25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
n . ,. t SAYFA CUMHURİYET 20 ARAUK1999 PAZARTESİ O L A Y L A R V E ( J O R L J İ Ş L E R . olay.gorus@cumhuriyet.com.tr YÖK, Gürüz ve Standartlar Prof. Celâl ŞENGÖR,/71/ Jeoloji Profesörü, TÜBA ve Avrupa Akademisi Üvesi S ayın Başbakan Yardımcı- mız Dr. Devlet BahçeK, 7 Aralık 1999 günü kendi parti grubuna, Sayın Cum- hurbaşkanının YÖK Baş- kanlığYna yeniden Sayın Prof. Dr. KemalGürüz'ü getirmiş olma- sına atfen. "Cumhurbaşkanının bu ta- samıfunu yadırgadığuu" söyledi. Bu söz üzerine. acaba Gûrüz'ün hangi uy- gulamasını yadırgadı diye düşündüm. Kemal Gürüz'ün birinci YÖK Başkan- lığı dönemini akademik açıdan en be- lirgin çizgilerle karakterize eden icraat kümesi, üniversitelerimize, en az ellili yıllardan beri hızlaeriyen standartlan ge- ri getirmeye çahşmak olmuştur. Bir baş- ka deyişle, Kemal Gürüz giderek med- reseleşmekte olan üniversiteyi (bir za- manlar TÜBlTAK Başkanlığı'nda da yaptığı gibi) tekrar çağdaş, uygar stan- dartlara çekmeye çalışmıştır. Bu neden- le kendisine pek çok yandan, özellikle üniversiteyi sorurnlulanndeğil, sorum- suz kalabalığın yönetmesini, burada uy- gar düzey yerine, kendinden menkul de- ğerlerin egemen olmasını isteyenlerden düşmanlar edinmiş olması da doğaldır. Üniversiteye standart yerleştirmek için Gürüz, geçen dört yılda neler yapmıştır? 1) Üniversiteye giriş sistemini islah ede- rek bunun, öğrencinin yetenegi, orta öğ- retimdeki fiili, okuduğu okulun niteliği ve okul arkadaşlanna göre başansını göz önüne alan, üniversiteye gelen öğrenci- yi gerçekten yetişkinliğine göre sınıfla- yan ve rekabeti kamçılayan bir sistem ol- masını sağlamıştır. Orta öğretimin yöre- ye ve okula göre gösterdiği farklıhklar, YÖK'ün ve üniversitenin değıl, hükümet- lerin sorunudur. Bu konuda YÖK değil, milli eğitimimizin sorumlulan eleştiril- melidir. 2) KPDS (Kamu Personeli Dil Sınavı), üniversitelerde daha önce ya- bancı dil standardını tutturamamış olan ve herfokülteninkendi başına yapnğı söz- de lisan sınavlannın yerine geçerek uzun yıllardır ilk kez üniversitede gerçekten dil bilenlerin dfl biür sıfatını almalannı olanaklı kılmıştır. TBMM'de Dr., Doç. ya da Prof. titri- ni taşıyan sayın milletvekillerimizin ka- çınııı kendi konulannda rasgele seçile- rek bir yabancı kitaptanbir sayfalık met- ni, "bildiklerini" belirtmiş olduklan ya- bancı dilden Türkçeye çevirebilecekle- rinin bağımsız birjürice saptanması hal- kımıza önceki sistemin sağlığı konusun- da açık bir fikir verebilir. Unutulmama- lıdırki, çok kolay bir sınav olan KPDS'de doktora ya da yüksek lisans yeterlik sı- navından geçmiş sayılabilmek için yal- nızca 60 puvan, doçent olabilmek için de 70 puvan istenmektedir. Bu puvan- lar, sınav olunan dili ancak şöyle böyle bilmeye eşittir ve kanımca yetersizdir; yükseltilmeleri gerekir. 3) LES (Lisans Üstü Eğitime Giriş Sınavı) Lisans üstü eğitim gönnek isteyen bir adayın, eği- tim görmek istediğı dalın gerektirdiği en temel bilgilere dayalı bilgi kullanımı ve araştırma yeteneğini ölçenbu sınav, üni- versitelerimizdeki eski "asstan kabnl" mekanizasına akılcı ulusal bir baraj ge- tirerek, burada herkesçe bilinen keyfi tutumlara bir sınır çekmiştir. Bu sınav- da istenen baraj notu pek komik bir de- ğer olan 45 'tir (yanılmıyorsam ABD'de LES benzeri olan GRE'deki sırur 60'ür!) ve tek amaç lisans üstü öğrenci alımını keyfilikten bir nebze olsun kurtarmak- nr. 4) Yurtdışı denklik diplomalannın verilmesinde YÖK ilk kez Gürüz döne- minde uygar dünyanın bilim düzeyi ile bilim adı altında verilen yetersiz, hatta yalancı bilimsel eğitimi açıkçaayırarak, denklikleri Türkiye Cumhuriyeti Anaya- sası temel ilkeleriyle çelişmemek koşu- luyla (bu, yasa gereği) yalnızca birinci- ye vereceğini ilan etmiştir. örneğin Gü- rüz'ün YOK'unün iptal ettiği denklik- lerden bîri olan Mısu-'daki El-Ezher'in denkliğinin niçin kaldınldığını merak edenler, Hasan Âli Yücel'in 20 Şubat 1954'te bu gazetede "Ezher'de ttüısfl" başlıklı yazısına bir göz atsınlar. Büyük eğitimci daha o zaman şöyle diyor. " ~ gidip göriip Ezher'e üniversite demek imkânsızdır" 5) Geliştirilen yeni öğret- men yetiştirme modelinde, pedagojik egitimin eğitim fakültelerinde, konu eği- timinin fen-edebiyat fakültelerinde (ve- ya diğer konulann öğretildiği eş kurum- larda) yapılması ilkesi benimsenerek ko- nuyla beraber öğretme işinin öğretilme- si prensibi temel kabul edilmıştır. Bura- da da öğretmenliğin temel bir pedago- jik standarda oturtulması ilkesi benim- senmiştir. Konusunu iyi bildiği halde öğretmekten âciz öğretmenlerden çek- miş olanlar, bu ülkenin değerini takdir edeceklerdir. 6) Uluslararası temelde ya- pılması elzem ve kanımca ülkemizde çok gerekli olan bir akademik değerlen- dirme projesi, ciddi ilk adımlar atıldığı halde eski ve büyük üniversitelerimizin bazı bölümlerinin anlaşılması en azm- dan bence mümkün olmayan nedenler- le karşı koyması yüzünden akim kal- mıştır. Gürüz, YOK'ünün getirdiği tüm bu standartlann uygulamasmda, hatta biz- zat standartlann saptanmasında yanlış ve eksiklikler doğal olarak bulunacak- tır. Bunlar iyi niyetli ve bilgili tartışma- larla kolayca iyileştirilebilir. Ancak san- mam ki standardın elzem olduğu ve bu- nun izlenmesi gerektiği fıkri, ülkemiz- de yükseköğretim ve araştırma düzeyi- nin yücelmesini ve halkımızın refahına katkıda bulunmasuu isteyenler aıasın- da ciddi muhaJifler bulsun. Standartis- tememek, hak etmediğini kaba kuvvet ya da hfle üe kapmak istemek demektir. Bunun tanımı ise herkesin tesüm edece- ği gibi havdutluktur. Gürüz'ün atanma- sını yadırgayan milletvekilleri arasmda bu tanıma uygun tek bir kişınin bile bu- lunacağını sanmam. Gürûz'e akademik plandamuhalefet, YÖK'ün sondörtyıl- da geliştirdiği olağanüstü aynntılı pro- je ve sistemlerin, bir milletvekilinin çok yogun oldugu herkesçe bilinen günde- lik işleri nedeniyle iyi incelenip anlaşı- lamamasının sonucu olsa gerektir. Fa- kat bu, sayın YÖK Başkanı'nın bizzat vereceği birkaç Meclis semineriyle ber- taraf edilemeyecek bir eksiklik değildır. Yeter ki iyi niyet olsun. YÖK'ün (ve dolayısıyla Kemal Gü- rüz'ün) artık herkesçe tûrban denilen başörtüsü hakkındaki karar ve tutum- lanna burada hiç değinmedim. Bu aka- demik degil sosyal bir konudur ve sı- nırlan YOK'ü aşar, anayasamızı ilgi- lendirir. Ancak şunu sormadan edeme- yeceğim: Başörtüsü konusunda Gü- rüz'ü hasun seçenier, aşağıdald sözierin sahibinin de hasmı olmak durumun- dadırian "Bazıyerlenkkadınlargörüyorumki. başma bir bezveyabir peştamal veyabu- na mümasil bir şeyter atarak yüzünii gözünü gizler ve yanından geçen erkek- lerekarşıyaarkasmıçevirir veyayere otu- rarak yumulur. Bu tavrın m ana ve med- lûlü nedir? Efendiler! Medeni bir miUet anasL, miUet kca bu garip şekle. bu vah- şi v-azrvete girer mi? Bu hal milleti çok gühuıç gösteren bir manzaradır. Derhal tashihi lazımdnf (Mustafa Kemal. 30 Ağustos 1925, Kastamonu) Eğer hal böyle isebaşörtüsü konusun- da Gürüz'ün hasımlan arasındaki mil- letvekülerimiz, Atatürk ilke ve devrim- lerine bağhlığı icercn yeminlerine sa- dakatten vazgeçmişler demektir. Bunun böyle olmadığı ınancımı ko- rumak isteğimle... •• .^r Kıyakçılıkta Utanmazlığın Bu Kadan... Av.CefcdÜLGEN B izim anayasamızda kuvvetler ayn- lığı ilkesi vardır. Yani; Yürütme, Yargı ve Yasama erkleri birbirinden bağımsızdır. Anayasamız bu erk- ler arasındaki aynhğı ve ilişkiyi düzenli birbiçimde kurmuştur. Yü- rütme erkinin hiçbir işlem ve eylemi yargı deneti- mi dışında tutulamaz. Aynca yasamanın işlemle- rinin anayasaya aykınlığı da yargı erki tarafindan denetlenecektir. Son yıllarda, bir konu üst üste 8 kez Anayasa Mah- kemesi'ne gitmiş ve anayasaya aykın bulunarak ip- tal edilmiştir. Yasama erki, zaman içinde üyeleri değişmiş olsa da bu konunun inatla ve ısrarla iz- leyicisi olmuş ve her konuda tartışan, uzlaşmayan, çelişen sayın milletvekilleri bu konudabirlikte dü- şünen insanlarolmuşlar. can ctğerkuzu sarması ör- neğin kenetlenerek, 9 kez cumhurbaşkaTiından, 8 kez Anayasa Mahkemesi'nden dönen bu yasayı çıkarmayı sürdünnûşlcrdir. Nedir peki bu yasa? Halkın ve basının adına "kıyak etnekKHk" dedi- ği, milletvekillerine emekli olduklannda yüksek emekli aylığı bağlanmasını öngören yasa... Herçı- kanlışından sonra hallcın ve basının tepkisini çek- miş, Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvurular so- nucu anmasaya aykın bulunarak iptal edilmiş bu yasa jet hızı ile yeniden yasallaşmaya aday görü- nüyor. Bu yasa o denli hızlı komisyonlardan ge- çip, genel kurulda görüşülüp yasallaşıyor ki bu ya- zınm yayımlandığı gün yasanın çıkmış. Resmi Ga- zete'de yayımlanmış olmasuıa hiç şaşmamak ge- rekir. Milletvekili emeklilerini olağanüstü emekli k o şullanna kavuşturan ve onlara yüksek ücret öde- meyi öngören bu yasa, Anayasa Mahkemesi tara- findan o denli fazla iptal edilmiş ki sayın millet- vekilleri bundan duyduklan hmcı ve yorgunluğu gıdermek, bir defada işi çözmek istemişlerdir. Çö- zûm basittir. Bu yasadan ne diye şimdiye değin yük- sek yargı organlannı üyelerinin ve de yüksek rüt- beli askerlerin de yararlandınlması düşünülme- miştir!.. Eyvah ki, eyvah!.. tşte erklerden biri iş- lemlerini ve kararlanm denetleyen bir başka erke artık göz knpmaktadır, "Ortak yararlanafam mı" diye... Ne denli ayıp ve ne denli utanç verici bir şey... Parlamentomuz demokrasimizin baş tacıdır. 0nun saygınhğını silip atmak isteyenler kendi üyeleri bile olsalar demokrasi adına buna karşı çıkmak ödevimizdir. Parlamento bu denli küçük düşürül- memelidir. Halkın parlamentoya olan saygınlığı bu denli zedelenmemelidir. Yargmın bu tür "zarT'lara itibar etmeyeceğı ke- sindir... Anayasa Mahkemesi yargıçlannın şimdi- ye değin, anayasaya aykın bulduklan bir konuyu, salt kendileri de yararlanacaklar diye görmezden gelmeyecekleri de kesindir. Çirkın olan yüksek yargı yargıçlannın ve yüksek rütbelî*askerlefin böyle bir uygulamaya reva görüunesidir. Halk aç ve soğuk içinde... Deprem yaralannı saramamışız. Bir yanadan büyük bir deprem tehlikesi Marmara'nın ve Istanbul'unbaşı ucun- da. Bölge halkı tedirgin. yollar ve parklar çadır- larla dolu; sayın vekiller emeklilık telaşında. De- yim yerindeyse "Koyun can derdinde, kasap et derdinde." Milletvekillerinin yasama yetkfcini kötüye kuüanma sayılan bu uğraşılan sonucun- da, asla hak etmedikleri kıyak emeklilik yasala- şırsa, anayasanm 10. maddesindeyer alan eşitlik kurahna aykın davranılmış olacak ve bir kez da- ha Anayasa Mahkemesi'nden geri dönecektir. Buna yürekten inanıyorum. Çalışanlara mezar- da emekHBk, kendılerine ikj yılda kıyak emekH- Hk_ Anayasanın sosyal devlet ilkesi böyle mi an- laşılıyor? Atatürk"ün Söylevi'ndenbazı sözcük- ler istmeden dökülüveriyor dudaklanmızdan. Gaflet, hıyanet hatta dalalet... Yapmayın sayın vekıHerl Bu. halkın gözünde düpedûz ihanettir... CUMHURtYET^TEN OKURLARA ORHANERİNÇ Bir AB Anısı Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylığının yaran ve zaran üzerine tartışmalar sürüyor. Egemenlik haklannın bir bölümünü daha ön- ce gümrük birtiği ile Dünya Ticaret Örgütü'nün ilkelerine bırakmış olan ülkemizde, ulus deviet- ten kurtulduklannı sanarak neredeyse zil takıp oynayanlar var. Bunların başında da kimi gazetelerde "ulus- lararası gazetecilik yaptıklanm" söyleyerek Ye- ni Dünya Düzeni'nin sözcülüğüne soyunan kö- şe yazarlan geliyor. Oysa gazetecilik, ilkeleri yönünden evrensel bir meslektir ama, her ulus kendi gazeteci kim- liğini kendi belirier. Avrupa Birliği'ne girmiş ol- sak bile bazı meslektaşlarımızın niyetleri kur- saklannda kalacaktır. Yıllar öncesinde denenen ve sonuçsuz kalan bir girişimi analım. Avaıpa Konseyi, şimdiki adıyla Avrupa Birli- ği, gazetecileri için ortak bir basın yasası ve ta- şıyacaklan ortak bir kimlik konusunda çalışma yapmak üzere Uluslararası Gazeteciler Federas- yonu'nu (FU - IFJ) görevlendirir. RJ de 19-20 Mart 1992 günlerinde Brüksel'de bir seminer düzen- ler. Avrupa'nın 20 ülkesinin aralanndaTGS adına benim de bulunduğum Gazeteciler Sendikası temsilcileri sonuçta iki önemli karar verirler. • Avrupa Birliği için ortak bir basın yasası oia- maz. Her ülkenin koşullan ayndır. Ancak ortak bir meslek ilkeleri metni oluşturulabilir. • Gazeteciler için ortak bir kimlik de düzenle- nemez. Her ulusal örgütün üyelik için aradığı koşullar değişiktir. Bu görüşler, 1993 yılı 2 Ağustos'unda Avrupa Parlamentosu'nda meslek ilkeleri olarak benim- senir ve kayrtlara geçer. Avrupa Birliği üyesi devletler, kendi ulusal ya- pı ve kimliklerinden ödün vermezken, bizim Av- rupalı olmak karşılığında vermeyi düşündüğü- müz Kıbns dahil odünler, yazılanlara bakarsa- nız akla zarar verecek sayıdadır. Insanlığın ortak değerlerine ters düşen yasa- lanmızı değiştimneliyiz. Ama ulusal çıkarianmızı göz ardı etmeden. Tıpkı Fransa'nın, Almanya'nın, Ingiltere'nin yaptığı gibi. "Devlet" diye gördüğümüz siyasal iktidarlan veçıkargruplannı korumaktan vazgeçebilirsek, saygın yurttaşlann yaşadığı bir ülke olabiliriz. Bir kez daha "Avrupa Birliğiaferin desin" di- ye yola çıkarsak korkanm bugünleri bile aranz. • önümüzdeki pazartesiye kadargönlünüzce bir hatta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla. oerinc@cumhuriyetcom.tr îşlem ygptımıak için son tcırib 10 Sııbat 2000. Ncıv Beetle çekilişine otomatik olarak katılın. Tek bir işlem bile yaptırsanız, çekilişte şansınız var Alo Garanti veya tnternet Şubesi müşterimiz değUseniz, istek fortnlannız tüm Garanti şubelerinde. 444 0 333 www.garanti.com.tr Bu kampanya, Milli Piyango İdarcsi Gcncl Müdiirlüğii'nün B.02.I.MPİ.Ü.13.00.02/2533-11450 sayılı, 9 Aralık 1999 tarihli izııi ile düzcnlcnmcktcdir. Knınpaına, 10 Aralık 1999 - 10 Şubat 2000 tarihicri arasındaki işlcınlcr için geçcrlidir. Çckiliş tarilıi: 16 Şubat 2000. Hürriyct Cazetcsi'ndc kazananın ilanı: 2^ Şubat 2000. KA.MPAN YA K l ' K .M. I. A K I : I. Kıı k.uiıp.ım.1 t • t .'V.MIU i-'*' k( t ırıhıııJi' k»y.ı\ıp. !•• .•>,„«; _!•!•• JI) t.ıniıındı \<sn.ı cıva-kn'. 1. K.ıoıp ıny.ul.ın l'l ŞııKıt lııOi) t.ırıhmc k.nlar tu"i \ • - r • ıii vc Inu-rrn-ı Şnlvı nw>tcrıUrımı; var.ırl.ıı«c.ıktır. ikramivck-rin vvkilı-ı, müştcri nsmurası uzerımlcn ecr<;ekleştiriUvı-ktır. 3. Kamp.m>j ha>l.ıdıftmdan itiKırcn ilk jJtın için vı: tck hir kıv k.uılııvı ş.ınsı ı.lac.ıknr. 4. Kjınpjııuıvj k.ıtıimı tuını.ir.iM, kaıılııııcıııin ınuştı.rı nıım.îr,ı>: otar.ık hciırlennîiş!:;. ^ ' .! 1>( ' urihiDtic y.ıpıliKak «l«p. ulihiı iistcsi. ikramnonîn IC^İITÎ t.ırıh» ve vcri J» Sııh.ıt J*K)*> rarihînık- Hiirj:^' ı • t/< K-^İ lıırkt^ı" Knskısmda vjyııit.iıiiu.ıkıır. ll;in t.mhiııJiiı ifiKırrt: I > -^itn i^ıntif U'NİÎIT' .ıi]rın"^\ " v ; m ( > ı<i'nılııV' sur.-nin «.onj mnt-sindt-n ıtıKmn I > i'.tııı K^I"İSİIU!I vnkk thı-»f vt-rıl<xrUtiı. *». l,tVı!> • ::ık,ı\ı A.s. l«>pi.mtı S^k#mı Ruvııkıîcn \.\w\ \**: t? \ M.is!.ık "' Isi.ıııhııl .:•' • ~ ; • . ' : . ! , 1..I11I içm \x-A-k ııyc IH-IIII. ! ::- v ' • .. . ı. „ . :,.,(,•• l'.ı.t r>nn L>»tlıi);u/kın'.K.t'.:ı t-ın ılliM k.ıluı! .... . r . 9 . iv.ı '-..:• ktir. 10. Ifi v.ı,ıınl;ıo k: il<-ri \vn!nn • :K & GARANTİ ŞubeSiz Bankaalık /> a > A.4 1/ /».' / Û > ; u a a : :
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear