Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19EKİM 1999SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ARİSTON
ÜÇ JAPON GEMİSİ MARMARA DENtZİ'NDE
Prefabrike ev yardımı
Tüm Ariston beyaz eşyalar
peşin fiyatına 8 taksitle,
Ariston Yetkili Satıcılarında
üstelik hemen teslim!
Haber Merkezi - Japonya'nın, deprem-
zedelerinm kullanması için hibe ettiğı 500
prefabrike konutu taşıyan Japon donan-
masına bağlı üç savaş gemisı, Çanakkale
Boğazı'ndan geçiş yaparak Marmara De-
nizi'ne açıldı. Israil Başbakanı Ehud Ba-
rakda. 25 Ekim'de Türkiye'ye gelerek Tel-
Aviv yönetiminın Adapazan'nda kurduğu
3 bin kişilik "İsrail Köyfi" adı verilen yer-
leşim birimınin açıhşını yapacak.
Depremzedeler için 500 prefabnke ko-
nut getiren Japon donanmasma ait üç sa-
vaş gemisi dûn saat 12.00'de Ege Deni-
zi'nden boğaza giriş yaptı. Savaş gemile-
n Türk donanmasma ait Salihreis Firkatey-
nı tarafindan karşılandı. Salihreis Firka-
teynı düdük çalarak selamladığı konuk ge-
milere eskortluk ettı.
Çanakkale önlenne ilk gelen JDS Bun-
go Mayın Dökücü gemının ardından JDS
Tokıvva Yardımcı Gemisi ve JDS Osumı
Çıkarraa Gemisi, Salihreis Firkateynı'nin
öncülüğünde Nara Burnu'nu dönerek
Marmara Denizi'ne açılmak üzere geçış
yaptı.
Japon savaş gemilerinin getirdiği 500
adet prefabrike konut, bugûn Haydarpaşa
Limanı'nda düzenlenecek törenle Japon
yetkililerinden teslim alınacak. Konutlar
buradan, daha sonra trenle Sakarya'ntn
Arifıye bölgesine nakledilecek.
İsrail Başbakanı Barak. 25 Ekim'de Tür-
kiye'ye gelecek. Barak'm ziyareti kapsa-
mında Ankara'da Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel ve Başbakan Bûlent Ecevit'le
bır araya geleceği, görüşmelerde deprem
zararlannın giderilmesinin yanı sıra iki ül-
ke arasmdaki siyasi ilişkiler ve Ortadoğu
banş süreci de ele alınacak.
Barak deprem bölgesine giderekülkesi-
nin 19 nülyon dolara yaptırdığı israil Kö-
yü'nün de açıhşını yapacak. Prefabrike ko-
nutlardan oluşan Israil Köyü'nde hastane
ve okul da bulunuyor.
EMİRDAĞ ÇADIRKENTİAKŞAMSAATLERİ, ÇADIRLAR YİNE YAĞMUR ALTINDA
'Insanlar patLama noktasmda'• Çadırkentte
dolaşıp
depremzedelerle
sohbet ediyoruz. San
yağmurluğuyla
yağmurdan
korunmaya çalışan
bir kadın yakınmaya
başlıyor: "Üşüyorum,
doğru dûrüst bir
giysim yok.'*
HATİCETUNCER
ADAPAZAR1 - Emırdağ
Çadırkenti, akşam saatleri,
çadıriaryağmuraltında. KJ-
mi çadıriar lüks lambalany-
la aydınlatılmış, kimisı de
çadırkentin aydınlatma dı-
reklerinden süzülen ışıktan
yararlanmaya çahşıyor. Ça-
dırlar üstten su almıyor a-
ma zemin nemlenmiş. In-
sanlarda yağmurun hızlanıp
zeminin iyice ıslanması
korkusu var.
Çadırkentte dolaşjp dep-
jpemzedelerle sohbet edıyo-
vruz.^,.^an yağmurlug\ıylan>/
yağmurdan korunmaya ça-
lışan bir kadın yakınmaya
başlıyor: "Üşüyorum, doğ-
ru dürüst bir giysim yok."
Üst üste giydiği tışörtlen,
taytlan gösterip soğuktan
korunmaya çabaladığını ve
yardımlardan yararlanama-
dığinı anlatıyor. Başka bir
kadın uzaktan "Ne diyor o.
nedjyor" diye bağırarak ya-
nımıza >aklaşıp yalan söy-
lediğinı, çok malzeme aldı-
ğını iddıaedıyor. Konuşma-
yı duyan bır başkası suçla-
nanı da çağınyor ve bir tar-
tışma başlıyor. Kavganın
büyümesıne neden olma-
mak için en iyısinın uzak-
laşmak olduğunu düşünüp yavaşça ay-
nlıyoruz.
Türk Psıkologlar Derneği'nin gönül-
lü Emırdağ Çadırkentı'nde bulunan eki-
bın başkanı Psikolog Gfilsen Erden, bu
kavganın afet bölgelerinin olağan gö-
rüntülerinden olduğunu söylüyor.
Öfkenin
kontrolü'
Türk Psikologjar Demeği "Afet
Bölgeierinde Öfkenin Kontrolü"
başlıkh bir broşür hazırladı.
Broşürde öncelikle afct
durumlannda insanlann neden
öfkelendikJeri özetle şöyle
sıralanıyor:
"Yakınİannı, evini, eşyasını,
umudunu kaybetmek, standardın
çok alündaki >-aşam koşullan,
aşağüanmış olabilir, yanlış
bilgüendirilmiş olabilir, yardun
aima konusunda zorlanryor olabilir,
aynmcıük yapüdığını düşünüyor
olabilir, eğer yeterince yüksek sesle
bağırarak konuşursa istediklerini
elde edebileceğine inanıyor
olabilir.''
Sakin kalmaya çalışma,
karşmdakini ügi ve ciddiyetle
dinleme, duygulara saygı
gösterme, öfkeli biri karşısında
yapılması gerekenler. Tartışmaya
girmek, şaka yaprruyorsa şaka
yapmaya kalkışmak,
"Sinirlenmeje gerek yok" demek
ise yapılmamasi gerekenler.
Öfkeli binni sakinleştirmek için şu
yollar denenebilir:
"Dikkati sonınun çözümü üzerinde
odaklama. saygıyı sürdürme, teselH
edki sözlerden kaçınma, çözûm
için söz verüdiyse sözün tutufanasL"
6-7 kişinin bir arada kalma-
sıpekçoksorunu beraberin-
de getiriyor."
Anneler daracık alanda
çocuklanyla baş etmekte,
onlan yönlendirmekte zor-
lanıyor. Çocuklar çadır ara-
lannda kayboluyor ve çadır-
kentte sık sık kayıp çocuk
anonsu yapılıyor ya da aske-
rin elinden tuttuğubir çocuk
çadıriar arasında ailesini an-
yor.
Türk Psikologlar Derneği,
depremden bu yana bölgede
gönüllü psikologlarla hizmet
veriyor. Bölgede ulaşmadık-
lan çadırkent kalmamış.
Adapazan'nda Emırdağ Ça-
dırkenti'nde kalan psikolog-
lar, her gün belirli bir prog-
ram çerçevesinde çadırkent-
leri geziyor ve yurttaşlardan
gelen talepleri rapor haline
getiriyorlar. Gezici ekip, bil-
gilendirme, rahatlatma ve
bıreysel görüşme isteyenleri
sapnyor. Emırdağ'da şu anda
Feza Arkun. Zeynep Yüre-
S Ö
Olumsuz koşullar ve belirsızlikler in-
sanlan bir suçlu bulmaya itiyor. Herkes
bır diğennın daha az yardıma muhtaç
olduğunu, dağıtılanlardan daha fazla
yararlandığını düşünüyor. Psıkologlar
açısından hangisinın doğru söylediğinı
ayırt etmek mümkün değil. Psikolog
Gülsün Erden, kavga edenlen ertesı gün
dostça bir sohbet sırasında görebılme-
nin mümkün olduğunu söylüyor. Çadır
ziyaretleri sırasında kavga ettiğı komşu-
sunun yalnız ve yardıma muhtaç oldu-
ğunu söyleyip ilgilenilmesini isteyen-
lerle karşılaşmışlar. Psikolog Gülsün
Erden izlenimknnı şöyle aktardı:
"Çünkü çadırkentte her şev günübir-
fik ve her an dengeier değişebiliyor. Bu-
raya akışıp katanış durumdalar. Çok dip
dibe yaşamanuı verdiği gerginlik için-
deler. Küçücük bir alanda anne. baba,
çocuklar, büyükanne ya da büyükbaba
^ p ç > v
soybaş, gonüllü psikologote*^
rak bulunuyor. Psilüjloglanjj^
diğer çadırkentlere ulaşımı-
nı ve malzemenın taşınması-
nı Kâmil Koç fırması üstlen-
miş.
Psikolog Gülsün Erden,
depremzedelerin psikolog-
lardan daha bilinçli bir şekil-
de hizmet almaya başladık-
lannı ve neye ihtiyaçlan ol-
duğu konusunda bılgi sahibi
olduklannı anlatü. Deprem-
zedelerin eve, çadıra gıreme-
me, gece uyuyamama gibi
sorunlan devam ediyor, an-
cak şikâyetçi sayısı azalmış.
Aynca depremin ilk günle-
nnden beri çadırkentlerde
çahşanlardan da psikolojik
hizmetbekleyenler bulundu-
ğunu belirten Psikolog Gülsün Erden,
şunlan anlath: "Kendflerinin çözeme-
yeceği sorunlar nedenryte başvuruyor-
lar. Gerginlikler, dargınhklar. Öfkden-
miş insanlar var, pattama noktasına ge-
liyorlar. Herkesin böyle bir yardıma ib-
tiyacı \ar?
Itepvemzedeler
demek kıınhı
FARUK KIRTAY
YALOVA - Yalova'da dep-
remzedeler kendi güçlerini bır-
leştırerek da> anışmayı yaşama
geçiımeye çahşıyor. Yalovalı
Depremzedeler Demeği
(DEP-DER) kuruluş dilekçe-
sini Yalova Valıliğı'ne vererek
kent merkezindekı az hasarlı
binada çalışmalanna başladı. 7
kurucu üyesınden 4'ünün ev
kadını olduğu derneğe yüzler-
ce ev kadını üye olmak ıçın
başvuruda bulundu.
Deprem bölgesinde, çadır-
kentlerde devam eden yaşamın
en büyuk zorluklannı önce ka-
dınlar yaşıyor. Bıdonlarla ça-
dırlanna önce kullanma. sonra
da ıçme suyu taşıyorlar. Erzak
için kuyruğa gıriyorlar. Kara-
•vana istemeyen çocuklara ev
yemeği yapıyorlar. Yağmurlar-
la su alan Kızılay çadırlanna
naylon yerleştinyorlar. Her gün
çadınn içine dolan sulan bo-
şaltıyorlar. Temızlık, çamaşır
ve ailenin bakımı onlan daha
da yoruyor. Tüm bu zorlukla-
nn yanı sıra kışı düşünmek da-
hi istemıyor depremzede ka-
dınlar. Çünkü kış. onlar ıçın so-
ğuk ve hastahk demek. Tüm
bu sorunlann bılincınde olan
Yalovalı depremzede kadmlar,
felaketin hemen ardından ken-
di bünyelerinde örgütlenmeye
çalıştılar. Orgütlenme süreci-
nın en ön saflannda yer aldılar.
Sonuçta DEP-DER"*m kurulu-
şunutamamladılar. Çadırkent-
lerde, çadır çadır dolaşarak
derneğin kuruluş çalışmalanna
katılan kurucu üye FafmaCoş-
kun, kadınlann DEP-DER'e
yoğun ılgı gösterdığinı ve so-
rumluluk almak ıçın başvurdu-
ğunu belırterek şunlan anlattı:
"Marmara depreminde kadın-
lar en çok mağdur olan kesun.
Çünkü \ıUann birikimiyle ya-
pılan >u\
>
aktnnuı enkaz hafine
gelmesine yürekleri elwrmedL
Orgütknme düşüncesi ilk kez
Yalova'daki kadınlardan çıkn.
Amacımız, sorumlulann var-
gdanıp gereken ceza> ı almasuu
sağlamak. Tüm depremzedele-
rin sorunu ortak. Sorunlanmı-
nn çözümü ise sosyal hukuk
devleti. Bizler Yalova'da bunun
hayata geçmesi için dernekola-
rak mücadele edeeeğiz."
Yalova Cumhuriyet Caddesı
üzerinde az hasarlı bir binada
faalıyet gösteren DEP-DER'in
yönetim kurulu başkanlığına
getinlen TahirAslan. derneğin
depremzede kadınlann gın-
şimlenyle yaşam bulduğunu,
kuruluş amaçlannın deprem-
den zarar gören insanlar ara-
sında yardımlaşma ve dayanış-
mayı sağlamak olduğunu söy-
ledi.
FAZİLET PARTİSİ GENSORU HAZIRLIĞINDA, HÜKÜMET SAVUNMAYA GEÇTİ
Ecevit: IMF yardımı Hazine'ye ulaşmadı
.\NKARA (Cumhuriyet Bürosu) -FP, Devlet
Bakanı Recep Önal'ın IMF yardımı hakkında-
kı açıklamasıyla ılgih gensoru verme hazırhğı
yaparken, hükümet kendiru sa\
r
unma>ı sürdü-
rüyor. FP Grup Başkanvekilı Abdüllatif Şener.
Önarın açıklamasuun skandal olduğunu, he-
men ıstifa etmesi gerektiğini söyledi. Başba-
kan BülentEcevit. IMF'den gelecek 500-milyon
dolarlık deprem yardımının Hazıne'ye ulaşma-
dığını belırterek •
4
Dola>Tsı>la bayardundan he-
nüz herhangi bir ödemeyapılmış ofanası olanak-
sodu-r
dedı. Başbakan Yardımcısı Devlet Bah-
çeü de. deprem yardımının başka bir yerde kul-
lanılmasının söz konusu olamayacağını savun-
du.
Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Recep Ö-
nal'm, Antalya'daki Ekonomi Zirvesi'nde yap-
tığı açıklama ile ilgili tartışmalar sürüyor. FP,
konuyu Meclis gündemine getirmek amaayla
gensoru vermeye hazırlanıyor. TBMM'de basın
toplantısı düzenleyen FP Grup Başkanvekilı
Abdüllatif Şener, gazetecılenn sorusu üzenne,
Önal'ın istfa etmesmı ıstedı. Önal'ın açıklama-
sının kamuoyunda Ecevıt hükümetine duyulan
rahatsızlığı pekıştırdiğinı belirten Şener. "Bu
açıklama skandaldır. Eğer depremzedelerin pa-
rası maaş ödemesinde kullanıklıysa bakan isti-
fa etmelidir. Böyle bir şe> yok da bu açıklama
yapdımş ise yine Bakan'ın istifa etmesi gerek-
mektedir" dıve konuştu.
Şener, Recep Önal'ın açıklamalanna FP'nin
ekonomıyle ilgili olarak hazırlayacağı gensoru
önergesınde yer venleceğinı de kaydettı.
Başbakan Ecevit, dün yaptığı yazılı açıkla-
mada, IMF tarafindan yapılacak yardımın he-
nüz Hazıne'ye ulaşmadığını. bu nedenle yar-
dımdan herhangi bır ödeme yapılmasının ola-
naksız olduğunu savundu. Depremzedelerle il-
gili bağışlann günü gününe Başbakanlık Teftiş
Kurulu'nca ızlenerek denetlendiğini kaydeden
Ecevit. "Kakh ki iç ve dış kaynaklardan şimdi-
ye kadar Hazine')e inrikal etmiş olan bağışlann
çok daha fazlasL depremzedeler için günü gü-
nüne devlet bütçesinden kaynak aktarılarak
ödenmektedir. Sayın Recep Önal'ın Hazine'de-
ki sıkışıklıgı anlatirken kullandığı ifade ile bunu
kastetmiş olduğu beuidir" dedi.
Ecevıt'in açıklamasının ekınde
sunulan Başbakanlık Kriz Yöne-
tim Merkezi açıklamasmda da
Merkez Bankası ile Hazine Müste-
şarhğı'na birer >azı yazılarak IMF
yardımının, Ziraat Bankası'nda
depremzede yardımlarmın toplan-
ması için açılan hesaba aktanlma-
sının istendiği kaydedildi. Açıkla-
mada. Merkez Bankası'nuı, "söz
konusu tutann henüz kendi hesap-
larına girmediği hesaplara girişini
taldben HazineMüsteşariığı'nuı ta-
limaüan çerçevesinde gereğinin ya-
pılacağı" yönünde yanıt geldiği di-
İe getinldi. Hazine Müsteşarlı-
ğı'ndan yardımm henüz ulaşmadı-
ğı. ulaştığında gereğinin yapılaca-
ğı yanıtının alındığı belirtilen açık-
lamada, merkezi hesapta toplanan
döviz yardımlanndan bugüne ka-
dar harcama yapılmadığı kaydedil-
di. Açıklamada, merkezi hesapta
toplam 73 trilyon 72 milyar lıra
toplandığını, bunun 13 trilyon lira-
sının prefabrik konuta, 5 trilyon lı-
ranın prefabnk konutlann altyapı-
sı ve 5.1 trilyon liranın da Afet Böl-
ge Koordinatörlüğü'ne gönderile-
rek kullanıldığı bildirildi.
Devlet Bahçeli, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Kunımu'nun 16. kuruluş yıldönümü törenle-
nnde gazetecılenn Önal'ın açıklamasını annn-
satması üzenne,"Böyle bir şey söz konusu ola-
maz. Deprem için toplanmış olan yurtiçi w yurt-
dtşı ka> naklar deprem bölgesine harcanabüir.
Bunun haricinde bir şey düşünmek dahi doğru
değüdir" dedi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Başkent Olmak... •
Son 1000 yıllık tarihımize baktığımız zaman, ge-
rek Anadolu Selçuklularının, gerek Osmanlıların ve
gerekse Cumhuriyetimizin başkentleri, bu devietle-
rin "eğilim" ve "beklentilerini" açıkça ortaya koyar.
1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu'nun kapısını
"kesin olarak" açan Selçuklular, bu zaferin hız ve
moraliyle hızla Anadolu'nun fethine giriştiler. Kırtal-
mış oglu Süleyman kumandasmdaki Selçuk süva-
rileri, beş yıl ıçinde tüm Anadolu'yu fethetti ve bu-
rayı bir "eyalet" olarak belirleyerek Iznik'i başkent
yaptılar. Bu eyalet daha sonra, "Anadolu Selçuklu-
lan" olarak isımlendirilecektir.
Haçlı seferieri başlayınca, başkent Konya'ya çe-
kilecek ve Anadolu Selçuklulan, Moğol istılası ya-
şamalanna karşın 14. yüzyılın başına kadar varlık-
lannı sürdürebileceklerdir.
Anadolu, önce "Güney"e inen ve daha sonra ge-
nellikle Irak üzerinden "6af/"ya doğnj ilerlemek is-
teyen Türkmenlerin geçış yoluydu. Ve ilk başkentin
Iznik olması bu "durumun" doğal bir sonucuydu.
Zaten Haçlılann Selçuklulan Konya'ya doğru sürmer
lerinin üzerinden çok bır zaman geçmeden, "Batı"ya
doğru ılerieyen Turkmenler, Ege'ye ulaşmışlardı. Er-
tuğrul Gazi'nın lıderlığindekı "Kayı Aşırett"de, tam
Bizans sınınndaki "8/t/nya Ucu'na ya da Soğüt-
Domaniç yöresine yerleştirilmişlerdi.
Ertuğrul Gazi'nin ölümünden sonra Osman
Bey'in yönetimine giren Kayılar, 1295 ya da 1296'da
"Osmanlı Beyliği'ni" kumnuşlar, 1299'da da Konya
Selçuklulanna karşı bağımsızlıklannı ilan etmişler-
di. O dönemde Osmanlılann belli bir başkenti yok-
tu.
Osmanlılann ilk başkenti Bursa idi. Ve başkentin
Bursa olarak saptanması, "dönem/n gerçeklerine ve
beklentilerine" tümüyleuygundu.Zira insanlar göz-
lerini, "Saf;"yadikmişlerdi.
Tarihefazla "takılmak" istemiyorum. Fakat şu ka-
dannı vurgulayayım ki; Bursa'dan sonraki başken-
tin, Rumeli'de Edime olarak saptanmasının da el-
bette bir amacı vardı ve bu amaç, "Batı'ya" yönel-
mek isteyen kitlelerin beklentilerine uygun olarak
saptanmıştı.
Imparatoriuğun son başkenti Istanbul'du. "Doğu"
ve "Batı" arasmdaki en önemli köpru olan tstanbul,
4.5 yüzyıl başkent olarak kaldı. istanbul'un başkent
olması, artık imparatorluğun gözlerini Batı'nın yanı
sıra, Doğu'ya da çevirdiğinı göstenyoreiu. Gerçek-
ten, o döneme kadar "Doğu Sorunlartna" pek eğil-
meyen ve böylece oradaki "posf kavgalannın" dı-
şında kalabilen Osmanlı, artık "Doğu'nun ve Batı'nın
imparatoriuğu" olabılecek kıvama gelmişti.
••*
"Cumhuriyet", Osmanlı Imparatoriuğu'nun sona
eriştarihi olarak, İstanbul'un "resmen " işgal edildi-
ği, 16 Mart 1920'yi kabul eder. Zaten bu işgalden
bir ay kadar sonra, Ankara'da Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin açılmasıyla başkent "fiilen" Ankara ol-
muştu.
Hatta, Mustafa Kemal'in Aralık 1919 sonlannda
Ankara'ya gelmesiyle birlikte, ulusun kalbi Anka-
ra'da atmaya başlamıştı. Hele 1922 Kasımı'nda hi-
4rtet ve saltanat birbırinden aynl«p OsrnaBJı Hane-
«faro'nın saltanatına son venlmesınden sonra. her-
1
SfctAnkara'yı başkent olarak gfcrrneye başlamqftı.
Ama kimileri bunun "endişesi" ıçindeydı. Hele hele
Istanbul'dakiier...
•••
"93 Harbi'nm sonuna dek; Osmanlı Imparatoriu-
ğu'nun "ağıriığı" Avrupa topraklannda, yani Rume-
li'de idi. Ya da en azından dengeli idi. Fakat Ayas-
tefanos ve Berlin antlaşmalan sonrasında ve hele
Balkan Savaşlan ve 1. Dünya Savaşı'ndaki yenilgi-
lerden sonra, Anadolu zaferine rağmen Istanbul "ke-
narda" kalmıştı.
O dönemlerin stratejik anlayışına göre, deniz ke-
nanndaki bır kent, yabancı donanmalann süreklı
tehdidi altında idi. Yeni bir "Çanakkale" yaratmak
çok güçleşmişti.
Ve tüm bunlar bir yana, İstanbul'un kozmopolit
yapısı, yoğun levanten nüfus, Müslüman olmayan
azınlıklann kalabalıklıklan ve Istanbul'daki belli çev-
relerin Anadolu hareketine karşı tutumlannın getir-
diği rahatsızlıklar ve "Saray"ın (Saltanat kalkmış bi-
le olsa) variığı, yeni Türk devletinin başkentınin An-
kara olacağını göstermekteydi. Ve nihayet 13 Ekim
19231e verilen bir yasa önerisinin TBMM'de kabu-
lüyle, başkent Ankara'ya alındı. Birtakım yerli ve ya-
bancı çevrelerin yoğun itirazlan, protestolan ve teh-
ditlerine rağmen...
•••
Ankara Türkiye'nin kalbidir. Ama "birileri", baş-
kentin Ankara olmasından dolayı duyduklan "hoş-
nutsuzluklan" son yıllarda dile getirmeye başladılar.
Bunabaşlayan da, cumhuriyetimizin hemen herşe-
yini tahrip etmeye çalışan Turgut Özal oldu. Onun
mirasçılan bugün de aynı şeyleri dile getiriyorlar.
Yok, "Ankara hantallaşmış", yok "bütvkrasiye bo-
ğulmuş"...
Bunlann şikâyeti, çoğunlukla "devleti soymak"
ya da "devlet olanaidanndanyararianmak" isteyen-
lerin, Ankara'da rahatlannın kaçması ve kimi kamu
görevlilerinı "kafaya almak" konusunda zorlanma-
lan. Başkent Istanbul'aalınsamüthiş keyiflenecek-
ler Artık, "Çalsın sazlar, oynasın beyler"...
Ama beceremeyecekler. Başkentin Ankara olma-
sı, "Cumhuriyetimizin rengidir". Bu rengi değiştir-
meye kimsenin gücü yetmez.
Tüm Ariston beyaz eşyalar
peşin fiyabna 8 taksitle,
Ariston Yetkili Satıcılarında.
Üstelik hemen teslim!
ARİSTONS i z s t e y i n