14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 OCAK 1999 PAZAFtTESl CUMHURİYET SAYFA HABERLER Avrupa Sendikalar Konfederasyonu Basın Sözcüsü Wim Bergans, Euro konusunda kaygılı 'Ortak potitika geBştirihneii9 BARIŞ DOSTER Avrupa Sendikalan Konderasyonu (ETUC) Basın Sözcüsü W"ım Bergans, sendikalar olarak Euro'yla ilgili politi- kalann nasıl uygulanacağını merak et- tiklerini söyledi. Bergans, "ÖnemHolan şey Euro konusundaki Avrupa Birliği politikalannın nasıl uygulanacağı ve hangi adımlarla tajnamlanacağKÜr" de- di. DİSK ve ETUC'nin birlikte düzenle- dikleri hak ihlallen konulu uluslararası toplantı için Istanbul"a gelen ve ETUC Genel Sekreteri Emilio Gabaglio adına görüşlerinı açıklayan Bergans, Eu- ro'nun çok kritik bir süreçten geçtikten sonra bugünlere ulaştığını vurguladı. Euro'nun çok önemlı bir adım oldugu- nu ifade eden Bergans. "Ama aynı za- manda Euro'nun Avrupa'nın tek proje- si ounasından da endişe ediyoruz" dedı. Avrupa Birliğı'nin yalnızca parasal po- litikalar üretmesinin yanlış olacağına dikkat çeken Bergans, ETUC olarak olayın diğer ekonomik yönlerının ve sosyal boyutlannın göz ardı edilmesin- den çekindiklerini söyledi. Bergans sözlerini şöyle sürdürdü: " Euro'nun gehnesüıe itirazınuz yok a- ma kaygılanmızı saklı tutuyoruz. Euro Avnıpa'nın tiim stratejisini değiştirecek. Eskiden hükümetier ulusal ekonomiyi daha rekabetçi kılmak \e desteklemek için ulusal güvenceler veririerdL Ama artık öteki devletlerie rekabet etmek için, hükümetier yeni ölçütler kullanmak ve yöntemler geliştirmek durumundalar." Hükümetlerin geliştirmek zorunda olduklan yeni yöntemlerin de. ışgücü piyasasında, ücret artışlannda ve çalış- ma koşullannda bulunabileceğini savu- nan Bergans, bu koşullarda sendikala- nn da pazarlık güçlerinin önünü açma- lannın ve daha sıkı işbirliği yapmalan- nın şart olduğunu söyledi. "Ortak ba- kış açılan ve politikalar üretmemiz ge- reklL AB içinde pek çok gelişme olacak" diyen Bergans, parasal birliğin yarattı- ğı parasal otoritenin tek başına yeterli olamayacağını, bunun mutlaka ekono- mik bir otonteıle tamamlanması gerek- tiğini ifade etti. ETUC'nin, bu otorite- nin çalışma yaşamıyla ilgili stratejiler içermesini istediğini belirten Bergans. "Birlikte yürümemiz gereken daha çok yol var. Lüksemburg \e Myana'da işsiz- lik ve çahşma yaşamıy la, ulusal ekono- milerin eşgüdümüyle ilgili taröşmalar yapddı. Avrupa Birliği geiecekte gerçek- Çalışatı Gazeteciler Güııü kuüandı HaberMerkezi-lOOcak Çalışan Gazeteciler Gü- nü'nde basının. demokrasi- nin vazgeçilmez bir unsuru olduğu belirtildı. Cumhur- başkanı Süleyman Demirel. Türk basınının, büyük önder Atatürk'ün deyimıyle "Cumhuriyet'in etrafinda çeüktetı bir kale" olma göre- vini başanyla yerine getırdi- ğini bildirdi. Bastn emekçile- rinin çahşma koşullannın 1960'lann da gensine götü- riilmek istendiğini vurgula- yan TGS Genel Başkanı Zi- ya Sonay da "Mevcut koşul- laramnda gazeteci, işverenle- rin ücredi kölesi haline get- miştir'' dedi. 10 Ocak Çalışan Gazeteci- ler Günü dolayısıyla bir me- saj yayımlayan Cumhurbaş- kanı Demirel. demokrasiler- de basının görevinın. top- lumsal denetimde bulun- mak. yapıcı eleştinler yö- neltmek ve halklann, özel- likle de gerçeği öğrenme. doğru haber alma hakkının koruyuculuğunu yapmanın yanı sıra toplumdaki aydmlı- ğın ve olumluluklann yansı- tılmasına da aracı olduğunu belirtti. Basının bu görevinı tam anlamıyla yenne getire- bilmesi ve bu bağlamda ka- muoyunun kendinden bekle- nen etkinlik içensınde bulu- nabilmesi için farklı görüşle- re ifade imkânı sunabilecek bir ortamda engelsiz çahşa- bilmesinin şart olduğunu ifa- de eden Demirel, "Binaena- leyh, basının tam anlamıyla özgür olması. demokratik toplum olmanın en önemli şarüan arasında yer almak- tadır. Ayuı zamanda açıklık ve çoğulculuk ilkelerinin bir gereği olan hasın özgürlüğü, bütün demokratik ülketerde olduğu gibi. Türkiye'de de anavasamız tarafindan temi- nat alüna aiınmışör" dedı. Başbakan Mesut Yılmaz, basının, demokrasinin vaz- geçilmez bir unsuru olduğu- nu vurgulayarak "Basınınıız. küreselleşen dünyayla iletişi- min sağlanması. kanlımcı ve yönlendirici bir kamuoyu- nun oluşturulması ve fikirler ne ohırsa olsun huzur ve hoş- görü ortamının yaratılarak korunmasuıda önemli bir so- rumluluğu üsttentnektedir" dedı. Devlet Bakanı Cavit Kavak da doğruyu ve gerçe- ği arayan. özgürlükleri top- lumsal sorumluluğunu unut- madan kullanan gazetecile- rin, Cumhuriyet'in. demok- rasinin ve açık toplumun başlıca unsurlan olduğunu bildirdi. TGS Genel Başkanı Ziya Sonav ıse basın emekçileri- nın yeni yüzyıla köle olarak gırmesıni engellemenin tek yolunun ışverenlerin baskı- sma karşı direnmekten geç- tiğini ifade ettı. Sonav. "10 Ocak. basın emekçilerinin geçmişte elde ettiklcri kaza- nımlann haürlandıgı veraev- cut ciddi sorunlann tarnşıkb- ğı bir "anma günü''nedönüş- tü. Basın emekçilerinin ^ü- vencesi olan 1%I tarihli 212 sayıh yasaya otarihte karşı çı- kan işverenler. bugün. basın emekçilerinin en büyük gü- vencesi olan bu yasanın içini tümüyle boşaltülar" diye ko- nuştu. Basın emekçilerinin artık kaybedecek bir şeyi ol- madığına dikkat çeken So- nay. gazetecılerin bugün sa- hıp olduklannı düşündükle- ri işlerini ya da yazı yazdık- lan köşelerini dahi kaybet- tiklerini savundu. Sonav şöy- le devam etti: "Sorunlann aşılmasında. basın emekçile- ri kadar poütikacılara, siyasi iktidariara >e parlamenter- lere de önemli görev ve so- nımluluk düşmektedir. Ga- zete ve televizvonlann bukuk dışı uygıılamalannın sona er- dirümesi için sıkı bir denetim mekani/masının işletilmesi, aynca yeni yasal dü/enleme- ler yapılması acil bir zorun- luluk haline gelmiştir. T- GS'nin iki yıl önce hazuiadı- ğL gazete ve teievizyonlarda çahşüruması zorunlu asgari kadrolara ilişkin yasa öneri- si halen TBMM Başkanb- ğı'nda beklemektedir." DİSK'in arastırtnası Gazetecilikte iş güvencesi ilılıJi yüzde 83 Istanbul Haber Servisi - DİSK tarafindan hazırlanan araştırma raporunda, gazetecilik işkolunun. iş güvencesi ihlallerinin en yüksek gerçekleştiği üçüncü sektör oldu- ğu belirlendi. Raporda bu alandaki işyerlerinin hepsinde sigortasız işçi çalıştınldığı belirtildi. DtSK tarafindan hazırlanan "Sendikal Hak thlalleri Araşbrma Raporu"nun sonuçlanna göre gazetecilik iş- kolunun, madencilik ve tekstil sektörünün ardından iş gü- vencesi ihlalinin yüzde 83.3Te en j'üksek gerçekleştiği sektör olduğu vurgulandı. Gazetecilik işkolunda, Cumhu- riyet dışındaki gazetelerde sendika bulunmaması nedeniy- le, araştırma sonuçlannda toplu iş sözleşmesi ihlali yok görünüyor. Raporda, cinsiyet aynmcılığı ihlalinin yüzde 16.7 ora- nında olduğu ifade edildı. DlSK'in araştırma raporunda, örgütlenme çalışması yapılan gazetecilik işkolundaki iş- yerlerinin hepsinde sigortasız işçi çalıştınldığı belirlenir- ken, yasal hakJann ihlali oranınının da yüzde 50 olduğu belirtildi. Raporda, araştırma yapılan işyerlerindeki taşe- ronlaştırma oranının yüzde 33.3, çalışma süresinın aşıl- ması oranının ise yüzde 100 olduğu saptandı. Gazetecilik işkolunda çocuk işçi çalıştınlmadığı kaydedildi. İşkoluna göre işgüve Sayı :1 Yüzde Madencilik L tf$X Tekstil M ^ - ^ İ * Gazetecilik ^ ^ İ € Turizm - ^ ^ | Metal *^M_ Genel HizmetteTjBT" Toplaın t i ^ 6 13 S 30 3 33 90 100.0 86.7 83J 714 ncesi ihlali 60 -° m ufr«-~~} 33.0 R JİİSKS., . 51.7 ^t3SC!K^S2 langın yürekleri yaktı Bolu'nun Çeleçoban Köyü'nde meydana gelen yangın geriye küller bıraktı. Evi yangında tamamen yanan 66 yaşındaki Mahmure Zambak sinir krizJeri geçirdi. 12 Idşinin yaşadığı ev otunıhnaz duruma gelince Zambak ailesi komşulannın yardımına sığındi. (Fotoğraf A A) ten çok önemli bir parasal ve ekonomik birtik olacak. Şimdiden bu görünüyor, ortak ekonomik stratejiler getişiyor" di- ye konuştu. Ortak ekonomik stratejile- rin geliştirilememesi ve ekonomilerara- sında eşgüdümün sağlanamaması du- rumunda, istihdamla ilgili politikalann sağlıklı sonuçlar veremeyeceğine dik- kat çeken Bergans, ETUC için önemli olan noktanın da bu olduğunu anımsat- tı. Son aşamada ETUC'nin da Euro'ya olumlu yaklaştığının altını çizen Ber- gans, Euro'nun mutlaka öteki alanlar- daki adımlarla desteklenmesi ve ta- mamlanması gerektiğini, aksi halde ar- zulanan sonucu veremeye- ceğini söyledi. Bergans, Euro'nun şu an için belki sokaktaki adamı çok doğ- rudan etkilemeyeceğini be- lirterek, sözlerini şöyle sür- dürdü. "Mesela bugün size öde- me Alman Markı, bana ise Bdçika Frangı olarak yapı- hyor. Aynı işi yapsak da, kimse sizin kaç Beiçika Frangı, benim ise kaç Al- man Markı kazandıgımla ilgilenmiyor ve bunun hesa- bını çıkarmıyor. Ama bir süre sonra tüm işçilere öde- meler Euro olarak yapda- cak. O zaman da kıyas ola- nağı doğacak. Unutulmasuı kl bu da kamuoy unun gö- zünde çok dikkat çeken. merak edilen bir şeydir." Ortaya çıkan bu duru- mun da işçi sendikalannın bir strateji geliştirmelerini zorunlu kıldığını savunan Bergans, şunlan söyledi: "ETUC oiarak ortak so- nınlara karşı, ortak amaç- larda uzlaşmak, ortak yön- temlerle mücadele etmek gerektiğine inanıyoruz. Sendikalar olarak işbirliği yapmanın gerekliligini da- ha yakjcı bir şekilde hisse- deceğiz. Önemli olan sey Euro konusundaki Avrupa Birliği politikalannın nasıl uygulanacağı ve bu poli- tikalara nasıl gidileceğidir.' TEKSıF ile TIS arasında anlaşma tstanbul Haber Servisi - Tekstilde 70 bin işçi- nin katılımıyla yann başlatılacağı ilan edilen grev öncesi, Tekstil Işverenlen Sendikası (TİS) ile DlSK'e bağh Tekstil lşçileri Sendikası ve Hak- Iş'e bağlı Oz lplik-lş sendikalan arasında yapı- lan son görüşmeden de sonuç çıkmadı. Tekstil lş- çileri Sendikası Genel Sekreten Süleyman Çele- bi, dün 15 dakika süren görüşmeden sonra tepki- sini "İşçi sınıfina ihanet belgesini önümüze koy- dular. buyTun inceieyin dediler" sözleriyle dile getirdi. Türk-lş'e bağlı TEKStF Sendikası Genel Başkanı Zeki Polat ile TlS Genel Başkanı HaKt Narin arasında ise gece boyu süren görüşmeler yapıldı. Görüşmeler sonucunda anlaşma sağlan- dı. Sendika yetkilileri 55 bin işçiyi kapsayan 17. Dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinı basın toplantısıyla kamuoyuna duyuracaklannı kaydet- tiler TlS ile TEKStF. Tekstil ve Öz tplik-lş sendi- kalan arasında 6 ay önce başlayan 17. dönem grup toplu ış sözleşmelerinin uyuşmazhkla so- nuçlanması üzerine 12 Ocak 1999 günü uygulan- masına karar venlen grev. Tekstil lşçileri Sendi- kası ile Öz lplik-lş Sendikası için kesinleşti. Top- lusözleşmenin ilk oturumunda sıfır zam öneren, daha sonraki görüşmelerde yüzde 24.5 zam tek- Prometheusturkey® Dreammaker - Consultant Group "whenever you need a global passport" Seçime Katılacak Adaylar için; • Seçim Kampanyası Teknikleri, •Strateji & Hedef Belirleme Teknikleri lifiyle masaya oturan TtS yetkilileri, grev uygu- lamasına iki gün kala sendikacılan yeniden gö- rüşmeye çağırdı. Önceki gün TEKSİF Genel Baş- kanı Zeki Polat ve öz lplik-lş Genel Başkanı \u- suf EnguTle görüşen TlS yetkilileri, sendikacıla- ra ilk 6 ay için önerdikleri yüzde 24.5"lik zam tek- lifini yüzde 45'e yükselttiklerini ilettiler. TlS'in önerisinde ikinci altı ay için de enflasyon oranın- da zam yapılması öngörülüyor. Tekstil lşçileri Sendikası Genel Sekreteri Sü- leyman Celebi, TlS'in çağnsı üzerine dün öğle saatlerinde genel sekreteri Ercüment Rona ile 10- 15 dakika süren bir görüşme yaptı. Celebi ga- zetemize yaptığı açıklama- da, işverenin önlerine işçi sı- nıfina "ihanetbetgesf' niteli- ği taşıyan biröneri koyduğu- nu ve kendilerinden bu iha- net belgesinin imzalanması- nın istendiğini söyledi. Işve- ren teklif inin kabul edilme- sinin, kendilerinin intihan ve işçi sınıfina saygısızlık ola- cağını anlatan Çelebi, kendi- leri açısından grevin kesin- leştiğini kaydetti. Öz Iplik-tş Sendikası Genel Başkanı Engin de işveren sendikası- nın son teklifinin kabul edil- mez olduğunu belirterek ye- ni bir teklif gelmemesi halin- de grev karannı uygulamaya koyacaklannı söyledi. TlS'in ücretsiz izin ve esnek çahş- ma ile ilgili önerisi şöyle: " Ekonomik kriz, talep da- ralması ve benzeri nedenler- k işyerinin sıkıntıya düşmesi halinde. işveren işçilere kısa süreli ücretsiz izin verebik- cektir. Aynca işveren, çahşan süre için ödenmek koşuiuyla kısa süreli çauşmalar (esnek çahşma) yapnrabilecektir'' AYDINLANMA EMRE KONGAR Çiğdem Kâğıtçıbaşı Ne Diyor? Bugünlerde "Hükümet Kurma" adı altında oyna- nan ortaoyunundan mıdeniz bulandı ıse sıze ilaç gi- bi gelecek bir insandan ve bu insanın yazdığı bir ki- taptan söz etmek istiyorum. Çiğdem Kâğıtçıbaşı Türkiye'nın en önemli bilim insanlanndan biri. Mübeccel Kıray sosyolojide ne ise Çiğdem Kâ- ğıtçıbaşı da psikolojide o. "Normal gazete okuyucusu" O'nu tanımaz. Çün- kü Çiğdem Kâğıtçıbaşı, "her köfteye maydanoz olan" pek çok sözde bilim insanı gıbi (kı bunlann pek çoğu Doğramacı usulu. gecekondu profesö- rü yapılmış kişilerdir) kanal kanal televızyonlan gez- mez. Bu yazıdan sonra umuyorum, biri<aç kalitelı arka- daş, kendisinı programlanna tek konuk olarak ça- ğınr ve "Türk insanı, Türk ailesi nereye gidiyor" ko- nulu derinliğine bir-iki konuşma yapar. Böylece bız de hem kendi insanımızı hem de ken- di toplumumuzu daha iyi tanıma fırsatı buluruz. Kâğıtçıbaşı, 1998 yılında çok önemli iki de ulus- lararası ödül aldı. Birisi "Uluslararası Uygulamalı Psik'oloji Kurulu- şu"nun verdıği "Psikolpji Biliminın Uluslararası Ge- lişimine Üstün Katkı Ödülü", öteki, "Kültürierarası Psikoloji Kuruluşu"r\un verdiği "Onur Üyeliği" sta- tüsü. Pek doğal olarak, genelde yamyamlaşan poli- tikacılann mafya-tarikat ilişkilerı, özelde ise lider- lerin ayak oyunları ve siyasal Islamın takıyyeleri ile iyice "anormalleşen" siyasal yaşamımızda, esas rti— barıyla yağmaya endekslenmiş olduğumuz için kimse bunlaria ilgilenmedi. • • • • • Şimdi durup dururken. üstelik de politikacılartam bir "yamyam dansı"nm doruklannda dolaşıriarken Emre Kongar neden Çiğdem Kâğıtçıbaşı'ndan söz ediyor diye düşünecek olursanız, bunun biri yakın, biri uzak iki nedenı var. Uzak nedeni esas olarak yamyamlaria savaşı- mın temel yöntemlerinden bin, Kâğrtçıbaşı'nın son kitabında saklı olması. Yakın nedeni ise Kâğıtçıbaşı'nın son kitabının Türkçe'de yeni yayımlanmış olması. Ingilizce aslı 1996 yılında çıkmış olan bu kitap, 1998'in son günlerinde Yapı Kredi Yayınları tarafin- dan Türkçeye de kazandırıldı. Bu önemli kitap için, ürettikleri öteki güzel kitap ve CD'leri şu anda saymaya yerimız olmadığına üzülerek, bankanın genel müdürü, sanatçı dostu Burhan Karaçam ile yayınların sorumlusu olan de- ğerii kültür adamı Enis Batur'u burada keyifle bir kutlayalım. • • • Kâğıtçıbaşı ne diyor? Kâğıtçıbaşı esas olarak, birey-aile ilişkilerine eği- liyor veçağdaş dünyada genellikle kullanılan ikili bir modele dayalı olan klasik yaklaşımı eleştirerek üçüncü bir model geliştiriyor. „ ,'\ . JKlasik yakJaşıma göre tarım tQplumlan,nda genel- likle ataerkil değerlerş.dayalı, bırey ileailenin bütün- selliğini oluşturan bir "karşıhklı bağımlılık" modeli vardır. Bu modelde bireyin aıleye bağlılığı, daha doğ- rusu aile ile birey arasında bir karşıhklı bağımlılık söz konusudur. Toplumlar endüstrıleşmenin etkisiyle değişmeye ve "çağdalaşmaya" başladıklan zaman, bireyin ai- leden koptuğu "bağımsızlıkmodeli" ortayaçıkar. Bu modele göre çağdaş kentsel endüstri toplumların- da birey, artık aileden bağımsızlaşmış ve aralann- daki etkileşim en aza inmiş, hatta kimi zaman da kopmuştur. Işte Kâğıtçıbaşı tam bu noktada diyor ki gerek ge- lişmiş endüstri ülkelerinde, gerek gelişmekte olan bazı toplumlarda, geçerii olan üçüncü bir modfel da- ha var ve asıl toplumsal gerçeği bu model açıkla- yabiliyor: Kâğıtçıbaşı'nın "karşıhklı duygusal bağlılık" mo- deli dediği bu modele göre birey ile aile. fiziksel ola- rak birbırierinden bağımsızlaşmış, fakat birbirlerine karşı duygulannı sürdürdükleri için, ortaya "karşıhk- lı bir duygusal bağlılık" ılişkisi çıkmıştır. Peki bu yeni aile modelinin önemi nerede? Benden, 300 sayfaya yakın, müthiş bir birikimi yansıtan bir kitabı ıkı üç cümle ile ozetlememi bek- lemeyin, ama bu soruya kısaca, tek kelimelik çok derin bir yanıt verilebilir. Eğitimde. Nitekim Türkiye'nin uzun vadeli kurtuluşu da eği- timde. Kâğıtçıbaşı koyduğu teşhisler ve yaptığı çalışma- larla, çocuğun küçük yaşta aile içinde, aile ile bir- likte eğitilmesinin önemini de ortaya çıkanyor ve eğitimde de yeni bir model geliştiriyor. Eğra'm Türkiye'yi kurtarabilecek olan tek sü- reç. Ama bu gerçeğın farkında olanlar sadece siyasal Islamcılar. Onlar Türkiye'deki şeriat devleti projesi- nin siyasetten değil, eğitimden geçtiğinin bilincin- deler. Siyaset, onlar için ancak eğitimi düzenleme gücüne sahip olduğu için önemli. İlk bakışta bu konularla hiç ılgisı yokmuş gibi gö- rülen Kâğrtçıbaşı'nın kitabı ise aslında sadece psi- kolojiye değil, sosyolojiye ve eğitime de büyük bir katkı. Siyasette yamyamlara oy vermeyin, eğitimde ve kültürde Kâğıtçıbaşı'nı okuyun. web sayfası: http://remzi.com.tr/yazar.html SEKA'da özelleştirme hazırhğı semınerı 12- 13-14 Şubat 1999 Ankara Dahafazla bilgi ve kayıt için lütfen arayınız. "Paylaşılan bilgi sonsuzluktur..." Prometheusistanbul: Tel:0.216.411 79 36 / 411 73 62 Faks:0.216.302 28 60 Prometheusankara: Tel:0.312.468 95 46 Faks:0.312.468 95 47 Prometheusizmir: Tel:0.232.445 03 03 Faks:0.232.445 03 05 Prometheusçorlu: Tel:0.282.673 33 85 Faks:0.282.673 25 91 http://www.prometheus.com.tr SABİT ÖZKESER ADANA - Özelleştirme kapsamına alı- nan ve 2 Ocak 1999 tarihinden itibaren üretimin durdurulduğu SEKA Akdeniz Fabrikasf nda 800 işçiden 350'sine zorun- lu izin verildi. Giresun, Dalaman ve Balı- kesir'deki fabrikalarda da üretimin düşük kapasiteyle yapıldığına dikkat çeken Se- lüloz-lş Sendikası Silifke Şube Başkanı Halil Demirel, "SEKA Genel Müdürlüğü fabrikalann özeUeştirflmesi için ne gereki- yorsa yapıyor. Kâğıt alan fırmalarla thti- yacınızı karşılayamam, özelleştirme kap- samındayım' deyip anlaşma yapmadılar" dedi. Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) 2 Ekim 1998 tarihinde SEKA Iz- mit Müessesesi'nin kapatılması karannı açtkladığını, Akdeniz Müessesesi'ne ait liman ve tesısi de ayırarak satmayı plan- ladığını ileri süren Demirel, sözlerini şöy- le sürdürdü: "SEKA işçileri, öteden beri engellenemez gibi gösterilen. özelleştirme saklırısının ve bundan kaynaklanan işy eri kapatmalarının engellenebilecegiııi dosta düşmana gösterdi. Özelleştirmeye karşı mücadelede adeta tarih yazdılar. Özelleş- tirmeye karşı. fabrika kapatmaya karşı mücadele etmek isteyenlerSElCVnın mü- cadelesini kendilerine örnek aldılar. Bu sa- atten sonra SEICVlarda özelleştirme yap- mak isteyenler, bu mücadeleyi yok saya- mazlar. Genel Müdürlük. kâğıt alan firma- lan süratle uzaklaştmrken yıllık anlaşma- yıda İhtiyacınızı karşılayamam. özelleş- tirme kapsamındayım' diyerek yapmadı. Üretilen kâğrtlara sürekli /am y aptılar. Kâ- ğıdın tonunu 5<MI doiann ü/erinde satnıa- ya kalktılar. Ayıu kâğıdı fırmalar 380 do- İara alıyorlar. Fabrikalara kilit \ umıak için ne gerekiyorsa onu yaptılar. Dün 15 bin ton kâğıt satan Akdeni/ IMüessesesi bugün 5 bin tonun altında satıvor.1 *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear