23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 HAZİRAN 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kadın öı^itleriııiıı 'zinsCANKARA(Cumhuri\«tBürosu)-TBMM'nin Türk CezaYasası'ndakideğışıkliği l yıldan fazla sürünce- mede bırakması, zına konusunda kadın örgütlerinin is- tediği demokratik sonuca zemin haztrlarken Devlet Bakanlıgı'nın hazırladığı tasan, "zma"nın yeniden ceza kapsamına alınmasını öngörüyor. Curnhuriyet Kadmlan Derneği Genel Başkanı, Avukat Şenal Sa- nhan, Anayasa Mahkemesi'nin iptal karanndan ön- ce hazırlanan ve zinada ceza eşitliği getiren tasannın TBMM'den geri çekılmesini istedi. Sanhan, TCY'nin erkeğin zinasını düzenleyen 441. maddesinin iptal edilmesinin ardından, kadının zina- sını düzenleyen 440. maddenin de Anayasa Mahke- mesi'nce iptal edilmesini değerlendirdi. Bunun kadın örgütlerinin başansı olduğunu belirten Sarıhan. bu durumun fiilen kadın ve erkek yönünden zinanın suç olmaktan çıkması anlamına geldığini anımsattı. San- han. "Hukuk manüğı, zina konusunun Türkiye'detar- ttşıur olmaktan çıkanlmasını zonınlu kıuyor" dedi. Sarıhan, yüksek mahkemenin,boşluğun doldurul- ması ıçin süre tanımadığına dikkat çekerek "tkinci ip- tal karannın hemen yürüriüğe gjrecek ohi.su, Anaya- sa Mahkemesi'nin de bu karan paylaşüğun ortaya ko- yuyor" dedı. Sarıhan. erkeğin zinasını düzenleyen maddenin iptalinin ardından. kadın ve aileden sorum- lu Devlet Bakanlığı'nca hazırlanan ve cezada eşitliği öngören yasa tasansının bir an önce geri çekilmesi ge- rektiğini söyledı. Tasannın TBMM'de kabul edilme- si durumunda yeniden bir eşıtsizlik tartışmastnın gün- deme geleceğine isaret eden Sanhan. "Tasannın geri çekilmemesi durumunda da parlamentonun sağdu- yunun gerektirdiği şekilde davranmasını. tasan>ı red- detmesini arzu ediyoruz. Anayasa Mahkemesi bunun çok vahim bir sonuç yaratacağını düsünseydi iptal et- mezdi" şeklinde konuştu. Medeni Yasa Komisyonu'na da, tasanya zinanın suç olmaktan çıkanlması, boşanma ve tazminat nede- ni olarak kabul edilmesi yönünde görüş bildirdikleri anımsatan Sanhan, zinanın suç olarak kabul edilme- sinin aile birliğine katkısı olmadığını vurguladı. 13-30 Haziran Sicmens- NixdoH ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ . . .Liitffi Oflaz ve saire Istanbul Üniversitesi iletişim Fakültesi'nde ders vermeye başladığından beri, sevgiii Liitfı Oflaz'ı arada sırada da olsa görebilir oldum. Aksi takdır- de, Istanbul'un "hayhuyu/ç/ncte" insanların dost- lannı arayabilmesi ve görebilmesı çok güç. Eğer aynı ya da yakın ışyerlerinde çalışmıyor- sanız ya da aynı yerlere "takılmıyorsanız" görüş- mek çok güç. Hatta aynı apartman içindeki insan- lar bile, birbirlerini görmekte zorlanıyor. Lütfi Oflaz, tam bir "fıkir işçisi"dir. Türkıye'de, ekmeğini yazarlıktan çıkaran çok ender insanlar- dan biridir. Yazarlığmm 25. yılına gelmış. Dıle ko- lay... . , Gerçekten dile kolay. Yazarın, "potansıyel suç- lu" olarak değerlendirildiği bir ülkede, üstelık bır- takım "çetrefilli" olayların üzerine de giderek 25 yıldır yazmak, yazarak yaşamını sürdürmek, her türlü övgüye layık. Lütfi Oflaz, Türk mızah yaşamının üç "köşe ta- şında" da yer almış bir yazar. Bunlardan biri Ak- baba, biri Gırgır ve biri de Leman. Gençler, "asıl Gırgır" olmasa bıle, Gırgır'ı bili- yor olabilirler. Fakat Yusuf Ziya'nın Akbaba'sını anımsayan pek kalmadı. Oysa ki Türkiye'nin o dönemleri için son derece işlevsel ve önemlı bir dergiydi. "Leman "isegünümüzTürkiyesi'nın pek çok insanının duygulannın tercümanı konumun- da. Aslında bu dergiler arasında önemlı üslup ve yaklaşım farkları var. Akbaba, "yaz/"ağırlıklı ve ki- mi bakımlardan "ciddi" izlenımi veren bir mizah dergisiydi. "Gırgır", çızgi ağırlıklı ıdi. Hatta kimı "klasik" mizahçılarımızın, Gırgır'ı "mizahı saltgö- rüntüye indirgediler" diye eleştirdiklerinı bilırim. Leman ise kimi açılardan "post modern", kirni açılardan "marjinar ve kimi açılardan da "protest" ve "aykırı" bir hava içinde. Lütfi Oflaz'ın bu üç farklı yapıya da ayak uydu- rabilmesi, sürekli olarak kendini "yenileyebilme- sinden" kaynaklanmakta. Sevgiii Lütfi Oflaz'a, kendini sürekli yenileyerek nıce yazarlık yılları di- liyorum. • • • Lütfi Oflaz'ın ve Lütfi Oflaz gibilerin, "topun ucunda" yazarlık macerası yaşadıklan bu ülke- de, kimileri "çirkefin derinliklerınde"sefasürüyor. Türkiye, sınıflar arasındaki gelir farkının en yük- sek olduğu ülkeler arasında. Zengin her gün bi- raz daha zenginleşiyor, fukara her gün biraz da- ha fukaralaşıyor. Kimi zaman "Burası Türkiye mi" sorusunu soruyorum kendi kendime. • • • Geçenlerde bir gazetede resimli bir haber var- dı. "Meczup suikastçıya tahliye" üst başlığını at- mışlardı. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel'e, geçen yıl Kocaeli'de suikast girişimin- de buJunan birzatın, akıl hastası olduğu gerekçe- siyle tahliyesine karar verildiği yazıyordu. Adli Tıp Kurumu'nun "paranoya sendromu" teşhisi koy- ması nedeniyle cezai ehliyeti olmadığı anlaşılan sanığın, 16 Temmuz'da yapılması gerekerteâıruş- masını bile beklemeden, tahliyesine ve Batarköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde en az bir yı! tedavisine karar vermişler. Zaten Türkiye'de "sağcılar" hep "meczup" oluıiar ve gjriştikleri eylemler "bireysel" sayılır... Turgut Özal'a suikast girişiminde bulunan genç, "dengesiz" ve "örgüt bağlantısı olmayan" bir gençti. Şimdi ellerini kollarını sallayarak dışa- rılarda dolaşıyor. Anıtkabir'de "Islami çağrı" yapan adam da "meczup "tu. Geçen yıl üç ayn kentte aynı çağrı- yı yapmaya karar veren ve bu kararlarını yaşama geçirenlerin de "örgüt bağlantısı" bulunamamış- tı... Fakat solcu gençler bir eyleme kalkıştıklan an- da, hemen "örgüt bağlantısı" aranmaya başlanır ve eninde sonunda bulunur. Sonra da daktilo, tek- sir makinesi vb. gibi "suç aletleriyle" (!) birlikte basının karşısına çıkarılırlar... Burası Türkiye... • • • - •" Güneydoğu'da şehit düşen evlatlarımız, sürek- li olarak yüreğimizi dağlıyor. Ateş düştüğü yeri ya- kar. Kederli ailelerin acılarını tahmin etmek bile mümkün değil. Tüm şehitlerimizin ailelerine, ye- niden başsağlığı ve sabır diliyorum. Beni bu satırları yazmaya iten dürtü, dünyanın en ünlü üniversitelerinden birinden master dere- cesi alan bir evladımızın şehadetinın haberi ve bu konudaki yorumlar oldu. Inanın içim yandı. Evlatlarımızın hepsi aynı derecede değerlidir ve hepsinin şehadetine aynı derecede üzülürüz. Ve şimdi Güneydoğu'nun dağlarında nice yavrumuz, bizim buralardakı rahat ve huzurumuz için ve ül- kemizin onuru ve bütünlüğü için nöbet tutuyor. Hepsini ayn ayrı kucaklıyorum. "Vatandaş"olabil- mekkotay değil... Fiat Palio deneme sürvsüne katılan herkese: Fiat Palio Festivali Özel Çekilişi'ne katılma şansı, ayrıca ücretsiz bir sweat-shirt. Fiat Palio Festivali'ne katılan herkese: Şapkalar, güneşlikler, anahtarlıklar, çakmaklar, kalemler, rozetler... Onbinlerce armağan! Fiat Palio Festivali, Tofaş-Fiat Ana Bayi ve Yetkili Satıcılarf nda. Herkesi bekliyoruz. BjMİenmı/i z.varet edenlerin ılgılı formUrı doldutmaları gerekmektedır Deneme sürüşüne kaulanların sv.eac-shırt'len adreslerine Ei.nılerıleı-ektıt Festıval bovunca bjvılctimi? Cumartesı ve Pazar günlerı de hızmeıinizdedır m.hicn ım.nüa ıOrtltılkcck kiiıım \iil labhlılenn cn m H **>ı i Tofjj >JII BJM <e ^ctkılı Satıcılan. \ dnildiı hcdıvcdcsTctiılcnıci nakJeM anh!enarannd*fîeç«İMİıT Bıt kimp/rtîa M Pl nın09j'06,|O t # tarth ve BOZ.l \IP1 u 15 00 02/U44-SU»2 u>ı!ı tznı ıte du^c^lcnfl>ıîlı( 1 i-ju Hi/ır^ı ıınçckaıv.l^T"cmınur 19S»unhınj* N«c< \L MPU«kılıten huzurumk vspıtauk »c kaMnanlaf ISTcmmu^ lV«taııhlı Haınyct f^7Cic»n(}c ılan i'PKt \cdek talîhblcnn dc cn ee\ 15 hvltıl 1*3^ utnhınc kacLar bcl^clcnnı ukttırnubn ecrckmeklcdu \cnlcn hojl\cleric ılRih oiarak. KD\ dt^ınd* lî*cf \ JSJİ vjnjfiıluîukbr hcJıvcM luzanan uliMtve aınıı R«mpıın\ava 18 %a}indsn ku^iıktcr. gcçtrlı tUrilcll chlı\e(ı ulfiu^antv vc Tofaj Ow Picaıcl *. VŞ. ve tn-San A.Ş. (.-alı^anian ılc bınm.> dcrccc s^tkıDİan kanlamadar. luKıisatadahı ttcdnc kaz^nnuUn dunımunda bu hedıvc kcadılcnne vcnlmcz. wb ^nîcnnîA Bu kanıpanvj« ijtınık edcn hcıkcs bu ^ftUn pciinca kabtıl ctmH saviliT Çocuk sömürüsüne çözüm aranıyor TUTKUNUN ESERI. Koç ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Uluslararası Çalış- ma Örgütü (1LO). gelışmek- te olan ülkelerde 5-14 ya^ arası 250 milyondan fazla çocuğun çalıştınlmasına karşı mücadele karan aldı. ILO'nun 86.'sını düzenle- digi Uluslararası Çalışma Konferansı'nın sonunda ya- yımlanan "ILOTemelÇalty- ma Haklan ve tlkeleri Dek- larasyonu"nda. gençlere ış alanlannın yaratılması, taşç- ron fırmalarda çalışma ve çocuklann ağır çalışma ko- şullan üzerinde duruldu. Türkiye'nin de hükümet, iş- çi ve işveren temsilcileriyie katıldığı konferansta. çocu- ğun yaş sının \ e ağır çalı,- ma koşullannın belirlenm;. si konusunda hazırlanan tj. sannın, gelecek yıl "uluslg. rarasısözleşme'' halıne ge»ı. nlmesı kararlaştınldı. K.onfeTansta oluşturulin Çocuk Işgücü Kotnitesi'nm hazırladığı tasanda bu konj. da yeni standartlann belr. lenmesi, ağır çalışma koşvi- lannm yasaklanması, lann çalıştınlmasmın önlen- mesi, cezalar \e yaptırımlar yer alıyor. Tasanya göre 18 yaşın al- tındaki herkes "çocuk" ka- bul ediliyor. "En ağır çalış- ma koşullan" olarak da ço- cuk ticaretı, baskı ve zorla çalıştırma, ücretsiz çalıştır- ma. çocuğu füh-ışa zorlama yeya önerme, p.rnografik ürünlerde \e>a gösterilerde kullanma. uyuşturucu üreti- mi ve ticareti gibi yasadışı faaliyetlerde kullanma ve çocuğun saglığmı. güvenli- ğini tehlikeye sokma tanım- lanıyor. Tasanv ı ona> layan üye ül- kelerden. bu ağır'koşullann ortadan kaldırılması konu- sunda çahşmalar yapması ve sözleşmenm hazırlanmasını izlemek ıçin uygun meka- nizmalar yaratması ısteni- yor. Üye ülkelerin bu du- rumdakı çocuklar ıçin eği- tım programlan hazırlama- sı, çocuklara yardımcı ola- cak rehabıljtasyon ve toplu- ma kazandırma yollannı sağlamalan öngörülüyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear