Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 1999 CUMARTESİ
HABERLER
DÛNYADA BUGÜN
ALİSİRMEN
Korsika Çıkmazında Paris
Korsika Fransa'nın güney kıyılarına 170, Ital-
ya'nın kuzeybatı k/yıtarına 90 km. uzaklıkta, 8.681
km2 genişliğinde, nüfusu, sürekli göç yüzünden
250.000'i birtürlü bulamayan, Fransız egemen-
liğinde olup Paris'in sürekli başını ağrıtan bir
ada.
Fransa'nın ünlü kahramanı, Korsikalı Napo-
I6on Bonaparte, Fransa'da ne kadar benimse-
nirse, doğduğu adada o denli dışlanır.
Adalıların ulusal kahramanı Paoli'dir.
Korsika'nın Fransa'daki görüntüsü, Napoleon,
Prosper Merimee'nin romanlarına yansıyan
"Vendetta" (kan davası), Paris'i de kasıp kavu-
ran Korsika Mafyası ve adadaki bağımsızlıkçı ha-
reket FNLC'den (Korsika Kurtuluş Cephesi) olu-
şur genellikle.
Nrtekim önceki gün de Korsika'da bombalaryi-
ne patladı. Sonuç 13 yaralı.
Olay Fransa'yı bir kez daha allak bullak etti. Öy-
le ki hiç de âdet olmadığı halde, Ingiliz - Fransız
zirvesi için Londra'da bulunan Cumhurbaşkanı
Chirac ile Başbakan Jospin, Manş ötesinden
kararlılık belirten sert açıklamalaryaptılar ve ko-
nu Fransa'nın birinci gündem maddesi haline
geldi.
• • •
Fransa yıllardır, Korsika çıkmazında debelenip
duruyor ve bu nüfusu çeyrek milyonu bulmayan,
ama her 10 kişiye 1 güvenlik görevlisinin düştü-
ğü adada, ekonomik durumu düzeltip istikrarı
sağlamak için bir yandan sübvansiyonlar veriyor,
bir yandan özel önlemler alıyor, özel yargıçlar
gönderiyor, ama nafile.
Her bir Korsika kökenli Fransız vatandaşı, Pa-
ris'e verdiğinden çoğunu alıyor.
Adaya çoğu uçakla sevk edilen ürünlerin ulaş-
ttrılma parası ulusal bütçeden karşılanıyor. Öyle
ki Korsika'da satılan malların adaya maliyeti, üre-
tildiği yerdeki düzeyde kalıyor.
Ama bu destek hiçbir sonuç vermiyor. Piyasa-
da fiyatlar sanki destek yokmuş gibi oluşuyor.
"Peki destek nereye gidiyor?" derseniz, ya-
nıtı hazırdır: "Mafya ve onunla iç içe olan te-
rör örgütlerine."
Kısacası, Fransa neyapıpetse, bu bataklığı ku-
rutamıyor, bölgedeki görece gelışme bıle fanatik
Korsikalıların aslında, içeriği tam belirlenmemiş
etnik taleplerini azaltmıyor, hatta arttırıyor.
•••
Üstelik, siyasetin karanlık labirentlerinde garip
oyunlar oynanıyor. Adada bombalar patlamadan
birkaç gün önce, terör davalan için özel olarak
gönderilmiş dört yargıç, 1958 Anayasası gereği
Yüksek Yargı'nın başı sıfatını da taşıyan Cumhıır-
başkanı Chirac'a başvurarak "tam yörütmenin
baskısından kurtulmaya başladıkları bir sırada,
şimdi de Korsika ile ilgili dosyalarda, yasamanın
baskısı ile karşılaştıklarını" bildirdiler.
Kısacası Korsika çıkmazı Fransa'nın başını çok
ağrrtıyor, daha da ağrrtacağa benziyor.
Bir Fransız gazeteci dost ile konuşurken, bu
konu açıldığında sordum:
- Size pahalıya mal olan bu küçük adayı bırak-
sanız ne olur?
Bir an gözleri parladı, ama sonra durdu.
- Korsikalıların çoğunluğunun böyle bir isteği
yok ki...
- Peki, dedim, Fransızların kendi kaderlerinita-
yin hakkı yok mu?
Ikimiz de güldük. Olmayana ergı metoduyla, bir
gerçeğin altını çizme yöntemiydi bu. Korsikalıla-
nn çoğunun fanatiklerin isteğine katılmadığı açık-
tı.
Ama Fransa bu gerçeği, hem ora halkına, hem
dünyaya nasıl anlatacak ve mafya ile iç içe ya-
şayan biçare teröristlerin yüzündeki kahraman
maskesini indirmeyi nasıl becerecekti?
Asıl Korsika çıkmazı galiba buradaydı.
Haseki Hastanesi
İşkence kontrolüne de
ücret isteniyor
KEREMCLGAZ
Yasadışı örgüte yardım
ve yataklık yaptığı ge-
rekçesiyle gözaltına alı-
nan ve daha sonra işken-
ce göriip görmediğinin
belirlenmesi amacıyla
Haseki Hastanesi'ne gö-
tûrûlen Semra Sever'in
bcrrcunu ödemediğini
bildiren hastane, icra yo-
luna gitti. lstanbul Baro-
su Genel Sekreteri Mer-
ter Karagülle. gözaltına
alınan kışinın tedavi üc-
retlerinin kendisine ait
olamayacağını söyledi.
Gazi Mahallesi "nde çı-
kana
GaziMahaUesi'nin
Sesi" gazetesinin muha-
biri 19 yaşındaki Semra
Sever, 10 Mart 1999'da
tstanbul Emniyet Mü-
dürlüğü Terörle Mücade-
le Şubesi ekiplerince gö-
zaltına alındı. 2 gün son-
ra lstanbul DGM'ye Çt-
kartılan Sever, savcılık
tarafmdan serbet bırakıl-
dı. Sever, 15 Mart'tadü-
zenlenen iddianameyle
yasadışı örgüte yardım
ve yataklık yaptığı ge-
rekçesiyle TCY'nin 169.
maddesi uyannca tstan-
bul 3 No'lu DGM'de ru-
tuksuz yargılanmaya
başlandı.
Gözaltına alındığı gü-
nün akşamı prosedür ge-
reği Semra Sever işken-
ce yapılıp yapılmadığı-
nın belirlenmesi amacıy-
la Haseki Hastanesi'ne
götürüldü. Bu olaydan
yaklaşık 7 ay sonra ise il-
ginç bir gelişme yaşandı.
27 Ekim'de Haseki Has-
tanesi Başheldmli-
ği'nden Semra Sever'e
bir yazı gönderildi.
Semra Sever'in avuka-
tı Metin Narin, konuyla
ilgili olarak "Müvekküi-
mizden istenen bu para,
işkencenin tespitini mas-
rafını karşüama koşulu-
na bağlamaktadır. Yani
paranız varsa işkence su-
çunu tespit edebilirsiniz,
eğer yoksa işkence gör-
meniz serbest" diye ko-
nuştu.
lstanbul Barosu Genel
Sekreteri Merter Kara-
gülle "Yakalama, gözal-
üna alma ve ifade alma
yönetmetiği uyannca em-
niyet müdüıiüklerinden
ve karakollardan tıbbi
muaycne.kontrol veteda-
vi için resmi sağtık kuru-
luşlarına sevk edilen kişî-
lerden çeşitli adiar aün-
da para istendiği ve hatta
parası olmayanların bu
muayene. kontrol vt teda-
vilerinin yapılmadığı İs-
tanbul Barosu na ilerilen
yakınmalarla bize de
ulaşnuştır1
* dedı.
Sanıklardan Mevlüt Atalay, neyle suçlandığını bilmediğini iddia etti
Sıvas karara kaldıANKARA (CumhuriyetBurosu)-
Ankara 1 No'lu DGM'de görüfen Sı-
vas Madımak Otelı'nde 2 Temmuz
1993'te 37 kişinın katledildiği dava
karara kaldı. Oturumda savunma
yapmak için ayağa kalkan \ e sara nö-
beti tutan sanık FarukBelkavli bayıl-
dı. Sanık MevlütAtalav da savunma-
sında, "neyle suçlandığnu" bilmedi-
ğini ileri sürdü. Mahkeme Başkanı
Orhan Karadeniz, üç sanığın esas
hakkındaki savunmalannm gelecek
oturumda alınmasına karar verdi.
Ankara 1 No'lu DGM'de görülen
davanın dünkü oturumuna, tufuklu 9
sanık, avukatlan ve aralannda Yenı-
mahalle Belediye Başkanı Tuncay
Alemdaroğlu'nun da bulunduğu çok
sayıda müdahil avukat katıldı.
Mahkeme Başkanı Orhan Karade-
niz. sanık avukatı Hüseyin Ayan'ın
trafık kazası geçirdiği için oturuma
katılmadığını ve son kez süre istedi-
ğine ilişkin dilekçe verdiğini bildir-
di.
Sanık Mevlüt Atalay'ın esas hak-
kındaki savunmasında, avukatının
olmadığını belirterek "Neylesuclan-
dıgımı bilmiyorum. Dosya içeriğİD-
den de haberim yok" demesi üzeri-
ne Karadeniz, "Burada yapılan yar-
gılamayı görmedin mi" dedı. Atalay
bunun üzerine duruşmaya son geldi-
ği gün yolda cezaevi aracının bom-
balı saldmya ugradığını belirterek
psikolojik olarak hazırlanamadığmı
ve savunma yapması için de avukat
tutmak istediğini söyledi.
Savunma yapmak için ayağa kal-
kan ve sara nöbeti tutan sanık Bel-
kavli ise bayıldı.
Sanık Harun Gülbaş da esas hak-
kındaki savunmasında, olay sırasın-
da birkalabalığın Aziz Nesin aleyhin-
de slogan atarak yürüdüklerini gör-
düğünü kaydederek kendisinin de
merakından dolayı kalabalığın yanı-
na yakJaştığını anlattı. Olay akşamı
terminale giderek çalıştığı çay oca-
ğından çay servisi yapüğını kayde-
den Gülbaş, terminalde görevli çevik
kuvvetten verdiği çayın parasını is-
temesi üzerine dayak yediğini iddia
etti. Gülbaş, daha sonra polislce gö-
zaltına alındığını ileri sürdü.
'Düzmece belge' iddiası
Gülbaş, dönemin emniyet amirle-
rinın kendıleriru kurtarmak için araş-
tırma yapmadan kendilerini gözaltı-
na aldıklannı ve düzmece belgeler-
le mahkemeye çıkardıklannı savun-
du.
Sanık AK Teke ise 7 yıldır ceza-
evinde yattığını belirterek "Adaletin
teceffi edeceğini bileyim, bir 7 yü da-
ha cezaevinde yatanm" dedi.
Mahkeme başkanı Karadeniz, sa-
nık AhmetOflaz ve Faruk Ceylan' ın
hasta olduklanna ilişkin dilekçe gön-
derdiklerini kaydetti.
Cumhuriyet Savcısı Hamza Keteş.
savunması alınamayan sanıklann
ifadelerinin gelecek oturumda alın-
masını ve mazeretlerinin kabulüne
karar verilmesini istedi.
Mahkeme başkanı Karadeniz, Of-
laz ve Ceylan ile sanık avukatı Hü-
seyin Ayan'ın hasta olduklanna iliş-
kin mazeretlerinin kabulüne ve esas
hakkındaki savunmaJanmn gelecek
oturumda alınmasına, sanık Mevlüt
Atalay'a avukat tutması için süre ve-
rilmesine karar verildiğini açıklaya-
rak duruşmayı erteledi.
Mahkeme, mevcut delil durumu
ve tutuklu kaldıklan süre göz önün-
de bulundurularak tutukJu ve gıyabi
tutuklu sanıklann tutukluJuk halleri-
nin devamını ve gıyabi tutuklu sa-
nıklann yakalanmalan için
müzekere yazılmasını kararlaştırdı.
1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
İUSİL£NPlRr/CHZ...PfeC>F.Ü$İV*Ae-Z5öy "İStANBOL. İÇİti(>&*&+TtHUKBSİ
, PtoF. $©göoP/
/
lST-«WBlH.'U
Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada işçiler salona alınmadı
Deuizer davası geı^iıı başladı
ALİAYAROĞLU
AYKUT KÜÇÜKKAYA
ZONGULDAK-Zonguldak Bah-
çelievler semtindeki e\inin önünde 6
Ağustos 1999 tarihinde uğradığı si-
lahlı saldın sonucu katledilen Türk-
Iş Genel Sekreteri ve Genel Maden
tşçileri Sendikası (GMİS) Genel
Başkanı Şemsi Denizersuikastı dava-
sı gergin başladı. Denizer'in karde-
şi ve GMlS Genel Eğitim Sekreteri
RamazanSanbaş ile Zonguldak Em-
niyet Müdurü Mümtaz Karaduman
arasında Zonguldaklı maden işçile-
rinin duruşma salonuna alınmaması
nedeniyle sert tartışma yaşandı. Su-
ikast sanıklan CengizBahkve Engin
Girgin'in "can güvenliği'' gerekçe-
siyle katılmadığı duruşma 24 Aralık
1999 tarihine erteledi.
Şemsi Denizer'in öldürülmesin-
den 111 gün sonra suikastın ilk du-
ruşrnası dün Zonguldak 1. Ağır Ce-
za Mahkemesi'nde yapıldı. Duruş-
ma saatinden önce GMİS Genel
Merkezi'nde toplanan Denizer'in ai-
lesi, sendika yöneticileri ve maden
işçileri adJiye binasına kadar yüriidü.
Kalabalık topluluğun en önünde yü-
rüyen Denizer'in eşi Şennur Deni-
zer ve yakınlanmn oldukça üzgün
olduğu gözlendi. Kortejin adliye bi-
nasına yaklaştığı sırada maden işçi-
leri, "tşçiler burada, katilkr nerede"
sloganlan attı. Bu sırada, güvenlik
güçlerinin adliye binası ve çevTesin-
de geniş güvenlik önlemleri aldığı
görüldü. Duruşmanın görüleceği ad-
liye binasına maden işçilerinin ve ba-
sm mensuplannın alınmaması üzeri-
ne Denizer'in kardeşi Ramazan Sa-
nbaş ile Zonguldak Emniyet Müdü-
rü Mümtaz Karaduman arasında tar-
tışma çıktı. Sanbaş, Karaduman'a
tepki göstererek,"VaHgibisendevu-
racaksan vur.Bizüncannnızyanınış''
diye konuştu. Karaduman, davayı is-
mi önceden belirlenen Denizer aiie-
sinden 10 kişinin izleyebileceğini,
bunun dışında kimsenin adliye bina-
sına alınmayacağını belirtti. Adliye
binasının girişinde yaşanan tartışma-
nın ardından Denizer'in eşi Şennur
Denizer'le birlikte Denizer'in baba-
sı Hüseyin Sanbaş, ağabeyi Siyaıni
Sanbaş, kardeşleri Ramazan San-
baş, Vedat Sanbaş, ŞennurKaya, kı-
zı Gönül Uzun ve damadı Cumhur
Uzun ile torunu Denizer Uzun mah-
keme salonuna alındılar. Denizer ai-
lesini temsilen duruşmada ZonguJ-
dak Baro Başkanı Avukat Yaman
Ayözger. GMlS avukaü Murat Er-
• Suikast sanıklan
Cengiz Balık ve Engin
Girgin "can güvenliği"
gerekçesiyle
duruşmaya katdmadı.
Bir sonraki
duruşmanın tarihi
24 Aralık 1999 olarak
belirlendi.
gen. Balıkesir Barosu avukatlanndan
Sadi Acunsal hazır bulundu. Ankara
Barosu avukatlanndan Nusret Se-
nem Yargıtay'dakı gelişmeleri izle-
mesi nedeniyle duruşmaya katılma-
dı. GMlS Genel Başkanı ÇetinAltun
ve GMlS Yönerim KuruJu üyelerinin
de izlediği duruşmaya TRT ve Ana-
doluAjansı dışmda basın mensupla-
n alınmadı.
lnebolu Ceza ve Tutukevi'nde ha-
pis yatan suikast sanıklan Balık ve
Girgin duruşmaya "gûvenük gerek-
ceayte" katılmazken, Zonguldak
Cumhuriyet Başsavcısı Hayati ön-
der tarafmdan yapılan açıklamada,
Balık ve Girgin'in beş günden bu ya-
na "açkkgrevi" yapüklannı bildirdi.
Mahkeme heyefi, dava dosyasının
Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nde sanık
avukatlannın dava nakil isteğınm in-
celendiğini kaydederek duruşmayı
24 Aralık 1999 tarihine erteledi.
Zonguldak Cumhuriyet Savcılı-
ğj'nın hazırladığı iddianameye göre
Balık, Türk Ceza Kanunu'nun
450/8,81/1,31,33,36,40maddele-
ri ve 6136 sayılı yasanın 13/1 mad-
desine göre "taammüden adara öl-
dürmek" suçundan ıdam istemiyle
yargılanıyor. Girgin hakkında ise
TCK'nin 65/3, 81/2, 31, 33 ve 40.
maddelerine gör 20 yıldan az olma-
mak şartıyla ağır hapis cezası isteni-
yor.
Duruşmanın ardından Denizer'in
ailesi ve sendika yöneticileri GMlS
Genel Merkezi'ne geldi. Burada
Cumhuriyet'e konuşan Ramazan Sa-
nbaş, cinayetin üzerinden 111 gün
geçtiğini ancak bugüne kadar olayı
aydınlanacak hiçbiradım ablmadığı-
nı belirtti.
PKK'nin 21. kurulus yıldönümü
Terörörgütünün
20 yıllık öyküsü
MAHMUTORAL
DtYARBAKIR - PKK 21. kuruluş yıhna
girerken, örgütün 15 yıl içinde 17 bin 825 terör
olayına neden olduğu bildinldi. PKK
saldınlannda toplam 4 bin 947 güvenlik %
görevlisi şehit olurken, aralannda 498 çocuğun
da bulunduğu kadın, erkek ve yaşlı 4 bin 372
yurttaş öldürüldü.
PKK terörünün ilk adımlan, kendilenne
"Kürdistan Devrimcileri" adını veren grubun
1975-76 yıllannda Güneydoğu'daki
örgütlenmesi ile başladı. Daha sonra "Ulusal
Kurtuluş Ordusu" adıyla ortaya çıkan grup, 27
Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki
Fis Ovası'nda ilk kongresini yaptı. Örgüt, 1.
Kongresinde bundan sonra Türkiye'de terörie
özdeş olan PKK'nin 'Partiya Karkeren
Kürdistan/ Kürdistan Işçi Partisi' kuruldugunu
açıkJarken, kongrede oluşturulan merkez
komite ise Abdullah Öcalan'ı Genel
Sekreterliğe seçti.
Terörün kol gezdiği 1979 yılının Türkiye'sinde,
başta Abdullah öcalan olmak üzere örgütün
lider kadrosu, Suriye ve Lübnan'a geçti.
Suriye'nin kontrolündekı Bekaa Vadisi'nde
kamp kuran örgüt yavaş yavaş topladığı militan
ve sempatizanlanna askeri ve siyasi eğitim
vermeye başladı. O sırada Türkiye'de 12 Eylül
askeri darbesi gerçekleştirildi ve örgütün
Türkiye içindeki yapılanması önemli ölçüde
geriletildi.
Merkez Komite üyelerinden ve PKK'nin
kunıculanndan FerhatKurtay.Eşref Anyuk,
Necmi Öner. Mahmut Zengin Diyarbakır
Cezaevi'nde baskılan protesto etmek amaayla
kendilerini yaktılar. Merkez komite
üyelerinden Maznım Doğan da aynı cezaevinde
hücresınde asılı bulunurken, Mehmet Hayri
Durmuş, Kemal Pir, Akif V ılmaz ve Ali Çiçek
de ölüm orucu sonunda yaşammı yitirdi.
Kadrolannda önemli kayıp veren PKK yeniden
yandaş bulmak amacıyla 20-25 Ağustos 1982
tarihinde toplanan 2. konferansın ardından
Türkiye'de silahlı mücadele başlatma karan
aldı. tkı yıl içinde bir kaçyüz dolaymda militan
toplayan örgüt, bu süre içinde Güneydoğu'da
silahlı mücadele için gerekli hazıriıklannı da
tamamladı.
PKK ilk eylemini 1984'te gerçekleştirdi.
Siirt'in Eruh ve Hakkâri'nin Şemdinli
ilçelerine düzenlenen baskınlarda 6 güvenlik
görevlisi ile 3 yurttaş yaralanırken, 1 asker de
şehit ediidi. Bu baskınlann ardından, daha
sonra ARGK adını alacak olan "Hezen
Rızgariya Kürdistan'' (HRK) kuruldu. Bu,
örgütün silahlı kanadına verilen isimdi.
PKK'nin silahlı kanadı geçen 15 yıl içinde ea '
kanlı eylemierini 1987 yılında gerçekleştirdîf**
Mardin'in Nusaybin ilçesinde aralannda bir "*
bebeğin de bulunduğu 8 sivil, hazıran ayında
ömerli ilçesinde 30 sivil, ağustos ayında
Siirt'in Eruh ilçesinde 25 sivil kurşuna dizildi.
Kamuoyu PKK'nin eylemlerinin başında gelen
1993 yılmdaki 33 askerin öldürülmesi olayını
unutmadı. tzine giden silahsız askerler, Şemdin
Sakık'a bağlı teröristlerce otobüsten indirilip
kurşuna dizild Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği'nûı son verilerine göre, geçen 15 yıl
içerisinde 17 bin 825 terör olayı meydana
geldi. Bu olaylarda, 214'ü subay, 405'i
astsubay, 2 bin 980 er ve erbaş, 183 polis ve
1.165 de geçici köy korucusu olmak üzere
toplam 4 bin 947 güvenlik görevlisi şehit oldu.
Aralannda 498 çocuğun da bulunduğu kadın,
erkek ve yaslı 4 bin 372 yurttaş öldürüldü. 10
binin üzerinde güvenlik görevlisi, 6 bin
dolayında da yurttaş yaralandı. Bu süre
zarnnda 22 bin 494'ü ölü, 602'si yaralı, 2 bin
797'si sağ ve 2 bin 282'si de kendiliğinden
teslim olan olmak üzere 28 bin 180 terörist
etkisiz hale getirildi. Güneydoğu'da PKK
saldınlannda aralannda okul, köprü. sağlık
ocagı, kamu aracı, karakol, iş makinelerinin
bulunduğu kamu mallannın 1.012'si kısmen
tahrip edilirken, 800'ü de kullanılamaz hale
geldi. Terör ortamında 82 bin 606 kişi gözaltına
alındı, 23 bin 605 kişi tutuklandı. Terör
örgütüne ait 22 bin 466 uzun namlulu silah, 6
bin 651 çeşitli çap ve markalarda tabanca, 4
miryon 668 bin mermi, 23 bin 651 el bombası
ve 1.528 roketatar ele geçirildi. Terör
örgütünden ele geçirilen silahlann mali değeri
1 katrilyona yaklaşırken, Türkiye ise terörie
mücadelede 100 milyar dolariık (45 katrilyon)
kaynak harcadı. PKK baskısı ve güvenlik
gerekçesiyle bölgede 199O'lı yıllann başından
itibaren 3 binin üzerinde köy boşaltıldı.
SÜRECEK
SIFÎİNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Erna Apfelbacher, bir Cumhu-
riyet Hafta okuru. Kendisi Alman
yurttaşı ve Almanya'da oturuyor.
Türkçeyi iyi yazacak kadar öğ-
renmiş. Bana e-mail'le yolladığı
mektubu okuyunca, onun Türk-
çeye hâkim olduğunu siz de gö-
receksiniz. Ancak gelin görün ki,
Türkçeye hâkirn olmak Türki-
ye'deki tartışmaları anlamaya ve
yorumlamaya yetmiyor.
Erna Apfelbacher'in mektubu-
nu, küçükTürkçe düzeltmeleri dı-
şında aynen yayımlıyorum. Mek-
tup, Türkiye'de yaptığımız tartış-
malar, Türkçe bilen ve Türkiye'yi
izlemeye çalışan bir yabancı için
ne anlama geliyor, bunu kavra-
mak bakımından ilgi çekici. Belki
birçok Türk de bizim tartışma jar-
gonumuz nedeniyle ne olup bit-
tiğini anlamakta güçlük çekiyor.
Neyse, lafı uzatmadan sözü Er-
na'ya bırakıyorum:
"Sayın Oral bey (yoksa Oral ka-
dın ismi mi?)
Aslında (benim için yabancı dil
Yabancı Gözüyle Bizim Tartışmalar
olan) Türkçemi geliştirmek için
abone olduğum Cumhuriyet
Hafta'yı büyük ilgiyle izliyorum,
özellikle de sizin köşenizi seviyo-
rum, hiç kaçırmıyorum.
Ne varki, yazılanlann anlamı ki-
mi zaman çıkanlabilir gibi değil.
Kullanılan deyimler ve bazı söz-
cükler için sözlük ya da ansiklo-
pedilerdeki açıklamalar da yar-
dımcı olmuyor. Mesela, en son
olarak, 'Başbuğ' öyle birkelimey-
di. Sözlüğe göre hiç bir olumsuz
anlamı yok. Ama anlaşılan baş-
bakanı yuhalamak amacıyla kul-
lanılmış halk tarafmdan. Son
Cumhuriyet Hafta'da çok şükür
biraz olsun izah ediidi. Sanınm
artık anladım Başbuğ'un aşın
milliyetçi biri için kullanıldığını.
Yani Ecevit'i MHP'nin kuklası
olarak algılıyor olsalar gerek.
Aynı şekilde hep '2. Cumhuri-
yetçiler" diye birdeyim okuyorum
da onlann ne gibi fikirier, tasanm-
lar öne sürdüklerini anlatan yok.
Demek (benden başka) herkes
zaten biliyor! Acaba? Sizin yazı-
nızı okuduktan sonra, gerçi hâlâ
net şekilde bilmiyorum '2. Cum-
huriyetçi'lerin ne istediklerini
(Kendileri biliyoriar mı acaba?).
Ama sanınm biraz olsun kavra-
mış oldum söz konusu vakayı.
Teşekkür ederim Oral bey, beni
aydınlattığınız için.
Umanm bunun gibi karmaşık
sorunlan hep böylesine açıkaçık
ve kolayca anlaşılabilir şekilde
izah etmeye devam edersiniz ki
benim gibi gelişmelerden pek
habersizokuriannızmemnun kal-
sın. Ima mimayla dolu yazılardan
nefret ediyorum şahsen, ondan
bir şey öğrenilemez. Bence ga-
zete okumanın nedeni bir şeyler
öğrenmek ve anlamak olmalı.
En çok da, yaz/nızın son iki
cümlesini sevdim. Gerçekten iki
tarafın da yeterince demokrat ol-
mayışı ortada. Ne var ki Alman
partilerimiz sankihalis muhlis de-
mokrat mı, yoksa buranın konu-
mu demokrasiye daha elverişli
olduğu için mi öyle davranıyoriar,
Allah bilir.
Uzun oldu, bağışlayın. Yeni çı-
kan Cumhuriyet Hafta'yı sabır-
sızlıkla bekliyorum. Erna Apfel-
bacher."
•••
Türkçe bilen bir yabancı okuyu-
cunun gözünden Türkiye'deki
tartışmalara kısa bir bakış sayıla-
bilir bu mektup. Kullandığımız
simgeler ve tartışma jargonumuz
çok mu özel, yoksa simgeler öne
çıktığı için içerik mi kayboluyor ve
dışandan ne olduğu anlaşılmaz
hale mi geliyor?
Dil her zaman önemli. içeriği
belirleyen bir yani olduğu da ke-
sin. Bizleri izleyen birçok okur,
belki de bazı söylediklerimizden
hiçbir şey anlamıyor, Apfelbacher
gibi. O zaman, bu tartışma üslu-
bunu, simgelerle konuşmayı bir
gözden geçirmeliyiz. İçeriği önp-
lanaçıkaran birtarzı benimseme-
liyiz. Fazla simgelerle ve sembol-
lerle konuşmak, suçlamalan içe-
rikten yoksun biçimlere dönüş-
türmek çoğu zaman, asıl tartış-
mayı gölgede bırakacak bir so-
nuç yaratıyor. Apfelbacher'in dik-
kat çektiği anlaşılrnazlık işte böy-
le bir gerçeğe işaret ediyor.
Dünya küçülüyor ve e-mail,ler-
le yabancı okuyuculanmız bile
günlük uyanlarda bulunabiliyor-
lar. Biz yazı yazanların belki de
zaman zaman gözden kaçırdığı-
mız bir noktayı dile getirip bizleri
uyardığı için Ema Apfelbacher'e
teşekkür ediyorum.