25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 ARALJK 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bahattîn Şekep'e lOayhapis • ESKİŞEHİR (AA) -Eskı DYP milletvekillerinden Bahattin Şeker, hile yaparak askerlıkten kurtulma suçunu islediği gerekçesiyle 10 ay hapis cezasına çarptınldı. Şeker'in Eskişehir Askeri Mahkemesi'ndekı davası dün sona erdi. Mahkeme Başkanı Yarbay Zeki Üçok, Şeker'in, hile yaparak askerlikten kurtuima suçunu işlediğı gerekçesiyle Askeri Ceza Kanunu'nun 81/1. maddesi gereğince 1 yıl hapıs cezasına çarptınldığını, mahkemedeki iyi halinin göz önünde bulundurularak cezasuun 10 aya indirildiğinı söyledı. ŞekeT hakkında hile yaparak askerlikten kurtulmak iddiasıyla 1 Kasım 1999 tarihınde Eskişehir Asken Mahkemesı'nde dava açılmıştı. 4öğrencîye hapis cezasi • İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) - Ege Ünıversitesı îlenşım Fakültesı'nde ölü olarak bulunan Serkan Eroğlu'nun katıllennin belirlenmesı ıçın eylem yapan 13 ögrencı hakkında açılan dava sonuçlandı. lzmir DGM'de yasadışı Devnmcı Sosyalist Işçi Hareketi (DSffl) üyesi olmaktan yargılanan sanıklardan Deniz Çanak, Nihat Erdoğan, Cihan Taskın, Deniz Avcıoğlu 2'şer yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptınldı. Yasadışı örgüt üyesi , , - «uçlamasıyla lzmir DGM'de - yargılanan sanıklar, yargılama sürecinde, hiçbır örgüt üyesi olmadıklannı belirtmişlerdi. Diyarbatap Cezaevi davası • DİYARBAKER (Cumhuriyet Börosu) - Dıyarbakır E Tipı Cezaevi'nde 1996Eylül ayında çıkan olaylar sırasvnda 10 tutuklunun ölümü ıle 23 tutuklunun yaralanmasmdan sorumlu tutulan 26'sı asker 39'u pohs toplam 65 gü venlik görevhsi ıle 7 cezaevi görevlisınin yargılanmasına Dıyarbakır 3,AgırCeza Mahkemesı'nde devam edıldı. Da\ r anın üçüncü yılında savunması alınamayan tutuksuz sanıklardan biri ıçın gıyabi tutukluluk karan verildi. Sanık Muhammet Özdil, bulunması halınde savunmasının ahnmasından sonra serbest bırakılacak. FP: Mesut Yılmaz sahte demokrat • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - FP Grup Başkanveküı Abdüllatif Şener, düzenlediğı basuı toplantisında, ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz'ın bütçe görüsmeleri sırasında yapüğı saptamalara katıldıklannı belirterek "Ancak sorunlar konuşarak çözülmez. Sorunlan ifade edip hiçbir girişime yanaşılmazsa o zaman sahte demokratlık havası ortaya çıkar" dedı. Şener, ülkenm ekonomik bır açmazın içinde olduğunu, 2000'li yıllarda Türkiye'yı zor günler beklediğıni söyledi. Memurun yüzde 15tepkisi • İZMİR (Cumhariyet Ege Bürosu) - Hükümetin memur maaşlanna yaptığı yüzde 15'likzamma tepkıler gıderek sertleşiyor. Şirinyer Vergi Dairesi önünde çok sayıda maliye çalışanı ıle birlikte basın açıklaması yapan lzmir Defterdarhgı'na bağlı işyerlerinde örgütlü KESK'e bağh Büro Emekçıleri Sendıkası (BES) lzmir Şube Başkanı Imam Göğülter, hükümetin hazırladığı 2000 yılı bütçesınde kamu çalışanlannı cezalandırdığuu söyledi. DSP Diyarbakır Milletvekili Turgut'un Ecevit'e sunduğu Güneydoğu raporu 'TRT Kürtçe yayın yapsın' MUTLU SEREIİ ANKARA - Hükümet ortağı DSP'nin Diyarbakır Milletvekili Samet Turgut, Başbakan Bûlent Ecevit'e de sunduğu "Güneydoğu raporu"nda "üniter yapı- dan ödûn vermemek koşuluyla" Kürtçe eğitim veren özel egitım kurumlan ku- rulmasına izin verilmesi ve TRT'nin bır kanalmda Kürtçe yayın yapılmasının sağlanması önerilerinde bulundu. Tur- gut, banş ve güven ortamınm sağlanma- sı için "gend af" ilan edılmesi gerekti- ğini belirtti. DSP Diyarbakır Milletvekili Samet Turgut, DSP'nin 14 Kasım 1999 tarihın- de kutlanan kuruluş yıldönümü nedenıy- le hazırladığı "Doğu ve Güneydoğu Ra- poru"nda, bölgede yaşanan sorunlara ve çözüm önerilerine yer verdi. Ecevit'e ve DSP'li milletvekillerine de sunulan 17 sayfalık raporda "Güneydoğu sorunu ve ülkemize etkisi. üpkı De\ in av ağına vu- rulmuş pranga" gjbknr" görüsüne yer ve- rildi. Raporda ana hatlanyla şu görüşler yer aldı: OHAL tepld görövon Yaklaşık 20 yıl- • Hükümet ortağı DSP'nin Diyarbakır Milletvekili Samet Turgut raporunda, "üniter yapıdan ödün vermemek koşuluyla" özel Kürtçe eğitime izin verilmesini, TRT'nin bir kanalının Kürtçe yayına aynlmasını, genel af çıkanlmasını ve boşaltılmış köyler için köy-kent projesinin yaşama geçirilmesini önerdi. dır devam eden ve bölgede yaşanan te- rör olaylanm çözmek amacıyla "geçki" bir önlem olarak yürürlüğe konulan O- HAL yönetimı, geçicilik niteliğini kay- betmış, bölgedeki yönetim anlayışının kalıcı bir öğesi haline gelmıştir. Bu ku- rumun, gün geçtıkçe yıprandığı ve böl- ge halkı tarafmdan da tepkiyle karşılan- dığı açıkça görübnektedir. OHAL mev- zuatı, demokTatik hukuk devleti ilkesine aykın birçok düzenlemeyi içennektedir. Bu mevzuatın yol açtığı hak ihlallennın olumsuz etkileri bütün ülkeye yayümak- tadır. Bu gerçekler karşısuıda, OHAL yö- netıminın ve buna bağlı olarak OHAL mevzuatının yürürlükten kaldınhnasmın ülkemizin hem içerde hem de dışarda saygınlığıru arttıracağı kuşkusuzdur. Koruculuk sistemi kokuşmuş: Bölge- de kin ve düşmanlığı teş\Tk eden. top- lumsal çelişkiler yaratan, bölge halkıru "devletten vanaolanveoJmayan" aynmı- na zorlayan, kuşku ve güvensizlık orta- mı yaratan çürümüş ve kokmuş bir yapı- dır. Geçici köy koruculanmn köylerinde gerçekleştırebilecekleri küçük çapta ya- tınmlara öncülük edıp, üretim faalıyetle- rinin teşviklerle desteklenmesınm sağ- lanması ve rehabılıte edilmeleri için cıd- di adımlar atılmalıdır. Boşatblnuşköylen Köy-kent benzeri pro- jelerin bir an önce yaşama geçirümesi ka- çınılmazdır. Aynca bu projeye destek ama- cıyla üreürn faaliyetlerinın devamı için ge- rekli teşvikler denetimli bır şekilde sağlan- mahdır. Bu kapsamda üretimin daha verim- U ve bılimsel olabihnesi için her projede uzmanlann eğıtım desteği sağlanmahdır. Memuriar teşvik edOmeli: Bölge siir- gün ve cezalandırma bölgesi olmaktan çıkanlmahdır. Deneyımli ve becerikli ka- mu görevlilerinin bölgede görev yapma- sını teşvik edici önlemler alınmalı, mev- cut kamu personelinin senuner ve ben- zeri etkinliklerle mesleki ve toplumsal yönden eğitimlennın sağlanması gerek- mektedir. Genelaf gündeme gehncti: Türk toplu- munun yeniden yapılanması, yeni dünya düzeni içerisinde hak ettiği yeri bulması açısından toplumun hiçbır kesimini ra- hatsız etmeyen banş ve güven ortammı sağlamak amacıyla genel bir af yasa ta- sansı gündeme getınlmehdır. Ozel Kürtçe eğitime izinveribnen: Oni - ter devlet yapısından hiçbir ödün verme- mek koşulu ile Milli Eğitim Bakanlı- ğı'mn gözetim ve denetiminde Kürtçe eğitim veren özel eğitim kurumlanrun açılmasına izin veriİmeli, özel basın ve yayın kuruluşlannm oluştunılmasına olanak tamnmalı ve TRT kanallanndan birinde Kürtçe yaym yapıhnasınm önü açılmalıdır. ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART Hükümette ANAP rahatsızhğı DSP ve MHP'de, hükümet ortağı ANAP'ın komisyonlarda ve TBMM'de 'sermayenin sözcüsü' gibi hareket etmesine tepkiler giderek yükseliyor ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Hükümet ortaklan DSP ile MHP; ANAP'uı birçok konu- da "sennayenin sözcüsü" gibi davranmasından duyduklan rahatsızhğı yüksek sesle dile getir- meye başladı.flcipartiye mensup mılletvekille- n; SPK, uluslararası tahkim ve enerjı ihaleleny- le ilgıh olarak başta Enerji ve Tabıi Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersûmer olmak üzere, ANAP'lılann "sennayenin sözcüsü" gıbı hare- ket ettiğını savundular ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz'ın son dönemdekı açıklamalan- na da tepkı geldı. MHP'h bakanlardan Abdut- halukMehmetÇay, 1983 tenbu> ana ANAP'ın çeşıtlı dönemlerde iktıdardabulunduğunu belir- terek "Türkrje'de meydanı boş, zannederek Di- yarbakır'dan nutukatanlarmAtaturk'ün nutku- nu tekrar tekrar okumalarmda fayda buluyo- ram"dedı. Hükümet ortaklan arasında. kadrolaşma ile başlayan anlaşmazlık konulan giderek çeşitlen- meye başladı. DSP'liler MHP ve ANAP kadro- laşmasından yakınırken MHP'lıler de YÖK ve türban konusu başta olmak üzere DSP'lileri he- def aldı. Sermaye Piyasası Kurulu Yasa Tasan- sı görüşmelen sırasında, FP'nin verdiği SPK başkan ve üyelerinin maaşlannın düşürülmesi- ne ılışkin önergeye DSP ve MHP destek verdi Önerge kabul edılirken ANAP'lılann yürüttü- ğü yoğun kulis sonucunda görüşmeienn sonun- da tasanya eklenen bir madde ile bu düzenle- menin 2005 yılından sonra yürürlüğe girmesı benımsendı. Onergenin kabul edıldığı görüşme- ler sırasında DSP ve MHP milletvekıllen. ku- lıslerde "ANAP'a goi atDJdannı" söylediler. DSP ile MHP, tahkim konusunda da işbirliği yaptı. TBMM Adalet Komısyonu'nda tahkime uyum tasanlanndan biri görüşülürken, tahkı- min geriye dönük ışleolmesıne ılışkin önerge DSP ve MHP"nın muhalefetle ışbirlığı yapma- sı sonucu reddedıldı. ANAP'hlar buna büyük tepkı gösterirken Sinop Milletvekili Yaşar Top- ço, bu tür tavırlann hükümetin geleceğinı teh- dit edebileceğine ılışkin mesajlar verdi. ANAP'lılarbukez aynı düzenlemenın başka bir tahkim uyum tasansma eklenmesıni sağladüar. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, ener- ji projelerinin yap-işlet-devret modeü kapsamı- na alınmasına ilişkın yasa tasansına, bir öner- geyle uluslararası tahkımin geriye dönük işletil- mesi eklendi. ANAP'ın "sennaye sözcüsü" gi- bi davranmasuıdan rahatsızlık duyan DSP ve MHP"lı milletvekıllen, kulıslerde bu rahatsızhk- lannı yüksek sesle dıllendırmeye başladı MHP'li bır milletvekili, "Ne zaman sennaye ke- SDninin çıkarianvia Ogüi bir yasa tasansı MecBs Genel Kurulu'na geise, bir bakıyorsunuz bütün ANAPIüar NlecSs'e gelmiş. Ovsaki normai za- maniarda ANAP sıralarmda 4-5 kişhi bfle zor görürsünuz. Sanki nuVetin değfl parronlann ve- kffleri" değerlendirmesinı yaptı. Hükümet ortaklan arasında bir başka rahat- sızlık konusu ıse ölüm cezasının kaldınlması olarak ortaya çıkıyor. Başbakan Bülent Ecevit, sık sık AB üyeliğı ile ölüm cezasının bağdaşma- yacağını behrtirken MHP kanadı buna sert tep- kı göstenyor. ANAP ıse AB normlanna uyum çerçe\'esmde Türkiye'nmyasalannı yeniden dü- zenlemesi gerektığmi savunmasına karşın,ölüm cezası konusunda açık bir tavır sergılemıyor. Danıştay Durmuş'un sınavsız şef uygulaması iptal edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Danıştay 5. Daire- si, Sağlık Bakanı Osman Durmuş tarafindan getınlen \e bakanlığa bağlı eğitim hastanelennde şef ve şef yardımcılığı kadrolannm belirlenmesinde merkezı sı- navın kaldınlmasını düzen- leyen yönettnelık değışikli- ğini iptal ettı. Türk Tabiple- ri Birhği (TTB) Merkez Konseyi Durmuş'un kamu yaranyla ilgisi olmayan bir anlayışa ve uygulamaya sa- hip olduğunun, keyfı yetki kullanımının bu olayla so- mutlandığırun Danıştay'ca belgelendığini vurguladı. Danıştay'm gerekçeli kara- nnda. uygulamanın "hiz- met dısı kuUanmava açık" olduğu belirtıldı. TTB'den dün yapılan açıklamada, Danıştay'm Sağlık Bakanlığı'nın şef ve şef yarduncılığı kadrolan- nın beürlenmesinde merke- zı sınavı kaldıran yönetme- liğı iptal ettiği bildırildi. TTB'nin yönetmeliğin ipta- li için daha önce Danıştay'a başvurdugu anımsatılırken, hükümetin "keyfl yetki kul- lammryla"* Sağlık Bakanh- ğı'nı yöneten Durmuş hak- kında gereken değerlendir- mede bulunması ıstendi. Danıştay 5. Daıresi'nin gerekçeü karannda, "Şefve- .va şef yardnncıhğı kadrola- nna vapdacak atamalanla- id yetkmin hizmet dtşı öznel nedenkrie ve hizmet gerek- lerryk bağdaşmayan etkOe- re açık olarak kuUanılması- na olanak tamyan hukuki birortamyaranlmtşolmak- ta<hr" denildi. Kararda, "Bflgi,becerivt deneyim ge- rekriren bu göreviere atama konusunda yönetmeük de- ğişfldiği ile getirilenyetkmin uygulamada keyfı yetkiye dönüştürüldüğünü açıkça göstermektedir" ifadesüıe yer verildi. aengin@doruk.net tr. Tırmık'm düzenli okuyuculan farkın- dadır, haftalardır Avrupa'da bilimsel araştırmalar yapmaktayım. Benim gibi dünya sorunlan üstünde birincı sınıf uz- man, siyasi konularda çok iyi ukalalık yapan, felsefede, sosyolojide, jeolojide, sosyo-psikolojide, hidropaleantolojıde (ne demekse artık), molekülerbiyoloji ve nükleer fizikte bilmediği kalmamış, çok seçkin, üstelik okuma yazma bile bilen bir gazetecinin, Alman topraklannda sürtmekte olduğunu duyan Alman med- yası da üstüme çullandı. Türkiye üstü- ne bilmek istediklerini ha bire bana so- ruyoriar. Geldiğimden beri Alman medyasını aydınlatmaktan helak oldum. Helsinki, Melsinki, Kürt sorunu, Öca- lan'ın imralı'dan yolladığı demeçler, Ecevif in sağlığı, Çakıcı'nın kim oldu- ğu ve Türkiye'ye gelişinde niçin devlet protokolü ile karşılandığı, Gazi Mahal- lesi'nin 10 yaşındaki teröristlerinin silah, özeilikie Kalaşnikof taşıyıp taşımadıkla- n... Hepsini başanyla yanıtladım, aydın- lattım, bilinçlendirdim... Ama dün çuvalladım. Hessen eyaletınde bır radyodan tele- fon ettiler. Alman Savunma Bakanı Ru- dotf Scharping'in dün başlayan Türki- ye ziyareti ile ilgili olarak kısa bir söyle- şi yapmak istediler. Başıma gelecekleri düşünmeden kabul ettim. Ahret sorula- Çuvalladım, Acele Bilgi Yollayın! n başladı: - Herr Engin, sizce Herr Scharping'in Leoparll tanklan eksenliziyareti ile Hel- sinkidoruk toplantisında Türkiye'nin a- day üyeliğini Almanya'nın canla başla desteklemesi arasında bir ilişki var mı? Hoppalaaaa! Var mı? - Herr Engin, biranlaşma olursa, siz- ce Türkiye bu 1000 tankı nerede kullan- mayı düşünüyor? Buyrun yanrtlayın bakalım. Hemalde PKK'ye karşı değil. Şu an- daki havaya bakılırsa 1000 Leopar tan- kı Cudi Dağı'nın eteklerinde belirse, PKK'li peşmergeler "Imrah tezleri" uya- nnca, tanklan mersin dallan ile süslemek üzere seğirtirler. Saddam'a karşı kullanılması olasılığı dazayıf. Koalisyon hükümeti, Saddam'ı pataklanacak düşman olarak değil, o tanklann içine koyacağı mazotun kay- nağı olarak görmekte; Birleşmiş Millet- ler (yani: ABD) ambargosunun kalkma- sını, Yumurtalık Petrol Boru Hattı'ndan bir an önce "siyah altın" akmasını sağ- lamak üstune hesap yapmakta. AcepGazı Mahallesi'nde, "öğretmen isteyen" teröristlere karşı mı kullanaca- ğız? Ama o konuda da yeterii bilgim yok. Zaten ince ince düşünmeye zaman da yok. Sorular makinneli tüfek gibi art arda geliyor: - HerrEngin, sizin açınızdan nasılgö- rünüyor? Federal Almanya bu 1000 tankı size satmak istiyor mu, istemiyor mu? Sonuncu soruda topu taca atmayı becerdim. Sesime oturaklı bir diplomat edası verdim: - Onu sizin hükümete sormanız ge- rekiyor, deyiverdim. Radyodakı çenesi düşük Alman kızı- nı savdıktan sonra, bir arkadaşımı ziya- rete gittim. Adı Cenan Luka. Adından belli: Bıraz Alman, bıraz Türk. Bız eski arkadaşız. Buluşur, uzun uzun sohbet ederiz. O anasının memesinden süt içer, ben o- nun babasının şarap mahzenini boşal- tınm, böylece iyi vakit geçiririz. Sohbette, Cenan Luka'nın babası la- fa kanştı: - Göızınüşe göre Türkiye bu tanklan almak istiyor; ama Almanlar, tanklann banşçıl olmayan amaçlaria kullanılma olasılığını göz önûne alıp satmak iste- miyortar, öyle değil mi? Evet, görünüşe göre durum, Cenan Luka'nın babasının dediği gibi. Başımı salladım. O devam etti: - Peki, o zaman Almanlara sormak aklına gelmiyormu? Madem bu tanklar bu kadar riskli ve banşı tehlikeye atma olasılığı bu kadar yüksek, öyleyse Al- man sanayiine halt etmeye bunlan üre- tiyor? Yani ne gibi bir işe yarayacağını düşünerek ürettiler bu saldın silahlan- nı? Çiçek saksısı olarak kullanılsın filan diye mi? Sahiden yav! Türkiye'ye dönüp "Ne halt etmeye alacağız biz bu silahlan" diyoruz da, Al- manlara dönüp, "/Ve halt etmeye bu ölüm aygıtlannı üretiyorsunuz peki siz? Sonra da kalkıp niye uluslararası sonın- lann siyasal ve banşçıl çözümünü temel şart olarak benimseyen Kopenhag öl- çütlerinden söz ediyorsunuz" diye sor- mak gerekmiyor mu? Yani çuvalladım. Şimdi Cenan Luka anne sütünü, ben onun babasının şaraplannı ıçerken, siz orada Federal Almanya Savunma Ba- kanı Scharping'in görüşmeterini iyi izle- yin. Bana sorulan "bütün sonjlann" ya- nıtlannı ondan ve bizimkilerden almaya çalışın e mi? Öğrendiklerinizi acele bana bildirin. Ben de burada, Almanların canına okuyayım... POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kutay'ın Kızılları... Cemal Kutay, 1930'lu yıllardan beri gerıci-ırkçı bir ideolojının sözcüsü mü değil mı? 'MİLLET' dergisindeki yazılarına baktığımızda Hasan Âli Yücel'den Erol Güney'e; Sabahattin Ali'den Niyazi Berkes'e; Behice Boran'dan Ad- nan Cemgil'e dek çok sayıda aydını, yazan ve CHP'liyi 'kızıl a/an', 'Stalin uşağı', 'Moskov köpe- ği' olarak görüyor; Milli Eğitim Bakanlığı'nın çıkar- dığı 'Dünya Klasikleri'ni ıse şoyle tanımlıyor. "Maarif Teşkilatı'nın kızıl emellere yardımı..." Cemal Kutay, 4 Eylül 1947 (Sayı£3) 'MİLLET dergisinde bakın neler yazıyor: "ıhtilale hazırlanan memlekette neşriyatın büyük ehemmiyeti vardır. Kitap ıhtilalin gıdasıdır. Çok ki- tap, daha çok kitap. Daima daha çok kitap..." Kutay, bu alıntıyı 'Sovyet Davası' adlı bir kitap- tan aldığını belirtiyor... Cemal Kutay, o yıllarda da çağcıl düşünceye düş- mandı ve dünya klasiklerinin Türkçeye çevrilmesi- ne karşı çıkıyordu... Cemal Kutay, Hasan Âli Yücel ve Milli Eğitim Ba- kanlığı'nı 'kızıl' emellere alet etmekle suçlarken şöy- le diyor: "Eski Yunan tiyatro klasikleri kimseye şüphe ver- meden usta mürebbiler elinde mükemmel vasıta- dırlar. Bilhassa Sofokles sınıf farkını iyi tebarüz et- tirecek şekilde oynatılırsa çok faydalı muharrir sa- yılır. Eflatun da mühimdir. Onun küçük Hipias'ı, Me- nou'ı, Lysis'i, Devlet Adam'ı, Epinomis'ı başta gelen sosyal hareketlerdir..." Yine bu alıntılara ek olarak 'New York Tımeslan bir bölüm ekliyor Kutay yazısına: "Moskova 'da kitap gıdadan önde gelmektedir..." Eh, Türkiye'de 'kitap seferberliği' ilan edildıği- ne göre bunu yapanlar 'kızıl ajandır' Kutay'ın an- lattıklanna bakılırsa... • • • Cemal Kutay, Köy Enstıtüleri'nin (11 Aralık 1947- Sayı 97 MİLLET Dergısı) 'Komünıst yuvası' oldu- ğunu "Kızıl Plan ve Türk Köylûsü" başlıklı yazı- sında şöyle açıklıyor: "1 - Köy enstitüleri kunjlmuştur. Bunlara her köy- den seçilen mümkün olduğu kadarasi njhlu çocuk- lann toplanması bir emri vakıdır. 2- Hasanoğlan Köy Enstitüsü bir merkezi köy enstitüleri muallim mektebi halinde teşekkül et- miştir. 3- Hasanoğlan Köy Enstitüsü ilmi bakımdan An- kara Ûniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ne bağlanmıştır. Birçok üniversiteli bu enstitüde faal olarak çalışmışlardır. 4- Köy enstıtülerinın teftış, murakabe, tetkik ci- hazlan kendilerine mahsus bir şekilde kendı arala- nnda yapılmaktadır. 5- Doğu illerimizden binsindeki bir köy enstitü- sünde bir öğretmenin 'Ukrayna. Ukrayna, güzel Ukrayna' diye Rus şarkılan öğrettıği sabit olmuş- tur. 6- Birçok köy enstitülerinde bir kısım öğretmen- lerin komünıst tahrikâtı yaptıkiarı resmen tesbit edilmiş ve mahkeme mevzuu olmuştur. 3 1 | t , ( 7- Birçok köy enstitülerinde öğretmen ve tefy- benin iki kısma aynlarak sağcı ve solcu rhücade- lesine gırdikleri ve bu mücadelenin hâlâ devam et- tiği bir vakıadır. Şimdi mesele şuradadır: 1 - Acaba, köy enstitülerimizin bu saydığımız ne- ticeler ile, Moskova merkezli Politbüro'nun direk- tiüarasındakiyakın münasebet bir tesadüf müdür? 2- Köy enstitülerinde uyanan (solcu,) hareketler bir tesadüf mü, yoksa muntazam işleyen bir teşki- latın mahsuiü müdür?" ••• Cemal Kutay, o yıllar Köy Enstitüleri'nin kızıl ajan- lar tarafindan yönetildiğini öne sürüyor, Milli Eğitim Bakanlığı'nın çıkardığı Dünya Klasikleri'nin 'Mos- kova'nın buynığuyia' komünıst ihtılaie ortam ha- zırladığını yayıyordu... Eflatun'u, Şekspir'i 'komünizme taban kazandı- ran yazariar' olarak gören Kutay, yaprtlannı Türk- çeye çeviren Pertev Naili Boratav, Adnan Cemgii, Behice Boran'ı 'kızıl ajanlar' olarak tanımlıyordu... Aynı Cemal Kutay, 1976-77-78 yıllannda binler- ce kitabını Milli Eğitim Bakanlığı'na sattı... Sevgili Uğur Mumcu da 1990'da Cumhurhyet'te Kutay'a sordu: "Hediyesi kaç lira?" Bunların arasında "Tarih Ne Zaman Ibrettir" ad- lı kitabı da vardı ve Said-i Kürdi'ye övgüler yağdı- nyordu... Kendisinden başka Atatürkçütanımayan, gerici- ırkçı kimliğini ortaya çıkaranlara "Stalin artığı" di- yen Kutay, Atatürkçülük adına konuşamazL Çünkü Kutay, Türkiye'de dinci ve ırkçı örgütlen- menin 70 yıldır öncülüğünü yaptyor... Sahte Atatürkçülerin gerçek yüzünü belgele- mek aynı zamanda yakın tarihimize ışık tutmak değil midir? hikmetcetinkaya@cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 GOZLERIN POYRAZ Cumhurtyet k ı t a p I a r ı Gazeteci-Yazar Hıkmet Çetınkaya'nın içindeki fırtınalı evrende geliştırdıği, duygu denızüıde damıttığı yazılan. Bır solukta okunacak, kımı zaman bir nisan >ağmuru altında, bazan poyraz yelinın soğuk savurganlığında ya da karanlık bır gecenin yalnızlığında yeniden okunacak, yer yer okunacak bır kitap bu kitap y Cumhuriyet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No.39/41 ^ ^ kiiap kulûbû (34334)Caöaloâlu-lstanbul Tel. (212)514 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear