25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 1999 SAU HABERLER Brüksel, aradığı koşullara sahip olmasına rağmen Türkiye'nin 1987'deki tam üyelik başvurusunu reddetmişti AB fle iüşlvileiTiı gebşim süreci EROLMANİSAU • 1 - Türkiye 1963 yüında Ankara Anlaş- ması'nı imzaladığı zaman o tarihtekı 6 üyeli Avrupa Ekonomik Toplulu- ğu'ndanbırisi olmak içinbu imzayı at- mıştı. Ankara Anlasması. Yunanis- tan'ın 196 l'de imzaladığı Atına Anlaş- ması ıle npatrp aynı idi. Tûrkiye bu an- laşma ile ortak üye (assocıate mem- ber), olmuştu. Ankara Anlaşması, 1964'te yürüriuğe girmiştı. îlk 5 yıl ha- zırlık dönemı idı. Hazırlık dönemı 1969'da bitmesine karşın "ge« döne- •n" koşullannı hazırlayan Katma Pro- tokol 1970'te irnzalandı. Katma Proto- kol'ün diğerüye ûlkelenn parlamento- lanndan geçişı uzun süre alacağı için KP'nin tıcari hükümkn. geçici madde ile 1971'de AET (AB) tarafindan yü- rürhığe kondu. Ancak KP hukuki ola- rak 1 Ocak 1973'te yürürlüğe gırdi. Katma Protokol çok kapsamlı idı. Mallann, hızmetlerin, sermayenin ve işgûcûnün serbest dolaşunını öngörii- yordu. çok kapsamlıydı Türk sanayi ürünlen için AET (AB) bütûn kapüa- nnı 1971 'den itıbaren açmıştı. Türk ış- gücü ise 1986'da AET (AB) içinde ser- bestçe dolaşabılecekti. Tûıkiye 12 ve 22 yıllık listelerle AET sanayi ürünleri için kapılannı 1985 ve 1995 yılına kadar tamamen açmış olacaktı. Bu bır geçiş dönemiy- di ve Katma Protokol uygulaması ile Türkiye "üun öye" olacaktı. Türki- ye'nin ticari yükümlülüklerinde 1973- 1980 arasında bazı aksamalar olmuş, ancak 1980, özeilikk 1983 sonrasında Türkiye yükümlülüklerini hızlı bir bi- çimde yerine getirmeye başlamıştı. AET (AB) ise mali yardımlannı aksat- mış. yükümlülüklerini kısmen yerine getirmişti. En önemlisı, Türk işgücü- nün AB içinde serbest dolaşımı 1976- 1986 döneminde tamamlanmış olma- sı gerekırken, Brüksel 1985'te, bu yü- kümlülüğunü yerine getirmeyeceğini Ankara'ya bildiriyordu. AET (AB) neden tutum değiştiriyT)rdu? Türkiye 1983'tenitibaren yükümlü- lüklerini hızla yerine getirirken AET (AB) Türkiye'ye karşı tutumunu de- ğiştirmeye başlamıştı. 1980'li yülarda Doğu Bloku'nun çö- keceğı konusunda ılk sinyaller alınma- ya başlamıştı. Yunanistan'ın da katılı- mı ile 1981'de 10 üyeye ulaşan Avru- pa Bırlığı artık Türkiye'ye farklı bak- maya başlamıştı. 1985'te ABD ve Sov- yetler Bırlığı sılahlann kontrolü ve azaltılması konusunda anlaşmaya va- nnca Doğu Bloku'nun "değişeceği" Batı tarafindan anlaşılmıştı. Brüksel arük Türkiye'ye soğuk savaşta olduğu gibi bakmıyordu. Brüksel için Türkiye artık "dışardaki bir ülke" olarak görü- lüyordu. F Almanya'da 1970'lerinsonuna ka- dar biriken 2 milyon Türk işçisi F. Al- manya'run tepkisini çekiyordu. Siya- sal, sosyal ve ekonomik olarak rahat- sızlık duyuyorlardı. Oysa Türk işçile- ri F. Almanya tarafindan "takp edü- mçferdf'. Katma Protokol hükümleri- ürkiye-AB ilişkilerinde neler oluyor? Tüık insanının kafası kanşmış durumda. Neler olup bittiğini tam göremiyor. Medyanın önûne getirdiklerini görüyor, okuyor, dinliyor. Bu yazı dizisinde nereden nereye geldiğimiz ve nereye "götürülmekte .. olduğumuz" * anlatılıyor. •••'- Medyamızda yayımlanmamış bazı "perde arkası gerçekleri" de ortaya koyuyor. 1970'lerin sonunda Almany a'da 2 mihon Türk işçisi bulunuyordu. 1986'da Katma Protokol hükümleri, Türkişçilerine Avrupa Tophıluğu içinde serbestçe dolaşım hakkı veriyordu. Almanya bunun "felaket" olacağını düşünerek büyük rahatsıztık duymaya başlamıştL Oysa Türk işçilerini Almanya kendisi talep ebnişti. ne göre 1986'da Türk işgücü Avrupa Topluluğu içinde serbestçe dolaşırsa bunun topluluk için bir "febket" ola- cağını düşünüyorlardı. Yunanistan 198 l'de AET'ye tam üye olurken Tür- kiye ile sorunlan dolayısıyla Atina'nrn önüne bir koşul getinlmişti. Atina, Tür- kiye - AT ılişkilennin gelıştinlmesin- de "hiçbir engefeme yapmayacağmr Brüksel'de taahhüt ediyordu. Ancak bu taahhüt 1981 sonrasında ne Atına tarafindan hatırlandı ne de Brüksel bunu Atına'ya hatırlatma ge- reksınimi duydu. Türkiye 1983'tenbaşlayarakekono- misini dışa açmıştı. lzleyen yülarda dış tıcaret, kambıyo ve bankacılık alanla- nnda Yunanistan'ın bile önünde, dış işlemlennde liberal bir uygulama içı- ne girmişti. 1987'de Türgut Özal Av- rupa Topluluğu'na tam üyelik ıçın baş- vurdu. Başvuru öncesınden Brüksel ra- hatsızdı, Ankara'nın tam üyelik baş- vurusu yapması istenmiyordu. Hatta, Akdeniz Masası Şefi Dr. Eberhard RheinAnkara'ya gönderilmiş, Ankara caydınlmaya bile çalışürnıştı. Ancak Ozal kararlıydı ve Ankara 1987'de tam üyelik ıçın başvuruda bu- lundu. O sırada dışa açıklık ve AT ile ılişkıler bakımından, Brüksel'in "ara- dığı" ekonomik koşullara Türkiye sa- hıpti. Yunanistan 198 l'de tam üye olur- ken çok daha kötü koşullar ıçindeydi. 1986'da tam üye olan Portekiz de dışa açıklık bakımından Türkiye'nin geri- sindeydı. Brüksel'in 1987'de "siyasal koşuflan" da yoktu. Güneydoğu, Ege, Kıbns, uısan haklan gıbı ölçüler ve ko- şullar bulunuyordu. Ekonomik öğeler esas alınıyordu. Buna rağmen Brüksel ikı yıl sonra, 1989'da Ankara'nın tam üyelik talebini "kfbarca" geri çevirdi. Türkiye'yi tam üye yapma niyetı ol- saydı Ankara'yı gen çevirmez, aynen Yunanistan'a ve Portekız'e yaptığı gı- bi "içine alarak", topluluk içinde yar- dım yapar ve Avrupa Topluluğu'na uyumu gerçekleştırirdı. Nıtekim Yu- nanistan 1981'deüyeoldu, 1987'de bir- lığın ticari sıstemine (gümrük bırliği- ne), o da büyük malı yardımlarla uyum sağlayabıldi. Portekiz ve İspanya 1986'da üye oldular, onlann uyumu da, yine büyük parasal desteklerle 5 yıl sürdü. Ancak Türkiye'ye aynı şey ya- pılmadı ve 1989'da geri çevrildi. Çün- kü dünya dengelen değışıyordu. 1989'da Doğu Bloku çökmüştü, Tür- kiye artık Batı kamprnda, Ban'nın ka- natlan altında tutulması gereken bir "müttefik" değıldi... Türkiye artık "dn şardakT bır komşu idi, Avrupa, Türki- ye'yi sadece ticari bir ortak, ticari bir pazar olarak buluyordu. Geleceğin Av- rupa Bırleşık Devletlen içinde Türki- ye yoktu. Türkiye "Avrasya kültürü" dışında olan bır ülke olarak görülüv or- du. tçerde Kürt sorunu vardı, sosyal, politik çalkantılara gebe idi. Üstelik Almanya'da ve diğer Avru- pa ülkelerindeki 2.5 milyon Türk ça- lışanı, A\Tupa Topluluğu'nun önüne farklı bir Türkiye fotoğrafi getirmişti. Bunlar açık açık söyleniyor. yazılıyor- du. Içeri alrnmış büyük nüfuslu dev Türkiye, Avrupa Topluluğu'nun başı- na sosyal, politik ve kültürel sorunlar çıkarabılırdi. Avrupa için durup durur- ken bürün bu bedellere katlanmaya ne gerek vardı. Işte bütün bu nedenlerle 1989 yılında Ankara'nınbaşvurusuki- barca gen çevriliyordu. SÜRECEK Turk-Yunan sivil toplum kuruluşları sorunların aşılması için çalışmalarını sürdürüyor 'Ortakproje veyatınmlararttmlmab 1 LEYLATAVŞANOĞLU Türkiye ve Yunanistan'ı birbuine yakınlaşürma yolunda caba harcayan Türk ve Yunan srvnl toplum kuruîuş- lannın bır toplantısı hafta sonunda ts- tanbul yakırüanndakı Ömerh Beledi- yesi konferans salonunda yapıldı. Tûrkiye'den Karadeniz Platfonnu, Yunanistan'dan da Akıl ve Mantık Cephesi'nin kaüldığı toplantıda katı- lnncüar, iki ülke arasındaki sorunla- nn esas olarak, ortak projeler. daha sı- kı ışbirlıği ve ortak yatınmlann arttı- nlmasıyla aşılma yoluna sokulabile- ceğı görüşlerinı dıle getirdıler. Toplantının açıhşmda konuşan Ömerii Belediye Baskanı Erdal Yıl- maz. iki kuruluş arasındaki ilk toplan- tınrn bır yıl önce yapıldığını ve bir yıl içinde önemli yol alındığını söyleye- rek, "Ortak çakşmalanmızın geHşe- rek sâreceğbıdeB taq kuşkum yok" dedi. Yunan tarafindan eski Dışişleri Ba- kanı MihaKs Papakonstantinu şunla- n söyledı: "Türkhe ve Yunanistan, Karadeniz İşbirliği çercevesinde inisi- v-atifı ek afanah. Günûnbirindebuça- bşmalar bölgedeki ekonomik duru- mu daha körii olan ülkekringeBşimi- ni sagbytKaktjr. Komışarak iki ülke- DİnyakB)bşmasınısağ}av-ab3inz.'' Papakonstantinu, ikı ülkedeki dep- rem felaketiyle Yunan ve Türk kamu- oylannuı kendi hükümetlerini büyük ölçüde etkilediklerine dikkat çekti, "Hebinki'den çıkan karar bu gefiş- raeun sonucudur" dedi. Yenı Demokrası Partisi'nin eski Maliye Bakaru olan şımdiki Liberal Parti Başkanı milletvekıh Stefanos Manos da şöyle konuştu: "Vünan nü- fusunun >üzde 70'i Hefeinki'de ahnan sonucu destektht>r. Oysa daha önce bizJm politikacıİar aksi obcağı yand- gjsuıa düşmüşler ve poBtikalanru bu yanfaş algÂarna üzerine kunnuşlardLn Manos, iki ülke kamuoylannın nabzmı tutabümek için gelıştirdiğı bir projeyi de şöyle açıkladı: "HerOdiB- kede de karuuovıı yoklamalan >^pA- mah ve sonuçkûn UVTH anda iki ülke- Dİn 3d pzeteande yaymtfawmah. Bu proje, gazetetere de tiraj akhnr." Kathimerinı gazetesınin Dış Ha- berler Müdürü YorgoKapopulosken- di gazetesinın kamuoyu yoklaması işuu üstlenebıleceğinı söyledi. Milli- yet gazetesınden Şahin Afpsy da ken- di gazetesı ıçın aynı önende bulundu. 1980'h ydlarda Atina'da büyükel- çi olan Nazmi Akıman, kendi döne- minde Türkiye ve Yunanistan'ı sava- şın eşiğme getiren 1987 Kuzey Ege krizinin yaşandığını anımsatarak şu görüşleri dile getirdi. "Atina'da gö- rev yapbğım dönem çok zordu. Hep bu yakmlaşmav ı düşledim. Beş vılhk bujtkelçUik sürem Özal-PapandreB ankşmasrvia iyi biçimde sonuçian«h. Papandreunun Türk-Nunan dosthı- ğniraisteme koousundasamimhetine inannorum. Onda. bir gün bir araya geieceğiıniz vizyonu vardL Ama bu uzun sürmedi Ne \~ank ki 1989 se- çimkrini ka\betti. tlişkâerimiz bugü- r>e inişler ve çıkışlaria gekü Ama dep- remfcbirtikledesani}orumi)ibir)'o- iaginMk." Uyum koşulunu guclestiriyor Adaylann büyüme hızı Avrupa Birligi ülkelerinden düşük • Avrupa Komisyonu tarafindan yayımlanan raporda, AB'nin üye adayı 13 ülkeden, aralannda Türkiye'nin de bulunduğu 11 'inin bu yü kaydettiği ortalama büyüme oranımn yüzde 1.8'le, 2.3 olan AB ortalamasının altında kaldığı belirtildi. BRÜKSEL (AA)-Avrupa etkenler nedeniyle bu yıl Komisyonu'nca, Avrupa Birliği'ne aday ülkelerin büyüme hızlanmn birlik ortalamasına göre düşük olduğu, bu dunımun üyelik için gerekli "uyum" koşulunu güçlestirdiği bildinldi. Komisyon tarafindan yayımlanan raporda, AB'nin üye adayı 13 ülkeden, aralannda Türkiye'nin de bulunduğu 11 'inın bu yıl kaydettiği ortalama büyüme oranınrn yüzde 1.8'le, 2.3 olan AB ortalamasının altında kaldığı belirtildi. Raporda, aday ülkelerden Estonya, Letonya ve Litvanya'nrn, Rusya'da geçen yıl patlak veren ekonomik ve mah' krizden olumsuz etkilendiği kaydedilirken "Türkhe'nin ise Rusya krizinde uğradığı önemü zararm yanı sıra sanayi merkezlennde yü tçinde meydana geien depremJerin kna dönemli tahribatının etkisinde kaldığı" ıfade edıldi. Avrupa Komisyonu raporunda, bu olumsuz yüzde 1.4 oranında küçülen Türkiye ekonomisinin, gelecek yddan itibaren toparlanmaya başlayacağı ve 2000 ile 2001 yıllannda sırasıyla yüzde 4.5 ve yüzde 4.6'lık büyüme oranlannı yakalayacağı bildinldi. Avrupa Konseyi, üyelik görüşmelerine Türkiye'den önce başlanacak 10 adaym, kaydedilen ve suasıyla 1998-1999-2000-2001 yılında beklenen büyüme oranlan için ise şu rakamlan verdi: Bulgaristan: 1.5, 3.5,3.9,4.1. Çek Cumhuriyeti: -0.4, -2.3, 2.4, 3.8. Estonya: 0.4,4.0, 4.5,5.8. Letonya: 0.0, 5.1,2.8,4.0. Litvanya: -0.5, 3.6,2.0,3.7. Macaristan: 3.8,5.1,4.2, 4.2. Polonya: 3.7,4.8, 5.1, 5.3. Romanya: -4.3, -7.3--2.1,1.4. Slovakya: 1.3,4.4,1.7,3.4. Slovenya: 3.3, 3.9, 3.6, 4.2. Raporda, diğer adaylar Malta ve tartışmalı Kıbns Rum Kesimi ile ılgilı rakam verilmedi. Sözcü Foley 'ABD î yalnızca Rum kesimini tanır' WASHINGTON (AA) - ABD Dışişlen Bakanhğı sözcüsü JamesFoley, ülkesi- nuı Kıbns pohtikasında bir değışıklık olmadığını belir- terek "Washington'm res- men sadece Kıbns Cumhu- riyeti sıfalını taşıyan Rum yÖDetimini tanıdığuun bil- dırdı. Foley, dün düzenlediği basrn toplantısında, BM Gü- venlik Konseyi'nin Kıb- ns'taki banş gücünün görev süresinrn uzatıhnasıyla ilgi- lı karannda yer alan ifade- lerden. KKTC'nin varlığı- nın kabul edildiği görüşleri halırlatılarak. ABD'nm tu- tumunun açıklanmasını is- teyen bir soru üzerine, şu karşılığı verdi: "Kribns (Rum keshm) Dı- şişleri Bakaru 17 Arahk'U BM>^tküiieri}1egörüştiL Bu teknik koounun açıkiiğa ka- \r uşturulmasıru istedL bir de>işie bu Kıbnsa (Rum kesimi) yetkitüerie BM ara- sında bir konuydu, ABD fle değiL Ekte, Yunanistan, tn- giltere. Kıbns (Rum kesimi) v« Türkiye'nin BM banş gû- cüne destek veren pozisyon- tan beurmıyor. EkteyoruiD- suz olarak Türkiye'nin, BM'nin banş gücünün fonk- siyonunu her iki tarafla bir- liktegdiştirrnesu>eirişkinifa- deler\w au\«r. BM sözcüsü- nün cuma günü betirttiği gi- bi ne BM'nin ne de ABD'nin, sadece Kıbns Cumhuriyeti'ni (Rum kesi- mini) tanıma konusundaki tutumu değtşmiştirr Foley, Türiaye ile Yuna- nistan arasındaki sorunlann çözümünde yönteme iüşkin bır soru üzerine, ABD'nig Ege sorunlannın çözümüy* le ilgıli görüşlerinin geae) olarak AB ile aynı doğnıltu- da olduğunu belirttı Foley, "Tfirkiye ve Yunanistan'a aralanndakifarkhkk]ann&- sd çözeceklerini dikte edecek poasyonda değöiz. Biz, ara- lanndaki farkuhklan çözâ- me ulaşOrmalannı görmek jstiyoruz" dedi. Sözcü, taraflann aralann- dakı sorunlan Lahey Adalet Dıvanı ya da benzeri bir uluslararası mekaıuzmaya götûrme konusunda anlaş- malan halinde, ABD'nin bu anlayışa destek vereceğini de bildirdı. Çakmakoğlu, Almanya'nın, Leopard tanklannın satışı için insan haklan konusunu öne sürmesini eleştirdi haklan farklı, tank farklı DemirelKarkamış Barajı'nı açtı BAHAR TANRISEVER BE3dRŞ.\HlN GAZÎANTEP - Cumhurbaşkanı Sûleyman DemireL Gaziantep Kar- kamış Barajı \e Hıdroelektrik Sant- rah'run (HES) ılk iki birimıni işlet- meye açtı. Demrrel, Türkiye'nin hu- zur, bıriik ve düzenlik içinde büyü- meye, kalkınmaya ve zenginleşme- ye devam edeceğinı söyledi. Demirel, Başbakan Yardımcısı ve Enerii ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersûmer ve Devlet Bakanı Mustafa Ydmaz'la bırlikte dün Ga- ziantep'e geldi. Demirel, burada bir büyük iddianın yenı bu- safhasına ta- nık olunduğunu söyledi. Kalkınma- nın yolunun yatırvmdan geçtiğini vurgulayan Demirel, yoksulluk ve cahillikten kurtuünak için büyük Atatûrk ün açtığı mücadeleyi bura- ya kadar getirdıklenni anlattı. 33 yıl içinde üzerınde tesısler ku- rularak buraya kadar getırilen Fırat Nehn'nden halen 25 mılyar kilovat saat elektnk alındığını, bunun Tür- kiye'nin kullandığı elektriğin beşte biri olduğunu kaydeden Demirel. 44 Buradakitoplantınınmaksadı,her- kesin bir şe>i duyması, bilmesi ve Türkiye'nin geleceğe güvenle bak- masıdır" dıye konuştu. Boşa akıp gıden suyun Türki- ye'nin refahının hizmetine sunuldu- ğunu anlatan Demirel, "Bu roedeni- yetçilik ka\gası\dı" dedi. Demirel, "Dc^letimizin, milletinıizin gurur projesi oian GAP ilerlemeye de\am edi>or. Ahdediyoruz. bu projeyi ta- mamla\acağız'' dedi. Deniırel, "Teşekkürler Fırat Sana müteşekkiriz. Miletimize, ülkemize verdiğin zarar bundan sonra hayra tebdil olmuşrur" diye konuştu. De- mirel, Türkiye'nin elektnği olursa sanayileşmeye devam edeceğini, da- ha çok insana ış olanağı çıkacagını ve zenginleşeceğini söyledi. Barajın sözleşme bedelinin 176 milyon dolar olduğu bildinldi. Tören sırasında yöre halkı, ödenmeyen ka- mulaştırma bedellerinden şikâyet- lerine ilişkin pankartlar taşıdı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Sa\r unma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, Almanya 'nrn Leopard tanklannın satışı ko- nusundaki ınsan haklannı öne süren tutumu- nu eleştirerek "Tank ihaksinin insan hakla- n fle ügüi \önünü ardanuş depiz. Leopard tanklan zaten bizim silahlı kuvverlerirnizde vanhr*' dedi. Almanya Sa\-unma Bakanı Ru- dolf Scharping. tank satışı konusunun hassas bir konu olduğunu, koalisyon hükümetleri- nin bu konuda karannın olduğunu belutirken "Savunma sanayü konusunda işbirliğimizi üerletmek istiyonız" diye konuştu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüse>in Kıvnkoğlu, insan haklan ile tankprojesi ara- suıda kurulan bağlantıyı bır türiü anlayama- dığını söyledi. Scharping, Çakmakoğlu'nun resmı konu- ğu olarak dün Ankara'ya geldı. İkı ülke he- yetleri arasındaki görüşmelerde Türk Silah- lı Kuvvetleri'nın 8.5 müyar dolarlıktank iha- lesi başta olmak üzere savunma sanayıinde işbirliğı. Türkiye-AB ılişkıleri, Avrupa Gü- venük ve Savunma Kimliği (AGSK) konu- lan ele alındı. Scharping, Ankara'daki temaslanna Baş- bakan Bülent Ecevit'i ziyaret ederek başladı Görüşmede Scharping'm, Ahnanya'nuı AB'ye tam üyelik yolunda Türkiye'ye ver- dıği desteğı ifade ederek Ankara'dan Kopen- hag kriterleri doğrultusunda daha somut adımlar atmasını istedıği öğrenildi Ecevıt'in ise Türkiye'nin kriteriere uymak konusunda bir zorluğu bulunmadığı yanıtını verdıği. an- cak Türkiye'nin AGSK'den dışlanmasının kaygı vericı olduğunu söylediği kaydedildi. Görüşmede ana giindem maddesini TSK'nın açtığı ve Alman fuTnalannın da ka- tıldığı tank ve saldın helıkopterleri ihaleleri oluşturdu. Çakmakoğlu'nun, özellikle tank ihalesınde Almanya'nın tutumunu eleştire- rek -Türkiye'nin sflah alacağı son ülke Al- manya değiL Türkiye'nin savunmasınayöne- fik gereksinimleri vardır ve bu gereksininıler Arrnanya olmazsa başka bir ülkeden karşda- nacakür" dedığı kaydedildi. Scharpıng'ın ise Almanya'nın genel olarak insan haklan- na duyarlı olduğunu, ancak Türkiye'ye bır ambargo uygulamastnın söz konusu olmadı- ğını söylediği kaydedildi Görüşmede Türki- ye, Scharping aracılığıyla AB'ye "Türki- ye'nin Avrupa güvenliğmdeıı djşlanamaya- ' mesajuu da verdi. Görüşme çıkışında yapılan ortak basın toplantısında Alman gazetecilerin sorusu üzerine Çakmakoğlu, Türkiye'ye tank satı- mının msan haklan koşuluna bağlanmak is- tenmesını eleştirdi. "Türtme stratejik partner' Scharping de Türkiye'nin hem AB hem de Almanya içın "stratejik partner" olduğunu beurterek Türkiye ile savunma alanında iş- brrliğini gehştirmeyı ıstedıklerini vurguladı. TSK, bin tanklık ıhale kapsamında Alman, Fransız, Amerikan ve Ukrayna'nm teklifle- rini değerlendiriyor. Yaklaşık 8.5 mılyar do- lar tutarındaki ihalenin 2000 yılı başında ke- sinleşmesi beklenıyor. Almanya, TSK'nin açtığı taarruz helikopteri ihalesinde de Fran- sa ile brrlikte teklif verdi. Fransız-Ahnan or- taklığı Eurocopter'in Tiger helikopteri ile ihalede yer alan Almanya, 145 helikopteri ortak üretimle gerçekleştirmek istiyor. Bu ihalenin de gelecek yıl kesinleşmesi bekle- niyor Scharping'in Çakmakoğlu ile görüş- mesi sırasında Alman gazetecilere Bakanlı- kta milli güvenük konusunda brifıng verildi Avrupa Sosyalist Partisi'nin başkanı olan Scharping, akşam saatlerinde ÇHP lideri Al- tan Öymen'i ve Kıvnkoğlu'nu ziyaret etti. Kıvnkoğlu görüşmede, AGSK'yi günde- me getirerek, Türkiye'nin duyduğu rahatsız- lığı dile getirdi. Scharping'in buna karşılık Türkiye'nin dışlanmadığını, Batı Avrupa Birligi (BAB) müktesebatının geçerli oldu- ğunu söylemesi üzenne, Kıvnkoğlu'nun, BAB müktesebatının Helsinki zirvesinde ge- çersiz kılındığının altuu çizdiği belirtildi. Kıvnkoğlu'nun, insan haklan ile tank proje- si konusunda bağlantı kurulmasına tepki gös- terdığı kaydedilirken "iki ülke arasmdald si- lah ahsverişinin bebru obylarbı kesintr,e uğ- ramanıasıgerektiğini" \ıırguladığı, böyle ol- ursa Türkiye'nin alternatifkaynaklara yöne- lebileceği mesajuu verdiğı ıfade edıldi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear