25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 1998 S OLAYLAR VE GORUŞLER Çağdaş Yamyamlar Prof. Dr. ÇETİN YETKİN • nsan doğas'ndan söz ede- h riz. Böyle dediğımızde • anlatmak istedığımız şey, I insanın degişmeyen ve I kendine özgü dogal bir m yapısı oldugudur. 'İnsan- lık tarihi' dediğimizde ise, ta ilk gün- lerinden bu yana 'insan' denen varlı- ğm özündehep aynı kaldığı düşünce- si gizlidir. Öyle olmasaydı da özü de- ğişseydi insanın. 'insanhk tarihi' de bir noktada biter, başka bir varhğın, söz gelimi üstiin insan'ın tarihi baslardı. Ama bunun yanı sıra da, belli zaman arahklannda duraklama ve hatta ge- rileme dönemleri yaşansa da, tarihin hep ileriye doğru gittiği, insanın oda- ğı olduğu yapılann gelışmesinin öy- küsü olduğu da bir gerçektir. İnsan, yamyamlıktan ve mağaralardan bu günlere gelmişse, bunun nedenı zama- nın insan üzerindeki ilerletici, geliş- tirici etkisidir. İnsanın özü, doğası aynı kalmasına karşın böylesine ilerleyip gelişmesı birçelişkı değil midir? Bu soruya doğ- ru yanıt verebilmek için her şeyden ön- ce ilerleme ve gelişimin hangi alan- farda olduğunu saptamak gerekir. In- "s^nın tarih boyunca ilerleyip gelişme- Sıvbaşlıca bilim ve teknoloji, üretim iliş- ~3c îîer > alanlannda olmuştur. Bu süreç- r1e.yeni kavramlar, düşünce sistemle- ri de bulunmuştur. Ne ki, bu arada ör- ^n'eğın insanın giyim kuşamı değişmiş- tir, ama giyim kuşama gereksinme Tjdgymasının nedenı değişmemiştir; ateşi bulmuş, yiyeceğini pışirmeyi öğ- renmiş, \itamin nedir anlamış, hatta yemek hazırlayıp sunmayı ve bunları yemeyı bir sanat düzeyine çıkarmış- tır, ama ilkel insan niçin bir başka can- lıyı boğazlayarak öldürüp yiyorsa gü- niimüzün insanı da başka canlılan ay- nı nedenle fakat bu kere mezbahalar- da sağlıkh koşullarda boğazlar olmuş- tur. İlkel insan düşmanını kaya parcası ile, okla, mızrakla öldürürken günü- müzün insanı ateşli silahlarla, uzak- tan yönetilen füzelerle, kitle imha si- lahlarıyla öldürmeyi başarmıştır. İn- sanın bilim ve teknolojide. felsefede, üretim ılişkilerindegeçirdiğı evrim, do- ğal ve öz yapısında görülmez. Söz ge- limi, önceleri avını yakalamak için yorucu bir uğraş v ermek zorunda kal- mış olan insan, öldürerek etını yiye- ceği canlılan bir süre sonra evcilleş- tirmeyi başararak elinin altında tutma- ya ve canı istediğinde kesip yemeye. butürbesinkaynaklannınsayısınıbi- iimsel yöntemlerle çoğaltmaya ba§- larnıştır. Önceleri, av alanlannı korumak için başka insanlarlaboğazlaşan insan. bu- gün vatandaşı olduğu devletin örgüt- lü gücünü kullanarak ve bu kez bilim ve teknolojinin sağladığı silahlarla boğazlaşmaktadır. Düşünsel alandaki gelişmelerde onu bu kitlesel öldürme- lerde haklı gösterecek düşünsel ge- rekçelerle donatmaktadır. Örgütlen- meyı başaran insanın ilk işlerinden biri, emeklerini sömürmek için baş- ka insanları köleleştirmek olmuştur. Günümüzün modern köleleri ise yine emekleri sömürülen ışçilerdir. Libe- ralizm felsefesı de bu sömürünün ge- rekçesidir. Kara derili insanı köleleş- tiren beyaz derili insana ırkçılık ku- ramlan yardımcı olmuştur. Dinsel ide- olojiler, kitle kıyımlarının haklılık öl- çütleri görevini görmüşlerdir. Bilim-teknoloji ve felsefede birdev- rimi gerçekleştiren Avrupalı insan, bu alandaki ilerlemesinden, yeryüzünün geriye kalan yerlerindeki insanlan ca- nı istediğinde öldürmek. köleleştir- mek ya da emeklerini ve maddi deger- lerini sömürmek için yararlanmıştır. Tarihin ilerleme gelişme olarak be- lirlediği bir başka olgu da, toplum- sal-siyasal örgütlenmedir. Ne ki, bu alanda daha ıleri bir aşamaya ulaşmış olan insan, bu üstünlüğü sayesinde, bu açıdan geri kalmış olanlann kanını, ca- nını, emeğinı sömürmüştür ve sömür- mektedir. Nasıl ki ilkel insan kabile düzeyin- de örgütlenmeyi başardığında henüz bu aşamaya ulaşamamış ve sürü du- rumunda yaşayan insanların elinden yiyeceğini alabılmişse, karşı koyma- ya kalktıklarında da haklanndan ge- lebılmişse tıpkı öyle... Bu "Ueri" in- sanJar için tehlike, kendilerine göre ''ge- ri'' insanlann da aynı toplumsal-siya- sal örgütlenme düzeyine ulaşabilme- leri, aynı bilimsel-teknolojik düzeyi ya- kalayabilmelen ve böylece de, karşı koyabilme olanağına kavuşabilmele- rıdır. Emperyalizm aşamasında bulu- nan 'ileri'emperyalist-kapitalist insan için, sömürdüğü ülkelerin bu karşı ko- yabilme olanağını elde edememeleri, ana amaçlardan biridir. Bu amacı ger- çekleştirmeleri için de ellerindeki en güçlü sılah 'kültür' birikimleridir. Bu- nun adına da 'kültür emperyaiizmi' de- nir. Bu yolla görecelı geri insan, ileri olanın hep doğru. hep haklı olduğu- nu düşünmeye başlar ve onun buy- ruklannı kendiliğinden yerine getirir olur. EmperyalistBatıIı ülkelerin, çoku- luslu şirketleri sömürü alanlannı da- ha da genişletsin diye uyguladıklan am- bargo yüzünden Kuzey Kore'de nar- koz bulunamadığı için bağırtıla ba- ğırtıla ameliyat edilen ve sonra da an- tiseptık yoklugu nedeniyle ölen insa- nın yazgısı ile yamyam türdeşlerince öldürülüp yenilen insan yazgısı ara- sında özünde ne başkalık vardır? Baş- kalık, kendine uygardiyen insanın bu- nu uygarlık adına yapıyor gözükme- sinden öte değildir. Ya da Irak'ta am- bargo yüzünden ölen çocuklar!.. Diyeceğim o ki, insan özünde hiç de- ğişmemiştir. Değişiklik bu özün göz- lerden saklanmasında, ama daha etkin- lik kazanmasındadır. tnsan haklan, kureselleşme, özelleştirip yabancılaş- tırma, çok yanlı yardım antlaşması bu çerçevede değerlendirilmelidır. lnsanlar içinde kendilerine Türk denen bizler. üzerinde yaşadığımız topraklan, bilimsel-teknolojik ve dü- şünsel alanda 'ileri' gitmiş olan Batı- lılann av alanı olmaktan Atatürk'ün önderliğinde giriştiğimiz Ulusal Kur- tuluşSavaşıdiyetarihegeçen birölüm- kalım savaşımı sonunda kurtarmışız ve kendi varlığımızı sürdürebilmek için sınırlarla çevirmişiz. Yabancıla- nn sömürü aygıtları olan işletmeleri ulusallaştırmışız. 'İleri' ınsanlannki- ne koşut bir toplumsal-siyasal örgüt- lenme sürecine girmişiz. Tarihten de ders alıp, başkalannın kanı ile canı ile beslenmenin sonu gelmez bir bo- ğazlaşma olduğunu anladıgımız için de kendi emeğımizle yaşamımızı sür- dürmenin yollannı aramışız. Buna ko- şut olarak da, insanımızın başkalann- ca sömürülmemesi için önlemler al- mışız. Ama biçimi uygarlaşmış, özü yamyam kalmış olan ve tarihin taktı- ğı adla emperyalist diye anılan insan- lar ve onlann fslam dininden olanla- rı Batılılara kul köle ermek için köse- menlik yaptırdıkları Arap ileri gelen- len, yine saldınya geçmiş bulunuyor- lar. Varlığımızı korumak ıstiyorsak, Ulu- sal Kurtuluş Savaşı'mızın bizlere oluş- turmamızı sağladığı savunma düzen- lerimlz'in üzerine titremelıyiz. Bun- ların başında da. ulusal devletimiz, ulusalcılığımız, anti-emperyalistliği- mizgelir. Avrupalı ve Amerikalı insanın, ar- tık emperyaiizmi geride bıraktığını. in- sanlığı yüceltecek değer yargılarını savunur olduğunu, insan haklannın gözeticiliğini yaptığını sanmak, onun 'insan-üsrü' bır yaratık olduğuna inan- mak demektir. Buna inanmak ise. kül- tür emperyalizminın tutsağı olmak- tır. Şosyal Uzlaşma ve Ulusal Meslek Standartlan Kurumu -•cTOMRİS ÇAVDAR Yüksek Endüsth Mühendisi vrupaBirliği nen, 89/48/EEC sayılı Av- tarafından kabul edil- miş olan te- .mel hak ve arasında yer . ajan ve birliğe üye olan ül- Ice vatandaşlannın yerleş- t .rpe, iş edinme, işgücünün serbest dolaşımı biçimin- •,de sağlanan olanaklar, mes- ••Jejcsel eğitimin yapılması. -^nesleksel yeterliliklerin tanınması ve mesleklerin •uygulanması konulannda. Avrupa'nın hareket nokta- - sim olifşturffıaktadrr. Av- rupa Birligi iîebütünleşme "sOreciride^ rne^lfetçsel dip- lo'ma, belge ve belgelen- dirmeye doğrudan deği- rupa Konseyi direktif öne- risine göre. birlige üye ül- kelerden herhangi birisin- de iş başvurusunda bulunan kişilerin, sahip olduğu dip- loma ve belgelerin kabul edilmesinde, o ülkenin va- tandasları iie aynı haklara sahip kılınması hedeflen- mektedir. Bu bağlamda, çeşitli ülkelerdeki işveren- lerce, öbür ülkelerden ge- len işgücü niteliklennin is- tihdama yönelik olarak de- ğerlendirilmesinde ve ge- liştirilmesinde, mesleksel eğitim alanlannda. "mes- lekstandartlan,ölçme-dc- ğerlendirme ve belgelen- dirme" konuları giderek önem kazanmaktadır. AB'ye üye bazı ülkelerde, bu alandaki etkinliklerin düzenlenmesi ve gerçek- leştirilmesi amacı ile çe- şitli ve farklı yapıda ku- rumlar oluşturulmuştur. Ulusal düzeyde meslek standartlan, ölçme ve de- ğerlendirme ve belgelen- dirme etkinliklerinin yü- rütülmesini sağlayacak ve (ürün standartlarının ge- liştirilmesi ve belgelendi- rilmesi işlevlerini yürüten kurumlardan bağımsız ola- ,*ak) süfdüreçek,,üçlü yapı- da (devlet, işçi ve işveren) ^yeni birJpjrumun olusturul- ması. bir gereksinim ol- maktan öte, birzorunluluk durumuna dönüşmüştür. Bu zorunluluğu yaratan te- mel öğeler ve etmenler şun- lardır: Sos>al uzlaşma: Siyaset sosyolojisi dilinde neo-kor- poratizm ya da demokra- tik korporatizm adı veri- len sistem; devlet, işçi ve işveren örgütlennın, işsiz- ligin önlenmesı, çıkar çe- lişkilerinin en aza indiril- mesi, gelir dağılımındaki dengesizlilderin giderilme- si ve benzerı temel sosyal ve ekonomik politikalann oluşturulmasında sağlana- cakgörüş birliğine dayan- ; n4i.üwiır. -İİ çkiyapıda IB* lajma*" ilkesinc dayanan neo-korpbratifsisic^Jenn. en belirgın örneJtte^ı/A'K manya, Avusturya, Hollan- da ve Iskandinav ülkeleri ile Avustralya'da görülmek- tedir. Öte yandan, Sosyal Di- yalog, geniş anlamı ile, top- lumdaki çeşitli çıkar grup- lannı temsil eden işçi (iş- gören) ve işveren üst örgüt- leri ile devlet arasında ku- rulacak ilişkiler ve izlene- cek sosyal ve ekonomik politikalann saptanmasın- da işbirliği olarak tanımlan- maktadır, Sosyal Diyalog, bu yönüyle sosyal uzlaşma- nın da temelini oluştur- maktadır. İş yaşamındaki değişimler. sosyal yaşam- •dalfi taraftenn, "sosyaldi- yaloga" yönelmelerine yol açmaktadır. Bu gelüşme- ' ler, bir yandan işgdcünün sektörel dağılımını etkile- HTAS DANIŞMA MERKE2LER1 VE BAĞL1 OLAN 0-322) 322 6« 68 (HATA • AC •"•-;;«! (0-264)278 10 79 • AFYOH (D-272) 215 42 52 • AĞRI (0-472) 215 28 65 • AKSARAY (0-382) 212 59 5i 2'3 26 0 6 - -MASYA (0-358) 513 33 67 • ANKARA (0-312) 36' - ;ANKIRI. ISPARTA.KIRIKKA.E rOZGAT) • ANTAKYA (0-326) 216 15 94 • ANTALYA (0-242) 243 02 03 (BURDUR) - BALIKESİB (0-266) 245 93 14 242 31 31 • »FİUM (0-364) 213 22 54 • DENIZU (0-258) 261 39 15 • DiYABBAKIR (0-412) 221 50 60 - 221 24 49 (BATMAN HAKKARI MARDİN SİIRT ŞIRNAK) • ELAZIĞ (0-424) 218 34 72 237 88 91 (BINGOL BITUS MUŞ TUNCELI, (AN) • ERZINCAN (0-446) 214 80 33 (3 hat) (AROAHAN. IĞDIR KARS) • ER2URUM (0-442) 218 82 02 - 235 05 40 • ESKIŞEHIR 10-222) 221 09 99 (BİLECİK, KÛTAHYA) • GAZIANTEP (0-342) 220 70 31 - 220 20 11 IKILİS. İANLİURFA) -GİRESUN (0-454) 212 74 19(3 hal PBX) (ORDU) • ISTANBUL (0-216) 309 54 10 (PBX| (BARTIN BOLU BURSA ÇANAKKALE EDIRNE KARABUK KIRKLARELI KOCAELI TEKIRDAG YALOVA ZONGULDAK) • ZMIR(0-232)85313 00-853 13 13(AYCMN MANİSA MUĞLA, UŞAK) • KAHRAMANMARAŞ (0-344) 231 42 19 • KARAMAN (0-3381 213 50 71 (2 hal) • KASTAHONU (0-366) 214 19 31 • KAYSERI (0-352) 245 04 00 (20 hat) (KI8R1S, l.HSEHIR) • KONYA (0-332) 251 04 14 (2 hal) • MALATYA (0-422) 322 76 66 325 46 61-68 (ADIYAMAN) • MERSIN (0-324) 327 39 60 (5 hat) • NEVŞEHİR (0 384) 213 75 05 • NİĞDE (0-388)213 44 26 • RIZE (0-464) 213 18 73 3 hat) (ARTVİN) • SAMSUN (0-362) 266 67 29 (TOKAT) • SIVAS (0-346) 225 05 05 • SİNOP (0-368) 261 15 44 • TRABZON (0-462) 321 22 03 321 17 36 (BAYBURT. GUMUŞHANE) /ÛS VATAŞ HOME MAÛAZALARI ADANA t*sa< YaBş Hnme 233 26 29 •ANKARA Çirtaya YaBş Home 438 62 33 • D*men Yataş Home 479 89 34 • Haskö» Yalaş Home 339 99 41 • KüçafceM Yalaş Hon» 447 06 68 (3 hat) • S**» Vadaj Horoe348 67 M 69 •AVrAİ.YAYaeşHom»2471722 • BAUKESİR rataş t*me24231 31 -244 98 29 • ELAZK3 YaBş Home 236 37 38 • ERZİNCAN YatasHome2148033 •GAZIANTEP YalajHCTıl»22070 31 • IĞCKR YaBf Homo2279042 • (STANBUL Say*dûzû * v * a 5 Home 852 03 50 (3 hal) • Modofco Yalaş Home 364 55 43 - 420 36 43 • Şışl Yalaş Home 230 77 73 • KAYSERI Yalaş Home 235 73 30 • MALATYA Yataş Home 322 76 66 - 325 46 61 68 • MERSIN Yataş Home 327 36 « la k»mpanya T C Slnavı ve Tıcaret Bakanl,jrnın 25 Marıı 1994 tarıh ve 71940 lavıh t e b l ı | hükümler<ne uygun olarak vapılmaktadır Fıyatlara KDV dahıldır Ver|i oranlarında olabılec«k *e|l|tkhlcler f.yaılara avncn yanntılacakttr Talepler ıtok ve ürettfn olanakları dahıhnde karjılanacakı.f Bu kampanya Yaıa| A Ş nln labıt fıyat garantııı altjndadır Fıyatlarımn Türk L ı r t n dır mekte. biryandan da işgü- cü hareketliliginin saglan- masında ve daha da öte, meslek kazanımına yöne- lik olarak, egitim alanında, işçi ve işveren kesimlerinin yakın işbirliğinı zorunlu kılmaktadır. Sosyal diyalogda taraf- ların katılımının nasıl sag- lanacagı ve diyaloğun ne yolda kurumsallaşacağı- nın belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. tlgilı taraflann uygulamalara ka- tılımı.saltdinlemeyoluy- la gerçekleştirilen edilgin katılımdan alınan kararla- fp etkin biçimde katılıma |adar, değişik^oran|arda gerçekTeşebîlmelctedir. Benzer biçimde, degişik ölçülerde, eşit haklara sa- hip bulunmaktan birlikte yönetime kadar degişebi- len biryönetim anlayışı da gözlenmektedir. Bu bağ- lamda, çalışmalann sağ- lıklı yürütülebilmesi ve ka- bul görmesi yönünden, ola- bildigince dengeli bir ka- hhm anlayışı hem karar al- ma sürecindeki ve hem de uygulama aşamalanndaki kararlılık ve tutarlıhk yö- nünden büyük önem taşı- maktadır.. Sosyal uzlaşmamn ku- rulacak sistem açısından önemi: Üçlü yapının ko- runduğu ve sosyal uzlaş- mamn işlerlik kazandığı ülkelerde, aşağıda açıklan- maya çalışılan temel öge- lerden bazılan ülkemiz yö- nünden de geçerlidir: a) Çeşitli çıkar gruplan- nı temsil eden oldukça üni- ter ve merkezi yapıda ör- gütlerin (işçi ve işveren). sistem içerisinde yer alma- sı ve ülkedeki mevcut si- yasal sistemin merkeziyet- çi olması. b) llgili taraflan temsil eden bu örgütlerin, karşı- lıklı olarak, yükümlülükle- rini yerine getirebilmeleri bağlamında, üyeleri üze- rinde, yeterli derecede sos- yal denetime sahip olma- lan. c) Sendikacılıgın örgüt yapısının, sektörel, endüst- ri işkollanna dayalı ve mer- kezi bir görünümde olma- sı. Daha önce de değinildi- ği gibi, işçi (işgören) ve iş- veren kuruluslannın, mes- lek standartlan, ölçme-de- ğerlendirme, belgelendir- me ve mesleksel eğitim ko- nulannda işbirliği etmele- ri, sosyal ve ekonomik ko- nulardaki hizmetlerin et- kinleştirilmesi ve çalışma koşullannın iyileştirilme- si açısından da kaçınılmaz- dır. Benzer biçimde, Avrupa Bırligi'ne üye ülkelerdeki mesleksel egitim ve bel- gelendirme sistemleri ince- lendiginde, sosyal yaşam- daki taraflann, sistem içe- risindeki işlevlerinin daha çok danışmanlık düzeyin- de olduğu gözlemlenmek- tedir. Ancak. özellikle Al- manya ve Lüksemburg ör- neklerinde, sosyal yaşam- daki taraflann, karar alma konumunda bulunduklan ve sistemin işlerliğine doğ- rudan katıldıkları görül- mektedir. Bu konuda bir başka örneği, Danimarka oluşturmaktadır. Hollan- da'da ilgilı taraflar, ulusal düzeyde oluşturulan mes- leksel eğitim komisyonla- nnda etkin bırkonuma sa- hiptır. Komşumuz Yuna- nistan'da ise ilgili tarafla- nn, mesleksel egitim ve belgelendirme etkinlikleri- ne katılımı yönünden ge- rekli çalışmalar başlatıl- mıştır. Sonuç: Meslek standart- lan. ancak işgücü piyasa- sındaki dinamiklerin araş- tınlması ve tüm ilgili taraf- lar (devlet, işçi ve işveren üçlü yapısı içerisinde) ara- sında varılacak uzlaşma sonucunda geliştirilmesi koşuluyla amacına ulaş- maktadır. Devlet, işçi ve işveren kesimleri olarak ülkemizde bütün tarafla- nn. ulusal düzeyde. ortak- laşa olarak kabul ettiği meslek standartlan, ölç- me-degerlendirme ve bel- gelendirme sisteminin. sek- törel bazda uygulanması, uyarlanabilir olması ve gençlerin yetiştirilmesine ve mesleksel egitime etkin katılımına yönelik ve Ulu- sal Meslek Standartlan Ku- rumu'nun oluşturulması için başta sosyal diyalo- gun varlığı olmak üzere, gereken öbür koşullar da bulunmaktadır. Bu bağ- lamda, çalışmalann sağ- lıkh olarak yürütülebilme- si ve kabul görmesi açısın- dan hem karar alma süre- cinde ve hem de uygulama- lann işlerlik kazarıması açı- sından, dengeli birkatılım anlayışı giderek önem ka- zanmaktadır. Sosyal diya- log, Mustafa Kemal Ata- rürk'ün daha 1923 yılında dile getirdiği, ulusu oluş- turan bütün kesımlerin, gö- nenç (refah) ve mutlulu- ğunun saglanmasını hedef alan ve bu bağlamda deger- lendirilmesi gereken top- lumsal uzlaşmamn da da- yanak noktasını oluştur- maktadır. Sosyal diyaloğa iş yaşamında özellikle sos- yal yaşamdaki taraflan il- gilendiren bütün aşama- larda işlerlik kazandınl- ması gereksiniminden ha- reketle. söz konusu çalış- malara süreklilik getiril- mesi ve geliştirilmesi yö- nünden hazırlanan "Türk Meslek Standartlan Ku- rumu Kuruluş Kanunu" tasansı. tüm ilgili tarafla- rın görüş ve onayına su- nulmuştur. Ürün standart- lannm geliştirilmesi vebel- gelendirilmesi sisteminin uygulamalanndan da ya- rarlanılarak ve fakat bu uy- gulamalan yürüten kurum- lardan bağımsız bır şekil- de, etkinliğini sürdürecek üçlüyapıdaki Ulusal Mes- lek Standartlan Kuru- mu'nun en kısa zamanda ve öncelikle kurulması ül- kemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Başta TBMM olmak üzere tüm ilgili ve vetkilı kurum ve kuruluşlann bu örgütlen- meyi bir an önce gerçekleş- tirmeleri beklenmektedir. VEFAT Merhum E--at EMncı ve merhume Zehra Ekinci'nink'zlan - emekli Top. Kur. Alb. Süleyman Ekin.'"nineşi, Olcav Yezdani ve Oktay Ekincı'nin a"nelen - Z a h r a E k l n c i v e p erviz Yezdanı'nin ka>ı n v a l l d e l e r ı ' 'Pe k - Z u m r ü ve Haşirf Esat'ın sevgili "nenerı leri FERUZE EKİNCİyaşama ve se»en le n n e ve<ia e t t l Cenazesi 26 Agustos 1ü 9 8 Çarşamba günü Üsküdar Seyitahmet Defîsi Mescidi'nde kılınacak ıkindi namazından sonra Üsküdar Seyitahmet Mezarlıği'nda toprağa \erilecektir. AİLESİ Genel Başkanımız Oktay Ekinci'nin annesi FERUZE EKİNCİ 23 Ağustos 1998 Pazar günü vefat etmiştir. Oktay Ekinci'ye ve yakmlanna başsağlığı dileriz. MİMARLAR ODASI GENEL >fERKEZİ ADANA, ANK.4RA. ANTALYA, BALIKESlR, BURSA, ÇANAKKALE, DENtZLt, DhARBAKIR. ESKlŞEHtR, GAZtANTEP, tSTANBUL, tZMlR, KAYSERI, KONYA, MERStN, ORDU, SAMSUN, TRABZON ŞUBELERÎ BAŞSAĞUĞI Gazetemız yazarlanndan Yüksek Mimar ve TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci'nin annesi, gazetemız muhabırlennden lpek Yezdanı'nın anneannesı FERUZE EKİNCİ yaşama vedajymıştır. Ar|<adas[aQmıza \e başsağhğı dılenz. CUMHURİYEt ÇALIŞANLAÜiyU VEFAT Baromuzun 8186 sıcıl sayısında kayıtlı AVUKAT ABDULLAH BAYRAKTARvefat etmiştir Azız meslektaşımızın cenazeM 25 8 1998 Salı günü (bugün). ICaracaahmet Camjı'nde kılınacak öğle namazını müteakıp ebedı ıstirahatgâhına defnedilecektır Merhuma Tann'dan rahmet. kederlı aılesıne ve meslektaşlarımıza başsaglıgı dileriz. tSTANBUL BAROSl BAŞKANLIĞI TEŞEKKÜR Silivri Mithaîpaşa Sıtesı'nın yol yapımı ve çevre düzenlemesınde olduğu gıbı, her türlü ıhtıyaçiannda maddi manevi yardımlannı esırgemeyen aydın, çağdaş tnsan, GÜMÜŞYAKA BELEDİYE BAŞKANI SAYIN HÜSEYİN AGU ve çalışma arkadaşlanna bütün ıçtenlığımızle teşekkür eder, başarılannın devamını dileriz. MİTHATPAŞA SİTESİ SAKİNLERİ ADINA YONETİM KURULU BAŞKANI AHMETYA2ICI GEREDE ASLİ\ E HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1998 l?5Esas 1998 219 Karar Davacı Nazlı Kılıçarslan tarafından davalı Nüfus Müdürlügü alevhıne açmış olduğu sov ısım tashıhı davasmın mahkememızce yapılan açık yargılaması sonunda. Hukum Yukanda açıklanan ne- denlerle. Davanın kabulü ıle Boiu ilı Gerede ılçesı Koçumlar köyû CıltSo 09301, Aıle Sıra No 51. Bırey Sıra No- 10'da nüfusa ka- yıılı Hudaı ve Turkan'dan olma 1955 dogumlu Nazlı Kılmçars- lan'ın nüfus kütugunde vazılı so> adının ıptalı ıle. Kılıçaslan ola- rak nuflıs kutuğune tescılıne Bu ısım degışıklığınden zarar aörebı- leceklenn bır yıl ıçensınde mahkememız dosvasına muraeaat et- melen ılanen teblıg olunur ' Basur 39981 EÇumhuriyet kitap kulübü TaksjnTSergi Salonu AĞÜSTOSAYIETKİNÜKLERİ SOYLEŞIÜ İMZA GUNÜ 25 Ağustos Salı Saat:18 00-20 00 MEHMET FARAÇ Kitabını imzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek. Istiklal Cad. (Altsanat karşısı) Tal<sım Tel:252 38 81/82
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear