Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 7 EYLUL 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
KUSBAKIŞI MEMET BAYDUR
Oyunlann önemi üzerine (2)
• Kimi yazarlar
yazdıklannın virgülüne
dokunulsun istemezler.
Oyuncunun elini kolunu
baglayan bir yaklaşımdır
bu. Kimi yazarlar da
yönetmene ve oyuncuya
soluk alma alanlan
bırakırlar, metin üstünde
birlikte oynama alanlan
açarlar.
Yapı Kredi'nın üç aylık kültür ve sa-
nat dergısi Sanat Dünyamız'ın son sa-
yısında "Zorlu Bir Oyun: Türkiye'de
Tiyatro
r
başlıklı ılgınç bırtartışma var.
Ayşın Candan, Kenan Işık. Pelin Özer,
Mahir Günşıray, Işü Kasapoğtu ve Se-
lim Üeri tiyatromuz üstüne söyleşiyor-
lar. tlginç bir tartışma dedim ama, Sa-
yın fleri'nin dışında kalanlar tartışma-
dan çok bir anlaşma, birbırlenni onay-
lama havası içındeler.
Geçen haftakı Kuşbakışı'nda oyun
yazmakla şıir yazmak arasında yakın-
İıklar. yapısal benzerükler oldugunu
söylemiştim. Öte yandan tiyatronun (şi-
ir'in tersine) tek başına değil, birlikte ko-
tanlan bir ış olması gerektiğini savun-
muştum.
Bu önemlı bir meseledir tiyatromuz-
da. Kimi yazarlar yazdıklannın virgü-
lüne dokunulsun istemezler. Oyuncu-
nun elını kolunu baglayan bir yaklaşım-
dır bu. Kımı yazarlar da yönetmene ve
oyuncuya soluk alma alanlan bırakırlar,
metin üstünde birlikte oynama alanlan
açarlar. lyi bir yönetmenle ıyi oyuncu-
lann elınde bu yaklaşım çoğu zaman
olumlu sonuçlar verir. Çoğu zaman.
Son yıllarda yalnızca bızde değil dün-
ya tiyatrosunda da oyun metnıni kendi
katkılanyla zenginleştirmek. derinleş-
tırmek, mükemmel kılmak, düzeltmek
isteyen birçok yönetmen çıktı. Antik,
klasik ti> atro yapıtlan punk, heavy me-
tal konumlarataşındı. Rollerincinsiyet-
leri yerdeğiştırdı. Zaman, mekân kav-
ramlanvla özgürce oynandı, oynaşıldı.
Gülünç - komik - orta halli - güzel - il-
ginç - çok ilginç yorumlar seyrettik dün-
ya sahnelerinde. Bütün bu alçak ya da
1) Meüh Cevdet Anday, 2) Anton Çehov, 3) Maksim Gorid, 4) Uhi Uraz.
yüksek uçuşlann bir kuralı var: Çağdaş
oyunlar bu "yaraücr yönetmenler elıy-
le düzeltılmiyor çoğu zaman. "Vişne
Bahçesi'nın ya da 'Mikado'nım Çöple-
ri'nın postmodern ya da rock and roll'a
yaslanmış sahnelenmeleri kotanlmadı
henüz Şimdilık...
Bu mesele üstünde durmamın nede-
ni Sanat Dünyamız'daki ilginç tartış-
mada Sav ın Mahır Günşıray 'ın soyledılf-
leri. "Ben tabiiyıllardır yeni bir Türkya-
zan anyorum, ama açıkçası bulamıyo-
rum. Yazılanlar arasında ivi olanlan var;
ama edebiyat olarak - yani ivi kurgulan-
mış, çok güzel tiyatro eserleri. Yönet-
men ya da oyuncu olarak baknğnnda, her
şeyiyle bitmiş bir eser olarak gözükü-
yor. Oysa benim onu yeniden yaratabü-
memin bir yolu olması lazım, açık kapı-
lar bırakması lazım. Bunu göremiyo-
rum işte." Bö> le diyor Sayın Günşıray.
Şimdi.. anlamaya çalışalım: Yazılan
oyunlar arasında iyi kurgulanmış, çok
güzel tiyatro eserleri varmış. Yönetmen
ya da oyuncu gözüyle bakınca her şe-
yıyle bitmış yapıtlar olarak gözüküyor-
larmış. Sayın Günşıray bu kadannı ye-
terli bulmuyor iyi tiyatro yapmak için.
Oyunu yeniden yaratmak için yapırta
bazı açık kapılar, boşluklar. yönetmenin
- oyuncunun kendi sözünü edebileceği
alanlarolması gerektiğini söylüyor. Oyun
yazanna "ryi kurgulanmış,her şeyiyle bit-
miş,çokgü/el tiyatro eseri >azma,bu ka-
dar iyi kurgulama oyunu; sen bir şeyler
yaz,gerisini ben düzeltir,ekler,sanatese-
ri haline getiririm
1
" demek ıstiyor. Bize
de yapacak ış bırakın!
Bu yaklaşımla ne Çehov. ne Beckett,
ne Meüh CevdetAnday, ne Gorld ne de
•Sersem Kocanın Kurnaz Kansı'nı sah-
nelemek mümkündür.
Tartışmanın açılışını yapan eleştir-
menımiz ise dehşet bir kesinlemeyle gi-
riyorsöze: "TürktiyatrosusadeceTürk
oyunlarını ya da klasiklerin güzel uyar-
lamalaruuoynamah. Yani çağdaş Avru-
pa,Amerika ya da Dünyayazınından (sk)
çok ilginç oyunlar oynanabüir, ama gi-
şede hasılatsorununu ortadan kaldırmış,
garanrili Neil Simon filan türünden
oyunlara yer vermeyin lütfen!" Böyle
diyor Sayın Ayşın Candan. Bulvar. ka-
bare, fars, vodvil olmasın sahnelerde
demeye geliyor bu. Öte yandan klasik-
lerin "güzel" uyarlamalan olabilır. Çir-
kinieri olmaz! Sophokfes'i, Shakespeare'i
filan alıp çapınıza göre istediğiniz y%re
çekebilir, istediğiniz gibi "uyarlayabi-
lirsiniz". İstediğiniz kadar "epik" tiyat-
ro da yapabılirsiniz. Ama lütfen Neil
Simon gibi ucuzluklara emek harcama-
yın! •
Geçen haflaki yazımda Ferhan Şen-
soy'la Nejat Uygur'un adı geçiyordu
önemli tiyatro insanlan olarak. Bu haf-
ta onlara Haldun Taner'in Devekuşu
Kabare'sini, UKi Uraz'ı ve Gazanfer
Özcan'ı da ekleyelim. Bu insanlann
Türk tiyatrosuna katkısı, bizim az ve
dengesiz beslenmiş postmodern tiyatro-
culanmızın katkısından yuzbin ton da-
ha fazladır. Amerikalı yazarlardan In-
giliz olan Noel Coward büyük bir usta-
dır, birtiyatro ustası; Neil Simon da öy-
ledir. modern ustalar olan David Mamet
ya da Sam Shepard gibi Çağdaş İngi-
liz tiyatrosunu Alan Bennett, David Ha-
reya da Alan Aycbourne"un adlannı ge-
çirmeden düşünemeyiz. Bütün bu yazar-
lann yapıtlan iyi kurgulanmış, çok gü-
zel tiyatro oyunlandır, tümüyle yapısal
bir bütünlük arzederler sayfa üstünde
ve de sahnede. Onlan yeniden yaratma-
nın yoluysa yazar-yönetmen- oyuncu
arasında kurulması gereken düşünce ve
gönül birliğınden geçer. lyi tiyatro yap-
manın başka yolu yoktur.
Tiyatro konusuna haftaya devam ede-
nz. Sanat Dünyamız'daki söyleşi/tartış-
mayı okuyun. Seiim Üeri'nin yaklaşı-
mını, üslubunu ve suskunluğunu sayfa
üstünde görmek için bile değer o say-
falan okumak.
Modern çağda aşkınyeri
GÖNÜL DÖNMEZrCOLİN
MO1NTREAL- Fransa'nın en popü-
ler yönetmenlerinden Claude Lelo-
uch'un son filmi 'Rastlantılar ya da
Çakışmalar' (Hassards ou Coinciden-
ces)Montreal Dünya Film Festivali'nin
kapanış filmiydı. Yönetmenin eşı Ales-
sandra Martines'in Fransız sıneması
için pek geçerlı olan mahzun kadın -se-
\ ilmış, terk edilmiş. y ıkılmış- portresiy-
le karşımıza çıktığı bu Fransa-Kanada
ortak yapımı, Türk kökenli Fransız sev-
gılı rolünü üstlenen ünlü Fransız oyun-
cu Pierre Arditi'nin yanı sıraQuebec"ten
de birçok oyuncu almış kadrosuna. John
Huston'un 'Annie' filmınden anımsa-
yacağımız Nevv Yorklu Geoflrey Holder
ise filmin başı ile sonunu bırbirine bag-
layıp katalızör ışlevi görüyor. Türki-
ye'den katılan oyuncular arasında ise
Mehmet Özkıhç, Menderes Samancı-
lar\ar. Festival sırasında Montreal'de
bulunan Lelouch, 'Rastlanblar ya da
Çakışmalar
1
ile ilgili sorulan yanıtla-
dı:
'Aşk, zaman ve coşku ister'
- Film bir alay ülkede geçiyor: Ame-
rika, Kanada. Meksika. ItaŞa. Türki-
ye~ Böy le bir yol fîlmine mekân olan ül-
keleri neye dayanarak seçtiniz?
Yolculuk ka\xamı çok önemli bu film-
de. Kahraman. kendi kendini avutabil-
mek için yapıyor bu yolculukJan. Öte
yandan seçtığım ülkelerle çocukluk düş-
lenm arasında bir bağlantı var. Şimdı
bile en çok sevdiğim. her fırsatta girmek
istediğim ülkeler bunlar. Örneğin Ka-
nada'mn Quebec eyaletine çok yakın-
lık duyuyorum. Bir gün Fransa'dan ko-
vulsam sanınm Quebec'e yerleşirim.
Italya'nm da bana eşimi verdiği için
başka bir yeri var gönlümde.
- Fümin adını açıklar mısınız? "Rast-
Claude Lelouch ve Kanadalı oyuncu Veronique Moreau Montreal Dünya Film
Festivali basın toplandsında. (Fotograf: GÖNÜL DÖNMEZ-COLÎN)
lantılar ya da Çakışmalar?"
Fılmın ana konusu, çakışmalan ön-
ceden hesaplayabileceginiz. Oysa rast-
lantılar ise hiçbir zaman hesaplanamaz
önceden. Yaşam denen oyun da budur
gerçekte. Ve yaşamı ilginç yapan. tüm
bu rastlantılardır. Sonra bu bir aşk öy-
küsü. Aşk öyküleri de rastlantılara bağ-
lıdır. Kariyerim boyunca çoğunluk aşk
öyküleri üzennde çalıştım. Birçok in-
san gibi beni de çok ilgilendiren bir ko-
nu aşk. Çağımızın bir aşk knzi geçirdi-
ğine ınanıyorum. Modern yaşam aşkı
öldürüv or. Aşk zaman ister. coşku ister.
sev ileni düşünüp dinlemek ister. Modern
çağda zaman yok böyle şeylere. Bu
filmde demek istediğim şu: Çağımız-
da bile aşk yaşanabilir. ama kimi zaman
bunun için ağır bir bedel ödenecektır.
Sopra doğru ve yalan konusu var film-
de. Sanınm bir gün kadmlar aşkın ne
oldugunu anlatacaklar bize.
- Bir fîlme nasıl başlarsınız? Sette do-
Filmde Alessandra Martines, ^e>v York'ta Geoffrey Holder'in kabaresinde.
ğaçiama söz konusu olur mu?
Bir filmi yaparken gerçekte dört film
vardır: Düşündügüm film. yazdığım
film, çektiğim film ve kurguladıgım
film. Başlangıçta her şey kâğıt üzerin-
dedir. Ama yazar yazmaz bir kenara
iterim senaryoyu. Filmi çekerken ge-
tirmem sete. Daha çok belleğimde ka-
lanlarl'a çahşınm. Oyunculann, mesle-
ğin düzen dolaplanna başvurmadan ra-
hat davranabilmesi için önemlidir bu.
Gerçek yaşamda yann ne olacağını. ne
zaman öbür dünyaya göçeceğimızi bil-
mediğimize göre oyuncunun da üstlen-
diği rolün nereye gideceğini bilmesine
birgereksinım yoktur. Sıra kurguya ge-
lince, birbirine benzeyen sahnelen ele-
meye çahşınm. Nelerin çıkanlacağını.
nelerin kalacagını öykü belirtir. Doğaç-
lama hiçbir zaman söz konusu değildir.
Yalnızca doğaçlama ile uzun konulu
film yapılacagına inanmıyorum.
Şunu da eklemek isterim: Beni en
çok mutlu kılan, filmin kâğıda yazılan-
dan çok daha başka sonuçlanmasıdır. Ya-
şam da böyledir çünkü. Bir an sonra ne
olacağını bilmedigımize göre filmde
bu neden farklı olsun? Oyunculardan Ge-
offrey Holder örneğin. Sete ve senaryo-
ya o kadar çok şey getirdi ki onun için
yazdığım bölümü oldukça değiştirdim.
Böylece daha önceden tasarlamadığım
bir boyut çıktı ortaya. Kocaman bir şen-
lik gibidir set. Oyuncular gelir; kimi
şampanya getirir. kimi şarap ve mutlu.
umut dolu bir olayı paylaşır.
-Oyuncuian denetfiyonnuşsunuz duy-
gusuna kapılmaz mısınız sette?
Bir bakıma evet. Ne de olsa denetle-
me gücü benim elimdedir. Ama önem-
li olan oyuncularla aramızdaki alışve-
riştir. Eğer işler yolunda gitmiyorsa on-
lan suçlamak yerine, belki ben bir yan-
lış yaptım; ya oyuncudan fazla şeyler
istedim ya da uygun bir senaryo verme-
dim diye düşünürüm. Ama baktım ki
oyuncu iyi bir oyuncu ve daha fazlasını
verebilir. o zaman daha çok şeyler is-
terim.
: \
CSO Müdürü Tanrıkulu ne tartışma büyüyor
Aykal, tazminat
davası açacakANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestra-
sı (CSO) Şefi Gürer Aykal, kendisini
"özel bir konseriçinCSO'nunadını kul-
lanarak Tanıtma Fonu'ndan ödenek
çıkartnıakla" suçlayan CSO Müdürü
Nedim Tannkulu hakkında 10 mih/ar
liralık tazminat davası açacak. "CSOYIa
şef değil, ciddi bir müdür sorunu" ya-
şandığını belırten Aykal, "Tannkulu
kafasında yararnğı bir senaryoyu ger-
çekmiş gibi açıklayarak kamuoyunda-
ki itibanmın zedelenmesini hedefle-
miştir. Bu ağırsuçlamasının bedeüni ba-
ğımsız Türk yargısı önünde vereeektir"
dedı.
Gürer Aykal, bir açıklama yaparak
CSO Müdürü Tannkulu'nun suçlama-
lanna yanıt verdi. Tannkulu'nun
ABDturnesinde kadrodan çıkanl-
ması ve kızının CSO sınavlannı ka-
zanamaması nedenıyle kendisini
hedef seçtiğini öne süren Aykal.
"Tannkulu, orkestra düzeyinde
çalamadığı için teknik kurul tara-
findan turneden çıkanlmışür. K>
a da CSO sınavlannı başanh ola-
madığı için kazanamadı" dedı.
Aykal, CSO'nun kendisinden
ve dığer teknik kurul üyelerinden
gizlendiğinı belirttiği 1998 yılı
programının yasa ve yönetmelik-
İere aykın oldugunu kaydetti. Tan-
nkulu'nun mayıs ayında Teknik
Kurul'un yaptığı çalışmayı hiçe
saydığını ve kendi başına şef ve so-
listler seçerek hiçbir sanatseverin
kabul edemeyeceği bir program
çıkarmaya çalıştığını savxman Ay-
kal, Teknik KuruFun feshedilme-
si için gızli olarak yasa çalışma-
lan yürütüldüğünü öne sürdü. Ay-
kal, yılda yalnızca 2 aylık mesaisini
CSO'ya ayırdığı yönündeki iddianın
doğru olmadığını belirterek şu görüş-
leri dile getirdi:
"Tannkulu, orkestra şeflerinin bü-
tün dünyada konser sezonunun aşağı
yukan üçte birini yönettiklerini, kalan
üçte ikisinin diğer şeflere verildiğini ve
böylece zengin ve sağlıkh programlar
sağlandığinı bilmemektedir. Bir orkest-
ra şefînin her hafta konser vermesinin
mümkün olabileceğini düşünebiliyor
musunuz, böyle bir örnekdünyada var
nu? Sezon içinde genelde 8-9 konseri-
mi art arda verilmiş konserlergibi gös-
terip, 2 ay içerisine sığdırarak 2 ay
CSO'yu yönettiğim şeklinde bir tablo
sergilemekte, aklı sıra da kurnazuk
vapügını sanmaktadır."
CSO'da bugüne kadar benzen olay-
lar yaşanmadığına işaret eden Aykal,
Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcı-
sı Nurcan Tokar'ın da kaöldığı 7 Ey-
lül günü yapılan Teknik Kurul toplan-
tısında Tannkulu'nun "Biz Gürer Ay-
kal ile uğraşmak için gektik" dediğini
ileri sürdü. CSO müdürünün görevle-
rinin yasa ve yönetmeliklerde açıkça
belirtildiğini kaydeden Aykal, "Bun-
lann dışında aramalara gitmek, kur-
nazlıklara sapmak yasa ve yönetme-
liklere uymamakür. Budurumda Tan-
nkuhı CSO'da ciddi bir müdür soru-
nu yaşanmasına neden olmaktadır"
dedi.
Tannkulu'nun, Karnaval Orkestra-
sı konseri için Başbakanlık Tanıtma
Fonu'ndan 60 milyar liralık ödenek
alınmasında kendisinin aracılık yaptı-
Aykal, İstifam söz konusu değil' diyor.
ğı yönündeki iddiasıru da anımsatan Ay-
kal, fona sunulan projelerin bakanlı-
ğın ilgili birimlerinden geçmesi ge-
rektiğine işaret etti. Tannkulu'nun söz-
lerini "abesleiştigal" diye nitelendiren
Aykal, şöyle konuştu:
"Tannkuhı hiç ilgim olmadığı hal-
de, hatta bakanbğın bizzat ve doğnı-
dan ilgisi olan bir konuda. benim
CSO'nun prestijini ve adını kullanarak
parasal menfaat sağladığımı ima et-
miştir. Tannkulu kafasında yaratnğı
bir senaryoyu gerçekmiş gibi açıklaya-
rak kamuoyundakiitibanmınzedelen-
mesini hedefknüştir. Bu ağır suçlama-
sının bedelini bağımsız Türk yargısı
önünde verecektir." Tannkulu hakkın-
da 10 milyar liralık manevi tazminat
istemiyle dava açmaya hazırlanan Ay-
kal, CSO'dan istifasının söz konusu
olmadığını bildirdi.
1M
Lou Reed Lorca
için konser verecek
• Beatles
topluluğunun
unutulmaz üyesi
John Lennon'ın,
şimdiye dek
yayunlanmamış
94 şarkısı,
CapitoL'EMI
plak firması
tarafindan 2
Kasun'da
piyasaya
sunulacak. 1980'de
vurularak öldürülen
sanatçının, 'Anthology'
adı altında toplanacak
yapıtlannın, Lennon'ın
solo çalışmalan olduğu
belirtildi. Albümde,
Lennon'ın unutulmaz
şarkısı 'Imagine'ın,
sanatçının kendi
stüdyosunda yaptığı, eşi
Yoko Ono'nun piyano
ile eşlik ettiği ilk kaydı
da yer alıyor
• Jlm Carrey yeni
fihni 'Man on the .
Moon'un (Aydaki
Adam) setinde yer alan
bir güreş sahnesinde
hafifçe yaralandı.
Carrey, Kaliforniya
Hastanesi'nde tedavi
altına alındı ve kısa süre
sonra taburcu edildi.
'Man on the Moon'
tehlikeli bir güreş
sahnesini çekerken ölen
bir komedyenin
yaşamını anlatıyor.
• Seflka Kutluer.
geçen gece Viyana'da
verdiği konserde büyük
beğeni topladı. Türkiye
Cumhuriyeti'nin 75.
kuruluş yıldönümü
etkinliklerinin birincisi
olarak düzenlenen
konserde, Devlet
Sanatçısı Kutluer,
Avusturya'nın ünlü oda
orkestralanndan
Philarmonia Wien
eşliğinde sahneye çıktı.
Sanatçı, Isveçli orkestra
şefi Ola Rudner
yönetimindeki
Philarmonia Wien
Orkestrası'yla Joseph
Haydn ve Felix
Mendelssohn'dan
eserler içeren
programlanndan
sonra.
çoğunluğunu
Türklerin
oluşturduğu
dinleyicilerin
yoğun ilgisi
üzerine Joseph
Lamann'ın
'Osmanlılar' adlı
parçasrnı sundu.
• Krzysztof
KleSlOWSki için
Zbignievv Preisner bir
Requiem besteledi.
1996yıhndakalp
krizinden ölen Polonyalı
yönetmen için yapılan
Requiem, gelecek ay
Varşova Operası
tarafindan
seslendirilecek.
Konserin ilk bölümünde
orkestraya Polonyalı
soprano Elzbieta
Tovvamicka eşlik
edecek. Preisn,er,
Kieslovvski'nin birçok
filminin müziğine imza
atmıştı.
• LOU Reed gelecek
ay Ispanyol şairi
Federico Garcia
Lorca'yı anmak
amacıyla bir konser
düzenleyecek. Eski
Velvet Underground
grubunun üyesi olan
Reed, normal konser
ücretinin yansını
alacağını belirtti. Bu
konserle, Franco
taraftarlan tarafindan
Ispanya lç Savaşı
srrasında katledilen
Garcia Lorca,
ölümünün 100 y ılında
anılacak. 2 Ekjm'de
gerçekleşecek olan
konserde aynca şaınn
birkaç şiiri de Lou Reed
tarafindan
yorumlanacak
• Elvis Presley ın
siyah derı çeketini çalan
ve bin dolara satmaya ,,
çalışan bir hırsız,
Dallas'ta vakalanarak f
.
hapse atıldı. 40 ,..
yaşındaki Robert Louis,
Rodgers adlı hırsız, ,p
Elvis'in çeketini. geçen,,
ocak ayında, kralın :jl
Memphis'teki eski evi j ,
"Graceland'ın ;
;
karşısındaki Elv is -j
Otomobil Müzesi"nden^y
çalmakla suçlanıyor. ^
Rodgers ile Dallas iy
j
otelinde buluşan sivil -3
|
polisin ceket için bin
dolar önerdiği. ancak n\
hırsızın parayı alamadart-
yakalandıgı kaydedildi.r,
• Jeanne Dautun •
takma adını kullanarak ;ı:
Fransa eski ,>?
Cumhurbaşkanı Françoisi'
Mitterrand ile ilişkisini *•
anlatan yazann kitabı ayj
başında yayımlanıyor. ı<i
'BirZamanlann Dostu' jn
başlıklı kitabında >azar, ;j
Mitterrand'ın adını da i'ı
kullanmıyor, ancak bu
kişinin kimliği, eski —ı
cumhurbaşkanına işaret •
ediyor. Yayınevı
yetkilisi, 'Kitap, \
Mitterrand ile Fransız J
edebiyat dünyasının ;
büyük bir kişisi arasında. '
1966 kışı ile î%7yazi
arasında, bugüne kadar
hiç anlatılmavan aşk
hırsını heyecanlı ve
nostaljik bir şekilde
anlatıyor" dedi. Takma
ad kullanan yazann
Françoise Giroud.
Michele Cotta.
Françoise Sagan,
Christine Arnothy ya da
Françoise Mallet-Joris
olabileceği yolunda
spekülasyon yapılıyor.
• Jack Lang ve
Gerard Depardieu
Fransız yönermenlen bir
araya getirecek bir
kuruluş için çalışmalara
başladılar. Kuruiuşun,
Robert Redford'un
Sundance Enstitüsü
nitelığınde olacağı
belirtiliyor.
• David Lynch yem
filmi 'The Straight
Story'nin çekimlerine
başlıyor. Iovsa ve
VVisconsin'de geçen bu
yol filminin yapımcıları.
diğer birçok Lynch
yapıtrnda da olduğu
gibi. Alain Sarde ve Le
Studıo Canal
• Salman Riişdii
son gelişmeler üzenne
Ayetullah Humeyni'nin,
hakkındaki 'ölüm
fetvası'nın artık kalkmış
gözüktüğünü söyledi.
Iran Islam
Cumhuriyeti 'nin
kurucusu Ayetullah
Humeyni, ölümünden
az önce 1989'da fetvayı
çıkannış. bu yüzden
Iran'ın Batı ile ilişkileri
dondunılmuştu.
• Leone Pompuccî
yeni filmi Don'un
çekimlerine başlıyor
Filmde başrollen Silvia
Orlando ve Christian De
"Sica paylaşıyorlar.
• Nathalle
Sarraute Pans'teki
Colline Ulusal
Tiyatrosu'nda
sahnelenen oyununu
tam üç kez ızledi. 98
yaşındaki Sarraute. 'Pou
un oui pour un non'
isimli oyunu 1982
yılında yazmıştı.