14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 EYLUL 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bunahm peşinde koşan şeriatçılann provokasyonlanna karşın rektörler geri adım atmayacak Türban kararlıhğından dönüş yok ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Ünıversıte kayıtlan başladı. Kimlik kartı yenilenmesi ve kayıt yaptınlmasında "başörtüsüz" fotoğraf uygulanacağını duyuran Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), alman karardan kesinlikle geri adım atılmayacağını duyurdu. Öğrencilerin, son 6 ay ıçınde çekilmış, başı ve boynu açık fotoğraflannın kullanılacağını belirten YÖK., üniversitelerde şeriatçı kesimin tüm provokasyon \e kışkırtmalanna karşı temkinli olunmasını istedi. Tarikatlann \e şeriatçı örgütlerin sürekli provokasyon yapmaya çalıştıgı 1 arikatlann ve şeriatçı örgütlerin sürekli provokasyon yapmaya çahştığı Istanbul Üniversitesi'nde türbanlı öğrenciler, kılık-kıyafet kurallanna uymalan yönünde ikna ediliyor. Daha sonra üniversite senatosunun karanna uyacaklanna dair bir taahhütname imzalatılıyor. Istanbul Üniversitesi'nde (lU) basın tarafindan hedef göstenlmesinı türbanlı öğrencilere; özel görüşme de "Ülkede iç huzuru bozmak odasında kılık-kıyafet kurallanna isteyenler var" diye değerlendirdi. uymalan yönünde ikna edildikten 11 Eylül'e kadar sürecek üniversite kayıt işlemleri başladı. Kayıtlarda, Öğrenci Yerleştirme Sınavı Kılavuzu'na alınan ve üniversiteyi kazanan öğrencilere gönderilen broşürlerde belirtilen "başörtüsüz sonra üniversite senatosu karanna uyacaklanna dair bir taahhütname imzalatılıyor. lstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, kılık kıyafet öğrencilerin kaydı yapılmayacak. Üniversite kimlik kartı ve kayıt yenileme işlemlerinde de türbansız fotoğraf istenecek. yönetmelığinin ödünsüz uygulanacağını yinelerken şeriatçı fotoğraf" esas alınacak. Başı ve boynu önden açık fotoğraf vermeyen Türban için ikna yöntemi Türbanlr öğrenciler, YÖK karan gereği başı açık çekilmiş fotoğrafla kayıt yaptınyorlar. Türbanla kayda gelen öğrenciler özel görüşme odasına alınarak kılık-kıyafet Milli Eğitîm Bakanı uiuğbay: Kent işsizlerinin yiizde 3 5 i lise ve Üniversite mezunu A3SKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ko- nusu mesleki ve teknik egitim olarak be- lirlenen 16. Milli Egitim Şûrasf nm ön komisyon çalışmalannda konuşan Milli Egitim Bakanı Hikmet l luğbay, kentsei işsizlerin yüzde 35'inin lise ve üniversite mezunlanndan oluştuğuna ve lise çağın- daki gençlerin yüzde 46.8'inin egitim dı- şında bulunduguna işaret ederek, *Bu gençfcre ülke otârak yaşamlannı üretken olarak sürdürecekteribeceriyikazandn-a- madık Mevcut tabkmı tersine çevirmek gerekiyor. O nedenJe Şubat 1999 tarihin- de bir mesleki ve teknik egitim şûrası ya- pdması, ortaöğretimin yenkten yapılandı- nlması zorunlu ve kaçınılmazdır'* dedi. Şubat 1999"dayapılacak 16. Milli Egi- tim Şûrası'nın ön komisyon çalışmalan BaşkentÖğretmenevi'nde başladı. 12 gün sürecek çalışmalarda. sendika, işyeri, sa- nayi ve üniversite temsilcileri. mesleki ve teknik egitim sorunlannı masaya yatıra- rak çözüm önerilerini tartışacaklar. Ön ça- lışmalar öncesinde bir konuşma yapan Milli Egitim Bakanı Hikmet Uluğbay, mesleki ve teknik egitim gören öğrenci oranının Türkiye'de yüzde 36.9 iken Av- rupa'da yüzde 65 olduğuna işaret etti. Mesleki ve teknik egitim oranının art- tınlmadıkça işsizlik ve istihdam sorunla- nna çözüm bulunamayacağma dikkat çe- ken Uluğbay. "lise öğrenim çağında bu- lunanlann yüzde 46.8'i egitim dışında bu- lunuyor. Bu kabul edüecek bir durum de- ğiidir" dedi. Kentsei işsizierin yüzde 35'inin de lise ve üniversite mezunlann- dan oluştuğunu vurgulayan Uluğbay, "Tüm veriler, mesleki ve teknik eğitimJe daha yakından ilgilenmemizi gerektiri- yor" diye konuştu. Uiuğbay, gelişmiş ülkelerde sanayi ve hizmet sektörlerindeki gelişmeye bağlı olarak mesleki ve teknik eğitimi teknolo- jiye uyarlama çalışmalan yapıldığını be- lirtti. Uluğbay, komisyondan "mesleki ve teknik eğffimde tam gün-tam yü uygula- masına geçüerek okullardaki atiüye, tez- gâlt vc makineferin kullanınıa açıimas; meslek becerisi olmayan yetişkinlerin egi- tiimesi, kız çocuklanna da ftrsat eşitüği sağlannıasj" içın çözüm önerileri üretme- sini istedi. STFA Holding kurucusu 90 yaşındaydı Sezai Türkei yaşaırum yitirdiEkonomi Servisi- Geçırdı- ğı rahatsızlık sonucu önceki gece vefat eden Sezai Tiir- keş'in 2 Eylül Çarşamba gü- nü, Levent Camıı'nde kılı- nacak öğle namazından son- ra toprağa venleceği bildiril- di. Türkeş'in, okul arkadaşı Fevzi Akkaya ile kurduklan "Sezai Türkeş-Fevzi Akkaya (STFA) Holding AŞ" 1971 yılında Libya'da aldığı liman ihalesi ile "yurtdışına açılan ilk Türk müteahhitlik şirke- ti" unvanını kazanmıştı. STFA Holding'den alınan bilgiye göre 1908 yılında Kıbns Lefkoşa'da doğan Türkeş. 1932 yılında, o dö- nem adı Yüksek Mühendis Mektebı olan Istanbul Tek- nik Üniversitesi Inşaat Fa- küttesı 'ni bitirdi. 1934-193 8 yıllan arasında serbest çalı- şırken Doğu ve Orta Anado- lu'da demiryolu, havayolu ve köprii inşaatlannda görev al- dı. 1938 yılında sınıf arkada- şı Fevzi Akkaya ile "Yüksek TEAŞ'ta 200 memur iş bırakıyor SABİTÖZKESER ADANA - Adana, Os- maniye, Içel ve Hatay'ın tamamı ile Kühramanma- raş'ın bir bölümünü kap- sayan elektnk dağıtımı- nın Uzanlar'ın deneti- mindeki Çukurova Elekt- rikAŞ'ye(ÇEAŞ)devre- diknesine tepki amacıyla Enerji-Yapı Yol Sen üye- si yaklaşık 200 memur bugünden iöbaren iş bt- rakıyor. Sendikanın 70 kişiden oluşan Temsilci- ler Kurulu'nun da bugün Adana'ya gelecegi ve olağanüstü toplanacağı büdirildi. Enerii-Yapı Yol Sen Adana Şube Başkanı tl- yas Turan,TEDAŞ'ınpeş- keş çekOmesine trin ver- mevecekfcrini befirterek, tt lEylûIka>am1akuru- nradevralacakÇEAŞyö- netimini TEDAŞ'a sok- mayacağız. Üyeterknizde süresiz iş bırakacak. Bo konuda kamuoyu oluş- üırmakiçin ne gerekiyor- sayapacağız"dcdL Ener- ji-Yapı Yol-Sen Genel Başkanı Cengiz Fayda- h'nın da aralannda bu- lunduğu 70 kişiden olu- şan Temsilciler Kurtt- lu'nun da bugün Ada- na'ya geleceğini ve kuru- m\ın özelleştirilmesini protesto edeceğini bildi- ren Turan, kurulun aynca olağanüstü toplanacağını dakaydetti. Mühendis Sezai Türkeş-Fev- zi Akkaya İnşaat Müteahhit- liğj"ni kurdu. Günümüzde bünyesinde taahhüt, endüst- ri, ticaret ve turizm alanla- nnda faaliyet gösteren 4O'ı aşkın şirketin yer aldığı STFA Holding AŞ, iki arka- daşın ortak girişiminden doğdu. tki arkadaş, inşaat ve taah- hüt alanında, Türk iş haya- tında "Ahnan işi mudakaza- maıunda ve iş kalitesinden fe- dakârhk etmeden bitirmek, her işi yeni bir teknolojik yaklaşımla daha kaliteli, da- ha erken ve daha ucuz yap- maya yönelmek ve alınan her işte dürüstlükten taviz ver- memek" gibi ilkelere imza attılar. Aynca, bu yaklaşımlan sayesinde, ış hayatlan bo- yunca mühendislık sektörü- ne 500'ün üzerinde yeni bu- luş getirerek adlanna patent aldıiar. Bu buluşlann bir kıs- mı mühendislik literatürüne geçerken bazılan ise Türk te- zı olarak tanındı. STFA Gru- bu, mühendislik alanında Türkiye'yi dış ülkelerde temsil etme konusunda ön- cülükdeyaptı. I971 yılında Libya'da kazanılan Tripoli Limanı ihalesi ile STFA, yurtdışına açılan ilk Türk müteahhiti unvanını kazan- dı. Projeyi, bu ülkede ger- çekleştirilen birçok iş takip etti. Libya ile Suudi Arabis- tan, Tunus, tran, Mısır, Lüb- nan, Türkmenistan'da birçok proje başanyla tamamlanır- ken, 1992 yılında Pakis- tan'da yol ve deniz inşaatla- n ihalesini kazanan STFA, bu ülkede iş alan ilk Türk müteahhidi de oldu. STFA grubu tarafindan yurtiçi ve yurtdışında baraj- lar, otoyollar ve havaalanla- n, limanlar gibi büyük yatı- nmlann da içinde bulundu- ğu 100'e yakın projeye imza atıldı. tstanbul Galata Köprüsü. Kınah-Sakarya Otojolu'nun çeşitli bölümlen. Kuzey Ha- liç kolektörlen tamamlanan projeler arasında bulunurken Sazlıdere Barajı inşaatı gibi halen yurtiçi ve yurtdışında 20'yi aşkın projenin çalış- ması da sürdürülüyor. Sezai Türkeş. bilimsel ça- lışmalan ve iş hayatındaki başarılan nedeniyle 3 üni- versite tarafindan doktora unvanına layık görülürken devlet tarafindan kendisine a\Tica "Üstün Hizmet Ma- dalyası" verildı. Türkeş. kay- bettiği eşi İnanç Türkeş'in adma. kızı Tomris Taşkent ile 1990 yılında. "raaddiim- kânsızhklan nedeniyleyeter- li egitim fırsatı bulamayan çok üstün zihinsel >etenelde- re sahip çocuklara" özel egi- tim sağlamak amacıyla, tnanç Vakfı'nı da kurdu. Üniversitekaytilartnda 'çözüm masası' kuruldu tÜ'de bu yıl başlatüan tek merkezden ka>ıt uygulaması ve öğrencilerin ilk gün yoğun ilgi göstermesi nedeni\le kayıtlann yapüdığı Avcılar Kampusu'nda uzun ku>ruklar oluştu. Sabah kampusa gelen öğrenciler, 3 saatte ka\ıtlann \apıjdığı tÜ Öğrenci Kültür Merkezi binasına girebildi. İÜ'ye ka\ıt yaptıracak öğrencilere \apılan organi/as%on kapsamında özel kıyafetü görevliler \ardımcı olu\or. Esenler Otogar, Taksim. Eminönü ve Kadıkö) 'den özel otobüslerle kayıt merkezine taşınan öğrencilerin her türlii sorunlannı çözmek için kurulan "Çözüm Masası" öğrencilere hizmet veriyor. Kayda gelen ve gecelemek isteyen öğrencOere yurtiarda yer yerilij'or. lİ'deki kayıtiar sırasında her öğrenciye tÜ logolu bir çanta içinde tişört kalem. kent rehberi, öğrenci yönetmeliğj gibi armağanlar >eriliyor. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde ise izdihamı önlemek amacıyla öğrencilere kayıt için randevu veriliyor. Bugün Türkiye kıyılarında 100den az Akdeniz foku kaldı. Duzensız turizm gelışmesı, çarpık kentleşme ve denız kırlıliğı yüzünden, yaşam alanları her geçen gun daralıyor Akdeniz Foklarını Koruma Projesi, 1997 yılından berı, bu güzel canlıların üreme bölgelenni ve yaşam alanlarını korumayı amaçlıyor Foça'da SAD/AFAG (Sualtı Araştırma Derneğı-Akdenız Foku Araştırma Grubu) ile Mersın'de ODTU Denız Bılımlerı Enstıtüsü öğretim üyelerının işbirlığıyle, ıki proje yürütülüyor Sonuçlar alınmaya başlandı. Foça ve Mersın kıyı bandının bir bolumu, Kultur ve Tabıat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından Doğal Sıt Alanı ılan edildı Daha yapılması gereken çok şey var. Sız de bu nadır canlıların korunmasına katkıda bulunmak ıstiyorsanız, lütfen bızı arayın Bir Akdeniz fokunu evlat edinin. Projenın nasıl gittiğı konusunda sureklı bılgılendırılecek, çevre korumacılar ve gönüllulerle görüşme fırsatı bulacaksınız Acele edin, bızi arayın Bir Akdeniz fokunu da siz kurtarın. "Akdeniz Foklarını Koruma Projesı 24 Mart 1998de başlarken, Türkiye sulannda 100'den az fok yaşıyordu Sız bu ılanı okurken, çevre korumacılar ve gönüllüler, şu anda hayatta kalan son fokları kurtarmak ıçın çalışıyorlar. Ad/Soyad Adres i Cumhunyet'e katkılan ıçın teşekkür edenz. Telefon Faks Ayrmblı bılgi ıstiyorsanız bızı arayın ya da bu formu aşağıdakı faksa göndenn Tel (0 800) 211 50 60 Faks fO 212) 528 20 40 konusunda Anayasa Mahkemesi, YÖK ve 10 Senatosu kararlanna uymalan yönünde ikna edilmeye çalışılıyor. Bu sırada öğrencilerle yapılan görüşme video banta kaydediliyor. lÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter, öğrencilerin tümüne hoşgörü ile yaklaştıklannı belirterek, türbanla kayıt yaptırmaya gelen öğrencilerle görevlilerin özel bir görüşme yaparak ikna ermeye çahştıklannı söyledi. Bu öğrencilere yasa ve yönetmeliklerle belirlenen kılık kıyafet kurallannı anımsattıklannı vurgulayan Serter, birçok türbanlı öğrencinin kılık kıyafet kurallanna uyma konusunda ikna olduğunu ve başlannı açacaklannı söylediklerini vurguladı. Üniversite öğrenimleri süresince öğrencilerin her türlü sorunlannın danışman hocalarca çözülmeye çahşılacağını kaydeden Serter, türban takmama konusunda ikna ettiklen öğrencileri, ileride eski öğrencilerin etkisinden korumak üzere görüşmeler yapılacağını söyledi. Prof. Serter, "Bu öğrencilerünizin yaşlan çok küçük, hepsine sahip cıkmamız gerekiyor. fhtiyacı olan öğrencilere burs, yurt ve kredi verflmesini sağlayacagE" dedi. 4 Uygulama sürecek' Istanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, kılık kıyafet yönetmeliğinin yeni öğretim döneminde uygulanmaya devam edileceğini vurguladı. "ÖSYMsmıriançizdi" diyen Alemdaroğlu, kılık kıyafet yönetmeliği doğrultusunda hareket edileceğini anımsatarak, "Değişen bir şey yok. Değişmesi için de neden yok" dedi. Hedef gösterildi Alemdaroğlu, kenÖisini hedef gösteren yayınlar hakkında şu görüşleri dile getirdi: "Ülkede iç huzuru bozmak isteyenler zaman zaman böylesi yayınlar yapıvorlar. Bunlann takdirini halka bırakıyorum. Damstay'ın, anayasanın kararlan ortada iken başka türlü davranılamaz. Istanbul İdare Mahkemesi'nin karanna karşı bölge idare mahkemesine başvurduk. Bunun sonucunu beküyoruz." Alemdaroğlu, kılık kıyafet yönetmeliğine uymadıklan için üniversiteye alınmayan Cerrahpaşa ve Çapa Tıp fakültelerinden 7 öğrenci tarafindan başlatılan "beyaz yürüyüşün", uygulamalannı değiştirmeyeceğini sözlerine ekledi. "Özgür bir ülkede yaşıyoruz. Herkes yürüyebflir" diyen Alemdaroğlu, uygulamalannın anayasal dayanaklan olduğunu vurguladı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Silahlı Kuvvetler Pazar günü, 30 Ağustos Zaferi'nın 76. yıldönü- mü idi. Sabahleyin televızyon kanalları arasında uzaktan kumandayla dolaşırken Genelkurmay Başkanlığı'nda, yeni Genelkurmay Başkanı ve kuvvetkomutanlarının, 'tebrikleri kabullerini' gör- düm. Oturdum sonuna dek izledim. Bu subayla- nn, yani tebrikleri kabul edenlerin ve tebrik eden- lerin, o andaki ruh yapılarını ve duygularını düşün- düm. Hemen tüm kurumlann kokuştuğu ve işlevinin gerisine döndüğü bir Türkiye'de, eğer Silahlı Kuv- vetlerimiz olmasa, başımıza neler gelebileceğini düşündüm. Silahlı Kuvvetlerimizin laik ve çağdaş Türkiye konusundaki kararlılığı bilinmese, orta- çağ karanlığının temsılcilerinin nelere cüret ede- bileceklerini düşünmek tüylerimi ürpertti. Sadece Islam şeriatçılan değil, eğer Silahlı Kuv- vetler'in (pek de arzu etmeyeceğimiz), 'müdaha- le' olasılıkları olmasa, Türkiye'yi 'soymak' iste- yenlerin ihtiraslarına bir gem vurulabilir mi? Bu- günkü, 'diz boyu' yolsuzlukların ve yetki suiisti- mallerinin, o günlerde nerelere uzanabileceğini tahmin edebiliyor musunuz? Türkiye'de gerçekten kimi kurumlar, işlevlerinin çok gerisine düştüler. Adalet mekanizmasındaki yavaşlık, çek ve senet mafyasının önünü açtı. Mil- li eğitimdeki şeriatçı kadrolaşma, eğitimde düzel- tilmesi zor bir yozlaşma ortaya çıkardı. Egemen kılınmak istenen 'Türk-lslam sentezi', en çok eğı- tim alanında etkili oldu. Istihbarat örgütlerı, emni- yet güçleri, ülkücü çeteler, siyasetçiler ve kimi işa- damlan arasındaki 'kirli berabeıiikler', devletimı- zi bir ur gibi saran hastalıklar ortaya çıkardı. Kimi bölgelerde (mevzii de olsa), Silahlı Kuvvetlerimiz bile bu kirlenmenin dışında kalamadı. Silahlı Kuvvetler sürekli 'kan tazeledıği' için, bu kirlenmenin önünü bir ölçüde alabildi. Fakat ma- alesef, sivil kurumlarımız bu tazelenmeyi becere- medi. Katı bir disiplin içinde görünen Silahlı Kuvvet- lerimizdeki 'şeffaflık' ve 'nesnellik', sivil kurum- lanmıza oranla çok daha fazla. Atanan, ne zaman nerelere atanacağını bilir. Terfi eden, terfi edece- ği zamanı, emekli olan emekli olabıleceğı zama- nı bilir ve kendini ona göre ayarlar. Buna karşılık ne hâkim ve savcı atamalannda bir nesnellik ve şeffaflık vardır, ne öğretmen atamalannda, ne di- ğer sivil memurların atamalannda. En ilerı kurum- lar olması beklenen üniversitelenmizin iç yapıla- nnda bile, bu şeffaflık ve nesnelliği bulamazsınız. Örneğin bizim fakültede, bölümlerin 'boş ve kul- lanılabilir' kadrolarını yöneticiler dışında kimse bil- mez ve kolayına öğrenemez. Eski fakülte sekre- terimiz rahmetli Şinasi Sunat'tan ben, kurşunka- lemle yazılmış bir liste vardır. Canlannın istediği gi- bi siler ve yeniden düzenlerler. Siz bölümünüzde kadro olduğunu bilirsiniz. Ama sorduğunuz za- man 'sizin kadronuzyok', yanıtını da alabilırsiniz. Israr ettiğiniz zaman da kurşunkalemle yazılmış bir liste gösterirler. Ve bu, bizim üniversitede böyle olursa, varın siz taşra üniversitelerinin halini dü- şünün. Gene bizim fakültede, yurtckşına gönderilen asistanlar hep aynı bölümden seçilir. "Bunun lis- tesiyok mu" diye sorduğunuz zaman, gene kur- şunkalemle yazılmış bir liste vardır... Silahlı Kuvvetler'deki 'tutarlılıktan' bahseder- ken söz nerelere geldi... Sabahleyin Genelkurmay Başkanlığı'ndaki tö- ren bende binbir düşünce çağrıştırmışken aynı gün akşamüstü de Kara Harp Okulu'ndaki dıplo- ma töreninin 'geçit resmi' bölümünü izledim. Genç subayların ve Harp Okulu öğrencilerinın, ai- lelerinin görüntüleri de veriliyordu. 'Annelerin' bir kısmının başı kapalıydı. Ama onlar 'Müslümanlı- ğı' siyasete alet etmek niyetınde değıllerdi. Halkı- mızda sürekli olarak 'Silahlı Kuvvetler düşmanlı- ğı' oluşturmaya çalışanların görmesi gereken bir görüntü idi bu... Kutlamaya katılan ve daha sonra diploma töre- nini izleyen sivil siyasetçilere baktım. Bunlardan hiçbiri 'atamayla' gelmemişlerdi ve eğer 'demok- rasiye inanıyorsak' asla gölge düşürmememız ge- reken insanlardı. Aralannda çok değerli olduğu- nu yakından bildiğim siyasetçiler de vardı. Ama değerli olduklannı ne kadar bilirsem bileyim, on- lara olan 'güven duygum', önemli ölçüde zede- lenmişti. Ve eğer Silahlı Kuvvetlerimiz olmasa, çığ- nndan çıkmış olan 'devlet'\ yeniden toparlayabi- lecekleri konusunda ciddi 'kuşkulanm' vardı. Demokrasiye yürekten bağlı, insanlann 'eşitlik' ve 'özgüriüğüne' tartışmasız bir biçimde inanan bir insan olarak farklı bir düşünce ve yaklaşım içinde olmam gerekir. Fakat ne yapayım ki Türki- ye'nin 'gerçekleri', beni bu düşünce ve duygula- ra itiyor. Ülkeyi bu hale sokanlar utansın... Doğu ve Güneydoğu'da boşanmalar daha az SEYFt ÇELİKKAYA YOZGAT - Devlet Istatistık Enstitü- sü'nün (DÎE) raporlanna göre, evlenme yaşının 21. boşanma yaşmın ise 25 olarak saptandığı Türkiye'de her 100 çiftten 7'si- nin boşandığı belirlendi. Raporda, boşanmanın Marmara ve Ege bölgesinde daha çok yaşandığı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise da- ha az olduğu görüldü. Eşlerin birbirlerini aldatması, aile içi şiddet, geçimsizlik, al- kol ve çocuk sahibi olamamak boşanma gerekçeleri olarak gösterildi. Türkiye'de özellikle kırsal bölgelerde gençlerin 18 ve daha küçük yaşta evlenme- lerine karşın, resmi nikâhlannı yaptırma- malan nedeniyle DlE'nin raponında res- mi evlilik yaş ortalaması erkeklerde 21, kadınlarda ise 19 olarak yer aldı. Kurulan yuvada başlayan huzursuzluklar, evliliğin ilk beş yılına rastlıyor ve çiftler boşanmak için mahkemelere koşuyorlar. DlE'nin raporuna göre, kırsal kesimde yaşayanlar evlilik kurumuna daha sadık. Marmara ve Ege bölgelerinde boşanma olaylan daha çok yaşanırken, Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu bölgelerinde boşanma olaylanna daha az rastlandı. Marmara Böl- gesi'nde erkeklerin yüzde 0.8'i, kadınla- nn da 1.2 'si boşanmak için mahkemelere başvururken Ege Bölgesi'nde bu oran er- kekler için yüzde 0.8. kadınlar için de 1.1. Akdeniz Bölgesi'nde erkeklerin yüzde 0.6'sı. kadınlann 0.74'ü. İç Anadolu Böl- gesi'nde erkeklerin 0.4'ü, kadınlann 0.8'i. Karadeniz Bölgesi'nde erkeklerin ve ka- duılann 0.4'ü. Güneydoğu'da erkeklerin. 0.2'si kadınlann 0.3'ü. Doğu Anadolu'da ise erkeklenn 0.2'si. kadınlann 0.3'ü bo- şandı. Bölgelerdeki bazı illerde ise boşan- ma olaylan ele alındığmda da kırsal kesim- deki eşlerin birbirlerine daha sadık olduk- lan ve evlılığm devam etmesi için her tür- lü soruna göğüs gerdikleri ortaya çıktı. Adana'da erkeklerin yüzde 0.6 "sı, kadın- lann 0.8'i, tzmir'de erkeklerin yüzde 1.6'sı, kadınlann yüzde 1.8'i. Istanbul"da erkek- lerin 0.9"u, kadınlann 1.6'sı, Antalya'da erkeklerin 0.7"si, kadınlann 0.9'u, Anka- ra'da erkeklerin 0.5'i. kadınlann 1.2'si. Trabzon'dakadınlann 0.4'ü. Adıyaman'da erkeklerin 0.1 'i. kadınlann O.İ'si, Yoz- gat'ta erkeklerin 0.5'i. kadınlann 0.4'ü. Hakkâri'de de erkeklerin yüzde 0.1 'i, ka- dınlann 0.l'i boşandı. DİE araştırmasında, boşanma olaylan- nın gerekçeleri eşlerin birbırlerini aldat- ması, alkol, ailevi geçimsizlik. aile içı şid- det ve çocuklannın olmaması olarak sıra- landı. Boşanma olaylannda en önemli et- ken ise eşlerin birbirlerini aldatmalan.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear