Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 1999 PAZAR
DtZÎ
CHP'den .
işkenceye --.'•,
inceteme
• İSKENDERUN
(Cumhuriyet)- CHP Gcnel
Merkezı, gözaltındayketı 2
lise öğrencisinın
lskenderun Emniyet
Müdürlüğü'nde "coplu
tecaviiz, cinsel taciz ve
ışkence" iddialannı
araştırmaya başlayacak.
CHP tskenderun llçe
Baş.kanı Fuat Esmer, MYK
Üyesi Algan Hacaloğlu ile
PM Üyesi Yılmaz Ateş'in
yann işkenceye
uğradıklannı öne süren
NCS(16)veFatmaDeniz
Polattaş'la (18) Adana
Kürkçüler Cezae\ i'nde
görüşeceğini bildirdi.
Hacaloğlu ve Ateş, Hatay
Valisi Yener Rakıcıoğlu,
Hatay Emniyet Müdürü
İhsan Ünal. lskenderun
Kaymakamı Günhan
Sankaya, lskenderun
Emniyet Müdürü Adnan
K.açaroğlu, lskenderun
Cumhunyet Başsavcılığı
M. Mutlu Eker ve kızlann
aileleri ile görüşecek.
Buca
Cezaevi'nde
sevk
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Buca Bölge
Kapalı Ceza ve
Tutukevi'nde siyasi
davalardan yargılanan
hükümlü ve tutuklulann
tümü sevk edıldi Cezaevi
yetkilileri, son zamanlarda
Buca Cezaevi'nde siyasi
tutuklu bulunmadıgını,
sadece siyasi hükümlülerin
kaldığını belirterek
hükümlülerin de Adalet
Bakanlığı'ndan gelen
liste>e göre değişik
cezaevlenne sevklerinin
yapıldığını açıkladılar.
Tetik ailesmm
cenazeleri
Türkiye'de
• ADANA(AA)-
Almanya'nın Bıelefeld
kentınde, imam Mehmet
Kaya tarafından öldürülen
,7 Türk'ün cenazesi,
Türkiye'ye getirildi. Çılgm
âşık Kaya'nın öldürdüğü
Tetık ailesinin 7 ferdinin
cenazelen, dün
Almanya'dan Istanbul'a,
oradan da 19.00 uçağıyla
Adana'ya getirildi. Daha
sonra Antakya'ya
götürülen cenazeler, bugün
toprağa venlecek.
Hasan Bora
serbest
• İstanbul Haber Servisi -
KKTC'de yakalanarak
Türkiye'ye iade edilen ve
ardından uçakla Istanbul'a
getirilen organizatör Hasan
Bora, sevk edildiği nöbetçi
sulh ceza mahkemesince
tutuksuz yargılanmak
üzere serbest birakıldı.
Bora, hakkında
"uyuşturucu madde
kullanmak" suçundan
dolayı arama karan
cıkartılmıştı.
Emmioğlu'nun
kızı bırakıMı
• İstanbul Haber Servisi -
Kapatılan Refah Partisi'nin
eskı Gazıantep Milletvekili
Kahraman Emmioğlu'nun,
şeriatçı terör örgütü İBDA-
C'ye yönelık düzenlenen
operasyonlar kapsamında
gözaltına alınan kızı Ayşe
Nazan Soykan serbest
bırakıldı. Sorgusunun
ardından serbest bırakilan
Soykan. başka bir suçtan
dolayı İstanbul 4. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde, 34
sanıkla birlikte "2911
sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu'na
muhalefet" suçundan
yargilamyor.
Yunus hhan
cezaevinde
• BURSA (Cumhuriyet) -
Kendi yerine sahte kimlikle
bir başkasını cezaevine
soktuğu belırlenen ve
önceki gün Ankara'da
yakalanan Yunus İlhan,
Bursa Cezaevi'ne konuldu.
Erol Evcil'in sağ kolu
olarak bılinen eski Bursa
Emniyet Müdür Yardımcısı
Yusuf tlhan'ın kardeşi
tlhan, Bursa Cumhuriyet
Savcılığı'nda verdiğı
ifadenin ardından
gazetecilerin sorusu
üzenne, kendisinin yerine
para karşılığı bir başka
kışıyi sahte kimlikle
cezaevine soktuğuna dair
iddialann doğru olduğunu
soyledi.
devşirme
ve şeriatçı
irme Bir Despotizmin
Gayri-Resmi Tarihi
-8-
ERDOĞAN AYDIN
aşta da gördüğümüz gibi Osmanlı; Alevi,
Türkmen \e göçebe demokrasisi atmosfenn-
de oluşmustur. Ancak devlet kurumlaşmasınm
gelişimine bağlı olarak şeriatçı bir devşirme-
ler devletine dönüşecektir. Osmanlf nın "ulıı-
sal" asilleri olarak köklen Osmanlı'nın kuruluşuna gıden
gazi aileler ve dığer Anadolu beylikleri kanlı veya kansız
müdahalelerle tasfıye edilirken. Osmanlı hanedanı, kendi-
ne kul, topluma ceberrut olan bir kapıkullan devleti oluş-
turuyordu.
"Lybyer. yönetim kurumunun adetatamamen Hıristiyan
ve BaO kökenli devşirmelerin elinde olduğunu ve bu kuru-
mun bir köle-aile biçiminde örgütlendiğini tespit etmekte-
dir. (...) Büyük köle-ailenin reisi olan hükümdann kendi de
köle annelerdcn doğmakta. kızlannı köleterk evtendirmek-
te. köleler de ailelerinden \e toplumsal bağlanndan kopa-
nkiıklanndan,tamanlamıylapadişahın'çocuklan' olmak-
tadırlar. Osmanlı ideolojisi bu noktada oiuşmaktadır. Din
kurumu ise sistemi ayakta tutan diğer bacagu yani adalet ve
toplumsal ideolojik çerçeveyi sağlamaktadır." (M. A. Kıbç-
bây, Doğu'nun Devleti, BatTnın Cumhunyeti, s.92)
Her düzeyde yabancılaşma ve tahakküm kurumlaşması
olan ımparatorluklann biçimlenişine ilışkin Ibn-i Hal-
dun'un şu çarpıcı ıfadesı, sankı Osmanlı'yi tanımhyordu:
"Büyük bir imparatorluk kuran hükümdar, çokgüç bir gö-
revie, bütün insanlan kendine itaat etme>e yöneltntek göre-
viyle karşı karsıyadır. Bunu başarmak için kendi kabilesi-
ne karşı, sanki yabancı bir halka bo>un eğdiriyormuşçasv-
na aamasız davranmak zorundadır. Şiddete başvurmazsa,
o güne kadar bir bükümdan hem ruhani hem dünyevi bir
önder olarak görmeye alışmamış insanlan kendine itaated-
erdunımasokamaz. Hükümdann ruhanivedünyevi birön-
der olması gerektiğini, dini dogmalann bir parçası haline
getirmek için herfirsaükullanır.(_| despotça niyetkrini sak-
lamaz: kendi kabilesinden kişilerin daha önce sahip olduk-
lan yetkileri kaldınr. Onlar bu yetkileri yeniden ele geçir-
meye kalknklannda şiddetie karşı koyar. Bu davranış biçi-
miyle kendi öz v urttaşlannı kendi can düşmanı haline ge-
tirdiğinden dostlannı başka yerde aramak zorunda katar. O
zaman kendi savunmasını ve devletini emanet ettiği kişiler,
yabancüar olur. Bir zaman sonra bu kişiler ihsana garkolu-
nurlar, çünkü bunlar hükümdan. iktidan ele geçirmek için
firsat koUayan kabilesinin teşebbüslerine karşı korumak
için can vermeye hazıniıriar." (Akt. Erol Anar, lnsan Hak-
lan Tarihi, s. 89)
"Dönme ve devşirme devlet adamlan anm, kapıkulu ta-
ifesi. kuruluşundan itibaren 90 yıb bulan bir gelişme içinde
padişahuı çevresinde devlet kapısınu yüksek hizmet ma-
kamlannı Türk soylulara kapaüyor ve iktidar için savaşan
ve iktidan tekeBerinde tutmak isteyen bir sınıfve parti oluş-
turuyordu." (MuzafferÖzdag. Tarih ve Toplum, sayı 65, s.
10) lşte böylesi bir değışıkliğin sonucu olarak devlet, hal-
kının geleneksel yapısından kopuyor, bu ise doğal olarak
bir dizi tepkiye neden oluyordu. Şöyle ki, 1 - gaza önderle-
ri, eski kabile demokrasısı içinde karar yetkisinde ikincil
beylerolmaktan çıkanhpemiraltında komutanlarkonumu-
na indırgeniyor; 2- gazalardan elde edilen mallann doğru-
dan paylaşımı yerine, artan oranda merkeze bırakılması
politikasına yöneliniyor; 3- gaza mallannı doğrudan pay-
lasan ve göçebe alışkanlıklannı sürdûren halk emredilen
yerlere yerleştirilerek özgûrlüklerinden yoksun bırakılıyor
ve reaya (sürû) konumuna düşürülüyordu ve bunlan ta-
mamlamak üzere; 4- devlet şeriatçı kurumsallaşmaya uğ-
ratılıyordu.
O döneme kadar gaza bey leri, kendileri gibı bir gaza be-
yi olan büyük beyin yoldaşlan ve tıpkı önceki dönem Os-
man Bey gibi halkın doğrudan temsilcıleri durumundaydı-
lar. Oysa artık binnci bey padişah olurken, dığer yoldaşlar
ise kullar bürokrasısınin eklentisi olacaklardı. Aynı süreci
ahi örgütlenmesmde yaşayacağız. Onlar da söz konusu bu
kurumlaşmaya bağlı olarak, o zamana kadar sürdürdükle-
n iç özerkliklerinı yitırmeye, yükselen devletin esnafikont-
rol etmesinın aygıtına doğnı değişime zorlanıyorlardı. Bu-
nun yansıması olarak L Murat'ın cülusunda Ankara ahıle-
rinin ayaklanmasıyla karşılaşıyoruz. Tabii gazi beylerinın
hakkından gelen devlet, onlann hakkından daha rahat ge-
lecek ve Ankara yeniden işgal edilerek ahi dırenişi ezile-
cekti.
Devletin şeriatçı dönu;ümü
Osman Bey, Ede Bah ve Orhan Gazi başta olmak üzere,
kunıcu siyasal ve dinsel önderlerin tümünün heterodoks
kimliğine rağmen devletin şenatçı dönüşümü ve toplumu
Sünnileştirmesi, tıpkı Selçuklu'da olduğu gibi egemenli^in
çıkan gereği ve halka rağmen olmuştur. Aleviliğin bir halk
dini olması, gazayı öngörse de devleti öngörmemesi, onun
esas olarak göçebe demokrasisi ile örtüşmesi, egemenle-
rin farklılaşan tercihıni adeta zorunlu kılmıştır. O güne ka-
dar kendılenyle banşçıl yaşanan Hıristiyanlara karşı savaş
ve talan, bu işin ideolojik meşruiyetini sağlamak için kut-
si kılıfa ihtiyaç yaratmıştır. Dığer yandan savaşın Müslü-
man-Hıristiyan ktmliklen arasındaki rekabeti arttırması,
dinin ögrenilmesi gereksinımi, bu da mollalara olan gerek-
sinimi arttırmıştır. O güne kadar Türkmenlerin dinsel ön-
derleri, ilkel göçebe yaşamın ortaya çıkardığı sorunlann çö-
zümü çerçevesmde saygınlık kazanmış, yan Şaman yan
Müslüman, ama fıkıh, sünnet v s. bılmeyen, bilse de pek uy-
mayan ulu kişjler, cemaat babalan, halk. bilgelen idiler.
Ancak bunlann, esirlerin kölelik statüsünün ne olacağı, ta-
lan paylaşımmm hukuku, gaynmüslımlerin statüsü, ege-
menlik ilişkılennin nasıl örgütleneceği gibi yeni sorunlara
ılişkin dini açıklamalar geliştırecek bilgileri ve kaynaklan
yoktu.
Bu bilgilere. medrese eğitiminden geçmiş, kitap açıp ör-
nek gösteren mollalar sahıpti. Aynı şekılde heterodoks halk
inancının ardında devlet tecrübesı yokken, şenatçılığın
Emevı, Abbasi, Selçuklu ımparatorluklannda gelişen, fı-
kıh okullannda teonsı yapılan ciddi bir birikimi, yazılı kay-
naklan, Acem'den, Arap'tan. Mısır'dan gelen ulemaları
vardı. Hal böyle olunca gazalann gelişmesi ve devletleşme
dönüşümden Osmanlı'nın üç amacı saptanabilir: 1- Resmı
ideolojisini kesinleştirerek devlet içi gerilımlerin ideolojik
biçimlere bürünüp kemıkleşmesı olasılığını ortadan kaldır-
mak. 2- Padışahın, Allah'ın yeryüzündekı gölgesı olduğu-
na inandırarak, halkı devletin kayıtsız şartsız boyun eğmi$
tebalan haline getirmek, dolayısıyla hem yeni fetihler için
arkasını sağlama almak hem de halkın katı bir ahıret ınan-
cıyla bu dünyadan beklentilerini en aza indırgemek, yani
en çok üretip en azla yetinmesinı sağlayacak ideolojik tah-
kimat yapmak. 3- Islam dünyası ve tarihini belirleyen Şiı-
Sünni bölünmede egemen Sünni akımla bütünleserek, bir
bütün olarak Islam dünyasındaki egemenlik ve meşruiye-
tini güçlendirmek
lşte bu nedenler çerçevesınde Osmanlı devleti, 14. yüz-
yıldan itibaren toplumu Sünni dönüşüme uğratmak ve hu-
kukun şer'i dayanaklannı arttınnak yoluna gidecektı. Dev-
şirme iktıdannın kurumlaşmasına bağlı olarak Sünni/Ha-
nefı kimlık, bu iktıdann pekiştırilmesinin ideolojik aracı
"sman Bey, Ede Bah ve Orhan Gazi başta olmak üzere
kurucu siyasal ve dinsel önderlerin tümünün heterodoks
kimliğine rağmen devletin şeriatçı dönüşümü ve toplumu
Sünnileştirmesi, tıpkı Selçukluda olduğu gibi egemenliğin
çıkan gereği ve halka rağmen olmuştur.
ile birlikte, halk ululan dervışlerin etkısı azalmaya, halk da-
yanaklan olmadığı halde mollalann önemi artmaya başlı-
yordu. Böyle olunca, kurulan medreselenn hocalan ve si-
yasal öndenn akıl hocalan da kaçınılmaz olarak bunlarolu-
yor, böylece Osmanlı bir yandan devşirmeleşirken dığer
yandan da halkın ınanç geleneğine yabancılaşıyordu.
Bununla birlikte I. Murat'a kadar bir dışlama tavn göz-
lemiyoruz. Nıtekim Sünni ideolojı deviette ve eğitim ala-
nmda kurumlasırken Yenıçeri Teşkilatı Bektaşilere verili-
yordu. Buna karşın I. Bayerit'in 1402'de Tîmur'a yenilgi-
sinin ardından yaşanan Fetret Dönemı'nden sonra, devşir-
mesi ve ulemasiyla devletin dinsel tercihlerinde dönüşüm
hızlanır. Cıddi bir egemen sınıf refleksı edinmış olan dev-
letin, yaşanan üç temel tehlikeye karşı önlem almaya çalış-
tığını görüyoruz:
1- Tünur benzeri Doğu'dan gelebilecek siyasal güçlere
karşı devleti güçlendirmek ve toplumsal desteğini arttır-
mak,
2- Bedrettin a>aklanmasında görüldüğü gibi, halkın hak
mücadelelennın ayaklanmaya dönüşmesine ideolojik ya-
taklık sağlayan heterodoks anlayışlann toplumsal etkismi
kırmak:
3- Türkmen beyliklerinin bağımsızlık hayallerini besle-
yen mezhepsel \e siyasal farkhhklara karşı devleti tahkim
etmek.
lşte bu çerçevede Osmanlı iktidar güçlen, toplumu Sün-
nileştirerek tekkimliklileştirmeye yönelir. Bu süreçte Hı-
ristiyanlara karşı davranışta en küçük bir değişiklik olma-
mıştı, çünkü bu değışimin hedefı doğrudan Türkmenler
olacaktı. Türkmen çoğunluğunun Alevı oluşu, iktidan yol
aynmına getıriyordu: Ya Sünni tercihinde diretecek, dola-
yısıyla şeriatçılığın geleneksel tavnnda olduğu gibi kendi
doğjrusunu katliamlar pahasına zorla benimsetecek ya da
herkesin kendi kavrayış biçimiyle inancını yaşayabileceği
bir inançlar mozaiği olmayı kabul edecekti. Osmanlı birin-
cisini tercih edecek, kendi gecmişine sırtını dönecekti. Bu
olacaktı. Nıtekim devşirme iktıdannın pekişmesine bağlı
olarak Osmanlı dev letınde, Islami taassubun yükselişine ta-
nık oluyoruz. Daha önce Türkmen-Müslüman aristokrasi-
nin egemenliği döneminde, Müslüman topraklarda daha
renkli bir dinsel hanta varken, devşirmelenn iktıdannda tam
bir tektipleştırme politikası izlenecek, Ebussuud Efendi gı-
bileri Osmanlı sıyasasında önemli kişiler haline gelecek-
lerdi. Öyle ki Yunus Emre gibi bir halk ulusunun, "Cennet
cennet dedikkri/Bir ev Ue birkaç huri/ tsteyene ver onlan/
Banasenigerekseni" gibı bildik şiirlerinı okuyanlara ölüm
fermanı verecek denli bir taassub gelişecekti (Bkz. Erdo-
ğan Alkan. Yunus Emre, s. 13).
Kanuni'nın Şeyhülislamı Ebussuud Efendi'nın şöylesı
fetvalan, Osmanh'ya egemen olan zihniyetın niteliğine ışık
tutar:
"Soru: Bir kişi açıktan açığa ramazan günü yemek vese,
sorgulamasında' Ramazan hadıstır. düzme koşmadır" der-
se ve bu sözünde direnirse ne yapmak gerekir?
Cevap: Elbette öldürülmesi gerekir.
Sora:Sey-ykfler"lbadetleilgilikararlarbızıbağlamaz"(_)
derierse bunlara ne v^pılmalıdır?
Cevap: Bu inanç üzerine direnirkr. şeriat yoluna gelmez-
lerse dinsizlikkri anlaşılmış olur, bu nedenle ökiürülmeleri
gerekir.
Soru: Ban sufiler 'Bıze şeyhimiz böyle buyurdu' diye-
rek sürekli zikretseler onlara ne yapmak gerekir?
Cevap: Şeyhleri olan dinsizin buynığunu Tann Pevgam-
beri'nin buyruğuna yeğledikleri için tümünün öldürülme-
si gerek.
Soru: Kızdbaş toptuluğunun dine göre topluca öldürül-
mesi helal midir? Bunlan öldürenler gazi, bu öldürme sıra-
sında ölenler şehit olur mu?
Cevap: Kızübaşlann topluca öldürülmesi elbette dinimi-
ze göre heialdir. Bu en büyük kutsal savaştır. Bu yolda öl-
mek de şehitiiğin en ulusudur." (M. Ertuğrul Düzdağ, Şey-
hülislam Ebussuud Efendi Fetvalan..., s.83 ve sonrası)
Dını taassub. "Sünni anlayışın dışında kalan dini görüş
ve akımlann da ötesinde. Sünni anlavışa zarar verici kabul
edilen bütün müspet bilinılerc. felsefeye ve her rürlü yeniü-
ğe karşı da rutıım içine girmiştir. Bu tutumun sonucu ola-
rak da dönemin bilimsei sevivesi süratle düşmeye başlamış-
br. Öte vandan. devletin benimsemiş olduğu Sünni anbtvışı
güçlendirmek üzere 1537 tarihinden itibaren şu önlemler
alınmıştır:
1- Dini gerekleri yerine getirmeyen ya da dine karşı say-
gjsızlık gösterdigi ileri sürülenlere ağırcezalar verOmesi ön-
görülmüş (...).
2- Her köye bir cami yaphnlması ve halkın cuma namaz-
lanna kadlmasının sağianması,
3- (_) cğkncc yerieri, özellikle meyhaneler kapatılarak,
sapık inançlı olduğu ileri sürülen ban dervişler İstanbul dt-
şına sürülmüşlerdir.
Anadolu halkı, ^ JN uz' un katliamlanndan sonra bu ikin-
ci büyükdevlet saldınsıy la Sünnilcştirilivordu. Aynı dönem
birbiri peşj sıra Alevi ayaklanmalannın gcrçekleştiği ve bü-
yük bir acıması/lıkla bastınldığı dönemdir. Bu terör döne-
mi belli bir başan eJde etmiş olmalı ki Ramazanzade Meh-
met Paşa, Tevarib-i .\W Osman'ında; 'Dünyayı ıslah için
namaz kılınması ve dualann devam ettinlmesi ıstenerek
cümle halk, Hakka tabi. şerıata bağlı oldular. Her birisi
gönlü hoş ve ıçı rahat olarak kötü seyleri terk ettiler, şeri-
ata döndüler. Haram şeylerı terk ettiler. farz ve vacipleri ye-
rine getirdiler. Böylece Allah'ın emir ve nahıyelerine bo-
yun eğdiler' (_)
4- (._) Dine zarar verdiği gerekçesiyle matematik, feisefe
ve kelam gibi müspet bilim ve düşünce hayab ile ilgili ders-
ler medrese programlanndan çıkanldı. 5^ Ve nihayet, ileri
sürdükkri ban düşünceleri yüzünden, 1527'de Molia Ka-
bız, 1529'da Şeyh Ismaıl Ma'şukı. 1550'de Şeyh Muhyıd-
din Karamanı, 1561'de Şeyh Hamza Bah gibi farklı dûşû-
nenterin fiziki tasfıyesiyay eınlasacakh.'" (Bkz H.G. Yurdiy-
dın. Osmanlı Devleti. s 163-41
İİttî
Osmanlı Gerçeği
'Nizam -ı Âltm 'in Goyri Resmî Tarihi
E R D O Ğ A N A Y D I N
* / • \
Osmanlı Gerçeği
"Nizam-t Âlem"in Gayri Resmî Tarihi
Erdoğan Aydın
çiktl!
Cağaloğlu Yokuşu, Evren Han 29/50 Cağaloğlu - İst.
Telefaks: 0212. 512 16 68