
DENİZ KAYUKÇUOGLU
Portakal, Mandalina ve
'Rejim' Üzerine
Yıllarca hemen hergün önünden geçtiğim, dış yü-
zü pembe badanalı o şirin çocuk yuvasının bir gün
gelip de böyle bir olaya tanıklık edeceğini bin yıl dü-
şünsem aklıma getirmezdim. O sabah da her işgü-
nünde yaptığım gibi erkenden evden çıkmış, ellerim
cebimde, dudaklanmda hınzırca bir ıslık, birazdan
atıştıracağım sıcak poğaçaları ve içeceğim iki bar-
dak demli çayı düşleyerek yuvayla birlikte bir de
pastanenin bulunduğu sokağa sapmış, sapar sap-
maz da belki son yirmi yıldır hiçbir "olağandışılık" ya-
şamamış bu sokağın sakinlerinin o gün unutulmaz
bir "olay" yaşayacaklarını hemen anlamıştım.
Çocuk yuvasının önü "ana baba gunü'ydü. Bir
veli grubu yuvanın önünde toplanmış, bahçe duva-
nnın arkasından bağınş çağırışlan sokağa taşan ço-
cuklanna, "Susun! Ne olur susun!" diye yalvanyor-
du. Fakat minikler, anne babalarının bu yalvarışları-
na saygı gösterip susacakları yerde seslerini daha
da yükseltiyorlar, hançerelerini yırtarcasına. "Porta-
kal ıh ıh... Mandalina oh oh..." diye bağınp, elleriyle
tempo tutuyorlardı. Yuvanın çevresindeki yüksek
apartmanlarda oturan sokak sakinleri pencerelere ko-
şuşmuşlar, olan biteni seyrediyortardı. Arada bir aşa-
ğıya sesleniyorlar, "Ne oluyor" diye soruyorlardı.
Ama neler olup bittiğini bizler de henüz kavrayama-
mıştık. Küçüklerin "Portakal ıh ıh... Mandalina oh
oh.." haykınşlanyla, anne babalannın "Ne olur, su-
sun çocuklar!" diye yalvanşlan arasında, merakımı-
zı tatmin edecek bir ilinti kuramıyorduk.
Bu sırada veli kalabalığının bulunduğu kaldırıma
arka koltuğunda orta yaşlı bir kadın oturan siyah
lüks bir otomobil yanaştı ve durur durmaz sürücü-
sü yerinden fırlayıp arka kapıya koştu. "Hanımefen-
diye yol açın!.." ricalan arasında, yuvanın sahibesi
olduğu anlaşılan kadın giriş kapısına doğru koşar adım
yürüdü ve bir-iki veliyi başıyla selamlayarak içeri gir-
di. Kadın içeri girince, çocuklann sesleri kesiliveımiş,
sokağa çöken sessizlik, üzerimizdeki gerilimi daha
da arttırmıştı. "Beniyok etmek mi istiyorsunuz?" Ka-
dının sesiydi. "Burayı kapatırlarsa hepiniz sokakta
kalırsınız!.. Polis mi çağırayım şimdi?" "Polis" sö-
züyle birlikte hepimtz kulak kesilmiştik. Içimizden ki-
mileri bir yandan kadını dinliyor, bir yandan da ya-
nındakilerle, duyduklarını onayladıklarını gösteren
kısa konuşmalar yapıyorlardı. "Bugün portakal man-
dalina diye eyleme kalkışan, yann kim bilirnelere kal-
kışır?" Veliler anlaşılabilir bir korkuya kapılmışlardı.
Ortamı yumuşatmaya çalışıyoriardı. "Ne eylemi al-
lahaşkına, onlardaha süt kuzusu!"
Olayın üzerindeki "sis perdesi"artık kalkmıştı. En
büyükleri attı yaşında olan minikler, "C vitamini tak-
viyesi" adına her gün yemek zorunda kaldıkları ek-
şi portakallardan bıkmışlar, "birazda mandalina"di-
yerek toplu bir eyleme kalkışmışlardı. Yuva öğretme-
ni iki genç kız duruma hâkim olamayınca önce ço-
cuklann ana babalan çağrılmış, sonra da yuva sahi-
bine haber verilmişti. Olayı izleyenlerin ortak kana-
ati, "gerekli müdahale"nin tam zamanında yapıldığı
doğrultusundaydı. "Maazallah, çocuklarbiranlıkcoş-
kulanyla sokağa da fıhayabilirlerdi... "Toplantı ve Gös-
teri Yürüyüşleri Yasası'nın sınınndan dönülmüştü.
Kalabalık, Türkiye'nin bir "yasa devleti" olduğM
konusunda bîrieşiyordu. Konu, "mandalina, porta-
kal" da olsa devlet, üç yaşında mı, on üç yaşında mı
diye sormaz, "adam"\ kulağından tutup götürürdü.
"Ağaç yaşken eğilir", "Yılanın başı küçûkken ezilir"ve
"Çocuğunu dövmeyen dizini döver" gibi yol göste-
rici felsefi söylemlerden hareket eden devlet, yasa-
ları bir "eğitim aracı" olarak kullanıyordu. Sözgelimi,
devlet bankalannı trilyonlarla dolandıran hırsızlar en
fazla bir yıl yatıp kurtulurken, baklava börek çalan
çocuklar bunun yedi kat fazlası cezaya çarptınlıyor-
du. Hele Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde "protes-
to pankartı" açmak, "öğretmen istiyoruz" diye so-
kağa dökülmek, kaldınmlarda dans edip "bağış top-
lamak" gibi aykınlıklar bu ülkede işlenebilecek en ağır
suçlar arasındaydı. Eğer yasaların birer "eğitim ara-
cı" olduğunu bilmezsek, onca çocuğumuzun mah-
keme kapılarında sürünmesinin ardında yatan "esas"
gerçeği nasıl kavrayabilirdik?
Dış yüzü pembe badanalı o şirin çocuk yuvasının
sahibesi gerçekten doğru bir iş yapmıştı. Biri altı, di-
ğeri beş yaşında iki kız çocuğunun elebaşılığında ce-
reyan ettiği anlaşılan "olay" nedeniyle bir otobüs do-
lusu çocuğu mankeme koridorlarına düşmekten kur-
tarması bir yana, sergilediği kararlı tavrıyla çocukla-
nn içinde nedense pek erken yaşlarda filizlenmeye
başlamış aykın eğilimlerin de önünü kesmişti. Çün-
kü biz, her gün biraz daha Avrupahlaşan ülkemizde
bir yasam boyu baklava yememeye razı olacak, öğ-
retmensizliğe ses çıkarmayıp susacak, kaldınmlar-
da dans etmeyip evde paşa paşa televizyon izleye-
cek uslu çocuklar ve pankart açmayacak "VÖK-se-
ver" gençler istiyorduk. Kısacası, rejimimizin çoluk
çocuk elinde telef olmasına seyirci kalamaz, "man-
dalina, portakal" deyip geçemezdik! Yuva sahibesi
yalnız çocuklarımızı değıl, rejimimizin gelecegini de
olası bir tehlikeden kurtarmıştı!
Bunun üzerine artık demli bir çay içilebilirdi!
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1 2 3 4 5 6 7
II I I UM •
w M n
n M uıLN
ı ı n ı ı
8
-
_
y
•
-
•I__
1 2 3 4 5 6
SOLDAN SAĞA:
1/ Mal sayımı.
2/ Fransa'da bir
ırnıak... Cograf-
yadaki kıyı tip-
lerindenbiri. 3/
XX. yüzyılın
başlarmda sanat
ve edebiyat ala-
nında ortaya çı-
kan nıhilist
akun 4/lspan-
ya'da Bask böl-
gesinin bağun-
sızlığı için sa-
vaşım veren
gizli örgüt... Bir karbok"-
silli asidin bir alkol ya ^
da fenole etkimesi sonu-
cu su kaybı ile oluşan '
bıleşık. 5/ Kadın giysi- 3
lerinin etek ucu, kol gi- 4
bi yerlerine verev kesil- g
miş kumaştan yapılan
süs. 6/Gelir... "Aba var, "
—— var, meydanda er 7
yok"(YahyaKemal).7/ 8
Bir nota... Bir çalgı... Q
Kimi yemeklerin üzeri-
ne dökülen terbiye. 8/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Es-
ki zamanla ilgili. 9/ Şarkıyı güzelleştirmek amacıyla ya-
püan süslemeler.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Matbaacılıkta kullanılan bir çeşit ince harfe verilen ad.
V Japon lirik dramı... Boğa güreşçisi. 3/ Çanta ve ayak-
kabı yapılan sepilenmiş dana derisi.. " — Pacıno". ABD'li
sinema oyuncusu. 4/ Bir etkinliğin geçici olarak durdurul-
duğusüre... Jskambildekoz. 5/Sebep... Halkmüziğineöz-
gü telli bir çalgı. 6/ Iskambilde bir kâğıt... Uzaklık anlat-
makta kullanılan söz. II Alyuvar. 8/ Bir ilimiz . Taş di-
bek. 9/ Hindistan'da Sihlerin dinsel merkezı olan kent.