25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16XRALIK 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER UNICEF RAPORUNA GÖRE 1.2 MİLYAR tNSAN YOKSULLUK SINIRINDA unya yo• UNICEF, dünya para piyasalannda her gün 1.5 trilyon dolar el değiştirirken 600 bini çocuk olmak üzere 1.2 milyar insanın günde 1 dolar kazanarak yoksulluk kıskacında yaşam mücadelesi verdiğini ortaya koydu. EBRUTOKTAR ANKARA -20. yüzyılda etkinliğini art- tıran küreselleşme, dûnya genehndeki yok- sulluk cephesini genişletti. Birleşmiş Mil- letler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), dünya para piyasalannda her gün 1.5 tril- yon dolar el değiştirirken 600 bini çocuk olmak üzere 1.2 milyar insanın günde 1 do- larkazanarak yoksulluk kıskacında yaşam mücadelesi verdiğini ortaya koydu. 80'i aşkın ülkede kişi başına düşen gelirin 10 yıl öncesine göre daha da azaldığına işaret eden UNICEF, küreselleşmeyi eleştirdi. UNICEF, piyasalann ulusal sınırlan aşarak yayıldığını, sınırlı bir kesimin gelirini art- tırmasına karşın elınde yatırım yapacak kaynağı olmayanlann daha da yoksullaş- tığuu \Tirguladı. UNICEF, "Kadınlar ve erkekler eskiden de yoksuldu. Ancak bu- gün. dünya ekononıisi zengin ve yoksul ül- kelerde zengin >e yoksul haiklar arasmda- ki uçurunıu daha da büyütûrken kadınlar- la çocuklar eskisinden de yoksul konıuna düşmektedirler" saptamasında bulundu. UNICEF, 20 yüzyılın genel portresini ortaya koyduğu araşürmaraporunda, "«an edümemiş savaş* olarak tanımladığı çatış- ma, AIDS ve yoksulluğun insan haklannı tehdit ettiğini ve dünya gelişimini köstek- lediğıni ortaya koydu. Yoksul kitlenin ezi- cı çoğunluğunu oluşturan kadın ve çocuk- lann 21. yüzyılın başında çok güç koşul- Yatırımları Telekom yapacak, kân uluslararası tekeller tahsil edecek Telekom haraç-mezat satılacakANKARA (Cıunhuriyet Bürosu)-TBMM'de görüşü- len ve alt komisyona havale edilen Telekom'un özelleşti- rilmesine yönelik yasa tasa- nsıyla, stratejik bir alan tele- komünikasyon sektörü, ya- bancı-yerli aynmı gözetme- den özele bırakılacak. An- cak, sektör özele bırakılma- dan önce Telekom'un mil- yarca dolar harcayarak kur- duğu yeni Numara 7 siste- mi, tüm ara bağlantı ve yatı- runlar devlete tamamlattın- lacak. Özel sektör, kuracağı bir abone santralıyla kânnı tahsil edecek. Işletmeci şir- ketlerle yapılacak imtiyaz sözleşmeleri de yapılan ana- yasa değişikliği uyannca Danıştay'a yalnız görüş alın- mak üzere sunulacak. Söz- leşmelere tahkımin de ko- nulmasıyla Türkiye'nin ve kamunun çıkarlannın ko- nmmasuıın olanağı kalma- yacak. Tasanda. "aknilik" adı altında şırketlerin yapa- caklan sözleşmedeki hü- kümlerin ve bılgilerin silin- mesine kadar uzanan uygu- lamalara meşruluk kazandı- nlıyor. Yerll yabancı aynımyofc "Telgraf ve Teiefon Kanu- nu, Ulaşarma Bakanhğı'ıun Teşkilat ve Görevleri Hak- kında Kanun Ue Teisiz Ka- nunu'nda Değişiklik Yapıl- masuıa Dair" ısmiyle Plan ve Bütçe Komisyonu'nda alt komisyona sevk edilen, Te- lekom'un özelleştirilmesini içeren yasa hükümlen. stra- tejik bir alan olarak görülen telekomünikasyon sektörü- nü yerli-yabancı aynmı gö- zetmeksizin özel sektöre açıyor. Haber-Sen Ankara Şube Başkanı Abdullah Kahraman ile Basın-Yayın Genel Sekreteri Sevda E- mer'in tasan üzerinde yap- tığj incelemeler, çarpıcı so- nuçlar ortaya çıkardı. Telekom'u "Sennayesi- nin tamamı devlete ait olan tekd niteliğindcki mal ve hiz- meueri kamu yaran gözete- rek üretmek ve pazariamak üzere kurulan ve gördüğü kamu hizmerJeri dolayısıyb örettiği mal ve hizmefJer im- tiyaz sayüan KİT" anlarmna gelen kamu ıktısadi kuruluş (KİK) statüsünden çıkaran tasan, Telekom'un yüzde 49'luk hissesinin yüzde 10'unun Posta lşletmesi'ne, yüzde 5'inin çalışanlara, yüzde 34'ünün de blok ola- rak satışını öngörüyor. Tasa- nda, "İşletmecüer veya tele- komünikasyon sektöründe yer alan gerçek ve tüzelkişi- ler. yeıü, yabancı veja ulus- lararası şirketlerte sınır ötesi telekomünikas} on hizmetle- ri dahil telekomünikasyon alanında mevzuat hükümle- rine uymak kavdrvia her tür- lü tkari sözteşme akdedebt- Mrler*' denilerek, çokuluslu tekellere Türkiye kâr kapısı yapıhyor. GSM 1800 adındaki cep telefonu lisans satışlannı da düzenleyen tasan, 2003 yılı sonuna kadar Telekom'un sektördeki tüm altyapı yatı- nmlannı, bağlantılan yap- tıktan sonra işletmecilere kân tahsil etmek üzere dev- redilmesi sonucunu doğura- cak. işletmecüer ise, yalnız- ca bir abone santralı kura- rak, Telekom'un yapacağı diğer abone, ana dağıtım ve ara bağlantılanm kullanarak hizmet karşılığı tahsilat ya- pacaklar. Işletmecilerin bu iş için ücret ödeyip ödemeye- cekleri bile yapılacak söz- leşmeyle belirlenecek. Tele- kom ise, tazminatuu ödeye- rek işletmeciye verdiği hiz- met görevini geri alabilecek. PTT'nin SÎT alanı dahıl, haberleşme hizmeti için ge- rekli gördüğü alanlara el koyma, kamulaştırma hak- kının tasanyla işletmecilere de tamndığına dikkat çekili- yor. Maliye Bakanlığı kamu arazısiyle ilgili bu tür bir uy- gulamaya karşı yargıya ıti- raz etse bile imtiyaz sözleş- meleriyle tahkimin geçerlı kılınması nedeniyle Türk yargısına göre değerlendir- me yapılamayacağı belirtili- yor. 3. kişilerin, bir gerçek ya da tüzelkişiden alacağına karşılık bu kişinin telefonu- na haciz koydurma hakkı da kaldınhyor. Işletmecilerin verecekleri hizmet karşılığı alacağı üc- retlerin benzer konumdaki kişiler arasuıda aynm gözet- meyecek biçimde düzenlen- mesi genel ilkesinin *top- hundaki ihtiyaç sahibi ke- simlere özelve kapsamı apk- ça ve smırü olarak betirten- miş koiavhklar sağbuunast- nı engeflemeyeceği'' hükme bağlanarak, eşıtsizlik yasal- iaştınlmış oluyor. Tasanda- ki "şeffaflık'' ilkesi adına dıkkatı çeken bir madde de şöyle: "tmzatanan ve knnımda muhafaza edilen tüm ara bağJana anlaşmalan aleni- dir,şu kadar ki, kurum taraf- lannticarisniannı korumak için ilgfli södeşmelerde ge- rekli hükümlerin veya bügi- kerinsüinmeside dahil olmak üzere çeşitli önlemler alabi- fir." Işletmecilenn birbölgede tekel oluşturmasına göz yu- muluyor. Ancak tekel olan bölgelerde tarifelere Teleko- münikasyon Üst Kurulu'nun suur koymasından söz edilı- yor. Telekomünikasyon sek- törüyle ilgili pek çok karan almaya yetkılı kılınan ku- rulun, piyasada yüzde 10'dan fazla paya sahıp olan işletmecilerin göstereceği adaylardan bir tanesi, Türki- ye Odalar ve Borsalar Birlı- ği ile Rekabet Kurulu'nun göstereceği adaylardan bir kişi, Ulaşürma Bakanlı- ğı'nm önereceği 2 kişi ve Tüketici Haklan Derne- ği'nden bn- kişiden oluşma- sı öngörülüyor. Peşkeş çeklliyor "Bu kurulun görevi ashn- da, de\1etten özel sektöre kaynaklann sağhkh akışjuu sağbmak" dıyen Haber-Sen Ankara Şube Başkanı Kah- raman, Telekom personeli- nin önce işçi yapılacağını, ancak özel sektöre devredil- miş işte çahşmak istemeyen- lerin başka bir kamu kuru- munda memur olarak göre- vine devam edebileceğini belirtti. Kahraman, kişinin göre- ve başladığı kamu kurumun- da Telekom'dan daha duşük ücret geçerliyse çalışana bu ücretin ödeneceğini. aradaki farkm Telekom tarafından karşılanacağını. ancak söz konusu çalışanın ücretinin yeni çalışmaya başladığı ka- mu kurumundakı ücretlerle Telekom'daki ücreti eşit dü- zeye gelene kadar maaş arü- şından faydalanamayacağı- nı anlatü. Dünyadaki özel- leştinne uygulamalannda görüldüğü gibi bir süre son- ra özel sektör tekellerinin oluştuğuna ve şehiriçi gö- rüşmelerin pahalı, uluslara- rası görüşmelerin ucuz tari- felendirihnesi yöntemine gittiklerini kaydeden Kahra- man, "1924'tenberivergiler- le oluşan kamu birikhnleri özel sektöre peşkeş çekffiyor. Telekom gibi altm yumurt- layan ta\r uğu yumurta fiyab- na satacaklar** dedi. Forbes: Telekom islenmemiş elmas NEW YORK (AA) - Amerikan iş dûnya- sının önde gelen dergilerinden FORBES, özelleştırme kapsarrundaki Türk Telekom'u, "yontuunamış bir elmas" olarak nitelendir- di. Türk Telekom'un ılk kez 1994 yılmda sa- nlmasının planlandığını kaydeden FORBES, 5 yıl içinde, şırketın değerinin 20 milyardan 10-15 milyar dolara gerilediğiru ifade etti. Koç Holding Yeni İş Gelıştirme Koordi- natörü AK Koç, dergiye yaptığı açıklamada, "Türk Tetekom'un, beceriksizUk yüzünden pek çokyaünmfirsatmıHehenic Telecomnıu- nications Organization (OTE) adlı "iuııan fır- masına kaptınüğını" ıfade etti. Dergi. Özelleştırme Idaresi Başkan Yar- dımcısı Hakkı Sürei'ın Telekom'a dönük gö- rüşlerine de yer verdi. Sorunlara rağmen Türk Telekom'un hâlâ cazip olduğunu kaydeden Amerikan dergi- si, kurumun kârlı olduğunu, borcu buhınma- dığını ve 3.3 milyar dolarlık cirosuna karşı- lık 1.2 milyar dolar net kâr sağladığmı vur- guladı. Telekom yıl sonunda, 17 milyon hat- la dünyanın en büyük 14. teiefon şirketi ola- cak.Dergı Telekom'un gelişmesini eski cum- hurbaşkanlanndan Turgut Ozal'a borçlu ol- duğunu ve telekomünikasyona büyük önem veren Özal döneminde kapasitenin yılda 2 milyon hat artağını hatırlattı. Eski hükümet- lerin Türk Telekom'u bir türlü satamadıkla- nnı belirten dergi, satılacak diye şirkete ya- pılan yatınmlann da azaldığını ve 1993'te 1.2 milyar dolar düzeyinde iken 2 yıl sonra 400 milyon dolar düzeyine ındiğini beürtti. larda "ayakta kauna mücadelesi'' verdik- lerinin saptandığı raporda, her gün 8.500 çocuk ve gencin, 2.500 kadının AIDS ne- deniyle öldüğüne işaret edildi. 20. yüzyı- lın iç karartıcı yanlanna dikkat çekilen ra- porda, "Üerlemeııhı me>f velerisden herkes yararianamanuştn*. Bu meyveier, özeUikk kadmlardan ve çocuklardan esirgenmiştir. Dünyadaki her dört insandan biri yoksul- dur" denildı. Raporda, Güney Asya'da 1986 yılında ^ ^ ^ ^ _ ortaya çıkan AIDS'in bugü- ne kadar yanm milyon çocu- ğun ölümüne, 11 milyon ço- cuğun öksüz kalmasına yol açüğı belırtılerek "Bu çocuk- laruı bü\ük çoğunluğu Sah- ra-Güneyi Afrika'dadır. Şim- di salguı, Güney Asya'yı ve dünyanın başka bölgelerini tehdit etmektedir. Her a> 250 bin çocuk AIDS \irüsü kap- maktadır. Yahuzca 1998 v> Iında AIDS yüzünden 900 bin kişi ölmüşrür ki bu sayı Bosna'daki savaşta öJenleha saysaun üç kaüdır" denildi. Hükümetlerin sosyal hiz- metler için gereklı ödenek- leri ayırmadığına işaret edi- len raporda şu saptamalarda bulunuldu: Tûrkrye TekstiL Örme ve Giyim Sanayü İşçileri Sen- dikası (TEKStF) Bakırköy Şubesi'nce İkitelhde dün yapılan basuı açıklama- sında, çalışanlann örgütlenme ve sendikalı olma haklannın önündeki engellerin kalkmadığına dik- kat çekildL Açıklamada, "Natura Tekstü'de işe baş- layan işçiler, emekülik güvencesi Ue çalışünlmaya başladılar. Ancak verflen vaatler, işçilerin sendika- WKSÎFü)Meylemy(iptı mıza üye olmak istemele- riyle sona ermiştir" denDdL TEKStF'e üye olmak iste- yen işçilerin işten çıkankbğının beürrildiği açıklama- da, işverenlerle yapdan görüşmelerden ohımlu bir sonuç annamadığı kaydedildi Sendika üyeleri, ça- hşanlar üzerinde baskı oluşturmak amacıyla yapı- lan bu uygulamalara son verflene kadar direnişleri- ne devam edeceklerini vurguladılar. Vergi ödemek hiç bu kadar kolay olmamıştı! Artık vergi dairesine gitmeniz gerekmeyecek. * ." Herhangi bir İktisat şubesine uğrayarak vergilerinizi kolayca yatırabilirsiniz. . • " Kuyruk yok, bekleme yok. • ' - *' ; • Güler yüz ve hizmet? Memnuniyetle. (0212) 274 16 16 www.iktisatbank.com.tr İKTİSAT Memnuniyetle Yoksulluk tuzaflı Uluslararası Çalışma Ör- gütü'nün tahminlerine göre, gelişmekte olan ülkelerde yaşlan 5-14 arasında olan 250 milyon çocuk işçi var- dır. Yaşlan 5-11 arasuıda 50- 60 milyon kadar çocuk da tehlikeli koşullarda çalış- maktadır. Gelişmiş ülkeler- deki yoksulluk da daha geniş kesimleri felç ediyor. Rusya Federasyonu'nda çocuklann yüzde 26.6'sı, ABD'nin yüz- de 26.3'ü, lngiltere'nın yüz-. de 21.3'ü, İCarya'nuı yüzde 21.2'si, Avustrarya'nın yüz- de 17.1'i, Irlanda'nın yüzde 14.8'i, Ispanya'nuı yüzde 13.1'i, Fransa'nm yüzde 9.8'i, Avusturya'nın yüzde 5.6'sı, Norveç'in yüzde 4.5'i yoksuldur. Gelişmekte olan ülkelerdeki dış borçltr ise sağlık ve eğitime yeterli kaj-* nak ayntaıasuıı engellıyor Bu da çocuklann esenliğini önemli ölçüde etküiyor. Yok- sul ülkelerdeki nüfusun yüz- de 30'u günde 1 dolardan az parayla geçiniyor. Latin Amerika'da nüfusun en yok- sul yüzde 20'lik dilimi ulusal gelirden ancak yüzde 3 pay almaktadır. Kişi başına ortalama gelir 40 ülkede 1990 yılmdan bu yana her yıl yüzde 3 arttı. Ancak 55 ülkede kişi başına düşen gelir aynı dönemde azaldı. 80'i aşkın ülkede ise 10 yıl öncesinin altına düştü. Dünyanın en zengin beşte bi- rinin toplam dünya gelinn- den aldığı pa>; en yoksul beş- te binnin aldığmdan 74 kat daha fazla. Zengin ülkelerde yaşayanlann yüzde 12'si de yoksulluğun etkısi altında. Safllık Her yıl 585 bin kadın gebe- lik ve doğum komplikasyon- lan nedeniyle ölüyor. Gehş- mekte olan 27 ülkeden sade- ce Belize, Burkina Faso, Na- mibya, Nijer ve Uganda. büt- çelerinin yüzde 20'sinı temel sosyal hizmetlere ayvnyor. Çatı$matar Son 10 yıl içinde silahlı çatışmalarda 2 milyondan fazla çocuk öldü, 6 milyonu aşkın çocuk sakat kaldı. Uluslararası sılah ticaretinin genişlediği koşullarda, 20. yüzyü sonlannın iç savaşla- n da insanlann güvenliğini tehdit ediyor ve açık katli- amlara yol açıyor. Bu ortam- da, daha geniş kesimler ser- seriler tarafından yönetüiyor ve terörize ediliyor. Dünyadaki en yoksul ül- kelerin yansından çoğu sü- rüp giden ya da eli kulağın- da bunalrmlar içindedir. Top- rak talepleri ve hafif silahla- nn yaygınlaşmasının körük- Iediği çatışmalar, dış güçle- rin toprak, değerÜ madenler, petrol ve Asya söz konusu oldugunda afyona yönehk aç gözlülükleri yüzünden daha da azmaktadır. Slddet Sanayüeşmiş ülkelerde ise kitle iletişim araçlan ve eğ- lence sektörü aracıhğıyla ka- dınlann ve çocuklann ya- şamlanna nüruz eden şiddet olgusu vardır. Aile içi şiddet, en direngen toplumlarda bile ıstatıstıklere yansımasa da kültüre damgasuu vuran bir türdür. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Kiiltüp Politikamrz Şu anda CD-çaiarda, Fazıl Say"ın son CD'si dönü- yor Daha önce Bach ve Mozart'ı yorurnladığı CD'le- rinde solo çalıyordu. Georg Gershvvin'i yorumladığı' son CD'sinde, "Rhapsody in S/ue"yu Kurt Masur'un yönettiği New York Filarmoni orkestrasıyla çalıyor. "/ Got Rhythm", başlıklı yaryasyonlarda da, aynı şef ve or- kestra Fazıl Say'a eşlik ediyor. "Porgy and Bess "den aranje ettiği dört parçada, us- ta cazcılann eşliğinde çalıyor. Diğer parçalan gene so- lo olarak yorumlamış. Hepsi birDİrinden güzel... Müzikte ilişkim, sadık bir dinleyiçi olmanın ötesine geçmez. Kaldı kı; zaman zaman, büyük cehaletler de sergileyebiliyorum. Hele müzik "zevkim" bu isin erbabı kimi dostlanmı, "intihanneşiğine" kadargetirmişt. 'Mu- sa Baba'dan Müslüm Baba'ya; Zeki Müren den, Eb- ru Gündeş'e; Serdar Ortaç'tan, Sevtab Erener'e; Scanlatti'den Dvorak'a kadar, her türlü müziğı dinler ve zevk alınm. Nat King Cole'den de duygulanınm. VVagner'den de; Grup Yorum'u dınlerken de heyecan- lanınm, Hasan Mutlucan'ı dinlerken de... Fazıl Say'ı, Ahmet Say'ın "gün/üfrierinden (adını bil- meden) anımsıyoaım. "Piyano dersleri"ne gitmek ve gelmek, zaman zaman günlükierinde yer tutardı. Ben de, "Acaba bu çocuk ne yapıyor?" diye merak eder- dim. Daha sonra, Gülgün Say'la birkaç kez "kitap im- zası" arkadaşlığı yaptık. Ama önceleri, Fazıl Say'ın an- nesi olduğunu bilmiyordum. (Şimdı Fazıl Say'ın CD'si brttı ve CD-çalara, bir baş- ka usta piyanistimiz Hüseyin Sermefin. Naoto Oto- ko yönerjmindeki Tokyo Senfonı Orkestrasıyla birlikte yorumladığı, Bela Bartok'un 3 Numaralı Piyano Kon- çertosunu koydum.) Fazıl Say'ın son CD'sini aldığım gün, Cumhuriyet'te- ki posta kutumda, "Uçak Notlan" başlığıyla yayımladı- ğı ve Müzik Ansiklopedisi Yayınlan arasında çıkan bir "deneme-anr kitabını buldum. Bir insanın piyanosunu dinlerken, yazdıklannı okumak, bayağı keyiflı oluyor... (Tavsiye ederim.) Müzik konusunda yazdığı denemelerin beni çok faz- la "sarmadığını" itiraf ederim. Fakat yaşamı hakkında yazdıklannı okurken ve kendisine katkıda bulunanlara karşı vefa duygulannı dile getirdıği bölumlerde, ınanın birlikte yaşar gibi oldum. Say, hocası Mrthat Fenmen'i şöyle anımsatıyor: "... 1982'de konservatuvara girdikten birkaç ay son- ra hocam Mithat Fenmen öldü. Bunu aklıma hiç getir- memiştim. Hayaletgibigezinmeyebaşlactım. Soğukve yağmurtu bir günde cezanesı kaldınldı. Cebecı Mezar- lığı'na gıttik. Çok üşüyordum. Yaşamım boyunca böy- le ûsümedim hiç. Ölümünden birkaç gün önce Bach 'ın Mi Majör Fran- sız Süiti'ni çalmıştm. Yetennce çalışmadığım için o gün öyfe kötüydüm ki hocam yumuşak birsesle, 'Galiba bi- raz uydurma çalışmışsın' demişti... (Bu süit) büyülü gi- bidirbenim için. Bu eserde sanki bırgiz vardır. Yıllar bo- yunca çalıştım bu yapıta, inatla çalıştım, bir tutku ha- linde. Âradan tam 16 yıl geçmişti. 16 yıl sonra'Bach' piağımın kaydı için.... Gradignan'a gitmiştim. Üçüncü ve son güridû burada. Kayıt bitmiş, tonmeister ve bi- zim ekiple, bu olayı kutlamak için aksam yemeğindey- dik. Tıka basa yemiş ve biraz da içmiştim. O sırada ak- lıma Mithat Hoca geldi. Başımı eğıp bir süre düşündüm, sonra ayağa kalkıp stüdyoya gitmek ıstedığimi söyle- dim. Şaş/rd/lar. 'Fransız Süitini yeniden çalacağım' de- dim. Döndük stüdyoya, kayda geçmek için kırmızı ışık yandı ve yapıtı Mithat Hoca 'nın anısına baştan sona bir kere çaldım. Tek bir kere ve kayıt bitti..." (Tahmın edecegmiz üzere, ben de o süiti beş on kez dinledim. Umanm sızter de dinleyebilırsiniz.) Devtetimiz yillardan beri müzik eğitimi için yurtdışı burs vermiyormuş. Çıkabilenler, kendi olanaklan ya da yabancı kültür kurumlannın bursuyla gidebiliyoriarmış. AJIah bilir nice Fazıl Say'lar pariamadan sönüyor. Oysa- ki bu çocuklanmız, ütkemizin adını göklere taşımaya ha- zır ve aday çocuklar. Fazıl Say Berlın günlerini şöyle anlatıyor "... 1993 yılında Bertin 'in kültürel olanaklanndan çok yararianmışbm. O yıl, belki 250 konsere gitmiş olabili- rim. Kütüphanelere dadanmıştım, plak ve partisyon alırdım ödünç olarak. Orkestra müziğinin ve piyano edebiyatının birçok eserini bu dönemde analiz ettim. Tabii ki en sıkı dosttanm Türk müzikçilerdi. (Çağatay Akyol ve Emre Tamer)... Kafadariığımızın eksenınde müzik vardı, ama Bertin gibi bir metropolün tadını çı- karmak için epey zaman harcardık... Türk kıraathane- lerine de sıkça gidip maç seyrederdik. özellikle Türk ta- kımlannm Avnıpa kupası rnaçlannı... Küfrederek, tanı- dık tanımadık birbirimize şaplaklar atarak, bağınp ça- ğırarak, uzun uzun yuh çekerek..." Cevremdeki bazı "genç taraftartann", düşman ol- duklan Türk takımlannın Avrupalılarla yapılan maçlarda- ki tutumlan aklıma geldikçe siniıieniyorum. Hele tribün- lere astlan, "kontr-flamalardan" nefret ediyorum. Yurt- dışındaki insanlanmızın mağlubiyetler sonrasındaki hüz- nü, galibiyetler sonrasındaki mutluluğu aklıma geliyor... Kimi zaman, boğazıma bir yumruk tıkanıyor. On para etmez birtakım insanlara] "devlet sanatçılı- ğı" payesini vermek isteyen devletimiz, yüzümüzü ağar- tan bu çocuklanmıza acaba ne veriyor? Gerçekten bilmek isterdim. En iyisi son sözü gene Fazıl Say'a bı- rakalım: "...Piyano çalarken nıhumun en uzak köşelerinde saklanmış güzellikleri bulup çıkarmaya çalışınm. Gûl- düren ve ağlatanla birfikte, binlerce derin duygu... Ara- dığım duygulan bulamamak beni deli eder. Reddedil- miş olmak gibidir bu. Dünyadan koyulmuş olmak gibi- dir. Aradığımı buluncaya kadar evin içinde çılgınca ora- ya buraya koşar dururum..." Türkiye'yi Fazıl Say gibileri yüceltecek. Şimdilik Tür- kiye onlaria gurur duymayı bilmese bile... Yard. DOC. Dr. Nail Alkan 'AB y ye henüz hazır değiliz'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Ankara Üniversi- tesı Avrupa Topluluğu Uy- gulama ve Araştırma Mer- kezi (ATAUM) Başkanı Yard.Doç.Dr.NaaA]k«n, üniversitelerin ilgili birim- leri ile bakanlıklann Türki- ye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) hazn- hale gelmesi için işbirliği yapması ge- rektigini söyledi. AB'ye aday ülkelerde "Avnıpaedebiyatı.demok- rasi ve insan haklan" ders- lerine geçildiğini kaydeden Alkan, "Şu anda ABye ha- zır değiliz. Bu konuda sa- bırsız oünamalıyız. Ama önceiUdi adun, Kopenhag Kriterferi'ni yaşama geçir- mek" dedi. Alkan, ölüm cezasının kalkması gerek- tiğine işaret ederken Türki- ye'nin Avrupa'ya tarutı- mmda da yeni bir sayfa açıldığını vurguladı. Türkiye'yi AB'ye hazır- lamak için ülkedekı bakan- lıklann dış ilışkıler genel müdürleri ile üniversitele- rin ilgili bölümlerinin iş- birliği yapması gerektiğini söyleyen Alkan, "Bn amaçla, ocak aymda tamş- ma topiannsı yapacagrz. Yaşama geçirUmesi gere- ken projeteri, progranuan konuşup daha sonra da da koordme edeceğiz" dedi. AB adayı ülkelerde Av- rupa edebiyatı, demokrasi ve insan haklan derslerinin önem kazandığım kayde- den Alkan, Türkiye'deki okullar ve üniversitelerin de buna göre programlan- ması gerektiğini söyledi. Alkan. "Türkiye'nin AB adayhğuun açıklanması ile biz de programlannuz! güncelleştireceğiz'1 dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear