25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 1999 SAU 14 kultur@cumhuriyet.com.tr ; Kaç Para Kaç'ın Selim'i Taner Birsel, risk alan yönetmenlerle çalışmak istiyor çıkar aheste ahesteKültür Servisi - Reha Erdem'in yeni filmı "Kaç Para Kaç", normal standart- ta yaşayan. içe kapalı ve tekdüze bir ya- şamı seçen, gömlekçi dükkârunm göm- leklen gıbi derli toplu bir adamın, eline geçen büyük meblağ bir parayla, nasıl gömlekleri parça parça ettiğini anlatı- yor. Filmde Selim karakterini canlandıran hyatro oyuncusu Taner Birsei'le filmi, oyunculuğu ve dengelen konuştuk. - Bir tn atro sanatçtsı olarak rolünfize nasıl hazırianırsıruz? TANER BtRSEL: Bir role soyunmak tiyatro ve sinemada çok farklı. Tiyatro- da o rolle olan flörtünüz iki-üç ayı bu- lan karmaşık bir süreçtir. Neredeyse 20 yıldır tiyatro yapıyonım. Benim içinrol ve çalışjna anlamında hâkim olduğum bir alan tiyatro. Onlarca paket sigaranın tü- ketildıği. sıkıntılı, depresif, ba2en içe dönük. çoğu kez de dışa dönük bir sü- reçtir tıyatroda role hazırlık. - Ya sinemada-.? ' " BtRSEL- Sinema, oyunculuk anla- mında çok tanıdık olduğum bir sûreç de- gil. Birkaç kötü izlenim bırakan deneyim yaşadım. Sonra dokuz yıl sinemaya bu- laşmamaya gayret ettim. Bazen bir oyun- cu filmi sırtlanıp götürür, bazen de film ya da yönetmen oyuncuyu sırtlanıp gö- türür. O yûzden sinemada oyunun kon- santrasyonunu bozacak çok etkinin ol- dugunu düşiinüyorum. Koşuşturan, ışt- ğa bakan. gürültü yapan insanlar içinde o anı ekrana yansıtmak zorundasınız. Bu yüzden o role ilişkin ipuçlannı ya- kalamak dunımundasınız. Sinemadaki ro- lünüzle olan ahbaplığınız sizin eve gö- türdüğünüz iş anlamını da taşıyor. - Sİ7İ sinemadan uzakiaşbnuı süred bi- raz açabilir misiniz? BİRSEL Osman Sınav'la "Valancı Şafak" filmiru çekmıştik. tddiası olan bir filmdi. Oradaki performansımı yönet- menden ve filmden bagımsız olarak be- ğenmedim. Sinemanın banayakışmadı- ğını düşündüm ve uzak durdum. Tekrar Yavuz Ozkan banştırdı beni kamerayla "Bir Kadının Anatomisrnde Ama "Kaç Para Kaç" sinema kariyerimde benim için önemli bir kilometre taşı oldu. - Selim nasıl bir karakter sizce? BtRSEL: Görüntü olarak halim selim biri olmasına rağmen afışe de yansıdı fil- min ilerleyişi. Selim'inkafasının içinden bir bant geçer ve orada kudunnuş bir köpek, dişleriyle kendini gösterir. Karak- teri yaraöna sürecinde, daha çok aksiyon harekete geçirdi Selim'in oluşmasını. Öncelikle sınıfsal karakterine, içe dö- nük ve gelenekçi, tutucu yapısına uy- gun, hiç bozulmayan, yağmurdan ça- murdan etkilenmeyen, çizgileri bozulma- yan bir kostüm bulduk. Bir de ben role ayaklardan başlanm. Ayakkabı da çok sı- nıfsal yapıyla ilgili bir şey... -Bir de saçınızjn kesilmesi var_ BtRSEL: Evet. Tarihte saçlan kesi- lince gücünü kaybeden kahraman vardır ya.. ben de öyleyim. 15 yıldır saçlanmı kendim keserim. Başkası kestiğinde sa- çırru, özgüvenimi yitiriyorum. Bu film- de bana ilk yapılan da saçlanmın ku- aförde kesilmesi oldu. O andan itıbaren Selim şekillenmeye başladı özgüvensiz ve içe dönük bir karakter olarak. Paranın gücti ve iktidar ilişkisi -Seüm parayı buluncadeğjşmeye baş- tayor. Bu değişim aile, iş, vs_ yaşanüsına nasıl yansıyor? BtRSEL: Filmde büyük miktarda bir paranın insan hayannı nasıl değiştirdiği- ni ve başkalaştırdığını görüyoruz. Bu da adamın bütün ilışkilerine doğal olarak • "Reha Erdem'le çalışmak, diğer genç kuşak yönetmenlerle çalışmamı da etkileyecek bir referans oldu. Çünkü Derviş Zaim'in yeni filminde rol alacağım. Deneysel, kendini sınamaya çalışan, maceracı ve daha çok risk alan yönetmenlerle çalışmak isterim. Ben de oyunculuk ilkelerimi bu kulvara çekmeye çalışıyorum." yansıyor. Buna olumlu ya da olumsuz de- mek, ahlaki bir yargı benim için. Bu yüz- den ara tonlann yoğun olduğu bir film diyebUirim. Selim, yaşamında en ufak ışıl- tı olmayan bir insan. Her şey kalıplı. Ba- na göre olumlu bir karakter değil ama. başka birisi için rahat ve iyi yaşamanın sembolü olabilir. Film olumlu ya da olumsuz ve iyi ya da kötü yargılannı in- sanlaradikteetmiyorama.. etkiliyor. Bu yüzden ondan sonraki iş ve aile yaşamı sadece değışıyor demek daha doğru. - Genel olarak para olgusu nasd yan- sıtüıyor rdmde... BİRSEL- Para filmde baş aktör. Para ve iktidar ilişkisi, paranın her şeyi değiş- tiren ve devrimciİeştiren gücü sorgula- nıyor. Bizim ona yüklediğimiz anlamlar- la o, hayatunızı değiştiriyor. O yüzden paranın gücüne karşı koyacak belki çok az insan vardır. Bu da o ınsanın statüsü- ne, birikimine, ahlakına ve direnç nok- tasma göre değişebilir. Paranın, biraz da 80 sonrasında toplumun depolitizasyo- nuyla, dolarizasyonuyla hayatuıa yön vefdiği, şeytani bir araç haline geldıği- ni vurguluyorfilm. Selim'in, hayaünake- sici bir alet gibi giren parayla nasıl taru- mar olduğunu, değiştiğini görüyoruz. Yani film para, iktidar ve kural şeklinde ilerliyor. - Tiyatro oyunculannın ağıriıklı oima- sı filme nasıl yansıdı? BtRSEL: Bu oyuncuolarak kendini da- ha iyi hissetmek olarak özetlenebilir. Ay- nı üslubu, aynı dili konuşan insanlar da- ha çabuk kaynaşır. Tiyatro oyunculan- nın yoğun olması filmin kendi dili ve üs- lubu konusunda herhangi bir sapmaya izin vcrmedi. Bennu Yüdırunlar eşimi, Zu- hal Gencer de komşu kızını canlandın- yor. Engin Alkan ise arkadaşımı. Ama daha küçük rollerde çok degerli oyuncu- lan ve büyük oyunculuklan da görecek- siniz. - Reha ErdemTe aranızdaki oyuncu- yöneönen iliskisinden söz edebilir misi- niz? BtRSEL- Reha Erdem benim için tam bir sürpriz oldu. Reha perspekrjfı çok ge- niş bir yönetmen. Kafası çok net. Sine- mayı çok iyi biliyor. Hem aynı jeneras- yon içinde yer alıyoruz. O yüzden sette çok iyi bir konfor yaşadım. Reha Er- dem'le çalışmayı her zaman isterim. Bu, benim diğer genç kuşak yönetmenlerle çalışmamı da etkileyecek bir referans oldu. Çünkü Derviş Zaim'in ocakta çe- kimlerine başlayacağı "FîDerveÇiıneo- ler" filminde rol alacağım. Deneysel, kendini sınamaya çalışan, maceracı ve daha çok risk alan yönetmenlerle çalış- mak isterim. Çünkü ben de oyunculuk ilkelerimi bu kulvara çekmeye çalışıyo- rum. Bennett'ın oyunu, İngiltere'de gişe rekoru kınyor Karavandatd Kürtür Servisi - İngilte- re'de Queen's sahnesmde ya- zar Alan Bennett'ın yeni oyu- nu "The Ladj in the Van" (Kara\andaki Kadın) sahne- leniyor. Yılın en iyi yapımı olarak nitelendirilen oyun, gişe hasılatı rekorlan kın- yor. Bennett gerçek bir olay- dan yola çıkarak yapıtını oluşturmuş: Bennett'ın evi- nın yakınlannda park edil- miş, külüstür bir karavanda yaşayan, kirli ve kokan yaş- lı bir kadın, Miss Shepherd, daha sonra karavanıyla ya- zann evinin bahçesine 3 ay- lığma diyerek taşınır ve 15 yıl, ölünceye dek orada ka- hr. Oyunun yönetmenliğini Nicholas Hytner yapıyor. Sahnede, anlatıcı rolündeki Bennett"ı ıki oyuncu canlan- dınyor. Bennetflardan biri, Kevin McNaUy, tek başına kalmayı yeğleyerek, yaşa- nacaklan daktilosuna geçir- mek için masası başında otu- ruyor. Diğer Bennett, Nic- holas Farrell, bısıkletiyle dı- şanda geziniyor ve yaşam- da bir şeyler yapmaya çalı- şıyor. Iki Alan aynı anda sahne- de yer almıyor, ancak bir bü- tünlük içinde; aynı daktilo- yu kullanıyorlar, biri diğeri- ne etki edebiliyor, tartışma halindeler. Bu çifte rol, ya- zann iç çelişkisini yansıt- ması bakımından imalı ve bilgece bir çalışma olarak değerlendiriliyor. Maggie Smith ve Etiza- beth Bradle) birbırine zıt ka- rakterlen canlandınyorlar: Iki yaşlı kadından ilki kirli ve hükmedici tavnyla Miss Shepherd, diğeri ise titiz ve alçakgönüllü bir karakter, Bennett'ın annesi. Zıt ku- tuplann \an yana konması. hem oyunun yapısındaki bir başka ikilemi oluşturuyor hem de Bennett'ın kapısı dı- şındakı yaşamla, yüksek kül- türün süregeldigı yaşamı kar- şı karşıya getirerek espriyi or- taya çıkanyor. Alan Bennett, Miss Shep- herd'la olan ölçülü ve gergin dostluğunu yansıtırken kur- gunun (ya da gerçegin) akın- tısına kapılıp gidiyor. Miss Shepherd karakteri de ken- di içinde pek çok çelişkiyi ba- nndınyor ve izleyiciye, 'Idm o gerçekte' sorusunu sordur- tuyor. Kepli, spor ayakkabı- h, yagmurluklu ve eflarun şifon fularlı, yüzü yeşilimsi beyaz, Miss Shepherd'ın; yazann bahçesinde yıllarca kalmasını da sağlayan ab- sürd yanıltmalan, sağkana- dı destekleyen dinsel daya- naklan. alaycı bir sesi. söy- lemek istediklerini rahathk- la ifade ederken olgun, mağ- rur ve adeta yaşama mey- dan okuyan gururlu bir tav- n var. Kirli karavanı, sırlannı gizlediği kalesi ve aynı za- manda Miss Shepherd'ın çok sevdiği evi. Kehanetleri ve boşgezerliği onu karavarun- da olduğu kadar sözlerinde de hanımefendi kıhyor. Alan Bennett'ın 'kanksız zarafet' tanımlamalanyla Miss Shepherd, sokaktaki pis kokusundan sıynlıp bir oyun kahramanı haline geli- yor. Yazann oyun boyunca, gittikçe artan ipuçlan ver- mesiyle izleyici için gizem- li Miss Shepherd ve yaşamı, dokunaklılık kazanıyor. Oyundaki bazı komik bö- lümler, Miss Shepherd tara- fından söylendiğinde, Ben- nett'ın kurgusu olmaktan çı- kıyor adeta; Maggie Smith'in, özellikle dilini çı- kararak yaptığı jesti ve ya- ratıcı oyomculuğu ShepheTd karakterine boyut katıyor. Alan Bennett, bundan ön- ceki teatral başansını, 'The Madness of King George 3' (Kral 3. George'un Delili- ği) adlı oyunuyla sağlamış- tı. icholas Hytner'ın yönettiği ve Alan Bennett'ın gerçek bif ^ oîaydan yola çıkarak; evinin bahçesinde külüstür bir karavanda 15 yıl yaşayan Miss Shepherd'ı anlattığı 'Karavandaki Kadın' adlı oyun, ingiltere'de yılın en iyi yapımı olarak nitelendiriliyor. Semih Balcıoğlu'nun 'Kapadokya' başlıklı sergisi Toprakbank Sanat Galerisi'nde 'Şiirsiz insan da, kaıikatür de ohnaz' • "Birçok şair benim karikatürlerimde şiir görüyor, ama ben bunu böyle yapıyonım diyemem; ayıp olur. Yalnız şiirsiz bir şey olmuyor; şiirsiz insan da, resim de, heykel de karikatür de olmaz. Yaptığmızın içine biraz şiir katabilirseniz o yaptığmızın içeriği, görüntüsü, her şeyi başka olur." KültûrServisi-Profesyonel yaşamında 56 yılı geride bırakan SemihBalooğlunun "Ka- padokj^" konulukarikatür sergisi, 14 Ocak'a dek Toprakbank Sanat Galerisi'nde. 18 Ocak'tan itibaren de Ankara'daki Toprak- bank Sanat Galerisi'nde izlenebilecek. - Gecen )i] \a>ımlanan "Kapadok> l a" ad- h karikatür kitabuuzda yer alan yapıtlannı- n sergiliyorsunuz. Kapadokya'yı çizmeye na- sd karar verdiniz? SEMtH BALCIOĞLU - Kapadokya'yı 70'li yıllardan beri çizmek istemişimdir, er- telediğün bir projeydi. Kapadokya'nın kili- selerindeki duvarresimleri, peri bacalan, ha- lıcılığı, şarapçılığı, çanak çömlekçiliği, ne- resinden bakarsanız bakın, halkı, yöresi, ta- rihi ilgimi çekiyordu; benim çizgime gide- ceğini düşünüyordum. Sevdığim bir yer Ka- padokya. Aynca "masabaşt" kankatürcülü- ğü ınsanı bulunduğu şehre ve mesleğmde bir yere mıhlar, bunu mutlaka kırmak lazım, ge- zip dolaşmakla hem siyasal karikatürünüz, hem de çizginiz gelişir. - Karikatürde gfiMürmeyi amaciamadığı- nın söyHiyorsumız, ama biz serginizi gezer- ken epeyce güldük.. BALCIOĞLU-Kapadokya'nınbanaver- diği görüntü buydu; orası o görüntüyü ver- diği zaman benim de bunu çizmem lazım. - Lluslararası \anşmalara yaklaşık 20 yıl- dan beri katümı\'orsunuz_ BALaOĞLU-Bir sanatçı, bazı konular- da durmayı, geri çekilmeyi bilmelidir. Bizim arkamızdan gelen genç kuşaklara yol açalım istiyorum. Onlann hakkmı yememek lazım. - Karikatürcüler Derneği'ni kurmanızın nedeni özeflikle 1 ürkiyede karikatürûn ge- lişimineyöneffldLGüzrisanaüarfBkültelerin- de karikatür eğitimiverümiyor; buyöndebir çahşmanız oldu mu? BALaOĞLU-Karikatür grafık sanatı ol- duğu için Mimar Sinan ya da Marmara Gü- zel Sanatlar Fakültesi'nde böyle bir ders ko- nulabilir; ancak her doğru kabul edilmediği için bunun da sırasmı beklemek gerekir. Bu- gün duvarlardaki afışlere baktığınızda bun- lann çoğundaki espriyi zaten görüyorsunuz. Bu espri, eğitim yönünden bir kankatürcü- nün desteğiyle yapıhrsa, faydası olurtabii, ama benim tarafımdan bu yönde yapılacak bir öneri olamaz; 'o zamanderierkiadama,ken- dine iş arryor" - Turgay Gönenç. sizin karikatürünüzde- ki tophunsal eleştiıinin, ironikyaklaşmun şi- irde 'Ganpçiler'in yaklaşımıyla eşdeğerli o^ duğunu söylüyor» BALOOĞLU-Karikatürü toplumdan so- yutlayamazsınız. Toplumun bir parçası, ay- nasıdır. Bizim malzememiz insan ve insanm her şekli olduğuna göre her şeyle karikatür içinde karşılaşırsınız. Bu anlamda Turgay doğru söylüyor, her çizgi şiir anlatmaz evet; Turgay Gönenç, Sunay Akm gibı birçok şa- ir benim karikatürlerimde şiir görüyorlar, ama benbunu böyle yapıyonım diyemem; ayıp olur. Yalnız şiirsiz bir şey olmuyor. şiirsiz in- san da. resim de, heykel de karikatür de ol- maz. Yaptığınızın içine biraz şiir katabilirse- niz o yaptığınızın içeriği, görüntüsü, her şe- yi başka olur. -tyi karikatürçizmenin halkın nabanıbfl- mckten gcçtigini sö\1üyorsunuz_. BALCIOĞLU -Siyasi karikatür çizdiği- nizde bu toplumun sorunlannı avucunuzun içi gibı, adeta sosyolog gibı bilmeniz gere- kir. Hele Babıâh'de künse size, 'Gdkarde- şim şu karikatürü çiz' demez. -Lluslararası alandabaşanholmakiçinev- rensei düşünmek gerekir, diyorsunuz. Kari- katürü evrensel >npan öğeler nelerdir snce? BALOOĞLU - Ulusal karikatür yapmak istesenız de evrensel bir anlayış taşımanız gerek, çünkü evrensel olmayan bir şey kalı- cı olamaz; yalnızca ulusal pencereden görüş- ler yansıtırsanız, karikatürünüz Edime ile Ardahan arasında kalır. Karikatürünüzü ev- rensel yapan, öncelikle çizginizdir, okur, dün- yanın neresinden olursa olsun karikatürden aynı anlamı çıkanr. Bugün yazılı karikatür di- yebirşeyyok; karikatüriin evrensel olması için mutlaka yazısız olması lazım. -Meslekyaşamınızdakarşılaştığuıızenbü- \ük engel nevdi? BALOOĞLU -Türkiye uzun soluklu de- ğil, günü gününe yaşayan bir ülke. Çalıştığı- nız gazetenin politik görüşü sizin çizginize uymayabilir. Bu tür sorunlar bugüne kadar beni uğraştırmadı. Yasalann açık tarafinı, ne- yi nereye kadar yapacağıntzı, 'adüye kaptsı- na kadar' yapacağınızı bileceksiniz. Anılan, 2000 sonbahannda yayımlanacak olan sanatçı, 56 yılın değerlendirmesini ken- disinin değil, okurlann yapmalannın doğru olacagını belirtiyor. YAZI ODASI SELÎM tLERİ Çevipmenlepin hîpazı Dostum Raşit Çavaş'ın geçmiş zamanın eser- lerine bağlılığını elbette biliyorum. Oğlak'ta Nahid Sırn'yı yaşatmaya çalıştı; Uç Istanbul'u orijinalin- den yayımladı; Siyah Gözler de onun gayretiyie hayat buldu. Ama Raşit'in bir başkatutkusu, geçmiş zaman- da yayımlanmış krtaplan k'rtaplığına katmak. Nereden edinmişse, W. Somerset Maugham imzalı Şehvete Dûşkün'ü de edinmiş. Çevirmen- lerin itirazı orada. 1874 doğumlu Maugham, bizden önceki ve bi- zim kuşağın severek okuduğu bir Ingiliz yazarry- dı. Aslında Paris'te doğmuş, Paris'i ikinci yurdu sayaımış. Tıp öğrenimi sırasındayazarlığaatılryor. İlk esederi binbir güçlükle okura ulaşıyor. Arada oyunlar yazmış Of Human Bondage romancısı. Of Human Bondage, Şehvete Düşkün'ün özgün adı. Bu romanda, Maugham'ın özyaşamından esinlendiği söylenegelmiştir. Ben, Vahdet Gülte- kin'in çevirisinden okumuştum. Gültekin, Haya- tın Esiri adını yeglemişti. Puslanndan anndırdığımda, içli birkaç sahne kalmış aklımda: Romancı olmak isteyen genç adam, ona yol açan bir piyasa romancısı kadın, âşık olunan yosma, incelikli ruh çözümlemeteri. Eser filme de alınmıştır. Çok uzun yıllar öncey- di. Beyoglu'nun bir sinemasında, belki Yeni Me- lek, galiba Atlas, seyretmiştim. Soğuk cazibesiy- le Kim Novak, genç adamın hayatını mahvedi- yordu... Gelelim Şehvete Düşkün'e. Semih Lütfü Kita- pevi'nin kim bilir hangi yıl -eski kitaplanmızda ba- sim tarihini ara da bul...- okura sunduğu iki ciltJik Şehvete Dûşkün'ü anılan "mazi'ye kanşmış iki degerli imza Türkçeye çevirmişler Rkret Ürgüp ve Necdet Sander. Fikret Ürgüp değerinin ayırdınavanlamamış bü- yük bir hikâyeciydi. Fantastikle gerçekliğin kay- naştınldığı, ürpertili öyküler yazdı. Ürgüp, Maug- ham gibi doktordu; Şizofreni adlı, 'edebV dille ya- zılmış monografisi vardır. AJkolü hayata tercih et- ti. Necdet Sander, kalp ağnlı şair Şükûfe Nihal'in oğlu. Istanbul'un en güzel kitapçılanndan birinin sahibiydi: Sander Kitapevi. Osmanbey'de büyük kitapevi, içinde kaybolurdunuz, Türkçe kitaplar, In- gilizce kitaplar, Fransızca, Almanca kitaplar, son- suza kadar kitaplar... Birarayayımcılık yaptı Nec- det Sander, değerii eserter yayımladı. Işte bu ikili Maugham'ın romamnı çevirmişler. Hem deTürkçemizin tadını çıkaraçıkara. (Krtabı Raşit'e geri vermemeyi düşünüyorum.) Yalnız ikinci cildin sonunda, 'SON' yazısından sonra şu not: "Bu eser Somerset Maugham'ın Of Human Bondage adlı romanının Fransızca tercümesi olan Servitude Humaine'den dilimize çevrilmiştir. Eser basılırken zevksiz bir mutavassıtın müdahalesiy- le Türkçesine Şehvete Düşkün adı konmuştur. '"BuyaahşlığHoncakkitabm mühim birkısmı £•- sıidıktan sonra naberaldık ve düzeltmeye maale- sefimkân bulamadık. Eserin kıymetine hiç de uy- gun düşmeyen bu kötü isimden doiayızevk ve kül- tûr sahibi okuyuculanmızdan özür dilemeyi bir borç telâkki ediyoruz." Aşagıda, Necdet Sander'le Fikret Ürgüp'ün ad- lan. Kiraz, Raşit Çavaş'ın dikkatini çekmiş. Ben de şaştrarak okudum. Şaşırdım, çünkü hangi degeryargılanndan han- gi deger yargılanna sürüklenmişiz, işte çmlçıptak önümdeydi. Bugün değil Maugham'ın bireserini, kendi yazdıklanmızı bile hertüriü 'fec/mse///Ate'do- natma çabalanmız alıp başını gitmişken; iki çevir- menin bilgilendirmeleri yürek burkuyor. Türkiye 'edebiyat'\, 'yazar 1 ^ 'roman\ 'roman- c/V ciddiye alıyormuş. Şimdi Şehvete Düşkün adını bulacağız da, bu ada "kötü isim" diyeceğiz.. Tam tersi, adı pekiş- tirmeniz gerekir Tıtreten Şehvete Düşkün... Inleten Şehvete Düşkün... Çınlçıplakve Şehvete Düşkün... . Takvimde lz Bırakan: "İnsan ruh verdiği derinliktedirI iki sahilarasın- da bir deniz I hayat yelkenliyse ölüm bir rüzgâr I herkes kendisine çekilecektir" Haydar Ergülen, ölüm Bir Skandal, Adam Yayınlan, 1999. Bttgi Yayınevi İstanburda temsüciHk açtı • Kültür Servisi - Yayımladığı kitap sayısı dört bini bulan, şu anda satıştaki kitap sayısı bin civannda bulunan ve 2000 yılmda 45. yılını kutlayacak olan Bilgi Yayınevi tstanbul'da temsilcilik açtı. Bugüne kadar Türk edebiyatımn inceleme, araşürma alanmdaki yetkin kalemlerinin kitaplannı yayımlayan Bilgi Yaymevi'nin temsilcilik bürosunun başında yazar Zeynep Aliye bulunuyor. Temsilcilik adresi: Istiklal Caddesi, Âyhan Işık Sokak. No: 28/4 Beyoğlu. Tel: 0212 293 08 49 BUGÜN • BtLGt ÜNtVERStTESİ'nde 20.30'da, yönetmenliğini Claude Berri'nin yapOgı 'Lude Aubrac' adlı film gösteriliyor. (216 23 15) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONUnda piyanist AchiDo GaDo, violonist Enzo Ligrest ve violonselist Bruno lspiola'dan kurulu Chopin Trio adlı klasik müzik grubunun konseri 19.30'da izlenebilir. (232 98 30) • tTALYAN KÜLTÜR MERKEZt'nde 19.00'da Dada Marainf nin Maria Stuarda adlı tiyatro oyunu sahneleniyor. (293 98 48) • NÂZIM KÜLTÜRpi'nde 19.30'da Aydemir Güler in Kemalizm Dirfldi mi konulu semineri izlenebilir. (245 04 81) • MEBA SANATEVt'nde 20.00'de Mine Ergen'nin B. Brecht-Epik Tiyatro üzerine söyleşisi yerahyor. (547 13 35) • KEMANCI KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 21 30'da Serhat Kay^'nın 'Bir Türk Dünyaya Bedekür' adlı tek kişilik gösterisi yer ahyor. • YAPI KREDt KÜLTÜR SANAT MERKEZt'nde 'Yapı Kredi Salı Toplanülan' etkinlikleri çerçevesinde saat 18.30'da yer alan 'Gelenekten Kıırtntmanm Yolu Yok mu' konulu söyleşiye Nuray Mert ve Ahmet Kuyaş konuşmacı olarak kaîıhyoriar. (252 47 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear