25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-I0&CAC-999PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Böstenmeflk Sakarya Üniversitesi Fektjrû Prof. Dr. ismail Callı, daha örce duyurduğu gbi yeni yılla brlikte 4 Ocak'ta ünversiteye türbania girişi durdurnuş. O gün clız birKaç olay olmuş va ertesi gün tûrbanliann eylemi btmiş. Çünkü 5 Ocak'tan itibaren her şey eskıye dönmüş; tûrbanlriara bütün kapılar açılmış. Bundan böyle her yıl 4 Ocak'ın "Göstermelik Laik Eğtim Günü" olarak kutlanması bekleniyormuş! Çadırda Istanbul'un ortayeri Sultanahmet'te Eminönü Belediyesi'nin kurduğu çadırda Karagöz, kukla, sihirbazlık gösterileri yapılıyor, ortaoyunu oynanıyor. Giriş çocuklara 150 bin, büyüklere 300 bin lira. Ama ortada ne fiş var ne makbuz. Belediye görevlilerine sorarsanız, toplanan paralaria çadırda gösteri yapanlann parası ödeniyor. Belli ki ödenen paralann da makbuzu yok. Al gülüm, ver gülüm. Ortaoyunu da zaten böyle oynanır! Etektronik posta: someposta.cwnhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Yasalar hayvanlan korumaya yBtmiyormuş.. "insanlan korumaya vetivor mu!". D elikanlının canı sıkkındı, kız arkadaşından beklediği telefon gelmemiştı. Evdedolanıp duruyordu. Babası salonda oturmuş gaze- ı 1 te okuyordu. Küçük kardeşi televizyonda çizgı film seyrediyordu. Annesi mutfakta yemek ha- zırlıyordu. Babasının karşısına geçip oturdu: - Baba yav, ne olacak bu memleketin hali? Babası. başını gazeteden kaldırmadan: - lyi olacak, diye savuşturdu oğlunun sorusunu. Delikanlı. bir çıft laf edip kız arkadaşından gelme- yen telefonu unutmak istiyordu: - Baksana baba, Bülent Ecevit hükümeti kurdu, önümüzde seçim var. Ben ilk defa oy kullanacağım. 21 yaşıma geldim. Kime vereceğtm oyumu? Babası gazeteyı katlayıp kenara bıraktı: - Evet Ecevit başbakan oldu. Hey gidi günler hey! Ben de ilk oyumu kullandığım seçimi hatırladım şım- di. O zaman Ecevit ılk kez başbakan olmuştu. - Yapma yav? Sıkıntı - Tabii. yıl 1973'tü. Hiçbir parti birinci olamadı ama en çok milletvekilini CHP çıkarmıştı? - Ne CHP'si? Ecevit o zaman CHP'li mıydi? - Evet oğlum... Süleyman Demirel de Adalet Par- tisi'nın başındaydı. Hükümeti kurmayı önce Ecevit denedi olmadı. Sonra Demirel denedi olmadı. Da- ha sonra Naim Talu vardı o da başaramadı. Üç ay falan sürdü bu işler. 1974'ün Ocak ayında Ecevit, Necmettin Erbakan'ın partisiyle koalisyon kurup ilk defa başbakan oldu. - Eee baba? - Ecevit, ben dört yaşındayken 1957'de milletve- kili seçilmiş, o günleri hatırlamıyorum... Politikada- ki on yedinci yılında başbakan olmuştu, Karaoğlan derdik. - Senin saçların beyaz ama Ecevit'in saçian şim- di de kara baba? - Yok, ona saçları için kara demezdik, Karaoğlan gibı geiip bizi kurtaracaktı... - Kurtardı mı? - Aradan çok zaman geçti, pek hatırlamıyorum. - Hatırladıklarını anlat baba... - Ecevit'in son başbakanlığını çok iyi hatırlıyorum. Çünkü güvenoyu aldığı gün sen doğmuştun. -17Ocak1978'demi? - Evet... Azınlık hükümeti kurmuştu. Kendisini destekleyen herkese de birer bakanlık vermişti. - Sonra ne oldu? - Bir yıl sonra istifa etti. Bu sefer Demirel azınlık hükümeti kurdu. - Sonra? - Sonra darbe oldu. O sırada telefon çaldı. Annesi içerden seslendi: - Devrim! Kız arkadaşın seni arıyor! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Seçim döneminde Türkiye de politikacılar için "Uçuşa Yasak Bölge" ilan edilsin! Milli Savunma Bâkanlığı, Ülker'den aldığı 1.5 milyon dolar bağışla ilgili sorulanmıza henüz yanıt vermedi. De- mek ki yarın, Rabıta bağış yaparsa onun parasını da alacaklar. Milli Savunma Bâkanlığı askerin ço- rap ihalesi konusuna da herhangi bir açıklık getirmedi. Askerin çorabıyla ilgili açıklama, fabrikası Beylikdüzü'nde olan çorap firmalanndan birinden geldi. Daha doğrusu bir şirketin yönetici- leri kalkıp gazeteye geldi. Şirket yöneticilerinin söylediğine göre askerin çorabı için ıhale açılmış ama henüz sonuçlanmamış. ihale 1 trilyon lıralıkmış. Kendileri ihaleye gir- memiş, çünkü Milli Savunma Bakan- lığı'nın aradığı askeri üretim kalite bel- gesi AOAP'a sahip değillermiş ama al- mak için gerekli hazırlığı yapıyorlarmış. Fakat bu ihaleyi almayacaklarmış. Milli Savunma Bakarriığı'na, NA-, TO standartlarında çorap örnekle-j ri vermişler, hepsi bu kadarmış. AQAP, aynı zamanda üretımde! NATO kontrol sistemlerini de ıçeren bir belge. AQAP'sız NATO standar-' dı Türkiye'ye özgü olmalı. Askerin çorap ihalesiyle ilgili en önemli konuya ise bir soru üzerine yanıt verdi şirket yöneticileri: "Evet, şirket sahipleri Fethullah Gü- len cemaatinin sempatızanıdır." PALAS PANDIRAS Fransa'ya da türbandan gına geldi. Şimdi de "Fransa'da demokrasiyok" diye yırtının haydi! MûfHBozact ÇED KOŞESİ OKTAY EKİNCİ Erdoğan'ın 'Özal' feribotu... lstanbul Büyükşehır Belediye- si'nin kurmaylan. Yenikapı-Ban- dırma seferlerine başlayan ıkincı hızlı feribotun adını "Turgut ÖzaT koyarlarkenRecepTayvip Erdoğan'ın istegını yenne getır- rnisler... ,"udçen yii sâtın alınan^Adnan Menderes" hızlı feribotunun isım babası dayıne Erdoğan'dı. Anım- sanacaktır: "Minareler sûngü- müz, kubbeler miğferinüz" söz- lennden ötürü yargılanmaya baş- layınca da hemen Menderes'e ö\ - güler dizmiş. "O da bir demok- rasi kahramanıydı" diyerek ken- disiyle de özdeşjeştirmişti... (16.05. 1998-gazeteler) • • • "İstanbulV belediye başkan- lığı yapan bir kişinın. bu kente kirnlik veren tarihsel ve kültürel do- nikapı'yı seçerken de bir bakıma Menderes ve Özal gibı davrandı: plancı ve mimarlann itirazlan bir yana. kendi şehircilik bürosunda üretilen koruma planı ilkelerinı de çiğneyerek Suriçi'nı yenı bir "oto- mobil işgalinc" açtı. 1 TanhrYântnada'nın "tnotorlu trankten arındırılması" hede- fıyle tam bir çelışkı yaratan Yenı- kapı'dakı "şehirlerarası" feribot iskelesıne Koruma Kurulu onay vermeveceği için de koca koca te- sisler "kaçak" ınşa edildiler; par- lak törenler de "imar suçu" ola- rak düzenlendiler... Şimdı Menderes ve Özal, tüm Trakya'dan ve hatta Avrupa"dan Anadolu'ya gıdecek otomobılleri '"Suriçrnden" alarak Bandır- ma'ya götürürlerken. Anadolu'dan getırdıkleri yüzlerce ve bınlerce Kaçak iskelede Turgut Özal Feribotu töreni... Semra Özal sus- muyor, Recai Kutan ise "duyamıjor"... (26.12.1998-Yenika- pı Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAYA) ku üzennde en acımasız tahribat- lan yaratanlara karşı bu tür "se\- gi ve bağlılık gösterilerinde" bu- lunmasının, en azından taşıdığı "kamusal sorumlulukJar" açısın- dan pek de yakışık almadığını ay - lar önce de yazmıştık. (Cumhuri- yet-26.05.İ998) Dahası. 1950'lerdeki o gözü kara "Menderes operasyonlan" sırasında. sözgelimi Erdoğan'ın bir ara yeniden ınşa etmeyi bıle düşündiiğü ünlü Karaköy Mesci- di gibi. Osmanlı dönemine aıt çok sayıda anıtsal ve dinsel yapının da yerle bir edıldiğini. bu nedenle "inançlara karşı hassasiyetiyle politika yapan" bir belediy e baş- kanının da feribotlara isim falan ko- yarken seçtiği kişinın "ne yaptı- ğını" anımsaması gerektığinı vur- gulamıştık... Ne var ki, bizim bu gibi uyan- lanmız Erdoğan'ı hiç etkilemese bile, öyle görünüyor ki, kendı "'ça- lışma arkadaşlarının" lstanbul için savunduklan v e kavgasını ver- dikleri düşünce ve ılkeler de bu "şiire merakh" eski belediye baş- kanını hemen hiç ilgılendırmiyor. Çünkü, Adnan Menderes'le bir- likte sefere başlayan ikincı feri- botun gövdesini süsleyen ısım. başta "Gökkafes" ve "3. köp- rii" olmak üzere, Büyükşehır Be- lediyesi 'ndeki plancı \ e mimarla- nn haklı olarak "nefret ettiklerT, lstanbul düşmanı tüm projelenn "önderi" ve Ratta "simgesi" ol- ma özelliğinı taşıyor... • •'• Aslına bakılırsa Erdoğan bu fe- ribotlann ıskelesı için Tarihi Ya- nmada'nın tam göbeğindekj Ye- olomobili de aynı kaçak ıskeleye taşıyıp, Istanbul'un 2600 yıllıkta- rihinın ıçındeki zaten sıkışık olan trafiğin üzerine bir güzel boşaltı- yorlar. Tıpkı. adlannı taşıdıklan kişile- rin de 1950'lerde \e 1980lerde uyguladıklan ve Istanbul'u özen- le korunacak bir "dünya mirası kent" olarak değil, tepe tepe çiğ- nenecek bir "rant ve tiiketim cen- neti" olarak gören imarpolitıka- lanndaolduSu aibı... • • • Pekı. acaba Erdoğan, feribotun admı bütün bunlan hiç "düşünme- den" ve hatta "önemsemeden" koymuş olabilır mi° Doğrusu. bu soruya 1994'teki ilk dönemlerinde belki "evet" dene- bilirdı. Ancak şimdi bakıldığında, örneğın Kasımpaşa-Piyalepaşa'yı "Bevrut'a" benzetecek Özal dö- nemi planlaryenıden gündemde... Erdoğan. yine Özal döneminin "kuzeye 3. köprü" projesine de artık "sıcakbaktığını" söylüvor... Su havzalannı ımara açan İSKİ yönetmeliğı değışiklığınde de yi- ne Özal'ın mirası olan "belde be- lediyelerinin denetimsiz plan yapma" yetkılerinden siyasal yan- daşlanna "rant dağıtmak" için ya- rarlanıyor... Bütün bu gelişmeler de feribotun gövdesındeki ismın sa- dece "sivasetin" değil, daha ile- ri düzeyde "derinlemesine" bir bağlılığın ürünü olduğunu göste- ri yor... Bir de tabii, Gökkafes'in bele- diyece neden durdurulmadığını, hatta yeni "kent azmanı" gök- delenlerin de nasıl yükselebıldik- lerini... HAYVANLAR İSMAIL GÎLGEÇ PERUKLU AKBABA DOCftU yOL ( I ) PARTSl UOERll KİM KİME DUM'DUMA BEHİÇAK behtcakoturk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl HLARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MIMTAZ ARIKAN 10 Ocak BASIN ÇAUŞANLARt 196I'O£ 8U6ÜN, BAStH ÇAUŞANIARININ HAKlAetHI GÜVENCEYSALAN212SArilJ Y»SA YÜRÛRUJİE6İB- f , DÜŞÜK İKTİDARIN gAS/UA SETİZMİÇ OLOU6U *C SmAMA Ve YASAKtM&M KAUHRILMASlNIN Yt- NISIKA, İ9İ* ANAYABASI DÖNSMlHOE ÇtKAfl- LAN 212 SAYILI yASA,OESİÇİK TEPKİLEK YA- RATACAKrt:AYNI GÜN, DOKUZ gÜYÜK SA2E- TE İŞVERBNl', YASAYI PeOTESm İÇtN, 3 SÜN SÜR£YL£ GAZ£T£L£RİNİ ÇJKAOUIYACAfCLARI- M/ DtMJRPULAG.&UNA KAHŞIUK, ÇAL/fANLAK AYNI KAMM DE6ILPI. DURUUU KJNAYAN VE YA- SAYI DESTEKLEYEM SÖSTEÜİLEH PÛZ£NLEOİ. \~~FT^f\ LBR.ÇOiCGBÇMEDStJ fOOCAK6ÛNÛ,'ÇAUfAN eAZETSCİLER. 8AYRAUI* İLAN EDİLECEKTİ.. PANO DENİZ KAVUKÇUOGLÜ Döner 1 , Torno' ve 'Yeni Dünya Düzeni' Öğleden sonraları Pekm'ın eski mahallesi ıssız- laşıyor. Sokaklar bomboş. Kapalı lokantaların ön-, - lerinde akşam yemeklerıni hazırlayan aşçılarla ya- maklarından başka kimseciklergörünmuyor. Orta^, lık sessiz... Sokağa. havalanmaya çıkartılan kuş/ kafeslerinden gelen cıvıltılardan başka ses duyul-»1 . muyor. Bu saatlerde eski mahallenın tek canlı nok- • tası bir 'döner büfesi'. Büfenin önündeki ınsanlar, sıranın kendilerine gelmesini beklerken aralarında konuşuyorlar. Büfenin üzerinde iri Çin harfleriyle "Alman Döneri" yazıyor... Yan tarafta büyük, renk- li bir resim var. Palabıyıklı bir Türk, elinde bıçak, dö- ner kesiyor. Yanında da açıklaması: 'Büyük Ham-^ ' burger3 . Dekoru, büfe penceresınin camınatakılmış'" bir 'Alman bayrağı' tamamlıyor!.. Kölner Stadtanzeiger gazetesinden Felix Ull- mann, Pekin'deki 'dönerolayt'tv bu satırlariaania- tıyor. Büfenin sahibi Dau Chun Dai, 26 yaşında uya- ' nık bir genç. Geçen yılın kasım ayında Güney Çin'den t • gelip, Pekin'de ülkenin 'ilk' döner büfesini açmış. Yalnızca döner ve kahve satıyor. Bir süre önce Al- manya'ya yaptığı bir gezide, her köşe başında bir dönerci görünce, önce şaşırmış. Sonra döneri, 'alı- cı bir dille' defalarca tattıktan sonra, 'paralı bir or- tak' bulup Çin'e taşımayı kafasına koymuş. Izgara et, Çin damağına uyuyor. 'Ekmek içı döner' nıçin tut- masın? Şimdi, eski mahallenin aiışılmış ıssızlığına inat, büfesinin önünde bekleşenler, bu sorunun canlı yanrtları! Gırişimci Çinlinin müşterilerı genel- de lise, üniversite öğrencileri. Müsterilerinin kese- sini bildiği için bir porsiyon döneri 5 'Renminbı'ye (yaklaşık iki yüz bin lira) satıp surümden' kazanı- yor. Dao Chun Dai, döner kebabın bir 'Türk buluşu' olduğunu biliyor. Peki, o zaman bu Alman 'lafı', bu Alman 'bayrağı' da neyın nesi? Genç patronun ge- rekçesi açık: "Bayrak, yalnızca tanıtım amaçh" dı- yor. 'Made in Germany', Çin'de de bir 'kalite sim- gesi... ' Sonra ekliyor: Aynca pekyalan da sayılmaz, çünkü hem sermayem hem de altyapım Alman- ya'dan!.." Dao Chun Dai, Çin gastronomı tarihinin ilk 'dönerolayı'nı, Almanya'daki Türk ortağının ce- bine koyduğu üç bin DM sermaye ile yanına verdi- ği beş parça kap kacak, bir de yandan çarklı elekt- rikli ızgara ile gerçekleştirmiş. fleriye dönük büyük hedefleri var. Geçen ay Şanghay'da bir 'şube' aç- mış. Önümüzdeki haftalardaTai Yuan'dabir, Pekin'de de dört 'şube' daha açacakmış. Dao Chun Dai. bir gün mutlaka, 'McDonald's'\ ezıp geçeceğine ina- nıyor... ' ' • • • Judit on dokuz yaşında, güzel bir Macar kızı. Onu, RTL 2'nin ekranında 'Noel Saba'yla sevişir- ken izliyorum. Siyah uzun saçian, düzgün bir vü- cudu var. Birden, ani bir hareketle 'Noel Baba'nın başlığını arkaya doğru çekiverince, kırmızı başlığın altından uzun saçlar dökülüyor. Judit, 'deminden beri' seviştiği ınsanın bir 'kadın' olduğunu anlayın- ca önce şaşırmış gibi yapıyor. Sonra 'şaşkınlığı at- latıp' sevişmeyi sürdürüyor. 'Noel Sürprizi', Budapeşte'de bir hastanede has- tabakıcılık yapan bu genç kızın çevirdiği ilk 'pomo' filmi. Judit, filmden sonra RTL 2 kanalında kendi- siyle röportaj yapan haftalık St. Pauli Nachrichten dergisinin redaktörüne, 'hastanede eline ayda yak- laşık 60 milyon TL geçtığini' anlatıyor. Aynı parayı bu kez bir saatte kazanınca, 'porno yıldızı' olmaya kesin karar vermiş. Macaristan 'özgürlüğe' kavuş- madan önce 8 milyon TL olan ev kirası, 'özgühük- ten' sonra 36 milyon TL'ye fırlamış. Dayanıklı da- yanıksız her türlü tüketim malında, hizmetlerde fi- yatlar artarken emekçi gelirteri neredeyse aynı kal- mış. Judit, bu nedenle yaşıtlarına 'porno yıldızlığı' öneriyor. Şaşka bir seçenek aklına gelmiyor kızın. Budapeşte, beş binin üzerinde lokantası, ban, mey- hanesi; seks kulübü, pomo ajansı ve orospuları ile 'özgüriükyıllan'nda "Avrupa'nın Bangkok'u" olma yolunda büyük bir yol almış. Orta Avrupa'nın bu ta- rihi kentinde Ingiltere'nin, Almanya'nın, Iskandinav ülkelerinin 'seks avcılan' cirit atıyor. Ülkeye akın eden 'sapık' sayısı arttıkça, orospu kızların yaşlan on beşlere, on dörtlere düşmüş. Judit bile kendisi-' ni artık 'yaşlı' buluyor. Güzel giysiler. ev, bir de ara- • ba düşünü gerçekleştirince 'Macanstan 'dan kaça- cakmış...' Öyle ya. orospuluk için daha ne 'cennef- ler' varyeryüzünde!.. <~ Çinli Dao Chun Dai de, Macar Judit de 'YeniDün-' ' ya Düzeni'rim çocuklan. Ikisınin de düşlerı var. Biri 'büyük bir tüccar', öbürü 'büyük bir orospu 'olmak istiyor. Niçin başaramasınlar? 'Yeni Dünya Düzeni'. de bir parça 'ticaret', bir parça da 'orospuluk" de-" ğil mi zaten? (Faks: 0216 - 418 84 10) c " BULMACA SEDAT YAŞAYA1S SOLDAN SAĞA: 1/Bodrumilçe- si yakınlannda turistık bir bel- de. II Eskıden harman ürünle- rinden onda bir 4 oranında alınan vergi... Bulga- rıstan'ın para 6 bırimı. 3/ Yal- nız ıkı geniş yü- zü testereyle dü- zelhlmiştahta... llgi uyandıran, çekıcı. 4/ Utanç duy- ma... Kedi ya da köpe- ğınönayağı.5/Kimya- sal temel madde. 6/ Ta- hılın tarlaya atıldığı an- dan harman oluncaya değın aldığı duruma \ e- rilen ad... Aşk ateşi. II Ince kısa değnek... "Şu dünyanın —- imiş ka- pısı' Geldi geçtı ak gü- nümün hepısi" (Kara- caoğlan). 8/Asya'dabırülke... "'Llvi —-": Tiyatro ve si- nema oyuncumuz. 9/ Köyceğiz Gölü'nün batısında bir kap- lıca. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Harman savurmakta kullanılan tanm aracı... Bir mü- zik parçasının, dinleyicilerin isteği üzerine bir kez daha çalınması. 2/Birtürtatlı... "Günseli—"ıKadmheykel- cımiz. 3/ Parlak kırmızı renkte bir süs taşı... Yasal. 4/ Şar- kı. türkü... Kolayca geçıt veımeyen. aşılması çok güç do- ğal engel. 5/Cansız. 6/ "Cüzarnlı" anlamında kullanılan bir sözcük... Hububat tozu. 7/ Ölçü... Oylumlu. 8/ Ban- kada hesabı olanlara gönderilen. ödeme ya da çekme bıl- dirır mektup... Macanstan"da üretıien ünlü bır şarap. 9/ Kadmlann giydiği kolsuz üstlük... Mısra.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear