23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26NİSAN 1998PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Asıl felaketimiz kültürsüzlükRusya ve Türkiye. Nikâhım bu İİci ülkeyle kıyilmış; kaderim bu iki ülkede yazilmış. En büyük sevgimin v e en büyük nefretimin adresi bu ülkeler. \'e öylesine benziyorlar ki bu ülkelerin halklan birbinne. Tarihleri, karakterlen, alışkanlıklan, "ban" iyi özellikleri ve "pekçok" olumsuz yanlan o kadar andınyor ki birbirini. Otoritelere öylesine tutkun ki bu ülkelerdeki insanlar. Ve "biney olmak" o kadar zor ve seyrek bir "kahramanlık" ki buralarda. Sık sık yakaladığım benzer özelliklerden dolayı. "bana hiç de yabancı gelmeyen bir ülkede'" yaşadığımdan dolayı içimı bir sıcaklık doldurmuyor çoktan beri. Neden renkler bu kadar karanlık ve neden her şey utanılacak kadar aynı bu ülkelerde? Neden şaşılası rezillikleri sakin ve akıllı yüz ifadelerimizle bir çırpıda normal karşılıyoruz? Türkiye ve Rusya'nın sokaklannda aynı isteksiz adımlaria geziyorum. Çevremde olağan sayılmanın güveniyle yerlere sere serpe uzanmış kola ve bira kutulan, sigara ve kibrit ölüleri. gazeteler. kağıl mendiller, şişeler... Moskova Nehn mi daha pis, yoksa Marmara Denızi mi? Yollar çukurlarla delik deşik, evlerin girişlerinde cam kınklan. duvarlarda gelişigüzel karalanmış sözcüklerin kambur estetıği, küfürlere yansıyan tehditkâr MOSKOVA HAKAN AKSAY doyumsuzluk... Çalışmavan. dahası bir düşman gibi işkencelere hedef olduğu ızlenimini \eren zavallı kamu telefonlan. belediye otobüslennin hışımla bıçaklanmış koltuklan... Yalnız yorgun değil. kızgın insan gözleri... Adım başı yalan dolan, adım başı sahtekârlık \e çıkar hesabı... Korumaktan çok korkutan devlet güvenlık güçleri. uzağından geçılmesinde yararolan polisler... Yankesiciler. hırsızlar. yolsuzluklannı gizli açık sıntmalanyla toplumun suratına birer tokat gibi mdiren resmi yetkililer... Ciğen beş para etmemesine karşın aldığı aikışlann havasıyla şişim şişim şişen polıtikacı ve dev let adamlan: onlan alkısjayıp onlarla sahip olmadıklannı sandığım gururu duyduklannı haykıran zavallı kalabalıklar... Kültürsüzlük içinde yüzüyoruz ne yazık ki. Türkiye'de de. Rusya'da da. Oysa elimizde cep telefonlan. önümüzde çağdaş bilgisayarlar. Ama olmuyor: içimiz boşalmış bir kez: ya da olmaması gereken şeylerle dolmuş. Bılimın akıllı düğmeleri bıze kültür vermiyor. Ne yanı. ben Rusya'nın ve Türkıve'nın koca kültür birikimini hiçe mi sayıyorum? Elbette folklorumuz \e geleneklerimiz, şarkılanmız ve danslanmız. edebiyatımız ve yazarlanmız var. Dahası kültür bakanlığımız bıle var. Ama sözcüğün en genış anlamıyla. hayat tarzı olarak. yaşama yöntemleri ve ahşkanhkJanmız olarak. büyük harflerle öv ünerek yazabıleceğımız bir kültür birikimine sahip miyiz? Sanmıyorum... lktidarlann gündeminde kültür diye bir sorun yok. Siyasal gündeme, tartışmalara. kavgalara ve kaygılara bakın bir. Ahlakı değerler bu tablonun neresinde? Ya televizyonlanmız ve gazetelerimizde ne kadar "ahlak". ne kadar toplumsal sancı var? lnsani ilişkilenmizdeki kurnazlık ve acımasızlıklardan, pısleterek tükertığımiz hayatımızın zaman ve mekânlanna kadar sergıledığımız kültür. daha dogrusu kültürsüzlük bızi nereye götürüyor? Galıba anlaşılmaz bir büyük nefretle kendi sonumuzu hazırlıyor ve şevkle gelecek kuşaklann hayatını kararîıyoruz. Bu. Rusya'da da böyle. Türkiye'de de böyle. Ve bu benzerlik beni hiç mi hiç mutlu etmiyor. Sevgimin ve nefretimin adresi Türkiye ve Rusya ölçüsüzce rahatsız ediyor beni. Kansından da. metresinden de usanıp bilinmezliğe doğru bavulunu hazırlayan o yorgun ve maceracı adama özeniyorum §imdi... Çin tıbbı hayvanların derdine de deva Yüzyıllann deneyim ve bilgi birikimini yansıtan Çin tıbbı yalnız insanlan değil hayvan- lan da iyileştiriyor. Japonya'nm başkenti Tokyo'daki Acacia kliniğinin veterineri Noniko Shimu/u. hasta hav v anlan şifalı otlar v e akupunkturia tedavi ediyor. Bu se\ imli ya\ nı ke- dilerShimu/u'nun vaktığışifalı otlarlamnıvor. Shimuzu'nun hastalan arasında bulunan bir kedivle köpek de akupunktur tedavisi göriiyor. Küreselleşmenin Avustralya bozgunuSabahın üçü. Melbourne'nun Swanson nhtımının giriş kapısında toplanan dört bın kişi gergın bir bekleyiş içinde. Serin bir sonbahar gecesi. Yaklaşık yüz metre geride yüksek tel örgülerle çevrilı alanda siyah gıysiler içinde Patrick şirketınin koruma görevlilen. Dubai'de eğıtilen çoğu eskı asker olan sendıkasız ışçılen korumak için ellerindeki kurt köpekleriyle dev vinçlerin çevresınde dolaşıyorlar. Ortamı daha da ürkütücü hale dönüştürerek. Lacivert gökyüzlü birden binlerce martının hücumuna uğruyor. Çığlık çığlığalar. Kalabalığı yadırgadıklan bellı. Kurulan çadırlarda sıcak çorba. çay ve kahve dağıtılıyor. Ana gıriş yoluna demır levhalardan barikatlar kurulmuş. Yük kamyonlannın ıçenye girmesine izin verilmıyor. Yanan ateşlerin çevresinde toplananlar gelişmeleri, olasılıklan tartışıyor. Dayanışmayı simgeleyen müzıkler sık sık verilen anonslarla kesiliyor. Kalabalık. Liman Işçileri Sendikası Sekreteri'nin uyartsıyla görev hattının önünde kol kola kenetleniyor. Topluluğa tutuktadıklannda yasal haklannın neler olduğu bir kez daha anlatılıyor. Televizyon kameralannın ışıklan birden belıren polis helikopterlerinin güçlü aydınlatmasıyla görgeleniyor. Tamam geliyorlar fısıldamalan. görev linin ağzından gerçeğe dönüşüyor. Polisin yaklaşmakta olduğu bıldinlırken hiçbir taşkınlığa izin venlmeyeceği bu eylemin lıberal hükümet. çiftçiler federasyon ve Patrick Denizctlik Şirketi'nin ışbırlıgı sonucu ışten atılan 1400 liman ışçısınin yenıden işealınmalan içın birtoplum tepkisı olduğu yınelenıyor. İnsan barikatının en ön sırasında bir önceki Eyalet Başbakanı Bayan MELBOURNE '<•! BÜLENT IBRİŞİM Joan Kirtıer vanında. Av usturalva İşçi Sendikalan Konfederasyonu. ACTU'nun Sekreteri Bill Kelt>, İşçi Partisı milletvekillen. yazar ve sanatçılarda var. Mahkeme karan nedeniyle görev bölgesine gelemeyen liman işçiiennin yerini, toplumun her kesiminden. her şay grubundan yurttaşlar almış durumda. Saat dört. 500 kişilık polıs grubu barikatlan yararak etten duvar oluşturmuş eylemcilerin önünde sıralanıyor. Polislere. kendilerinin de emekçı olduğu, vakında onlann görev hattında da bu kalabalığın onlar ıçin sabahlavacağı. ya direnışçilere katılmalan ya da göre dönmeleri sürekli anons ediliyor. ,""'." Taranma, coplanma, işkence korkusu olmasa da yine de heyecan dolu dakikalar sabahın ilk ışıklanna kadar sürüyor. Gece vardıyasından çıkan diğer sendıkalara bağlı işçılenn toplandıklan ve lımana geldıklen. uluslararası de^teğın genişlediği Sydnej; Brisbane, Freemantie lımanlannda da dıreşçılerin sayısının artmakta olduğu haberleri eylemcilerin sloganlanyla sevince dönüşüyor. Karşılıklı uzun bekle> iş polisin arka sıralardan başlayarak geri çekılmesiyle sona erdiğinde. bir mevzıye daha korumuş olmanın mutluluğu vüzlerden okunuyordu. O günü dığerleri ızledi. Hep aynı heyecan. hep aynı kararlılık. Deneyimlı sendika liderlerinin akılcı çızgisi kamuoyu desteğini her geçen gün amınrken Patrick, liberal hükümetın yardımıyla milyonlarca dolar tutarındaki '."; hukuk savaşını yoğunlaştırmıştı. Direnişin 90. gününde. tüm ülkede yaşam adeta durmuştu. Federal mahkemenin karan bekleniyordu. Çıkacak karar sadece ülkenin en güçlü sendıkalarından Liman fşçiien Sendıkası'nın degil. tüm sendikal hareketin geleceğını de yakından ilgilendinyordu. Tüm tehdit ve baskılara karşın mahkemeden çıkan karar. işten çıkanlan işçilerin yenıden ışe alınmalan yönündeydi. Kararda hükümetin önderliğinde bir tertibin varlığı ıma yolllu da olsa yasal olarak vurgulanmıştı. Karara itirazlann nasıl sonuçlanacağı henüz açık değil. Açık olan kıtaya biraz geç ulaşan küreselleşme-neo lıberal polıtikalann. ışçi sınıfı ve toplumun kararlı dırenışı yanında bağımsız yargtnın engeltne takılmii) olması. İnsano geriye Bayram dolayıstyla Türklerin başlattığı çıkarma dindi, bitti. Ama bu kez de beş gece altı günlük turlar sürmekte. Yeni gelenler arasında da. kimi tur düzenlevıcilerinin "safari1 " adı altındakı "fur"lanndan da yararlananlar. deveye binebilmiş olmanın keyfi: kuyruğundan ağaca bağlanmış bildiğimiz kertenkele irilerini göımenın kendini inandınmış bilmışliği içinde Kartaca ya da el- Manastır uluslararası havalimanlanndan beşer gece 'altışar gün sonra ülkeyi terk ediyorlar. Türkler ve paskalya öncesi kente diğer ülkelerden gelmiş yabancılann. bu arada Tunus'un Bağımsızlık Bayramf nı da. Tunus'un başkenti Tunus'ta kutladıklannı not etmışim. Kentin Müslüman ve Avrupalı kanşımı kendine özgü hav asını o gün bando mızıka sesleri sarmalamıştı. llgınç birzıtlık sergıleyen Müslüman bölgesinin dolambaçlı dar sokaklanyla Avrupalılann yaşadıklan bölgenın geniş caddeleri \e modern yapılar "cım tız"larla titredı. Habib Bourguiba Bulvan'nda askerler "rap rap" yürüdü. Kurban kesiminın ilk gününe denk gelen Bağımsızlık Bayramı alkışlar. ğlundan calanlar... TUNUS USTUN AKMEN coşku. kav urma kokulanyla kutlanıyordu. Burgiba'nın yerini 1989'da seçimle ve yüzde doksan dokuz oy oranıyla alan Cumhurbaşkanı Zeynel- Abidin bin Ali'nın tatlı sert bakışları. kentin neredeyse rüm duvarlarına yapıştınlmış "suretinden" algılanılarak izlendi. Şımdilerde Türkler. yanı sıra bir o kadar ltalyan'la bırlikte Alman. Bab El Bhar (Denız Kapısı) altından geçıp Zafer Meydanına vardığında ve de Medina'ya daldığında buradakı kilimciler, dokumacılar. çanak çömlekçıler. dericiler, metal eşyacılar ve de "sûkrl adı verilen "egzorik" çarşının diğer el sanatı ürün satıcılan geleneksel sıcak ülke tembelliklennden kurtulma çabalannı bayramdan sonra da. sabahın erken saatlerinde yerlennden ıştahla doğrularak sürdürüyorlar. Gün boyu dolu olan Cafede Paris' de bir grup Tunuslu ıse, insanın ıç yaşayışlan arasında en doğrucu. hem de en yaratıcısını yaşıyor. El ele tutuşup. göz göze bakışarak sevdanın durnanını rüttürenler bunlar. Geçen gün Cafe de Paris' de masalarda oturan sevdalılan izlerken birden: "Karşımda duran duvan siisleyen resmin düşü, neden Ingres'in olmasın" diye düşündüm. Oımanda. binlerce ayna içinde kızlar. Resmin sağında, eski tiyatro perdelerindeki resimler gibi. tıpkı onlar gibi canlı çizilmiş. daha sık bir küme var. Solda. devce bir çubuk ya da uçan bir şerit üstüne oturan. yatan kızlar. göğe doğru yükselen bir zincir örneği kendi güçleriyle havalanıyor gibiler. Salt izleyene doğru değil. ondan öteye de yansımışlar. daha da belırsizleşmiş, çoğalmışlar. Tam o sıra gördüm ki, sevdalılardan birinın gözü resme asılı kalmıştı ve gözleri aynntıda yitirdiklerini dolgunlukta buldu bulacak gibiydı. Baktığı yöne baktığımda, resmin içinde yansıların dokunmadığı. ağırlığını bir bacağına vermiş, kalçası öne çıkmış çıplak bir kızın önde dineldiğıni gördüm. Burada Ingres'in ressamlığına ya da resmi yapan her kimse ona kesinlikle havTan olmam gerektiğini düşündüm. Kızda dokunma duyusu için bile pek fazla sayılacak gerçek bir çıplaklık bulunduğunu kıvançla duyumsadım. Birine mi benziyordu ne! Arkasından solgun sanmsı bir ışık panltısı geliyordu. Belkı de dünyanın. ama kesinlikle Afhka'nın en güzel koleksıyonunun yer aldığı Le Bardo mozaikler müzesi. her gün gene her ülkeden insanla doluyor. Sorarım size! lnsanoğlu ya geriye bir şey bırakmasaydı n' olurdu dersiniz? _ _ _ _ _ _ Işte çok "şey" olabileceğine bir kanıt daha. Hem de taaa Tunus'ta. Gelecek kuşaklann önüne serilen yüzlerce doğru. Yalancı süslerden başka bir şeyle ilgılenmeyen dönemlennin o bön. o her zamankı gelip geçıci yığınlan tarafından küçümsendiklerine yüzde yüz inandığım. o üstün değerdeki insanlann yüzyıllardır imrenilerek, şaşılarak izlenen yapıtları. Kimi yabancılar. birbirlerini iterek fotoğraf çekiyor. kimileri vıdeo banda kaydediyor. Bütün bu anlattıklanmı önümdeki kâğıda serpıştirirken. Tunus, o gün keyifli bir öğle sonrasını yaşıyordu. Minarelerin ses yükseiticilerinden ezan sesleri "yükseldi."' Yürüdüm. Önümde de Tunuslu bir çift. • tzliyorum. Anlâdığım kadanyla özlemek ve kıskançlığa dayalı hafif bir ağız dalaşı yapıyorlar. "Aldırma" demek geliyor içimden. Ve eklemek: "Sevdalandığın insan, günlerinin ne denli boş geçtiğinden vakınabilir. Giinler hep da>anılmazdır onun için. Oysa şaşılacak olan senin günlerinin ne denli boş gectiğine hiç aldırmayışıdır." Derken kol kola giriyorlar. Aşk serüveninde denemek >iğitliğini gösterip. gerekirse acı çekmek, korkup kaçmaktan yeg değil midir? Kendimi yalntz bırakmamak için gidip bir aynanın karşısında oturmayı düşünüyorum. Ne dersiniz? ii Odemiyorumn Hesap şu: Saxo'nun liste fiyatı 2.861.246.235 TL Test sürüşü yapıp Citroen Avantaj Sertifikası aldığım için 75 milyonu odemiyorum 75.000.000 TL Çevre Koruma Fonu da odemiyorum. (Onu benim yerime Citroen ödüyor.)... - 30.842.500 T L Saxo'nun avantajlı fiyatı 2.755.403.735 TL Bu iyi bir fırsat değil mi? Şimdi siz de 20 Nisan-6 Mayıs tarihleri arasında Citroen'e gelin. Fırsatı değerlendirin. Siz de ödemeyin! Hava kirlenmesinde önemli ölçülerde azalma sağlayan katalitik konvertör, tüm Citroen modellerinde standarttır. Bu nedenle, zaten çevreyi koruyan Citroen, Çevre Koruma Fonu'nu sizin yerinize ödüyor. Bu kampanya Cıtroen'ın bmek modellenni kapsamaktodır. Saxo 1.4i SX5k Hıdrolık dıreksıyon • Merkezı kıltt ststemı • EJektnk kontrollü on camlar • Sıs fan CİTROEN O t o m o b i I i m CİTROEN YETKHJ SAT1CILARI: AOANA NOZ Ott> (322) 459 6i 00 • ADAPAZAM fıMz Kanfqfcr ( 2 O 27t J0 « • MİKMA Metnpol (312) 231 89 56 • ANKAKA Korpo (312) 342 12 70- 71 • ANKAKA Ouaay (312) 27S 27 71 - 72 • ANKAKA Önner 012) 115 41 16 • ANTALTA Yo-Ko 1242} 323 26 08 • BALJKESIR Hofbk 1266/ 241 26 86 • 241 13 71 • BUKSA Günfcfer 1224) 261 0V.-43 44 ESKİŞEHİR Odak (222ı 220 09 59 • İSTANBUUAKSARAY furbervfer (2/2) 52J $4 65 • İSTANBUL/ALTUNİZADE fmıcıcflu (2/6) 342 80 88 • İSTANBUL/BAKIRKÖY Sofolffl (2/2) 572 25 89 • İSTANBUL/BEŞIKTAŞ R ı l n (2/2) 260 08 06 • İSTANBUUDRAGOS Emınlt Otroin Plmo (216) 441 33 33 • İSTANBUUESENTEPE Ertmlı (212) 266 30 7} • İSTANBUL/FENERYOU Enonb (216)348 55 46- İSTANBUUCAYRETTEPE Ctyian Oto (212ı 266 69 66 • İSTANBUUKADIKÖY BilyOk Stryit (2/6) 337 16 03- İZMİB Efttnk 1232) 421 17 67 42/ 53 78 • İZMIT H, Hııkkı C*tur (262) 321 40 64 • 321 56 36 • IZMİT OUTLET CENTER Bcyjtrrü (262) 335 29 46 • KARAMAN Bozpil (333/214 40 14 • KAYSER/ Gühoyior (3S2) 222 68 68 • KÛTAHYA/TAVŞAMU r M (214) 6/4 20 08 • ORDU Ûnal Oto (452) 225 31 II • SAMSUN Kordtlltr (3İ2) 231 01 14 • TRABZON Kofofl» (462) 325 04 91-92 • TRAKYA BÖLGESİ/KEŞAN Çtklnmmı (284) 714 34 02 • ÇORLU Ç . k i n m . ı (282) 653 44 80 • EDİRNE («kfnm.ı (294; 2İ5 25 64 • UŞAK Çaida, Pomuk( u (276; 227 45 52 - :.'" 36 71 TÜRKİYE CENEL DİSTRİBÜTÖRO: Q | l İO T O M O T İ V A . Ş . Te/ {2 12) 211 7 8 9 9 - 211 79 44 Fax: (212) 21 I 24 51 http://www.citroen.com.tr • e-maıl baylos@artı net.tr HBoyraktar
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear