25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 1999 PAZAR DtZÎ CHP'den . işkenceye --.'•, inceteme • İSKENDERUN (Cumhuriyet)- CHP Gcnel Merkezı, gözaltındayketı 2 lise öğrencisinın lskenderun Emniyet Müdürlüğü'nde "coplu tecaviiz, cinsel taciz ve ışkence" iddialannı araştırmaya başlayacak. CHP tskenderun llçe Baş.kanı Fuat Esmer, MYK Üyesi Algan Hacaloğlu ile PM Üyesi Yılmaz Ateş'in yann işkenceye uğradıklannı öne süren NCS(16)veFatmaDeniz Polattaş'la (18) Adana Kürkçüler Cezae\ i'nde görüşeceğini bildirdi. Hacaloğlu ve Ateş, Hatay Valisi Yener Rakıcıoğlu, Hatay Emniyet Müdürü İhsan Ünal. lskenderun Kaymakamı Günhan Sankaya, lskenderun Emniyet Müdürü Adnan K.açaroğlu, lskenderun Cumhunyet Başsavcılığı M. Mutlu Eker ve kızlann aileleri ile görüşecek. Buca Cezaevi'nde sevk • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Buca Bölge Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde siyasi davalardan yargılanan hükümlü ve tutuklulann tümü sevk edıldi Cezaevi yetkilileri, son zamanlarda Buca Cezaevi'nde siyasi tutuklu bulunmadıgını, sadece siyasi hükümlülerin kaldığını belirterek hükümlülerin de Adalet Bakanlığı'ndan gelen liste>e göre değişik cezaevlenne sevklerinin yapıldığını açıkladılar. Tetik ailesmm cenazeleri Türkiye'de • ADANA(AA)- Almanya'nın Bıelefeld kentınde, imam Mehmet Kaya tarafından öldürülen ,7 Türk'ün cenazesi, Türkiye'ye getirildi. Çılgm âşık Kaya'nın öldürdüğü Tetık ailesinin 7 ferdinin cenazelen, dün Almanya'dan Istanbul'a, oradan da 19.00 uçağıyla Adana'ya getirildi. Daha sonra Antakya'ya götürülen cenazeler, bugün toprağa venlecek. Hasan Bora serbest • İstanbul Haber Servisi - KKTC'de yakalanarak Türkiye'ye iade edilen ve ardından uçakla Istanbul'a getirilen organizatör Hasan Bora, sevk edildiği nöbetçi sulh ceza mahkemesince tutuksuz yargılanmak üzere serbest birakıldı. Bora, hakkında "uyuşturucu madde kullanmak" suçundan dolayı arama karan cıkartılmıştı. Emmioğlu'nun kızı bırakıMı • İstanbul Haber Servisi - Kapatılan Refah Partisi'nin eskı Gazıantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu'nun, şeriatçı terör örgütü İBDA- C'ye yönelık düzenlenen operasyonlar kapsamında gözaltına alınan kızı Ayşe Nazan Soykan serbest bırakıldı. Sorgusunun ardından serbest bırakilan Soykan. başka bir suçtan dolayı İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 34 sanıkla birlikte "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" suçundan yargilamyor. Yunus hhan cezaevinde • BURSA (Cumhuriyet) - Kendi yerine sahte kimlikle bir başkasını cezaevine soktuğu belırlenen ve önceki gün Ankara'da yakalanan Yunus İlhan, Bursa Cezaevi'ne konuldu. Erol Evcil'in sağ kolu olarak bılinen eski Bursa Emniyet Müdür Yardımcısı Yusuf tlhan'ın kardeşi tlhan, Bursa Cumhuriyet Savcılığı'nda verdiğı ifadenin ardından gazetecilerin sorusu üzenne, kendisinin yerine para karşılığı bir başka kışıyi sahte kimlikle cezaevine soktuğuna dair iddialann doğru olduğunu soyledi. devşirme ve şeriatçı irme Bir Despotizmin Gayri-Resmi Tarihi -8- ERDOĞAN AYDIN aşta da gördüğümüz gibi Osmanlı; Alevi, Türkmen \e göçebe demokrasisi atmosfenn- de oluşmustur. Ancak devlet kurumlaşmasınm gelişimine bağlı olarak şeriatçı bir devşirme- ler devletine dönüşecektir. Osmanlf nın "ulıı- sal" asilleri olarak köklen Osmanlı'nın kuruluşuna gıden gazi aileler ve dığer Anadolu beylikleri kanlı veya kansız müdahalelerle tasfıye edilirken. Osmanlı hanedanı, kendi- ne kul, topluma ceberrut olan bir kapıkullan devleti oluş- turuyordu. "Lybyer. yönetim kurumunun adetatamamen Hıristiyan ve BaO kökenli devşirmelerin elinde olduğunu ve bu kuru- mun bir köle-aile biçiminde örgütlendiğini tespit etmekte- dir. (...) Büyük köle-ailenin reisi olan hükümdann kendi de köle annelerdcn doğmakta. kızlannı köleterk evtendirmek- te. köleler de ailelerinden \e toplumsal bağlanndan kopa- nkiıklanndan,tamanlamıylapadişahın'çocuklan' olmak- tadırlar. Osmanlı ideolojisi bu noktada oiuşmaktadır. Din kurumu ise sistemi ayakta tutan diğer bacagu yani adalet ve toplumsal ideolojik çerçeveyi sağlamaktadır." (M. A. Kıbç- bây, Doğu'nun Devleti, BatTnın Cumhunyeti, s.92) Her düzeyde yabancılaşma ve tahakküm kurumlaşması olan ımparatorluklann biçimlenişine ilışkin Ibn-i Hal- dun'un şu çarpıcı ıfadesı, sankı Osmanlı'yi tanımhyordu: "Büyük bir imparatorluk kuran hükümdar, çokgüç bir gö- revie, bütün insanlan kendine itaat etme>e yöneltntek göre- viyle karşı karsıyadır. Bunu başarmak için kendi kabilesi- ne karşı, sanki yabancı bir halka bo>un eğdiriyormuşçasv- na aamasız davranmak zorundadır. Şiddete başvurmazsa, o güne kadar bir bükümdan hem ruhani hem dünyevi bir önder olarak görmeye alışmamış insanlan kendine itaated- erdunımasokamaz. Hükümdann ruhanivedünyevi birön- der olması gerektiğini, dini dogmalann bir parçası haline getirmek için herfirsaükullanır.(_| despotça niyetkrini sak- lamaz: kendi kabilesinden kişilerin daha önce sahip olduk- lan yetkileri kaldınr. Onlar bu yetkileri yeniden ele geçir- meye kalknklannda şiddetie karşı koyar. Bu davranış biçi- miyle kendi öz v urttaşlannı kendi can düşmanı haline ge- tirdiğinden dostlannı başka yerde aramak zorunda katar. O zaman kendi savunmasını ve devletini emanet ettiği kişiler, yabancüar olur. Bir zaman sonra bu kişiler ihsana garkolu- nurlar, çünkü bunlar hükümdan. iktidan ele geçirmek için firsat koUayan kabilesinin teşebbüslerine karşı korumak için can vermeye hazıniıriar." (Akt. Erol Anar, lnsan Hak- lan Tarihi, s. 89) "Dönme ve devşirme devlet adamlan anm, kapıkulu ta- ifesi. kuruluşundan itibaren 90 yıb bulan bir gelişme içinde padişahuı çevresinde devlet kapısınu yüksek hizmet ma- kamlannı Türk soylulara kapaüyor ve iktidar için savaşan ve iktidan tekeBerinde tutmak isteyen bir sınıfve parti oluş- turuyordu." (MuzafferÖzdag. Tarih ve Toplum, sayı 65, s. 10) lşte böylesi bir değışıkliğin sonucu olarak devlet, hal- kının geleneksel yapısından kopuyor, bu ise doğal olarak bir dizi tepkiye neden oluyordu. Şöyle ki, 1 - gaza önderle- ri, eski kabile demokrasısı içinde karar yetkisinde ikincil beylerolmaktan çıkanhpemiraltında komutanlarkonumu- na indırgeniyor; 2- gazalardan elde edilen mallann doğru- dan paylaşımı yerine, artan oranda merkeze bırakılması politikasına yöneliniyor; 3- gaza mallannı doğrudan pay- lasan ve göçebe alışkanlıklannı sürdûren halk emredilen yerlere yerleştirilerek özgûrlüklerinden yoksun bırakılıyor ve reaya (sürû) konumuna düşürülüyordu ve bunlan ta- mamlamak üzere; 4- devlet şeriatçı kurumsallaşmaya uğ- ratılıyordu. O döneme kadar gaza bey leri, kendileri gibı bir gaza be- yi olan büyük beyin yoldaşlan ve tıpkı önceki dönem Os- man Bey gibi halkın doğrudan temsilcıleri durumundaydı- lar. Oysa artık binnci bey padişah olurken, dığer yoldaşlar ise kullar bürokrasısınin eklentisi olacaklardı. Aynı süreci ahi örgütlenmesmde yaşayacağız. Onlar da söz konusu bu kurumlaşmaya bağlı olarak, o zamana kadar sürdürdükle- n iç özerkliklerinı yitırmeye, yükselen devletin esnafikont- rol etmesinın aygıtına doğnı değişime zorlanıyorlardı. Bu- nun yansıması olarak L Murat'ın cülusunda Ankara ahıle- rinin ayaklanmasıyla karşılaşıyoruz. Tabii gazi beylerinın hakkından gelen devlet, onlann hakkından daha rahat ge- lecek ve Ankara yeniden işgal edilerek ahi dırenişi ezile- cekti. Devletin şeriatçı dönu;ümü Osman Bey, Ede Bah ve Orhan Gazi başta olmak üzere, kunıcu siyasal ve dinsel önderlerin tümünün heterodoks kimliğine rağmen devletin şenatçı dönüşümü ve toplumu Sünnileştirmesi, tıpkı Selçuklu'da olduğu gibi egemenli^in çıkan gereği ve halka rağmen olmuştur. Aleviliğin bir halk dini olması, gazayı öngörse de devleti öngörmemesi, onun esas olarak göçebe demokrasisi ile örtüşmesi, egemenle- rin farklılaşan tercihıni adeta zorunlu kılmıştır. O güne ka- dar kendılenyle banşçıl yaşanan Hıristiyanlara karşı savaş ve talan, bu işin ideolojik meşruiyetini sağlamak için kut- si kılıfa ihtiyaç yaratmıştır. Dığer yandan savaşın Müslü- man-Hıristiyan ktmliklen arasındaki rekabeti arttırması, dinin ögrenilmesi gereksinımi, bu da mollalara olan gerek- sinimi arttırmıştır. O güne kadar Türkmenlerin dinsel ön- derleri, ilkel göçebe yaşamın ortaya çıkardığı sorunlann çö- zümü çerçevesmde saygınlık kazanmış, yan Şaman yan Müslüman, ama fıkıh, sünnet v s. bılmeyen, bilse de pek uy- mayan ulu kişjler, cemaat babalan, halk. bilgelen idiler. Ancak bunlann, esirlerin kölelik statüsünün ne olacağı, ta- lan paylaşımmm hukuku, gaynmüslımlerin statüsü, ege- menlik ilişkılennin nasıl örgütleneceği gibi yeni sorunlara ılişkin dini açıklamalar geliştırecek bilgileri ve kaynaklan yoktu. Bu bilgilere. medrese eğitiminden geçmiş, kitap açıp ör- nek gösteren mollalar sahıpti. Aynı şekılde heterodoks halk inancının ardında devlet tecrübesı yokken, şenatçılığın Emevı, Abbasi, Selçuklu ımparatorluklannda gelişen, fı- kıh okullannda teonsı yapılan ciddi bir birikimi, yazılı kay- naklan, Acem'den, Arap'tan. Mısır'dan gelen ulemaları vardı. Hal böyle olunca gazalann gelişmesi ve devletleşme dönüşümden Osmanlı'nın üç amacı saptanabilir: 1- Resmı ideolojisini kesinleştirerek devlet içi gerilımlerin ideolojik biçimlere bürünüp kemıkleşmesı olasılığını ortadan kaldır- mak. 2- Padışahın, Allah'ın yeryüzündekı gölgesı olduğu- na inandırarak, halkı devletin kayıtsız şartsız boyun eğmi$ tebalan haline getirmek, dolayısıyla hem yeni fetihler için arkasını sağlama almak hem de halkın katı bir ahıret ınan- cıyla bu dünyadan beklentilerini en aza indırgemek, yani en çok üretip en azla yetinmesinı sağlayacak ideolojik tah- kimat yapmak. 3- Islam dünyası ve tarihini belirleyen Şiı- Sünni bölünmede egemen Sünni akımla bütünleserek, bir bütün olarak Islam dünyasındaki egemenlik ve meşruiye- tini güçlendirmek lşte bu nedenler çerçevesınde Osmanlı devleti, 14. yüz- yıldan itibaren toplumu Sünni dönüşüme uğratmak ve hu- kukun şer'i dayanaklannı arttınnak yoluna gidecektı. Dev- şirme iktıdannın kurumlaşmasına bağlı olarak Sünni/Ha- nefı kimlık, bu iktıdann pekiştırilmesinin ideolojik aracı "sman Bey, Ede Bah ve Orhan Gazi başta olmak üzere kurucu siyasal ve dinsel önderlerin tümünün heterodoks kimliğine rağmen devletin şeriatçı dönüşümü ve toplumu Sünnileştirmesi, tıpkı Selçukluda olduğu gibi egemenliğin çıkan gereği ve halka rağmen olmuştur. ile birlikte, halk ululan dervışlerin etkısı azalmaya, halk da- yanaklan olmadığı halde mollalann önemi artmaya başlı- yordu. Böyle olunca, kurulan medreselenn hocalan ve si- yasal öndenn akıl hocalan da kaçınılmaz olarak bunlarolu- yor, böylece Osmanlı bir yandan devşirmeleşirken dığer yandan da halkın ınanç geleneğine yabancılaşıyordu. Bununla birlikte I. Murat'a kadar bir dışlama tavn göz- lemiyoruz. Nıtekim Sünni ideolojı deviette ve eğitim ala- nmda kurumlasırken Yenıçeri Teşkilatı Bektaşilere verili- yordu. Buna karşın I. Bayerit'in 1402'de Tîmur'a yenilgi- sinin ardından yaşanan Fetret Dönemı'nden sonra, devşir- mesi ve ulemasiyla devletin dinsel tercihlerinde dönüşüm hızlanır. Cıddi bir egemen sınıf refleksı edinmış olan dev- letin, yaşanan üç temel tehlikeye karşı önlem almaya çalış- tığını görüyoruz: 1- Tünur benzeri Doğu'dan gelebilecek siyasal güçlere karşı devleti güçlendirmek ve toplumsal desteğini arttır- mak, 2- Bedrettin a>aklanmasında görüldüğü gibi, halkın hak mücadelelennın ayaklanmaya dönüşmesine ideolojik ya- taklık sağlayan heterodoks anlayışlann toplumsal etkismi kırmak: 3- Türkmen beyliklerinin bağımsızlık hayallerini besle- yen mezhepsel \e siyasal farkhhklara karşı devleti tahkim etmek. lşte bu çerçevede Osmanlı iktidar güçlen, toplumu Sün- nileştirerek tekkimliklileştirmeye yönelir. Bu süreçte Hı- ristiyanlara karşı davranışta en küçük bir değişiklik olma- mıştı, çünkü bu değışimin hedefı doğrudan Türkmenler olacaktı. Türkmen çoğunluğunun Alevı oluşu, iktidan yol aynmına getıriyordu: Ya Sünni tercihinde diretecek, dola- yısıyla şeriatçılığın geleneksel tavnnda olduğu gibi kendi doğjrusunu katliamlar pahasına zorla benimsetecek ya da herkesin kendi kavrayış biçimiyle inancını yaşayabileceği bir inançlar mozaiği olmayı kabul edecekti. Osmanlı birin- cisini tercih edecek, kendi gecmişine sırtını dönecekti. Bu olacaktı. Nıtekim devşirme iktıdannın pekişmesine bağlı olarak Osmanlı dev letınde, Islami taassubun yükselişine ta- nık oluyoruz. Daha önce Türkmen-Müslüman aristokrasi- nin egemenliği döneminde, Müslüman topraklarda daha renkli bir dinsel hanta varken, devşirmelenn iktıdannda tam bir tektipleştırme politikası izlenecek, Ebussuud Efendi gı- bileri Osmanlı sıyasasında önemli kişiler haline gelecek- lerdi. Öyle ki Yunus Emre gibi bir halk ulusunun, "Cennet cennet dedikkri/Bir ev Ue birkaç huri/ tsteyene ver onlan/ Banasenigerekseni" gibı bildik şiirlerinı okuyanlara ölüm fermanı verecek denli bir taassub gelişecekti (Bkz. Erdo- ğan Alkan. Yunus Emre, s. 13). Kanuni'nın Şeyhülislamı Ebussuud Efendi'nın şöylesı fetvalan, Osmanh'ya egemen olan zihniyetın niteliğine ışık tutar: "Soru: Bir kişi açıktan açığa ramazan günü yemek vese, sorgulamasında' Ramazan hadıstır. düzme koşmadır" der- se ve bu sözünde direnirse ne yapmak gerekir? Cevap: Elbette öldürülmesi gerekir. Sora:Sey-ykfler"lbadetleilgilikararlarbızıbağlamaz"(_) derierse bunlara ne v^pılmalıdır? Cevap: Bu inanç üzerine direnirkr. şeriat yoluna gelmez- lerse dinsizlikkri anlaşılmış olur, bu nedenle ökiürülmeleri gerekir. Soru: Ban sufiler 'Bıze şeyhimiz böyle buyurdu' diye- rek sürekli zikretseler onlara ne yapmak gerekir? Cevap: Şeyhleri olan dinsizin buynığunu Tann Pevgam- beri'nin buyruğuna yeğledikleri için tümünün öldürülme- si gerek. Soru: Kızdbaş toptuluğunun dine göre topluca öldürül- mesi helal midir? Bunlan öldürenler gazi, bu öldürme sıra- sında ölenler şehit olur mu? Cevap: Kızübaşlann topluca öldürülmesi elbette dinimi- ze göre heialdir. Bu en büyük kutsal savaştır. Bu yolda öl- mek de şehitiiğin en ulusudur." (M. Ertuğrul Düzdağ, Şey- hülislam Ebussuud Efendi Fetvalan..., s.83 ve sonrası) Dını taassub. "Sünni anlayışın dışında kalan dini görüş ve akımlann da ötesinde. Sünni anlavışa zarar verici kabul edilen bütün müspet bilinılerc. felsefeye ve her rürlü yeniü- ğe karşı da rutıım içine girmiştir. Bu tutumun sonucu ola- rak da dönemin bilimsei sevivesi süratle düşmeye başlamış- br. Öte vandan. devletin benimsemiş olduğu Sünni anbtvışı güçlendirmek üzere 1537 tarihinden itibaren şu önlemler alınmıştır: 1- Dini gerekleri yerine getirmeyen ya da dine karşı say- gjsızlık gösterdigi ileri sürülenlere ağırcezalar verOmesi ön- görülmüş (...). 2- Her köye bir cami yaphnlması ve halkın cuma namaz- lanna kadlmasının sağianması, 3- (_) cğkncc yerieri, özellikle meyhaneler kapatılarak, sapık inançlı olduğu ileri sürülen ban dervişler İstanbul dt- şına sürülmüşlerdir. Anadolu halkı, ^ JN uz' un katliamlanndan sonra bu ikin- ci büyükdevlet saldınsıy la Sünnilcştirilivordu. Aynı dönem birbiri peşj sıra Alevi ayaklanmalannın gcrçekleştiği ve bü- yük bir acıması/lıkla bastınldığı dönemdir. Bu terör döne- mi belli bir başan eJde etmiş olmalı ki Ramazanzade Meh- met Paşa, Tevarib-i .\W Osman'ında; 'Dünyayı ıslah için namaz kılınması ve dualann devam ettinlmesi ıstenerek cümle halk, Hakka tabi. şerıata bağlı oldular. Her birisi gönlü hoş ve ıçı rahat olarak kötü seyleri terk ettiler, şeri- ata döndüler. Haram şeylerı terk ettiler. farz ve vacipleri ye- rine getirdiler. Böylece Allah'ın emir ve nahıyelerine bo- yun eğdiler' (_) 4- (._) Dine zarar verdiği gerekçesiyle matematik, feisefe ve kelam gibi müspet bilim ve düşünce hayab ile ilgili ders- ler medrese programlanndan çıkanldı. 5^ Ve nihayet, ileri sürdükkri ban düşünceleri yüzünden, 1527'de Molia Ka- bız, 1529'da Şeyh Ismaıl Ma'şukı. 1550'de Şeyh Muhyıd- din Karamanı, 1561'de Şeyh Hamza Bah gibi farklı dûşû- nenterin fiziki tasfıyesiyay eınlasacakh.'" (Bkz H.G. Yurdiy- dın. Osmanlı Devleti. s 163-41 İİttî Osmanlı Gerçeği 'Nizam -ı Âltm 'in Goyri Resmî Tarihi E R D O Ğ A N A Y D I N * / • \ Osmanlı Gerçeği "Nizam-t Âlem"in Gayri Resmî Tarihi Erdoğan Aydın çiktl! Cağaloğlu Yokuşu, Evren Han 29/50 Cağaloğlu - İst. Telefaks: 0212. 512 16 68
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear